Ahmet Hasan el-Bekir: Bizler Saddam'ın başkanlık koltuğunda oturan esirleriyiz

Irak eski Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir ve yardımcısı Saddam Hüseyin'in 1976 yılına ait bir fotoğrafı (Getty Images)
Irak eski Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir ve yardımcısı Saddam Hüseyin'in 1976 yılına ait bir fotoğrafı (Getty Images)
TT

Ahmet Hasan el-Bekir: Bizler Saddam'ın başkanlık koltuğunda oturan esirleriyiz

Irak eski Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir ve yardımcısı Saddam Hüseyin'in 1976 yılına ait bir fotoğrafı (Getty Images)
Irak eski Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir ve yardımcısı Saddam Hüseyin'in 1976 yılına ait bir fotoğrafı (Getty Images)

“Irak’ın eski Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir'in, yardımcısı Saddam Hüseyin'in esiri olduğu doğru mu?” Bu soruyu bir gün, hem Ahmed Hasan el-Bekir’in hem de Saddam Hüseyin’in ofislerinde müdürlük görevlerinin yanı sıra bakanlık da yapan Hamid el-Cuburi’ye sordum. Bir keresinde basın toplantısı düzenleyen Saddam, Cuburi'nin cesur müdahalesine çok kızmıştı.

Cuburi, yaşananları şöyle anlattı:

“Enformasyon Bakanlığı’ndaki ofisime dönüp Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı aramak için özel telefonu kullandım. Cumhurbaşkanı ve Devrim Komuta Konseyi (DKK) başkanı Ahmed Hasan el-Bekir’in ofisinin müdürü Tuğgeneral Şefik ed-Derraci ile konuştum. Ona Cumhurbaşkanı’nı hemen görmek istediğimi söyledim. O da bana ‘Buyur gel’ dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gittim. (Tuğgeneral ed-Derraci’ye) beni Cumhurbaşkanı’nın ofisine almasını söyledim. Bana, ‘Üzgünüm bunu yapamam. Çünkü Sayın Vekil (Saddam) Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na geliyor ve acil bir konu için Cumhurbaşkanı ile görüşmek istiyor. Neredeyse gelmek üzeredir, onu bekletemem’ dedi.

Ardan kısa bir zaman geçtikten sonra Saddam geldi, bize baktı, kuru bir selam verip Cumhurbaşkanı’nın ofisine girdi. Kısa bir süre sonra Derraci’nin ofisine bitişik olan Cumhurbaşkanı’nın ofisinden Saddam ile el-Bekir arasında sert bir tartışmanın yaşandığı sesler duyduk. Ardından Saddam, Cumhurbaşkanı’nın ofisinden bir hışımla ve ofisin kapısını büyük bir gürültüyle çarpıp çıktı.

Sonra Cumhurbaşkanı’nın ofisine girdim. Cumhurbaşkanı el-Bekir, masasında ağır bir ‘Kent’ sigarası içiyordu. Selam verdim ve oturdum. Bana neden geldiğimi sordu. Ben de istifamı sunmaya geldiğimi söyledim. İstifamın sebebini sordu. Ona Ahmed Hasan el-Bekir'in bakanı olduğum halde onurumun korunmadığını hissettiğimi söyledim. Boyu nispeten kısa olan el-Bekir ayağa kalkıp oturduğu sandalyenin arkasına geçti ve sandalyeyi işaret ederek ‘Cumhurbaşkanlığı koltuğu olan bu sandalyeye işiyorum. Cumhurbaşkanı’nın bile onuru korunmuyor’ dedi. Kendi kendine konuşur gibi, ‘Ebu Heysem kardeş, cumhurbaşkanı olmayı nasıl kabul edersin, onların partisine (Baas Partisi) katılmayı nasıl kabul edersin?’ diye söylendi.

Yemin ederim yaşananları size olduğu gibi anlatıyorum. Yeniden sandalyesine dönen el-Bekir’in gözlerinde yaşlar belirdi. Ben de gözyaşlarıma hâkim olamadım. Bana, ‘İstifa etmeyi aklından çıkar. Ben senin istifanı kabul edemem, benim istifamı kim kabul eder? Bizler esiriz ve istifa etmeye hakkımız yok’ dedi.

