Suriye ulusal denkleminde Kürt çözümü

Temel ve derin anlaşmazlıklar

Bir kadın, 8 Mart'ta Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı’da Uluslararası Kadınlar Günü'nü anmak için sivil toplum örgütleri ve kadın grupları tarafından düzenlenen bir etkinlikte, Türkiye'de tutuklu bulunan PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan'ın olduğu bir bayrak taşıyor (AFP)
Bir kadın, 8 Mart'ta Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı’da Uluslararası Kadınlar Günü'nü anmak için sivil toplum örgütleri ve kadın grupları tarafından düzenlenen bir etkinlikte, Türkiye'de tutuklu bulunan PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan'ın olduğu bir bayrak taşıyor (AFP)
TT

Suriye ulusal denkleminde Kürt çözümü

Bir kadın, 8 Mart'ta Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı’da Uluslararası Kadınlar Günü'nü anmak için sivil toplum örgütleri ve kadın grupları tarafından düzenlenen bir etkinlikte, Türkiye'de tutuklu bulunan PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan'ın olduğu bir bayrak taşıyor (AFP)
Bir kadın, 8 Mart'ta Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı’da Uluslararası Kadınlar Günü'nü anmak için sivil toplum örgütleri ve kadın grupları tarafından düzenlenen bir etkinlikte, Türkiye'de tutuklu bulunan PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan'ın olduğu bir bayrak taşıyor (AFP)

Faysal Yusuf

Mart 2011'de Suriye devriminin patlak vermesinden, özgürlük ve onur talep eden halk hareketinin başlangıcından itibaren, Kürt siyasi hareketi önemli milli ve bölgesel meydan okumalarla karşı karşıya kaldı. Bunlar kendisini önceliklerini yeniden düzenlemeye ve meydan okumalarla başa çıkmak için siyasi araçlarını geliştirmeye zorladı.

Bu değişiklikler, Kürt partilerini, safları birleştirmek ve değişen Suriye sahnesi içinde Kürt halkının özlemlerini yansıtan birleşik bir siyasi pozisyon oluşturmak için toplantı ve istişarelerini yoğunlaştırmaya yöneltti. Bu çabalar ayrıca 26 Ekim 2011'de ilk Kürt Ulusal Konferansı'nın toplanması ve Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) yokluğuna rağmen, Suriye'deki Kürt halkını temsil eden birleştirici bir şemsiye örgüt olarak Suriye Kürt Ulusal Konseyi'nin (ENKS) kurulması ile sonuçlandı.

PYD'nin konferansta yer almaması, Kürt siyasi sürecinde önemli bir dönüm noktası oldu. Zira PYD, Suriye Kürt arenasında iki siyasi temsilciliğin ortaya çıkmasına yol açan paralel bir siyasi oluşum olan “Batı Kürdistan Halk Konseyi”ni kurma yoluna gitti. Bu adım, Kürt söylemini ve pozisyonunu birleştirmede önemli zorluklar yarattı.

Bakış açılarını birbirine yakınlaştırmak için yapılan ve Erbil ve Dohuk anlaşmalarıyla sonuçlanan Başkan Mesud Barzani'nin 2012’deki girişimi başta olmak üzere sayısız girişime rağmen, özellikle her iki tarafın Suriye'nin geleceğine ilişkin vizyonu, Kürt bölgelerindeki yönetim biçimi ve hem rejim hem de Suriye muhalefetiyle ilişkiler konusundaki temel anlaşmazlıklar, derin ve kalıcı olmaya devam etti ve bu, ortak Kürt eyleminin etkinliğini azalttı.

Kürt Ulusal Konseyi ise Suriye muhalefeti ile birlikte genel siyasi sürece aktif olarak katılmaya önem verdi, çünkü Suriye'nin ortak kaderine ve kapsamlı bir çözümün gerekliliğine inanıyordu. En önemlisi Kahire Konferansı olmak üzere çok sayıda konferansa katıldı ve Suriye Devrim ve Muhalif Güçler Ulusal Koalisyonu'na üye olarak kabul edildi. Ayrıca 2015'teki Riyad Konferansı'na da katıldı.

