Fas’ın Tanca şehri, MEDCOP İklim Konferansı’na ev sahipliği yapacak

Konferans, 22 ve 23 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek.

İklim Konferansı, Tanca’da düzenlenecek. (Arşiv)
İklim Konferansı, Tanca’da düzenlenecek. (Arşiv)
TT

Fas’ın Tanca şehri, MEDCOP İklim Konferansı’na ev sahipliği yapacak

İklim Konferansı, Tanca’da düzenlenecek. (Arşiv)
İklim Konferansı, Tanca’da düzenlenecek. (Arşiv)

Tanca’nın Tetuan-El-Hüseyma bölgesi, Akdeniz İklim Evi Vakfı ve Fas Kralı 6. Muhammed’in himayesinde, 22 ve 23 Haziran tarihlerinde Akdeniz ülkeleri iklim için taraflar etkinliğine, MEDCOP İklim Konferansı’nın üçüncü oturuma ev sahipliği yapacak. Konferansta Akdeniz bölgesindeki iklim çalışmaları ele alınacak.

Organizatörler tarafından yapılan açıklamada, Akdeniz bölgesinde yerel ve bölgesel düzeyde iklim eyleminin kaynağı olarak kabul edilen ve bir dizi uluslararası kuruluş ve bakanlığın desteğini alan MEDCOP İklim Konferansı’nın toplanmasının, dünyadaki kronik gerilimler kapsamında gerçekleşeceği belirtildi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre açıklamada ayrıca Ukrayna’daki savaş nedeniyle durumun daha da şiddetlendiği, savaşın yerel ve küresel ekonomiler üzerinde ciddi yansımaları olduğu vurgulandı.

Açıklamada, mevcut zor koşullar ışığında, iklim değişikliğinin, neden olduğu sık ve artan sıkıntılar nedeniyle yalnızca ‘dikkate alınması gereken bir sorun’ olmadığı, dünyadaki tüm aktörler ve paydaşlar tarafından kısa, orta ve uzun vadede kararlı bir yaklaşım gerektirdiğini belirtildi.

Bu bağlamda, daha önce 2015’te Fransa’nın Marsilya şehrinde düzenlenen ilk oturumun ardından, 2016’da ikinci oturuma ev sahipliği yapan Tanca’da konferansın üçüncüsü de gerçekleştirilecek.

MEDCOP İklim Konferansı, küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenen yerlerden Akdeniz bölgesindeki toplulukların kalkınmasına olanak sağlayan bir Akdeniz dinamizminin yaratılmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor. Aynı zamanda prosedürel ve operasyonel mekanizmalar ve araçlar aracılığıyla, çevresel, ekonomik, sosyal ve bilimsel somut projelerle aralarındaki iş birliği seviyesini yükseltmenin yanı sıra bölgesel dönüşümleri ve kalkınmayı hızlandırmayı hedefliyor. Krizi fırsata dönüştürmek ve Küresel İklim Eylemi için Marakeş İş Birliği’ni hayata geçirmek üzere su, gıda ve enerji güvenliklerini tehdit eden iklim değişikliği tehlikeleriyle yüzleşmelerini sağlamayı ve kalkınma projeleri başlatılmayı amaçlıyor.

Tanca’daki ikinci oturum, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na (COP) paralel olarak yıllık bir Akdeniz forumu kapsamında gerçekleştirilecek. Böylece, Akdeniz ülkelerindeki, özellikle güneydeki yerel aktörler ve sivil toplum aktörlerinin doğrudan katılımıyla, COP konferanslarının her oturumunda alınan kararların ve başlatılan projelerin hayata geçirilmesinin önünü açmak için somut adım ve eylemlerin takip edilmesi sağlanacak.

Süreci yakından takip eden bir kaynak, Tanca’daki 2023 MEDCOP İklim Konferansı’nın iklim eylemiyle ilgili hedeflere ulaşmayı amaçladığını belirtti. Söz konusu hedeflerin birkaç noktada özetlenebileceğini, bunların iklim değişikliğinin getirdiği zorluklara karşı mücadele için bir Akdeniz dinamizmi inşa etmek ve güçlendirmeye katkıda bulunmak için somut projeler üzerinde etkili ve verimli iş birliğini teşvik etmek olduğunu söyledi. Saha eylemi ve aktivasyon için mekanizmalar araştırmak, Küresel İklim Eylemi için Marakeş İş Birliği’ni hayata geçirmek ve bu amaçla konferansın Akdeniz bölgesinde kilit bir rol üstlenmesini sağlamak, her COP konferansının başlamasından önce bu forumu düzenleyerek uzun vadede proaktif dinamizme dahil olmak, alınan tüm kararların ve başlatılan projelerin takibini ve takibini sağlamak ve bu alandaki uluslararası girişimlerde Akdeniz ve Güney ülkelerinde yerel yönetimler ile sivil toplum aktörleri arasındaki ortaklık ve iş birliğini teşvik etmek ve yükseltmek de hedefler arasında dedi.

MEDCOP İklim Konferansının etkinlikleri sekiz tematik eksen etrafında düzenleniyor. Bunlar, iklim değişikliğine uyum sağlayan şehirler ve bölgeler, sürdürülebilir gıda sistemleri, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi ve mavi ekonomi, enerji dönüşümü, kadın ve iklim, doğa temelli çözümler, iklimsel göç, barış, güvenlik ve ademi merkeziyetçi iş birliği ve son olarak iklim projelerinin finansmanı olarak sıralanıyor.

Tanca konferansı bir açılış oturumu, 16 tematik seminere, bir çalışma formuna, Tanca’nın farklı yerlerinde paralel faaliyetlere (eğitim kursları, şirket ve yüklenicilerin yetkilileri ve temsilcileri arasındaki iş görüşmeleri ve MEDCOP İklimi Konferası üzerine araştırma ve inceleme merkezleri ve sivil toplum kuruluşlarının toplantıları) tanık olacak ve kapanış oturumu ile etkinlikler sona erecek.

