Saadeddin İbrahim: Siyaset, Müslüman Kardeşler ve Batı arasında dikenli bir köprü

Yönetimin babadan oğula geçmesini reddeden İbrahim, Cemal Mübarek'in cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılma hakkını destekledi

Siyaset sosyolojisi alanındaki çalışmalarıyla tanınan merhum sosyolog Saadeddin İbrahim (YouTube)
Siyaset sosyolojisi alanındaki çalışmalarıyla tanınan merhum sosyolog Saadeddin İbrahim (YouTube)
TT

Saadeddin İbrahim: Siyaset, Müslüman Kardeşler ve Batı arasında dikenli bir köprü

Siyaset sosyolojisi alanındaki çalışmalarıyla tanınan merhum sosyolog Saadeddin İbrahim (YouTube)
Siyaset sosyolojisi alanındaki çalışmalarıyla tanınan merhum sosyolog Saadeddin İbrahim (YouTube)

İnci Mecdi 

Mısırlı sosyolog Saadeddin İbrahim, arkasında tartışmalı tutumlarından oluşan bir miras ve demokrasi ile azınlık haklarını savunan bir tarih bırakarak 85 yaşında vefat etti.

Eski Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Hüsnü Mübarek'in rejimiyle defalarca çatışan İbrahim, 21'inci yüzyılın ilk on yılını ya gözaltında ya da sürgünde, Mısır dışında yaşamaya zorlanarak geçirdi.

Suzan Mübarek hocasını korudu mu?

İbn Haldun Kalkınma Araştırmaları Merkezi İcra Direktörü İbrahim Hasan'ın yaptığı bilgilendirmeye göre, İbrahim'in cenazesi 2 Ekim Pazartesi günü (yarın) Kahire'nin merkezindeki Ömer Mekram Camii'nde kaldırılacak.

Ölüm nedeni ve cenazenin nereye defnedileceğiyle ilgili ayrıntılar ise henüz netlik kazanmadı.

1938 yılında Nil Deltası'nın kuzeyindeki Mansure şehrinin Bedin köyünde doğan Saadeddin İbrahim, 1980'li yıllarda Mübarek rejimine karşı çıkmada önemli rol oynayan iki insan hakları örgütü kurdu: Arap İnsan Hakları Örgütü ve ardından İbn Haldun Kalkınma Araştırmaları Merkezi.

Cumhurbaşkanlarının oğullarının yönetimi devraldığı cumhuriyetler anlamına gelen 'el-Cemlukiyye' tabirini ilk kez kullanan İbrahim'di. İbrahim bu ifadeyi ilk kez kendisinin cezaevine konulmasına sebep olan bir fikir yazısının başlığı olarak kullandı.

O, cumhurbaşkanlarının iktidarı çocuklarına devretme çabaları ışığında cumhuriyetlerin monarşilere dönüştüğünü düşünüyordu. Suriye'de, Mısır'da, Libya'da ve Yemen'de böyle oldu.

Saadeddin İbrahim 2012 yılında Al Majalla'ya verdiği bir röportajda, Ala ve Cemal Mübarek'in hocası olması nedeniyle Mübarek ailesinin kendisine karşı kibar ve sadık olduğunu söyledi.

İbrahim ayrıca, Hüsnü Mübarek'in eşi Suzan Mübarek'in Kahire'deki Amerikan Üniversitesi'nde hazırladığı yüksek lisans tezini de yönetmişti.

İbrahim'in Mübarek ailesiyle arasındaki olumlu ilişkiler 'el-Cemlukiyye' makalesinin yayınlanmasıyla değişti. Ancak Susan hocasına daha sadıktı ve bu süreçte onu korumuştu.

İbrahim, röportajın devamında şu ifadeleri kullandı:

Makalem dünyayı altüst etti. Çünkü ben Mısır yönetimindeki veraset sisteminden bahsetmiştim ve tabii ki bu Hüsnü Mübarek'i çok kızdırdı.

Mübarek, Susan'dan kocası ile hocası arasında bir seçim yapmasını istedi ve o da kocasını seçti.

Veraset sistemine karşı çıkmak ve cumhurbaşkanının oğlunun adaylığını desteklemek
İşin ironik yanı İbrahim'in 2010 yılında, ocak ayında halk devriminin gerçekleştiği 2011 yılında yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cemal Mübarek'in adaylığına destek çağrısında bulunan bir bildiriyi imzalamasıydı.

