Saadeddin İbrahim: Siyaset, Müslüman Kardeşler ve Batı arasında dikenli bir köprü

Yönetimin babadan oğula geçmesini reddeden İbrahim, Cemal Mübarek'in cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılma hakkını destekledi

Siyaset sosyolojisi alanındaki çalışmalarıyla tanınan merhum sosyolog Saadeddin İbrahim (YouTube)
Siyaset sosyolojisi alanındaki çalışmalarıyla tanınan merhum sosyolog Saadeddin İbrahim (YouTube)
TT

Saadeddin İbrahim: Siyaset, Müslüman Kardeşler ve Batı arasında dikenli bir köprü

Siyaset sosyolojisi alanındaki çalışmalarıyla tanınan merhum sosyolog Saadeddin İbrahim (YouTube)
Siyaset sosyolojisi alanındaki çalışmalarıyla tanınan merhum sosyolog Saadeddin İbrahim (YouTube)

İnci Mecdi 

Mısırlı sosyolog Saadeddin İbrahim, arkasında tartışmalı tutumlarından oluşan bir miras ve demokrasi ile azınlık haklarını savunan bir tarih bırakarak 85 yaşında vefat etti.

Eski Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Hüsnü Mübarek'in rejimiyle defalarca çatışan İbrahim, 21'inci yüzyılın ilk on yılını ya gözaltında ya da sürgünde, Mısır dışında yaşamaya zorlanarak geçirdi.

Suzan Mübarek hocasını korudu mu?

İbn Haldun Kalkınma Araştırmaları Merkezi İcra Direktörü İbrahim Hasan'ın yaptığı bilgilendirmeye göre, İbrahim'in cenazesi 2 Ekim Pazartesi günü (yarın) Kahire'nin merkezindeki Ömer Mekram Camii'nde kaldırılacak.

Ölüm nedeni ve cenazenin nereye defnedileceğiyle ilgili ayrıntılar ise henüz netlik kazanmadı.

1938 yılında Nil Deltası'nın kuzeyindeki Mansure şehrinin Bedin köyünde doğan Saadeddin İbrahim, 1980'li yıllarda Mübarek rejimine karşı çıkmada önemli rol oynayan iki insan hakları örgütü kurdu: Arap İnsan Hakları Örgütü ve ardından İbn Haldun Kalkınma Araştırmaları Merkezi.

Cumhurbaşkanlarının oğullarının yönetimi devraldığı cumhuriyetler anlamına gelen 'el-Cemlukiyye' tabirini ilk kez kullanan İbrahim'di. İbrahim bu ifadeyi ilk kez kendisinin cezaevine konulmasına sebep olan bir fikir yazısının başlığı olarak kullandı.

O, cumhurbaşkanlarının iktidarı çocuklarına devretme çabaları ışığında cumhuriyetlerin monarşilere dönüştüğünü düşünüyordu. Suriye'de, Mısır'da, Libya'da ve Yemen'de böyle oldu.

Saadeddin İbrahim 2012 yılında Al Majalla'ya verdiği bir röportajda, Ala ve Cemal Mübarek'in hocası olması nedeniyle Mübarek ailesinin kendisine karşı kibar ve sadık olduğunu söyledi.

İbrahim ayrıca, Hüsnü Mübarek'in eşi Suzan Mübarek'in Kahire'deki Amerikan Üniversitesi'nde hazırladığı yüksek lisans tezini de yönetmişti.

İbrahim'in Mübarek ailesiyle arasındaki olumlu ilişkiler 'el-Cemlukiyye' makalesinin yayınlanmasıyla değişti. Ancak Susan hocasına daha sadıktı ve bu süreçte onu korumuştu.

İbrahim, röportajın devamında şu ifadeleri kullandı:

Makalem dünyayı altüst etti. Çünkü ben Mısır yönetimindeki veraset sisteminden bahsetmiştim ve tabii ki bu Hüsnü Mübarek'i çok kızdırdı.

Mübarek, Susan'dan kocası ile hocası arasında bir seçim yapmasını istedi ve o da kocasını seçti.

Veraset sistemine karşı çıkmak ve cumhurbaşkanının oğlunun adaylığını desteklemek
İşin ironik yanı İbrahim'in 2010 yılında, ocak ayında halk devriminin gerçekleştiği 2011 yılında yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cemal Mübarek'in adaylığına destek çağrısında bulunan bir bildiriyi imzalamasıydı.

O dönemde ülkenin dört bir yanına yayılan protestolar, Mübarek'in aynı yılın 11 Şubat'ında cumhurbaşkanlığından istifa ettiğini açıklamasına ve askeri konseyin hükümet işlerini devralmasına kadar devam etti.

İbrahim Mısır gazetesi ed-Dustur'a yaptığı açıklamada, "Cemal Mübarek'in Mısır vatandaşı olarak aday olma hakkını desteklemek için bildiriyi imzaladığını ancak ona destek vermediğini" söyledi.

İbrahim, 2000 yılında Kahire'deki Amerikan Üniversitesi'nde profesör iken, kurucusu olduğu İbn Haldun Kalkınma Araştırmaları Merkezi için Mısır hükümetinden lisans almadan Avrupa Birliği'nden (AB) fon aldıktan sonra tutuklandı.

