Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Ataf, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüştü

Görüşmenin başlıca gündem maddeleri Libya krizi ve Sahra sorunuydu.

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Ataf, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres. (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Ataf, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres. (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
TT

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Ataf, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüştü

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Ataf, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres. (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Ataf, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres. (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Ataf dün New York'ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya geldi. Görüşmenin gündeminde Libya'daki durum ile Sahel ve Sahra sorunu vardı. Birleşmiş Milletler karargahında gerçekleşen görüşme, önümüzdeki salı günü yapılması planlanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) geçici üyelik seçimlerinde Cezayirli Bakanın ülkesine destek toplama girişimleri çerçevesinde geldi.

Cezayir Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Guterres'in açıklamalarına ilişkin şu  ifadelere yer verildi:

"Cezayir diplomasisinin Libya ve Mali'de istikrarı desteklemedeki rolü ve bölgede ve tüm Kıta’da (Afrika) sürdürülebilir kalkınma hedeflerini ilerletmeye gerçek katkısına övgüde bulundu. Cezayir Cumhurbaşkanı, mevcut aşamada uluslararası toplumun karşı karşıya olduğu zorluklar karşısında Birleşmiş Milletler’in ve çok taraflı eylemin rolünü güçlendirme konusunda istekli.”

Fotoğraf Altı: Ataf ve beraberindeki heyet New York'ta Guterres ile bir araya geldi. (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Ataf ve beraberindeki heyet New York'ta Guterres ile bir araya geldi. (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir Dışişleri Bakanı Ataf’ın aktardığına göre BM Genel Sekreteri, Cezayir'in ‘krizleri sona erdirmeye ve güvenlik ve istikrarı yaymaya yönelik çaba ve gayretlerine’ desteğini iletti. Aynı açıklamaya göre, Ataf ve Guterres arasındaki görüşmede Cezayir'in Barış ve Uzlaşma Anlaşması'nın yeniden uygulamasını sağlamak için gösterdiği çabalar ışığında, Sahel ve Sahra bölgesindeki durum ve Mali Cumhuriyeti'ndeki siyasi gelişmeler gibi birçok bölgesel dosya ele alındı. Ataf, görüşmede Libya, Yemen ve Sudan'daki krizlere ve Birleşmiş Milletler'in Sahra çatışmasına ilişkin çabalarına da değinildiğini belirtti.

Ataf, geçen ay Suudi Arabistan'a teslim edilene kadar, ülkesinin Kasım 2022'den beri yürüttüğü Arap zirvesi başkanlığı sırasında yapılan çalışmaların sonucu hakkında Guterres'e bilgi verdi.

Cezayir Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan ikinci açıklamaya göre Cezayir Dışişleri Bakanı ayrıca bugün Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı Achim Steiner ile bir araya geldi. İki yetkili Cezayir ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) arasındaki iş birliğini ve Cezayir'in ulusal kalkınma alanında belirlediği öncelikler ışığında söz konusu iş birliğini geliştirme yollarını gözden geçirdi. İkili ayrıca, başta Afrika kıyıları olmak üzere komşu ülkelerdeki ekonomik kalkınma projelerinin desteklenmesi konusunda iki taraf arasında işbirliğinin yolları ve olanakları hakkında fikir alışverişinde bulundu.

Ataf, BMGK geçici üyelik seçimlerinde Cezayir'in adaylığına yönelik faaliyetlerde bulundu. (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Ataf, BMGK geçici üyelik seçimlerinde Cezayir'in adaylığına yönelik faaliyetlerde bulundu. (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir Dışişleri Bakanı Ataf ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı Achim Steiner arasındaki görüşmeye ilişkin Cezayir Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Müzakerelerin konuları arasında enerji geçişi ve özellikle sahip olduğu nitelik ve olanaklar ışığında Cezayir'in bu alanda umut verici ufukları yer aldı. Görüşmede Cezayir Cumhurbaşkanı'nın enerji kaynaklarını çeşitlendirme eğilimi ve yenilenebilir enerjilerin sürdürülebilir gelişimine de değinildi.”

Söz konusu görüşmede ayrıca hidrokarbona olan bağımlılığı azaltma çabası çerçevesinde, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve yenilenebilir enerjiler alanındaki mevcut yeteneklerin değerlendirilmesi eğilimi ile ilgili üstlenilen projelere de atıfta bulunuldu.

Cezayir Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Ataf perşembe günü Cezayir'in Birleşmiş Milletler diplomatik misyonunun üyeleriyle bir toplantı gerçekleştirdi. Ataf, Birleşmiş Milletler teşkilatına üye ülkelerden Cezayir'in Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaylığı için mümkün olan en fazla sayıda desteği almak için çalışıyor. Şarku’l Avsat’ın Cezayirli yetkililerden edindiği bilgiere göre ülke halihazırda oyların en az yüzde 51'ini alıyor. Cezayir, BM Genel Kurulu'nda yapılacak seçimde bu oranı yüzde 75'e çıkarmayı hedefliyor.

Cezayir'in, üyeliğinin başarısı için tüm faktörleri ve koşulları sağlamaya çalıştığını belirten Ataf, bu bağlamda, ‘Cezayir'in sesini duyurmak için çabaları iki katına çıkarma, özveri ve samimiyetle çalışma’ çağrısında bulundu.

Cezayir'in adaylığının Afrika Birliği ve Arap Birliği'nin desteğine sahip olduğunun altını çizen Bakan Ataf, ülkesinin sürdürülebilir güvenlik ve ortak refah içinde yaşamak ve krizleri azaltmak ve önlemek için bu iki alandaki (Afrika ve Arap dünyası) kardeş ülke ve halkların umut ve özlemlerine tercüman olma sorumluluğunu taşıdığını vurguladı. 



Mısır’da İsmailiye Emniyet Müdürlüğü’nde çıkan büyük yangınla ilgili soruşturma başlatıldı

İsmailiye’deki Emniyet Müdürlüğü’nde yangın çıktı (Reuters)
İsmailiye’deki Emniyet Müdürlüğü’nde yangın çıktı (Reuters)
TT

Mısır’da İsmailiye Emniyet Müdürlüğü’nde çıkan büyük yangınla ilgili soruşturma başlatıldı

İsmailiye’deki Emniyet Müdürlüğü’nde yangın çıktı (Reuters)
İsmailiye’deki Emniyet Müdürlüğü’nde yangın çıktı (Reuters)

İsmailiye Emniyet Müdürlüğü’nde çıkan büyük yangının ardından Mısır’da üzüntü havası hâkimken, Mısırlı yetkililer dün yangınla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı. Başsavcı Müsteşar Muhammed Şevki, dün şafak vakti müdürlük binasında çıkan yangınla ilgili ivedilikle geniş çaplı bir soruşturma başlatılması talimatını vermişti.

Bu haberin yazımı sırasında hala ölü olup olmadığına dair resmi bir açıklama bulunmazken, Sağlık Bakanlığı 38 kişinin çeşitli şekillerde yaralandığını duyurdu.

Dün Başsavcılık’tan yapılan açıklamaya göre, savcılık geniş bir ekiple, yangının ihbarı gelir gelmez olayı incelemek ve bu konuda gerekli hukuki tedbirleri almak üzere Emniyet Müdürlüğü binasına ulaştı.

