Sudani, Esed ile terörle mücadele ve sınır güvenliği koordinasyonunu görüştü

14 yıl aradan sonra bir Irak Başbakanı ilk defa Suriye’yi ziyaret etti.

 Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, Şam’daki Halk Sarayı’nda Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile tokalaşırken (Suriye Devlet Başkanlığı Twitter hesabı)
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, Şam’daki Halk Sarayı’nda Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile tokalaşırken (Suriye Devlet Başkanlığı Twitter hesabı)
TT

Sudani, Esed ile terörle mücadele ve sınır güvenliği koordinasyonunu görüştü

 Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, Şam’daki Halk Sarayı’nda Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile tokalaşırken (Suriye Devlet Başkanlığı Twitter hesabı)
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, Şam’daki Halk Sarayı’nda Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile tokalaşırken (Suriye Devlet Başkanlığı Twitter hesabı)

14 yıl sonra ilk kez bir Irak Başbakanı Suriye’yi ziyaret etti. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani dün (Pazar) yaptığı ziyaretinde Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile güvenlik koordinasyonu, sınır güvenliği ve terör ile mücadele konularını görüştü. Sudani’nin medya ofisi tarafından yapılan açıklamada, Sudani’nin “Suriye Arap Cumhuriyeti’ne resmi bir ziyaret düzenlediği ve bu ziyaret sırasında ikili ilişkilerin ve ortak endişe konularının ele alındığı” belirtildi. Üst düzey bir heyetin eşlik ettiği Sudani’nin “Devlet Başkanı Beşşar Esed başkanlığındaki Suriye tarafıyla gerçekleştirilen kapsamlı görüşmelerde Irak heyetine başkanlık ettiği” ve söz konusu görüşmelerin, “iki ülke arasındaki iş birliği ve ortaklığı güçlendirip geliştirme yolları, ekonomi, ulaşım, ticaret, turizm, su ve iklim değişikliği etkileriyle mücadele gibi alanlarda daha kapsamlı iş birliği olanaklarının gözden geçirilmesini içerdiği” ifade edildi.

aswde
Esed, Sudani’yi Şam’daki Halk Sarayı’nda kabul etti (Suriye Devlet Başkanlığı Twitter hesabı)

Görüşmeler, ortak sınırların güvenliği, su kıtlığı ve mültecilerin geri dönüşü olmak üzere üç temel konuya odaklandı. Sudani görüşmede, Irak ve Suriye’nin “tarihsel, coğrafi ve toplumsal olarak birbirine bağlı olduğunu ve ortak kan bağlarının yanı sıra karşılıklı çıkarlarının bulunduğunu” vurguladı. Ayrıca, “kontrolsüz herhangi bir bölgenin Irak ve bölge için tehdit olmaya aday bir nokta olduğunu” söyledi.

Sınırların kontrol edilmesi

Sudani, geçen haziran ayında Irak’ı ziyaret eden Suriye Dışişleri Bakanı Faysal el-Mikdad’ın aracılığı ile Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’den Şam ziyareti için resmi bir davet almıştı. Mikdad’ın ziyareti ve Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ile görüşmesinde “Suriye’de iç barışa ulaşma ve buna bağlı tüm müzakerelerde Bağdat’ın desteğine” yönelik çalışmalara vurgu yapılmıştı. Ayrıca “Irak ve Suriye’nin, sınır güvenliğini ve istikrarını sağlamak için ortak sınırları kontrol etme, teröristlerin sızmasını önleme ve istihbarat bilgilerini paylaşmaya yönelik ikili çabaları güçlendirmeye çalıştığına” işaret edilmişti.

