Suudi Arabistan Veliaht Prensi: Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'nun olumlu yansımaları olacak

"Ekonomik koridor, ekonomik bağı güçlendirerek ülkelerimizin ortak çıkarlarına hizmet edecek. Bunun da diğer ülkelerdeki ortaklarımıza ve genel olarak küresel ekonomiye olumlu yansımaları olacak"

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (AA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (AA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi: Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'nun olumlu yansımaları olacak

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (AA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (AA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'nun, Suudi Arabistan'ın "diğer ülkelerdeki ortaklarına ve küresel ekonomiye olumlu yansımalarının olacağını" söyledi.

Suudi Arabistan'da yayın yapan El-İhbariyye kanalının haberine göre, Hindistan'a resmi ziyarette bulunan bin Selman, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin de katıldığı Suudi Arabistan-Hindistan Yatırım Forumu'nun oturum aralarında konuştu.

Bin Selman, ekonomik koridorun oluşturulmasına ilişkin imzalanan mutabakat zaptının aylar öncesinden yapılan çalışmalar neticesinde ortaya çıktığını hatırlattı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, "Ekonomik koridor, ekonomik bağı güçlendirerek ülkelerimizin ortak çıkarlarına hizmet edecek. Bunun da diğer ülkelerdeki ortaklarımıza ve genel olarak küresel ekonomiye olumlu yansımaları olacak" değerlendirmesinde bulundu.

Ekonomik koridorun faydalarına ilişkin bin Selman, "Uluslararası denizcilik trafiğine olumlu katkıları görüyoruz. Demiryolları ve liman bağlantılarını içeren alt yapı geliştirilecek. Mal ve hizmet geçişi artırılacak, ilgili taraflar arasındaki karşılıklı ticaret güçlendirilecek ve enerji boru hatları döşenecek" diye konuştu.

Sosyal medya hesabından da açıklama yapan bin Selman, ekonomik koridor hakkında, "Ekonomik koridor projesi büyük bir başarıdır ve bunun hayata geçirilmesi için sıkı bir şekilde çalışmamız gerekir" yorumunu yapmıştı.

Suudi Arabistan ile Hindistan 50 mutabakat zaptı imzaladı

Suudi Arabistan ve Hindistan, ekonomi, bankacılık, teknoloji, enerji, askeri ve kültürel alanlarda 50 mutabakat zaptı imzaladı.

Suudi Arabistan-Hindistan Yatırım Forumu kapsamında imzalanan mutabakat zaptlarının değerinin 3,5 milyar dolara ulaştığı belirtildi.

Hindistan'ın başlıca petrol tedarikçileri arasında yer alan Suudi Arabistan ile ikili ticaret hacminin yaklaşık 52 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

OPEC verilerine göre, Hindistan, ABD ve Çin'in ardından günlük 4,2 milyon varil ile dünyanın en büyük 3. petrol ithalatçısı ve tüketicisi konumunda bulunuyor.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi bin Selman, G20 Liderler Zirvesine katılan, zirvenin ardından belirsiz bir süreyle resmi Hindistan ziyaretine başlamıştı.



Körfez ülkeleri, olası İsrail-İran savaşında nasıl bir politika izleyecek?

İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
TT

Körfez ülkeleri, olası İsrail-İran savaşında nasıl bir politika izleyecek?

İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)
İran'ın İsrail'e misillemesi Tahran'da sevinçle karşılanmıştı (AFP)

İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmaların İran'a da sıçramasıyla Ortadoğu'da topyekun savaş riski her geçen gün artıyor. 

Birleşik Krallık'ın tanınmış gazetelerinden Guardian'ın analizinde, Sünni bir koalisyon oluşturan Körfez ülkelerinin İran'a ya da onun desteklediği milislere doğal olarak sıcak yaklaşmadığı belirtiliyor.

Guardian'ın diplomasi editörü Patrick Wintour'un kaleme aldığı analizde, Körfez ülkelerinin İsrail'in İran'a karşı saldırıları artırmasını istemediği ve gerilimi düşürmek için ABD'nin devreye girmesini talep ettiği aktarılıyor. 

