Binlerce Sudanlı Mısır sınırında tutsak kaldı

Sahte belgeler ve kriz tüccarları nedeniyle Sudanlıların geçici seyahat belgeleri Mısır tarafından iptal edildi ve giriş prosedürleri sıkılaştırıldı

Bir önceki hafta sonuna kadar vize başvuru sayısı 7 bine ulaştı / Fotoğraf: AFP
Bir önceki hafta sonuna kadar vize başvuru sayısı 7 bine ulaştı / Fotoğraf: AFP
TT

Binlerce Sudanlı Mısır sınırında tutsak kaldı

Bir önceki hafta sonuna kadar vize başvuru sayısı 7 bine ulaştı / Fotoğraf: AFP
Bir önceki hafta sonuna kadar vize başvuru sayısı 7 bine ulaştı / Fotoğraf: AFP

Mısır makamları 25 Mayıs'ta, Mısır sınır noktalarından Sudanlılar için geçici seyahat belgeleriyle seyahat etmeyi durdurma kararı aldı.

Bu belgeler, 15 Nisan'da Hartum'da çatışmaların patlak vermesinden bu yana pasaportu olmayan Sudanlı çocuklar, kadınlar, hastalar ve 16 yaşın altındaki erkeklerin Mısır'a girmelerinin tek yoluydu.

Kapılarda mahsur kalanların bir kısmına göre, Mısır makamları, yanlış evrak ve sahte belge ibraz edilmesiyle ilgili gerekçelerle belgelerle girişi durdurdu.

Ancak sınır noktasında adını vermeyi reddeden Mısırlı bir kaynak şunları söyledi:

Ülke yetkilileri, Sudanlıların belgeleriyle ilgili işlemleri geçici olarak askıya aldı ve yeni kontrollerle eski duruma tekrar geçilecek.

Aşırı kalabalık

Seyahat belgelerinin iptali sadece çocuklar, kadınlar ve hastalar için değil, geçen günlerde Mısır'a girmek için Sudan'ın kuzeyindeki Halfa kentine gelen çok sayıda 17 ila 49 yaş arası erkekler için de geçerliydi. Bu grup, Mısır Konsolosluğundan vize almıştı.

Grubun bir kısmına göre, bazılarının vize alması bir aydan fazla sürdü, ancak yeni gelişmelerle birlikte Mısır'a geçiş birçokları için bir hayal haline geldi.

Hartum'daki Stratejik Araştırma Merkezi'nde kriz yönetimi ve müzakere uzmanı Emin İsmail Meczub, giriş vizesinin alınmasındaki gecikmenin nedenleriyle ilgili olarak şunları söyledi:

Bu, Mısır tarafının giriş, ikamet ve Sudan tarafı ile koordineli olarak çalışmayı düzenlemesine yönelik konsolosluk prosedürlerinin sonucudur.

Zor koşullar

Halfa kentindeki aktivist Hatim Yusuf, vizenin alınmasındaki gecikmenin sebebini ise şöyle ifade etti:

Mısır tarafı günde 200 pasaport almayı taahhüt etmişti ama acil sağlık vakaları ve sırasını bekleyen hastalar olduğunu bile bile bu sayıyı önce 60'a, ardından 10 pasaporta indirmeye başladı ve bu durum çok büyük bir yığılmaya yol açtı. Oteller ve evler Halfa kentine gelen çok sayıda insanı barındıramadı, bu nedenle okullar, devlet kurumları ve camiler onları almaya hazırlandı. Ancak sorun şu ki, işlemler, kendi merkezinden kaydı açan Mısır Konsolosluğu tarafından düzenlenmiyor. Geçen hafta sonuna kadar vize başvuru sayısı 7 bine ulaştı ve şimdi Halfa'da 27 günü tamamladık. Geçen Mayıs'ın 7'sinde başvuran ilk grup için çalışmalar devam ediyor.

Krizden yararlanmak

Giriş belgelerini almak için bazılarının yaşını taklit eden bir dizi dolandırıcı ortaya çıktı ve bu da Mısırlı yetkililerin prosedürlerini sıkılaştırmasına yol açtı. 

İnsan hakları aktivisti Nermin Taha, bu sorunun insani boyutunu şöyle aktardı:

Konsolosluk yetkilileri Mısır'a girmek isteyen Sudanlılara yardım etmek için muazzam çaba sarf ettiğinden, Mısır hükümetinin sağladığı kolaylıklar harikaydı. Mısır Kızılayı da hasta ve yaşlıların tüm ihtiyaçlarını karşıladı. Ancak kriz tüccarları, Mısır makamlarının seyahat belgesini iptal etmenin yanı sıra, eskisi kadar hızlı bir şekilde vize vermekten vazgeçmesinde büyük rol oynadı. Bu, Mısır'a girmek için acil ihtiyaç içinde olduğunu ibraz eden dolandırıcıların yasal olarak girmek isteyen binlerce kişiye zarar vermesi anlamına geliyor. Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah Sisi, ülkesinin 150.000 Sudanlıyı kabul ettiğini ve uzun yıllardır 5 milyon Sudanlı'nın Mısır'da yaşadığını ifade etti, ayrıca memnuniyetle karşıladığı binlerce Sudanlının girişini kolaylaştırmak için hâlâ hatırı sayılır çabalar sarf ediyor. Diğer yandan, Sudanlıların sınır kapılarında ve Halfa kentindeki mağduriyetlerinin azaltılmasına yönelik çözümlere ilişkin olarak su ve ilaç eksikliği giderilmelidir. Bu maddelerin eksikliği nedeniyle sınırlarda oluşan ölüm riskini azaltmak için sorumlu makamlarla iş birliği kurulmalı ve sağlamak için bu alanlarda gönüllü girişimler oluşturulmalıdır.

 

Independent Arabia 



Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz


Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman bin Abdulaziz, dün Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'dan telefon aldı.

Prens Muhammed bin Salman ve Ahmed eş -Şara, Suudi Arabistan ve Suriye arasındaki ikili ilişkilerin çeşitli yönlerini ve bu ilişkileri bir dizi alanda güçlendirme fırsatlarını gözden geçirdiler.

İki taraf ayrıca ortak ilgi alanlarına giren konuları ve Suriye'de güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesi ile ekonomik toparlanmanın sağlanması çabalarını görüştü.