Sudani “Irak, istikrar yanlısı tüm ülkelerle birlikte Suriye’nin ekonomik yönden toparlanması için çalışıyor. Bu, Irak’ın çıkarınadır ve Suriye’yi yalnız bırakma gibi bir şey söz konusu değil. İki ülke arasındaki daimî koordinasyonun, özellikle terörizm ve su kıtlığı gibi ortak sorunlarla mücadelede en iyi yol” ifadelerini kullandı. Su kıtlığı ile mücadele konusunda iki taraf arasındaki iş birliğine ve bu soruna karşı kaynak ülke (Türkiye) ile oluşturulan koordinasyona, ayrıca uyuşturucu kaçakçılığı sorununa karşı ortak iş birliği planlarına da değindi.

Sudani, “mülteci sorununu çözme ihtiyacına ve istikrar faktörleri olgunlaşır olgunlaşmaz mültecilerin ülkelerine geri dönme olasılığına” değindi. Ayrıca Irak’ın Suriye’de ve özellikle de El-Hol Kampı’ndaki yerinden olmuş vatandaşlarının iadesini sağlama sözünü dile getirdi.

Terörle mücadele

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, Irak’ı “terörle mücadelede” Suriye’nin yanında yer aldığı için kutlayarak “Irak, yapılabilecek en kıymetli şeyi teklif etti. İki ülke arasındaki sahalar terör örgütlerine karşı birleşti” dedi. Irak Başbakanı’nın ziyaretini “özellikle uluslararası koşullar ve başta terörizmle mücadele olmak üzere ortak sıkıntılar çerçevesinde ikili ilişkileri güçlendirmek” için bir fırsat olarak nitelendirdi.

Esed, Sudani ile “nispeten olumlu Arap atmosferini ve Arap-Arap ilişkilerini güçlendirmek için bundan yararlanma gerekliliğini” müzakere ettiğini belirtti. Ayrıca “daha sonra ekonomiler arası ilişkilerin, iki ülkeye yansıyacak ve Suriye’ye uygulanan ablukayı hafifletecek şekilde görüşmelerin odak noktası olacağını” kaydetti.

ty56
Irak güvenlik güçleri (Arşiv - Reuters)

Irak-Suriye ilişkileri eski rejim döneminde gergin olmasına ve kısa dönemler dışında istikrarlı olmamasına rağmen Şam, Irak’ın ABD tarafından işgal edilmesini reddetmişti. Irak’taki mezhep savaşı sırasında (2006-2008), Suriye 2 milyondan fazla Iraklıya kucak açtı. Daha sonra pek çoğu Irak’taki durum istikrara kavuştuktan sonra geri dönerken, bir kısmı da Suriye’de kalmayı tercih etti. Öte yandan, 2011’de Suriye’de yaşanan olaylardan sonra Irak gerek Bağdat’ta gerekse Kürdistan bölgesinde yüzbinlerce Suriyeliyi kabul etti.

Diplomatik kapı

Irak Üniversitesi’nde Uluslararası Medya alanında öğretim görevlisi olan Dr. Fadıl el-Bedrani, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede “Irak için siyasi yönün, Suriye’nin Arap ve uluslararası düzeyde statüsünü iyileştirmek için etkili bir diplomatik kapı haline geldiğini” ifade etti. Bedrani “Ziyaretle ilişkin olarak, Suriye’deki ABD çıkarlarını hedef alan silahlı Iraklı gruplarla ilgili acil bir nokta var gibi görünüyor. ABD’ye yönelik rahatsız edici bu girişimleri engellemek için bir Irak-ABD-Suriye koordinasyonunun olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Öte yandan Nehreyn Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Dr. Usame es-Saidi, Şarku’l Avsat’a “Sudani’nin şu anda Suriye’ye yaptığı ziyaret, Irak ve hükümetinin pozitif tarafsızlık politikasına bağlılığını sürdürdüğünün bir işareti. Neticede, Suriye’nin eski konumuna dönmesiyle ilgili gelişmeler göz önüne alındığında, Irak’ın önceki dönemlerden farklı olarak bu ilişkileri güçlendirmeye çalışması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhuriyet Siyaset ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi Başkanı ve stratejist Dr. Mutez Muhyiddin ise Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Terör ve sınır güvenliği dosyaları bu ziyaretin en önemli dosyaları arasında yer alıyor. Çünkü anlaşmalar ve ziyaretler yapılmasına ve güvenlik heyetlerinin gönderilmesine rağmen, Suriye tarafıyla bu konularda henüz bir karara varılmadı ve sahada somut bir şey ortaya konmadı” ifadelerini kullandı.



