Yemen: Husiler suçluları tetikçi olarak kullanıyor

Husiler kenti kaosa sürüklemek için çatışmaları körükledi

Husiler, Sana’da Humeyni devrimini Yemen’e getirmenin yıldönümünü kutladı (EPA)
Husiler, Sana’da Humeyni devrimini Yemen’e getirmenin yıldönümünü kutladı (EPA)
TT

Yemen: Husiler suçluları tetikçi olarak kullanıyor

Husiler, Sana’da Humeyni devrimini Yemen’e getirmenin yıldönümünü kutladı (EPA)
Husiler, Sana’da Humeyni devrimini Yemen’e getirmenin yıldönümünü kutladı (EPA)

Hapisten çıkan bir hükümlü, Yemen İbb vilayetindeki Cebele kenti yakınlarındaki bir kavşakta bulunan pazarda aralarında meydana gelen bir tartışma sırasında Kusay Ali er-Rameyşi’yi silahla vurarak öldürdü. Görgü tanıkları, hükümlünün 16 yaşındaki Rameyşi’yi vurmakla tehdit ettiğini söylüyor. Tanıklar, çocuk ise “Bu silah ateş etmiyor” şeklinde alaycı konuştuğu için hükümlünün öfkelenip onu vurarak öldürdüğünü belirtiyor.

Adı açıklanmayan hükümlü İbb’de bir güvenlik amiri olan Husi lideri Ebu Ali el-Kahlani’nin emriyle serbest bırakılmadan önce İbb’deki merkez cezaevinde cinayet suçlamasıyla tutuklu bulunuyordu. Hükümlü  daha önce Abdulmalik el-Husi’nin koruması olarak çalışıyordu; ardından hapishanede, mahkumlarla tanıştı, onlarla içeriği tam bilinmeyen anlaşmalar yaptı. Çeşitli görevlerde Husilerin yararına kendilerini işe almaları karşılığında bazılarının serbest bırakılmasını vaat etti. Mahkumlardan bazıları, yasadışı haraç toplamak, arazi ve mülk çalmakla görevli saha denetçilerine refakatçi olarak çalışmaya başladı.

Mezhepçi kurumlar

Başka bir olayda Husiler, vilayet merkezinin kuzeyindeki el-Meayin bölgesinde bir camiyi ve Kur’an kursunu gasp etti. Husiler, 400’den fazla öğrencisi olan kursun öğrencilerini sınır dışı ettikten sonra, öğrencileri ülkenin kuzeyindeki Saada, Hucce ve İmran eyaletlerinde Husilere bağlı kurslara yerleştirdi. Bölge halkına göre Husiler, kursları kendilerine ait mezhepçi kurumlara dönüştürme çabası içinde.

Bölge halkı, Husi milislerinin İbb kentinde geniş çaplı bir adam kaçırma kampanyası yürüttüğünü ve şehrin bazı gençlerinin milislerin duvarlarına asılan sloganlarını yakıp yok etmesinin ardından şehri kuşattığını belirtti. Grup, İran’dan ithal edilen ve Humeyni’nin 4 yıl önce başlattığı bir slogan olan ‘Humeyni Haykırışının Yıldönümü’ olarak bilinen şeye hazırlanırken duvarları boyamıştı.

Bölge halkına göre milisler, şehirdeki gençleri kaçırmak için güvenlik kameralarından belge almaya çalışıyor. Bir genci suçlamaları için o genci kamerada görmeleri yeterli.

Bölge halkı ister milis unsurlarının doğrudan saldırılarıyla ister devlet kurumlarının yokluğu nedeniyle bölgede kaos olmadan neredeyse bir gün geçmediği söylüyor.

yemen

İbb’nin güneyindeki el-Kaide şehrinde, iki hafta önce boş bir arazi üzerinde çıkan tartışmaya evinin penceresinden bakan bir çocuk başıboş bir kurşunla vurulduktan sonra yaşamını yitirdi.

Husi liderine gelince, milisler tarafından eyaletteki cumhuriyet savcılığına üye olarak atanan Ebu Ahmed es-Salahi, şehirdeki bir adamın karısına saldırıp bıçakladığını kanıtlamak için araştırmacıların delil toplamasını ve onu mahkemeye sevk etmesini hala engelliyor. Kadının yakınları kocasının milislerle iş birliği yaptığını söylüyor.

Yeni bir zenginlik kaynağı

Şarku’l Avsat’a konuşan İbb sakinleri Husi milislerin, devlet kurumlarının bulunmaması, kendilerinin onların yerine geçmesi ve onlarla iş birliği yapanlara koruma sağlaması nedeniyle anlaşmazlık çıkardığını doğrulamakta. Husiler, onlarla iş birliği yapmayı reddedenlerin güvenliğine zarar veriyor.

