Fas Cezayir ilişkileri nereye gidiyor? Cezayir için önemli olan sınırların çizilmesi mi nüfuz mücadelesi mi?

Ufukta Cezayir-Fas anlaşmazlığında yeni bir sayfanın açılacağına dair hiçbir işaret yok

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun, New York'taki 78’inci BM Genel Kurul oturumlarında konuşurken, 19 Eylül 2023 (EPA)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun, New York'taki 78’inci BM Genel Kurul oturumlarında konuşurken, 19 Eylül 2023 (EPA)
TT

Fas Cezayir ilişkileri nereye gidiyor? Cezayir için önemli olan sınırların çizilmesi mi nüfuz mücadelesi mi?

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun, New York'taki 78’inci BM Genel Kurul oturumlarında konuşurken, 19 Eylül 2023 (EPA)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun, New York'taki 78’inci BM Genel Kurul oturumlarında konuşurken, 19 Eylül 2023 (EPA)

Rebia Hurays

Fas Kralı 6. Muhammed, tahta çıkışının 24’üncü yıldönümünde yaptığı konuşmada, Cezayir’e atıfla iki komşu ülke ve kardeş halk arasındaki sınırların açılması çağrısında bulundu. Ancak şimdiye kadar ne Cezayir Cumhurbaşkanlığı ne de ülkedeki başka bir resmi kurumdan Fas Kralı 6. Muhammed’in çağrısına yanıt gelmedi.

Cezayir-Fas ilişkilerini takip edenler ve gözlemciler, Fas Kralı’nın sözlerinin, olumlu bir girişimde bulunuyormuş gibi görünme ve Fas'ın itibarını kurtarma girişimi olduğunu düşünüyor. Özellikle Fas'ın İsrail'le ilişkilerini normalleştirmesi, sadece diplomatik ve ekonomik düzeyde kalmayıp güvenlik ve stratejik düzeyde de resmi iş birliği ve ortaklığa dönüştüğü belirtildi. Ayrıca Rabat’ın, iki ülkenin arasının giderek açıldığı bir dönemde, uzlaşma için sahada hiçbir adım atmadığını söylediler.

Gözlemcilerden bazıları, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un, Cezayir basınına yaptığı açıklamada, Fas Kralı 6. Muhammed’in sözleriyle ilgili sorulara yanıt vermekten kaçındığını belirtti. Bunun, Cezayir'in diplomatik ilişkileri kesme kararına ilişkin herhangi bir tutum değişikliğine şu an için tepki vermeye hazır olmadığını gösterdiğini vurguladılar.

Gözlemciler, Fas Kralı’nın sözlerine Cezayir’den herhangi resmi karşılığın verilmemesi nedeniyle iki ülke arasında uzlaşıya varılmasını engelleyen nedenlere değindiler. Medya ve İletişim Fakültesi'nde öğretim görevlisi olan siyasi analist Hüseyin Duhaci, Cezayir'in tutumuna ilişkin değerlendirmesinde, “Fas Kralının açıklamaları Cezayir için diplomatik bir olay değil. Çünkü iki ülke arasındaki anlaşmazlığın kökleri sömürge dönemine kadar uzanıyor. Bu anlaşmazlık, eski ortak sömürgecileri Fransa'dan milli bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından da devam etti” ifadelerini kullandı.

Fas’ın İsrail ile normalleşme trenine katılmasının, Cezayir'i tehdit eden ve onu İran'a benzeten İsrail Savunma Bakanı'nı ağırlamasıyla, iki ülke arasındaki uçurum derinleşti ve ilişkiler kopma noktasına kadar gerilmeye başladı.

Hüseyin Duhaci’ye göre anlaşmazlığın kökleri, iki ülke arasındaki sınırların çizilmesine ve bunun sonucunda silahlı çatışmalara dönüşen krizlere kadar uzanıyor. Bu krizler arasında 1976 yılının ocak ayı sonlarında gerçekleşen Birinci Amgala Muharebesi ve aynı yıl şubat ayında gerçekleşen İkinci Amgala Muharebesi de yer alıyor.

