Iraklı eski istihbarat yetkilisi Cumeyli Şarku'l Avsat'a konuştu: Irak İstihbarat Servisi, Bush'a suikast düzenlemeyi ve Süveyş Kanalı'nı kapatmak için bir gemiyi havaya uçurmayı planlıyordu

Irak’ın ‘Baas’a bağlı’ İstihbarat Servisi’nin eski ABD masası şefi Salim el-Cumeyli, Irak istihbaratının eski defterlerini Şarku’l Avsat için açtı (3)

TT

Iraklı eski istihbarat yetkilisi Cumeyli Şarku'l Avsat'a konuştu: Irak İstihbarat Servisi, Bush'a suikast düzenlemeyi ve Süveyş Kanalı'nı kapatmak için bir gemiyi havaya uçurmayı planlıyordu

Iraklı eski istihbarat yetkilisi Cumeyli Şarku'l Avsat'a konuştu: Irak İstihbarat Servisi, Bush'a suikast düzenlemeyi ve Süveyş Kanalı'nı kapatmak için bir gemiyi havaya uçurmayı planlıyordu

İlk kez bir istihbarat görevlisiyle görüşmüyordum. Gölgelerin, gaddarlığın ve öldürücü darbelerin bu karanlık dünyasını bilirim. Irak İstihbarat Servisi, düşmanı olarak gördüğü kişilere karşı hiçbir zaman hoşgörülü davranmadı. Saddam Hüseyin rejiminin korkuttuğu ve yıldırdığı söylenebilir. Rejim hem içerideki hem de dışarıdaki düşmanlara seslenirken açıkça ve yankı uyandıran bir şiddet dili kullanırdı. Irak İstihbarat Servisi’nin eski ABD masası şefi Salim el-Cumeyli'nin açıklamalarının beni bir tür şaşkınlığa sürüklediğini ve etkilediğini söyleyebilirim. Nedenlerini açıklamayacağım, çünkü bunları Cumeyli’nin anlatmasını tercih ediyorum.

Irak İstihbarat Servisi’nin, 1980 öncesi İsrail'e teslim olma yolunu izleyen (Ebu Nidal olarak tanınan Filistinli Sabri el-Benna ile iş birliği yapan) Filistinli isimleri ve 17 Temmuz 1968 devrimine katılan başlıca taraflar arasında yer alan ve Saddam Hüseyin tarafından sınır dışı edilip Irak dışına yerleşen Iraklı kişileri hedef almak dışında özel operasyonlar düzenlemiyordu. Aynı şekilde 1978 yılında Irak’taki Arap Sosyalist Baas Partisi iktidarının düşmesinden sonra başbakan olan Dr. İyad Allavi'ye istibarat üyesi M.C. tarafından suikast girişiminde bulunuldu. Aslında bu bir suikast operasyonu değildi. Bizzat Saddam Hüseyin'in emriyle kafa kesme dediğimiz olaydı. Çünkü fail balta kullanmış, Irak istihbarının Londra şubesinde bulunmasına rağmen silah kullanmamıştı. Ne var ki fail, kariyeri boyunca bir kez dahi başarısızlığa uğramamış, görevlerini hassasiyetle yerine getirme cesaretine ve yeteneğine sahip biriydi. Kendisine bir görev verildiğinde kurbanın canını almadan oradan ayrıldığı görülmemişti. İstihbarat Servisi’nin özel operasyon çalışmalarındaki büyük değişim, Humeyni’nin 1979 yılında iktidara gelmesinin ardından İran ile yaşanan krizin patlak vermesiyle başladı. İstihbarat Servisi, önce özel operasyonlarla mücadele ve sabotaj alanında savunma yeteneklerini geliştirmeye çalıştı, sonra özel operasyon alanında, suikastlarda ve patlayıcıların ve zehirli maddelerin kullanımında büyük bir deneyim kazandı.

Saddam, İyad Allavi’nin kafasının ezmesi talimatı verdi ve bir infaz memuru baltayla suikast girişiminde bulundu (Getty)
Saddam, İyad Allavi’nin kafasının ezilmesi talimatı verdi ve bir infaz memuru baltayla suikast girişiminde bulundu (Getty)

Humeyni yönetimindeki İran, 1980 yılında ‘devrimi ihraç etme’ politikası izledi. Bu düşmanca tutumuna, Saddam Hüseyin rejimini baltalamak amacıyla Irak topraklarında ve sınırlarında çok sayıda terör saldırısı eşlik etti. İstihbarat Servisi, İran'dan gelen tehdidi sezerek, Özel Harekat Başkanlığı'na bağlı Patlayıcılar Birimi'nin yeteneklerini hızla geliştirmeye çalıştı. İstihbarat Servisi, Dr. Naim el-Azaz tarafından kurulan Teknik Araştırma Merkezi'nden yurt dışından saatli ve uzaktan kumandalı bombalar gibi patlayıcılar için teknik ekipman temin edilmesi konusunda çalışmasını istedi. İstihbarat Servisi ancak bu şekilde İran'a karşılık verebilecek hale gelmişti.