Sudan, Trump ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları memnuniyetle karşıladı

TT

Sudan, Trump ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları memnuniyetle karşıladı

Sudan, Trump ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları memnuniyetle karşıladı

Sudanlılar, ABD Başkanı Donald Trump’ın açıklamalarını büyük bir memnuniyetle karşıladı. Trump, Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın talebi üzerine Sudan’daki savaşı durdurmak için ağırlığını kullanacağını ve ülkede barışın sağlanması için ‘bizzat’ devreye gireceğini duyurmuştu. Sudanlı yetkililer, bu adımı uluslararası girişimlerin ve savaşın durdurulmasına yönelik Dörtlü Mekanizma girişiminin güçlendirilmesi olarak değerlendirdi. Trump’ın açıklamaları, geçici başkent olarak belirlenen Port Sudan’dan yönetilen Sudan Egemenlik Konseyi, hükümet, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ve Nyala merkezli paralel hükümet tarafından memnuniyetle karşılandı. Açıklamaya, savaşın devam etmesini savunan gruplar da dahil olmak üzere çeşitli Sudanlı güçler destek verdi.

Trump'ın açıklamaları

Trump, çarşamba günü yaptığı açıklamada, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın kendisinden ‘Sudan konusuna güçlü bir şekilde müdahil olmasını’ talep ettiğini açıkladı. Trump, bu krize müdahil olmayı önceden planlamadığını ve Veliaht Prens ile görüşene kadar Sudan’ın gündeminde olmadığını belirtti. Veliaht Prens’in kendisinden ‘Sudan ile ilgili çok güçlü bir adım atmasını istediğini’ ifade eden Trump, Sudan’daki durumu ‘kontrol dışı ve çılgınca bir mesele’ olarak gördüğünü söyledi.

xs
ABD Başkanı Donald Trump çarşamba günü ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu'nda bir konuşma yaptı. (SPA)

Trump, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın kendisini Sudan krizine dair bilgilendirdiğini belirtti. Trump, Veliaht Prens’in kendisine, “Birçok savaştan söz ediyorsunuz, ama dünyada Sudan adında bir yer var ve orada yaşananlar korkunç” dediğini aktardı.

Trump, çarşamba günü ABD-Suudi Arabistan Yatırım Forumu’nda yaptığı konuşmada, Sudan meselesini bizzat üstlenmeye başladığını açıkladı. Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a hitaben, “Senin açıklamanın üzerinden yaklaşık 30 dakika geçtikten sonra bu konuya büyük önem vermeye başladık” dedi. Ayrıca Veliaht Prens’in anlattıklarının ardından Sudan’a yönelik farklı bir bakış açısı kazandığını ifade etti.

Trump, Sudan’a ilişkin ilgisini sosyal medya platformu Truth Social üzerinden şu ifadelerle dile getirdi: “Sudan büyük bir insani krizle karşı karşıya… Arap ve dünya liderleri, özellikle Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Sudan’da olup bitenlere derhal son verilmesi için başkanlık gücümü kullanmamı istedi.” Sudan’ın büyük bir medeniyet ve kültüre sahip olduğunu, ancak bunun maalesef kötüye gittiğini, yine de ülkeler arası iş birliği ve koordinasyonla durumun düzeltilebileceğini belirten Trump, “Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve diğer Ortadoğulu ortaklarla bu zulümlerin sona erdirilmesi için çalışacağız” dedi.