Savcılık, yapılan incelemeler sonucunda Emniyet Müdürlüğü binasının alevlerin içinde kaldığını ve alevlerin üst katlardan yükseldiğinin anlaşıldığını açıkladı. İtfaiye ekipleri ve sivil savunma ekiplerinin, silahlı kuvvetlere ait uçakların da desteğiyle, yoğun çabaların ardından yangını kontrol altına alarak söndürdüklerini belirtti. Aynı zamanda olay yerine gelen ambulanslarla yaralıların hastaneye sevk edildiğini kaydetti.

33 yaralıdan 29’unun İsmailiye Tıp Kompleksi’ne ve 4 kişinin de Süveyş Kanalı Heyet Hastanesi’ne kaldırıldığı, savcılık soruşturma ekibinin durumu elverişli olan bu kişilerden ifade aldığı ve savcılığın yangının nedenlerini belirlemek için soruşturmalarını sürdürdüğü belirtildi.

Öte yandan Sağlık ve Nüfus Bakanlığı, İsmailiye hastanelerinde yangın sonucu yaralananların kabul edilmesi için hazırlık durumunun artırıldığını duyurdu. Sağlık ve Nüfus Bakanlığı Sözcüsü Dr. Husam Abdulgaffar, yangının ihbarı üzerine 50 tane tam donanımlı ambulansın derhal yangın mahalline sevk edildiğini ve İsmailiye hastanelerinde tüm acil ilaçların ve kan gruplarının bulunduğunu vurguladı.

Abdulgaffar, 12 kişiye olay yerinde ambulanslarda müdahale edildiğine ve 24’ü boğulma ve ikisi yanık olmak üzere 26 vakanın İsmailiye Tıp Kompleksi’ne sevk edildiğine dikkat çekti. Bu kişilerden yedisinin tedavilerinin ardından hastaneden taburcu edildiğini, sağlık durumlarının iyi olduğunu ve takiplerinin yapılmaya devam edildiğini belirtti.

Mısır İçişleri Bakanı Mahmud Tevfik, İsmailiye Emniyet Müdürlüğü’ndeki yangının yaşandığı olay mahallinde incelemelerde bulundu ve yaralılara, iyileşene kadar gerekli tedavilerinin sağlanması talimatını verdi. Bakan ayrıca, yangının nedenlerinin belirlenmesi ve binanın yapısal güvenliğinin gözden geçirilerek en kısa sürede yeniden hizmet verebilmesi için bir danışmanlar komitesinin kurulmasını istedi.

İsmailiye Valisi Tümgeneral Şerif Fehmi Bişara, yangında yaralananları ziyaret etti. Burada sağlık durumlarını takip ederek yangın sonucu yaralananların sevk edildiği İsmailiye Tıp Kompleksi’nde her yönden gerekli tıbbi bakımın sağlık çalışanları tarafından sağlanması talimatını verdi.

Öte yandan İsmailiye’deki Bölgesel Kan Nakli Merkezi, vatandaşlara, çeşitli kan gruplarında sıkıntı yaşanmaması ve yangının ardından tıbbi ihtiyaçların karşılanması için hızlı bir şekilde kan bağışında bulunmaları çağrısında bulundu. İsmailiye’den milletvekilleri de halka kan bağışı çağrısında bulundu.


Onlarca yerleşimci, İsrail polisinin koruması altında Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi

Mescid-i Aksa girişlerinden birinde dini ritüellerini gerçekleştiren Yahudiler (AFP)
Mescid-i Aksa girişlerinden birinde dini ritüellerini gerçekleştiren Yahudiler (AFP)
TT

Onlarca yerleşimci, İsrail polisinin koruması altında Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi

Mescid-i Aksa girişlerinden birinde dini ritüellerini gerçekleştiren Yahudiler (AFP)
Mescid-i Aksa girişlerinden birinde dini ritüellerini gerçekleştiren Yahudiler (AFP)

İsrail polisinin korumasındaki çok sayıda fanatik Yahudi yerleşimci, bugün Doğu Kudüs’te yer alan Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi.

Şarku’l Avsat’ın, Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan alıntı yapan Alemu’l Arabi haber ajansından (AWP) aktardığına göre, yerleşimciler, Sukot (Çardaklar) Bayramı’nın dördüncü gününde, Megaribe Kapısı yönünden Mescid-i Aksa avlularına baskın düzenleyerek, burada dini ritüeller gerçekleştirdi.

FOTO: Yahudiler bir hafta süren Sukot Bayramı’nda Ağlama Duvarı’nda dua ediyor (AP)
Yahudiler bir hafta süren Sukot Bayramı’nda Ağlama Duvarı’nda dua ediyor (AP)

Söz konusu haberde, İsrail polisi tarafından korunan bin 941 yerleşimcinin dün de aynı kapıdan Mescid-i Aksa’ya baskın yaptığı ve Talmud ritüelleri gerçekleştirdikleri ifade edildi.

Sukot bayramıyla bağlantılı olarak Kudüs ve Filistin asıllı İsrail vatandaşlarının yaşadıkları bölgelerden gelenlerin girişine kısıtlamalar getiren İsrailli yetkililer, kimlik kontrolü yaptı ve bir kısmını da dış kapılarda gözaltına aldı.

Yahudilerin 29 Eylül’de başlayan Sukot Bayramı 6 Ekim’de sona eriyor.


Sudan’da sıtma vakası 700 bini aşarken dang humması vakası ise 3 bin 700’e yükseldi

WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Mandhari (Şarku’l Avsat)
WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Mandhari (Şarku’l Avsat)
TT

Sudan’da sıtma vakası 700 bini aşarken dang humması vakası ise 3 bin 700’e yükseldi

WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Mandhari (Şarku’l Avsat)
WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Mandhari (Şarku’l Avsat)

Sudan’ın başkenti Darfur ve Kurdufan eyaletlerinde birden fazla noktada birçok sağlık kurumunun savaş nedeniyle hizmet dışı kaldığı bir dönemde, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) raporuna göre 11 eyalette 700 binden fazla klinik sıtma vakasının 21’inin hayatını kaybetti. WHO,  4 eyalette 3 can kaybı olmak üzere 3 bin 700 şüpheli dang humması vakasının raporlandığını açıkladı.

WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Mandhari ‘Çatışmalardan etkilenen bölgelerdeki sağlık kurumlarının yaklaşık yüzde 70’i hizmet dışı kalırken durumun istikrarlı olduğu eyaletlerdeki sağlık tesislerinin yaklaşık yüzde 20’si yetersiz ekipman ve personel eksikliğinden muzdarip’ açıklamasında bulundu.

Bölge Direktörü “Mevcut duruma yanıtımız, Sudan halkının halk sağlığı ihtiyaçlarına odaklanıyor. WHO, Sudan’da acil sağlık yardımına ihtiyaç duyan 7,6 milyon kişinin ihtiyaçlarının karşılanması ve Haziran ve Aralık 2023 arasında Orta Afrika, Çad, Mısır, Etiyopya ve Güney Sudan da dahil olmak üzere komşu ülkelere kaçmak zorunda kalan 500 bin kişinin ihtiyaçlarının karşılanması için 145,2 milyon dolar toplanması yönünde acil çağrıda bulundu” ifadelerini de sözlerine ekledi.