Anlaşmazlığı körükleyen belki de en büyük nedenin Batı Sahra meselesi olduğunu düşünen Duhaci, Cezayir'in her zaman Batı Sahralıların başta BMGK kararları olmak üzere, uluslararası hukuk çerçevesinde kendi kaderlerini tayin etme haklarını savunan bir tutum sergilediğinin altını çizdi. Buna karşın Fas, Batı Sahra bölgesini kendi topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak görüyor ve büyük çoğunluğunu kontrol etmekte ısrar ediyor. Ancak Fas’ın bu görüşü ve ısrarı, birçok ülkenin yanı sıra BM ve Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) tarafından reddediliyor.

Duhaci’ye göre, Fas’ın İsrail ile normalleşme trenine katılması, Cezayir'i tehdit eden ve onu İran'a benzeten İsrail Savunma Bakanı'nı ağırlaması, İsrail Dışişleri Bakanı'nın Rabat'a gelerek ülkesinin Batı Sahra’nın egemenliği konusunda Fas'a destek vereceğini açıklaması ve ABD’nin de aynı desteği vermesi, iki ülke arasındaki uçurumu derinleştirdi. Duhaci, öyle ki ilişkilerin kopma noktasına kadar gerilmeye başladığını vurguladı. Duhaci, İsrail İşçi Partisi Merkez Komitesi'nin bir üyesinin Cezayir'i ve Cumhurbaşkanı Tebbun’u tehdit eden açıklamalarını da hatırlattı. İsrail İşçi Partisi Merkez Komitesi üyesi, söz konusu açıklamada, “Eğer Tebbun Fas'a saldırmaya kalkışırsa hesabını İsrail'e verir. İsrail, bu konuda şaka yapmıyor” ifadelerini kullanmıştı.

Cezayir ile Fas arasındaki siyasi anlaşmazlık, göründüğünden çok daha derin. Hangisinin bölgedeki merkez ülke olacağı, nüfuz mücadelesinin yanı sıra Batı ile ilişkiler, her birinin bu konuda Batı'ya olan sadakati ve sağladığı ekonomik ayrıcalıklarla ilişkili.

Cezayir ile Fas arasındaki siyasi anlaşmazlığın göründüğünden çok daha derin olduğunu söyleyen Duhaci, bu durum aynı zamanda hangisinin bölgedeki merkez ülke olacağına ilişkin nüfuz mücadelesiyle, Batı ile ilişkilerle, her birinin bu konuda Batı'ya olan sadakati ve sağladığı ekonomik ayrıcalıklarla ilişkili olduğunun altını çizdi.

Öte yandan son yıllarda iki ülke arasında Afrika pazarlarına yönelik rekabet de arttı. Cezayir gözünü Batı Afrika ülkelerine dikerken, son 20 yılda dev projeler ortaya koysa da bir türlü tamamlayamadı. Bu projelerin başında 1960 yılında inşaatına başlanan Trans-Sahra Otoyolu projesi geliyor. 9 bin 400 kilometre uzunlukta olması planlanan otoyolun Cezayir'i Lagos, Nijerya'ya bağlaması hedefleniyor. Ayrıca, buradan da birçok kola ayrılarak Nijer, Mali, Çad ve Tunus'a ulaşması öngörülüyor. Bunun yanında Cezayir, 2020 yılında Afrika Kıtası Serbest Ticaret Antlaşması’na (AfCFTA) taraf olarak önemli bir diplomatik olaya imza attı. Cezayir, bu sayede 2023 yılına kadar 50 milyarı aşan ticari girişimlere ulaşmayı hedefliyor.

Diğer taraftan Fas, Afrika kıtasındaki ülkelerle Bankacılık ve telekomünikasyon başta olmak üzere çeşitli alanlarda ve sektörlerde iş birliğini genişletti. Ayrıca, Afrika kıtasında ekonomik entegrasyon için bir araç olarak gördüğü AfCFTA’yı uygulamaya koydu.

* Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Suriye’de sivillerin üzerine varil bombası atılmasını öneren komitenin üyesi olan bir pilot tutuklandı

Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Suriye’de sivillerin üzerine varil bombası atılmasını öneren komitenin üyesi olan bir pilot tutuklandı

Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye’de sivillere karşı varil bombası kullanılmasına karışan isimlerden Tuğgeneral Faik Miyase (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Lazkiye'deki iç güvenlik güçleri, Suriye’deki devrimin başlangıcında savunmasız Suriye halkına karşı varil bombalarının kullanılmasını öneren eski rejimin askeri komitesinin üyesi olan Tuğgeneral Faik Eyub Miyase’yi tutukladı.

Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), Lazkiye İç Güvenlik Komutanı Albay Abdulaziz el-Ahmed, Haffah bölgesindeki İç Güvenlik Müdürlüğü birimlerinin Terörle Mücadele Şubesi ile iş birliği içinde özel bir güvenlik operasyonu gerçekleştirdiğini söylediğini ve birkaç gün süren dikkatli izleme ve takip sonucunda, Lazkiye kırsalındaki Lukmani köyünden pilot Tuğgeneral Faik Eyub Miyase’nin tutuklandığını aktardı.

Albay Ahmed, Miyase'nin askeri rütbelerde yükseldiğini, teğmen pilot rütbesiyle mezun olduğunu ve 1982 yılında Hama Askeri Havaalanı’nda çalıştığını belirtti. Suriye devriminin başlangıcında Taftanaz Askeri Havaalanı'ndaki 63. Tugay'ın komutanlığına atanan Miyase, İdlib kırsalındaki Mestuma’daki hava ve kara harekât odalarıyla birlikte hedefleri belirlemekle görevlendirildi, böylece tüm bu noktalar daha sonra helikopterler tarafından hedef alınabilecekti.

Suriye rejimi tarafından Suriye'nin güneyinde bulunan Dera kentindeki İnhil beldesine atılan varil bombası (Arşiv - Reuters)Suriye rejimi tarafından Suriye'nin güneyinde bulunan Dera kentindeki İnhil beldesine atılan varil bombası (Arşiv - Reuters)

Miyase, ön soruşturmalar sırasında, devrimin başlangıcında varil bombalarının kullanılmasını öneren askeri komitenin üyesi olduğunu itiraf etti. Ayrıca, çeşitli illerde varil bombaları ve deniz mayınlarıyla hedef alınacak yerlerin belirlenmesinden de sorumluydu.

Lazkiye iç güvenlik komutanı, masumların kanıyla lekelenmiş her suçluyu adalete teslim etmek ve yasalar uyarınca hesap vermelerini sağlamak için her türlü çabayı göstereceğine dair taahhüdünü teyit etti.

Bu operasyon, İçişleri Bakanlığı ve ilgili makamların, geçiş dönemi adaletinin uygulanması, mağdurların ve ailelerinin haklarının güvence altına alınması ve hiçbir suçlunun hesap vermekten kaçmaması ilkeleri temelinde, Suriye halkına karşı işlenen suçlara ve ihlallere karışan eski rejimin simalarının peşine düşme ve hesap sorma çabaları çerçevesinde gerçekleşti.


İsrail, Mısır ile doğalgaz anlaşmasının yakında tamamlanmasını bekliyor: Peki, gerginlikler azalacak mı?

Mısır hükümeti gaz ve petrol keşiflerini teşvik edecek (Petrol Bakanlığı)
Mısır hükümeti gaz ve petrol keşiflerini teşvik edecek (Petrol Bakanlığı)
TT

İsrail, Mısır ile doğalgaz anlaşmasının yakında tamamlanmasını bekliyor: Peki, gerginlikler azalacak mı?