Bunun yanı sıra, İklim Konferansı etkinliklerinin gerçekleştirileceği iki gün boyunca ‘Çözümler Şehri’ adı altında iklim eylemi konusunda sunum ve çözümlerin ele alındığı bir platform da oluşturulacak.



İsrail, Hamas adına terör saldırısı planladığından şüphelenilen 8 Filistinli öğrenciyi gözaltına aldı

İsrail askerleri dün göstericilerle yaşanan çatışmalar sırasında İsrail ile Gazze Şeridi arasındaki sınırın yakınında (Reuters)
İsrail askerleri dün göstericilerle yaşanan çatışmalar sırasında İsrail ile Gazze Şeridi arasındaki sınırın yakınında (Reuters)
TT

İsrail, Hamas adına terör saldırısı planladığından şüphelenilen 8 Filistinli öğrenciyi gözaltına aldı

İsrail askerleri dün göstericilerle yaşanan çatışmalar sırasında İsrail ile Gazze Şeridi arasındaki sınırın yakınında (Reuters)
İsrail askerleri dün göstericilerle yaşanan çatışmalar sırasında İsrail ile Gazze Şeridi arasındaki sınırın yakınında (Reuters)

İsrail güvenlik güçleri, Batı Şeria’da bulunan Nablus’un güneyindeki Birzeit Üniversitesi’nde, Hamas adına yakın gelecekte bir terör saldırısı planladıklarından şüphelenilen sekiz Filistinli öğrenciyi gözaltına aldı.

Şarku’l Avsat’ın Alemu’l-Arabi Haber Ajansı’ndan (AWP) aktardığı habere göre, İsrail ordusu tarafından bugün sosyal medya platformu X üzerinden yapılan açıklamada, üniversite kampüsünde saklanan 8 öğrencinin yanı sıra bölgedeki bir kişinin daha gözaltına alındığı bilgisi verildi.

Hamas ise, Telegram üzerinden söz konusu habere ilişkin yorum yaparak, “İsrail’in üniversite kampüsünde gerçekleştirdiği gözaltılar, üniversiteler ve ulusal kurumlar içindeki direnişi destekleyen öğrenci hareketinin iradesini kırmayacaktır” ifadelerini kullandı.

Üniversite yönetimlerini, öğrencileri koruma konusunda üzerlerine düşen rolü oynamaya çağıran Hamas, gözaltına alınan tüm öğrencilerin derhal serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.


Irak Başbakanı Sudani, Rusya’ya gidecek

Muhammed Şiya es-Sudani (AA)
Muhammed Şiya es-Sudani (AA)
TT

Irak Başbakanı Sudani, Rusya’ya gidecek

Muhammed Şiya es-Sudani (AA)
Muhammed Şiya es-Sudani (AA)

Irak Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, New York’ta Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu sırasında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile ABD’de bir araya geldi.

Hüseyin, iki ülke ilişkilerinin değerlendirildiği görüşmede Irak tarafının Sudani’nin önümüzdeki haftalarda Moskova ziyareti için gerekli hazırlıkları tamamlamaya çalıştıklarını aktardı.


Irak Federal Mahkemesi, IKBY'deki "il meclislerini" feshetti

(AA)
(AA)
TT

Irak Federal Mahkemesi, IKBY'deki "il meclislerini" feshetti

(AA)
(AA)

Irak Federal Mahkemesi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, IKBY Parlamentosu’nun 2019’da il meclisleri kanununun 2’nci maddesinde yapılan değişikliğin “anayasal olmadığına” karar verildi. Böylece IKBY’deki il meclisleri lağvedildi.

Erbil merkezli Rudaw’a göre, IKBY Parlamentosu, 2019 yılında il meclisleri ile ilgili 2009 yılında yenilenen yasanın 3 bendinde değişikliğe gitmişti. Buna göre meclislerin seçimler yenileninceye kadar görevlerine devam etmesine karar verilmişti.

Ayrıca daha önce sadece meclis içerisinden seçilen valinin meclis dışından da seçilmesinin önü açılmıştı.


Filistin: İsrail, baskın ve ihlalleriyle bölgeyi şiddet sarmalına sürüklüyor

(AA)
(AA)
TT

Filistin: İsrail, baskın ve ihlalleriyle bölgeyi şiddet sarmalına sürüklüyor

(AA)
(AA)

 Filistin yönetimi, İsrail'in Mescid-i Aksa ile işgal altındaki topraklara düzenlediği baskınlarla bölgeyi şiddet sarmalına sürüklediğini belirtti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA'ya göre, Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, İsrail güçlerinin Nur Şems Mülteci Kampı'na baskın düzenleyerek 2 Filistinliyi öldürmesini ve fanatik Yahudilerin "Yom Kippur Bayramı" bahanesiyle polis korumasında Mescid-i Aksa'ya düzenlediği baskını kınadı.

"İsrail işgal yetkilileri, planlarını hayata geçirmek için sürekli halkımızı ve haklarını hedef alıyor" ifadelerini kullanan Ebu Rudeyne, İsrail'in baskın ve ihlallerle bölgeyi şiddet sarmalına sürüklediğini vurguladı.

BM'ye "Filistinlilerin korunması için pratik adımlar atma" çağrısı

Filistin Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Birleşmiş Milletlere (BM) "Filistinliler için uluslararası koruma sisteminin harekete geçirilmesi ve İsrail'i Filistin topraklarındaki işgalini sona erdirmeye zorlamaya yönelik gerekli pratik adımların atılması" çağrısı yapıldı.