FOTOĞRAF ALTI: Sudan’ın el-Gadarif Eyaletindeki bir hastanede tedavi bekleyen vatandaşlar (AFP)
Sudan’ın el-Gadarif Eyaletindeki bir hastanede tedavi bekleyen vatandaşlar (AFP)

Çağrıya karşı sağlanan finansman oranı

Mandhari, çağrıya karşı sağlanan finansman oranının şu anda yüzde 30,1’e ulaştığına dikkat çekti. Buna, alınan fonlar ve onaylanan taahhütler dahil 43,7 milyon doların da dahil olduğunu belirtti. Kuruluşun, 2023 yılı Aralık ayı sonuna kadar hayat kurtarma operasyonlarını sürdürebilmesi için 101 milyon dolara ihtiyacı olacağına dikkat çekti. Ayrıca “Sudan’ın sağlık sistemi, yaklaşık 6 ay önce savaşın başlamasından önce bile çatışmalar, salgın hastalıklar ve kuraklığın yol açtığı açlık nedeniyle zaten zayıftı ve sıkıntı çekiyordu. Kitlesel yer değiştirme, artan açlık, tıbbi malzeme kıtlığı, mevcut malzemelere sınırlı erişimin yanı sıra sağlık tesislerine yönelik saldırıların yaşandığı devam eden savaş nedeniyle durum artık çok daha kötü” ifadelerini kullandı.

Birçok eyalette sıtma ve dang humması salgınının devam ettiğini vurgulayan Mandhari, raporlara göre 11 eyalette 700 binden fazla klinik sıtma vakasının kaydedildiğini, bu vakalardan 21’inin ölümle sonuçlandığını ayrıca 4 eyalette 3 ölüm dahil 3 bin 700’den fazla şüpheli dang humması vakasının kaydedildiğini belirtti. Çoğu eyalette faaliyet gösteren halk sağlığı laboratuvarlarının yokluğunda vakaları doğrulamanın zor olduğuna dikkat çekti.

Bölge Direktörü “30 yıldır Sudan’da su ve sanitasyonla bağlantılı hastalıkların, sıtma ve dang humması gibi vektör kaynaklı hastalıkların ve kızamık ve çocuk felci gibi aşıyla önlenebilir hastalıkların salgınları rapor ediliyor. Mevcut yağmur mevsiminin başlamasıyla birlikte, sıtma ve dang humması salgınlarının görülme sıklığı artıyor” dedi.

Sağlık çalışanlarının çoğu eyalette yaklaşık 6 aydır maaşlarını alamadığını belirten yetkili, operasyonel maliyetleri karşılayacak nakit sıkıntısının yanı sıra erişim ve hareket kısıtlamalarının tıbbi malzemelerin ihtiyaç duyulan yerlere ulaştırılmasını zorlaştırdığını da belirtti.

FOTOĞRAF ALTI: Sudanlı mülteciler toplanıyor... Sınır Tanımayan Doktorlar ekipleri, Çad’daki Adre Hastanesi’nde Batı Darfur, Sudan’daki savaş yaralılarına yardım sağlıyor (Reuters)
Sudanlı mülteciler toplanıyor... Sınır Tanımayan Doktorlar ekipleri, Çad’daki Adre Hastanesi’nde Batı Darfur, Sudan’daki savaş yaralılarına yardım sağlıyor (Reuters)

Ek malzemeler

Mandhari WHO’nun etkilenen eyaletlere sıtmaya karşı ilaçlar, damar içi sıvılar ve ağrı ve ateşi tedavi edecek ilaçlar sağladığını belirtirken “İlave ilaç ve malzeme gönderilmesi için çalışıyoruz, ancak tıbbi malzemelerin ihtiyaç duyulan yere zamanında ulaştırılması için engelsiz erişim ve hareketin sağlanmasına ihtiyaç var” dedi. Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda “Sivrisinek üreme alanlarını azaltmak için topluluk katılımı sağlamanın yanı sıra, etkilenen bölgelerde pestisit kalıntılarının temizlenmesi de dahil olmak üzere vektör kontrol müdahalelerine katkıda bulunmaları için yerel gönüllüleri eğitiyoruz” açıklamasında bulundu.

Mandhari’ye göre, sağlıkla ilgili acil durumlara müdahale etmenin yanı sıra, WHO çocuklar için rutin aşılamanın yeniden başlatılması ve savaş nedeniyle aşı dozlarını olamayan çocuklara ulaşmak için aşı kampanyaları yürütülmesi de dahil olmak üzere temel sağlık hizmetlerini sunmak için sağlık sistemini yeniden inşa etmek için çalışıyor.

Mandhari “Birinci basamak sağlık hizmetlerine erişimi iyileştirmek için 8 eyalette 18 gezici klinik açtık ve daha fazla geçici birinci basamak sağlık hizmeti birimi açma sürecindeyiz. WHO ve ortakları, hayat kurtarma operasyonlarında ihtiyaç duydukları hayati desteği sağlayarak sağlık tesislerine ve mobil birinci basamak sağlık birimlerine erişimi iyileştirmek için her fırsatı değerlendirecektir. Saha personelleri aynı zamanda kuruluşun sağlık müdahalesini koordine etmek için de çalışıyor” ifadelerini kullandı.


Libya hükümetinden "hac kontenjanlarının bir kısmını selzedelere tahsis etme" kararı

(AA)
(AA)
TT

Libya hükümetinden "hac kontenjanlarının bir kısmını selzedelere tahsis etme" kararı

(AA)
(AA)

UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe'nin imzasıyla yayımlanan kararnamede, hac kontenjanlarının bir bölümünün selden etkilenen bölgelerin sakinlerine tahsis edileceği belirtildi.

Kararnamede, selzedelere tahsis edilecek kontenjanların Hac ve Umre Kurumu tarafından belirlenecek kurallara göre dağıtılacağına işaret edildi.

Libya'daki sel felaketi

Orta Akdeniz'de etkili olan ve 10 Eylül'de Libya'nın doğusunu vuran "Daniel Fırtınası" Bingazi, Beyda, Merc, Suse ve Derne kentlerinde sel felaketine neden olmuştu.

(AA)

Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, sel felaketi nedeniyle 11 Eylül'de ülke genelinde 3 günlük yas ilan etmiş, Libya Başkanlık Konseyi de kardeş ülkelere ve uluslararası kurumlara selden zarar gören bölgeler için yardım çağrısında bulunmuştu.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de Libya'da sel nedeniyle 4 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini ve 8 bin 500'den fazla kişinin halen kayıp olduğunu açıklamıştı.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından son olarak yayımlanan rapora göre ise selden 250 bin kişi etkilendi, 40 bin kişi ülke içinde yerinden oldu ve 4 bin 255 kişi yaşamını yitirdi.


Filistinli mahkumlar ve İsrailli kadın gardiyanlar arasındaki yakın ilişkiler

İsrail Kamu Güvenliği Bakanı, Filistinli mahkumlar için Gilboa hapishanesine kadın gardiyanlar gönderen bir memuru görevden aldı (AFP)
İsrail Kamu Güvenliği Bakanı, Filistinli mahkumlar için Gilboa hapishanesine kadın gardiyanlar gönderen bir memuru görevden aldı (AFP)
TT

Filistinli mahkumlar ve İsrailli kadın gardiyanlar arasındaki yakın ilişkiler

İsrail Kamu Güvenliği Bakanı, Filistinli mahkumlar için Gilboa hapishanesine kadın gardiyanlar gönderen bir memuru görevden aldı (AFP)
İsrail Kamu Güvenliği Bakanı, Filistinli mahkumlar için Gilboa hapishanesine kadın gardiyanlar gönderen bir memuru görevden aldı (AFP)

Halil Musa 

Filistinliler ile İsrailliler arasındaki düşmanlığa rağmen, özellikle İsrail hapishanelerindeki mahkumlar ve gardiyanlar arasında insani ilişkiler, hatta cinsel ilişkiler kurulabiliyor.