İstihbarat Servisi Şefi Barzan et-Tikriti’nin daveti üzerine düzenlenen toplantıda bir kişinin Mısır lehçesi konuşması, katılımcılar arasında şaşkınlığa yol açtı. Daha sonra bu kişinin kimyasal ve biyolojik araştırmalar alanında uzman olan Dr. Abdulmunim Mahmud Ahmed olduğunu ve Tikrit’in teknik danışmanı olarak görev yaptığını öğrendik. Bomba yapımı ekibinin başındaydı. Bunun yanı sıra toksik ve kimyasal maddeler de dahil olmak üzere çeşitli alanlarda araştırmalar yapmaktan sorumlu olduğunu anladık. İstihbarata katılmasının Mısır-Irak istihbarat iş birliği çerçevesinde olmadığı, daha ziyade, Savunma Bakanlığı’ndan bir heyetin ordunun kimyasal silahlar konusundaki yeteneklerini geliştirmek için Mısırlı uzmanlardan yardım istemek üzere Mısır'a yaptığı bir ziyaret sırasında adının geçtiği ortaya çıktı.

Mısırlılar, söz konusu görüşmeler sırasında Iraklı heyetin dikkatini Irak’taki üniversitelerde görev yapan ve uzmanlıklarından yararlanılabilecekleri Mısırlı bir grup üniversite profesörü olduğuna çektiler ve Dr. Abdulmunim’in adını andılar. Adam olağanüstü bir yeteneğe sahipti. Daha önce Mısır ordusunda çalışmış ve tümgeneral rütbesine ulaşmıştı. Ayrıca Mısır'da bir kimya fabrikasının müdürlüğünü yapmıştı.

Dr. Abdulmunim, İsviçre ve Alman şirketleriyle sözleşmeler yaparak, Salman Pak bölgesinde İstihbarat Servisi’nin laboratuvarlarını kurdu. Bunun yanında 1981 yılında Basra'nın doğusundaki çatışmaların çözümünde önemli rol oynayan Kriminal Araştırma Müdürlüğü'nü de kurdu. Çalışmaları, Başkan Saddam Hüseyin tarafından bir Mercedes otomobil ile ödüllendirildi.

Cumeyli

Dr. Abdulmunim gözetiminde ve Filistinli teknisyenlerin katılımıyla 1986 yılında patlayıcı madde üretme görevlerinin devredildiği ‘Gafiki Projesi’ hayata geçirildi. Dr. Abdulmunim, uzun yıllar İstihbarat Servisi bünyesinde çalıştı. ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından, ABD güçleri tarafından tutuklandı ve konulduğu cezaevinde öldü. İstihbarat Servisi, dönemin Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın onayıyla Filistinli teknisyenlerin yeteneklerinden yararlanmıştı.

Cumeyli’ye Irak istihbaratının 1993 yılında Kuveyt ziyareti sırasında eski ABD Başkanı George H. W. Bush'a suikast düzenlemeyi planladığına dair duyumların sorulması gerekiyordu ve ben de sordum. Cumeyli, böyle bir planının olduğunu doğrulayarak ayrıntıları anlattı. Bir arabaya yerleştirilen bombanın infilak etmesi ve ardından intihar bombacılarının saldırıya geçmesinin planlandığını söyleyen Cumeyli, sözlerinin şöyle sürdürdü:

İstihbarat Servisi, Bush'un Kuveyt ziyaretinin programını öğrendiğinde, İstihbarat Servisi Şefi, başkent Kuveyt’teki Bush’u öldürmeyi amaçlayan bir intihar saldırısının onaylaması için öneride bulundu. Operasyonun amacı, Bush’u, yönetimi sırasında ABD’nin Irak’a ve Irak ordusuna karşı yaptıklarından ötürü cezalandırmaktı.

Plan, tamamı canlı bomba yeleği giymiş dört kişiyle bir Land Cruiser'a patlayıcı yerleştirmeyi öngörüyordu. Üçü Özel Harekat Dairesi’ndendi. Birisi ise Kuveyt’te vatansız olarak ikamet eden biriydi. Görevi, çölde rehberlik yaparak arabayı ve failleri Kuveyt'e getirmekti.