Bu son konferans, ilk kez Suriyeli muhalif güçlerin çoğunun Kürt sorununun birleşik bir Suriye devleti çerçevesinde adil ve anayasal bir çözüm gerektiren ulusal bir sorun olduğunu kabul etmesine tanıklık ettiği için olumlu bir dönüm noktası oluşturdu. Konsey, muhalefete ait belgelerde her zaman Kürt halkının meşru haklarının altını çizdi ve bunlar Cenevre ve Riyad konferanslarında resmen kabul edilen bildirilerle tekit edildi. Bu hakların Suriye Müzakere Komisyonu tarafından da kabul edilmesi, Kürt bileşeninin haklarının tanınmasında kaydedilen ilerlemeyi yansıtıyordu.  Muhalefet ile çalışmada atılan bu olumlu adımlara rağmen, özellikle PYD tek bir yönetim dayatmaya ve kendi nüfuz alanlarında Kürt Ulusal Konseyi'nin siyasi faaliyetlerini engellemeye devam ettikçe, Konsey ile PYD arasındaki anlaşmazlıklar sürdü. Bu durum, Kürt-Kürt uzlaşısına yönelik girişimlerin tekrar tekrar başarısız olmasına katkıda bulundu ve Kürtlerin birleşik bir cephe sunma yeteneğini olumsuz etkiledi.

Suriye sahnesinin iç içe geçmiş düğümlerinin gölgesinde, uluslararası ve bölgesel taraflar arasında Kürt-Suriye pozisyonunun birleştirilmesinin gerekliliği konusunda bir kanaat oluştu. Bu kanaat, Kürt halkının Suriye’ye yönelik gelecekteki herhangi bir siyasi çözümde göz ardı edilemeyecek veya dışlanamayacak önemli bir bileşen olduğu temeline dayanıyordu. Bu çabalar, eski Suriye rejiminin devrilmesinden sonra, 26 Nisan 2025'te “Kürt Saflarının ve Pozisyonlarının Birliği” konferansının yapılmasıyla verimli bir iş birliği ile sonuçlandı. Bu konferans, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi ile koordinasyon halinde, Başkan Mesud Barzani tarafından düzenlendi ve bölgede istikrarın önemini bilen Uluslararası Koalisyon Güçleri tarafından desteklendi. Konferansta, Kürt hareketinin Suriye'nin geleceğine ilişkin vizyonunu tanımlayan, haklarını ve katılımlarını teyit eden önemli bir siyasi belge de onaylandı.

Bu olumlu gelişmeye rağmen, bazı Suriyeli taraflar konferansı ve sonuçlarını Suriye hükümeti ile SDG arasında varılan ve “ülkedeki çeşitli sorunları ele almak için önemli bir adım teşkil eden” anlaşmalara bağlayan açıklamalar yaptılar. Kürt sorununun yeni veya yakın zamanda ortaya çıkan bir gelişme değil, modern Suriye devletinin kuruluşundan bu yana var olan köklü bir tarihi sorun olduğu gerçeğini kasıtlı olarak görmezden gelerek, konferansın anlaşmalara aykırı olduğu değerlendirmesinde bulundular.

dfrgtyu
Ahmed eş-Şara ve Mazlum Abdi, SDG'yi devlet kurumlarına entegre etme anlaşmasının imzalanması sırasında, Şam, 10 Mart 2025 (AFP)

Kürt talepleri her zaman ülkenin birliği çerçevesinde adil ve kapsamlı bir çözüm arama ve on yıllardır maruz kalınan sistematik ayrımcı politikaları bitirme çabasıyla somutlaştı. Bu bağlamda, konferans tarafından yayınlanan siyasi belge önemli ve ileri bir Suriye ulusal dönüm noktasına işaret ediyor. Kürt halkının Suriye halkının ayrılmaz bir parçası olduğunu ve geleceğin Suriyesi'nin, başta Kürt halkı olmak üzere, tüm etnik ve dini bileşenlerinin haklarını garanti altına alan çoğulcu, ademi merkeziyetçi bir demokrasi olması gerektiğini açıkça teyit ediyor. Bu, Kürt halkının Suriye devletinin ayrılmaz bir bileşeni olarak varoluşunun anayasal olarak tanınması ve siyasi, ekonomik ve sosyal yaşamın çeşitli alanlarına etkili katılımının sağlanması yoluyla başarılmalı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Kürt siyasi hareketi ayrıca, Suriye'nin zengin etnik, kültürel ve dini çeşitliliğini yansıtan modern bir anayasal devletin inşasına etkili bir şekilde katkıda bulunma amacıyla, bu öneriyi geçiş hükümetine ortak bir Kürt heyeti aracılığıyla sunma sürecinde. Kürt siyasi hareketi, Kürt halkının gerçek çıkarının, birleşik, ademi merkeziyetçi bir Suriye içinde gerçek ve yapıcı bir ulusal ortaklıkta yattığına inanıyor. Geçiş hükümetinin, Kürt bölgelerindeki hizmet ve eğitim kurumlarını yeniden aktifleştirme ve bunları merkezi hükümetin bakanlıklarına bağlama girişimlerinde bulunmasına yönelik yoğun çabalar bulunuyor. Bölge, yerel ve merkezi yönetimin geleceği hakkında daha geniş ve daha ciddi bir diyaloğa hazırlık olarak, heyetlerin bu amaçla yapılan ziyaretlerine de tanık oldu.

