Hasan Abdulazim: Suriye muhalefeti safları sıkılaştırıyor

Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu Genel Koordinatörü Abdulazim, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda Arap ülkelerinin ortaya koyacağı çözümün önemini vurguladı.

Hasan Abdulazim (Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu Facebook sayfası)
Hasan Abdulazim (Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu Facebook sayfası)
TT

Hasan Abdulazim: Suriye muhalefeti safları sıkılaştırıyor

Hasan Abdulazim (Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu Facebook sayfası)
Hasan Abdulazim (Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu Facebook sayfası)

Suriye’de muhalif bir isim olan Avukat Hasan Abdulazim, 1932 yılında Şam’ın kırsal kesimindeki Halbun köyünde doğdu. Milliyetçi bir solcu ve Suriyeliler arasında tanınmış siyasi şahsiyetlerden biri olan Abdulazim, (2011 yılında kurulan) Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu’nun genel koordinatörlüğünün yanı sıra Arap Sosyalist Demokratik Birliği partisinin liderliğini ve Arap Sosyalist Demokratik Birliği ile birlikte dört partinin yer aldığı Demokratik Toplum Hareketi sözcülüğünü yapıyor. Demokratik Toplum Hareketi, iktidardaki Arap Baas Partisi liderliğindeki İlerici Ulusal Cephe'ye alternatif olarak 1979 yılında kuruldu.

Ulusal Koordinasyon Kurulu, muhalefetteki partileri ve içeriden hareket eden, bazıları milliyetçi, bazıları solcu olan isimlerin yer aldığı siyasi bir ittifak olarak karşımıza çıkıyor. Suriye'de 2011 baharında protesto gösterilerinin başlamasıyla birlikte ünlü “Şiddete hayır, mezhepçiliğe hayır, siyasi zorbalığa hayır, yabancı askeri müdahaleye hayır” sloganını benimsedi. Ulusal Koordinasyon Kurulu, geçtiğimiz haziran ayı sonlarında Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) siyasi kanadı olan ve ABD liderliğindeki uluslararası bir koalisyon tarafından desteklenen Suriye Demokratik Konseyi (SDK) ile bir siyasi anlaşma imzaladı. Ulusal Koordinasyon Kurulu böylece muhalefetteki farklı taraflar için birleştirici bir nokta haline geldi.

Şarku’l Avsat’ın, Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu Genel Koordinatörü Hasan Abdulazim ile yaşadığı Şam'da telefon görüşmesi aracılığıyla bir röportaj gerçekleştirdi.

İşte röportajın tamamı:

-SDK ile yaptığınız ittifakın duyurulmasıyla ve ortak bir cephe oluşturmanızla ilgili ne söylemek istersiniz?

İttifak, ulusal demokratik değişim projesini ve Suriye'yi yıllardır içinde bulunduğu kötü koşullardan kurtarmak için acil bir ulusal gereklilik olan diktatörlükten demokrasiye geçiş projesini benimseyen, devrimin ve muhalefetin bir araya geldiği geniş bir ulusal demokratik cephenin kurulduğu anlamına geliyor. Bununla ilgili üç ana belgenin ilki ortak komite tarafından geçtiğimiz ay tamamlandı.

asdefr

Tartışılan başlıca meseleler hangileri?

İki taraf arasında genel bir vizyon niteliğinde olan ittifakın duyurulmasından sonra, Ulusal Koordinasyon Kurulu, merkezi yönetim sistemine bağlı kalırken, SDK ve diğer Suriyeli Kürt güçlerin ademi merkeziyetçilikte ısrar etmesi nedeniyle yaşanan anlaşmazlık gibi bazı vizyonlarda, özellikle anlaşmanın uygulanmasına yönelik çalışma mekanizmalarının şeklinde birtakım siyasi anlaşmazlıklar söz konusu. Bu yüzden muhalefet güçlerinin seçimle gelmediğini dikkate alarak bu anlaşmazlıkları aktarma kararı aldık. Anlaşmada, tüm kesimleriyle Suriye halkının iradesini ortaya koyan bir geçiş döneminin sonunda Suriye’nin yeni anayasasının ve seçilmiş meclisin, ülkenin yönetim şekli olarak merkezi yönetimin benimsenmesini garantilediği bir çözüm yer alıyordu.