Irak, Kuveyt, Umman, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının bölgede istikrar ve refaha giden tek yol olduğunu vurguladığı belirtiliyor. 

Ayrıca analizde, Körfez ülkelerinin Filistinlilere insani yardım ve siyasi destek dışında bir şey sağlamamaya yönelik ortak stratejilerini değiştirmeyeceği savunuluyor. 

Son çatışmaların ardından İsrail'in misilleme olarak İran'daki petrol altyapısını ve nükleer tesisleri hedef alabileceği de öne sürülüyor. Wintour, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi'nin (GCC) bu olasılıktan epey tedirgin olduğunu aktarıyor. 

GCC'nin Lübnan'daki saldırılarını durdurması için İsrail'e çağrı yaptığı fakat İran'in İsrail'e misillemesini destekleyen bir açıklamada bulunmadığına işaret ediliyor. 

Analizde, İsrail'in saldırılarını genişletmesiyle Körfez ülkelerinin bir ikilemle karşı karşıya kalacağı belirtiliyor. Bir yandan İran'ın bölgedeki etkisinin uzun vadede zayıflaması, burada sadece İsrail'in egemen olduğu istikrarsızlaştırıcı bir güç boşluğu yaratabilir. Diğer yandan bu boşluk, Körfez ülkeleri için İran'ın zayıflığından faydalanma ve Tahran'ın desteklediği milisleri geri püskürtme fırsatı yaratabilir. 

Analize göre İran'ın zayıflaması, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'ye Tahran destekli grupları dizginlemesi için daha fazla alan sağlayabilir. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad da Lübnan'daki nüfuzunu yeniden kazanabilir.

Wintour, en önemli denge unsurunun Suudi Arabistan-İran ilişkileri olduğunu belirtiyor. İki ülke, Çin'in ev sahipliğiyle 10 Mart 2023'te bir araya gelerek ilişkileri normalleştirme kararı almıştı. 7 yıl aradan sonra diplomatik ilişkiler tekrar başlatılmıştı.

Berlin merkezli Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin pazartesi yayımladığı raporda da Riyad ve Tahran arasındaki ilişkilerin bölgede barışı sağlamaya yönelik kilit önem taşıdığına dikkat çekilmişti.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal Bin Ferhan'la Katar'da dün yaptığı görüşmede, İsrail'in bölgedeki saldırganlığına karşı İslam ülkelerine birlik çağrısı yapmıştı.

İsrail'in bir sonraki adımı ne olacak?

İsrail'in önce Hamas lideri İsmail Haniye'yi Tahran'da, sonra da Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ı Beyrut'ta öldürmesinin ardından İran da aylardır beklenen misillemeyi salı gecesi yapmıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'ın "ağır bedel" ödeyeceğini söylerken, ABD de Tel Aviv yönetimine destek veriyor. 

Amerikan medya kuruluşu CNN, "bölgesel savaşın fiilen başladığını" yazıyor. Kimliğinin açıklanmamasını isteyen İsrailli bir eski üst düzey askeri yetkili, Tel Aviv yönetiminin seçeneklerini değerlendirdiğini belirtiyor. 

Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett, İran'a kapsamlı saldırı düzenlenmesini savunuyor fakat CNN'e konuşan yetkili, Tel Aviv'in fevri davranmayacağını ve daha ölçülü bir saldırı planı yapabileceğini öne sürüyor. 

Öte yandan Amerikan gazetesi New York Times (NYT), İsrail ordusunun İran'a güçlü bir misilleme düzenleyebileceğini yazıyor. İsrail'in Ulusal Güvenlik Konseyi'nde İran stratejisinden sorumlu eski yetkili Yoel Guzansky, şunları söylüyor: 

İsrail'de ordu, savunma uzmanları, analistler ve siyasetçiler arasında İran'ın saldırısına güçlü şekilde karşılık verilmesine dair fikir birliği var.

NYT'ye konuşan yetkililer, Tel Aviv'in misillemeye yönelik kararını büyük ihtimalle cuma akşamı Roş Haşanah'ın sona ermesiyle vereceğini belirtiyor. Roş Haşanah'ta Yahudiler, İbrani takvimine göre yeni yılın gelişini kutluyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times, CNN