Nur Şems Mülteci Kampı'na ve Mescid-i Aksa'ya düzenlenen baskınların kınandığı açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

İsrail tarafından yapılan baskın ve ihlallerin yanı sıra işgal güçlerinin halkımıza karşı işlediği yargısız infazlar bir savaş suçudur. İşgal ordusunun halkımıza yönelik saldırı ve ihlalleri, İsrail'in resmi politikası olarak bölgede şiddet sarmalını körüklemeye ve çatışma alanını büyütmeye yönelik en geniş çağrıdır.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Ulusal Konseyi Başkanı Ruhi Fettuh da Nur Şems Mülteci Kampı ile Mescid-i Aksa'ya düzenlenen baskınları kınayarak, "(İsrail'in) Bu suç politikası, bölgenin şiddet, daha fazla gerilim ve istikrarsızlığa sürüklenmesine yol açacaktır" dedi.

Filistinli gruplardan "işgale karşı kapsamlı direnişi artırma" mutabakatı

Öte yandan Hamas, İslami Cihad ve Filistin Halk Kurtuluş Örgütü, Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta dün akşam yaptıkları toplantının ardından, ortak yazılı açıklama yayımladı.

Filistinli gençlere "Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa baskınlarına engel olmaları" çağrısında bulunulan açıklamada, Hamas, İslami Cihad ve Filistin Halk Kurtuluş Örgütü'nün "işgale karşı başta silahlı olmak üzere kapsamlı direnişi artırma ve tüm konularda her türlü koordinasyonu güçlendirme konusunda mutabakat sağladığı" aktarıldı.

Açıklamada ayrıca, Beyrut'taki toplantıda güncel gelişmelerin yanı sıra suikast, baskınlar, Kudüs'teki ihlaller, ilhak ve yasa dışı yerleşim projelerini sürdürme gibi İsrail'in Filistin halkına karşı uygulamalarıyla mücadele yollarının konuşulduğu belirtildi.

Beyrut'ta gerçekleştirilen üçlü toplantıya Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri, İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad en-Nehhale, Filistin Halk Kurtuluş Hareketi Genel Sekreter Yardımcısı Cemil Mizhir katılmıştı.

Mescid-i Aksa'ya ve Nur Şems Mülteci Kampı'na baskın

İsrail güçlerinin bu sabah işgal altında bulunan Batı Şeria'daki Nur Şems Mülteci Kampı'na düzenlediği baskında 2 Filistinli öldürülmüş, bir İsrail askeri ise yaralanmıştı.

İsrail polisinin korumasında 317 fanatik Yahudi de "Yom Kippur Bayramı" bahanesiyle işgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemişti.


Ürdün'den fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa baskınına kınama

İsrail polisinin korumasındaki fanatik Yahudiler, "Yom Kippur Bayramı" bahanesiyle işgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi (AA)
İsrail polisinin korumasındaki fanatik Yahudiler, "Yom Kippur Bayramı" bahanesiyle işgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi (AA)
TT

Ürdün'den fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa baskınına kınama

İsrail polisinin korumasındaki fanatik Yahudiler, "Yom Kippur Bayramı" bahanesiyle işgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi (AA)
İsrail polisinin korumasındaki fanatik Yahudiler, "Yom Kippur Bayramı" bahanesiyle işgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi (AA)

Ürdün Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sinan el-Mecali, yaptığı yazılı açıklama, Mescid-i Aksa'ya yönelik artan provokatif eylemlerin uluslararası hukukun açık bir şekilde ihlali olduğunu belirtti.

Mescid-i Aksa'ya yönelik provokatif eylemlerin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Mecali, "İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarına ve kutsal mekanlara yönelik ihlal ve saldırıları gerginliğin daha da tırmanacağının habercisidir ve derhal durdurulması gereken tehlikeli bir eğilimdir" ifadelerini kullandı.

Mecali ayrıca, İsrail'e Mescid-i Aksa'ya yönelik tüm ihlallerini durdurması ve kutsal mekanlara saygı duyması çağrısında bulundu.

Fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa baskını

İsrail polisi korumasındaki 317 fanatik Yahudi, bu sabah "Yom Kippur Bayramı" bahanesiyle işgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksa'ya İsrail polisinin koruması altında baskın düzenlemişti.

Yahudi yerleşimciler dini bayramlarının olduğu dönemlerde Mescid-i Aksa'ya baskınlarını artıyor.

Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994'te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Ancak Yahudiler, 2003'ten bu yana İdarenin izni olmadan İsrail'in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabede giriyor. Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini vurguluyor.


Faslılar, Fransa'ya vize uygulanması talebiyle sosyal medya üzerinden kampanya başlattı

(AA)
(AA)
TT

Faslılar, Fransa'ya vize uygulanması talebiyle sosyal medya üzerinden kampanya başlattı

(AA)
(AA)

X sosyal medya platformundan "Fransızlara vize uygulayın" hastagıyla başlatılan kampanya kapsamında Fransa'nın ülkelerine yönelik tutumuna tepki gösterildi.

Faslı aktivist Simo Ben de Fransız turistlere vize uygulanması için çağrıda bulunduğu bir paylaşım yaptı.

Ülkesinin farklı kıtalardan çok sayıda turisti çektiğini belirten Ben, Fransız turistler olmadan da yapabileceklerini kaydetti.

Fransızlara vize uygulanması gerektiğini aktaran Ayşe Mine de Fransa'nın Fas'a karşı düşmanca eylemleri nedeniyle böyle bir talepte bulunduklarını belirtti.

Faslı Ali el-Kari de Facebook hesabından, Fransa'nın politikalarının Faslıları provoke ettiğini aktardı.

Kari, Fransa'nın eğitim ve ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini anlatmak uygun bir zamanda olduklarını kaydetti.

Sosyal medya kullanıcılarından Yasin el-Haddad da başlatılan kampanyayı destekleme çağrısında bulundu.

Fransa, 28 Eylül 2021'de Fas, Cezayir ve Tunus'un kendi vatandaşlarının ülkeye dönüşleriyle ilgili konsolosluk işlemlerini reddettiklerini gerekçe göstererek, söz konusu ülkelerin vatandaşları için vize şartlarının sıkılaştırıldığını duyurmuştu.

Bunun üzerine Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita da ülkesinin düzensiz göçmenlerle ilgili sıkı tedbirler uyguladığı için Fransa'nın vizeyi zorlaştırma kararını "haksız" olarak nitelendirmişti.

