Hazali’den ABD ile yapılan anlaşmaların gözden geçirilmesi çağrısı

Hekim, siyasi rekabet konusunda uyarıda bulundu

Kays el-Hazali.
Kays el-Hazali.
TT

Hazali’den ABD ile yapılan anlaşmaların gözden geçirilmesi çağrısı

Kays el-Hazali.
Kays el-Hazali.

Asaib Ehli-l Hak lideri Kays el-Hazali, ABD’yi Irak’ta eşcinselliği yaymakla suçlarken Irak hükümetine de kendisiyle yapılan anlaşmaları ve burs programlarını gözden geçirmesi çağrısında bulundu. Hazali, perşembe sabahı bayram namazı hutbesinde, Irak’ın tanık olduğu güvenlik istikrarının bir ‘direniş kararından’ kaynaklandığını dile getirdi. “Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarının çoğunun ABD’nin istediğini uyguladığı göz önüne alındığında ABD, eşcinselliği Müslüman toplumlara yaymak istiyor” dedi.

ABD’nin Irak’taki büyükelçiliğinin Ortadoğu’nun en büyüğü olduğuna dikkat çekerek eşcinselliği yaymaya çalıştığını öne süren Hazali, elitleri ve medya profesyonellerini ABD projesine karşı çıkmaya çağırırken çocuklara yönelik ABD burs programının Irak için bir tehdit oluşturduğu konusunda da uyardı.

Washington’ın yüksek lisans ve doktora öğrencilerine eğitim verme programının ise bir tehdit oluşturduğuna işaret eden Kays el-Hazali, ABD’nin Irak’taki kalkınma programının da aynı projeyi yaygınlaştırmaya çalıştığını vurguladı.

Hazali, Irak hükümetini, ABD’nin eşcinsel bir ulus olduğunu ilan etmesi karşısında, kültürel alışverişle ilgili tüm anlaşmaları gözden geçirmeye çağırdı. Ayrıca Washington ile yeni bir başlıkla herhangi bir anlaşmadan kaçınmayı talep eden Hazali, bu durumun, ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Elena Romanowski’nin Koordinasyon Çerçevesi güçlerindeki üst düzey liderler de dahil olmak üzere üst düzey Iraklı yetkililer ve liderlerle yaptığı sürekli toplantılar aracılığıyla ilan ettiği üzere, Irak’a yönelik hamle ve destek açısından yaptıklarıyla çeliştiğini dile getirdi.

Büyükelçi ve Koordinasyon Çerçevesi arasında

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Elena Romanowski’nin hamleleri, özellikle Koordinasyon Çerçevesi güçleri içerisinde bazı çevrelerde ‘itiraz ve Irak’tan sınır dışı edilmesini isteme’ noktasına varan tartışmalara yol açtı. Ancak Büyükelçi, başta Kanun Devleti Koalisyonu başkanı ve eski Başbakan Nuri el-Maliki olmak üzere, Koordinasyon Çerçevesi’nin en önde gelen liderleriyle haftalık toplantılarına devam ediyor. Maliki yaklaşık iki ay önce, büyükelçinin hareketlerini eleştirerek bunlara bir son verilmesi çağrısında bulundu. Ancak bunun karşısında onu bir ay içinde neredeyse iki kez kabul etti. Maliki ile son görüşmesinden sonra Romanowski, Maliki’nin devlet ve Irak siyasi sahnesindeki etkili varlığı nedeniyle Irak ile ABD arasındaki ilişkileri geliştirmedeki rolüne övgüde bulundu. Maliki, hem Bağdat’ın Washington’daki hem de Washington’un Bağdat’taki büyükelçilerinin karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar ilkesi uyarınca ilişkileri güçlendirmek, geliştirmek ve ikili işbirliğini tesis etmek için çaba sarf etmesi gerektiğini söyledi. Romanowski, ülkesinin Irak halkına ve Irak hükümetine bağlılığını dile getirdi.

Büyükelçi’nin gerçekleştirdiği, çok sayıda Şii lideri ve Iraklı şahsiyeti içeren bu görüşmeler, liderler arasında açıklanmayan bir konu olmaya devam ediyor. Bu çerçevede Irak hükümeti, ister büyükelçiyle isterse diğer düzeylerle bir görüşme yoluyla olsun, Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani aracılığıyla her zaman Irak- ABD ilişkilerini çeşitli düzeylerde geliştirmenin önemli olduğunu dile getiriyor.