Mısır hükümeti gaz ve petrol keşiflerini teşvik edecek (Petrol Bakanlığı)
Mısır hükümeti gaz ve petrol keşiflerini teşvik edecek (Petrol Bakanlığı)

İsrail basını, Mısır ile yapılan ‘doğalgaz anlaşmasının’ önümüzdeki günlerde kesinleşeceğini öne sürerek, anlaşmanın İsrail için ekonomik ve güvenlik açısından önemini vurguladı. Daha önce ise anlaşmanın iptal edilmeye yakın olduğu ve onaylanmayacağı bildirilmişti. Bu durum, böyle bir değişimin nedenleri ve Mısır ile gerginliğin azalması üzerindeki etkisi hakkında soruları gündeme getirdi.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth dünkü sayısında, İsrail Enerji Bakanlığı'nın ‘önümüzdeki günlerde yürürlüğe girmesi beklenen İsrail'den Mısır'a doğalgaz ihracatı anlaşması çerçevesinde, önümüzdeki ay İsrail'in münhasır ekonomik bölgesinde yeni bir keşif turuna başlayacağını’ bildirdi. Anlaşmanın ‘siyaset ve güvenlik açısından İsrail için özel bir öneme sahip’ olduğunu vurgulayan gazete, Leviathan Doğal Gaz Sahası’ndan Mısır'a ihraç edilecek doğalgaz miktarı konusunda müzakerelerin halen devam ettiğini kaydetti.

Mısır ile İsrail arasındaki ilişkiler, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik savaşı, Filistinlileri Mısır’ın Sina Yarımadası’na yerleştirmek için yaptığı planlar ve sınırın istikrarı, sınır kapılarının açılması ve Gazze’de barış planının ikinci aşamaya geçişi konusundaki anlaşmazlıklardan ötürü Şarm eş-Şeyh’te varılan barış anlaşmasının uygulanmasına ilişkin komplikasyonlar nedeniyle gergin. Ayrıca, İsrail'in insansız hava araçları (İHA) kullanılarak Sina Yarımadası'ndan silah kaçakçılığı yapıldığına dair düzenlediği bombardımanlardan dolayı Mısır ile arasında sınır krizleri de yaşanıyor.

Baskı aracı

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde İsrail işleri uzmanı olan Said Ukkaşe, anlaşmanın Mısır ve İsrail tarafından ekonomik açıdan ayrıntılı bir şekilde incelendiğini, ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun bunu Gazze Şeridi ve sınır sorunları konusunda Mısır'a siyasi baskı uygulamak için bir araca dönüştürmek istediğini söyledi.

Ukkaşe, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmeyi şöyle sürdürdü:

“Ancak Kahire sakin bir şekilde yanıt verdi ve birçok alternatif yol izledi. Netanyahu, özellikle Amerikan şirketlerinin anlaşmanın tamamlanmasında payı olmasından ötürü bu durumun ABD'nin çıkarlarına zarar vereceği ve istediği sonucu elde edemeyeceğini fark etti.”

İsrail'in Leviathan Gaz Sahası’nın ortaklarından biri olan NewMed Energy, geçtiğimiz ağustos ayında Mısır ile yapılan doğalgaz tedarik anlaşmasını 2040 yılına kadar uzatmak için değiştirdiğini ve anlaşmanın değerinin 35 milyar dolara ulaştığını duyurdu. Ancak geçtiğimiz eylül ayı başlarında, Gazze’deki savaş nedeniyle gerginliğin tırmandığı bir dönemde, İsrail'in anlaşmada ‘geri adım attığına’ dair işaretler görüldü. İsrail basını aynı sıralarda, Netanyahu’nun anlaşmayı nihai olarak onaylamadan önce Mısır'ın barış anlaşmasının şartlarına tam olarak uyacağını garanti altına almak istediğini bildirdi.

İsrail, Kahire'yi 1979 yılında Washington'da imzalanan barış antlaşmasının güvenlik ekini ‘ihlal etmekle’ suçlayıp Kahire’nin Sina Yarımadası'na asker konuşlandırmasına dikkati çekerken Mısır ise antlaşmayı ihlal ettiği iddiasını reddetti.