Fas depremi, Paris ile Rabat arasında gerginliği arttırdı

Fransa, Fas'ta 8 Eylül Cuma gecesi meydana gelen ve binlerce kişinin yaşamına mal olan depremin ardından arama-kurtarma ekibi gönderme teklifinde bulunmuş ancak Rabat yönetimi, Katar, İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri ve İspanya'dan gelenler dışındaki yardım tekliflerini reddetmişti.

Fas'ın Paris'in yardım teklifine karşı tutumu Fransa'da tartışmalara neden olmuş ve bu durum Macron'un hükümeti göz ardı edip Fas halkına hitaben bir açıklama yapmasını beraberinde getirmişti.

X sosyal medya platformundan 12 Eylül'de yayımladığı bir videoyla Fas halkına seslenen Macron, depremin Fas ile beraber Fransa'yı da sarstığını belirterek, Fas halkının yanında olduklarını ve insani yardım sağlamak için ellerinde her türlü imkanın bulunduğunu ifade etmişti.

Faslılar, "Macron'un açıklama sırasındaki üslubunun, eski sömürgelerine hâlâ tepeden baktığını ve her zaman onun varlığına ihtiyaç duydukları yönündeki düşüncesini yansıttığı" yorumlarında bulunmuştu.

Yardımlar konusundaki yetkinin Fas Kralı 6. Muhammed ve hükümette olduğunu bilinmesine rağmen Macron'un bu adımı, Fas'ta "sömürge dönemine özlem duyduğu" yorumlarına neden olmuştu.


Dünya Bankasından Yemen'e 150 milyon dolarlık "gıda ve sağlık" desteği

(AA)
(AA)
TT

Dünya Bankasından Yemen'e 150 milyon dolarlık "gıda ve sağlık" desteği

(AA)
(AA)

Dünya Bankası tarafından yapılan açıklamada, Yemen’e temel sağlık, beslenme, su ve sanitasyon projelerinin desteklenmesi amacıyla mali destek sağlanacağı belirtildi.

Tahsis edilen yardımın 150 milyon dolar olduğuna dikkat çekilen açıklamada, söz konusu finansmanın Birleşmiş Milletler (BM) kurumları ve Yemen’in yerel yetkilileriyle birlikte çalışan Dünya Bankasının Yemen Acil İnsan Sermayesi Projesi (YEHCP) kapsamında değerlendirileceği ifade edildi.

Açıklamada, "kritik bir destek" olarak nitelendirilen bu finansal yardımın devam etmesinin planlandığı kaydedildi.

Yemen'deki iç savaş ve insani kriz

İç savaş ve krizin sürdüğü Yemen'deki İran destekli Husiler, Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde bulunduruyor.

Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Mart 2015'ten itibaren Husilere karşı Yemen hükümetine destek veriyor.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği raporlarına göre, iç savaştan dolayı Yemen halkının yüzde 73'ü (yaklaşık 23,4 milyon) insani yardıma muhtaç hale geldi; 4,3 milyon kişi de yerinden edildi.

Ülkede 13 binden fazlası sivil olmak üzere 377 bin kişi çatışmalar nedeniyle hayatını kaybetti.


Sel felaketinin yaşandığı Libya'ya 24 ülkeden 70'ten fazla yardım uçağı ulaştı

(AA)
(AA)
TT

Sel felaketinin yaşandığı Libya'ya 24 ülkeden 70'ten fazla yardım uçağı ulaştı

(AA)
(AA)

Libya hükümetine bağlı "Hakomitna" isimli sosyal medya hesabından, Hükümet Acil Durum ve Hızlı Müdahale Ekibinin, Libya'ya gelen uluslararası insani yardımlara ilişkin yazılı açıklaması paylaşıldı.

Açıklamada, 24 ülkenin, afetzedeler için yardım malzemesi taşıyan 70'ten fazla uçak ve 8 gemi gönderdiği aktarıldı.

Uluslararası yardımlara değinilen açıklamada, Hollanda'nın, afetzedelere gıda, ilaç, barınak ve tıbbi bakım sağlanması için 2 milyon avroluk destekte bulunduğu belirtildi.

Açıklamada, Avustralya'nın 1 milyon dolar yardım yapmayı planladığı, Güney Kore'nin de Birleşmiş Milletlerin Libya'daki yardım çalışmaları için 2 milyon dolar tahsis ettiği kaydedildi.

(AA)

Libya'daki sel felaketi

Orta Akdeniz'de etkili olan ve 10 Eylül'de Libya'nın doğusunu vuran "Daniel Fırtınası", Bingazi, Beyda, Merc, Suse ve Derne kentlerinde sel felaketine neden olmuştu.

Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, sel felaketi nedeniyle 11 Eylül'de ülke genelinde 3 günlük yas ilan etmiş, Libya Başkanlık Konseyi de kardeş ülkelere ve uluslararası kurumlara selden zarar gören bölgeler için yardım çağrısında bulunmuştu.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Sözcüsü Tarik Jasarevic, 19 Eylül'de, Libya'daki selde 3 bin 998 kişinin yaşamını yitirdiğini, 8 ila 9 bin kişinin hala kayıp olduğunu söylemişti.


Rakamlarla Irak’ta Araplarını Kürtlere karşı tutumu

11 Nisan 2023’te Erbil’deki Süryani Mirası Festivali’nde el yapımı hediyelik eşyalar satan bir kadın (AFP)
11 Nisan 2023’te Erbil’deki Süryani Mirası Festivali’nde el yapımı hediyelik eşyalar satan bir kadın (AFP)
TT

Rakamlarla Irak’ta Araplarını Kürtlere karşı tutumu

11 Nisan 2023’te Erbil’deki Süryani Mirası Festivali’nde el yapımı hediyelik eşyalar satan bir kadın (AFP)
11 Nisan 2023’te Erbil’deki Süryani Mirası Festivali’nde el yapımı hediyelik eşyalar satan bir kadın (AFP)

Rüstem Mahmud

Bir araştırma/medya kuruluşunun Irak’ın Kürdistan özerk bölgesi hariç çeşitli bölgelerinde yürüttüğü bir kamuoyu yoklaması, Iraklı Arapların ekonomik, siyasi, idari, kültürel ve toplumsal olmak üzere çeşitli alanlarda Kürt yurttaşlarına ve Kürdistan bölgesi tecrübesine karşı pek çok tutumunu, görüşünü ve izlenimini ortaya çıkardı.