Başarılı adımlar ve uyarı

Kays el-Hazali, Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani hükümetinin hem siyasi egemenliğe sahip olma hem de siyasi karar alma yetkisine sahip olma konusunda attığı adımlara övgüde bulundu. Hazali, Irak’ın siyasi egemenlik ve kararını sahiplenme yolunda emin adımlarla ilerlediğini söylerken, “Irak’ın bölge ülkelerini yakınlaştırma yönünde attığı adımları tebrik ediyoruz” dedi.

Hazali, Irak’ta askeri egemenliğin, üzerinde yabancı güçler, üsler ve uçaklar olduğu sürece eksik olduğuna dikkat çekerken, “Direniş Koordinasyonu’nun açıklaması, mevcut istikrarın ABD tarafının eylemlerinden kaynaklanmadığı konusunda uyardı” ifadelerini kullandı.

Kays el-Hazali, “Irak’taki mevcut güvenlik istikrarı, siyasi çıkmazda direniş gruplarının aldığı sorumlu karardan kaynaklanmaktadır” diyerek Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim de 29 Haziran’da rekabet ve anlaşmazlığa karşı uyarıda bulundu. Hekim, Kurban Bayramı namazı hutbesinde şu ifadelere yer verdi:

Biz Irak’ta bu konunun gayet iyi farkındayız. Aynı ülkenin insanları arasındaki rekabetin ve anlaşmazlığın etkilerini biliyoruz. Tüm siyasi hareketlerimizde bu dörtlünün önemini ve ulusal birliği ve toplumsal uyumu güçlendirmedeki rolünü teyit etmek için çok çalışıyoruz. Irak gibi çok çeşitli ırklar, milliyetler, mezhepler, dinler ve yaşam tarzları ile karakterize edilen bir ülkede yeniden yapılanma, inşa ve istikrarın anahtarı onlardır. Hükümet, parlamento ve siyasi güçler birlik, uyum, sabır ve merhamet yaklaşımına uymaya çağrılıyor. Aramızdaki anlaşmazlık çözüldüğünde ülkeyi kalkındırmaktan, istikrar ve refahını pekiştirmekten geri adım atıyoruz.

Hekim, dış siyaset konusunda da şunları söyledi:

Dış politikamız, ekonomik sürecin amaçlarına ve değişmezlerine dayanmalıdır. Siyasi ve seçim programlarımız, ekonomik sürecin temellerine ve onun ufkuna ve kapsamına dayanmalıdır. Hükümet ve parlamento değerlendirme kriterleri, ekonomik sürecin kazanımlarına ve sağlam planlarına dayanmalıdır. Önceliklerimiz ekonomik olmalıdır. İnanç, arkeoloji ve kültür turizminde gelecek vaat eden imkanlarımız var ve ülkemizin menfaatine yabancı yatırımcı ve para çekebilecek çok büyük imkanlara sahibiz. Petrol üretimini, gaz yatırımını artırma ve nakit geliri artırma kabiliyetine sahibiz.



Irak'ta erken oy kullanma başladı

İçişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili erken oylamada oyunu kullanıyor (Irak Haber Ajansı)
İçişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili erken oylamada oyunu kullanıyor (Irak Haber Ajansı)
TT

Irak'ta erken oy kullanma başladı

İçişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili erken oylamada oyunu kullanıyor (Irak Haber Ajansı)
İçişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili erken oylamada oyunu kullanıyor (Irak Haber Ajansı)

Irak'ta erken oylama dün başladı. Silahlı kuvvetler ve güvenlik güçleri mensupları, yarın (Salı) yapılması planlanan genel seçimler için parlamento seçimlerine katılmak üzere oy kullanmaya gitti.

Seçimlere doğru hareketlenme ve rekabet yoğunlaştıkça, siyasi bloklar, özellikle de Şii bloklar arasındaki anlaşmazlıklar giderek kızıştı. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, parlamentoda en fazla sandalye kazanma potansiyeli göz önüne alındığında, yeniden seçilme konusunda en güçlü aday olarak görülüyor. Bu durum, başta Maliki koalisyonu ve bazı silahlı gruplar olmak üzere çeşitli Şii güçlerin, özellikle ABD-İsrail'in İran'a yönelik eylemleri, İran'ın Irak'taki rolünün azalması ve artan ABD etkisi göz önüne alındığında, bu senaryonun nüfuzlarını zayıflatabileceği endişesini güçlendiriyor.

“Sadr Hareketi” lideri Mukteda es-Sadr ise Şii siyasi partilerin “yozlaşmışları yozlaşmışlarla itme” gerekçesiyle seçimlere katılma çağrılarını eleştirmeye devam ederek, seçim sürecinin tamamını boykot edeceğini yineledi.