Gafiki Projesi çerçevesinde araca 100 kilo patlayıcı yerleştirildi ve gizlendi. Patlayıcıların bulunamaması için araç Bağdat'ta birçok oto ekspertizine götürülüp incelenmesi istendi. Tüm ekspertizlerden aracın güvenli olduğu raporu verildi.

Kuveyt'te Başkan Bush'a suikast girişimi davasında yargılanan 14 sanık. Beşi Iraklı ve biri Kuveytli altı kişi 1993 yılında idama mahkum edildi (Getty)
Kuveyt'te Başkan Bush'a suikast girişimi davasında yargılanan 14 sanık. Beşi Iraklı ve biri Kuveytli altı kişi 1993 yılında idama mahkum edildi (Getty)

Aracın Körfez ülkelerinden birinden geçtikten sonra Kuveyt'e girmesi planlanıyordu. Araç Kuveyt’e ulaştı. Planda yer alanlardan birinin kafası karıştı ve Kuveytli yetkililere haber verdi. Bunun üzerine plana dahil olan herkes tutuklandı ve operasyon başarısız oldu. ABD, bu girişime 1993 yılının haziran ayında İstihbarat Servisi karargahına 22 uzun menzilli füzeyle saldırarak misillemede bulundu.

Cumeyli, İstihbarat Servisi’nin bir diğer özel operasyonu olan Süveyş Kanalı'nda seyrüseferin bozulması amacıyla bir geminin havaya uçurulmasını planını ise şöyle anlattı:

Süveyş Kanalı, Uluslararası Koalisyon güçlerinin Basra Körfezi bölgesine geçişindeki en önemli noktaydı. Bu yüzden ABD güçlerinin geçişini engellemek için Süveyş Kanalı'nın ortasında demir hurdası ve çimento yüklü bir gemiyi havaya uçurarak kanalın seyrüsefere kapatılması planı hazırlandı. Gemi, İstihbarat Teşkilatının Projeler Departmanı tarafından Bölüm Başkanı S.A.T’nin nezaretinde Hindistan'ın Mumbai limanından satın alındı. Gemiye Özel Harekat Dairesi'nden biri bombayı patlatmakla görevli 14 subaydan oluşan istihbarat ekibinin hazır bulunduğu Yemen'in Aden limanından çimento yüklenecekti. Plan, geminin kanalın ortasında anında batırmasını sağlayacak bir yere 100 kilo yüksek basınçlı patlayıcı yerleştirmekti. Aden limanında Saad Abdulaziz kod adlı istihbarat görevlisi H.K.H.'nin gözetiminde planın tüm aşamaları tamamlandı.

Irak, ABD kuvvetlerinin kullanmasını engellemek için Süveyş Kanalı'ndaki bir gemiyi havaya uçurmayı planladı (Reuters)
Irak, ABD kuvvetlerinin kullanmasını engellemek için Süveyş Kanalı'ndaki bir gemiyi havaya uçurmayı planladı (Reuters)

Bombayı patlatmakla görevli istihbarat üyesinin ölmesi durumunda eşi ve kızından oluşan ailesine teslim edilmek üzere bir vasiyet bıraktığı haberi verildi. Ancak İstihbarat Servisi Şefi ona, patlama anında kanalın sularına atlayıp Irak’ın Kahire Büyükelçiliğine gitmesini ve burada derhal Bağdat'a gönderilmesini istemesini söyledi. İstihbaratçının patlama anında güvenli bir şekilde denize atlamasını sağlayacak bir noktada durabileceği bir plan geliştirildi.

Yemen'de çimento yoktu ve gemiye büyük miktarlarda hurda demir yüklendi. Geminin zamanında hareket edememesinin nedenlerinden biri de buydu. Gemi Süveyş Kanalı'na gitmek üzere yola çıkmadan bir gün önce, Başkan Saddam Hüseyin operasyonun durdurulması talimatı verdi. Bağdat’tan yurtdışıyla temas kurulamaması nedeniyle istihbarat görevlilerinden H.Ş. Aden'deki operasyonun sorumlusuyla temas kurmak için Amman'a gitmek ve ondan geminin yola çıkması halinde gemiyi limana geri göndermesini istemek zorunda kaldı. Operasyonun durdurulmasının nedeni, BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) ateşkes kararı alması ve Irak'ın yurtdışındaki tüm düşmanca eylemleri durdurma sözü vermesiydi. Neyse ki gemi halen Aden limanındaydı ve yola çıkmamıştı. Operasyon gerçekleştirilseydi, Irak milyarlarca dolar tazminat ödemek zorunda kalacaktı.