Burhan memnuniyetle karşıladı

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, Trump’ın açıklamalarına hızlı bir şekilde yanıt vererek memnuniyetini dile getirdi. Burhan, sosyal medya platformu X’te, “Teşekkürler Veliaht Prens Muhammed bin Selman, teşekkürler Başkan Donald Trump” yazdı. Ardından birkaç saat içinde Burhan’ın başkanlığındaki Egemenlik Konseyi, Port Sudan merkezli Sudan hükümetinin, ‘Sudan’da adil ve hakkaniyetli barışın sağlanması için Suudi Arabistan ve ABD’nin çabalarını memnuniyetle karşıladığını’ duyuran bir basın açıklaması yayımladı.

Basın açıklamasında, iki ülkeye ‘Sudan’da kan dökülmesini durdurma konusundaki ilgileri ve sürekli çabaları’ için teşekkür edildi. Hükümet, Sudan halkının beklediği barışı sağlamak amacıyla her iki ülke ile ciddi şekilde iş birliği yapmaya hazır olduğunu duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Sudan resmi haber ajansı SUNA’dan aktardığına göre, Başbakan Kâmil İdris de Suudi Arabistan ve ABD’nin Sudan’da kalıcı barışı sağlama çabalarını memnuniyetle karşıladığını belirtti ve barış, güvenlik ile istikrarın sağlanması için her iki ülke ile tam olarak iş birliğine hazır olduğunu vurguladı.

HDK desteği

HDK de ABD Başkanı’nın açıklamalarını destekledi. Bu görüş, HDK’ye bağlı paralel hükümetin Bakanlar Kurulu tarafından yapılan resmî açıklamada ifade edildi. İbrahim el-Mirgani, Trump’ın konuşmasında savaşın durdurulması için başkanlık ağırlığını kullanma ve Dörtlü Mekanizma ile iş birliği yapma adımını memnuniyetle karşıladı. Açıklamada ayrıca, HDK’nin, İslamcı hareket, Ulusal Kongre Partisi (eski rejim yanlıları) ve aşırı grupların Sudan’ın geleceğini belirleyecek herhangi bir siyasi süreçten dışlanmasını desteklediği vurgulandı. Mirgani, Veliaht Prens’in Sudan krizini Suudi Arabistan-ABD görüşmelerinin gündemine almasını da takdirle karşıladı.

HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu'nun (Hamideti) Siyasi Danışmanı el-Başa Tubeyk de ABD’nin açıklamalarına destek verdi. X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, “Barışı reddeden sadece savaş tüccarları ve halkların kanını emenlerdir” dedi. Bununla birlikte, herhangi bir barışın Sudan krizinin kök nedenlerini teşhis etmeyen, kalıcı çözümler üretmeyen, vatandaşlık hakları, adalet ve eşitlik üzerine inşa edilmeyen, politik hakimiyetten bağımsız profesyonel bir ordu oluşturmayı hedeflemeyen ve ülkenin sınırlarını korumayı sağlamayan bir girişim olarak sadece savaş ve çatışma döngüsünün devamı olacağını kaydetti.

HDK’nin bu tutumu, daha önce Dörtlü Mekanizma girişimini ve insani ateşkes önerisini memnuniyetle karşıladıkları açıklamalarıyla uyumlu. Buna karşılık, ordu ve müttefikleri resmî açıklamalarda girişimi temkinli karşıladıklarını ve çatışmayı sürdürmeye devam edeceklerini duyurmuştu.

Yeni ivme

Savaş karşıtı sivil güçler ise ABD’nin yeni tutumunun ülkedeki çatışmaları durdurabileceği konusunda iyimserliklerini dile getirdi. Eski Başbakan Abdullah Hamduk liderliğindeki Sivil Demokratik İttifak, ABD’nin açıklamalarını memnuniyetle karşıladığını ve Başkan Trump’ın Sudan’daki savaşı durdurma konusunu bizzat takip etmesini, ‘savaşın güvenilir düzenlemelerle durdurulup sona erdirilmesini sağlayabilecek bir işaret’ olarak değerlendirdi.

