Maruni Patriği Rai’nin diyalog konusundaki tutumuna Lübnanlılardan farklı tepkiler

Berri, kendi girişimine bağlı

Maruni Patrikhanesi’nin X platformu üzerinden paylaştığı, Rai’nin (ortada) Avustralya’da çekilmiş bir fotoğrafı
Maruni Patrikhanesi’nin X platformu üzerinden paylaştığı, Rai’nin (ortada) Avustralya’da çekilmiş bir fotoğrafı
TT

Maruni Patriği Rai’nin diyalog konusundaki tutumuna Lübnanlılardan farklı tepkiler

Maruni Patrikhanesi’nin X platformu üzerinden paylaştığı, Rai’nin (ortada) Avustralya’da çekilmiş bir fotoğrafı
Maruni Patrikhanesi’nin X platformu üzerinden paylaştığı, Rai’nin (ortada) Avustralya’da çekilmiş bir fotoğrafı

Maruni Patriği Beşara er-Rai’nin son açıklamaları Lübnan’da farklı tepkilere yol açtı. Öyle ki son açıklamalar, Lübnan’da Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri’nin diyalog girişimine saldırı olarak yorumlanırken, muhalif güçlerin tutumuyla tamamen tutarlıydı. Bazı güçler, bu konuda yorum yapmadan önce Patrik’in seyahatinden dönmesini ve bu konuyu açığa kavuşturmayı beklemeyi tercih etti. Zira, bir aydan kısa bir süre içerisinde Patrikhane, cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi diyalog konusunda farklı tutumlar sergiledi.

Rai, Avustralya’nın Sidney şehrinde düzenlediği basın toplantısında “Söylediklerimizle ilgili bir kafa karışıklığı var. Ben her zaman Meclis Başkanı Berri’nin daveti öncesinde diyaloğun mecliste oylamayla ilgili olduğunu söylüyorum. Diyalog bir seçimdir, uzlaşma ise başka bir seçimdir. Diyaloğu desteklediğimi söylemedim. ‘Eğer diyalog, herkes kabul ettikten sonra gerçekleşirse desteklerim’ dedim. Bugün Meclis seçim sürecinde ve seçimlerde de diyalog içerisindeler” açıklamasında bulundu.

Rai’nin bu tutumu, başta Lübnan Kuvvetleri ve Ketaib olmak üzere muhalefet güçlerinin tavırlarıyla büyük ölçüde tutarlı.

Güçlü Cumhuriyet Bloğu üyesi Milletvekili George Okais, Rai’nin yaptığı açıklamanın, ‘bulanık sularda balık tutmaya çalışanların ve Maruni Kilisesi ile egemen Hıristiyan muhalefeti arasındaki anlaşmazlıklar hakkında konuşanların önünü kapattığını’ söyledi. Okais, “Patrik, özellikle Lübnan’daki bir önceki vaazında sarf ettiği sözlerin Meclis Başkanı Berri’nin diyalog girişimini benimsediği şeklinde yorumlanıp tasvir edilmesinden sonra, tüm bu insanları hayal kırıklığına uğrattı” dedi. Şarku’l Avsat’a konuşan Okais, “Bu sayfanın çevrilmiş olması gerekiyor. İster içeride ister dışarıda diyalog çağrısı yapan tarafların, bu diyaloğun gerçekleşmeyeceğini, yapılması durumunda direniş partileri arasında olacağını anlamaları gerekiyor. Çünkü bu ülkeyi kurtarmak, kurumlar düzenli çalışmadan ve başka hiçbir şey yapmadan, açıklanan adaylardan birine oy vermedikçe gerçekleşemez. Bu noktada adayımız eski Bakan Cihad Azur’a ya da Fransız Temsilci Jean-Yves Le Drian’ın son ziyaretinde önerdiği, kapıyı açık bıraktığımız üçüncü seçeneğe bağlılığımızı teyit ediyoruz. Ancak ne yazık ki diyalog çağrısı yapan muhalefet grubu, şimdi üçüncü bir seçeneğe yönelme ihtimalini baltalayan, adayına bağlılığını ilan eden, dolayısıyla çağrısını yaptığı diyaloğun yapılabilirliğini inkâr eden gruptur” ifadelerini kullandı.

Okais: “Diyalog tamamen dağıldı”

Okais, “Bazılarının diyalogu reddederek engellemeden muhalefeti sorumlu tutma girişimi tamamen başarısız oldu. Cumhurbaşkanının seçilmesi için art arda açık oturum çağrısı yapmaktan başka çözüm yok. Aksi takdirde cumhurbaşkanının seçilmesi sürecini engelleyen Meclis Başkanı Berri olacaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı seçilmesine yönelik dış girişimler hakkında ise George Okais, “Başından beri, cumhurbaşkanı seçimine katkıda bulunmak için tüm diplomatik görevlere temkinli yaklaştık. Bu noktada iki görüş var. Birincisi; başkanlık seçimlerinin İranlılar ile Amerikalılar arasında büyük bir çözümün parçası olacağı yönünde. Bu talihsiz bir durum ve biz buna karşı çıkıyoruz. Çünkü konuşmamızın başından beri cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Lübnan’ın bir iç meselesi olduğunu vurguluyoruz. Bir diğer görüş ise Lübnan’daki mevcut durum ve ciddi krizlerin, cumhurbaşkanlığı seçimlerini uluslararası anlaşmalara bağlamayan bir anlayışla ve bölge için yeni bir haritayla gerçekleştirmemizi gerektirdiği eğilimidir. Bir noktada iki görüş arasında şanslar eşitti. Daha sonra bugün ilk görüş ortaya koyulmadan önce Le Drian’ın misyonuyla ilgili ikinci görüş ortaya koyuldu ve bu çok tehlikeli” dedi.