Operasyonun durdurulması emrinin verilmesinin ardından en zor iş patlayıcıların gemiden sökülmesi ve denize atılması, yüklenen hurda demirin boşaltılması ve geminin adının değiştirilmesiydi. Bu ise yaklaşık altı ay sürdü. Geminin kaptanı bir Yunandı. Mürettebatı Hintlerden oluşuyordu ama gemide neler olduğundan haberleri yoktu.

İsrail'in nükleer ekipman sevkiyatının hedef alınması

İsrail Başbakanı Menahem Begin ve Genelkurmay Başkanı Rafael Eitan, 9 Haziran 1981 tarihinde Irak’ın Tammuz Nükleer Reaktörü’nün imha edildiğini duyurdular (Getty)
İsrail Başbakanı Menahem Begin ve Genelkurmay Başkanı Rafael Eitan, 9 Haziran 1981 tarihinde Irak’ın Tammuz Nükleer Reaktörü’nün imha edildiğini duyurdular (Getty)

İstihbarat Servisi’nin İran’daki Hamedan Hava Üssü’nde çalışan yüzbaşı rütbesinde İran Kürdistan Demokrat Partisi (KDP-İ) lideri Abdurrahman Kasımlo grubundan İranlı bir Kürt ile güçlü bağları olan bir kaynağı vardı. İstihbarat Servisi’nin dosyalarındaki yüzbaşının takma adı Daryuş’tu. Daryuş, İsrail istihbarat teşkilatı Mossad ve İsrail Hava Kuvvetleri uzmanları ile İran Hava Kuvvetleri ve İran İstihbarat Bakanlığı (ETTELAAT) subayları arasında Fransa'da yapılan gizli toplantılar hakkında bize önemli bilgiler verdi. Mossad, İran’dan Bağdat’ın güneyinde bulunan Tammuz Nükleer Reaktörü’nün belirli açılarla havadan fotoğraflarını çekmesini ve reaktörü yok etmek için bir hava saldırısı planı geliştirmek amacıyla reaktörün etrafına konuşlu hava savunma sistemleriyle ilgili bilgi toplamasını istedi. Irak İstihbarat Servisi, istihbarat alanında iş birliğimiz olan dost bir istihbarat teşkilatından, İsrail'in Tammuz Nükleer Reaktörü’ne hava saldırısı düzenlemeyi planladığını doğrulayan bilgiler edindi.

Edinilen bilgilerle Tammuz Nükleer Reaktörü’nün korunması için Başkan’a reaktörün çevresine gelişmiş füzeler konuşlandırılması ve bir hava koruma kalkanı kurularak emniyetinin sağlanması öngörülen önlemlere ilişkin öneriler de sunuldu. Ancak İsrail, 7 Haziran 1981 tarihini seçerek zamanlamayı doğru yapmıştı. Irak'ın İran savaşıyla meşgul olduğu bir dönemdi ve hava savunması bu önlemleri alacak durumda değildi.

Londra limanında çalışan Lübnan kökenli bir İngiliz kaynaktan 1982 yılı sonlarında, Londra’daki şubemize, Londra limanındaki depolardan birinde İsrail'e gönderilmeyi bekleyen bir nükleer ekipman sevkiyatı olduğu bilgisi ulaştı. İstihbarat Servisi, İsrail’in Tammuz Nükleer Reaktörü’ne düzenlediği saldırının intikamını alma duygusunu dizginleyemiyordu. Hemen, İsrail’in nükleer ekipman sevkiyatının imha edilmesi için bir plan yapılması kararlaştırıldı ve iki istihbarat üyesi Londra'ya gönderildi. Biri bomba yapımında, diğeri ise iletişim alanında uzmandı. Uzaktan kumandalı yangın çıkarıcı cihaz üretilmişti. Operasyon ortaya çıkarılabileceğinden patlayıcı kullanılmamıştı.

Lübnanlı kaynağın yardımıyla gece limana sızan iki istihbarat üyesi, sevkiyatın bulunduğu yere giderek yangın çıkarıcı cihazı yerleştirdiler. Cihaz, uzaktan kumandayla çalıştırıldı. Çıkan yangında tüm sevkiyat ve bulunduğu depo kül oldu. İstihbarat üyelerini, içinde şoförüyle bir araba bekliyordu. Londra'dan ayrılmak için havaalanına gittiler, ancak ülkeden ayrılmalarına kısa bir süre kala tutuklanmanın şokunu yaşadılar. Aracın şoförünün bir hata yaptığı ortaya çıktı. Kör bir noktada duran aracı çalıştırdığında farları yanmış, bunu gören bekçi şüphelenip aracın plakasını almıştı. Bu da istihbarat üyelerinin yakalanmasını kolaylaştırdı ve üç yıl hapis cezasına çarptırıldılar.