sdfg
Sivil Demokratik İttifak lideri eski Başbakan Abdullah Hamduk (Reuters)

Sivil Demokratik İttifak, bu yeni gelişmenin ‘Dörtlü Mekanizma sürecine yeni bir ivme kazandırabileceğini’ ve acil insani ateşkese güçlü bir şekilde zemin hazırlayabileceğini belirtti. Ateşkesin, sivillerin hedef alınmasını durduracağını, insani yardımın ulaştırılmasını sağlayacağını ve ülkeyi kapsamlı ve sürdürülebilir bir barış sürecine taşıyacak ciddi bir siyasi sürecin önünü açacağını vurguladı. Ancak Sivil Demokratik İttifak, savaşın durdurulması konusundaki herhangi bir ilerlemeyi, savaşı uzatmaya çalışan güçlerle doğrudan karşı karşıya gelmeye bağladı. Bunlar arasında ‘İslamcı hareket ve eski rejimin kalıntıları’ bulunuyor. Sivil Demokratik İttifak’a göre bu gruplar, ‘Sudanlıların hayatı pahasına kendi iktidarlarını yeniden üretmek için çatışmayı kışkırtıyor.’ İttifak, Sudan halkı ve sivil güçleri, savaş tarafları üzerinde baskıyı sürdürmeye ve ‘vatandaşların çıkarını dar askeri hesapların önüne koyan sorumlu müzakerelere’ katılım sağlamaya çağırdı.

Şiddet döngüsüne son vermek

Öte yandan ülkedeki en büyük siyasi partilerden biri olan Milli Ümmet Partisi, açıklamaları ‘olumlu bir adım’ olarak değerlendirdi. Parti, bu adımın Sudan halkının çektiği acıyı sona erdirmeye ve ülkenin birliğini ve geleceğini tehdit eden şiddet ve yıkım sürecine son vermeye yönelik uluslararası çabaları güçlendirdiğini belirtti. Partinin resmî açıklamasında, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın samimi ve değerli çabaları ile Dörtlü Mekanizma girişimine katılan ülkeler ve barışı sağlamak için çalışan tüm kardeş ve dost ülkelere övgüde bulunuldu. Açıklamada ayrıca, Dörtlü Mekanizma Bildirisi’nin tam olarak uygulanmasının önemi vurgulandı; bunun ‘yapıcı ve kapsamlı bir yol haritası’ olarak, ulusal bir uzlaşmayı mümkün kılacağı ve Aralık 2018 Devrimi’nin ilkeleri temelinde Sudan devletinin yeniden inşasına yol açacak ulusal bir proje üreteceği ifade edildi.

t
Milli Ümmet Partisi lideri Fadlallah Burma Nasır (AFP)

Sudan Kongre Partisi de aynı yönde hareket ederek, Başkan Trump’ın Sudan’daki savaşı durdurma dosyasını bizzat üstlenmesini, Sudan meselesine uluslararası ilgiyi artırmak ve çatışmayı durdurma çabalarını desteklemek açısından olumlu bir adım olarak değerlendirdi. Parti, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın çabalarını övdü ve ABD Başkanı’nın Dörtlü Mekanizma çerçevesindeki çalışmaları sürdürme taahhüdünü destekledi. Ayrıca 12 Eylül’de yayımlanan yol haritasını tam olarak desteklediğini açıkladı. Parti tarafından yapılan açıklamada, “Sivillerin hedef alınmasını durduracak, insani yardımın ulaştırılmasını sağlayacak ve güvenilir bir siyasi süreci başlatarak sürdürülebilir, sivil ve demokratik bir barış tesis edecek acil bir ateşkesi hızlandırmak için tüm çabamızı göstereceğiz” denildi. Parti, savaşan tarafları ‘savaşın durdurulması girişimlerine yanıt vermeye, akılcı çözümleri önceliklendirmeye ve çatışmayı sona erdirip Sudan’a istikrarı yeniden kazandıracak ciddi müzakerelere katılmaya’ çağırdı.

