7 maddede Ortadoğu ülkelerinin yeni "ekonomik koridor"dan kazanımları

Bölgenin dünya ekonomik haritasında daha fazla önemsenmesiyle birlikte çok kutuplu bir strateji için iyi bir seçim

(Independent Arabia)
(Independent Arabia)
TT

7 maddede Ortadoğu ülkelerinin yeni "ekonomik koridor"dan kazanımları

(Independent Arabia)
(Independent Arabia)

Halid el-Menşavi 

Analistler, Hindistan'da düzenlenen G20 zirvesinde açıklanan yeni ekonomik koridorun, uzun vadede elde edilecek kazanımların yanı sıra, Ortadoğu bölgesi ülkeleri için 7 hızlı kazanımı da içerdiğini söylediler.

2013 yılında açıklanan "İpek Yolu" projesinin rolünden çok uzak olan ve Ortadoğu bölgesinin önemli bir yer tuttuğu bu proje küresel ekonominin yeni haritasını şekillendirmeyi hedefliyor.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Hindistan, Ortadoğu ve Avrupa arasında ekonomik koridor projesine ilişkin mutabakat zaptı imzalandığını duyurdu.

G20 zirvesi oturum aralarında konuşan Veliaht Prens bu projenin altyapının geliştirilmesi ve iyileştirilmesine, limanların birbirine bağlanmasına, mal ve hizmet geçişinin artırılmasına ve ilgili taraflar arasındaki ticaret alışverişinin büyümesine katkıda bulunacağını da sözlerine ekledi.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, "Koridor aynı zamanda küresel enerji arzının güvenliğini artırmak adına elektrik ve hidrojen ihracatı ve ithalatı için boru hatlarının döşenmesine de katkıda bulunacak. Mutabakat zaptı, temiz enerji geliştirme ve tüm taraflar için yeni, kaliteli iş fırsatları ve uzun vadeli kazanımlar yaratma çabalarını destekledi." diye konuştu.

Proje iki ayrı koridordan oluşuyor: Hindistan'ı Körfez'e bağlayan Doğu Koridoru ve Körfez'i Avrupa'ya bağlayan Kuzey Koridoru.

Bu proje, inşa edilmesinin ardından mal ve hizmetlerin geçişini sağlamak üzere mevcut kara ve deniz ulaşım yollarını tamamlayacak şekilde gemilerden demiryollarına kadar sınır ötesi bir ağ oluşturacak bir demiryolunu içeriyor 

Ortadoğu ülkelerinin kazanımları

Makroekonomik analist Dr. İmad Kemal, birçok ülkenin BRICS grubuna dahil edileceğinin açıklanmasının ardından yeni koridorun doğru zamanda geldiğine ve gerek Ortadoğu ülkeleri gerekse küresel ekonomi açısından 7 kazanım elde etmeyi hedeflediğine dikkat çekti.

Kemal, Independent Arabia'ya verdiği demeçte şunları söyledi:

Proje, pandemi ve ardından Ukrayna'daki Rusya savaşından bu yana yaşanan zorlu krizler ışığında küresel ticaret hareketini geliştirmek ve aynı zamanda küresel tedarik zincirleri için güvenli rotaların sağlanmasıyla ilgili sorunları çözmek adına doğrudan çalışacak. G20 ve BRICS ülkeleriyle ticaret alışverişini artırmanın yanı sıra proje enerji ve petrokimya alanında bölgedeki dev şirketlere yeni pazarlar yaratacak. Proje aynı zamanda yeni koridor kapsamında aralarındaki ticaret hareketi artan BRICS ülkeleri arasında ortak bir para birimine sahip olunması yoluyla bölge ülkelerinin rezervleri üzerindeki baskıyı azaltmayı hedefliyor. Proje küresel ekonomi haritasının yeni oluşumu üzerinde çalışacak ve Ortadoğu bölgesi ülkelerini yeni haritada gelişmiş ve önemli bir sıraya yerleştirecek.

Ekonomi uzmanına göre projenin, bölge ülkeleri ile gelişmiş ekonomiler arasında uzmanlık ve teknoloji alışverişini kolaylaştırması ve tüm bunların Ortadoğu bölgesi ülkelerinin aradığı ekonomik büyüme oranları çerçevesinde olumlu noktalara dönüşmesi bekleniyor.  

