Mısır toplumu ikiye bölündü: ‘Vekaletle Umre’ caiz mi?

Ezher'deki alimler yeni uygulamayı tanıtan vaizi hedef aldı.

Emir Münir (Facebook hesabı)
Emir Münir (Facebook hesabı)
TT

Mısır toplumu ikiye bölündü: ‘Vekaletle Umre’ caiz mi?

Emir Münir (Facebook hesabı)
Emir Münir (Facebook hesabı)

Üç dakikalık kısa bir video, Mısır'da sosyal medya platformlarında ünlü bir ‘vaiz’ tarafından tanıtılan ‘vekaletle Umre’ fikri hakkında geniş çapta tartışma ve eleştiri dalgası başlatmak için yeterli oldu. Söz konusu videonun ardından insanlar iki gruba ayrılırken, bir kısmı bunu ‘talep ve arz ilkesine tabi ücretli bir hizmet’ olarak görürken, diğer kesim ise bunu ‘din ticareti olarak’ görüyor.

Sosyal medyada milyonlarca takipçisi olan Emir Münir (Amir Mounir), gülümseyen bir yüzle ve ihram kıyafetleriyle, geçtiğimiz Pazar akşamı kısa bir videoyla ‘vekaletle Umre’ hizmeti sunan ‘akıllı bir uygulamanın’ tanıtımını yaptı. Bu uygulama, talep edenler için binlerce lira karşılığında, üç teklife göre değişen fiyatlarla normal bir Umre, Ramazan ayında Umre veya aynı gün ‘acil’ Umre seçeneği sunuyor.

Emir Münir, videoda vefat eden bir kişi için umre talebini not alıyor. Kayıt biter bitmez, kamera ihramlı bir kişiye yöneliyor. Bu kişi, umresini vefat eden kişinin adına yapmaya niyetlendiğini söylüyor. Emir Münir, videonun sonunda, Umrenin vefat eden kişiler adına bir başkası tarafından yapılmasının sünnete uygun olduğunu ifade ediyor. Uygulamadan ilk 500 Umre talebi için yüzde 35 indirim uygulanacağını duyurmadan önce, profesyonel bir reklam performansı sergileyerek izleyicilerine sesleniyor:

“Ne bekliyorsunuz? Uygulamayı indirin ve adınıza Umre yaptırın!”

Video, Mısır genelinde ses getirirken, pek çok kişi, ‘Müslüman bir vaiz tarafından dini ritüellerin ücret karşılığında yerine getirilmesini’ eleştirdi. Vaizin bunu vatandaşlardan para karşılığında yaptığı ifade edildi. Eleştirenler arasında, Mısır'ın en yüksek dini otoritesi olan el-Ezher Üniversitesi'nden alimler de var. Ezher Üniversitesi Akaid ve Kelama Profesörü Dr. Abdulmunim Fuad, ‘ibadetlerin bir iş haline getirilmesini’ eleştirdi. Fuad, Şarku'l Avsat gazetesine verdiği demeçte, "Bu kabul edilemez bir söylem ve dini bu şekilde sömürmemiz doğru değil" dedi.

Facebook kullanıcısı Muhammed Emad, konuyla ilgili olarak yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

Şeyh Emir Münir, 4 bin lira ödeyerek bir kişinin sizin veya yakınınızın veya vefat eden bir kişinin adına Umre yapabileceği bir uygulama için reklam yapıyor. Bu kişinin kim olduğunu veya niyetini bilmiyorsunuz. Bu, din adına dolandırıcılık ve kazanç değilse, ne olarak adlandırabiliriz?

Gazeteci Muhammed Mansur ise Facebook hesabından şu yorumu yaptı:

Ben, Umre uygulaması hakkında reklam yapan, vefat edenler ve maddi durumu olmayanlar için Umre ibadetini yapma hizmeti sunan kişiye karşı değilim. Bu kişi bir hizmet sundu ve buna bir fiyat verdi. Hizmeti almak isteyenler alır, istemeyen almaz.

Münir, eleştirilerin artmasıyla birlikte, gece yarısından sonra canlı yayında takipçilerine seslendi. 5 milyondan fazla takipçisi olan Münir, eleştirilerin kendisini ‘trend’ haline getirmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Münir, ücret karşılığı Umre yaptırma hizmetinin savunucusu olmaya devam etti ve şöyle dedi:

Bazı insanlar, vefat eden babaları veya başkaları için ücretsiz olarak Umre yapmak isteyen birini bulamayabilir. Bu uygulama, bu insanların yardım almasına yardımcı olacak.