İbb’deki bir insan hakları aktivistinin takma adı olan Muşir Şarku’l Avsat’a, “Doğru ya da yanlış bir şey elde etmek için milis liderleriyle her türlü iş birliği ilişkisine sahip olmanız gerekir. Bu iş birliğinden birisi, pazarlarda ve halka açık yerlerde olup bitenleri kendilerine ileten bir muhbire dönüşmek ve insanların onlar hakkında söylediklerini izlemek, sevmedikleri faaliyetleri rapor etmek ve halkın uygulamalarına tepkisini izlemektir” dedi.

Husi milislerin, işsizliğe ve toplumun yoksullaşmasına neden olmasının ardından çetelere silah temin etmeleri, koruma sağlamaları, halkı yağmalamaları ve zorbalığa uğratmaları için serbest bırakmaları, mülk soygunlarını hızla zenginleşmenin en önemli yollarından biri haline getirmeleri dikkat çekici.

Muşir bu yaklaşımın, halkı çatışmalara ve isyanlara sürüklemek için Husilerin taktiği olduğunu açıklıyor. Husilerin gayesi kendilerinin ve yakınlarının mallarını savunmak, Husilerin nüfuz ve tahakkümüyle yüzleşmekten ya da bitmek bilmeyen çatışmalara girmekten ibaret.

yemenn

Milisler, 2016 yılında İbb’nin kuzeyindeki Yarim kentindeki cezaevlerinden bir dizi mahkumu serbest bıraktı. İbb kentinde ağır suçlarla yargılanan 70 mahkumu da Husiler tarafından serbest bırakıldı.

Muşir, Husi liderlerinden Ebu Ali eş-Şami’nin ve Ebu Ali el-Kahlani’nin mahkumlarla anlaşarak onları serbest bırakma görevlerini üstlendiğini belirtti.

Yerel bir insan hakları örgütü, İbb’de son üç yılda, özellikle Ocak 2020’nin başından bu yana ve bu yılın Mart sonuna kadar 3 bin 519’dan fazla ihlali belgeledi.



Mısır’da cumhurbaşkanlığı seçiminde benzer sahneler yaşanıyor

Mısır'daki Ulusal Seçim Kurumu, cumhurbaşkanlığı seçiminin takvimini açıkladı. (EPA)
Mısır'daki Ulusal Seçim Kurumu, cumhurbaşkanlığı seçiminin takvimini açıkladı. (EPA)
TT

Mısır’da cumhurbaşkanlığı seçiminde benzer sahneler yaşanıyor

Mısır'daki Ulusal Seçim Kurumu, cumhurbaşkanlığı seçiminin takvimini açıkladı. (EPA)
Mısır'daki Ulusal Seçim Kurumu, cumhurbaşkanlığı seçiminin takvimini açıkladı. (EPA)

Mısır’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde geçmişte olduğu gibi bugün de yaşanan sahnelerde Mısır’da rekabet ettiği kişiye göre  pozisyon alan cumhurbaşkanı adayları görülüyor.

Mısır’da ülke dahilinde 10 Aralık itibariyle ardı ardına üç gün süreyle cumhurbaşkanlığı seçimlerinin düzenlenmesi bekleniyor. Yurt dışındaki seçmenler ise 1 Aralık ila 3 Aralık tarihleri arasında oy kullanacak.

2014 yılından bu yana iktidarda olan Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin adaylığını resmi olarak açıklaması bekleniyor. Şu ana dek aday olmak istediklerini resmen bildiren beş Mısırlı siyasetçi var: Eski milletvekili Ahmed Tantavi, Sosyal Demokrat Partisi Genel Başkanı Ferid Zahran, Vefd Partisi Genel Başkanı Abdussanad Yamame, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Hazim Ömer ve Anayasa Partisi’nin Genel Başkanı Cemile İsmail.

Hazim Ömer ve Abdussanad Yamame ve partileri daha önce Cumhurbaşkanı Sisi'yi destekleyen tutumlarını dile getirmişti.

Meclis raporlarına göre potansiyel aday olan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Hazim Ömer, Temsilciler Meclisi üyelerinden 44’ünün desteğini aldı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre cumhurbaşkanlığı yarışına katılmak üzere Senato'dan istifasını sunduktan sonra adaylığını sunan Ömer, Cumhurbaşkanı Sisi'nin atamasıyla Senato üyeliğini kazandı.

Mısır Anayasası, cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak bir adayın Temsilciler Meclisi'nin en az 20 üyesinin veya en az 15 vilayette oy kullanma hakkına sahip en az 25 bin vatandaşın desteğinin alınmasını şart koşuyor. Anayasaya göre her vilayetten en az bin destekçi bulunması gerekiyor.