O dönemde ülkenin dört bir yanına yayılan protestolar, Mübarek'in aynı yılın 11 Şubat'ında cumhurbaşkanlığından istifa ettiğini açıklamasına ve askeri konseyin hükümet işlerini devralmasına kadar devam etti.

İbrahim Mısır gazetesi ed-Dustur'a yaptığı açıklamada, "Cemal Mübarek'in Mısır vatandaşı olarak aday olma hakkını desteklemek için bildiriyi imzaladığını ancak ona destek vermediğini" söyledi.

İbrahim, 2000 yılında Kahire'deki Amerikan Üniversitesi'nde profesör iken, kurucusu olduğu İbn Haldun Kalkınma Araştırmaları Merkezi için Mısır hükümetinden lisans almadan Avrupa Birliği'nden (AB) fon aldıktan sonra tutuklandı.

Yargılandığı duruşmada Mısır'ın imajını karalamak da dahil olmak üzere çeşitli suçlarla karşı karşıya kaldı ve 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Ancak daha sonra tüm suçlamalardan beraat etti ve 2003 yılında serbest bırakıldı.

Şartlı ABD yardımı

Mahkumiyet süreci İbrahim'i demokratik yönetimin kurulması çağrısına yönelik çalışmaktan caydırmadı. Cezaevinden çıktıktan sonra Mısır'da demokratik reform çağrısını sürdürdü.

Yazılarında ve konuşmalarında ABD'yi Mısır'a yardımını daha fazla siyasi özgürlük şartına bağlamaya çağırdı. Bu da kendisine yönelik bazı suçlamalara neden oldu.

Sürgündeki sosyolog, 2007 yılında eski ABD Başkanı George W. Bush'la yaptığı görüşmeden kısa bir süre sonra, Mısır'a daha fazla demokratik reform baskısı yapılması çağrısında bulundu.

Ertesi yıl yine ülkenin imajını karalamakla suçlandı ve gıyaben iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak 2010 yılında tekrar Kahire'ye döndü.

Daily News Egypt gazetesine verdiği röportajda toplumdaki değişime tanık olmak için geri döndüğünü duyurdu ve "İnsanlar Mübarek sonrası döneme hazırlanıyor" dedi.

Müslüman Kardeşler, İsviçre Kulübü ve Türkiye

Saadeddin İbrahim'in yönelimleri ve görüşleri Müslüman Kardeşler ideolojisine aykırı olsa da onlarla olan ilişkisi kariyerinin bir başka heyecan verici noktasıydı.

Cezaevinde kaldığı süre boyunca tanıştığı grubun liderleri için Kahire'de Batılı diplomatlarla toplantılar düzenleyerek onlara yardım ettiğini itiraf etti.

Eylül 2013'te Al Arabiya kanalına verdiği bir röportajda, Kahire'de İmbaba mahallesindeki İsviçre Kulübü'nde bir grup Batılı diplomatla Müslüman Kardeşler için üç toplantı ayarladığını söyledi.

Aynı şekilde parti liderlerinin kendisinden talep etmesi üzerine Selefi eğilimli Nur Partisi ile ABD'liler arasında bir iletişim kanalı açtı.

2016 yılında daha önceki çağrıları doğrultusunda 'diyaloğa olan inancını' temel alarak Müslüman Kardeşler ile uzlaşma girişiminde bulunulmasını önerdi.

Ayrıca kaçak Müslüman Kardeşler liderleriyle İstanbul'da yaptığı ve ülke içinde öfke ve eleştirilere yol açan bir toplantıyı da açıkladı.

Lehinde ve aleyhinde!

Mısır Gazeteciler Sendikası Konseyi üyesi Hüseyin ez-Zenati, el-Ahram gazetesinde yazdığı bir yazıda İbrahim'in yurt dışındaki ilişkilerini anlattı. Ez-Zenati şu ifadeleri kullandı:

Saadeddin İbrahim, daha önceki açıklamalarına göre, Ocak Devrimi günlerinde Beyaz Saray'da ikamet ediyordu. O dönemde Mısır'da olup bitenleri takip etmek için Beyaz Saray'da oluşturulan operasyon ekibinden biriydi. Kendisinin de söylediği gibi, Tahrir Meydanı'ndaki eşiyle günün her saatinde temas halindeydi ve eşi ona orada olup bitenleri tam olarak aktarıyordu. Ulusal güvenlik hususlarında buna ne diyoruz?