Özellikle Filistinli mahkumlar ve İsrailli kadın gardiyanlar arasında bu tür ilişkilere yol açan birçok neden bulunuyor.

Her iki tarafın da bu ilişkideki nedenleri çok çeşitli: Bunlar kişisel çıkarlara dayalı, hapishane koşullarının iyileştirilmesi ve mahkumların cep telefonu gibi bazı yasaklanmış ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla olabilir.

Ayrıca, cinsel arzu veya bilgi elde etme motivasyonları da bu ilişkileri tetikleyebilir.

Her ne kadar bu vakalar bireysel kalsa ve yaygın bir fenomene dönüşmemiş olsa da kişisel ilişkilerin ve insani ihtiyaçların ulusal mücadele meselelerinden ve hatta mesleki görevlerden üstün olduğunu yansıtıyor.

İsrailli yetkililer, İsrail'in Ramon hapishanesinde bir Filistinli mahkûm ile beş İsrailli kadın gardiyan arasındaki cinsel ilişkiyi sadece nadir görülen tuhaf bir kişisel durum olarak açıkladı.

Independent Arabia'nın edindiği bilgilere göre beş İsrailli kadın gardiyan ile cinsel ilişkiye girmekle suçlanan Filistinli mahkûm, İkinci İntifada sırasında İsraillileri öldürme suçundan hüküm giymesi nedeniyle iki kez müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Çıkar ilişkisi

İsrail Ramon Hapishanesi kaynakları, Filistinli mahkûmun Ramallah şehrinden olduğunu, El Fetih hareketine mensup olduğunu ve 20 yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğunu söyledi.

İsrail hapishane yetkilileri tarafından yapılan bir soruşturma sırasında, İsrailli bir kadın gardiyan Filistinli mahkumla cinsel ilişki yaşadığını itiraf etti ve bu itiraftan sonra diğer dört meslektaşıyla da benzer ilişkiler yaşandığı ortaya çıktı.

Soruşturma, Filistinli mahkûmun hapishanede akıllı bir cep telefonu bulundurduğunu ve bu telefon aracılığıyla gardiyanlarla iletişim kurduğunu ve hapishane içerisinden fotoğraflar paylaştığını gösterdi.

İsrailli kadın gardiyanların hapishanelerde görev yapmaya başlaması, İkinci İntifada sırasında Filistinli mahkumların İsrail hapishanelerindeki sayısının 12 binden fazla olması ve bu nedenle insan kaynağına ihtiyaç duyulması nedeniyle oldu.

Kadın asker "dolandırıcılık ve görevi kötüye kullanma" suçlamasıyla yargılanıncaya kadar ev hapsinde tutulurken, Filistinli tutuklu hakkında soruşturma sürüyor.

Eski Filistinli mahkûm ve İsrail Uzmanı İsmet Mansur, kameralar aracılığıyla yapılan yoğun gözetim nedeniyle mahkumlar ve kadın gardiyanlar arasında tam anlamıyla cinsel ilişkinin mümkün olmadığını, ancak bazı durumların mümkün olabileceğini belirtti.

Mansur, hapsedildiği süre boyunca aşk, ilişki ve bazen de tecavüz vakalarına tanık olduğunu belirterek, kadın gardiyanların yaklaşık 18 yaşında olduğunu ve deneyimsiz olduklarını kaydetti.

Filistinli Mahkumlar ve Eski Mahkumlar İşleri Dairesi Başkanı Kaddura Faris, Filistinli mahkûm ile İsrailli kadın gardiyanlar arasında cinsel ilişki olasılığını dışlasa da, "davanın bir güvenlik açığını yansıttığını ve bir aşk hikayesi olmadığını" belirtti.

Faris, esirlerin gardiyanlarla ilişki kurarak cep telefonları gibi eşyaları hapishaneye sokma amacı taşıdığını söyledi.

İsrail hapishane sistemi ile ilgili olarak, İsrail Ceza ve İnfaz Hizmetleri Başkanı Katy Perry, son aylarda geniş çaplı bir asker alım kampanyasının başlatıldığını ve bin yeni gardiyanın İsrail ordusundaki askerlerin yerini alacağını açıkladı.

Bu olaylar ve tekrarı, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in, kadın askerlerin cezaevlerinde görev yapmasını yasaklayan ve mahkumlarla temaslarını engelleyen bir karar çıkarmasına neden oldu.

Ben-Gvir, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:

Belirlediğimiz politika doğrultusunda, 2025 yılının ortalarına kadar hapishane koğuşlarında tek bir kadın asker bile kalmayacak. Bu olay, kadın askerlerin güvenlik mahkûmlarından uzaklaştırılmasının gerekliliğinin bir başka kanıtıdır.

Göreve başladıktan sonra İsrail hapishanelerinden sorumlu olan Ben-Gvir, asker kadınların hapishanelerde hizmet vermesini yasaklama kararı aldı, bu nedenle o zamandan bu yana kadınların varlıkları azaldı.

Kadın askerlerin uzaklaştırılması

Geçtiğimiz şubat ayında İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, altı ay içinde uygulanacak kararla, Filistinli tutukluların bulunduğu hapishanelerdeki zorunlu askerlik hizmetini durdurma kararı almıştı.

Bu adım, kadın gardiyanların cezaevi hizmetinde görev yaparken Gilboa Hapishanesi'nde o zamanlar "Kavade" olarak bilinen eylemle cinsel saldırıya uğramasının ardından geldi.

İsrailli kadın askerler, İsrail'in Gilboa hapishanesindeki subayları, kendilerini Filistinli mahkumlara teslim etmeleri ve askerlik hizmetleri sırasında cinsel saldırıya uğramalarıyla suçladılar.

Bu durum, dönemin İsrail Kamu Güvenliği Bakanı Omer Barlev'in, birkaç yıl önce Filistinli mahkumları memnun etmek amacıyla Gilboa Hapishanesi'ne kadın gardiyanlar göndermedeki rolü nedeniyle bir memuru görevden almasına yol açtı.

Kadın askerler, "cinsel pazarlık aracı olarak mahkumlarla yakın temas kurmaya zorlandıklarını ve bu nedenle tacize ve saldırılara maruz kaldıklarını" belirtti.