Petrol sonrası dönemde çeşitliliği teşvik etmek

İtalya Uluslararası Siyasi Araştırmalar Enstitüsü yakın zamanda yapılan bir araştırmada Hindistan, Ortadoğu ve Avrupa arasındaki ekonomik koridorun Suudi Arabistan ve BAE'nin küresel ticaretteki rolünü güçlendirdiğini ortaya çıkardı.

Enstitü koridorun söz konusu ülkelerin petrol sonrası dönemde küresel ticaretteki rolünü çeşitlendirmeyi desteklediğini ve Körfez'i jeopolitik rekabetin merkezine yerleştirdiğini kaydetti.

Enstitü, Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri için Kuşak ve Koridorun birbirini dışlayan girişimler olmadığını ve her iki durumda da Körfez'in iş avantajına sahip olduğunu açıkladı.

Enstitüye göre ABD tarafından desteklenen Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'nun Körfez bölgesi için iki acil ve sembolik sonucu var.

İlki Suudi Arabistan ve BAE'nin küresel ticaret yolları ve küresel güvenlikteki jeoekonomik ve jeostratejik rolünü güçlendirmek.

Öte yandan, Çin'in yeni duyurduğu "Kuşak ve Yol" girişiminin de odağı Körfez bölgesine çevriliyor.

İkinci olarak ise öngörülen koridor Suudi Arabistan ve BAE'nin ekonomik ve enerji hedeflerini en üst düzeye çıkarıyor.

Bu da onlara petrol sonrası aşamada vizyon programlarını hayata geçirmek için yararlı olan yeni çeşitlilik fırsatları sağlıyor.

Siyasi açıdan bakıldığında, halihazırda güçlü olan Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri, özellikle de Riyad ve Abu Dabi, uluslararası politika yapımında oyuncu haline gelecekler.

İki koridordan oluşacak projede yer alan ülkeler şunlar: Hindistan, BAE, Suudi Arabistan, Ürdün, İsrail ve Avrupa.

Proje inşa edildikten sonra, merkezinde Körfez bölgesi olmak üzere 2000'li yıllardan bu yana gelişen ekonomik ve insani bağlantılara limanlar, demiryolları, boru hatları ve kablolar aracılığıyla fiziksel bir form sağlayacak.

Proje aslında Hindistan, Ortadoğu ve Avrupa arasındaki ticaret ve enerji akışını artırmak için bir demiryolu ve yük koridoru olarak hizmet verecek şekilde tasarlandı.

Projede ayrıca bir güç kablosu, bir hidrojen boru hattı ve yüksek hızlı bir veri kablosu inşa edilmesi bekleniyor.

Çok kutuplu bir strateji için yeni bir seçenek

Enstitü, koridor projesinin Suudi Arabistan ve BAE'nin benimsediği çok kutuplu konumu ideal bir şekilde birleştirdiğini belirtti.

Projenin duyurulması özellikle de Suudi Arabistan ve BAE'nin BRICS grubuna üye olarak girmesinin ardından yapıldı.

Hem Kuşak hem de Koridor, Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerindeki petrol sonrası çeşitlendirme planlarını destekleyerek Körfez'i rakip bağlantı planlarının merkezine yerleştiriyor. 

Enstitü ekonomik koridorun Hürmüz Boğazı'nı bir kez daha stratejik manzaranın merkezine yerleştirdiğini, bunun da Hürmüz Boğazı ve Körfez güvenliğinin küresel güvenlik kaygılarında daha ön planda olacağı anlamına geldiğini belirtti.

Ayrıca proje, ABD'nin savunma alanında Körfez İşbirliği Konseyi'ndeki ortaklarıyla bölgesel zorlukları tespit etmek ve bunları birlikte yönetmek için adım adım ittifaklar kurarak ulaşmaya çalıştığı hedef olan entegrasyon mantığına da uyuyor.

İran'la bölgesel ateşkesin gerçeğe dönüştüğü bir zaman diliminde koridor projesinin Washington ile Körfez ülkeleri arasındaki savunma entegrasyon sürecini hızlandırması muhtemel.

Ayrıca Körfez bölgesi dışından yeni uluslararası aktörlerin bölgesel deniz güvenliğine katılımı da artıyor.

Proje bu eğilimi güçlendirmek için çalışacak. Son yıllarda Körfez bölgesindeki deniz tatbikatlarına giderek artan bir şekilde çok sayıda ülke katılıyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.