İslamcılar için koşullar

Sudan İslami Hareketi ise diğer aktörlerle aynı doğrultuda bir mesajı yayımladı ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın rolünü övdü.

sdfr
Sudan İslami Hareketi Genel Sekreteri Ali Ahmed Karti (Facebook)

Sudan İslami Hareketi, Genel Sekreter Ali Ahmed Karti’nin imzasıyla yayımladığı açıklamada, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın çabalarını övdü. Hareket, Sudan halkının onurunu korumak ve adalet, barış ile güvenlik değerlerini sağlamak amacıyla Veliaht Prens’e destek sunacağını belirtti. Buna karşın, başarılı bir sürecin ön şartı olarak, ‘Sudan’ı bölmeye, kaynaklarını çalmaya ve halkını aşağılamaya çalışan’ muhaliflerin eylemlerine son verilmesini şart koştu.

Karti, hakkın ve adaletin yanında duracaklarını ve ‘halkın beklentilerini gerçekleştirmek, onurunu korumak ve emniyetini sağlamak’ için çaba göstereceklerini ifade etti.


‘En büyük blok’ içindeki çıkar çatışmaları, yeni Irak hükümetinin kurulmasını geciktirecek mi?

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ve Koordinasyon Çerçevesi liderleri (Hükümet Medya Ofisi)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ve Koordinasyon Çerçevesi liderleri (Hükümet Medya Ofisi)
TT

‘En büyük blok’ içindeki çıkar çatışmaları, yeni Irak hükümetinin kurulmasını geciktirecek mi?

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ve Koordinasyon Çerçevesi liderleri (Hükümet Medya Ofisi)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ve Koordinasyon Çerçevesi liderleri (Hükümet Medya Ofisi)

Şii Koordinasyon Çerçevesi içinde yer alan siyasi bileşenler, bazı temel noktalarda birleşen ancak farklı yönelimlere sahip çeşitli akımlardan oluşuyor. Bu ortak noktaların başında, yürütmenin birinci kolu olan başbakanlık makamının Şii bileşenin elinde kalması gerektiği yönündeki görüş yer alıyor.

Buna karşılık söz konusu güçler, devlet yönetiminin biçimi, başbakanın karar alma alanı ve ülkenin karşı karşıya olduğu ekonomik, mali ve güvenlik sorunlarına ilişkin yaklaşımlar konusunda önemli ölçüde ayrışıyor.

Ayrıca bu gruplar, bölgesel ve uluslararası etkilerle ilgili konularda da farklı bakış açıları benimsiyor. Özellikle Irak’ın bir yandan ABD, diğer yandan İran ile ilişkilerine yönelik değerlendirmelerde belirgin görüş ayrılıkları göze çarpıyor.

Karmaşık ilişki ağı

Yaklaşık 20 lider ve siyasi figürden oluşan ve parlamentoda kendisini 329 sandalyeden yaklaşık 175’iyle ‘en büyük blok’ olarak ilan eden Koordinasyon Çerçevesi içindeki görüş ayrılıkları, anayasanın 76’ncı maddesi uyarınca hükümet kurmaya yetkili bu yapının yeni başbakanı belirleme çabalarını zorlaştırabilir. Bu durum, Koordinasyon Çerçevesi aktörleri arasındaki rekabetin yanı sıra blokların kendi içindeki karmaşık ilişki ve ittifak ağından kaynaklanıyor.

rgt
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin önceki toplantısından (Irak Haber Ajansı)

Açıklanan sonuçlar, görevdeki Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani’nin liderliğindeki Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Koalisyonu’nun 46 sandalye ile önde olduğunu gösterse de, uzmanlara göre bu üstünlük ittifakın ‘kırılgan’ yapısı nedeniyle ciddi sınamalarla karşılaşabilir. Verilere göre Sudani ve partisinin elinde garanti görülen sandalye sayısı yaklaşık 15’te kalıyor. Geri kalan sandalyeler ise farklı çıkar gruplarına mensup Şii ve hatta Sünni isimler ile partiler arasında dağılmış durumda. Bu grupların, kendi çıkarları Sudani’nin ikinci kez başbakanlık hedefiyle çeliştiği anda ittifaktan ayrılmaları olası görülüyor.