Niyetinin insanları dolandırmak olduğu takdirde Allah’ın kendisini cezalandırması için dua eden Münir, onu suçlayanları hedef alarak “Eğer yalan söylüyorsanız, Allah sizi cezalandırsın. Sizi Allah'ın izniyle adalete teslim edeceğim" dedi.

Mısırlı ünlü vaizin bu adımına eleştiri olarak kullanıcılar, daha önce X platformunda aktif olan ünlü Kuveytli vaiz Osman el-Humeys'in görüşünü paylaşmaya başladılar. Humeys, ‘vekaletle Umreyi’ ‘bir bidat’ olarak nitelendirerek ‘insanın babası veya kardeşi için Umre yapmanın daha öncelikli olduğunu’ söyledi.

Mısır yerel medyası, Mısır İslami Fıkıh Konseyi'nin, ‘ölen biri için vekaletle Umre yapmanın caiz olduğuna’ dair bir fetva yayınladı. Ancak Humeys, videoda, ‘ölen kişi için en iyi şeyin dua etmek ve sadaka vermek’ olduğunu vurguladı.



Meclis Başkanı'nın ‘Irak'ın kimliği’ konusundaki açıklamaları siyasi krize yol açtı

 Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)
Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)
TT

Meclis Başkanı'nın ‘Irak'ın kimliği’ konusundaki açıklamaları siyasi krize yol açtı

 Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)
Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)

Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani'nin açıklamaları, yardımcısı Muhsin el-Mendelavi ile yaşadığı tartışmanın ardından siyasi krize yol açarak dün yapılması planlanan oturumun ertelenmesine neden oldu.

El-Meşhedani, ‘Irak'ın kimliği’ olarak tanımladığı şeyin anayasa metninde belirtildiği gibi ‘Arap Birliği'nin kurucu üyesi’ olmakla ilişkilendirilmesini kınamış ve açıklamasında ‘bu kimliğin binlerce yıl öncesine dayandığını’ belirtmişti.

Söz konusu kimliğin bu bağlantıyla nitelendirilmesine ilişkin bir soruya cevaben el-Meşhedani, bu bağlantıyı tamamen uygunsuz bularak ‘saçma’ kelimesini kullandı ve siyasi bir krize yol açtı.

Oturumun ertelenmesine, yapılmaması konusunda ısrar etmesine ve açıklamalarını geri çekmemesine rağmen el-Meşhedani bugün X platformunda “Gerçek bir sınav anında Sünni bloklar başkan etrafında kenetleniyor” diye yazdı ve meclis başkanına destek vermek için parlamento merkezinde toplanan Sünni milletvekillerine atıfta bulundu.

Irak'ın siyasi geleneğine göre meclis başkanlığı Sünni güçlerin elindeyken, Kürtler cumhurbaşkanlığı, Şiiler ise başbakanlık koltuğuna oturuyor.

Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin liderliğindeki İnşa ve Kalkınma Bloğu, yardımcısıyla patlak veren krizi kontrol altına almak amacıyla Sünni kampı dışından el-Meşhedani'ye desteğini açıklayan ilk siyasi bloklardan biri oldu.

İnşa ve Kalkınma Bloğu Sözcüsü Firas el-Meslemavi yaptığı basın açıklamasında, “Cabbar el-Kenani, Muhammed es-Sayhud, Kazım et-Tuki ve Murtaza es-Saadi'nin de aralarında bulunduğu 5 milletvekilinden oluşan blok liderliği, oturumu etkileyen sözlü tartışmalarla ilgili olarak parlamento içinde yaşananların koşullarını belirlemek üzere Temsilciler Meclisi Başkanlığı ile kapalı bir toplantı gerçekleştirdi” dedi.

El-Meslemavi, “Yaşananlar, meclis başkanlığının toplu olarak sorumlu olduğu bir emsal teşkil ediyor. Çünkü en yüksek yasama otoritesi olan yasama kurumunun başkanlığını ve üyelerini düzenleyen usul kuralları ve Temsilciler Meclisi yasası vardır. Bu nedenle bir blok olarak çözümlerle birlikteyiz ve oturumları düzenlemek ve önemli yasaları geçirmek için uygun yolları destekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Sudani liderliğindeki İnşa ve Kalkınma Bloğu’nun el-Meşhedani ve yardımcılarıyla görüşmesi, parlamentodaki Sünni blokların el-Meşhedani'yi destekleyici bir tutum sergilemek üzere bir araya gelmesinin ardından gerçekleşti.

 Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani arasında Bağdat'ta gerçekleşen bir görüşmeden (hükümet medyası)Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani arasında Bağdat'ta gerçekleşen bir görüşmeden (hükümet medyası)

Yanlış anlama

Sünni bir siyasetçiye göre, ‘el-Meşhedani'nin açıklamaları herhangi bir belirsizlik içermiyor, ancak Şii güçlerin yardımcısını bu yöne iten kasıtlı bir iradesi olduğu anlaşılıyor’.

Adının açıklanmaması kaydıyla Şarku'l Avsat'a konuşan Sünni siyasetçi, “El-Meşhedani ile pek çok konuda aynı fikirde olmasam da, Irak'ın kimliği ve anayasal olarak Arap Birliği üyeliğiyle ilişkilendirilmesi konusunda söyledikleri doğru. Hatalı olan Irak anayasasını hazırlayan taraftır” dedi.

Söz konusu tartışma, Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı Muhsin el-Mendelavi’nin el-Meşhedani'yi telefonla arayarak “Irak'a hakaret ettin” demesiyle başladı.

Telefon görüşmesiyle yetinmeyen el-Mendelavi tartışmayı sürdürmek üzere el-Meşhedani'nin ofisine gitti ve ‘Irak'ın kimliği’ hakkındaki açıklamalarına itiraz etti. El-Meşhedani ise “Irak, Arap Birliği kurumundan daha büyüktür, 7 bin yıllıktır ve kimliğini onlarca yıllık bir kurumdan alması makul değildir” şeklinde yanıt verdi.

El-Meşhedani'nin Arap Birliği'ne ilişkin açıklamaları, meclis başkanlığı ile ilişkilerde bardağı taşıran son damla gibi görünse de el-Meşhedani televizyonda yaptığı açıklamalarda, Irak'ta önümüzdeki ay gösteriler düzenleneceğini ve bir güvenlik sorunu yaşanması halinde ‘acil durum hükümetine’ gidilebileceğini söylemek gibi başka önemli konuları da gündeme getirdi. ABD'nin Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) ile ilgili olarak tüm siyasi liderlere mesaj gönderdiğini de doğrulayan el-Meşhedani, ABD'nin yaklaşımının Halk Seferberlik Güçleri’ni yapılandırmak değil, güvenlik güçlerine entegre etmek olduğunu belirtti.

‘Boşluğu doldurmak’

Araştırmacı Yahya el-Kubeysi Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Devlet içindeki Sünni temsiliyeti sadece bir boşluğu dolduruyor, çünkü bu boşluğu Şii siyasi aktörler yönlendiriyor.”

El-Kubeysi'ye göre bu durum, Federal Yüksek Mahkeme'nin Irak Temsilciler Meclisi eski Başkanı Muhammed el-Halbusi'yi görevinden alma ve parlamentodan ihraç etme kararına kadar uzanıyor.

El-Kubeysi, “Bu karar anayasal ya da yasal bir argümana dayanmıyordu; daha ziyade siyasi bir karardı. Federal Yüksek Mahkeme de bu kararı almak için bir araçtı” ifadelerini kullandı.

Araştırmacı Seyf es-Saadi'ye göre ‘Temsilciler Meclisi'nin krizi 61. madde ve fıkralarında öngörülen yasama sürecinden sapması ve siyasi bloklar ile liderlerinin meclisin genel gidişatını kontrol etmesidir. Tüm sorumluluk meclis başkanlığına atfedilemez; aksine Temsilciler Meclisi Başkanı’nın sorumluluğu milletvekillerinin sorumluluğunu tamamlayıcı niteliktedir. Milletvekillerinin çoğu kendi bloklarının direktiflerini takip etmekte ve başkanlarının kararlarına uymamakta, bu da parlamento içinde tıkanıklığa yol açmaktadır.’

Es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, ‘beşinci parlamento döneminin sona erdiğini ve halen yürütme makamının performansını denetleyecek anayasal bir dayanaktan yoksun olduğunu’ ifade etti.