Bir İsrail raporu emniyet, sınır güvenliği ve hapishane hizmetlerinde görev yapan birçok kadın askerin, zorunlu ulusal hizmetleri sırasında cinsel tacize veya kötü muameleye maruz kaldığını ortaya koyuyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe


Yahudi Yerleşimciler Arş Günü’nün üçüncü gününde Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi

İsrail güçleri, Mescid-i Aksa’daki Bab es-Silsile’de aralarında bir kadının da bulunduğu Filistinlilerle çatıştı (DPA)
İsrail güçleri, Mescid-i Aksa’daki Bab es-Silsile’de aralarında bir kadının da bulunduğu Filistinlilerle çatıştı (DPA)
TT

Yahudi Yerleşimciler Arş Günü’nün üçüncü gününde Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi

İsrail güçleri, Mescid-i Aksa’daki Bab es-Silsile’de aralarında bir kadının da bulunduğu Filistinlilerle çatıştı (DPA)
İsrail güçleri, Mescid-i Aksa’daki Bab es-Silsile’de aralarında bir kadının da bulunduğu Filistinlilerle çatıştı (DPA)

Yahudi Sukot (Arş) Bayramı’nın üçüncü gününde en az bin yerleşimci Kudüs’te Mescid-i Aksa’nın avlularına baskın yaparken, binlerce kişi de Burak Meydanı’nda düzenlenen Birkat Kohanim (Kohenlerin Kutsaması) etkinliklerine katıldı.

Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyenlerin başında eski bakanlar ve Knesset üyeleri vardı. Eski Şehir sokaklarında dolaştıktan sonra Mescid-i Aksa avlusunda Talmudik ritüeller gerçekleştirdiler. Arş Bayramı’nın üçüncü gününde Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyenlerin sayısı bine yükseldi. Bu sayı geçtiğimiz pazar günü 900’e ulaşmıştı.

Mescid-i Aksa’ya yönelik geniş çaplı baskın, ‘tapınak’ gruplarının Yahudi Sukot Bayramı boyunca Mescid-i Aksa’ya yönelik baskınları yoğunlaştırma çağrısına yanıt olarak geldi. Cumartesi günü başlayan ve bir hafta devam edecek olan bayram sürecinin büyük gerilimlere sahne olması bekleniyor.

Bu yıl ‘tapınak’ grupları, destekçilerini Mescid-i Aksa’ya ulaşmaya ve ‘Tapınağı Temizleme’ ritüelleri için katılımcı açısından rekor kırmaya çağırdı. ‘Tapınak’ grupları, her gün tekrarlanan ve bazen yaygın şekilde cereyan eden baskınlarla Mescid-i Aksa’da yeni bir oldubitti dayatmaya çalışıyor. Bu bağlamda Filistin Yönetimi, bir din savaşına karşı uyarıda bulunuyor.

Mescid-i Aksa’nın çevresine çok sayıda İsrail polis gücü konuşlandırıldı. Polisin Mescid-i Aksa içinde ve dışında Filistinlilere karşı güç kullandığı çatışmalar patlak vermeden önce yerleşimcilerin gelişini kolaylaştırmak amacıyla Kudüs dışından gelen Filistinlilerin girişine kısıtlamalar getirildi.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Ulusal Konseyi Başkanı Ruhi Fettuh, İsrail işgal güçlerinin Mescid-i Aksa’ya saldırmasını, kadınlara güç kullanmasını, onları çeşitli şekillerde yaralamasını ve çok sayıda kadın murabıtı tutuklamasını “barbarca bir eylem ve vahşi bir suç olarak” nitelendirerek bunun “bu suçlara ortak olan uluslararası toplumun alnına çalınmış kara bir leke” olduğunu ifade etti.

Fettuh dün yaptığı açıklamasında, İsrail’in bu olaylarla “bir oldubittiyi dayatmak için durumu alevlendirmeye çalıştığını, ancak Filistinlilerin bedeli ne olursa olsun buna boyun eğmeyeceğini ve Kudüs’ün Filistin devletinin ebedi başkenti olarak kalacağını” söyledi.

Fettuh, işgal altındaki Kudüs’ü kuşatmanın ve Müslümanların Mescid-i Aksa’ya ulaşmasını engellemenin, faşist işgalci gücün Mescid-i Aksa’ya saldırmaya, yerleşimcileri korumaya, Müslümanlara saldırmaya ve Yahudileştirme planları ile radikallerin emellerini gerçekleştirmeye yönelik art niyetinin bir kanıtı olduğunu söyledi.

Mescid-i Aksa’da olduğu gibi Yahudi bayramları bahanesiyle Müslümanlara tamamen kapatılan El-Halil’deki İbrahim Camii’ne de yerleşimciler baskın düzenledi. El-Halil Vakıflar Bakanlığı Müdürü Nidal el-Caberi, işgalci gücün bu eyleminin İbrahim Camii’nin kutsallığını açıkça ihlal ettiğini ve Müslümanların ibadet yerlerine erişim hakkına provokatif bir saldırıyı temsil ettiğini söyledi.

İşgal güçleri, İbrahimi Camii’nin tüm girişlerini demir kapılarla kapatarak, Filistinlilerin cami çevresinde hareket etmesini engelledi.


Libya Temsilciler Meclisi’nden sivillerin ve askerlerin cumhurbaşkanlığına aday olabilmesine onay

Başkanlık Konseyi Başkanı Menfi ve UBH Başbakanı Dibeybe askeri yetkililerle bir araya geldiler (Libya Başkanlık Konseyi)
Başkanlık Konseyi Başkanı Menfi ve UBH Başbakanı Dibeybe askeri yetkililerle bir araya geldiler (Libya Başkanlık Konseyi)
TT

Libya Temsilciler Meclisi’nden sivillerin ve askerlerin cumhurbaşkanlığına aday olabilmesine onay

Başkanlık Konseyi Başkanı Menfi ve UBH Başbakanı Dibeybe askeri yetkililerle bir araya geldiler (Libya Başkanlık Konseyi)
Başkanlık Konseyi Başkanı Menfi ve UBH Başbakanı Dibeybe askeri yetkililerle bir araya geldiler (Libya Başkanlık Konseyi)

Libya Temsilciler Meclisi (TM), pazartesi günü ülkenin doğusundaki Bingazi şehrinde bulunan binasında yapılan oturumda oybirliğiyle TM ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) tarafından oluşturulan Seçim Yasalarını Belirleme (6+6) Komitesi tarafından tamamlanan cumhurbaşkanlığı seçim kanunu ve Ulusal Meclis seçim kanununu onayladı. TM, onayın ardından ertelenen seçimleri düzenleyen yasalara ilişkin tutumuna nihayet karar verdi.

TM Başkanı Akile Salih, canlı yayınlanan oturum sırasında, cumhurbaşkanlığına adaylık için gerekli şartları yerine getiren kimsenin dışlamayacağını vurgulayarak “Seçim yasaları, sivillerin ve askerlerin hiçbir ayrım olmaksızın cumhurbaşkanlığına aday olmalarına izin verecek” ifadelerini kullandı.

Salih, onaylanan yasaların sivilleri ve askerilerin aday olmalarının önünü açtığını ve seçimde kaybeden kişinin eski işine geri dönebileceğini de belirtti. Ülkenin içinden geçtiği tüm koşulların dikkate alındığının altını çizen Salih, TM’nin anayasal kuralları oluşturduktan ve seçim yasalarını çıkardıktan sonra, uluslararası ve yerel düzeyde kendisinden beklenenleri yerine getirmiş olduğunu ifade etti. TM Başkanı, Libya'da iktidarın birleştirilmesinin temeli olarak gördüğü ve Libyalıların cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin yapılması arzusunun yerine getirilmesini sağlayacak olan bu çalışmayı, 6+6 Komitesi'nin bir başarısı olduğunu belirterek övgüde bulundu.

TM üyeleri, seçimlerin yapılması için planlanan 240 günlük süre için geri sayımın başladığını vurgulayarak, ‘seçimlerin ertelenmesini önlemek amacıyla birleşik bir hükümet kurma çalışmalarına başlanması’ çağrısında bulundular.