Gazze anlaşmasının sağlamlaştırılması ve tünellerde mahsur kalan Hamas üyeleri krizinin çözülmesi için çabalar yoğun olarak sürüyor

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
TT

Gazze anlaşmasının sağlamlaştırılması ve tünellerde mahsur kalan Hamas üyeleri krizinin çözülmesi için çabalar yoğun olarak sürüyor

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında yürüyen Filistinliler (AFP)

Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşması, anlaşmanın bozulacağına dair endişelerle birlikte arabulucuların yoğun çabalarına sahne oluyor. Gazze Şeridi’nin Refah kentinde tünellerde mahsur kalan Hamas üyeleri krizi devam ederken, bir ay önce imzalanan anlaşma uyarınca ölen tüm İsrailli rehinelerin kalıntılarının iadesi henüz tamamlanamadı.

Tüm bu gelişmelerle birlikte ABD'nin özel temsilcileri Steve Witkoff ve Jared Kushner'ın İsrail'i ziyaret etmeleri bekleniyor. Ziyarette Mısır ve Katar’daki görüşmelerde anlaşmanın ikinci aşamasındaki düzenlemelerin yanı sıra özellikle de Gazze Şeridi'nin yönetimi ve bölgedeki uluslararası güçlerin yetkileriyle ilgili düzenlemeler arasında sıkışıp kalan Hamas üyeleri krizinin ele alınması amaçlanıyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli bir uzman, arabulucuların anlaşmayı pekiştirmek, ilerletmek ve onu baltalamaya yönelik her türlü girişimi engellemek için çalıştıklarına inanıyor.

İsrail haber kanalı iNews24, Witkoff'un 10 Ekim'de ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana Refah'taki tünellerde mahsur kalan Hamas üyeleri krizini görüşmek üzere Kushner ile birlikte bu hafta İsrail'i ziyaret etmesinin planlandığını bildirdi. ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı olan Kushner, 10 Ekim'de ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana Refah'ta mahsur kalan Hamas üyelerinin krizini görüşmek üzere bu hafta İsrail'i ziyaret edecek. İsrail Yayın Kurumu (IBA), ziyaretin krizi çözmek ve anlaşmayı uygulamak amacıyla pazartesi günü gerçekleşeceğini aktardı.

Anlaşmanın imzalanmasından bu yana iki ayrı kriz patlak verdi. Bunlardan en dikkat çekici olanı, ölen İsrailli rehinelerin kalıntılarının iadesiydi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinden dün yapılan açıklamada, Hamas'ın daha önce 2014 yılında Gazze'de yaşanan bir savaşta esir alınan subay Hadar Goldin'e ait olduğunu açıkladığı cenazeyi teslim aldığı belirtildi.

IBA’ya göre Hamas'ın Goldin’in cenazesini teslim etmedeki gecikmesi, ‘cenazelerin iadesi için ayrı müzakereler yürütmek istediğini ve bunu, Gazze anlaşmasının dayanıklılığını tehdit eden ikinci kriz olan Refah'taki tünellerde mahsur kalan Hamas üyelerini serbest bırakılmasıyla ilişkilendirdiğini’ gösteriyor.

Hamas, ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana 20 İsrailli rehineyi canlı olarak teslim ederken, İsrail kalan 28 rehinenin cesetlerinin teslim edilmesini beklediğini ve anlaşmanın ikinci aşamasına geçilmesi için müzakerelerin başlamasını cesetlerin geri kalanının teslim edilmesi gerektiğini belirtiyor.

Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları tarafından dün yapılan açıklamada, ‘pes etmek ya da düşmana teslim olmak’ gibi bir kavramın lügatlerinde yer almadığı belirtilerek, arabuluculara sorumluluklarını üstlenmeleri ve ateşkesin devamlılığını garanti altına alacak bir çözüm bulmaları çağrısında bulunuldu.

Kassam Tugayları, ilk aşamada cesetlerin çıkarılması sürecinin son derece karmaşık koşullar altında gerçekleştirildiğini ve cesetlerin çıkarılmasının tamamlanması için ek teknik ekip ve ekipmana ihtiyaç duyulacağını vurguladı.

Filistinli siyasi analist Abdulmehdi Mattava yaptığı değerlendirmede, Witkoff ve Kushner'ın İsrail’e yapacağı ziyaretin, tünellerde mahsur kalan Hamas üyeleri ve İsrailli rehinelerin kalıntıları krizlerinin çözümüyle sınırlı olmadığını, bu meselelerin ötesinde uluslararası güçler ve Gazze'nin yönetimi hakkında ciddi ve derinlemesine bir tartışmanın yapılmasını beklediğini belirtti. Mattava, bu kriz nedeniyle Gazze’deki ateşkes anlaşmasının ilk aşamada askıda kalacağını ve ABD'nin bu konudaki tutumunda kararlı olacağını öngörüyor.