İbrahim, Müslüman Kardeşler'in müttefiki değildi. Çünkü onları ve Katar ile Türkiye'yi onlarla bir araya getiren ilişkileri sürekli eleştiriyordu.

Sadece bu da değil. Aynı zamanda önde gelen uluslararası insan hakları kurumlarını da eleştiriyordu.

İbrahim, Ağustos 2020'de Independent Arabia ile yaptığı röportajda, örgütün Mütevelli Heyeti üyesi olmasına rağmen İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden (HRW) duyduğu memnuniyetsizliği dile getirdi.

Ayrıca kuruluşların devletlerle, devletlerin de kuruluşlarla iş birliği yapma zorunluluğunun ayrıntılarını anlattı.

Londra'da Uluslararası Af Örgütü'nde aldığı üç aylık eğitim sırasında öğrendiklerini ve daha sonra iş ilkelerinin uygulanmamasını, raporlarının güvenilirliğinin ve şeffaflığının olmayışını nasıl araştırdığını anlattı.

Eleştirilerinden biri, 2013 yılında Mısır'daki Rabiatü'l Adeviyye Meydanı'nda gerçekleşen oturma eyleminin dağıtılmasına ilişkin raporla ilgiliydi ve kendisine göre bu, Müslüman Kardeşler'in çıkarlarına hizmet ediyordu.

Tel Aviv ziyareti

İbrahim, İsrail ziyareti nedeniyle Mısırlılar tarafından saldırıya uğradı. Hatta Mısır basını onu 'İsrail'in dışlanmış adamı' olarak nitelendirdi.

Zira 2018 yılında Tel Aviv Üniversitesi'nde 1919 Devrimi ve Arap Baharı devrimlerinin tartışıldığı bir sempozyuma katıldığında Filistinli öğrenciler onu boykot etmişti.

İbrahim, daha önce Mısır gazetesi el-Yevm es-Seba'ya verdiği bir röportajda İsrail'le ilişkileri savunmuş ve şöyle demişti:

Tüm detaylarıyla barıştan yanayım. Çünkü artık dünya barış dönemine döndü. Geçmişte var olan sorunlar ve bağlamlar artık yok.

İbrahim, Kahire Üniversitesi Sanat Fakültesi, Washington Üniversitesi, Indiana'daki DePauw Üniversitesi ve Beyrut Amerikan Üniversitesi, Purdue Üniversitesi ve Indiana Üniversitesi'nde çalıştı.

Mısır'a döndükten sonra 1975'ten beri Kahire'deki Amerikan Üniversitesi'nde profesör olarak görev yaptı.

İbrahim'in akademi yolculuğu 1960 ile 1995 yılları arasında devam etti ve bu süre zarfında Yugoslavya, Sudan, Irak, Ürdün ve Mısır hükümetleri de dahil olmak üzere pek çok sosyal, akademik ve danışmanlık görevinde bulundu.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Salı günü yaptığı açıklamada, hareketin askeri kanadı olarak bilinen “Seraya es-Selam”ın Basra ve Vasıt (Kût) vilayetlerinde faaliyetlerinin dondurulmasına karar verdiğini duyurdu. Açıklama, hareket mensuplarının bir kamu görevlisini darp ettiği görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından geldi.

Irak makamları zaman zaman, belediye mevzuatına aykırı biçimde inşa edilen yapıları yıkım kararıyla kaldırıyor. Yerel halk arasında “tecevüz” olarak bilinen bu kaçak yapılar sorunu, çoğu zaman siyasi ve toplumsal gerilimlere neden oluyor.

Son olarak, sosyal medyada paylaşılan videoda Sadr Hareketi’ne bağlı kişiler olduğu belirtilen bir grup, Basra’nın merkezinde kaçak yapıların yıkımından sorumlu Makal Belediyesi Müdürü Esir el-Ubeydi’yi darbediyor. Görüntülerde, Ubeydi’nin, hareket mensuplarına ait olduğu öne sürülen kaçak bir evi yıktığı için hedef alındığı belirtiliyor. Video ülkede geniş yankı uyandırdı ve tepkiye yol açtı.

Basra’daki kaynaklara göre, yıkılan ev Sadr Hareketi’ne bağlı din adamı Şeyh Kusay el-Esedi’ye ait. El-Esedi’nin dinî eğitim gören, cuma imamı ve Seraya es-Selam’da görevli bir isim olduğu aktarılıyor. Ev, kentin en değerli bölgelerinden birinde izinsiz olarak kullanılıyordu.

