Ebu Gayt: Suudi Arabistan ve Mısır arasındaki anlaşma, Arapların durumunda köklü bir değişikliğe yol açıyor

Anlaşma, Arapların durumunda köklü bir değişikliğe yol açıyor.

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt. (Mısır merkezli eXtra kanalı)
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt. (Mısır merkezli eXtra kanalı)
TT

Ebu Gayt: Suudi Arabistan ve Mısır arasındaki anlaşma, Arapların durumunda köklü bir değişikliğe yol açıyor

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt. (Mısır merkezli eXtra kanalı)
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt. (Mısır merkezli eXtra kanalı)

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Suudi Arabistan Krallığı ile Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve özellikle Kuzey Afrika'daki diğer bazı Arap ülkeleri arasındaki anlaşmanın, tüm Arap ülkelerindeki genel durumda ve dış dünyada köklü bir değişikliğe yol açabileceğini vurguladı.

Perşembe akşamı Mısır merkezli eXtra kanalına röportaj veren Ahmed Ebu Gayt, Mısır'ın 2011 sonrası aşamaya geçişini takip eden yıllarda Mısır ile Körfez ülkeleri arasındaki yakınlaşmanın Arap sahnesinde önemli bir etki noktası oluşturduğuna işaret ederek şunları söyledi:

“Bugün bölgeyi kurtarmak için ortak Arap eyleminin önemine dair büyük bir Arap farkındalığı var. Başta Suudi Arabistan ve Mısır olmak üzere önde gelen Arap ülkeleri, Arap yıkımının ardından diasporalarını bir araya getirip Arap meselelerine yönelik yabancı müdahaleyi durdurma yönündeki kararlılıklarını pekiştirebildi.”

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Gayt, ‘Arap yıkımı’ ifadesi ile Arap Baharı’na işaret etti.

Kendi deyimiyle bazıları tarafından yeni bir Arap rejimi hakkında ileri sürülen sözlerin gerçekçilikten yoksun olduğunu vurgulayan Gayt, “Var olan korunmalı, daha sonra geliştirilmeli ve ilerletmeliyiz” vurgusunda bulundu. İran, Türkiye, Etiyopya ve İsrail'in Arap çerçevesine dahil edilmesi yoluyla Arap sistemini bir Ortadoğu oluşumu olacak şekilde genişletme çağrısını ise mantıksız bularak reddettiğini vurguladı.  

Cidde'deki Arap zirvesinde, Mısır ve Türkiye hattında ile Suudi Arabistan ve İran hattında zirve öncesinde atılan adımlara cevaben yayınlanan bildiride Türkiye ile İran'a ilişkin kararların yumuşatıldığına işaret eden Gayt “Bu sakinlik son Arap zirvesinde alınan kararlara da yansıdı. Arap olmayan bölge ülkeleri ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerde sabitlere ulaşmak için şu an ulaşılanlar üzerine inşa edilebilir” ifadelerini kullandı.

Gayt’ın gündeminde Sudan’daki çatışmalar da vardı. Böyle bir çatışmanın bir yıl öncesinden beklendiğine değinen Ebu Gayt, gerek Sudan Silahlı Kuvvetleri gerek ise herhangi bir Arap ülkesindeki bir silahlı kuvvetin kendi topraklarında silahlı milislerin varlığına izin veremeyeceğini vurguladı. Aynı zamanda, ulusal devletin meşru resmi kurumlarının her zaman korunması gerektiğini kaydetti.  

Şam'ın Arap Birliği'ndeki yerini geri kazanması ardından Suriye'nin Arap rolüne vereceği tepkiye ilişkin beklentileri hakkında ise Suriye'nin göstereceği performansın sakin ve dengeli olacağı beklentisini dile getirdi.

Suriye heyetinde veya Suriye'nin Arap Birliği’ne yönelik performansında herhangi bir keskinliğin olmaması yönündeki umudunu dile getiren Gayt şunları söyledi:

“Zirâ Arap Birliği, Arap iradesinin bir yansımasıdır. 2011 ve 2012'de, hepimizin muzdarip olduğu bir durum ve Suriye'ye dış müdahale şemsiyesi altında bir tutum takınan Arap ülkeleri oldu. Zor bir durumdaki Suriye ise 2011'den bu yana henüz toparlanamadı.”

