Avrupa hayali ile vatan gerçeği arasında kalıp göçten dönenler

"Böyle bir karar verdiğime göre delirmiş olmalıydım"

Ölüm tekneleri onlarca insan taşıyor, bunlardan çoğu canlı olarak geri dönemiyor / Fotoğraf: Independent Arabia
Ölüm tekneleri onlarca insan taşıyor, bunlardan çoğu canlı olarak geri dönemiyor / Fotoğraf: Independent Arabia
TT

Avrupa hayali ile vatan gerçeği arasında kalıp göçten dönenler

Ölüm tekneleri onlarca insan taşıyor, bunlardan çoğu canlı olarak geri dönemiyor / Fotoğraf: Independent Arabia
Ölüm tekneleri onlarca insan taşıyor, bunlardan çoğu canlı olarak geri dönemiyor / Fotoğraf: Independent Arabia

Hişam el-Yetim 

Küreselleşmenin eşlik ettiği yaklaşık 50 yıldır, her türden ve çeşitli bölgelerden göç oranları beklenmedik bir şekilde artıyor.

Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) raporu başta olmak üzere çeşitli raporlar, iletişim ve ulaşım araçlarındaki gelişmeler ile göç oranları arasındaki artışı birbirine bağlıyor. 

Ürdün vatandaşı Mahmud Lütfi, göçün zaruret ilkesine göre şekillenen bir hayalden başka bir şey olmadığını söylüyor.

Modern toplumlarda her zaman alt düzey mesleklerde çalışan insanlara ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Lütfi, günün birinde kendisi ve ailesini bir ölüm botunda bulduğunu anlatıyor.

Avrupa ya da ABD'ye yerleşme hayalinin yaklaşık 10 yıl sürdüğünü anlatan Lütfi, bugün ise sağ salim ülkesine döndüğünü söylerken, "Böyle bir karar verdiğime göre delirmiş olmalıydım" vurgusunda bulunuyor.

İzmir'den Yunanistan kıyılarına gitmek için üç kez lastik bota bindiğini anlatan Lütfi, başına silah dayandığını, yanında Suriye krizinden kaçan kurbanların olduğunu belirtiyor. 

Edepli insan kaçakçıları

Lütfi, kendi hikayesini şu sözlerle anlatıyor:

300 dolar karşılığında, sizi gideceğiniz yere ulaşana dek bu lastik bot birkaç kez taşıyorlar. Bu botlar aslında yaklaşık 20 kişi alıyor. Ancak her zamanki bu rakamın iki katını taşıyorlar. Biz 50 kişi kadar vardık. Delirdiğimi düşündüm, zirâ aralarındaki tek Ürdün vatandaşı bendim. Ülkemde bir savaş da yoktu, ancak maddi sıkıntı gözümü kör etmişti. 

"İnsan tacirleri" olarak tanımladığı kaçakçıları bazen öven Lütfi, botlarının bir keresinde bir adada kaybolduğunu, bir keresinde bir balık sebebiyle delindiğini, üçüncüsünde ise karaya ulaşmayı başardıklarını söylüyor.

Aklında yolculuğu ile ilgili birçok ayrıntının bulunduğunu, fakat bunları ancak göçmenlerin davasına hizmet edecek şekilde göçmen bürolarındaki müfettişlere anlatabileceğini belirtiyor. 

Yolculuğun başlangıcı

Yolculuğunun yarı meşru zeminde başladığını söyleyen Lütfi, 10 yıl önce ABD'ye gitmek üzere uçtuğunu, ancak çıkış tarihini kaçırması ardından geri dönemediğini, bu nedenle Avrupa'ya geçmek için kaçakçılara başvurmak zorunda kaldığını anlatıyor.

Böylece Hollanda, Almanya ve Fransa üzerinden tren yoluyla Birleşik Krallık'a yerleştiğini belirtiyor.

Hayalinin peşinden gitmek için devlet görevinden istifa eden Lütfi, İngiltere kırsalındaki bir kasabada bir pizzacıda şef olarak çalıştığını söylüyor. 

Ürdün'ün başkenti Amman'da popüler bir şekilde yayılmaya başlayan seyahat ve turizm ofislerinden birinde çalışan Zeynep ise bu ofislere başvuran yolcuların çoğunun, bilhassa Ürdün'e yasa dışı yollarla giren Suriyeli mültecilerin geri dönmediklerini söylüyor.

Aynı zamanda, "Bu kişilerin çoğu ülkelerinde askerlik veya başka bir nedenle aranıyorlar. Birçoğu, ana hedefleri olan Rusya'ya ulaşamıyor. Ya akıbetleri meçhul oluyor, ya da ülkeleri yetkililerine teslim olmayı reddettikleri için haftalarca tutuklu kalıyorlar. Biz ise sorumluluğu reddediyoruz. Başarısızlık durumunda başlarına gelebilecek olanları ayrıntısıyla açıkladıktan sonra kendilerinden taahhütname imzalamalarını istiyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Psikososyal etkiler

Yıllar önce ABD'ye giden ve buradan vatanına hayal kırıklığıyla dönen Abdullah ise aslında hayalinin peşinden gitmek için yola çıktığını, ancak ölmeden önce kendisini görmek isteyen babasının hastalığı üzerine ailesinin şiddetli baskısı nedeniyle geri döndüğünü belirtiyor. 

Abdullah'ın bazı arkadaşları, kendisinin sıkıntılı bir işe bulaştığını, bir dönem kaçakçılarla birlikte çalıştığını belirtiyor. Yakın arkadaşları ise insan ticaretinde gizli ve dolaylı yoldan arabuluculukta bulunduğunu, akrabalarından onlara yardım bahanesiyle para aldığını ve bu paraları iade etmediğini söylüyor. 

Lütfi'nin ağabeyi ise, kardeşinin uzun süre tutuklu kaldığı son seyahatinde iltica kararını beklediğini, ardından hapsedilip sınır dışı edildiğini, bunun üzerine ailesine ve yakınlarına zararının dokunduğu ciddi bir psikolojik rahatsızlığa yakalandığını söylüyor.  

Rakamlar ve işaretler

IOM'un 2022 raporuna göre, 2018 yılında dünyadaki göçmen sayısının 230 milyona çıkması bekleniyordu.

Ancak 2010 yılında yaklaşık 220 milyon olarak kaydedilen rakam, 2018'de 270 milyon göçmene ulaştı.

Buna karşılık sayılarının yalnızca dört milyon olması, insan nüfusunun yüzde 3,5'ini geçmemeleri, aralarındaki kaçak göçmen yüzdesinin fazla olmaması dolayısıyla dünya çapında kayda değer bir yüzdelik dilim oluşturmuyorlar.

Nitekim dünya nüfusunun en az yüzde 95'i doğduğu ülkede yaşıyor. Gelişmiş ve varlıklı ülkeler sürekli değişen yasalarını sıkılaştırdıkça gizli göçmenlere olan sempati ise artıyor.

Bu yasalar elbette ki bu meselenin köklerini ele almada şimdiye kadar başarı sağlamış değil. 

 

Independent Arabia



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.