Sadr’a yakınlığıyla bilinen ve X platformunda açıklama yapan “Salih Muhammed el-Iraki” isimli hesap, Seraya es-Selam’ın Basra ve Vasıt’ta altı ay süreyle “dondurulması ve tüm merkezlerin kapatılması” talimatını duyurdu. Açıklamada, kararın, “Seraya es-Selam’ın adını kirleten ihlallerin ve hakaretlerin önüne geçmek amacıyla” alındığı belirtildi.

Iraki mesajında, söz konusu davranışların “harekete karşı dış çevreler tarafından kasıtlı olarak yapılmış olabileceğini” öne sürerek “Seraya es-Selam’ın itibarı benim için varlıklarından daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Seraya es-Selam mensupları, 2014’ten bu yana özellikle Samarra kentinde yoğun şekilde konuşlanmış durumda. Kentte, 2006’da El Kaide tarafından bombalanan İmam Ali el-Hadi ve İmam Hasan el-Askeri türbeleri bulunuyor ve saldırının ardından bölgede mezhepsel çatışmalar patlak vermişti.

Örgütün ayrıca Bağdat ve Şii nüfusun çoğunlukta olduğu orta ve güney vilayetlerinde yaygın merkezleri bulunuyor. Hareket mensupları geçmişte de sosyal medyada Sadr’a yönelik sert eleştiriler yapan kişilere saldırmakla gündeme gelmişti.

sdvfg
Irak'ın güneyindeki Basra kentinde bulunan Şatt el-Arab sahil şeridinin önünden araçlar geçiyor (AFP)

Sadr hareketi, son hükümette ve parlamentoda temsil gücünü kaybetmiş olsa da, Seraya es-Selam ve hareket tabanı pek çok bölgede hâlâ ciddi nüfuza sahip.

Basra Valisi Esad el-İydani, saldırı sonrasında Sadr ile iletişime geçtiğini açıklayarak, “Sadr bu ihlali reddetti ve sorumluların cezalandırılacağını söyledi” dedi.

‘Mutsuz bir durumdayım’

Saldırıya uğrayan belediye yetkilisi Esir el-Ubeydi, yaşananları “mutsuz ve trajik bir durum” olarak tanımladı. Basra valisine gönderdiği ses kaydında, “Bu muameleyi hak edecek ne yaptığımı bilmiyorum” ifadelerini kullanarak korunma talep etti.

Ubeydi, görevini güvenlik güçleri ve yıkım ekipleri eşliğinde yürüttüğünü belirterek, evinin iki gündür akrabaları tarafından korunmak zorunda kaldığını anlattı. Yaptığı açıklamada, “Dört gündür uyuyamıyorum. Şikâyet için karakola gittiğimde bile hareket mensupları benden önce oradaydı” dedi.

Basra’da kaçak yapıların sayısına ilişkin net veri bulunmasa da, kentte nüfus artışı ve çarpık kentleşme nedeniyle sorun giderek büyüyor. Yerel yönetim son dönemde çok sayıda kaçak yapıyı yıktı ancak bu operasyonlar çoğu zaman bölgede gerginliklere yol açıyor.


Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
TT

Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, bölgede etkili olan şiddetli yağışların başlamasından bu yana 17’den fazla binanın tamamen çöktüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre Basal, hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk olmak üzere 17 kişinin aşırı soğuktan hayatını kaybettiğini, diğer can kayıplarının ise bina çökmeleri sonucu meydana geldiğini belirtti.

erf
Gazze şehrinde yağmurlu bir günün ardından su basmış bir çadırda ağlayan yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Basal, 90’dan fazla konut binasında tehlikeli düzeyde kısmi çökmeler yaşandığını, bunun da binlerce kişinin hayatı için doğrudan tehdit oluşturduğunu söyledi. Basal ayrıca, Gazze Şeridi’ndeki barınma merkezlerinin yaklaşık yüzde 90’ının, sel suları ve yağmur nedeniyle tamamen sular altında kaldığını ifade etti.