Ömer 2018 seçimlerinde Cumhurbaşkanı Sisi'ye desteğini açıklamış, onun bu aşamaya en uygun kişi olduğunu belirtmişti. Mevcut adaylığı ardından yaptığı açıklamada ise partisinin Mısır devletini hala desteklediğini vurguladı. Öncesinde ise Cumhurbaşkanı Sisi'nin çağrıda bulunduğu ulusal diyaloga övgüde bulunan Ömer şunları söyledi:

“Ulusal Diyaloğun ilk yapı taşları Cumhurbaşkanı Sisi tarafından keskin bir vizyon, geleceğe bakış açısı ve bilge bir liderlikle atıldı. Diyalogun başarıya ulaşması için hiçbir çabadan kaçınmayacağız. Allah’a, Cumhurbaşkanı’na ve Mısır halkına, içtenlikle en üst düzeyde iş birliği sunacağımıza söz veriyoruz.”

Vefd Partisi Genel Başkanı Abdussanad Yamame de 20'den fazla milletvekilinin desteğini aldı. Aday olma niyetinin ardından yaptığı televizyon açıklamalarında, Cumhurbaşkanı Sisi'ye yönelik tutumunun net olduğunu ifade eden Yamame, iki lider Sad Zağlul ve Mehmed Ali Paşa'nın isimlerinin yanında Sisi'nin isminin de ölümsüzleştirilmesini talep etti. Yamame, cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylığının hükümetin direktiflerine değil kişisel arzusuna dayandığını, arabulucu, kukla veya dublör rolünü kabul etmediğini vurguladı.

El-Gad Partisi lideri Musa Mustafa Musa’nın Cumhurbaşkanı Sisi'ye karşı yarıştığı 2018 seçimlerinde de benzer bir sahne yaşanmıştı. Musa Mustafa Musa, 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sisi'nin adaylığı çağrısında bulunan bir kampanya başlatmıştı. 2017 yılında bir sonraki yıl yapılacak seçimlerde kendisini desteklemek üzere bir kampanya başlatan Musa, 2018’de ise cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylığını ve Sisi ile rekabet edeceğini açıklamıştı.

2005 Mısır cumhurbaşkanlığı seçimlerinde eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hüsnü Mübarek'in dokuz rakibi arasında da kendisine bağlı bir aday olan Ümmet Partisi'nin Başkanı Ahmed es-Sabahi vardı. Sabahi, söz konusu dönemde yaptığı açıklamalarda, Mübarek’in bu göreve kendisinden daha layık olduğunu, kendisini Mübarek'in rakibi olarak görmediğini, ancak demokrasiyi pekiştirmek ve deneyimi zenginleştirmek için seçimlere aday olduğunu bildirmişti. Kendi deyimiyle, ‘Allah korusun’ kazandığı taktirde görevi bırakacağını da eklemişti. Nitekim bu açıklamalar, o dönemdeki gözlemciler arasında başkanlık seçim yarışının ciddiyeti konusunda şüphe uyandırmıştı.

Kahire Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Gada Musa, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Mısır'daki cumhurbaşkanı adaylarının genel olarak üç kategoriye ayrılabileceğini söyledi. İlkinin yetenekli, finansal yetenekleri, başarıları ve popüler bir tabanı olan adaylardan, ikincisinin reform programı olan ancak mali kapasiteden ve halk desteğinden yoksun, istekli ama başarısız adaylardan, üçüncü kategorinin ise isteksiz ve beceriksiz, bir amaç uğruna motive olmuş adaylardan oluştuğunu belirtti.

Musa, Yaklaşan seçimlere Hazim Ömer ve Abdussanad Yamame’nin katılımının mantıksız olduğunu vurgulayan Musa açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Cumhuriyet Halk Partisi devletin yönlendirmelerine sadık bir partidir. Dolayısıyla Ömer'in Cumhurbaşkanı Sisi'ye rakip olması dolaylı bir destektir. Ne kendisinin ne de liberal bir partinin başında bulunan Vefd Partisi Genel Başkanı’nın farklı bir programı var. Devletin yönelimleri liberal değil, muhafazakar milliyetçiliğe daha yakın. Ancak bu şahısların Cumhurbaşkanı’na destek verdiğini görüyoruz, dolayısıyla katılımları da mantıksız. Bu, her iki adayın da varlığının yalnızca seçim sürecine meşruiyet kazandırdığını gösterir.”