SDG'nin Suriye ordusuna entegrasyonu da ortak komitenin daha önce ele aldığı siyasi çözüme ilişkin konulardan biriydi. İki taraf arasında ilk olarak ellerine Suriyeli kanı bulaşmamış SDG ve Suriye Milli Ordusu (SMO) üyelerinin Suriye ordusuna tek bir blok olarak değil, operasyonel ve profesyonel bir şekilde tüm askeri ve emniyet birimlerine dağıtılarak katılmaları konusunda anlaşmaya varıldı. SDK’nın ortak komitedeki temsilcilerinin esnek ve farklı görüşler karşısında anlayışlı olduklarını gördük.

İlerici Ulusal Cephe'nin ortaya koyduğu kuruluş belgesinde Kürtlerin hakları yer almıyordu. Anlaşmanın eki mi var?

Ulusal Koordinasyon Kurulu’na göre Suriyeli Kürtler, tıpkı ülkenin toprak bütünlüğü ve birliği içinde ulusal dokusunun özgün ve tarihi bir parçası olan Süryaniler, Türkmenler ve Ermenilerle birlikte korunurken hakları da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Suriye’nin siyasi ve coğrafi birliğini teyit eden, ortak komitede üzerinde anlaşmaya varılan siyasi çözümle tüm Suriyeliler arasında eşit yurttaşlık ilkelerinin tesis edildiği demokratik bir devlete geçişe öncülük eden tek çözüm olan 2254 sayılı kararı başta olmak üzere uluslararası kararlarla siyasi çözüm çerçevesinde koruma altına alınmıştır.

Rusya’nın Suriye dosyasına ilişkin rolüyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Rusya’nın politikası, Suriye rejimine uygulanan tecridi ortadan kaldırmanın yanı sıra Arap ve bölge ülkelerini Şam ile normalleştirmeye zorlamak üzerine kurulu. Bu politika, kapsamlı bir siyasi çözüm için herhangi bir adım atılmadan rejimin iktidarda kalmasını sağlıyor. Uluslararası kararları da BMGK’nın 2254 sayılı kararını iptal edecek ve rejimin siyasi olarak değiştirilmesine, demokratik bir devletin kurulmasına ve iktidarın devrine yol açacak herhangi bir siyasi çözüm adımını engelleyecek şekilde tabloyu süslemenin ötesine geçmeyen bir çözüm vizyonu çerçevesinde uygulamaya çalışıyor.

Anayasa Komisyonu'nu kim engelliyor?

Başta Suriye rejimi, Rusya ve İran olmak üzere tüm uluslararası taraflar, BMGK’nın 2254 sayılı kararı da dahil uluslararası kararların uygulanamamasından sorumlular. Ancak Rusya’nın 2. Soçi Toplantısı çerçevesinde Suriye Anayasa Komisyonu’na katılması için rejime baskı yapmasına rağmen Şam, doğrudan Anayasa Komisyonu'nun daha önce yapılan sekiz toplantıdaki çalışmalarını engellemekten sorumlu. Rejim, Ukrayna savaşından önce Rusya’nın desteğiyle Anayasa Komisyonu’nun çalışmalarını ertelemeye ve engellemeye devam etmesi, Anayasa Komisyonu’nun çalışmalarının ve tüm siyasi sürecin aksamasına neden oldu.

Sizce Suriye Muhalefeti Yüksek Müzakere Kurulu içerideki krizi çözebildi mi?

Evet, Ulusal Koordinasyon Kurulu’nun Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), Moskova ve Kahire platformları, Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), bağımsızlar ve ılımlı silahlı gruplar ile başlatılan girişimin ardından 17 Haziran'da Cenevre'de bir toplantı düzenlendi. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterinin Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’nin yanı sıra aralarında ABD, Kanada, Türkiye ve Arap ülkelerinin büyükelçilerinin de bulunduğu Suriye Halkının Dostları Grubu’ndan 17 delege ile önemli görüşmeler gerçekleştirildi. Suriye Muhalefeti Yüksek Müzakere Kurulu birleşti ve yeniden müzakerelere liderlik etmeye başladı.

Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkelerini rolüyle ilgili ne söylemek istersiniz?

Suudi Arabistan, Suriye dosyasında son derece aktif ve önemli bir rol üstlendi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nın, 2015 yılının başlarında Riyad’da Suriye konulu birinci konferansa ev sahipliği yapması ve masraflarını karşıladığı Suriye Muhalefeti Yüksek Müzakere Kurulu’nu kurması bu rolün birer göstergesiydi. Aynı şekilde 2017 yılında Riyad’da Suriye konulu ikinci konferansa ev sahipliği yapan Suudi Arabistan, Suriye halkının çıkarları pahasına kendi çıkarlarını elde etmeye çalışan ve muhalefetin egemen kararına kendi siyasi gündemini ya da tutumunu dayatan diğer ülkelerin aksine Suriye Muhalefeti Yüksek Müzakere Kurulu’nun kurulması çalışmalarına karışmadı.

frggt
BM Genel Sekreterinin Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ve Ulusal Koordinasyon Kurulu’nun önde gelen isimleri  (Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu Facebook sayfası)

Ulusal Koordinasyon Kurulu, Arap ülkelerinin Suriye sorununu uluslararası kararlar temelinde çözmeye yönelik girişimlerini destekliyor. Arap ülkeleri, adıma adım yaklaşımı çerçevesinde Cidde ve Amman anlaşmalarını uygulamak için Suriye rejimiyle doğrudan temaslar yürütme yetkisini Ürdün'e verdi. Ulusal Koordinasyon Kurulu’nun bu temasların radikal bir siyasi çözüme ulaşmayı amaçlaması halinde bu konuda hiçbir endişesi yok.

Peki Türkiye-Suriye görüşmeleri ne durumda?

Ülkeler arası ilişkilerle ilgili çalışmaların siyasi bir çözüme ulaşması halinde her türlü yakınlaşmanın yanındayız. (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan’ın seçim zaferi sonrası Türkiye ile Suriye’nin arası seçimlerden önceki haliyle aynı değil. Çünkü Türk muhalefeti, seçim sürecinde Suriye ile yakınlaşma ve yerinden edilenlerin dönüşü kartını kullanıyordu. Ancak bugün olası yakınlaşma adımlarının atmayı her zamanki gibi erteleyecek ve hiçbir girişime cevap vermeyecek olan rejimle varılacak olası bir anlaşmanın karşılığında Türk hükümeti taleplerini daha da artıracak. Rejim, mevcut şartları kendi lehine değiştirme imkanı bulmak adına zaman kazanmak için bu tür adımları her zaman ertelemiştir.

Türkiye'nin Suriye'deki askeri varlığında olası bir değişikliğin, başta Ankara’nın PKK ile mücadelede Şam’ın katkıda bulunması talebi olmak üzere rejimle bazı sorunlar üzerinde anlaşmaya varılmasına bağlı olduğunu görüyoruz. Bir de Türkiye’deki üç buçuk milyondan fazla Suriyeli mültecinin geri dönüşüne çözüm bulunması sorunu var. Suriyeli mültecilerin güvenli bir ortam oluşturulmadan geri dönmeleri mümkün değil. Başta 2254 sayılı karar olmak üzere uluslararası kararlar uygulanmadan mültecilerin geri dönüşünden bahsetmek de mümkün değil. Bu ve benzeri sorunların çözülmesi Türkiye ve Suriye’nin yakınlaşmasını ve ilişkilerinin gelişmesini sağlayacaktır.

Rusya-Ukrayna savaşı Suriye dosyasını ne kadar etkiledi?

Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaşın tüm dünyada gerilimin yüksek olduğu bölgeleri etkilediğine şüphe yok. Rusya-Ukrayna savaşı, adeta üçüncü bir dünya savaşı gibi. Savaş yalnızca Ukrayna topraklarında yaşansa da ülkeler, iki taraftan birinin yanında yer alarak kamplaştılar. Ukrayna savaşının sonuçlarının Suriye krizini kaçınılmaz olarak etkileyeceği kesin. Belki de bu etki, Suriye halkının ve ulusal muhalefetinin yararına, olumlu bir etki olabilir. Ancak Suriye halkı aleyhine, rejim ve destekçileri lehine de olabilir.

Suriye arenasında durum nasıl?

Suriye arenası, uluslararası ve bölgesel güçlerin Suriye meselesine müdahale etmeleri ve Suriye topraklarını hesaplaşmak, çıkarlarını ve gündemlerini dayatmak için bir oyun alanı olarak görmeleri gibi birçok nedenden dolayı son derece karmaşık. Rejim, halkın barışçıl protesto gösterilerini tanımama kararı aldığından, gösterileri terör eylemi ve küresel bir komplo olarak gördüğünden çözümün yalnızca askeri müdahalede olduğuna inandığı, uluslararası bir boyuta ulaşan sınırsız bir çatışmanın patlak verdiği noktaya ulaştı. Ardından protestoları sona erdirmek için aşırılık yanlılarını hapishanelerden salıp şiddetin tırmandığı bir çatışma arenasına atmak da dahil olmak üzere tüm kartlarını oynadı. Rejim, dünyaya, yaşananların bir terör ayaklanması olduğunu, teröristlerle ve aşırılık yanlılarıyla savaştığını söyledi. Daha sonraki aşamalarda Irak, Kafkaslar ve Lübnan'dan çok uluslu mezhepçi milislerin ve ardından İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) milislerinin çatışmalara dahil olmalarına kapı aralandı.

Bir yandan bu karışıklık devam ederken Washington ve Avrupa ülkelerinin başkentlerindeki Suriye diasporası, rejimin yetkilileri hakkında soruşturma başlatılması için çaba sarf ettiler. Bu çabalar rejim ve onu destekleyen Rusya üzerinde baskı unsuru oluşturdu. Muhalif ve devrimci güçleri, Suriye’yi yakıp yıkan tüm bu gelişmelere rağmen ulusal demokratik cephelerini genişletmeye ve saflarını birleştirmeye devam etti.

Suriye Muhalefeti Yüksek Müzakere Kurulu, müzakerelerin önünü açan siyasi bir ivmenin kaydedilmesi ve istenen siyasi geçiş dönemine ulaşma yolunda somut çıktıların elde edilmesi amacıyla müzakere edilmiş bir siyasi çözüm için içeride, Arap ülkeleri ve bölgesel ve uluslararası taraflar arasında ufuk açıcı rolünü yerine getirmeye ve toplantılarını sürdürmeye çalışıyor.



Ateşkesin başlamasıyla binlerce kişi Gazze'deki yıkılmış evlerine geri dönüyor

Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (Reuters)
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (Reuters)
TT

Ateşkesin başlamasıyla binlerce kişi Gazze'deki yıkılmış evlerine geri dönüyor

Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (Reuters)
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (Reuters)

İsrail ile Hamas arasında ateşkes yürürlüğe girdikten ve İsrail güçleri Gazze Şeridi'nin bazı bölgelerinden çekilmeye başladıktan sonra, binlerce yerinden edilmiş Filistinli bugün terk edilmiş ve yıkılmış evlerine dönmeye başladı.

dfrg
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AP)

Yerinden edilmiş kişilerin oluşturduğu büyük kalabalıklar, birkaç gün önce savaş sırasında İsrail ordusunun en şiddetli operasyonlarından birinin hedefi olan Gazze Şeridi'nin en büyük yerleşim birimi Gazze şehrine doğru hareket etti.

Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde yaşayan 40 yaşındaki İsmail Zayide, “Allah’a şükür evimiz halen ayakta... ama her yer harap olmuş, mahallemizdeki evler yıkılmış, tüm binalar yerle bir olmuş” dedi.

