Hindistan'ı Avrupa'ya bağlayacak koridor hakkında bilinenler

Hindistan'dan başlayan koridor BAE, Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail rotasını izleyerek Avrupa'ya ulaşacak

Yeni ekonomik koridorun Avrupa'yla Hindistan arasındaki ticareti yüzde 40 oranında artırması bekleniyor (Reuters)
Yeni ekonomik koridorun Avrupa'yla Hindistan arasındaki ticareti yüzde 40 oranında artırması bekleniyor (Reuters)
TT

Hindistan'ı Avrupa'ya bağlayacak koridor hakkında bilinenler

Yeni ekonomik koridorun Avrupa'yla Hindistan arasındaki ticareti yüzde 40 oranında artırması bekleniyor (Reuters)
Yeni ekonomik koridorun Avrupa'yla Hindistan arasındaki ticareti yüzde 40 oranında artırması bekleniyor (Reuters)

Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de düzenlenen G20 liderler zirvesinde yaşanan en önemli gelişmelerden biri ABD, Hindistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri liderlerinin açıkladığı Hindistan'ı Ortadoğu ve Avrupa'ya bağlayacak yeni ticaret yolu girişimi olmuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün Yeni Delhi dönüşünde bir grup gazeteciye yaptığı açıklamada, "Türkiyesiz bir koridor olmaz. Türkiye, önemli bir üretim ve ticaret üssü. Doğudan batıya trafik için en uygun hat Türkiye üzerinden geçmek durumunda" ifadeleriyle projeye itirazını dile getirdi.

Türkiye'nin dışarda bırakıldığı, "Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru" isimli proje, Hindistan'ın Mumbai limanından kalkan gemilerin Dubai'ye yanaşmasını, buradan da demiryoluyla Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail rotasını takip ederek Akdeniz üzerinden Avrupa'ya bir nakliye rotası oluşturulmasını öngörüyor.

Avrupa'ya Yunanistan'ın Pire limanı üzerinden giriş yapması planlanan koridorun Almanya'nın kuzeyindeki Hamburg limanına kadar ulaşması bekleniyor.

ABD yönetimi, projeyi Pekin'in yaklaşık 10 yıl önce uygulamaya başladığı, Çin'i dünyaya bağlamayı hedefleyen Kuşak ve Yol Girişimi'ne bir alternatif olarak görüyor.

Proje kapsamında yeni demiryolu ağları ve limanlar inşa edilmesi planlanırken, koridor üzerinde veri akışını kolaylaştıracak fiberoptik ağların, elektrik şebekelerinin ve temiz hidrojen sevkiyatını mümkün kılacak boru hatlarının da oluşturulması gündemde.

ABD'nin Kuşak ve Yol'u dengeleme girişimi

Hindistan'ı Ortadoğu üzerinden Avrupa'ya bağlayacak ekonomik koridor birçok analist tarafından ABD'nin Çin öncülüğündeki Kuşak ve Yol Projesi'ne bir yanıtı olarak görülüyor.

Pekin yönetimi 2013'te içinde onlarca altyapı projesi barındıran Kuşak ve Yol'un ilk adımlarını atmıştı.

10 yılda yaklaşık 1 trilyon dolar harcanan proje kapsamında Çin yönetimi, 150'den fazla ülke ve 30 uluslararası örgütle işbirliği anlaşmaları imzaladı. Ancak son dönemde girişim kapsamındaki altyapı projelerinde bazı finansal ve siyasi problemlerle karşı karşıya kaldı. 

Dünya Bankası, Harvard Kennedy Okulu ve Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü'nde araştırmacıların hazırladığı ortak çalışmada, Kuşak ve Yol Girişimi'ndeki altyapı projelerinin inşası için Çin'den yüksek miktarda kredi alan 22 ülkenin bu borçları ödeyemediği ve Pekin'in bu ülkelere 2008-2023 periyodunda 240 milyar dolarlık kurtarma paketi sunmak zorunda kaldığı ifade edilmişti.

ABD Başkanı Joe Biden da geçen ay yapılan G7 toplantısında, Kuşak ve Yol Girişimi'ni "borç ve tuzak anlaşması" olarak niteleyerek G7 ülkelerinin projeye alternatifler oluşturabileceğini söylemişti.