 Musa ayrıca bu durumun herhangi bir eleştiri veya alay konusu olmasına izin vermeyi reddeden Musa, Cumhurbaşkanı’na sadık adaylar olduğu kadar sadakatsiz adayların da bulunduğunu belirtiyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Nesil Partisi Başkanı Naci eş-Şehabi de şu açıklamada bulundu:

 “Cumhurbaşkanlığı seçimi bu sefer farklı olacak. Zirâ çoğulculuğa tanıklık ediyor. İki aday, Ömer ve Yamame ciddi, Temsilciler Meclisi'nde anayasaya uygun yeterli bir sayıya sahipler. Onların adaylığıyla bu çoğulcu seçimlerin asgari şartına sahip oluyoruz, bu da seçimlere daha fazla ivme kazandırıyor. Ne düşündüklerini araştırmaya gerek yok. Önceden destekleyici bir yönelim benimsemiş olabilirler, ancak bazı durumlarda karşıt konumlara da sahip olabilirler. Neticede bir karar verdiler, demokratik bir ortamda çoğulcu seçimlerin gerçekleşmesi için çaba gösterecekler.”


İsrail Yahudilerin dini bayramında El Halil'deki İbrahim Camisi'ni Müslümanlara kapattı

(AA)
(AA)
TT

İsrail Yahudilerin dini bayramında El Halil'deki İbrahim Camisi'ni Müslümanlara kapattı

(AA)
(AA)

Harem-i İbrahim Camisi Müdürü Gassan er-Recebi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "İşgalci İsrail makamları, Sukot (Çardaklar) Bayramı sebebiyle Harem-i İbrahim Camisi'ni bugün ve yarın kapattı." dedi.

Recebi, İsrail'in Harem-i İbrahim Camisi'ni Müslümanların girişine kapattıktan sonra genellikle tüm bölümlerini Yahudi yerleşimciler için açtığını, yüksek sesli merasimler ile bazı dini ritüellerin gerçekleştirildiğini belirtti.

Filistinli yetkili, "İsrail, zaman ve mekan olarak devam ettirdiği bölünmüşlüğün bir parçası olarak farklı bayramlar bahanesiyle Harem-i İbrahim'i yılda 10 gün Müslümanlara kapatıyor; Yahudi yerleşimcilere açıyor." ifadesini kullandı.

Yahudilerin 29 Eylül'de başlayan Sukot (Çardaklar) Bayramı bir hafta boyunca devam edecek.

Harem-i İbrahim Camisi'ne yönelik ihlaller

İşgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'nın çevresi kabul edilen El Halil kentindeki Harem-i İbrahim, Mekke'deki Mescid-i Haram ve Medine'deki Mescid-i Nebevi ile Mescid-i Aksa'dan sonra en kutsal dördüncü cami olarak değerlendiriliyor.

İsrail'in 1967'den beri işgal altında tuttuğu Batı Şeria'da bulunan cami, 25 Şubat 1994'te sabah namazını kılan Müslümanların üzerine ateş açan Yahudi bir fanatiğin eyleminden sonra kapatılmış ve açıldığında da yarısından fazlası Yahudilere tahsis edilmiş şekilde bölünmüştü.


Binden fazla fanatik Yahudi'den Mescid-i Aksa'ya baskın

(AA)
(AA)
TT

Binden fazla fanatik Yahudi'den Mescid-i Aksa'ya baskın

(AA)
(AA)

İsrail polisi, baskınlar sırasında Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde demir bariyerler ile kontrol noktaları oluşturarak Filistinlilerin Mescid-i Aksa'ya girişine izin vermedi.

Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin yazılı açıklamasına göre, 1142 Yahudi yerleşimci Aksa'ya baskın düzenledi.

Mescid-i Aksa'yı Yahudi yerleşimcilerden korumak için gönüllü nöbet tutan ve "murabıta" diye isimlendirilen bazı Filistinli kadın aktivistler, Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde Yahudilerin Harem-i Şerif'e girdiği ve çıktığı yollarda tekbir getirerek yerleşimcilere tepki gösterdi.

İsrail polisi, güç kullanarak Filistinlileri alandan uzaklaştırmaya çalıştı. Bu sırada arbede yaşandı. İsrail polisi iki Filistinli kadını gözaltına aldı.

Yahudilerin 29 Eylül'de başlayan Sukot (Çardaklar) Bayramı, bir hafta boyunca devam edecek.

Yahudi yerleşimciler dini bayramlarının olduğu dönemlerde Mescid-i Aksa'ya baskınlarını artıyor.

Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Sukot Bayramı'nın ikinci günü olan dün, 859 Yahudi yerleşimcinin Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlediğini bildirmişti.

Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Ancak Yahudiler, 2003'ten bu yana İdarenin izni olmadan İsrail'in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabede giriyor. Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini vurguluyor.