Londra merkezli Al Majalla dergisinin yayın haklarını aldığı anket, Kürdistan bölgesinin bölgede hâkim siyasi partilerin politikalarıyla ifade edilen meseleleri ve özellikle merkezî hükümet ile bölge hükümeti arasında iç içe geçen ikili ilişkilerle bağlantılı meseleler hakkında Arap ve Kürt Iraklılar arasındaki bariz görüş farklılığını ortaya çıkardı.

bgf
10 Mart 2023’te Bağdat’ta bir ikinci el pazarında alışveriş yapan gençler (AFP)

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre anketin Iraklı Arapların, ‘Kürdistan bölgesinin kendisine ait bölgelerde petrol çıkarma ve yurtdışına ihraç etme hakkı’ konusundaki görüşlerini ortaya çıkardığı sonuç ilgi çekiciydi. Buna göre ankete katılanların yüzde 81’i buna karşı çıkıyor. Katılımcıların yüzde 57’si de Kürdistan bölgesindeki şehir ve kasabalarda bu bölgeyle diğer bölgeler arasına yerleştirilen güvenlik bariyerleri ve denetleme noktalarında gördükleri muameleden memnun olmadığını söyledi. Yüzde 61’i ise bölge hükümetinin merkezî hükümete nazaran vatandaşlarına daha iyi hizmet sunduğuna dair düşüncelerini dile getirdi.

Iraklı Arapların yüzde 75’inden fazlası Kürdistan bölgesinin Irak egemenliği altında kalması gerektiğini vurgularken, yarısından fazlası da bölgenin tümüyle dağıtılarak merkezî olarak Irak’a tekrar dahil edilmesini destekliyor. Bu görüşe karşı çıkanların oranı sadece yüzde 18

Araştırma/medya kuruluşu DRAW’daki anket biriminin yürüttüğü anket, Irak’ın 15 vilayetinde yürütüldü ve 910 Irak vatandaşını kapsadı. Süleymaniye Üniversitesi’nde profesör olan Dr. Niyaz Necmeddin’in gözetiminde anketi yürüten komisyon, örneklemin hedef bölgedeki tüm kamuoyunu yeterince temsil edebilmesi için çeşitli standartları dikkate aldı.

Katılımcılar farklı yaşlardan ve kuşaklardan oluşmakla birlikte 26-41 yaş aralığı yüzde 28’le en geniş kesimi oluşturdu. Örneklem, farklı eğitim düzeylerini de içermekle birlikte katılımcıların yüzde 60’ı orta düzey ve üniversite eğitimine sahip olanlardan oluşuyordu. Örneklemde ayrıca, yüzde 55 oranıyla kamu ve özel sektör çalışanlarına odaklanıldı. Anketteki yoğunluk sıralamasında başkent Bağdat’tan (katılımcıların yüzde 41’i) sonra Irak’ın merkezî vilayetleri Ninova, Basra ve Kerkük (katılımcıların yüzde 31’i) yer aldı. Anketi yürüten tarafın gözünde başkent Bağdat ve ülkenin başlıca şehirlerinden, özellikle de devlet kurumlarında ve özel sektör şirketlerinde çalışanlardan oluşan orta ve yüksek öğretim seviyesine sahip gençler, kamuoyunun belkemiğini ve onu en çok ifade edip etkileyen grubunu oluşturan ve geleceği değiştirme imkânına sahip olan kesimi teşkil ediyor.

Petrol konusunda süregelen anlaşmazlık

Anket sonuçlarına göre Iraklı Arapların yüzde 75’i Kürdistan bölgesindeki petrol idaresinin Kürdistan’ın yönetimi altında olmasını asla tercih etmezken, sadece yüzde 10’luk bir kesim bunun aksini düşünüyor. Yüzde 15’i ise Kürdistan bölgesindeki petrol dosyasının petrol şirketleri gibi üçüncü tarafların denetimi altında olmasını talep ediyor.

Iraklı Arapların yüzde 61’i vatandaşlarına kamu hizmeti sunmak bakımından Kürdistan bölgesi hükümetinin merkezî hükümetten daha iyi olduğunu belirtirken sadece yüzde 6’lık bir kesim bunun tersini düşünüyor

Mesele bölgenin, petrolün idaresi üzerindeki yönetim hakkının ötesine geçerek, Irak’taki petrol meselesinin özüne kadar uzanıyor. Katılımcıların yüzde 81’i, Kürdistan bölgesinin kendi bölgelerindeki kuyulardan petrol çıkarma ve onu bağımsızca ihraç etme konusunda ne şimdi ne de gelecekte herhangi bir hakkı olmadığını söylerken, sadece yüzde 19’luk bir grup bu hakkı destekliyor.