Uluslararası gelişmelerin ise son derece tehlikeli olduğuna işaret eden Gayt, dünya sahnesinde olanların iki dünya savaşı öncesinde yaşananlara benzetti. Nükleer devletler arasında artan çatışma olasılıkları ışığında vaziyetin daha da tehlikeli bir hal alabileceğine işaret eden Gayt, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın insanlık için tehlikeli olduğunu vurguladı.  

Dünya sahnesinde yeni uluslararası güçlerin ortaya çıkacağı tahmininde bulunan Gayt, Rusya ile Çin arasındaki organik ittifak yoluyla Ukrayna sınırından Pasifik Okyanusu'na veya Çin'in doğu kıyısına uzanan yeni bir Avrasya bloğunun ortaya çıkma olasılığına değindi. Ekonomik açıdan daha güçlü başka bir blok olan, Avrupa Birliği ve ABD tarafından temsil edilen Batı bloğuyla karşı karşıya kalacağını belirten Gayt, Çin'in mevcut gelişmeleri yakından izlediğine ve önümüzdeki yıllarda olası bir yüzleşmeye hazırlandığına olan inancını da dile getirdi. 



Şam'da Şera ile SDG lideri Abdi arasında Barrack'ın da katıldığı bir toplantı gerçekleşiyor

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)
TT

Şam'da Şera ile SDG lideri Abdi arasında Barrack'ın da katıldığı bir toplantı gerçekleşiyor

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi başkanlığındaki Kürt heyeti arasında, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın da katıldığı görüşme Şam'da başladı.

Görüşme, eş-Şera ve Abdi'nin 10 Mart'ta ABD himayesinde imzaladıkları ve ‘sınır kapıları, havaalanı, petrol ve doğalgaz sahaları dahil olmak üzere Suriye'nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumların Suriye devletinin idaresine dahil edilmesini’ öngören bir dizi maddeden oluşan anlaşmadan dört ay sonra gerçekleşti.

Ancak Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi daha sonra anayasal deklarasyon ve çeşitliliği yansıtmadığını söylediği bir hükümetin kurulması nedeniyle Suriye yönetimini eleştirdi. Geçtiğimiz ay Kürt güçleri ‘demokratik ve adem-i merkeziyetçi’ bir devlet talep etmiş, Şam da buna yanıt olarak ülkede ‘bölücü bir gerçeklik dayatma girişimlerini’ reddettiğini açıklamıştı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre  adının açıklanmasını istemeyen bir Kürt kaynak, “SDG liderinin başkanlığındaki bir Kürt heyeti bugün DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK) temsilcilerinin eşliğinde Şam'a gitti ve şu anda Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile görüşüyor. Görüşmede ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack da yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Toplantının gündemi hakkında bilgi sahibi olan kaynak, ‘görüşmelerde dört ana dosyanın ele alındığını, bunların Suriye devletinin yapısı, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Şam hükümeti arasındaki ilişki, ekonomi ve askeri güç olduğunu’ söyledi.

Çatışmaların patlak vermesinden önce onlarca yıl ötekileştirme ve dışlanmaya maruz kalan Kürtler, yeni yönetimin karar alma mekanizmasını merkezileştirme ve kilit unsurları geçiş sürecinin yönetiminden dışlama girişimini eleştiriyor.

Abdi, mayıs sonunda bir televizyon kanalına verdiği röportajda, “Şam ile vardığımız mutabakata bağlıyız ve şu anda uygulama komiteleri aracılığıyla bu anlaşmayı hayata geçirmek için çalışıyoruz” dedi. Abdi ayrıca, tüm bileşenlerin tam haklarla yaşadığı ve hiç kimsenin dışlanmadığı adem-i merkeziyetçi bir Suriye’ye olan bağlılığını vurguladı.

Eş-Şera'nın Şam'a gelişinden kısa bir süre sonra tüm silahlı askeri grupları dağıtacağını açıklamasına rağmen, ABD destekli Kürtler, 2019'da son kalesinden çıkarılana kadar DEAŞ'la mücadelede etkili olduğunu kanıtlayan organize askeri güçlerini korumakta ısrar ediyor.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Şam'ın ihtiyaç duyduğu büyük petrol ve doğalgaz sahaları da dahil olmak üzere kuzey ve doğu Suriye'nin büyük bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani daha önce Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile imzalanan anlaşmanın şartlarının uygulanmasının ‘ertelenmesinin’ ülkedeki ‘kaosu uzatacağı’ uyarısında bulunmuştu.