Mısır İçişleri Bakanı’ndan İsmailiye’deki yangın için komisyon kurma talimatı

Mısır'da İsmailiye Emniyet Müdürlüğü'nde çıkan yangını söndürmeye çalışan itfaiyeciler ( Reuters)
Mısır'da İsmailiye Emniyet Müdürlüğü'nde çıkan yangını söndürmeye çalışan itfaiyeciler ( Reuters)
TT

Mısır İçişleri Bakanı’ndan İsmailiye’deki yangın için komisyon kurma talimatı

Mısır'da İsmailiye Emniyet Müdürlüğü'nde çıkan yangını söndürmeye çalışan itfaiyeciler ( Reuters)
Mısır'da İsmailiye Emniyet Müdürlüğü'nde çıkan yangını söndürmeye çalışan itfaiyeciler ( Reuters)

Mısır İçişleri Bakanı Mahmud Tevfik günün erken saatlerinde İsmailiye Emniyet Müdürlüğü binasında çıkan büyük yangının nedenlerini araştırmak için uzmanlardan oluşan bir komisyonun kurulduğunu ifade etti.

Mısır Sağlık Bakanlığı, yangın sebebiyle 38 kişinin yaralandığını açıkladı. Mısır Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Hüsam Abdulgaffar, sağlık ekiplerinin 12 yaralıya olay yerinde müdahale ettiğini, 26 kişinin sağlık kuruluşlarına nakledildiğini aktardı. Sağlık Bakanlığı Sözcüsü bu kişilerden 7'sinin ise tedavilerinin ardından hastaneden taburcu edildiğini belirtti.

İçişleri Bakanı ise olay yerine gelerek, bölgeyi inceledi ve yaralılara tamamen iyileşene kadar her türlü bakımın sağlanması talimatını verdi.

İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, yangının nedenlerini belirlemek ve binanın yapısal güvenliğini incelemek, verimliliğini mümkün olan en kısa sürede geri kazandırmak adına uzmanlardan oluşan bir komisyonun kurulması talimatı verildiğini aktardı.

Yangın binada büyük bir hasara neden olurken, görgü tanıkları sivil koruma araçları ve ambulanslardan önce bölgedeki halkın yangına müdahalede bulunduğunu ifade etti. Alanda bulunan vinçlerle yangına müdahale edildi. Güvenlik kaynakları kaza yerinin etrafına güvenlik kordonu çekildiğini ve adli tıp uzmanlarının gerekli incelemeyi yaptığını belirtti. İsmailiye Valiliği’nde hastanelerde olağanüstü hal ilan edildi.

Bakanlığın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, 50 ambulansın olay yerine sevk edildiğini kaydetti.


Harem-i Şerif'te kurban kesmek isteyen İsrailli gözaltına alındı

Aktivist, hayvanla metroya binmek isterken yakalandı (The Jewish Press)
Aktivist, hayvanla metroya binmek isterken yakalandı (The Jewish Press)
TT

Harem-i Şerif'te kurban kesmek isteyen İsrailli gözaltına alındı

Aktivist, hayvanla metroya binmek isterken yakalandı (The Jewish Press)
Aktivist, hayvanla metroya binmek isterken yakalandı (The Jewish Press)

Kudüs'teki İsrailli bir kişi, Harem-i Şerif'te kurban kesmek isteyince gözaltına alındı.

İsrail polisinden yapılan açıklamada, Yair Hanoch adlı kişinin, Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde yanındaki koyunla Harem-i Şerif'e giderken yakalandığı bildirildi.

Polis, Hanoch'un "Tapınak Dağına Dönüş" (Chozrim L'Har) adlı fanatik Yahudi grubunun üyesi olduğunubelirtti.  

Grupsa aktivistin gözaltına alınmasının ardından yaptığı açıklamada, "Tapınak Dağının kontrolü artık Müslümanlara bırakılamaz" dedi.

Radikal sağcı grubun açıklamasında, Harem-i Şerif'te kurban kesilmesi için eylemlerin sürdürüleceği belirtilerek, "Sayın İsrail devleti ve Araplar, yanlış nesle bulaştınız" ifadeleri kullanıldı.

Yahudiliğin en kutsal mekanı olan Tapınak Dağı, Müslümanların ilk kıble olarak kabul ettiği Mescid-i Aksa'ya ev sahipliği yapıyor. 

Tapınak Dağına Dönüş hareketinden iki eylemci, Yahudilerin 5-13 Nisan'da kutladığı Hamursuz Bayramı'nda da Mescid-i Aksa'da kurban kesmeyi planladığı gerekçesiyle gözaltına alınmıştı.

Grup, Mescid-i Aksa'da kurban kesenlere 20 bin şekel (yaklaşık 145 bin TL), kurban kesme teşebbüsüyle gözaltına alınanlaraysa 5 bin şekel (yaklaşık 36 bin TL) para ödülü verileceğini de duyurmuştu.