İsrail ordusu, ateşkes anlaşmasının yerel saatle öğlen 12'de yürürlüğe gireceğini duyurdu.

dfrgty
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AP)

İsrail hükümeti bu sabah erken saatlerde Hamas ile yapılan anlaşmayı onaylayarak, askerlerin 24 saat içinde Gazze Şeridi'nde belirtilen bölgelere çekileceğini bildirdi.

Hamas'ın 72 saat içinde hayatta olan 20 İsrailli rehineyi serbest bırakması bekleniyor. Bunun ardından İsrail, İsrail hapishanelerinde uzun süreli hapis cezasına çarptırılmış 250 Filistinliyi ve savaş sırasında Gazze'de gözaltına alınan bin 700 kişiyi serbest bırakacak.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'nde iki yıldır süren savaşı sona erdirme planının ilk aşaması, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'ndeki bazı önemli kentsel alanlardan çekilmesini, ancak topraklarının yaklaşık yarısı üzerindeki kontrolünü sürdürmesini öngörüyor.

dfrgty
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Anlaşmanın hayata geçirilmesinin ardından, İsrail güçlerinin evleri yıkması ve tüm şehirleri enkaza çevirmesinin ardından çadırlarda yaşayan yüz binlerce insana yardım sağlamak için gıda ve tıbbi yardım yüklü tırlar Gazze Şeridi'ne akın edecek.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nde kalarak, Gazze Şeridi'nin silahsızlandırılmasını ve Hamas'ın silahlarının imha edilmesini sağlayacağını ifade etti. Netanyahu, “Eğer bu kolay yoldan gerçekleşirse iyi olur. Eğer gerçekleşmezse, zor yoldan gerçekleşecek” şeklinde konuştu.

dfrgth
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

Netanyahu, X hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Hükümet, hayatta olan ve ölen tüm rehinelerin serbest bırakılmasına ilişkin çerçeveyi onayladı” dedi.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta Reuters ile temas kuran sakinler, bazı İsrail güçlerinin sınırın yakınındaki doğu bölgesinden çekildiğini, ancak bölgede tank ateşi duyulduğunu söyledi.

Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda bulunan bazı İsrail askerleri mevzilerini boşaltarak doğuya, İsrail sınırına doğru ilerledi, ancak diğer güçler bölgede kaldı.

İsrail güçleri, Akdeniz kıyısından Gazze şehrine uzanan yoldan çekildi. Yüzlerce kişi, geçtiğimiz ay boyunca İsrail'in askerî harekâtına maruz kalan şehre dönmek umuduyla bu yolda toplandı.

Bölge sakinleri, bölgedeki silah seslerinin birçok kişinin ilerlemeye tereddüt etmesine neden olduğunu ve sadece birkaç kişinin yürüyerek geçmeye çalıştığını söyledi.

defrgt
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Gazze şehrindeki arama kurtarma ekipleri, daha önce ulaşamadıkları bölgelerde çalışmalarına başladı. Sağlık görevlileri, önceki hava saldırılarında hayatını kaybeden en az 10 kişinin cesedinin çıkarıldığını bildirdi.

40 yaşındaki Mehdi Sakla, “Ateşkes ve barış haberini ilk duyduğumuzda çok sevindik ve Gazze'deki evlerimize dönmeye hazırlandık. Yıkımın ortasında olsa da evlerimize dönmenin sevinci büyük. İki yıldır acı çekiyor ve bir yerden bir yere göç ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Savaşın sona ereceğine dair garantiler

Savaş, İsrail'in uluslararası izolasyonunu derinleştirdi ve Ortadoğu'daki durumu altüst ederek İran, Yemen ve Lübnan'ı da içine alacak şekilde tüm bölgeye yayıldı. Ayrıca, Trump'ın Netanyahu'ya karşı sabrını yitirdiği ve bir anlaşmaya varmak için ona baskı yaptığı görülünce, ABD ile İsrail arasındaki ilişkiler de sınandı.