TM oturumu (YouTube)
TM oturumu (YouTube)

TM ve DYK, 2021 yılının sonlarında yapılması gereken seçimleri düzenleyen yasaların seçimler süresiz olarak ertelenmeden önce hazırlanmasında yavaş davrandıkları gerekçesiyle yerel ve uluslararası taraflarca eleştiri oklarının hedefi olmuşlardı. Öyle ki, Birleşmiş Milletler (BM) Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Bathiliy, Libya’daki yasama organlarının seçim yasaları üzerinde anlaşmaya varamaması durumunda ‘alternatif bir prosedür’ aranabileceği tehdidinde dahi bulundu.

Derne'deki sel felaketinin yansımaları

Öte yandan General Halife Hafter'e bağlı Libya Ulusal Ordusu (LUO) Sözcüsü Tümgeneral Ahmed el-Mismari, pazar günü 7 kişinin daha cesedine ulaşılmasının ardından, Derne’de yaşanan sel felaketinde ölenlerin sayısının 4 bin 168’e yükseldiğini açıkladı. Abdülhamid ed-Dibeybe’nin başbakanı olduğu geçici Ulusal Birlik Hükümeti ise pazar akşamı Derne’nin yeniden inşası için bir plan geliştireceğini duyurdu.

Bathiliy, dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Derne’nin ve selden etkilenen diğer bölgelerin yeniden inşasına ilişkin Libyalı çeşitli taraflar ve kurumlar tarafından ‘tek taraflı ve birbiriyle çelişen girişimlerin’ ortaya çıkmasından duyduğu endişeyi dile getirdi. Bu tek taraflı çabaların geri tepeceğini, ülkedeki mevcut bölünmeleri derinleştireceğini ve yeniden yapılanma çabalarını sekteye uğratacağını belirten Bathiliy, bu durumun, Libya halkının felaket sonrası ülke genelinde ortaya koyduğu dayanışma, destek ve milli birlik ruhu ile de çeliştiğini vurguladı.

Sel felaketinden etkilenen bölgelerde, etkili ve verimli yeniden yapılan çalışmalarının ilerleyebilmesi için acil olarak ortak bir ulusal mekanizmanın kurulmasına ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Bathiliy, yeniden yapılanma sürecinin hızlı ilerlemesi, hasarın ve ihtiyaçların güvenilir, bağımsız ve objektif bir şekilde değerlendirilmesi, maliyetin profesyonelce tahmin edilmesi, sözleşme ve anlaşma süreçlerinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğine dikkati çekti.

Bathiliy, Libya’nın ilgili makamlarına ve uluslararası ortaklarına, ‘yeniden inşa çabalarına öncülük edecek, şeffaflığı ve hesap verebilirliği sağlayacak, ortak ve koordineli bir mekanizma üzerinde anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaları’ çağrısında bulundu.

Libyalı liderleri bir kez daha bölünmeye son vermeye ve yeniden inşa çalışmaları için anlaşmak üzere bir araya gelmeye çağırdı. UNSMIL Başkanı, seçim yasalarının taslaklarını teslim almayı, tüm tartışmalı konularda siyasi bir çözüme varmak için Libyalı taraflar arasında bir an önce diyalogun başlamasını ve Libya halkının taleplerini yerine getirecek şekilde seçim sürecine ilişkin bir yol haritası üzerinde anlaşmaya varılmasını sabırsızlıkla beklediğini söyledi.

Dibeybe Trablus'ta Libya Denetim Bürosu Başkanı Şakşak'la bir araya geldi (UBH)
Dibeybe Trablus'ta Libya Denetim Bürosu Başkanı Şakşak'la bir araya geldi (UBH)

Öte yandan UBH Başbakanı Dibeybe, Libya Denetim Bürosu Başkanı Halid Şakşak ile hükümetin sel felaketinden etkilenen bölgelerle ilgili çalışmalarını gözden geçirdi. Çalışmalar arasında, İdari Merkezler Kalkınma Ajansı aracılığıyla Derne’deki konutların tamamlanması ve Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Fonu aracılığıyla hazır konutlar temin edilerek vatandaşlar için acil çözümler üretilmesi yer alırken Dibeybe, şeffaf ve sağlam prosedürlere ihtiyaç duyulduğuna ve çekilen sıkıntıların herhangi bir yasa dışı adımın atılması için istismar edilmemesi gerektiğine dikkat çekti.

Bu çerçevede UBH Planlama Bakanı Muhammed ez-Zeydani konuyla ilgili olarak BM Libya İnsani Yardım Koordinatörü Georgette Gagnon’a pazar akşamı yaptıkları toplantıda bilgi verdi. Bakan Zeydani, UBH’nin Derne'de sel felaketinden etkilenenlerin acil ihtiyaçlarını ve önceliklerini karşılamak ve Derne'nin yeniden inşası için 6 hafta içinde hayata geçirilecek bir plan geliştirdiğini söyledi.

Gagnon’ın Bakan Zeydani’ye, BM Libya İnsani Yardım Koordinatörlüğü’nün bu bağlamda Planlama Bakanlığı’na tam destek vermeye ve Derne Yeniden Yapılanma Fonu projesini hayata geçirmeye yönelik ortak bir plan geliştirmek üzere çalışmakta kararlı olduğunu söylediği aktarıldı.

UBH Başbakanı Dibeybe, pazar akşamı Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi başkanlığında düzenlenen ve Menfi’nin iki yardımcısının yanı sıra bazı askeri yetkililerin katıldığı toplantıda, askeri birliklerin çalışmalarının organize edilmesinin ve askeriyenin uzmanlık alanlarına uygun olarak idari prosedürlerin takip edilmesinin önemini vurguladı.

Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Abdullah el-Lafi, Libya'nın Kuveyt Büyükelçisi Süleyman es-Sahili’nin pazartesi günü Trablus'ta yaptıkları görüşmede kendisine "Kuveyt'in başta Derna olmak üzere Libya’nın doğusundaki bazı şehirleri vuran felaketinden etkilenenlere yaptığı insani yardımlar hakkında bilgi verdiğini söyledi.

Yeni seller

Libyalı yetkililer tarafından pazartesi günü yapılan açıklamada, ülkenin güneybatısında etkili olan sağanak nedeniyle yalnızca maddi kayıp yaşandığı ve hiçbir can kaybı olmadığı belirtildi.

UBH, Libya Ambulans ve Acil Servis Sözcüsü Usame Ali’nin, Ubari kentinde kerpiçten yapılan 4 evin çökmesi sonucu iki vatandaşın hafif yaralandığını bildirdiğini, herhangi bir maddi hasarın ve can kaybının olmasının önlenmesi için sel oluşabilecek hattın yakınlarındaki bölgelerin tahliye edildiğini söylediğini aktardı. UBH’nin açıklamasına göre Ambulans ve Acil Servis, Gat şehrinde durumun iyi olduğunu bildirirken, Operasyon Odası ise hasarın küçük olduğunu belirtti.

Ubari Belediye Başkanı Ahmed Matku, pazartesi günü televizyon ekranlarından yaptığı açıklamalarda, kentte sağanak yağışların durmasından sonra durumun yeniden istikrarlı hale geldiğini söyledi. Yaklaşık 11 bin vatandaşın yaşadığı bir mahallede binden fazla evin kerpiçten yapılması nedeniyle hasar gördüğünü açıklayan Matku, Güney Projesi’nde ve bir eğitim kurumunda maddi hasarın meydana geldiğini ifade etti.


Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, üçüncü bir dönem için adaylığını açıkladı

Sisi'nin destekçileri Giza'da yürüyüş düzenledi (Reuters)
Sisi'nin destekçileri Giza'da yürüyüş düzenledi (Reuters)
TT

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, üçüncü bir dönem için adaylığını açıkladı

Sisi'nin destekçileri Giza'da yürüyüş düzenledi (Reuters)
Sisi'nin destekçileri Giza'da yürüyüş düzenledi (Reuters)

Mısır devlet televizyonu haberine göre Sisi, başkent Kahire’nin doğusunda inşa edilen yeni idari başkentte düzenlenen "Vatan Hikayesi" adlı üç gün süren konferansın kapanış konuşmasında halka seslendi.

Kendisinin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden aday olmaya karar verdiğini söyleyen Sisi, Mısır halkına Aralık 2023'te gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçimlerine yoğun şekilde katılmaları çağrısında bulundu.

Halkı, bu seçimleri gerçek siyasi çoğulculuğun başlangıcı yapmaya davet eden Sisi, Mısırlıların sandığa giderek iradelerini dünyaya göstermelerinin önemine işaret etti.

Mısır'da 2014 yılında düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimleriyle göreve gelen Sisi, Mart 2018'de gerçekleşen seçimlerde de oyların yüzde 92’sini alarak yeniden seçilmişti.

Mısır Ulusal Seçim Kurulu Başkanı Velid Hasan Hamza, daha önce cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tarihi ve adaylık sürecine ilişkin açıklamalarda bulunmuştu.

Oy verme işlemlerinin yurt dışında 1-3 Aralık 2023, yurt içinde ise 10-12 Aralık 2023 tarihlerinde gerçekleştirileceğini belirten Hamza, 6 yıllık yeni cumhurbaşkanlığı dönemi için adaylık başvurusunun 5-14 Ekim tarihlerinde yapılabileceğini aktarmıştı.

Hamza, seçimlerin ikinci tura kalması durumunda ise ikinci tur oy verme işlemlerinin yurt dışında 5-7 Ocak 2024, yurt içinde de 8-10 Ocak 2024'te yapılacağını söylemişti.


İsrail’in Deyr-i Zor çevresine düzenlediği hava saldırısında iki rejim askeri yaralandı

İsrail’in Şam’a düzenlediği daha önceki bir hava saldırısı (Reuters)
İsrail’in Şam’a düzenlediği daha önceki bir hava saldırısı (Reuters)
TT

İsrail’in Deyr-i Zor çevresine düzenlediği hava saldırısında iki rejim askeri yaralandı

İsrail’in Şam’a düzenlediği daha önceki bir hava saldırısı (Reuters)
İsrail’in Şam’a düzenlediği daha önceki bir hava saldırısı (Reuters)

İsrail’in, Suriye’nin Deyr-i Zor çevresindeki rejim ordusu mevzilerine düzenlediği hava saldırısı sonucu iki asker yaralandı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığı habere göre, askeri bir kaynak saldırıya ilişkin dün gece yaptığı açıklamasında, “Bugün saat 23.50 sıralarında düşman İsrail, silahlı kuvvetlerimizin Deyr-i Zor kenti yakınlarındaki bazı mevzilerine hava saldırısı düzenledi” dedi.

Kaynak ayrıca, saldırı sonucu iki askerin yaralandığını ve maddi kayıplar meydana geldiğini de bildirdi.

İsrail ordusundan henüz bir açıklama gelmedi.

İsrail yıllardır, ‘Suriye’de İran ile bağlantılı hedefler’ olarak tanımladığı yerlere saldırılar düzenliyor.

İran’ın Suriye’deki nüfuzu, 2011’de çıkan savaşta Devlet Başkanı Beşşar Esed’i desteklemeye başlamasından bu yana arttı.


Ortadoğu’da gidişatı değiştiren ve geleceği şekillendiren tarihi bir destan: 1973 Arap-İsrail Savaşı

Savaş kararı Mısır'ın bölgesel ve uluslararası arenadaki konumuna geri dönmesini sağladı (AFP)
Savaş kararı Mısır'ın bölgesel ve uluslararası arenadaki konumuna geri dönmesini sağladı (AFP)
TT

Ortadoğu’da gidişatı değiştiren ve geleceği şekillendiren tarihi bir destan: 1973 Arap-İsrail Savaşı

Savaş kararı Mısır'ın bölgesel ve uluslararası arenadaki konumuna geri dönmesini sağladı (AFP)
Savaş kararı Mısır'ın bölgesel ve uluslararası arenadaki konumuna geri dönmesini sağladı (AFP)

Nebil Fehmi

Şanlı 1973 Arap-İsrail Savaşı’nın (Yom Kippur) üzerinden yarım asır geçti. Çatışmaların başladığını duyduğum anı, o an hissettiğim duyguyu, halkın verdiği tepkileri çok iyi hatırlıyorum. Savaşın, Ortadoğu'da belirleyici bir an ve Mısır Silahlı Kuvvetleri’nin yeniden yapılanmasının, Mısır'ın siyasi performansının iyileştirilmesinin, Mısır halkının özgüveninin geri gelmesinin ve Mısır'ın Ortadoğu'daki seçkin konumuna yeniden dönmesinin destansı bir sonucu olduğunu düşünüyorum.

1967 Arap-İsrail Savaşı’nın (6 Gün Savaşı) yıkıcı sonuçlarının Mısır’ı ve halkını sarstığı herkesçe bilinen bir gerçek. Bu durum, Arap ülkelerinde ve İsrail'de, İsrail’in yenilmez bir güç olduğu yönünde yanlış bir algı oluşturdu.

Dönemin Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat, savaştan önce Arap-İsrail barış sürecini başlatmaya çabalamış, ancak çabaları boşa gitmişti. Sedat’ın girişimleri arasında İsrail güçlerinin 50 kilometre doğuya çekilmesi durumunda Süveyş Kanalı'nın sivil gemilerin geçişine açılması önerisi yer alıyordu. Bu amaçla Ulusal Güvenlik Danışmanı Hafız İsmail'i 1973 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile gizlice görüşmesi için önce Paris’e ardından New York'a gönderdi. Ancak İsrail ve ABD, özellikle Sedat'ın bir yıl önce ülkeyi Rus uzmanlardan terk etmelerini istemesi ve bu yüzden Mısır ordusunun başlıca silah tedarikçisi olan Rusya ile arasında gerginlik yaşamasından dolayı Mısır ve Arap dünyasının işleri daha ileriye taşıyabileceklerine ihtimal vermedikleri için bu girişimi ciddiye almadılar.

Dürüst olmam gerekirse cepheye gitme ihtimaliyle ilgili şüpheler ne bana ne de 1967 savaşının neden olduğu ciddi moral bozukluğunun halen etkili olduğu Mısır halkının çeşitli kesimlerinden çoğu kişiye uzak bir duygu olmadığını kabul etmeliyim. O dönem üniversite son sınıftaydım. Savaşta gösterilen tüm çabalara ve yapılan tüm fedakarlıklara rağmen moral bozukluğu bölgesel ve uluslararası düzeyde hakim ve yaygın bir duyguydu.