Independent Türkçe


UGTT’den Tunus’ta dışlanmanın önlenmesi çağrısı

UGTT Genel Sekreteri  Nureddin et-Tabubi. ( AFP)
UGTT Genel Sekreteri Nureddin et-Tabubi. ( AFP)
TT

UGTT’den Tunus’ta dışlanmanın önlenmesi çağrısı

UGTT Genel Sekreteri  Nureddin et-Tabubi. ( AFP)
UGTT Genel Sekreteri Nureddin et-Tabubi. ( AFP)

Tunus Genel İşçi Sendikaları Konfederasyonu (UGTT) Genel Sekreteri  Nureddin et-Tabubi, ulusal egemenlik ve ulusal karar alma mekanizmalarının bağımsızlığının dışlamayla değil, ulusal birlikle belirlendiğini söyledi. Tabubi bir konferansta yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Bizler ulusal egemenliği yücelten ve savunanız, ulusal karar almanın bağımsızlığını savunuyoruz ama bu dışlamayla çözülmez. Demokrasiyi savunan, ona inanan, insan özgürlüğünü, örgütlenme özgürlüğünü ve temel konuları savunan ilke ve değerlere inancı olan herkesle milli birlik içindeyiz.”

Şarku’l Avsat’In edindiği bilgilere göre Tunuslu yetkililer geçtiğimiz şubat ayında muhaliflere karşı bir kampanya başlatarak, parti liderlerini ve siyasi aktivistleri tutukladı. Tabubi, Tunus hükümetini sübvansiyonların arttırılması ve kamu kurumlarının satılmasının yanı sıra sosyal müzakereleri aksatmak ve ekonomik reformları uygulamamakla eleştirdi. UGTT Genel Sekreteri, ulusal karar alma mekanizmasının bağımsızlığının ihanet, şeytanlaştırma ve hedefleme yoluyla değil, fikirler ve çabalar yoluyla zenginlik yaratmaktan geldiğini vurguladı.

Tunus ciddi bir ekonomik krizden mustarip ve geçtiğimiz yılın sonlarında uzman düzeyinde bir anlaşmaya varılmasına rağmen Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) finansman almaya yönelik müzakereleri sekteye uğradı.

Tabubi, kamu kurumlarının yeniden yapılandırılması gerektiğini ifade ederek ekonomik, sosyal ve gerçek yapının çöküşü önleyeceğini vurguladı.


Mısır kamuoyu çocuğunu öldürüp pişiren kadının beraatine tepkili

Şarkiye’de bir çocuğun vahşice öldürülmesi Mısırlıları şok etti. (Facebook)
Şarkiye’de bir çocuğun vahşice öldürülmesi Mısırlıları şok etti. (Facebook)
TT

Mısır kamuoyu çocuğunu öldürüp pişiren kadının beraatine tepkili

Şarkiye’de bir çocuğun vahşice öldürülmesi Mısırlıları şok etti. (Facebook)
Şarkiye’de bir çocuğun vahşice öldürülmesi Mısırlıları şok etti. (Facebook)

Mısır yargısının, psikolojik rahatsızlığı nedeniyle çocuğunu öldürüp cesedini kesip pişiren annenin beraatine ilişkin kararı Mısır kamuoyunda geniş bir yankı uyandırarak tartışmalara yol açtı.

Geçtiğimiz Nisan ayında, Bayan Fagus olarak bilinen olarak Hana Muhammed’in (37) 5 yaşındaki çocuğunu öldürmesinin ayrıntılarının medyada yer alması Mısırlıları şok etti.

Kahire’nin kuzeydoğusunda yer alan Şarkiye Zagazig Ceza Mahkemesi geçtiğimiz Cumartesi günü sanığın 12. duruşmadan sonra masum olduğuna karar verdi. Karar, iki uzman komiteye sunulduktan sonra kadının akıl sağlığını yitirdiğinden cezai ehliyete sahip olmadığı cezalandırılmaya değil tedaviye ihtiyacı olduğu belirtildi.

Şarku’l Avsatın yerel basından aktatrdığına göre sanığın avukatının mahkemenin müvekkilini beraat ettirme kararını tarihi bir karar olarak nitelendirdiği basın açıklamaları yer aldı.

Mısır Kadın Sorunları Vakfı’ndaki adalete erişim programı direktörü Mısırlı Avukat Cevahir et-Tahir kararın sanığın psikolojik durumu göz önüne alındığında soru işaretleri yarattığını belirtti.

Tahir, “Mahkemenin akıl hastalığı konusunu dikkate alması olumlu bir adım. Ancak mahkumiyeti hak eden bir cinayetle karşı karşıyayız. Özellikle akıl hastalığı konusu suçlardan çıkış yolu olabilecek dikenli konulardan biri. Mahkemenin bu kararı sorgulanır” dedi.

Sanığın avukatı, sanığı psikiyatri ihtisas komitesine sunma, zihinsel gücünün kapsamını ortaya koyma gereğini talep eden bir savunma konuşması yapmış, hiçbir normal annenin kendi çocuğunu öldüremeyeceğini belirtmişti.