Anlaşma, ABD’nin İsrail’e anlaşmayı sonuçlandırması için baskı yapmasının ardından Kasım ayında daha da yoğun bir şekilde gündeme geldi. Ancak İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen, o dönemde bakanlığının yayınladığı resmi bir açıklamada, ‘ABD'nin önemli baskısına rağmen, Mısır ile yapılan devasa gaz anlaşmasının onaylanmasını reddettiğini’ belirterek, bunu ‘İsrailli tüketiciler için artan gaz fiyatlarına ilişkin endişeler’ ile gerekçelendirdi.

İlişkilerin ana faktörü çıkarlar

Mısırlı siyasi analist Abdulmunim Said, Mısır ile İsrail arasındaki ilişkinin karmaşık olduğunu ve barış antlaşmasına dayandığını belirterek, “Bu antlaşma, ekonomik ilişkileri ve birbirlerinin kapasitelerinden yararlanmayı da içeriyor. Mısır, geçmişte on yıllar boyunca İsrail’e doğal gaz tedarik ederek bunu gerçekleştirmişti” dedi.

Said, Mısır’ın, İsrail’in bol miktarda doğalgaz rezervine ve yerel ihtiyaçları karşılamak için büyük miktarlara ihtiyaç duyan artan nüfusuna benzer bir hamle beklediğini de sözlerine ekledi.

Mısır ile İsrail arasındaki ilişkinin sadece iki taraf arasındaki ilişkilerle sınırlı olmadığını vurgulayan Said, bir yandan Filistin meselesinin bu ilişkinin şekillenmesinde önemli bir rol oynadığını, diğer yandan ise ABD'nin bu ilişkide kilit bir oyuncu olduğunu açıkladı.

Mısır-İsrail ilişkilerinin ana faktörünün çıkarları olduğuna inanan Said, Filistin meselesinin hararetli tartışmalarına veya ABD'nin bölgedeki çatışmaları yatıştırma girişimlerine bakılmaksızın, doğalgaz anlaşmasının her iki ülke için de stratejik öneme sahip olduğunu belirtti.

Mısır Petrol Bakanlığı, doğalgaz ihtiyacını karşılarken (Bakanlık)Mısır Petrol Bakanlığı, doğalgaz ihtiyacını karşılarken (Bakanlık)

Mısır'ın ABD merkezli Hartree Partners şirketinden 4 milyar dolar değerinde yaklaşık 80 sevkiyat sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithal etmek üzere bir anlaşma imzalamasının yanı sıra Suudi Aramco, Trafigura ve Vitol şirketleriyle diğer sevkiyatlar için anlaşmalar imzalamasının ardından İsrail basınında anlaşmanın devam edeceğini öne süren haberler yer aldı.

İsrail gazeteleri birkaç gün önce, Katar’ın, İsrail’in Mısır’a doğalgaz satışı anlaşmasının tamamlanmasının ertelenmesinden kaynaklanan ‘fırsatı değerlendirerek’ Kahire'ye büyük miktarlarda LNG teklif ettiğini iddia etti, ancak ne Mısır ne de Katar bu iddiayı doğruladı.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth gazetesinden aktardığına göre İsrail Enerji Bakanı Mısır ile doğalgaz anlaşmasının onaylanmasını yakında duyurmayı planlıyor, Enerji Bakanlığı Genel Müdürü Yossi Dayan başkanlığındaki Doğalgaz Komitesi ise ihracat için ayrılacak miktarlar ile İsrail'in iç kullanım için saklayacağı miktarlar hakkındaki kararlarını yayınlamaya hazırlanıyor.