Resmi ve askeri unvanlara sahip olan Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el-Bekir ağlıyordu. Bu manzara karşısında şoke olmuştum.

El-Bekir, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Bizler esiriz. Saddam Hüseyin'in esirleriyiz. İstifa etmeye cesareti olmayan esirler.’

Bana büyükelçi olarak ülkeden gitmemi önerdi. Ben de hükümetten ayrılmaya kararlı olduğumu söyledim. Bana bunun mümkün olmadığını belirtti. Ona bir çözümü olup olmadığını sorduğumda, beni Enformasyon Bakanlığından aldığını ve devlet bakanı olarak kalacağımı söyledi, böyle de oldu.”



Almanya'nın Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağının kara kutusunu incelememesi nedeniyle özür dilemesinin ardından İngiltere ile anlaşmaya varıldı

Haddad, başkent Trablus'ta düzenlenen mezuniyet töreninde yeni subay grubuna hitap ediyor (Arşiv - AFP)
Haddad, başkent Trablus'ta düzenlenen mezuniyet töreninde yeni subay grubuna hitap ediyor (Arşiv - AFP)
TT

Almanya'nın Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağının kara kutusunu incelememesi nedeniyle özür dilemesinin ardından İngiltere ile anlaşmaya varıldı

Haddad, başkent Trablus'ta düzenlenen mezuniyet töreninde yeni subay grubuna hitap ediyor (Arşiv - AFP)
Haddad, başkent Trablus'ta düzenlenen mezuniyet töreninde yeni subay grubuna hitap ediyor (Arşiv - AFP)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti İçişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Almanya'nın Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad ve beraberindekileri taşıyan düşen uçağın kara kutu verilerini analiz etmeyi, bu tür uçaklarla ilgili gerekli teknik kapasitenin bulunmaması gerekçesiyle reddettiğini duyurdu.

Bakanlık, Facebook sayfasında yaptığı açıklamada, Ankara Havalimanı'ndan kalktıktan yarım saat sonra düşen uçakla ilgili gerekli teknik işlemleri tamamlamak üzere İngiltere'nin "tarafsız" taraf olarak seçilmesi konusunda Türkiye ile anlaşmaya varıldığını belirtti.

Bakanlık, ölenlerin cenazelerinin bugün (Cumartesi) Trablus’a nakledilmesine karar verildiğini açıkladı.

Uçakta Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad ve beraberindeki heyet bulunuyordu. Şarku'l Avsat'ın aldığı bilgiye göre Libya Ulusal Birlik Hükümeti, uçağın kara kutusunun doğru teknik analizinin yapılması için Türk yetkililerle Almanya'ya gönderilmesi konusunda anlaşmaya vardığını duyurmuştu.


Humus bombalaması: DEAŞ sorumluluğu üstlendi... Şam misilleme sözü verdi

Dün Humus'taki bir camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlayıcı düzeneğin neden olduğu hasarı inceleyen güvenlik görevlileri (AP)
Dün Humus'taki bir camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlayıcı düzeneğin neden olduğu hasarı inceleyen güvenlik görevlileri (AP)
TT

Humus bombalaması: DEAŞ sorumluluğu üstlendi... Şam misilleme sözü verdi

Dün Humus'taki bir camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlayıcı düzeneğin neden olduğu hasarı inceleyen güvenlik görevlileri (AP)
Dün Humus'taki bir camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlayıcı düzeneğin neden olduğu hasarı inceleyen güvenlik görevlileri (AP)

Suriye hükümetinin karşı karşıya olduğu güvenlik sorunlarını bir kez daha vurgulayan yeni bir olayda, Humus şehrindeki (orta Suriye) bir camide meydana gelen patlamada en az 8 kişi öldü, 18 kişi de yaralandı. Saldırıyı DEAŞ'a bağlı bir grup üstlendi.

Suriye Arap Haber Ajansı (SANA) tarafından yayınlanan bir açıklamada, Suriye Sağlık Bakanlığı yetkilisi, Humus'un Vadi el-Deheb mahallesindeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii'ne düzenlenen bombalı saldırıda ölü sayısının 8, yaralı sayısının ise 18'e ulaştığını söyledi. Sağlık Bakanlığı Acil Durum ve Ambulans Müdürlüğü Direktörü Necib el-Nesen, ölü sayısının "kesin olmadığını" belirtti.

