İbn Kiran’dan Cezayir'e Fas ile olan anlaşmazlığı geride bırakma çağrısı

Abdulilâh İbn Kiran (AFP)
Abdulilâh İbn Kiran (AFP)
TT

İbn Kiran’dan Cezayir'e Fas ile olan anlaşmazlığı geride bırakma çağrısı

Abdulilâh İbn Kiran (AFP)
Abdulilâh İbn Kiran (AFP)

Fas Adalet ve Kalkınma Partisi (PJD) Genel Sekreteri ve eski Başbakan Abdulilâh İbn Kiran, Cezayir'i ‘Fas ile ilişkileri yeniden kurmaya ve bölge ülkelerini zorluklarla mücadele için birleştirmeye’ çağırdı. İbn Kiran, PJD Ulusal Eczacılar Koalisyonu'nun cumartesi akşamı partinin Rabat'taki genel merkezinde düzenlenen üçüncü ulusal konferansının açılış oturumunda, Cezayir'i ‘Fas ile olan anlaşmazlığı geride bırakma’ çağrısında bulundu. İbn Kiran, konuşmasında, “Cezayirli yöneticiler, Şeytan’ı lanetlemeliler. Eğer halklar kendi haline bırakılsaydı hiçbir sorun olmazdı" ifadelerini kullandı. ‘Faslılar Cezayirlileri, Cezayirliler de Faslıları seviyor’ diyerek iki ülke arasındaki sınırların açılması çağrısında bulunan İbn Kiran, Cezayir yöneticilerine hitaben, “Sınırlar açılırsa ne olacağını kendi gözlerinizle göreceksiniz. Eğer sınırlar açılırsa Cezayirli kadınlar Fas kaftanı almak için Fas'a, Cezayirliler ise Ayn Mevlay Yakub'a ya da Ayn Sidi Harazim'e (Fez'deki iki su kaynağı) yahut tatil için Marakeş'e geleceklerdir” şeklinde konuştu. Cezayirlilere seslenen İbn Kiran, “Cezayirli kardeşlerimize, liderlerine ve başkanlarına sesleniyorum, şeytana lanet edin çünkü sizi çiğneyip yutmayan kardeşinizdir. Cezayirliler ve Faslılar bazı anlaşmazlıklar olsa da kardeştirler” dedi.

Fas Kralı
Fas Kralı

İbn Kiran, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sorunları aşmanın ve bu milleti birleştirmek için çalışmanın zamanı. Eğer böyle yaparsak gelecekte de biraz olsun direnme şansımız olur.”

İbn Kiran, ‘Suriye, Sudan, Mısır, Libya ve diğer ülkeleri bölme planları yüzünden’ Arap ülkelerinin zor durumda oldukları konusunda uyararak “Sadece Allah’ın bildiği bilinmeyen bir gelecekle karşı karşıyayız” dedi.

Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana, hegemonya eğilimi gösteren küresel bir ruhun ortaya çıktığını söyleyen İbn Kiran, Mağrip bölgesinden pek de uzak olmayan bir yerde hegemonya peşinde koşan güçlerin olduğunu sözlerine ekledi.

Fas Meclisi (Şarku’l Avsat)
Fas Meclisi (Şarku’l Avsat)

Öte yandan Fas hükümetine bazı eleştiriler yönelten İbn Kiran, daha önce başbakanlık yaptığı dönemde çıkarılan bir yasa uyarınca çocuğu olan dul kadınlara yapılan ödemeleri kesme kararını kınayarak “Devlet bu kadınlara ödeme yapmayı bırakmalı” dedi. Fas hükümeti, yardıma ihtiyacı olan ailelere destek sistemini yeniden yapılandırmaya çalıştığını açıklamıştı. Fas Adalet Bakanı Abdullatif Vehbe'nin Aile Kanunu ve Ceza Kanunu'nda değişiklik çağrıları ve rızaya dayalı cinsel ilişki ve mirasla ilgili değişikliklere dair açıklamalarına da değinen İbn Kiran, “Batı, ulusları sadece ekonomik olarak değil, aynı zamanda değerler ve ahlak düzeyinde de kendisine bağımlı hale getirmeye çalışıyor” ifadelerini kullandı.