Şii İkili

Şii İkili’nin kaynakları, Rai’nin diyalogla ilgili çelişkili tavırları karşısında şaşırdıklarını söylerken, “Bazı veriler, onun konuşmasında bir değişiklik olduğunu ve onu söylediklerini söylemeye iten özel bir bağlam olduğunu söylüyor. Bu da onun gerçek tavrını öğrenmek için Lübnan’a dönüşünü beklemeyi gerektiriyor” dedi. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, “Sonuçta Patrik, bir parlamento bloğunun başkanı değil. Meclis Başkanı Berri’nin davetine yanıt verecek temsilci ve blokların çoğunluğunu elde edersek diyalog oturumları önümüzdeki ay yapılacak” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Temsilciler Meclisi Başkanı Berri’ye yakın kaynaklar, girişimine bağlı olduğunu belirtirken, “Bunun esasen yurt içi ve yurt dışında var olan tek ciddi girişim olduğunu göz önünde bulundurarak, Beşli Komite’den güçlü bir ekibin bu girişimi ve cumhurbaşkanı seçimine yönelik diyaloğu desteklediğini ekliyorum” dedi. Kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada “Moderatörlüğünü Meclis Başkanı ve yardımcısının üstleneceği bu diyaloğun tamamlanması için bugün iki kat çaba sarf ediliyor” dedi. “Mekanizmaya gelince, blokların ve mezheplerin tam temsili garanti altına alınacak. Gündem, bilindiği üzere, cumhurbaşkanlığı seçimleri olan tek bir maddeyi içerecek. Süre, 7 günü geçmeyecek, ardından birbirini takip eden oturumlarda cumhurbaşkanının seçilmesi için açık bir oturum izlenecek” diyen kaynaklar, katılımcı blokların çoğunluğunun diyaloğu kabul etmesi durumunda, yani yaklaşık 100 temsilcinin diyaloğu kabul etmesi halinde, bunun gerçekleşeceğine dair hiçbir şüphenin kalmadığını dile getirdi.

Kaynaklar, diyaloğa Beşli Komite’den dengeli bir ekibin destek vereceği yönündeki konuşmalarını, ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı Victoria Nuland’ın geçici Başbakan Necib Mikati ile yakın zamanda yaptığı görüşme sonrasında belirttiği iddiaya dayandırıyor. Nuland, “Washington, bir cumhurbaşkanının seçilmesine yönelik her türlü Lübnan- Lübnan diyaloğunu destekliyor” dedi.

Özgür Yurtsever Hareket’in tavrı

Özgür Yurtsever Hareket’in Berri’nin diyaloğuna katılım konusundaki tavrı hâlâ kararsız. Hareketin siyasi organı, dün yaptığı açıklamada “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gerçekleşmesi için, cumhurbaşkanlığı meselesi, dönemin programı ve cumhurbaşkanının özellikleri ve belirli bir zaman ve mekân açısından sınır olmalı. Bu, alışılmışın dışında, bir başkan ve bir ast olmadan bunun yerine tarafsız bir yönetimle yapılmalı. Üzerinde mutabakata varılan reform programı temelinde reformist bir cumhurbaşkanının seçimine ulaşmak için karar alıcı partilerin liderleri arasında ikili, üçlü ve çok taraflı istişareler ve tartışmalar şeklini almalı. Diyaloğun sonucunu, üzerinde anlaşmaya varılan kişinin ya seçileceği ya da önerilen adaylar arasında demokratik bir şekilde rekabet edeceği, tek kayıtlı açık bir seçim oturumu izlemeli” dedi. Bu tutum, Berri’nin başkanlığını yaptığı genişletilmiş diyalog yerine ikili ve üçlü diyalog çağrısında bulunan muhalefetin tutumuna daha yakın görünüyor.

Öte yandan Hizbullah Merkez Konseyi üyesi Şeyh Nebil Kavuk, “Meclis Başkanı Berri’nin girişimi, ülkeyi kurtarmak ve başkanlık yetkisini kurtarmak için gerçek bir fırsatı temsil ediyordu. Onlar bunu engellemek için çalışmaktan gurur duyuyorlar” ifadelerini kullandı.

Kavuk, “İç ve dış girişimlerin başarısızlığı bir meydan okuma ve yüzleşme başarısı değil, bir kınama ve milli bir günahtır” dedi.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.