İsrail, Gazze'de yeni bir tampon bölge oluşturmak için harekete geçti

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta enkazın arasında duran bir İsrail askeri, 8 Aralık 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta enkazın arasında duran bir İsrail askeri, 8 Aralık 2025 (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'de yeni bir tampon bölge oluşturmak için harekete geçti

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta enkazın arasında duran bir İsrail askeri, 8 Aralık 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta enkazın arasında duran bir İsrail askeri, 8 Aralık 2025 (Reuters)

İsrail’in Gazze Şeridi’nde sürdürdüğü saha hareketliliği, işgal hattının doğusundaki bölgeler ile Hamas’ın faaliyet gösterdiği alanları ayıran ‘sarı hattın’ batısında, yaklaşık 3 kilometre derinliğinde yeni bir güvenli bölge oluşturma çabası olarak değerlendiriliyor.

Gazze Şeridi’ndeki Filistinli direniş gruplarından saha kaynaklarına göre İsrail, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce sahada yeni fiili durumlar yaratmak için zamanla yarışıyor. Bu kapsamda hedeflenen bölgenin tamamen görünür hâle gelmesini sağlamak amacıyla evlerin yıkıldığı, arazilerin düzleştirildiği bildiriliyor.

Bu gelişmeler, İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in geçtiğimiz pazar günü Gazze Şeridi’ndeki birliklerini denetlediği sırada yaptığı açıklamalarla da örtüşüyor. Zamir, söz konusu alana atıfla “Sarı hat yeni bir sınır çizgisi, yerleşimler için ileri savunma hattı ve aynı zamanda bir saldırı hattıdır” ifadesini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'nden çekilme aşamalarının haritası (Beyaz Saray)ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'nden çekilme aşamalarının haritası (Beyaz Saray)

Hamas yöneticilerinden Hüsam Bedran, İsrail Genelkurmay Başkanı’nın açıklamalarının ‘işgalin ateşkes anlaşması hükümlerine uymadığını açık biçimde ortaya koyduğunu’ söyledi. Bedran, ‘Sarı hattın içindeki Filistinlilere ait evlerin yıkılmaya devam etmesinin, anlaşmanın ilk gününden itibaren durması gereken askeri faaliyetlerin sürdürüldüğü anlamına geldiğini’ belirtti.

Bedran dün AFP’ye yaptığı açıklamada, hareketin Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmeden önce İsrail’in ihlalleri durdurmasını şart koştuğunu vurguladı ve arabuluculara İsrail üzerinde baskı kurma çağrısında bulundu.

Selahaddin Caddesi'nin kontrolü

Filistinli gruplardan bir kaynağın Şarku’l Avsat’a aktardığı bilgilere göre, son dönemde farklı bölgelerde gözlenen İsrail faaliyetleri, ‘esas planın 7 Ekim 2023 öncesinde Gazze çevresindeki yerleşimlerin sınırlarından başlayarak ana arter Selahaddin Caddesi’ne kadar uzanan yaklaşık 3 kilometrelik bir şeridi kontrol altına almak olduğunu’ ortaya koyuyor. Kaynak, bu hattın özellikle Han Yunus, Gazze kenti, ayrıca Cibaliye ve Beyt Lahiya’nın karşısındaki bölgeleri kapsadığını belirtti.

Selahaddin Caddesi, kuzeyden güneye tüm Gazze Şeridi boyunca uzanan hayati bir ulaşım yolu. İsrail’in savaş boyunca bu güzergâhı kontrol etme çabası, hattın askerî açıdan taşıdığı kritik önem nedeniyle yoğunlaştı. Operasyonlar sırasında İsrail birlikleri, caddenin çeşitli noktalardan kesilmesini hedefleyen adımlar attı.

Gazze Şeridi'ndeki Selahaddin CaddesiGazze Şeridi'ndeki Selahaddin Caddesi

Kaynak, Gazze Şeridi’nin en güneyindeki Refah ile en kuzeyindeki Beyt Hanun’un tamamen İsrail kontrolünde olduğunu, İsrail güçlerinin buralardan çekilmesi halinde iki kenti de ‘tamamen yıkılmış bir halde’ bırakacağını ve şu anda da geride kalan yapıların sistematik biçimde tahrip edildiğini ifade etti.