Sudani’nin ittifakı içinde öne çıkan isimlerden biri, Haşdi Şabi Komisyonu Başkanı Falih el-Feyyad. Feyyad’ın siyasi hareketi, Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Koalisyonu’nda en az 8 sandalye kazanmış durumda. Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı Ahmed Esedi’nin ise ittifak içinde 4 ila 5 sandalyesi bulunuyor. Buna ek olarak Musul ve diğer bazı bölgelerden seçilen Sünni siyasetçilerin elinde de 5 ila 6 sandalye yer alıyor.

Gözlemcilere göre zaman zaman bileşenleri arasında ‘uyumsuzluğa’ varan bir karışım oluşturan bu yapı, Sudani’nin ikinci dönem arzusunu desteklemekte yeterli olmayabilir. Bu durum, hükümet kurma sürecine ilişkin müzakerelerde Sudani’nin pazarlık gücünü de zayıflatabilir.

Maliki ve başlıca kazananlar

Nuri el-Maliki’nin liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu, 30 sandalye kazanarak Koordinasyon Çerçevesi içindeki ittifaklar arasında ikinci sırayı alsa da, Sudani’nin ittifakında görülen yapısal sorunların benzerini yaşıyor. Maliki ve partisinin (İslami Davet Partisi) yalnızca 10 sandalyeye sahip olduğu görülüyor. Seçim sonuçları, İslami Fazilet Partisi’nin koalisyon içindeki 12 sandalyeyi, Seyyidu’ş-Şuheda Tugayları lideri Ebu Ala el-Velai’nin ise yaklaşık 8 sandalyeyi kontrol ettiğini ortaya koyuyor. Bu tablo, tıpkı Sudani örneğinde olduğu gibi, Maliki’nin müzakere gücünü zayıflatıyor.

Öte yandan birçok gözlemci, Asaib Ehli’l Hak lideri Kays el-Hazali ile bir ölçüde Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri’nin diğer Şii parti ve güçlere kıyasla avantajlı olduğuna işaret ediyor. Bu durum, iki ismi hükümet kurma sürecinin ve başbakan belirleme müzakerelerinin en etkili aktörleri arasında konumlandırıyor. Bunun nedeni, her iki liderin de 11 Kasım’da yapılan son seçimlerde başka parti ya da oluşumlarla ortak listeye girmeden elde ettikleri ‘saf’ sandalye sayısı. Nihai sonuçlara göre Asaib Ehli’l Hak 27, Bedir Örgütü ise 21 sandalyeyi tek başına kazandı. Bu da onlara, Koordinasyon Çerçevesi masasında iki kat daha güçlü bir pazarlık imkânı sağlıyor.

ABD’nin terör listesi

İttifaklar ve koalisyonlar içindeki karmaşık ilişki ağının yanı sıra, İran’a yakınlığıyla bilinen ve ABD’nin terör listesinde yer alan bazı isimlerin durumu da Koordinasyon Çerçevesi içinde başbakan seçimi sürecini daha da zorlaştırabilecek bir unsur olarak değerlendiriliyor. Gözlemciler bu görüşlerini, Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’in “ABD’nin silahlı gruplarla bağlantılı isimlerin yeni kabinede yer almasını kabul etmeyeceği” yönündeki açıklamasına dayandırıyor.