Eski BM Genel Sekreteri Javier Perez de Cuellar’a suikast girişimi

Saddam, dönemin BM Genel Sekteri Perez de Cuellar'ın Irak’a karşı önyargılı olduğunu düşündüğünden tasfiye edilmesini emretti (Getty)
Saddam, dönemin BM Genel Sekteri Perez de Cuellar'ın Irak’a karşı önyargılı olduğunu düşündüğünden tasfiye edilmesini emretti (Getty)

Cumeyli, Irak İstihbarat Servisi’nin eski ABD masası şefi olarak göreve başladığında, masasının çekmecesinde üzerinde ‘çok gizli’ yazan büyük bir dosya buldu. Dosyaya bir göz atan Cumeyli, eski BM Genel Sekreteri Javier Perez de Cuellar’ın kaldığı yerle ilgili ayrıntılı bilgilerin olduğunu gördü.

Dosya’da Perez de Cuellar’ın evinin girişini ve eve giden yolları gösteren resimler, haritalar ve planların yanı sıra, evinin çevresi ve alınan güvenlik önlemleri yer alıyordu. Ayrıca günlük hayatı, arkadaşları, hareketleri, kutladığı olaylar ve sık sık ziyaret ettiği yerler hakkında ayrıntılı bilgileri de içeriyordu. Cumeyli, dosyayı kendinden önceki yöneticiye sorduğunda aldığı yanıtı şöyle aktardı:

Perez de Cuellar, Irak-İran savaşının patlak vermesinden Irak'ın sorumlu olduğunu ilan ederek çok kötü bir rol oynadı ve Irak'tan İran'a savaş tazminatı ödemesini talep etti. Ardından ABD’nin savaş uçaklarına silah ve teçhizat tedariğine uyguladığı ambargoyu kaldırması karşılığında Hizbullah’ın alıkoyduğu Batılı tutukluları serbest bırakması için Genel Sekreter Yardımcısı Giandomenico Picco başkanlığındaki bir heyet, İran'la bir müzakere anlaşması yaptı. Tutuklular serbest bırakıldı ve Perez de Cuellar, BMGK’nın çatışmaları durdurmaya yönelik 589 sayılı kararını ihlal ederek, Irak'ı savaşın sorumlusu olarak gösterdi. İmad Muğniye, Mustafa Bedreddin ve Haşimi Rafsancani ile anlaşmaya varıldı. Başkan Saddam Hüseyin, Perez de Cuellar'ın Irak’a karşı önyargısından o kadar rahatsız oldu ki, suikast emrini verdi. Bu bilgiler de Özel Harekat Dairesi’nin talebi üzerine toplandı. Talimat, 1994 yılında Başkan’ın özel operasyonları durdurma emrinin ardından geri çekildi. Bu tür talimatlar kağıt üzerinde kayıtlı olmadığından Başkan’ın Perez de Cuellar'a yönelik suikast emrine ilişkin herhangi bir yazılı kaynak yoktu ve Perez de Cuellar, yüz yaşını dahi gördü.

ABD uçak gemisi USS Nimitz (Getty)
ABD uçak gemisi USS Nimitz (Getty)

Irak ABD uçak gemisi USS Nimitz’e intihar saldırısı planladı

Irak İstihbarat Servisi, ABD’nin 2003 yılında Irak'ı işgalinden önce askeri istihbaratla koordinasyon kurarak Mikoyan-Gureviç MiG-25 model savaş uçağı ile Körfez sularında bulunan ABD uçak gemisi USS Nimitz'e intihar saldırısı düzenlemek için bir plan yaptı. ABD güçlerinin tüm hava üslerini devre dışı bırakabilecek yeteneğe sahip olmaları nedeniyle intihar uçağı üssün dışına taşındı. Uçak, Balad Hava Üssü yakınlarındaki araçlar için ayrılmış halka açık bir sokağa yerleştirildi. Uçağın yerden kalkabildiği teorik olarak doğrulandıysa da pilot kalkış yapmaya çalıştığında, yükselmeden iki saniye önce uçağın arka lastiği caddenin kenarına değdi ve bu da uçağın alev almasına neden oldu. Pilot öldü ve operasyon başarısızlıkla sonuçlandı.



HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.


Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.