Bu görüşler, merkezî hükümet ile bölge hükümetinin Irak anayasasının, Irak’ta petrol ve gaz çıkarılması ve bunların ihraç edilmesi mekanizmasına dair 111 ile 112’nci maddelerinin yorumuna ilişkin yaşadığı 16 yıllık anlaşmazlıktan sonra dile getirildi. Buna göre Kürdistan bölgesi, çeşitli gelirlerin kamu hazinesine gitmesi şartıyla anayasanın federal bölgelere bu hakkı verdiğini düşünüyor. Buna karşılık merkezî hükümet de petrol ve gaza ilişkin özel bir yasa çıkana kadar petrol çıkarma ve ihraç etme konusunda tek hakkın kendisine ait olduğunu düşünüyor ki bu yasayı 2007’den bu yana çıkaramadı.

zxsd
Irak’ın güneyindeki Zikar vilayetindeki Nasiriye petrol sahası; Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün ikinci büyük üreticisi olan Irak, devasa rezervlere sahip ve petrol gelirleri federal hükümet bütçesinin yüzde 90’ını besliyor (AFP)

İki taraf arasındaki petrol anlaşmazlığı, Paris’teki Uluslararası Ticari Tahkim Mahkemesi’nin Kürdistan bölgesinin merkezî hükümetin onayı olmadan petrol çıkarma ve ihraç etme hakkına sahip olmadığına hükmetmesinin ardından son aylarda daha da şiddetlendi. Bu gelişme, bölgeden petrol ihracatının durmasına ve son üç aydır 1,1 milyondan fazla çalışanının maaşlarını ödeyemeyen bölge hükümeti için mali likiditede ciddi bir sıkıntıya yol açtı. Ayrıca yerel hükümete ait işletim masraflarının yetersizliğinden ötürü pek çok proje ve hizmet durduruldu. Irak parlamentosunda genel bütçe yasasının onaylanmasına rağmen merkezî hükümetin, bölgenin merkezî bütçedeki payını harcamaması da krizi daha da kötüleştiriyor.

Paris’teki Uluslararası Ticari Tahkim Mahkemesi’nin Kürdistan bölgesinin merkezî hükümetin onayı olmadan petrol çıkarma ve ihraç etme hakkına sahip olmadığına karar vermesinin ardından Bağdat ve Erbil hükümetleri arasındaki petrol anlaşmazlığı son aylarda tırmandı. Bu gelişme, bölgeden petrol ihracatının durmasına ve bölge hükümeti için ciddi bir mali likidite sıkıntısına yol açtı

Bunun yanı sıra bölge hükümetinin çalışanların maaşı da dahil olmak üzere mali taleplerinin yerine getirilmesinden sorumlu taraf konusunda da görüşler farklılık gösterdi. Şöyle ki katılımcıların yüzde 46’sı bunun merkezî hükümetin görevi olduğunu söylerken, bunların yüzde 22’si bunun bölge hükümetinin görevi olduğunu belirtti. Yüzde 32’si de bunun iki tarafın ortak sorumluluğu olduğunu düşünüyor.

Bölge tecrübesine dair olumlu bir görüş

Iraklı Araplarda Kürdistan özerk bölgesinin ekonomik anlamda ‘hâkimiyet altına alınması’ yönünde genel bir eğilim bulunmasına rağmen çoğunluğu, bölgenin deneyimlediği şeyi ‘takdir etme’ ve nispeten de olsa Irak’ın diğer bölgelerinin tecrübelerine ‘üstün tutma’ eğilimine sahip. Bu bağlamda katılımcıların sadece yüzde 9’u bölge hükümetinin, merkezî hükümete nazaran daha fazla yolsuzluk yaptığını ve kamu malını israf ettiğini düşünürken yüzde 31, bunun tam tersini düşünüyor. Katılımcıların yüzde 56’sına göre ise her iki hükümet de aynı düzeyde yolsuzluk yapıp kamu malını boşa harcıyor.

cdfe
Irak’ın Kürt şehri Erbil’in 10 km güneyinde bulunan Hurmala petrol sahasında günlük 40 bin varil petrol pompalanması bekleniyor (AFP)

Iraklı Arapların yüzde 61’ine göre Kürdistan bölgesi hükümeti, vatandaşlarına kamu hizmeti sunma konusunda merkezî hükümetten daha iyi. Bunun tersini düşünenlerin oranı ise yalnızca yüzde 6. Devletin kamu kurumlarında ve merkezî yönetimlerindeki Kürt bakanlar, yetkililer ve memurların performansına ilişkin olarak katılımcıların yüzde 21’i onların performanslarının Arap mevkidaşlarına göre ‘çok iyi veya çok daha iyi’ olduğunu söylerken, sadece yüzde 14’lük bir kesim ‘daha kötü’ olduklarını söyledi. Geri kalanlar ise vazifeyi yerine getirmedeki profesyonellik konusunda farklı çalışanların eşit olduğunu savundu.

Iraklı Araplarda Kürdistan bölgesinin ekonomik anlamda ‘hâkimiyet altına alınması’ yönünde genel bir eğilim bulunmasına rağmen çoğunluğu, bölgenin deneyimlediği şeyi ‘takdir etme’ ve nispeten de olsa Irak’ın diğer bölgelerinin tecrübelerine ‘üstün tutma’ eğilimine sahip. Bu bağlamda katılımcıların sadece yüzde 9’u bölge hükümetinin, merkezî hükümete nazaran daha fazla yolsuzluk yaptığını ve kamu malını israf ettiğini düşünüyor

Anketin en öne çıkan sonucu, Arap vatandaşlar ile Kürdistan bölgesindeki Kürt vatandaşlar arasındaki içe içe geçmişliğin ve canlı etkileşimin ortaya koymasıydı. Şöyle ki Iraklı Arapların yüzde 84’ü daha önce bölgeyi ziyaret ettiğini ifade etti ki bu, tüm beklentilerin üzerinde ve Irak’ın diğer bölgelerini ziyaret eden bölge vatandaşlarının oranından çok daha yüksek. Bu birçok sebepten kaynaklanmakla birlikte bölgedeki turizm, eğitim kalitesi ve güvenlik istikrarı bu sebeplerin başında geliyor.

Ancak bölgeyi ziyaret edenlerin yüzde 57’si bölgenin şehirlerinde ve kasabalarındaki kontrol noktalarında uygulanan güvenlik işlemlerinden memnun olmadıklarını dile getirirken, sadece yüzde 30’luk bir kesim, bölgede ‘siyasi güvenlik’ hissetmediğini belirtti. Bununla birlikte yüzde 62’si bölge halkının kendilerine yönelik muamelesini ‘iyi ve çok iyi’ olarak nitelerken, yüzde 6’sı ‘kötü’ şeklinde değerlendirdi.