DEAŞ'a bağlı aşırılıkçı grup Ensar el-Sünne, saldırının bir Alevi camisini hedef aldığını belirterek sorumluluğu üstlenirken, Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab, saldırının arkasında kim varsa adaletin yerini bulacağına dair söz verdi. İbadet yerlerinin hedef alınmasını "alçakça ve korkakça bir eylem" olarak nitelendirdi.

Bu bombalama, mevcut rejimin bir yıl önce iktidara gelmesinden bu yana bir ibadethane içinde gerçekleşen ikinci saldırı oldu. Haziran ayında Şam'daki bir kilisede meydana gelen ve 25 kişinin ölümüne yol açan intihar saldırısının sorumluluğunu da "Saraya Ensar el-Sünne" grubu üstlenmişti.

Dün Humus'ta gerçekleşen bombalama, Arap dünyasında geniş çaplı kınamaya neden oldu. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, Krallığın "terörizm ve aşırıcılığı", cami ve ibadethanelerin hedef alınmasını ve masum sivillerin terörize edilmesini kesin bir dille reddettiğini vurgulayarak, Suriye ile dayanışmasını ve Suriye hükümetinin güvenlik ve istikrarı sağlamaya yönelik çabalarına desteğini teyit etti.


Gazze'deki el-Avde Hastanesi, yakıt kıtlığı nedeniyle hizmetlerinin çoğunu askıya aldı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'daki Kemal Advan Hastanesi (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'daki Kemal Advan Hastanesi (AFP)
TT

Gazze'deki el-Avde Hastanesi, yakıt kıtlığı nedeniyle hizmetlerinin çoğunu askıya aldı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'daki Kemal Advan Hastanesi (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'daki Kemal Advan Hastanesi (AFP)

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat'ta bulunan el-Avde Hastanesi, yakıt kıtlığı nedeniyle hizmetlerinin çoğunu geçici olarak askıya aldığını ve sadece acil servis gibi temel hizmetleri sürdüreceğini duyurdu.

Hastaneyi yöneten el-Avde Sağlık ve Toplum Derneği'nin program direktörü Ahmed Muhanna, AFP'ye yaptığı açıklamada, "Jeneratörleri çalıştırmak için gerekli yakıtın tükenmesi nedeniyle hizmetlerin çoğu geçici olarak askıya alındı" dedi.

"Sadece temel hizmetler, yani acil servis, doğum ve çocuk servisleri devam ediyor," dedi ve hastane yönetiminin asgari hizmet seviyesini sağlamak için jeneratör kiralamak zorunda kaldığını belirtti.

Hastanenin normalde günlük 1000 ila bin 200 litre dizel tükettiğini, ancak mevcut stokun sadece 800 litre olduğunu ve tüm bölümlerin çalışır durumda kalması için yetersiz kaldığını açıkladı.

"Devam eden yakıt krizi, hastanenin temel hizmetlerini sağlama yeteneğini doğrudan tehdit ediyor," uyarısında bulundu.

Birkaç gün süren ağrıların ardından, 30 yaşındaki Hetem Ayada sonunda el-Avda Hastanesi'ne gitmeye karar verdi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Nuseyrat'tan gelen yerinden edilmiş kadın ajansa, hastane personelinin kendisine röntgen için elektrik olmadığını ve onunla ilgilenemeyeceklerini söylediğini belirtti.

Ayada, kendisine ağrı kesici verdiklerini ve durumu düzelmezse başka bir hastaneye gitmesi gerektiğini söylediklerini anlattı.

O akşam ağrıları şiddetlendi, bu yüzden başka bir sağlık merkezine gitti ve orada safra taşı teşhisi konuldu.

Kadın, harap olmuş Gazze Şeridi'nde en temel sağlık hizmetlerinin bile eksikliğinden duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi.

İsrail ile Hamas arasında yaklaşık iki yıldır süren savaşın ardından 10 Ekim'den bu yana yürürlükte olan ateşkes anlaşmasına rağmen, Gazze Şeridi ciddi bir insani krizi yaşamaya devam ediyor.

Ateşkes anlaşması günlük 600 kamyonun girişini öngörürken, STK'lara ve Birleşmiş Milletler'e göre, Şeride insani yardım taşıyan kamyonların sayısı yalnızca 100 ila 300 arasında değişiyor.