Ancak Biden, G20'nin ardından konuyla ilgili daha yumuşak bir tutum takınarak, ABD-Çin ilişkilerini geliştirmek konusunda "samimi" olduğunu ve Pekin'i izole etmek gibi bir niyetlerinin olmadığını vurgulamıştı.

Bu bağlamda yeni oluşturulacak Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru'nun Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'ne rakip mi yoksa tamamlayıcı bir işlevde mi olacağı sorusunun halen net bir yanıtı yok.

(AA)

Ortadoğu'da "normalleşme" ve Körfez ülkeleri

Geçtiği bölgelerde ekonomik büyümeyi ve istihdamı artırmayı, nakliye süresini de yüzde 40 oranında azaltmayı hedefleyen projenin en önemli ayaklarından biri de Ortadoğu.

Ortadoğu'da Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail rotasını takip edecek koridorun bölgeyi bir ekonomik merkez haline getirmesi beklense de siyasi sonuçlarının da olması bekleniyor.

Arap ülkeleriyle İsrail arasındaki normalleşme çabaları projenin işlevsellik kazanması için önemli noktalardan biri. 

Bilindiği üzere İsrail yönetimi 2020'de Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Fas'la ilişkileri normalleştirme yoluna gitmiş, bu yılsa Suudi Arabistan'la İsrail arasında ABD öncülüğünde bir dizi görüşme gerçekleştirilmişti.

Madalyonun diğer yüzündeyse bir kez daha Çin var...

Körfez ülkeleri bir süredir geleneksel müttefik olarak gördükleri ABD'yle ilişkilerini farklı bir düzeyde ele alarak, Çin'le iyi ilişkiler geliştirme yoluna gitmiş ve bölgede bir denge kurmayı hedefleyen politikalar izlemeyi seçmişti.

G20 zirvesinden birkaç hafta önce de Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya ve Çin'in öncülük ettiği BRICS grubuna resmen dahil edilmişti. 

Türkiye'nin alternatifi: Irak Kalkınma Yolu Projesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yeni Delhi'den dönüş yolculuğunda gündemindeki konulardan biri olan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru, Ankara için kötü haber.

Zira Türkiye bir süredir benzer bir rotayı, Basra Körfezi'nden başlayarak tüm Irak'ı güneyden kuzeye doğru kateden bir demiryolu hattıyla oluşturmak istiyor.

Irak Kalkınma Yolu Projesi ismi verilen demiryolu hattı Türkiye'nin güneydoğusunda sonlanıyor.

Konuyla ilgili yaptığı açıklamada bu projeye dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

Bu süreçte bizim çok önemsediğimiz bir adım ise Körfez'in bizimle beraber attığı adım. Irak, Katar, Abu Dabi üzerinden, Türkiye üzerinden Avrupa'ya giden bir yoldan, bir koridordan bahsediyoruz. Bu konuda özellikle Muhammed Bin Zayed dün çok daha kararlı bir telkinde bulundu, 'Bu işi uzatmayalım, 60 günde görüşmeleri arkadaşlarımız bitirsinler ve hemen temelleri atalım, yola koyulalım' dedi. Birleşik Arap Emirlikleri bu işe çok hazır. Katar çok hazır. Bizler de buna çok çok hazırız. Bu adımı inşallah bu şekilde atmış olacağız.

Independent Türkçe



Moskova, Oreşnik füzelerinin aktif hizmete girdiğini duyurdu

Rusya Savunma Bakanlığı, Belarus'ta yeri açıklanmayan bir bölgede gerçekleştirilen eğitim tatbikatı sırasında Rus yapımı "Oreşnik" füze sistemini gösteren bir fotoğraf yayınladı (AP)
Rusya Savunma Bakanlığı, Belarus'ta yeri açıklanmayan bir bölgede gerçekleştirilen eğitim tatbikatı sırasında Rus yapımı "Oreşnik" füze sistemini gösteren bir fotoğraf yayınladı (AP)
TT