Iraklı Arapların yüzde 22’sine göre Irak’ın diğer bölgelerinde ifade özgürlüğü Kürdistan bölgesine göre daha iyi iken, yüzde 14’üne göre durum tam tersi. Yüzde 54’ü ise ifade özgürlüğünün ihlali konusunda merkezî hükümet ile bölge hükümeti arasında bir fark görmüyor

İfade özgürlüğü konusunda durum farklılık gösteriyor. Nitekim Iraklı Arapların yüzde 22’sine göre Irak’ın diğer bölgelerinde ifade özgürlüğü Kürdistan bölgesine göre daha iyi iken, yüzde 14’üne göre durum tam tersi. Yüzde 54’ü ise ifade özgürlüğünün ihlali konusunda merkezî hükümet ile bölge hükümeti arasında bir fark görmüyor.

Kopyalama ve çözüm arasında

Irak’taki Arap kamuoyunun yönelimlerine göre Iraklı Arapların yüzde 75’inden fazlası Kürdistan bölgesinin Irak egemenliği altında kalması gerektiğini vurguluyor. Yarısından çoğu ise bölgenin tümüyle dağıtılıp, merkezî bir şekilde Irak’a tekrar dahil edilmesini destekliyor. Buna karşı çıkanların oranı ise sadece yüzde 18.

dfgrt
Kerkük’ün kuzeyindeki Kürt Peşmerge güçlerine mensup savaşçılar (AFP)

Bu arada katılımcıların yüzde 45’i, Kürdistan bölgesi tecrübesinin Irak’ın diğer bölgelerine de taşınmasını talep etti ki bu, Irak kamuoyunun bölgenin tecrübesine yönelik birkaç yıl önceki görüşüne bakılırsa oldukça yüksek bir oran.

Ayrıca katılımcıların yüzde 44’ü bölgede ikamet etme ve yaşama arzusunu teyit ederken, yalnızca yüzde 27’si Irak’ın diğer bölgelerinde yaşamayı tercih ettiğini dile getirdi.

Kürdistan bölgesinin idari ve ekonomik tecrübesinin kalitesini ‘itiraf etme’ ile onun ‘merkezî egemenlik’ kapsamında kalmasını ve hatta dağıtılmasını talep etme arasındaki bu görüş farklılığı, Kürdistan bölgesi tecrübesine yaklaşımda ideolojik/milliyetçi ve belki de ‘popülist’ siyasi boyutu gözler önüne seriyor. Nitekim bölgedeki yaşam koşullarının ve kamu hizmetlerinin Irak’ın diğer bölgelerine kıyasla daha iyi olduğu teyit edilirken aynı zamanda ne pahasına olursa olsun bölgenin dağıtılıp merkezî otoriteye dahil edilmesini isteyen Iraklı Arapların oranı da yüksek.

*Bu çeviri Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden yapılmıştır.

 


Daniel Kasırgası, Libya’da Temsilciler Meclisi ve DYK arasında seçimlere ilişkin uzlaşıları baltalıyor mu?

 Daniel Kasırgası’nın Derne’de bıraktığı hasarın boyutunu gösteren bir fotoğraf (Reuters)
Daniel Kasırgası’nın Derne’de bıraktığı hasarın boyutunu gösteren bir fotoğraf (Reuters)
TT

Daniel Kasırgası, Libya’da Temsilciler Meclisi ve DYK arasında seçimlere ilişkin uzlaşıları baltalıyor mu?

 Daniel Kasırgası’nın Derne’de bıraktığı hasarın boyutunu gösteren bir fotoğraf (Reuters)
Daniel Kasırgası’nın Derne’de bıraktığı hasarın boyutunu gösteren bir fotoğraf (Reuters)

Libya olaylarını takip edenler, Daniel Kasırgası’nın sonuçlarının, geride bıraktığı ölümler, kayıp insanlar, yerinden edilmiş kişiler, silip süpürdüğü şehirler ve altyapının büyük oranda tahrip olmasıyla sınırlı kalmayarak, bütün siyasi sahneyi etkileyeceği görüşünde. Bu durum, Daniel Kasırgası’nın Temsilciler Meclisi ile Devlet Yüksek Konseyi (DYK) arasındaki Libya seçimleriyle ilgili uzlaşıları baltalayıp baltalamayacağı sorusunu da gündeme getirdi.

vrbth
DYK’nin toplantılarından bir kare (DYK)

Muhammed Tekale liderliğindeki DYK, yakın bir zamanda yaptığı açıklamada Temsilciler Meclisi’ne, doğu bölgesindeki sel felaketiyle mücadele etmeye ve felaketi yaşayan Derne’nin yeniden inşasına yönelik “acil durum bütçesini onaylayan yasayı iptal etmesi” çağrısında bulundu. Uzmanlar, DYK’nın açıklamasının imar çabalarının sekteye uğrayacağına ilişkin endişelere yol açacağını düşünüyor. Ayrıca, daha çok iki organ arasındaki eski anlaşmaların gündeme geleceğini belirttiler. Uzmanlar, seçim sürecinin denetlenmesi görevini üstlenecek, “yeni birleşik bir hükümet kurulmasını içeren yol haritası üzerinde yapılan uzlaşının” sonunun habercisi olduğunu ileri sürdü.

DYK üyesi Adil Kermus, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, “Konseyimizin itirazı, özellikle parlamento tarafından şehrin yeniden imarı için ayrılan miktarla ilgili değildir. Parlamentonun, 2023 yılı genel bütçesine ilişkin kanun tasarısını ve acil bütçe ile ilgili son yasayı, bize sunmadan oylayıp, onaylamasına karşıdır. Bu siyasi anlaşmanın hükümlerine aykırı bir durum teşkil etmektedir” ifadelerini kullandı.

rgth
Temsilciler Meclisi üyelerinin eski bir toplantısı (Temsilciler Meclisi)

Libya Parlamentosu, bu ayın ortasında yapılan acil bir oturumda, “selden etkilenen bölgelerde, selin etkileri ile mücadele etmek için 10 milyar Libya dinarı değerindeki acil durum bütçesini” onaylamıştı. Ancak bu karara DYK’den itiraz geldi. DYK’den konuya ilişkin yapılan açıklamada, devletin genel bütçe kanununda acil ihtiyaçların karşılanması için bir madde olduğu belirtildi. Buna göre hükümetin ihtiyaçları karşılamayı üstlendiği; dolayısıyla yasama müdahalesi gerekmediği” vurgulandı.