Mahkemenin dayandığı Adli Ruh Sağlığı Raporu, sanığın suçu işlediği sırada psikolojik bir rahatsızlıktan mustarip olduğu, zihinsel yetenek eksikliği olan şeyler hakkında öngörüsünü ve doğru yargısını kaybettiği iddiasına dayanıyor. Suçunu patolojik durumunun etkisi altında işlediği ve bilinçsiz olduğu, söz konusu suç eyleminden sorumlu olmadığı düşünülüyor.


İsrail ordusu Batı Şeria’da 10 Filistinliyi gözaltına aldı

İsrail polisi bir kadının Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde gösteri yapmasını engelledi ( EPA)
İsrail polisi bir kadının Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde gösteri yapmasını engelledi ( EPA)
TT

İsrail ordusu Batı Şeria’da 10 Filistinliyi gözaltına aldı

İsrail polisi bir kadının Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde gösteri yapmasını engelledi ( EPA)
İsrail polisi bir kadının Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde gösteri yapmasını engelledi ( EPA)

Filistinli kaynaklar bugün, İsrail ordusunun Batı Şeria'da bir dizi operasyon başlattığını duyurdu. Operasyonlarda en az on Filistinlinin gözaltına alındığı bildirildi.

ANA haber ajansının kaynaklardan aktardığına göre, Cenin valiliğindeki Yabad kasabında, İsrail ordusunun düzenlediği büyük baskında dört Filistinli gözaltına alındı.

Görgü tanıkları, baskının ardından kentte çatışmaların çıktığını ve herhangi bir yaralanma yaşanmadığını söyledi. Beşinci bir Filistinli de Cenin şehrinde gözaltına alındı.

Kaynaklara göre İsrail ordusu, şehrin doğu kesimine baskın yaptıktan sonra Nablus'tan bir Filistinliyi gözaltına aldı.

Açıklamada, İsrail ordusunun Ramallah Valiliği'ndeki Turmus Ayya kasabası ve Calazon mülteci kampı olmak üzere toplam dört Filistinlinin gözaltına alındığı aktarıldı.


Libya: Derne şehrinin yeniden inşasına yönelik Uluslararası Konferans kasım ayına ertelendi

Reuters
Reuters
TT

Libya: Derne şehrinin yeniden inşasına yönelik Uluslararası Konferans kasım ayına ertelendi

Reuters
Reuters

Libya’da Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu (LUO), Derne’de meydana gelen sel felaketinde ölü sayısının 4 bin 156’ya yükseldiğini duyurdu. Usame Hammad liderliğindeki Libya İstikrar Hükümeti ise, Derne şehrinin yeniden inşasına yönelik 10 Ekim’de yapılması planlanan uluslararası konferansın kasım ayına ertelendiğini bildirdi.

Uluslararası konferansın hazırlık komitesi başkanı Sakr el-Cibani dün yaptığı açıklamada, Derne ve Bingazi şehirlerinde düzenlenecek olan konferansın 1-2 Kasım tarihine ertelendiğini belirtti.

Cibani açıklamasında ayrıca şu ifadeleri kullandı:

“Komite, selden etkilenen şehir ve bölgelerdeki belediyelerin ve yerel konseylerin yanı sıra konferansa katılmaya istekli, teknik olarak yetenekli olan bir dizi uluslararası şirketin taleplerine yanıt verdi. Ertelemenin amacı, yeniden yapılanma sürecine katkıda bulunacak, sürdürülebilir insani, mesleki gelişimi sağlayacak etkili çalışma ve projelerin sunulmasına zaman tanımaktır”

Uluslararası tanınırlığa sahip olmayan ve çalışmaları ülkenin doğu ve güney bölgeleriyle sınırlı olan Hammad hükümetinin konferansı erteleme kararı, çatışan iki hükümet arasında koordinasyon eksikliğine ilişkin uluslararası taraflardan itirazlar geldiği bir dönemde alındı.

ABD’nin Libya Büyükelçisi Richard Norland, konferans düzenleme konusunda çeşitli taraflar arasında ‘ortak ve kapsamlı koordinasyon’ çağrısında bulundu.

Bu duruş İsviçre, Hollanda ve Birleşmiş Milletler (BM) Libya Destek Misyonu (UNSMIL) tarafından da desteklendi.

Söz konusu uluslararası taraflar, Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti ile Libya İstikrar Hükümeti arasında, Derne felaketinin yansımaları ve yeniden yapılanma sürecine ilişkin, mevcut siyasi çatışmadan uzak bir şekilde çabaların koordine edilmesi çağrısında bulundu.

Öte yandan, Hafter’in Sözcüsü Tümgeneral Ahmed el-Mismari, son olarak iki cesedin daha gömüldüğünü, böylece Derne’deki sel mağduru sayısının 4 bin 156’ya çıktığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’a konuşan LUO’dan bir askeri yetkili de, cumartesi günü Derne açıklarında denizden 5 ceset çıkarıldığını bildirdi.