Moskova, Oreşnik füzelerinin aktif hizmete girdiğini duyurdu

Rusya Savunma Bakanlığı, Belarus'ta yeri açıklanmayan bir bölgede gerçekleştirilen eğitim tatbikatı sırasında Rus yapımı "Oreşnik" füze sistemini gösteren bir fotoğraf yayınladı (AP)
Rusya Savunma Bakanlığı, Belarus'ta yeri açıklanmayan bir bölgede gerçekleştirilen eğitim tatbikatı sırasında Rus yapımı "Oreşnik" füze sistemini gösteren bir fotoğraf yayınladı (AP)

Rusya Savunma Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, nükleer savaş başlığı taşıma kapasitesine sahip Oreşnik (Oreshnik) füze sisteminin aktif hizmete girdiğini duyurdu. Bu açıklama, Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için devam eden barış görüşmelerinde müzakerecilerin bir atılım sağlamaya yönelik çabalarının sürdüğü bir dönemde geldi.

Bakanlık, füzelerin konuşlandırıldığı komşu Belarus'ta bu olayı kutlamak için kısa bir tören düzenlendiğini duyurdu.

Bakanlık, konuşlandırılan füze sayısı veya diğer ayrıntıları açıklamadı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu ayın başlarında Oreşnik füze sisteminin bu ay muharebe hizmetine gireceğini söylemişti.

Binlerce kilometrelik menzil

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre geçen aya kadar bu yeni silah bilinmiyordu ve Putin, bu nedenle 3 bin ila 5 bin 500 kilometre arasındaki hedeflere ulaşabilen "orta menzilli" bir balistik füze olarak tanımladı.

Cenevre'deki Birleşmiş Milletler Silahsızlanma Araştırma Enstitüsü'nde (UNIDIR) araştırmacı olan Pavel Podwig, Ostroznosti haber kuruluşuna verdiği demeçte, Oreşnik füzesinin neredeyse tüm Avrupa için de bir tehdit oluşturabileceğini söyledi.

2019 yılına kadar, Soğuk Savaş sırasında 1987'de imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması (INF Anlaşması) uyarınca, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bu tür füzeleri konuşlandırması yasaktı.

Ancak 2019'da ABD Başkanı Donald Trump, Moskova'yı anlaşmayı ihlal etmekle suçlayarak Washington'u anlaşmadan çekti ve böylece yeni bir silahlanma yarışının önünü açtı.

Devlet haber ajansı TASS'a göre, ilk başarılı testi 2012'de gerçekleştirilen RS-26 Roubej silah programı, dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir hedefi vurabilmesi beklenen yeni nesil süpersonik Avangard sistemlerinin geliştirilmesiyle "eş zamanlı" olarak bu projeyi hayata geçirecek kaynakların bulunmaması nedeniyle 2018'de donduruldu.


Netanyahu’nun Somaliland hamlesi ‘Büyük İsrail’ tartışmalarını yeniden alevlendirdi

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından bir kare (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından bir kare (Arap Birliği)
TT

Netanyahu’nun Somaliland hamlesi ‘Büyük İsrail’ tartışmalarını yeniden alevlendirdi

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından bir kare (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından bir kare (Arap Birliği)

İsrail'in Somaliland'ı ‘bağımsız devlet’ olarak tanıma kararı, Filistinlilerin bu ayrılıkçı bölgeye yerleştirileceğine ve İsrail'in Kızıldeniz kıyılarını gören bölgede askeri üsler kuracağına dair endişeleri artırdı.

Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre, ‘İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Somaliland'daki planının Afrika Boynuzu'nda gerilimi tırmandıracağı’ uyarısında bulundu. Barre, bu hamlenin ‘Sudan, Somali ve diğer ülkeler dahil olmak üzere bölge için ciddi sonuçlar doğuracağını’ söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, cuma günü, Somaliland'ı ‘bağımsız egemen bir devlet’ olarak tanıdığını duyurdu. Böylece Somali içindeki ‘ayrılıkçı bölge’ ilk kez tanındı. Somaliland Cumhurbaşkanı Abdurrahman Muhammed Abdullahi Arawa, bu hamleyi ‘tarihi bir an’ olarak nitelendirdi.