Olumlu göstergeler

Suriye'de uluslararası ve bölgesel açılım ve yaptırımların kaldırılmasının ardından, kapsamlı ve sürdürülebilir siyasi çözümler bulmak için artan olumlu göstergeler var ve bu da diyalog ve çözüm için yeni ufuklar açabilir. Ayrıca, Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununa barışçıl, demokratik bir çözüm çağrısının ardından, bu, Türkiye'de Kürt sorununa da barışçıl, demokratik yollarla bir çözüm teşkil ediyor. Bu çağrı, Kürt Ulusal Konseyi ve bölgedeki diğer Kürt partilerinden destek aldı. Bu bağlamda, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) silahlarını bırakmaya ve barışçıl siyasi eyleme yönelmeye hazır olduğunu duyurdu. Bu, Türkiye'de ve genel olarak bölgede adil, kapsamlı ve barışçıl bir çözüm şansını artıracak ve daha istikrarlı bir ortam yaratacaktır.

dsfg
Suriyeli Kürt güvenlik güçleri, 28 Ağustos 2022'de Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke şehrinde Kürt yönetimindeki el-Hol kampında denetim gerçekleştiriyor (AFP)

Suriye'deki Kürt sorununun özü ayrılıkçılığa değil, Kürtleri meşru kimliğe, kültürel ve siyasi haklara sahip bir halk olarak tanıyan, herkesi kapsayan yeni bir Suriye inşasında gerçek ortaklık için çabalayan kapsamlı bir ulusal çerçeve içinde, tam adalet ve eşitliğe ulaşmaya dayanmaktadır. Bu kapsamlı vizyon, Kürt siyasi hareketinin, on yıllar boyunca karşı karşıya kaldığı dışlama, baskı ve inkâr politikalarına rağmen verdiği uzun bir mücadelenin meyvesidir. Bu politikalar arasında binlerce kişiyi vatandaşlıktan çıkaran 1962'deki adaletsiz istisnai nüfus sayımı, bölgenin demografisini değiştirmeyi amaçlayan Arap Kuşağı'nın uygulanması, Kürt dili ve kültürünün yasaklanması, Kürt siyasi partilerinin kurulmasının yasaklanması ve siyasi aktivistlerin ve aydınların tutuklanması yer alıyordu.

Tüm bu zorluklara ve ihlallere rağmen, Kürt hareketi barışçıl ve demokratik çözüme bağlı kaldı, şiddeti ve içe kapanmayı reddetti.

Tüm bu zorluklara ve ihlallere rağmen, Kürt hareketi barışçıl ve demokratik çözüme bağlı kaldı, şiddeti ve içe kapanmayı reddetti. Gerçek ve sürdürülebilir çözümün eşit vatandaşlık, kültürel ve politik çoğulculuk, kapsamlı bir ademi merkeziyetçilik sistemine bağlı yeni ve kapsamlı toplumsal sözleşmede yattığına olan kesin inancına dayanarak, diğer Suriyeli bileşenlerle yapıcı diyalog için girişimler önerdi. Kürt hareketi, gelecekteki Suriye'nin ideal biçiminin, yetkileri ve sorumlulukları adil bir şekilde dağıtan, yerel topluluklara kendi işlerini ve bölgelerinin işlerini yönetme yetkisi veren, devletin birliğini ve egemenliğini güçlendiren ve tüm bileşenlerinin karar alma ve sürdürülebilir kalkınmaya katılımını sağlayan, ademi merkeziyetçi bir demokratik sistem olduğuna inanıyor.