Tüm bölgelerde vatandaşlara ait çadırların zarar gördüğünü ve su bastığını kaydeden Basal, bunun binlerce ailenin geçici barınaklarını kaybetmesine yol açtığını; giysi, yatak, döşek ve battaniyelerin zarar görerek halkın insani sıkıntılarını daha da artırdığını vurguladı.

sd
Gazze şehrindeki sahilde kurulan geçici mülteci kampında, annesi çamaşır yıkarken, bir Filistinli çocuk annesinin yanında duruyor. (AP)

Basal, alçak basınç sistemlerinin başlamasından bu yana sivil savunma ekiplerinin vatandaşlardan 5 binden fazla yardım ve imdat çağrısı aldığını aktardı.

sdv
Yoğun yağışlar nedeniyle Gazze'nin merkezindeki ez-Zevayide mahallesinde kısmen suya batmış bir araba (AP)

Uluslararası topluma bir kez daha acil çağrıda bulunan Basal, vatandaşlara yardım ulaştırılması ve acil insani ihtiyaçların karşılanması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Çadırların yetersiz kaldığını belirten Basal, ilgili kurum ve uluslararası kuruluşlardan çadır gönderilmemesini talep ederek, derhal ve acil şekilde yeniden imar sürecinin başlatılması, insan onurunu koruyan ve hayatı güvence altına alan kalıcı ve güvenli konutların sağlanması çağrısında bulundu.


Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
TT

Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)

İsrail medyasında, Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki uygulamaları nedeniyle Mısır ile İsrail arasındaki gerilimin son dönemde arttığına dair haberler yer alırken, Mısırlı üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır makamları İsrail’in Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nı ihlal eden uygulamalarını tespit etti, bunlara ilişkin bir dosya hazırladı ve Washington’ı bilgilendirdi” dedi.

Mısır’da görev yapmış bazı eski askeri yetkililere göre ise Kahire, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki adımlarını, üzerinde uzlaşılan Trump planından kaçınma girişimi ve sarı hat olarak bilinen bölgede kalıcı bir İsrail askeri varlığı tesis etme çabası olarak değerlendiriyor. Bu durumun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit ettiği ifade ediliyor.

Sarı hat, 10 Ekim’de Şarm eş-Şeyh’te ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla imzalanan ve Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan barış planı kapsamında, Gazze Şeridi’ni iki bölüme ayıran bir ayrım hattı olarak tanımlanıyor. Buna göre hat, Filistinlilerin kontrolündeki batı bölgesindeki toprakların yüzde 47’sini, İsrail’in kontrolü altındaki Gazze’nin yüzde 53’ünden ayırıyor. Gazze’deki Filistinlilerin neredeyse tamamının, bu hattın batısındaki bölgeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

xsdf
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında Gazze barış planını görüşmek üzere bu ayın sonlarında bir zirve yapılması bekleniyor. (AFP)

İsrail Kanal 14 televizyonunun yayımladığı bir raporda, İsrail ordusunun sarı hat olarak bilinen bölgede faaliyet yürüttüğü ve Gazze Şeridi’nin coğrafi yapısını değiştirdiği öne sürüldü. Kanalın aktardığına göre Kahire, bu durumu ‘bölgesel çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit’ olarak değerlendiriyor. Raporda, söz konusu faaliyetlerin Mısır’ı öfkelendirdiği ve Kahire’nin, Gazze Şeridi’ni ikiye bölmeye, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İsrail’i ABD’ye şikâyet ettiği belirtildi.

Rapora göre Kahire, özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in sarı hata ilişkin açıklamalarının ardından Gazze’de yaşananları büyük bir endişeyle izliyor. Zamir’in bu hattı yeni bir savunma ve saldırı hattı olarak nitelemesine dikkat çekilirken, İsrail ordusunun kontrolü altında bulunan bölgede tünel altyapısını tahrip etme ve evleri yıkma gibi faaliyetlerinin, Kahire’de Gazze’de uzun vadeli bir askeri varlık tesis edilmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandığı ifade edildi. Bu durumun, Mısır’ı Washington nezdinde acil diplomatik girişimlerde bulunmaya sevk ettiği kaydedildi.