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı, Arap, İslam ve Afrika ülkeleri tarafından kınandı. Arap ve İslam ülkeleri, Arap Birliği (AL), Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Afrika Birliği Komisyonu, İsrail'in bu adımını tamamen reddettiklerini belirten açıklamalar yayınladı. Somali Başbakanı Barre, İsrail’in tanıma kararını Gazze Şeridi'nden Filistinlilerin yerinden edilmesiyle ilişkilendirdi. Barre, pazar günü Al-Qahera News'e verdiği röportajda “Tüm işaretler Netanyahu'nun Gazzelileri Somaliland'a yerleştirmeyi planladığını teyit ediyor” dedi. Somalili yetkili, ‘ülkesinin bunu kabul etmeyeceğini’ vurgularken Filistin halkının kendi topraklarında yaşama ve kendi bağımsız devletine sahip olma hakkı olduğunu belirtti.

İsrail'in Somaliland’ı tanımasının Netanyahu’nun ‘Büyük İsrail’ adlı planının bir parçası olduğuna inanan Barre, İsrail'in, Somali'nin kuzeyindeki varlığının Kızıldeniz ve Babu’l-Mendeb Boğazı'nı kontrol etmesine ve bölgede askeri üsler kurmasına olanak sağlayacağını düşünerek, mevcut siyasi ve bölgesel koşulları istismar etmeye çalıştığını belirtti.

Somali hükümeti tarafından cuma günü yapılan açıklamada ‘Filistin işgalini ve Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini kategorik olarak reddedildiği’ belirtilerek ‘Somali’nin Filistin halkının vatansız bırakılmasını asla kabul etmeyeceği’ vurgulandı.

Açıklamada ayrıca, Somali'yi vekalet savaşlarına sürükleyecek veya bölgesel ve uluslararası düşmanlıkları ülkeye taşıyacak herhangi bir yabancı askeri üs veya düzenlemenin kurulmasına izin verilmeyeceğinin altı çizildi.

dsgthy
İsrail'in hamlesinin ardından Cuma günü Somali hükümeti toplantısı (SONNA)

Somaliland bölgesinden araştırmacı ve siyasi analist Numan Hasan, ‘Somaliland hükümetinin Filistinlilerin kendi topraklarına yerleştirilmesini kabul etmeyeceğini’ düşünüyor. Somalilandlı yetkililer, bölgenin bağımsız bir devlet olarak tanınması için herhangi bir siyasi çözümü engelleyeceğini düşünen Hasan, Filistinlilerin yerinden edilmeyi reddettiklerini açıkça ifade ettiklerini ve halkın da aynı fikirde olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hasan, Somaliland hükümetinin, komşu ülkelere zarar vermemeleri koşuluyla, bölgede İsrail askeri üslerinin kurulmasına itiraz etmeyeceğini düşündüğünü, özellikle Arap ve İslam dünyasının İsrail'in tanınmasını reddetmesi gibi son gelişmeler çerçevesinde bölgenin herhangi bir dış müdahaleye hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Numan Hasan'a göre bağımsızlığın tanınması Somaliland hükümetinin birincil hedefi olmaya devam ediyor. Hasan, Bu adımın başka hiçbir ülkenin çıkarlarına zarar vermeyeceğini düşündüğünü belirtti.

Öte yandan Somalili siyasi analist Hasan Muhammed Hac, İsrail'in tanınmasının, kalkınma veya güvenlik bölgeleri ve egemen tesislerin kurulması bahanesiyle yerel halkın veya Filistinlilerin bölgeye yerleştirilmesine kapı açarak, bölgenin demografik yapısı üzerindeki etkisine ilişkin endişeleri artırdığını değerlendiriyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hac, bu tanıma kararının Kızıldeniz kıyısında ve Babu’l-Mendeb bölgesinde İsrail’in askeri üsleri veya istihbarat tesislerinin kurulmasına kapı açacağına dair endişelerin arttığını belirtti.