Bugün ihtiyaç duyulan şey, Kürt halkının Suriye'nin yapısının önemli ve köklü bir ulusal bileşeni olarak açıkça ve tam olarak tanınması, tüm organlarda ve kurumlarda adil temsilinin sağlanması, kültürel ve etnik özelliklere saygıya dayalı kapsamlı ve açık bir ulusal diyalog başlatılması, kayıpların telafi edilmesi için geçiş adaletinin ve herkes için daha iyi bir geleceği garanti eden kapsamlı siyasi geçişin sağlanmasıdır. Arzuladığımız Suriye, toprak ve halk olarak birleşmiş, ayrımcılık yapmadan tüm vatandaşlarına onur, özgürlük ve eşitlik garanti eden, Suriye'nin zenginliğinin her zaman bir parçası olan etnik ve dini çeşitliliğe saygı gösteren ademi merkeziyetçi demokratik sisteme sahip bir Suriye'dir. Kürt halkı, asil ve ulusal konumu ile Suriye ve tüm bölge için daha iyi ve müreffeh bir ortak gelecek amacıyla, bu yapıcı süreçte tam rol oynamaya hazırdır.



Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
TT

Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)

Bilim insanları meyve sineklerinin genetiğini değiştirerek kokaini sevmelerini sağladı. Çalışmanın insanlardaki kokain bağımlılığını daha iyi anlama ve tedavi etmeye katkı sunması bekleniyor. 

Meyve sinekleri ve insanlar birbirlerine sanılandan daha fazla benziyor. Örneğin bu iki türde çeşitli hastalıklardan sorumlu genlerin yaklaşık yüzde 75'inin aynı olması, bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Sinekler üzerindeki genetik incelemeler, bu hastalıkların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlıyor.

Bu rahatsızlıklardan biri de kokain gibi maddelere karşı gelişen bağımlılıklar. Utah Üniversitesi'nden Dr. Adrian Rothenfluh, "Son yıllarda, sinekler ve insanların birçok açıdan sandığımızdan daha fazla birbirine benzediği ortaya çıktı" diyerek ekliyor: 

Örneğin sineklerin alkole verdiği tepkiyi düzenleyen genlerin, insanlardaki alkol bağımlılığında da rol oynadığını birçok kez gösterdik. Bu durumun kokain bağımlılığıyla bağlantılı genler için de geçerli olacağını ve bunların sineklerdeki etki mekanizmasını inceleyebileceğimizi düşünüyoruz.

Ancak sineklerin kokaini sevmemesi bu çalışmaların önünde engel teşkil ediyordu. Meyve sineklerinin bacaklarındaki tat reseptörleri, böceğin bir şeyi yemeden önce zararlı olup olmadığını algılamasını sağlıyor. 

Dr. Rothenfluh ve ekip arkadaşları yeni çalışmalarında kokainin acı tadı nedeniyle bu reseptörlere yakalandığını ve sineklerin maddeden bu yüzden uzak durduğunu doğruladı. Araştırmacılar daha sonra sineklerin genetiğini değiştirerek bu reseptörleri devre dışı bıraktı.

Bulguları hakemli dergi Journal of Neuroscience'ta 2 Haziran Pazartesi günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilmiş sineklerin kokaini sevdiği gözlemlendi. Düşük seviyede kokain içeren şekerli su verilen sinekler 16 saat içinde bu içeceği tercih etmeye başladı.

Dr. Rothenfluh, "Düşük dozlarda, tıpkı insanlar gibi koşuşturmaya başlıyorlar" diyor: 

Çok yüksek dozlardaysa yine insanlar gibi hareket edemez hale geliyorlar.

Bilim insanları genetiğiyle oynanmış sinekleri üretmeyi artık öğrendiği için çalışmalarını daha kolay ve hızlı yürütmeyi umuyor. Meyve sineklerinin hızlı yaşam döngüsü ve nispeten basit genetik yapıları, üzerlerinde insanlara kıyasla daha kolay deney yapılmasına imkan tanıyor. 

Makalenin yazarlarından Travis Philyaw "Daha karmaşık organizmalarda ortaya çıkması zor olan riskli genleri tespit ederek bu bilgileri memeliler üzerinde çalışan araştırmacılara aktarabiliriz" diyor.

Ekip bu sayede insanlardaki kokain bağımlılığına yönelik yeni tedaviler geliştirmeyi umuyor. Dr. Rothenfluh şu ifadeleri kullanıyor:

Kokain tercihinin mekanizmalarını gerçekten anlamaya başlayabiliriz ve mekanizmayı ne kadar iyi anlarsak, o mekanizmaya etki edebilecek bir tedavi bulma şansımız o kadar artar.

Independent Türkçe, Popular Science, IFLScience, Journal of Neuroscience