İsrailliler ve Filistinliler, 67 binden fazla Filistinlinin öldürüldüğü savaşı sona erdirmek ve savaşı başlatan 7 Ekim 2023'teki sürpriz saldırı sırasında Hamas tarafından kaçırılan rehineleri geri getirmek için atılan en büyük adım olan anlaşmanın açıklanmasının ardından sevinç yaşadı.

frt
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AP)

Hamas Siyasi Büro Üyesi ve Müzakere Heyeti Başkanı Halil el-Hayye, ABD ve arabuluculardan savaşın bittiğine dair güvence aldığını söyledi.

El-Hayye, Hamas’ın ‘kardeşlerinden, arabuluculardan ve ABD yönetiminden, savaşın tamamen bittiğini teyit eden güvenceler aldığını’ ifade etti.

İsrailli rehinelerin 20'sinin Gazze Şeridi'nde halen hayatta olduğu, 26'sının öldürüldüğü ve ikisinin akıbetinin bilinmediği düşünülüyor. Hamas, ölenlerin cenazelerinin çıkarılmasının, hayatta olanların serbest bırakılmasından daha uzun sürebileceğini belirtti.

Engeller

Anlaşma tam olarak uygulanırsa, iki tarafı savaşı sona erdirmeye önceki tüm girişimlerden daha fazla yaklaştıracak.

Ancak işler yine de ters gidebilir. İki taraf, İsrail'in rehineler karşılığında serbest bırakacağı Filistinli mahkûmların listesini henüz yayınlamadı.

Hamas, İsrail'de tutuklu bulunan bir dizi önde gelen Filistinli mahkûmun yanı sıra, İsrail'in askeri harekatı sırasında tutuklanan yüzlerce kişinin de serbest bırakılmasını istiyor.

sdfr
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (Reuters)

Trump'ın 20 maddelik planındaki diğer adımlar (çatışmaların sona ermesinden sonra yıkıma uğrayan Gazze Şeridi'nin nasıl yönetileceği ve şu ana kadar İsrail'in silahlarını teslim etme talebini reddeden Hamas'ın nihai kaderi gibi konular) üzerinde henüz anlaşmaya varılamadı.

Hamas'ın yönettiği Gazze Şeridi İçişleri Bakanlığı bugün, İsrail ordusunun çekildiği bölgelere güvenlik güçleri konuşlandıracağını açıkladı.

Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, “Polis memurları, Gazze Şeridi'nin tüm vilayetlerinde işgal ordusunun çekildiği bölgelere konuşlandırılmaya başlayacak ve vatandaşlara hizmet etme, onları destekleme ve kamu ve özel mülkiyeti koruma görevlerini yerine getirecek” denildi.

kı
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (Reuters)

Hamas mensuplarının, önceki iki ateşkes sırasında olduğu gibi Gazze sokaklarına büyük sayılarla geri dönüp dönmeyeceği henüz belli değil. Kuşkusuz İsrail, böyle bir hareketi provokatif olarak değerlendirecek.

Netanyahu, uzun süredir Hamas ile herhangi bir anlaşmaya karşı çıkan iktidar koalisyonunun şüpheci tavrıyla da karşı karşıya.

frgt
Ateşkesin başlamasıyla Gazze şehrine dönen yerlerinden edilmiş Filistinliler (Reuters)

Trump, pazar günü bölgeye gideceğini ve bu ziyaret sırasında Mısır'da düzenlenecek imza törenine katılacağını duyurdu. Trump ayrıca, Knesset Başkanı Amir Ohana'dan İsrail parlamentosunda konuşma yapması için davet aldı.

Arap ve Batı ülkelerinin desteğini kazanan anlaşma, Trump için önemli bir diplomatik başarı olarak görülüyor.

Gazze Şeridi'ndeki sağlık yetkilileri, İsrail'in askerî harekâtında 67 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybettiğini belirtiyor.


Netanyahu: İsrail ordusu, Hamas silahlarını bırakana kadar Gazze'de kalmaya devam edecek

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

Netanyahu: İsrail ordusu, Hamas silahlarını bırakana kadar Gazze'de kalmaya devam edecek

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün yaptığı açıklamada, İsrail güçlerinin Hamas silahlarını bırakana kadar Gazze'de baskı kurmaya devam edeceğini söyledi.