Hammad hükümeti, Dışişleri Bakanlığı’nın Derne kentindeki kurtarma çalışmalarına katılan Fransa ve Cezayir’den gelen ekipleri onurlandıracağını duyurdu.

Diğer yandan, Ulusal Birlik Hükümeti’nin açıklamasına göre, Dibeybe, Derne ve komşu belediyelerde Sivil Statü, Pasaport ve Vatandaşlık Hizmetleri tarafından görevlendirilen acil durum komitelerinin, sel ve su baskını nedeniyle bölge sakinlerinin acılarını hafifletmek amacıyla yürüttüğü çalışmaları takip etti.

Ayrıca Genel Elektrik Şirketi’ne bağlı bakım ekiplerinin, Derne kenti ile Cabal el Akhdar’ın selden etkilenen bölgelerde çalışmalara devam edeceği açıklandı.

Ulusal Birlik Hükümeti’ne bağlı Milli Eğitim Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, sel ve su baskınlarından zarar gören 15 belediyede eğitim kurumlarında bakım çalışmalarının devam etmesine paralel olarak, okullar yeniden açıldı.

Trablus’taki Kamu Hizmetleri Şirketi, Derne sakinlerinin hayatını tehdit eden zararlıların yayılmasını sınırlamak için mahallelere ve limana sterilizatörler ile böcek ilaçları püskürtmeye devam etti.

Hükümet, şirket ekiplerinin şehrin sokaklarındaki atıkları taşımak için gerçekleştirdiği sefer sayısının 423'e ulaştığını da bildirdi.

Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi Başkanı Yusuf el-Akuri, Almanya’nın Trablus Büyükelçisi Michael Unmacht ile Bingazi şehrinde görüştü.

Akuri, ülkenin doğusundaki şehirlerin yaşadığı felaketin, Libya devletinin imkanlarının ötesinde olduğunu vurguladı. Ayrıca, yıkılan alanların en iyi standartlarda yeniden inşası için uluslararası uzmanlıktan faydalanmanın önemine dikkat çekti.

Akuri, şu anda önceliklerin yerinden edilmiş binlerce insana konut bulmak olduğunu dile getirdi. Tüm çabaları birleştirmek ve bu krizden çıkmak için farklılıkların, bölünmelerin üstesinden gelmek zorunda olduklarını aktardı.

Unmacht ile koordinasyonun devamı konusunda mutabakata vardıklarını söyleyen Akuri, yerel ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği ve etkilenen bölgelere yardım etmek için tüm çabaların yoğunlaştırılmasının önemini sözlerine ekledi.


Tunus Başbakanı Haşşani’nin ilk yurtdışı ziyareti Cezayir'e

Tunus Cumhurbaşkanı Said, geçen ağustos ayında anayasa yemini eden Başbakan Ahmed el-Haşşani ile el sıkışırken (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Said, geçen ağustos ayında anayasa yemini eden Başbakan Ahmed el-Haşşani ile el sıkışırken (Reuters)
TT

Tunus Başbakanı Haşşani’nin ilk yurtdışı ziyareti Cezayir'e

Tunus Cumhurbaşkanı Said, geçen ağustos ayında anayasa yemini eden Başbakan Ahmed el-Haşşani ile el sıkışırken (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Said, geçen ağustos ayında anayasa yemini eden Başbakan Ahmed el-Haşşani ile el sıkışırken (Reuters)

Yeni Tunus Başbakanı Ahmed el-Haşşani’nin göreve gelmesinden bu yana ülke dışına yapacağı ilk ziyaret olarak çarşamba günü Cezayir’e gitmesi planlanıyor.

Haşşani, 2 Ağustos’ta Necla Buden’in yerine Tunus hükümetinin başbakanlığını devraldı.

Şarku’l Avsat’ın Tunus yerel basınından aktardığına göre Haşşani Tunus-Cezayir Ortak Yüksek Komitesi’nin 22. oturumuna katılmak üzere iki gün süreyle Cezayir’i ziyaret edecek.

Haşşani’ye bir hükümet heyeti eşlik edecek ve komite, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari projeler ile güvenlik ve askeri iş birliğini ele alacak. Cezayir ile Tunus güçlü ilişkilere sahip ve hem güvenlik alanında hem de yakın tarihi bağlarla birbirine bağlı bulunuyorlar.

İki ülke ayrıca doğuda Tunus kıyılarına ulaşmak ve Akdeniz'i geçerek yakındaki İtalyan adalarına doğru gitmek amacıyla Sahra altı Afrika ülkelerinden gelerek, Cezayir Sahrası ve ardından ortak sınır üzerinden geçen binlerce göçmenin akınının yol açtığı krizle yüzleşiyor. Tunus, kıyılarından yayılan göç dalgalarıyla mücadele etmek için Avrupa’nın baskısına maruz kalıyor.