Şarku’l Avsat’a konuşan saha kaynakları ise İsrail’in her gün aralıksız süren kara ilerleyişi, hava ve topçu bombardımanı ile patlatma operasyonları gibi yöntemlerle, sarı hattın yakınlarına dönmeye çalışan sivillere sürekli bir baskı uyguladığını aktardı. Bu saldırıların amacının, bölge halkına buralarda kalamayacaklarını, yaşamlarının sürekli tehlikede olacağını hissettirmek olduğu belirtiliyor. Kaynaklara göre İsrail, sivillerin sarı hattın doğusuna yaklaşmasını engelleyip onları Gazze’nin daha batısındaki bölgelerde tutmayı hedefliyor.

Daha derin tampon bölge

Son savaş öncesinde, Gazze Şeridi ile çevredeki İsrail yerleşimleri arasındaki güvenlik bölgesi, sınır çitinin yaklaşık 300 metre kadar doğusunda yer alıyordu. Bazı noktalarda bu mesafe daha da daralırken, İsrail güçleri olası tehditleri tespit etmek için büyük ölçüde teknolojik sistemlere güveniyordu. Bazı değerlendirmelere göre bu durum, Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği ani saldırının başarıya ulaşmasına zemin hazırladı.

Kaynaklara göre İsrail güçleri, Gazze Şeridi içinde güvenlik kontrolünü sağlamlaştırmak amacıyla, teknolojik imkânlardan yararlanarak güvenli bölgeyi genişletebildiğini göstermeye çalışıyor. Bu genişlemenin, ileride yeni ateş açma kuralları belirlemeye ve bölgede hareket eden herhangi bir hedefle anında karşılık verebilmeye olanak sağlayacağı, böylece İsrail çekilse bile sivillerin bu alanlara geri dönüşünün fiilen engelleneceği ifade ediliyor.

Bir başka kaynak ise “İsrail’in bu yeni güvenli bölgeyi uzaktan ateş kontrolüyle yöneteceğini, bölgede pusular kuracak özel birliklerle ani baskınlar düzenleyebileceğini ya da zaman zaman gerçekleştirilen kara sızmalarıyla ilerleyip geri çekilerek sivillere bu bölgelerde hiçbir güvenliklerinin olmadığı mesajını vermeye çalışacağını” söyledi.

Yeni stratejik pozisyonlar

Kaynaklar, İsrail güçlerinin şu anda sarı hattın üzerinde sabit şekilde konuşlanmadığını, sürekli hareket halinde olduklarını aktarıyor. Buna göre birlikler zaman zaman hattın dışına doğru ilerleyerek kontrol alanını genişletiyor, kimi zaman ise daha geriye çekiliyor. Bu hareketlilik kapsamında bazı noktalara patlayıcı yüklü araçlar yerleştirilip uzaktan infilak ettirildiği de belirtiliyor.

Orta Gazze’ye yakın bir bölgede bulunan bir başka kaynak, İsrail güçlerinin bölgenin merkezinde belirli mesafeleri koruduğunu, ‘şu ana kadar bu hat üzerinden büyük bir ilerleme kaydetmediğini’ ifade etti. Kaynak, birliklerin sarı hattaki varlığını değişen yoğunluklarda sürdürdüğünü ve ‘gerektiğinde güçlü ateş desteğini muhafaza edeceğini’ öngördüğünü söyledi.

8 Aralık 2025 tarihinde Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta görüntülenen iki İsrail askeri (Reuters)8 Aralık 2025 tarihinde Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta görüntülenen iki İsrail askeri (Reuters)

Kaynak, İsrail güçlerinin geniş alanları gözetleyebilmek için stratejik ve coğrafi olarak yüksek bölgelerde yeni askeri noktalar kurduğunu belirtti. Buna örnek olarak, Gazze’nin doğusundaki et-Tuffah mahallesine hakim konumda bulunan es-Surani Tepesi’nin, hem bu mahalleyi hem de kuzeydeki Cibaliye çevresini izlemek amacıyla kullanıldığı aktarıldı. Ayrıca Muntar Tepesi’nin de Şucaiyye ve ez-Zeytun mahallelerini kontrol eden bir gözlem noktası olarak değerlendirildiği ifade edildi.