Enver Sedat, bu zor koşullarda cesurca ve doğru bir karar alarak 1973 savaşını başlattı. Ülkesinin Ortadoğu siyasi denklemindeki yerini geri kazanmak ve Arap-İsrail barış müzakerelerinin başlaması için gerekli ortamı oluşturmak amacıyla, Suriye ile koordinasyon içinde belirli askeri hedefleri olan bir savaş için akıllıca bir plan yaptı. Söz konusu müzakerelerin kaçınılmaz olarak işgal altındaki Mısır topraklarının geri alınması, kapsamlı bir Arap-İsrail barışının sağlanması ve Filistin halkının ulusal özlemlerinin gerçekleşmesiyle sona ermesini umuyordu.

Savaş kararının tüm yanlış yönlendirilmiş insanlara rağmen cesareti ve bilgeliği nedeniyle Enver Sedat tarafından alındığı söyleniyor.

Çatışmaların başlamasıyla ilgili ilk kaygılara rağmen Mareşal Ahmed İsmail komutasındaki Mısır ordusunun kahramanlığı ve en üst rütbelisinden en acemi erine kadar subayların ve askerlerin unutulmaz çabaları ve fedakarlıkları sonucunda savaş, Mısır’ın ve Arap halklarının güvenliğini yeniden tesis etti. Mısır ordusu, aşılmaz denilen Bar Lev savunma hattını mağlup etti ve tüm beklentilerin ötesinde yüksek bir askeri performans göstererek İsrail'in kibrini kırdı. Askerler, savaş için yeterli ve uygun silahların temin edilmesindeki zorlukları ve endişeleri bilmelerine rağmen vatan sevgisiyle ve toprakları için fedakarlıkla hücum ettiler.

Savaşın 50’nci yıl dönümü vesilesiyle kısa bir süre önce açıklanan İsrail belgelerine göre Mısır’ın askeri performansı İsrail’in ve diğer ülkelerin tüm beklentilerini aşmıştı. Belgeler, İsrail'in Mısır’daki askeri hareketliliği takip ettiği ve haberdar olduğunu ortaya koydu. Belgeler, İsrailli liderlerin çoğu, Mısır'ın İsrail'in askeri üstünlüğüne karşısında ezici bir yenilgiye uğrayacakları düşüncesiyle savaşa girmeyeceğini düşündüklerini de gösterdi.

Savaşa girme kararı ve Mısır'ın sergilediği askeri performans, Mısır'ın bölgesel ve uluslararası arenadaki konumunu geri kazanmasını sağladı. Dönemin ABD Başkanı Richard Nixon, savaşın son günlerine doğru Sedat’ın temsilcisi ve dönemin Dışişleri Bakanı İsmail Fehmi'yi kabul etti. Başkan Nixon, Fehmi’ye Mısır'ın bölgede önemli ve stratejik bir güç olduğunu kanıtladığını ve ABD'nin duruma bu temelde yaklaşacağını söyledi. ABD Başkanı’nın tüm protokol kurallarını çiğneyerek Mısır'a övgüde bulunması ve Mısırlı Bakan’a arabasına kadar eşlik etmesi, bu şanlı savaşın Ortadoğu'daki gidişatı ve uluslararası toplumun Mısır’a ve Arap dünyasına bakışını değiştirdiğinin göstergesidir.

1973 Arap-İsrail Savaşı, müzakere edilmiş bir barış sürecinin başlatılması amacıyla yapılan yaratıcı bir askeri eylemdi. Barış sürecindeki ilk adım, ilk askeri hareket ve Mısırlı bir askerin Süveyş Kanalı'nı geçmek için yaptığı ilk atlayıştı. Bunlar duygusal ya da mesaj gönderme amaçlı sözler değil. Çünkü barış müzakerelerine başlamak, karşı tarafı müzakerelerin sonuçlarının müzakereleri başlatmaktan çok daha zor olduğuna ikna etmeyi gerektirir. Mısır ordusu da bunu başardı.

Savaşın en önemli amaçlarından ve kazanımlarından biri, İsrail'in işgale devam edebileceği ve Arap ülkelerinin haklarını ve taleplerini göz ardı edebileceği yönündeki siyasi kibrine son vermesiydi. ABD, Arap-İsrail savaşının devam etmesinin uluslararası arenada doğrudan yansımaları olacağını biliyordu. Bu yüzden savaş, müzakerelerin tek seçenek ve yol olduğu gerçeğini dayattı.

Savaşın ardından ateşkes için uygun bir tarihin belirlenmesi, ateşkes sonrasında İsrail'in Mısır mevzilerine ve askerlerine zarar vermek amacıyla işlediği bazı ihlaller karşısında esir takası yapılması ve İsrail askerlerinin işgal ettiği bölgelerden kademeli olarak geri çekilmesiyle ilgili diplomatik tartışmalar ve çekişmeler patlak verdi. Birinci Cenevre Konferansı, dünyadaki iki kutup olan Sovyetler Birliği ve ABD arasında değişen uluslararası rüzgarlar ve ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'ın gerçek bir barış sürecinden kaçınıp yalnızca mevcut durumu ve istikrarı kontrol etmekle ilgilendiği bir ortamda başladı. ABD böylece İsrail'i kayırmaya devam edebiliyor ve Sovyetler Birliği ile ilişkilere de odaklanabiliyordu. Bu kayırma, Mısır’ın egemen kararını koruması ve çıkarlarını güvence altına alması için diplomatik becerisini ortaya koymasını ve tüm taraflarla dikkatli dengeler kurmasını gerektiriyordu. Mısır, 1973-1977 yılları arasında Dışişleri Bakanı İsmail Fehmi liderliğindeki Mısır'ın çıkarlarına her zaman sadık ve egemenliğini koruma konusunda samimi olan diplomatlarının sayesinde bu diplomatik çekişmelerden de kazanımlarla çıktı.

İçinde bulunduğum şartlar bana bu süreci yakından ve doğrudan takip etme imkanı sundu. Mısır’ın diplomatik kurumları ile operasyonel ve idari kurumları arasındaki uyuma tanık oldum. Her biri kendi bakış açısına ve deneyimine sahip olan yetkilileri ve kurumları arasında karşılıklı saygı çerçevesinde Mısır’ın işgal altındaki topraklarını kurtarmak için en iyi askeri, siyasi ve diplomatik eylem araçlarıyla ilgili çeşitli tartışmalar yapıldı. Farklı görüşler ortaya koyuldu, kapsamlı bir barışa ulaşmak amacıyla yoğun çabalar sarf edildi ve başarıya ulaşıldı. Ancak bu çabalar, İsrail’in fanatizmi nedeniyle sarsıldı. Mısır Dışişleri Bakanı'nın istifasından sonra dahi Mısırlı yetkililer arasında saygı devam etti. Çünkü İsrail'in, Arap-İsrail barışını engellemek için Arapları birbirinden koparmaya çalıştığını biliyorlardı.

Mısır'ın siyasi, askeri ve diplomatik kahramanlarına selam olsun. Savaşlarda ya da savaşa katıldıktan sonraki yıllarda kaybettiğimiz kahramanlarıma Allah'tan rahmet diliyorum.

Ortadoğu’da gidişatı değiştiren ve geleceği şekillendiren şanlı bir savaşın 50’nci yıldönümünde asil Mısır halkına da selam olsun.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.