Bunun, bölgeyi uluslararası çatışmaların merkezine yerleştireceğini ve Somali'nin iç meselesinden bölgesel ve uluslararası rekabetin sahnesine dönüştüreceğini söyleyen Hac, bu senaryoların (yerinden edilme ve militarizasyon) risklerinin daha geniş bölgeye ve Afrika'ya yayılacağını, kabile gerilimlerini körükleyeceğini ve kapsamlı siyasi çözümlerin şansını zayıflatacağını kaydetti.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi danışmanı Tümgeneral Adil el-Umde, Somali'de yaşananların, ayrılmayı teşvik eden hareketler arasında olumsuz algıları güçlendirerek Afrika devletleri arasındaki parçalanma ve bölünmeyi daha da şiddetlendirdiğini düşünüyor. Somaliland'ın bölünmesinin bölgesel ve uluslararası istikrarı etkileyeceğini, çünkü bu bölgenin dünyadaki çoğu ülkenin stratejik çıkarlarıyla bağlantılı olduğunu söyledi. Umde, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, İsrail'in Somaliland'ı tanımasını, uluslararası toplumun dikkatini Gazze Şeridi'nde yaşananlardan başka yöne çekmek için bölgede yeni bir çatışma cephesi açmak amacıyla kullanmak istediği yorumunda bulundu. Umde, Somali'nin birliğini ve egemenliğini korumak, Kızıldeniz bölgesinde Arap ülkelerinin ve Mısır’ın ulusal güvenliğini korumak için gerekli olduğunu söyledi.

Somali Başbakanı Barre'ye göre ülkesi, İsrail'in hamlelerine karşı egemenliği için bölgesel ve küresel destek bekliyor. Barre, yaptığı açıklamalarda, ülkesinin Netanyahu'nun kararına karşı diplomatik kanalları bir seçenek olarak kullandığını ve ayrıca ülkesinin birliğini savunmak için yasal önlemler aldığını açıkladı. Barre, Somaliland Anayasası’nın bu tür bir eylemde bulunmasına izin vermediğini belirtti.

Somaliland, 1991 yılından bu yana Somali Federal Cumhuriyeti'nden tek taraflı olarak ayrıldığını ilan etti, ancak şimdiye kadar uluslararası taraflarca tanınmadı.


Riyal'in değer kaybı Tahran çarşısında protestolara yol açtı

Tahran'da ekonomik koşulları protesto ederek sokaklara çıkan göstericileri dağıtmak için çevik kuvvet polisi göz yaşartıcı gaz kullandı (EPA)
Tahran'da ekonomik koşulları protesto ederek sokaklara çıkan göstericileri dağıtmak için çevik kuvvet polisi göz yaşartıcı gaz kullandı (EPA)
TT

Riyal'in değer kaybı Tahran çarşısında protestolara yol açtı

Tahran'da ekonomik koşulları protesto ederek sokaklara çıkan göstericileri dağıtmak için çevik kuvvet polisi göz yaşartıcı gaz kullandı (EPA)
Tahran'da ekonomik koşulları protesto ederek sokaklara çıkan göstericileri dağıtmak için çevik kuvvet polisi göz yaşartıcı gaz kullandı (EPA)

İran'ın başkenti Tahran'da, İran riyali'nin dolara karşı tarihi değer kaybını protesto eden tüccarlar ve dükkan sahipleri önderliğinde dün ikinci gün üst üste gösteriler düzenlendi.

Sosyal medyada dolaşan videolarda, Tahran çarşısının çeşitli yerlerinde toplanan kalabalıklar görülüyor. Polis, rejim karşıtı sloganlar atan protestocuları dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullandı.

Protestolar, riyal'in serbest piyasada dolar karşısında yaklaşık 1,39 milyon riyal seviyesine gerilemesinin ardından geldi; riyal bir önceki gün yaklaşık 1,42 milyon riyal seviyesine düşmüş, ardından hafif bir toparlanma göstermişti.

Yargı başkanı Gulam Hüseyin Muhsini Ejei, "döviz piyasası tekelcilerini" uyararak, onlarla "kararlı ve yasal bir şekilde" mücadele edileceğini vurguladı.

Resmi raporlarda, Merkez Bankası Başkanı Muhammed Rıza Farzin'in istifa ettiği ve eski Ekonomi Bakanı Abdulnasır Hemmati'nin yeni Merkez Bankası Başkanı olarak atandığı belirtildi.