Mısır Askerî İstihbaratı eski Başkan Yardımcısı ve İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral Ahmed Kâmil ise Mısır’ın İsrail’in üzerinde uzlaşılan barış planından kaçınma girişimlerine karşı büyük bir öfke duyduğunu belirtti. Kâmil, İsrail’in sarı hattaki hamlelerinin Gazze’de ve Mısır sınırına yakın bölgelerde kalıcı bir askeri varlık oluşturma niyetine işaret ettiğini, bunun da Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

uı
Kaynaklar, Mısır'ın Sisi ve Netanyahu arasında bir zirve düzenlenmesi için şartlar belirlediğini bildiriyor. (İsrail medyası)

Kâmil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun ulusal güvenliği ilgilendiren bir dizi temel konuda açık, net ve değişmez olduğunu söyledi. Kâmil, bu tutumun, barışın Mısır dış politikasının temel ve stratejik hedefi olması, Kahire’nin İsrail tarafıyla imzalanan anlaşmalara bağlılığı ve İsrail’in iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara saygı göstermesi gerekliliğine dayandığını ifade etti.

Kâmil, Mısır’ın İsrail ile gerilimin düşürülmesine yönelik şartlarının, Gazze anlaşmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimi doğrultusunda tüm aşamalarıyla uygulanmasını kapsadığını belirtti. Buna göre, herhangi bir engelleme ya da geçersiz gerekçeler olmaksızın ikinci aşamaya derhal geçilmesi, kalıcı ateşkesin tesis edilmesi ve barış sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca İsrail’in anlaşmayı eksiksiz uygulaması, mutabık kalınan miktarlarda insani yardımların girişine izin vermesi ve Refah Sınır Kapısı’nın iki yönde açılması şartlarını sıraladı.

Kâmil’e göre diğer şartlar arasında, Mısır’ın Gazze Şeridi sakinlerinin zorla ya da gönüllü göçe zorlanmasını kesin olarak reddetmesi, İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim kurulmasına ve bölgenin İsrail’e ilhakına yönelik adımlarına karşı çıkılması, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve 7 Ekim 2023 sınırlarına dönülmesi yer alıyor. Kâmil, mevcut İsrail varlığının, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasına bağlı geçici bir durum olduğunu, sarı hat da dahil olmak üzere tüm hatların fiili ve hukuki geçerliliği olmayan, varsayımsal çizgiler olduğunu ifade etti.

Dördüncü şartın ise Netanyahu ve hükümetinin, Arap Barış Girişimi kapsamında yer alan açık Arap taleplerine ne ölçüde yanıt verdiğiyle ilgili olduğunu belirten Kâmil, bunun; işgal altındaki Arap topraklarından çekilme, iki devletli çözüme onay verilmesi ve Filistinlilerin Gazze ya da Batı Şeria’dan zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi gibi başlıkları içerdiğini söyledi. Ayrıca İsrail’in iyi komşuluk ve saldırmazlık yönünde iyi niyet göstermesi, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin uluslararası taleplerle uyumlu adımlar atması ve bu alandaki uluslararası anlaşmalara katılması gerektiğini vurguladı.

d
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Arşiv – Reuters)

Mısır’ın, ABD ve İsrail’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bir görüşme düzenleme girişimlerine, İsrail’in barış ve bölgesel istikrara dair açık ve uygulanabilir bir girişimde bulunmadan yanıt vermeyeceği değerlendiriliyor.

İsrail medyasının aktardığına göre ABD, Sisi, Netanyahu ve Trump’ın katılımıyla Washington’da üçlü bir zirve düzenlemeyi denedi. Ancak bu girişim, Mısır’ın şartları nedeniyle İsrail açısından ‘kabul edilemez’ bulundu. Aynı raporlarda, Kahire’nin, Trump’ın bu ay sonunda Florida’da Netanyahu ile yapacağı görüşmede İsrail’e yönelik baskı yaparak Gazze’deki adımlarını sınırlaması yönünde rol oynayacağını beklediği kaydedildi.

Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Semir Ferec, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına büyük önem atfedildiğini ve Trump’ın, adını taşıyan Gazze Barış Planı’nın uygulanması konusunda Netanyahu üzerinde kesinlikle baskı kuracağını söyledi.

Ferec, Mısır’ın pozisyonunun, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına bağlı olarak değerlendirileceğini, ancak aynı zamanda İsrail’in sarı hat ya da Gazze’nin herhangi bir bölgesinde kalıcı askeri varlık tesis etmesini asla kabul etmeyeceğinin açık ve net olduğunu vurguladı. Ferec’e göre Mısır, Netanyahu hükümetinin tüm hareketlerinin, İsrail ordusunun Gazze’nin tamamından çekilmesini öngören barış planını engellemeye yönelik girişimler olduğunun farkında.