Açıklamanın devamında “Bütçe kanunu yürütme organı tarafından hazırlanır ve DYK’ye sunulması esaslarına tabidir. Ancak böyle bir şey olmadı” ifadelerine yer verildi. Ayrıca “yeniden yapılanma” için bütçe ayrılmasının, “ihtiyaçlar ve önceliklerin belirlenmesi için yeterli zaman verilmesi gereken bir konu olduğu” aktarıldı. Bunun, “hiçbir tarafın tekelleştirme hakkının olmadığı milli bir güvenlik meselesi” olduğu belirtildi.

Kermus, “Es-Sıddık el-Kebir başkanlığındaki Merkez Bankası’nın, uluslararası alanda tanınan ve Abdulhamid ed-Dibeybe’nin liderlik ettiği Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) tarafından değil de Temsilciler Meclisi’nce atanan Usame Hammad başkanlığındaki hükümet tarafından sunulması, bütçenin verilip verilmeyeceğine ilişkin önemli soruların ertelenmesine yol açtığına” işaret etti.

Halid el-Mişri’nin halefi olarak DYK’nin başına ağustos ayının başlarında Tekale’nin geçmesiyle yaşanan değişime dikkat çeken Kermus, Temsilciler Meclisi ile DYK arasındaki ilişkilerde gerilimin dönme olasılığına ilişkin, son zamanlarda gündeme gelen hususları anlayışla karşıladığını dile getirdi. Ayrıca, Halid el-Mişri’nin başkanlığının sonuna doğru Temsilciler Meclisi ile yakınlık sağlamada büyük bir ilerleme kaydettiğine dikkat çekti. Kermus, “iki organ arasında, bütçe yasaları konusunda son yıllarda, hatta Mişri’nin başkanlığı sırasında bile anlaşmazlıkların tekrarlandığına” işaret etti.

Gözlemcilere göre Tekale’nin tutumu, “DYK’nin Temsilciler Meclisi ile yaptığı önceki anlaşmaların akıbeti, özellikle de seçim yasalarının yürütülmesi için bir yol haritasının uygulanmasına ilişkin durum nedeniyle” hâlâ belirsiz. Yol haritası yeni bir hükümetin kurulmasını içeriyor ve bu, Dibeybe hükümeti ile çatışılacağı anlamına geliyor.

Kermus bu noktada “DYK’nin yeni başkanlığının, özellikle ülke yönetimini devralacak ve Dibeybe hükümetinin sonunu getirecek yeni bir hükümetin kurulması konusunda, Temsilciler Meclisi ile mutabakatı sürdürmek istemediğine dair bir yargıya varmak için henüz erken. Ayrıca, DYK’nin sadece başkanlığının değil tüm üyelerinin bir kararı olması söz konusu” dedi. Kermus, “Birleşmiş Milletler (BM) Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL) şu ana kadar siyasi süreçte ilerlemek için herhangi bir adım atmaması, Dibeybe hükümetinin iktidarda kalmasıyla özdeşleştirilebileceği şeklinde yorumlanabilir” ifadelerini kullandı.

Libya Ulusal Birlik (Tecemmu) Partisi’nin kurucu heyet başkanı Esad Zehyu ise DYK’nin açıklamasının “Libya’daki siyasi sahneye ilişkin birçok konuda iki organ arasındaki anlaşmazlıklara geri dönüşü” temsil ettiğini belirtti. Şarku’l Avsat’a konuşan Zehyu “Ne yazık ki, siyaset sahnesinin ön saflarında yer alan tüm güçler, bu karmaşıklığı artırmak için çalışıyor. Parlamento, Derne’nin yeniden inşası için onayladığı miktarı nasıl belirlerse belirlesin, temelde buna sahip değil. Yani uygulanmayacak. Bunu DYK de iyi biliyor olmalı. Ancak Temsilciler Meclisi’nin attığı adımın kendi rolünü aştığını düşünerek itiraz ediyor” dedi.

Ancak Zehyu, DYK’nin kararının aynı zamanda “Dibeybe hükümetinin tutumuna, harcamalarını takip etmek ve adil bir şekilde dağıtımını sağlamak için, iki ay önce Başkanlık Konseyi tarafından kurulan Maliye Komitesi’ne siyasi bir destek” olarak da okunabileceğini kaydetti.

rgth
Tekale ve Dibeybe görüşmesinden bir kare (UBH)

Tekale, geçtiğimiz perşembe günü başkent Trablus’ta hem Dibeybe hem de Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Abdullah el-Lafi ile bir araya geldi. Görüşmede, Derne’de ve doğu Libya’nın geri kalan şehirlerinde kurtarma, yardım çalışmaları ve devam eden destekler ele alındı.

Zeyhu bu bağlamda şu ifadeleri kullandı:

Parlamentonun yeniden yapılandırma için bu bütçeyi yasalaştırma amacı, Dibeybe hükümetinin aynı amaca yönelik bir bütçeyi onaylamasının önünü kesmektir (...) UBH geçtiğimiz günlerde, doğu bölgesi topraklarına giremediği, şirketler ve ülkelerle yeniden imar sözleşmeleri imzalayamadığı için Dünya Bankası’ndan yardım talebinde bulundu. Bu, Usame Hammad’ın bazı inşaat şirketleriyle toplantılar yapması ışığında, Temsilciler Meclisi ile siyasi rekabeti körükleme çerçevesinde yer alıyor.