Kaynaklar, İsrail güçlerinin geçtiğimiz pazar günü Han Yunus’un doğusundaki Mean bölgesinde yer alan ez-Zehra Tepesi üzerinde yeni bir stratejik nokta kurduğunu bildirdi. Bu tepenin, kentin büyük bölümünü -batı kesimleri dâhil- görme imkânı sağlaması, İsrail’in şehir üzerindeki güvenlik kontrolünü pekiştirdiğinin bir göstergesi olarak yorumlandı.

Bu yüksek bölgeler, İsrail birliklerine olası hareketlilikleri izleme ve özellikle Selahaddin Caddesi’ne yakın noktalara günlük ateş açma imkânı veriyor. Saha kaynakları, İsrail’in söz konusu caddenin yeni güvenli bölgenin başlangıç noktası haline gelmesini planladığını belirtiyor.

Trump baskı yapıyor

İsrail’in mevcut sarı hattı Gazze’nin yeni sınırı haline getirme çabalarına rağmen, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’ye ilişkin planının ikinci aşamasına geçme konusunda kararlı olduğu belirtildi. İsrail gazetesi Haaretz’e göre bu aşama, İsrail’in olası ikinci bir geri çekilmesini de içerebilir.

Haaretz’in askeri analisti Amos Harel, Trump’ın tarafları bir sonraki aşamaya geçmeye zorlamayı planladığını ve bunun ‘İsrail’in Gazze’den bir adım daha çekilmesini’ kapsayabileceğini ifade etti.

Harel, Trump’ın, İsrail ordusunun sınır hattına daha yakın, daha dar bir bölgede konuşlanmasını öngören bir anlaşmaya doğru baskı yapacağını öngördü. Ancak bunun, Trump’ın ay sonunda İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmenin sonuçlarına bağlı olacağını da vurguladı.

 ABD Başkanı Donald Trump, 13 Ekim 2025'te Kudüs'teki Knesset'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi. (AFP)ABD Başkanı Donald Trump, 13 Ekim 2025'te Kudüs'teki Knesset'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi. (AFP)

İsrail Kamu Yayın Kurumu KAN kaynaklarına göre, ordu ikinci aşama sırasında da sarı hattın boyunca konuşlanmayı sürdürecek ve tüm Gazze Şeridi üzerinde gözlem ve ateş kontrolü sağlayacak, ancak bölge halkının yönetimiyle ilgilenmeyecek.

Kaynaklar, bu yeni konuşlanmanın İsrail’e sahada üstünlük sağladığını, ancak gıda, su, ilaç ve sağlık hizmetleri gibi sivil yükleri üstlenmek zorunda bırakmadığını belirtiyor. Bir askeri kaynak, bu durumu ‘büyük bir operasyonel başarı’ olarak nitelendirdi.

Ancak ABD ile yapılan görüşmeler ve Tel Aviv’e iletilen yazışmalara göre, Trump’ın bu durumu kabul etmeyeceği, ordudan planı doğrultusunda ikinci bir çekilme gerçekleştirmesini isteyeceği öngörülüyor.

İsrail Kanal 12 televizyonu ise Trump’ın Gazze’deki savaşın sona erdirilmesi planının ikinci aşamasına geçilmesi için baskıyı artırmaya başladığını bildirdi. Kanal, Trump ile görüşecek olan Netanyahu’nun bir sınavla karşı karşıya olduğunu, zira Zamir’in görevini tamamladığını ve güvenlik ihtiyaçlarını sunarak Başbakan’ı Trump karşısında zor durumda bıraktığını aktardı.