ABD’nin terör listesinde yer alan Ebu Ala el-Velai’nin yanı sıra, 6 sandalye kazanan Ketaib Hizbullah da öne çıkan yapılardan biri. Aynı şekilde Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Koalisyonu içinde bulunan Ensarullah el-Evfiya Hareketi’nin lideri Haydar el-Garvayi de dikkat çekiyor. Öte yandan Asaib Ehli’l Hak daha önce ABD yaptırım listesine alınmıştı; bunun yanında Haşdi Şabi çatısı altında faaliyet gösteren ve Koordinasyon Çerçevesi’ne bağlı bazı diğer isimler de benzer yaptırımlara tabi bulunuyor.


İsrail yerleşimcileri Batı Şeria'da saldırılarını artırıyor

İsrail güçleri, 20 Kasım 2025'te Batı Şeria'nın Nablus kentinde bir askeri operasyon sırasında mevzi alıyor (EPA)
İsrail güçleri, 20 Kasım 2025'te Batı Şeria'nın Nablus kentinde bir askeri operasyon sırasında mevzi alıyor (EPA)
TT

İsrail yerleşimcileri Batı Şeria'da saldırılarını artırıyor

İsrail güçleri, 20 Kasım 2025'te Batı Şeria'nın Nablus kentinde bir askeri operasyon sırasında mevzi alıyor (EPA)
İsrail güçleri, 20 Kasım 2025'te Batı Şeria'nın Nablus kentinde bir askeri operasyon sırasında mevzi alıyor (EPA)

Batı Şeria’nın farklı bölgelerinde bugün yaşanan olaylar, son aylarda dikkat çekici biçimde artan yerleşimci saldırılarının yeni bir halkasını oluşturdu. Filistin haber ajansı WAFA’nın bildirdiğine göre, bugün (Cuma) sabah saatlerinde Batı Şeria’nın çeşitli bölgelerinde İsrailli yerleşimcilerin Filistinli sivillere ve onların mülklerine yönelik saldırıları yeniden tırmandı.

Güney El Halil’deki (Hebron) Masafer Yatta bölgesine bağlı Harebet el-Mercaz’da yerleşimcilerin Filistinli vatandaşlara yönelik şiddet içeren saldırısına ilişkin görüntüler ortaya çıktı.

Nablus kentinde ise yerleşimciler, Lübban eş-Şarkiye ve Amuriye köyleri arasındaki Taruca Dağı’nda yapım aşamasında olan ve Halil Ebu Senine ile ortaklarına ait altı turistik yapıyı ateşe verdi. Binaların bekçisi yangını söndürmeye çalışırken yanıklar nedeniyle yaralandı.

scd
İsrailli ve Filistinli aktivistler, yerleşimci saldırılarını protesto etmek için Batı Şeria'nın Beyt Cala kasabasında toplandı (AP)

Ayrıca Nablus’un batısındaki Deyr Şeref köyünde Nâsir Nâsir’e ait bir fidanlık yerleşimcilerin saldırısına uğradı; fidanlıktaki bitkiler ve malzemeler tahrip edildi.

Ramallah’ta da yerleşimciler, kentin kuzeyindeki Ebu Fellah köyünde bir tarım odasını kundakladı ve ırkçı sloganlar yazdı.

Beytullahim kentinde İsrail güçleri ve yerleşimcilerin Kisan köyüne yönelik saldırıları sonucu çok sayıda Filistinli gazdan etkilenerek boğulma tehlikesi geçirdi.

Filistinli yetkililere göre 1 ayda 766 saldırı

Duvar ve Yerleşim Birimleriyle Mücadele Kurumu’nun verilerine göre, yerleşimciler Ekim ayında çoğu Ramallah-El Bire, Nablus ve Hebron vilayetlerinde olmak üzere 766 saldırı gerçekleştirdi.

AB ve ABD’den sert tepki

Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri, Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimcilerin gerçekleştirdiği saldırıları sert şekilde kınadı ve aşırı yerleşimci gruplar ile bazı şahıslara yaptırım uyguladı.

Batı Şeria’da yaklaşık 700 bin İsrailli yerleşimci, 3 milyon Filistinli ile birlikte yaşamaktadır.