İsrail, Gazze'deki savaş suçları davalarının yüzde 88'ini iddianame hazırlamadan kapattı

Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki savaş suçları davalarının yüzde 88'ini iddianame hazırlamadan kapattı

Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)
Gazze'deki savaş suçlarıyla ilgili soruşturmaların 10'da 9'u suçlama yöneltilmeden kapatıldı. (Reuters)

Londra merkezli Silahlı Şiddete Karşı Eylem (Action on Armed Violence-AOAV) adlı kuruluş tarafından yayınlanan bir rapor, Gazze Şeridi'ndeki savaşın başlamasından bu yana İsrail askerleri tarafından işlenen savaş suçları ya da suiistimallerle ilgili olarak İsrail ordusu tarafından açılan her 10 soruşturmadan yaklaşık 9'unun herhangi bir suçlama yöneltilmeden kapatıldığını ortaya koydu.

Şarku’l Avsat’ın The Guardian'dan aktardığına göre AOAV, Ekim 2023 ile Haziran 2025 sonu arasında İsrail ordusunun Gazze Şeridi veya Batı Şeria'daki güçleri tarafından sivillere zarar verildiği iddiaları üzerine bir soruşturma yürüttüğünü veya yürüteceğini söylediği 52 vakaya ilişkin İngilizce medyada haberler bulduğunu bildirdi. Söz konusu vakalar bin 303 Filistinlinin öldürülmesi ve bin 880 kişinin yaralanmasını içeriyor.

frgty
Yardım dağıtım noktasında vurularak öldürülen oğlu için gözyaşı döken Filistinli bir anne (EPA)

AOAV, soruşturmaların yüzde 88'inin çözülemediğini ve herhangi bir suçlama getirilmediğini kaydetti. Bunlar arasında Şubat 2024'te Gazze Şeridi'nde un kuyruğunda bekleyen en az 112 Filistinlinin öldürülmesi ve Mayıs 2024'te Refah'taki bir kampta 45 kişinin ölümüne neden olan hava saldırısı da yer alıyor.

Refah'taki bir dağıtım noktasından yiyecek almaya giden 31 Filistinlinin 1 Haziran'da İsrail güçlerinin ateş açması sonucu öldürülmesiyle ilgili soruşturma ise halen sonuçlanmadı.

AOAV ekibinden Iain Overton ve Lucas Tsantzouris, “İstatistikler, İsrail'in, güçlerinin savaşla ilgili ihlal suçlamalarını içeren davaların büyük çoğunluğunda sonuca ulaşamayarak ya da suçsuz olduğunu kanıtlayamayarak bir ‘cezasızlık modeli’ yaratmaya çalıştığını gösteriyor” dedi.

cvdfgt
Gazze Şeridi'ndeki bir yardım dağıtım noktasında yaşanan ölüm vakasının ardından Şifa Hastanesi’nin önünde kanlar içindeki bir ambulans sedyesini taşıyan Filistinliler (EPA)

İsrail ordusu, ‘askeri polis tarafından onlarca soruşturma açıldığını ve bu soruşturmaların çoğunun halen devam ettiğini’ bildirdi.

Ordu tarafından yapılan açıklamada, “Kuvvetlerimizin görevi kötüye kullandığına dair her türlü ihbar, şikâyet ya da iddia, kaynağı ne olursa olsun bir ön inceleme sürecinden geçer. Bazı durumlarda kanıtlar askeri polis tarafından cezai soruşturma başlatılması için yeterli olurken, diğer durumlarda sadece bir ön soruşturma yürütülür” ifadeleri yer aldı.

Açıklama şöyle devam etti: “Bu vakalar, İsrail Genelkurmay Başkanlığı Gerçekleri Araştırma ve Değerlendirme Mekanizması olarak bilinen bir mekanizma tarafından, kuvvetlerin suç teşkil eden bir suiistimalde bulunduğuna dair makul bir şüphe olup olmadığının belirlenmesi için değerlendirmeye sevk edilir.”

İnsan hakları örgütleri bu sistemi eleştirerek soruşturmaların yıllar sürebileceğini söylüyor.