Mattava, erken seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte İsrail'in anlaşmayı ihlal edebileceğini ve ‘anlaşmayı etkileyecek, ancak çökmesine yol açmayacak teklifler sunabileceğini’ düşünüyor.

Gazze'de tünellerde mahsur kalan Hamas üyeleri krizinin İsrail için kabul edilebilir bir bedel karşılığında çözüleceğini düşünen Mattava, ABD’nin seçeneğine göre bunun silahların teslim edilmesi için bir ‘model’ olmasının beklendiğini ifade etti. Ancak Mattava’ya göre bu konu ve kalıntılar meselesi hakkında gelecekte yapılacak görüşmelerin sonucu, Hamas'ın sert tutumuyla çatışabilir ve bu da süreci biraz aksatabilir.

Witkoff ve Kushner'ın ziyaretinden önce, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir telefon görüşmesi yaptı ve Gazze Şeridi'ndeki gelişmeleri ve ateşkesin sağlanması için yapılan çabaları görüştü.

Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından pazar günü yapılan açıklamaya göre iki bakan Gazze’deki ateşkes anlaşmasının uygulanmasına ilişkin devam eden istişarelerde yaşanan gelişmeleri görüştü ve Mısır ile Katar'ın tutumlarının sabit unsurları üzerinde mutabık kaldı. Bunların başında, Filistin topraklarının birliğini sağlamak için Batı Şeria ile Gazze Şeridi'ni birbirine bağlamanın gerekliliği ve Filistinlilerin, Filistin karar alma sürecinin birliğini koruma çerçevesinde kendi işlerini kendilerinin yürütmesinin önemi geliyor.

Görüşmede, New York'ta uluslararası istikrar gücü konuşlandırılmasına ilişkin devam eden istişareler ele alındı ve iki bakan, bu gücün görev ve yetkilerinin erken iyileşme ve yeniden inşa çabalarını destekleyecek şekilde tanımlanmasının gerekliliğini vurguladı.

Filistinli siyasi analist Mattava, Gazze Şeridi’ne konuşlandırılması planlanan uluslararası güçlerin yetkilerinin, Gazze Şeridi'nin Batı Şeria'dan ayrılmaması ve Gazze Şeridi'nin Gazzeliler tarafından yönetilmesi konularının şu anda arabulucular ve Filistinlilerin başlıca endişeleri olduğunu düşünüyor. Mattava, Mısır ve Katar’daki görüşmelerin, Gazze’deki ateşkes anlaşmasını ve istikrarını tehdit eden İsrail'in bahanelerini ortadan kaldıracak net tutumlara ulaşmayı amaçladığını söyledi.


Trump bugün eş-Şara'yı "talepler listesi" ile kabul ediyor

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Reuters)
TT

Trump bugün eş-Şara'yı "talepler listesi" ile kabul ediyor

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Reuters)

Suriye'de ve tüm dünyada gözler, ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın bugün Beyaz Saray'da gerçekleştireceği görüşmede. Bu, bir Suriye Devlet Başkanı'nın ABD başkentine yaptığı ilk ziyaret olacak.

Beyaz Saray, bu görüşmeye bir dizi taleple hazırlandı. Trump yönetimi, yeni Suriye hükümetini kimyasal silah stoklarını imha etmeye, terörle mücadele uluslararası koalisyonuna katılma anlaşması imzalamaya (bu anlaşmaya göre Suriye hükümeti DEAŞ ile mücadele sorumluluğunu üstlenecek), Suriye'yi dışlanmış bir devlet yerine potansiyel bir güvenlik ortağı olarak konumlandıracak bir ilişki kurmaya ve kayıp Amerikan vatandaşlarının bulunmasında iş birliği yapmaya ikna etmeyi amaçlıyor.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre toplantının en önemli konusunun Suriye ve İsrail arasında bir güvenlik anlaşması olması bekleniyor. Görüşmelerin, Suriye'nin, işgal altındaki Golan Tepeleri'nden feragat etmeden, 1974 tarihli Suriye-İsrail anlaşmasına benzer güvenlik düzenlemeleriyle İbrahim Anlaşmaları'na olası katılımına odaklanması bekleniyor.

Suriye İçişleri Bakanlığı, Suriye'nin doğusundaki Deyrizor ilindeki DEAŞ mevzilerini hedef alan bir güvenlik harekâtı duyurdu. Harekât kapsamında, İç Güvenlik Kuvvetleri ve diğer ilgili birimlerden uzman birlikler, Genel İstihbarat Müdürlüğü ile iş birliği içinde, çeşitli bölgelerdeki DEAŞ sığınaklarına koordineli baskınlar düzenledi.