Netanyahu, tüm rehinelerin önümüzdeki günlerde iade edileceğini belirtti.

Netanyahu açıklamasında, 48 rehineden (47'si 7 Ekim 2023'te kaçırılmış ve 2014'te öldürülen ve cesedi Hamas tarafından tutulan bir asker) 20'sinin hayatta, 28'inin ise öldürüldüğünü belirtti ve İsrail makamları tarafından daha önce açıklanmamış olan iki rehinenin (bir Nepal öğrenci ve bir İsrail askeri) ölümünü ilk kez doğruladı.

Netanyahu, Gazze Şeridi'nde tutulan tüm rehinelerin geri dönmesiyle, pazartesi akşamı İsrail'in “ulusal sevinç günü”nü kutlayabileceğini umduğunu ifade etti.

Bugün erken saatlerde, İsrail ordu sözcüsü Avichay Adraee ateşkes anlaşmasının yerel saatle 12:00'de yürürlüğe girdiğini duyurdu.


Türkiye, Gazze Şeridi'nde ordunun her türlü göreve katılmaya hazır olduğunu duyurdu

Bir Türk askeri, Suriye'nin Tel Abyad kenti yakınlarında ABD-Türkiye ortak devriyesi sırasında Türk askeri aracının yanında yürüyor... (Reuters- Arşiv)
Bir Türk askeri, Suriye'nin Tel Abyad kenti yakınlarında ABD-Türkiye ortak devriyesi sırasında Türk askeri aracının yanında yürüyor... (Reuters- Arşiv)
TT

Türkiye, Gazze Şeridi'nde ordunun her türlü göreve katılmaya hazır olduğunu duyurdu

Bir Türk askeri, Suriye'nin Tel Abyad kenti yakınlarında ABD-Türkiye ortak devriyesi sırasında Türk askeri aracının yanında yürüyor... (Reuters- Arşiv)
Bir Türk askeri, Suriye'nin Tel Abyad kenti yakınlarında ABD-Türkiye ortak devriyesi sırasında Türk askeri aracının yanında yürüyor... (Reuters- Arşiv)

Milli Savunma Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, silahlı kuvvetlerinin kuşatma altındaki ve harap durumdaki Gazze Şeridi'nde yürütülecek barışı koruma operasyonu kapsamında "kendilerine verilen her türlü görevi üstlenmeye hazır" olduğunu duyurdu.

Türkiye Milli Savunma Bakanlığı yetkilisi, gazetecilerin bir sorusuna, "Barışı sağlama ve sürdürme konusunda geniş deneyime sahip silahlı kuvvetlerimiz, kendilerinden istenen her türlü görevi üstlenmeye hazırdır" yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün yaptığı açıklamada, ülkesinin İsrail ve Hamas arasında Gazze'de sağlanan ateşkesin uygulanmasını izlemek için her türlü "misyona" katılmaya istekli olduğunu doğruladı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, dün gece Paris'te yaptığı açıklamada, "ABD, Mısır, Türkiye ve Katar'dan oluşan bir ekip kolaylaştırıcı rol oynayacak. Bu ekip, anlaşmanın ayrıntılarını takip etmek ve her iki tarafla, yani İsrail ve Hamas ile görüşmekle görevlendirilecek." dedi. Fidan, bu ülkelerin "arabulucu" olarak görev yapacağını belirtti.

İsrail hükümeti, bu sabah erken saatlerde Hamas ile ateşkes anlaşmasını onaylayarak, Gazze'deki çatışmaların 24 saat içinde durdurulması ve Gazze'de tutulan İsrailli rehinelerin 72 saat içinde serbest bırakılmasının önünü açtı.

Gazze Şeridi'ndeki Filistin Hamas hareketinin lideri Halil el-Hayye ise dün yaptığı açıklamada, hareketin "arabulucu kardeşlerden ve ABD yönetiminden savaşın tamamen sona erdiğini teyit eden garantiler aldığını" söyledi.