Yargılandığı duruşmada Mısır'ın imajını karalamak da dahil olmak üzere çeşitli suçlarla karşı karşıya kaldı ve 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Ancak daha sonra tüm suçlamalardan beraat etti ve 2003 yılında serbest bırakıldı.

Şartlı ABD yardımı

Mahkumiyet süreci İbrahim'i demokratik yönetimin kurulması çağrısına yönelik çalışmaktan caydırmadı. Cezaevinden çıktıktan sonra Mısır'da demokratik reform çağrısını sürdürdü.

Yazılarında ve konuşmalarında ABD'yi Mısır'a yardımını daha fazla siyasi özgürlük şartına bağlamaya çağırdı. Bu da kendisine yönelik bazı suçlamalara neden oldu.

Sürgündeki sosyolog, 2007 yılında eski ABD Başkanı George W. Bush'la yaptığı görüşmeden kısa bir süre sonra, Mısır'a daha fazla demokratik reform baskısı yapılması çağrısında bulundu.

Ertesi yıl yine ülkenin imajını karalamakla suçlandı ve gıyaben iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak 2010 yılında tekrar Kahire'ye döndü.

Daily News Egypt gazetesine verdiği röportajda toplumdaki değişime tanık olmak için geri döndüğünü duyurdu ve "İnsanlar Mübarek sonrası döneme hazırlanıyor" dedi.

Müslüman Kardeşler, İsviçre Kulübü ve Türkiye

Saadeddin İbrahim'in yönelimleri ve görüşleri Müslüman Kardeşler ideolojisine aykırı olsa da onlarla olan ilişkisi kariyerinin bir başka heyecan verici noktasıydı.

Cezaevinde kaldığı süre boyunca tanıştığı grubun liderleri için Kahire'de Batılı diplomatlarla toplantılar düzenleyerek onlara yardım ettiğini itiraf etti.

Eylül 2013'te Al Arabiya kanalına verdiği bir röportajda, Kahire'de İmbaba mahallesindeki İsviçre Kulübü'nde bir grup Batılı diplomatla Müslüman Kardeşler için üç toplantı ayarladığını söyledi.

Aynı şekilde parti liderlerinin kendisinden talep etmesi üzerine Selefi eğilimli Nur Partisi ile ABD'liler arasında bir iletişim kanalı açtı.

2016 yılında daha önceki çağrıları doğrultusunda 'diyaloğa olan inancını' temel alarak Müslüman Kardeşler ile uzlaşma girişiminde bulunulmasını önerdi.

Ayrıca kaçak Müslüman Kardeşler liderleriyle İstanbul'da yaptığı ve ülke içinde öfke ve eleştirilere yol açan bir toplantıyı da açıkladı.

Lehinde ve aleyhinde!

Mısır Gazeteciler Sendikası Konseyi üyesi Hüseyin ez-Zenati, el-Ahram gazetesinde yazdığı bir yazıda İbrahim'in yurt dışındaki ilişkilerini anlattı. Ez-Zenati şu ifadeleri kullandı:

Saadeddin İbrahim, daha önceki açıklamalarına göre, Ocak Devrimi günlerinde Beyaz Saray'da ikamet ediyordu. O dönemde Mısır'da olup bitenleri takip etmek için Beyaz Saray'da oluşturulan operasyon ekibinden biriydi. Kendisinin de söylediği gibi, Tahrir Meydanı'ndaki eşiyle günün her saatinde temas halindeydi ve eşi ona orada olup bitenleri tam olarak aktarıyordu. Ulusal güvenlik hususlarında buna ne diyoruz?

İbrahim, Müslüman Kardeşler'in müttefiki değildi. Çünkü onları ve Katar ile Türkiye'yi onlarla bir araya getiren ilişkileri sürekli eleştiriyordu.

Sadece bu da değil. Aynı zamanda önde gelen uluslararası insan hakları kurumlarını da eleştiriyordu.

İbrahim, Ağustos 2020'de Independent Arabia ile yaptığı röportajda, örgütün Mütevelli Heyeti üyesi olmasına rağmen İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden (HRW) duyduğu memnuniyetsizliği dile getirdi.

Ayrıca kuruluşların devletlerle, devletlerin de kuruluşlarla iş birliği yapma zorunluluğunun ayrıntılarını anlattı.

Londra'da Uluslararası Af Örgütü'nde aldığı üç aylık eğitim sırasında öğrendiklerini ve daha sonra iş ilkelerinin uygulanmamasını, raporlarının güvenilirliğinin ve şeffaflığının olmayışını nasıl araştırdığını anlattı.

Eleştirilerinden biri, 2013 yılında Mısır'daki Rabiatü'l Adeviyye Meydanı'nda gerçekleşen oturma eyleminin dağıtılmasına ilişkin raporla ilgiliydi ve kendisine göre bu, Müslüman Kardeşler'in çıkarlarına hizmet ediyordu.

Tel Aviv ziyareti

İbrahim, İsrail ziyareti nedeniyle Mısırlılar tarafından saldırıya uğradı. Hatta Mısır basını onu 'İsrail'in dışlanmış adamı' olarak nitelendirdi.

Zira 2018 yılında Tel Aviv Üniversitesi'nde 1919 Devrimi ve Arap Baharı devrimlerinin tartışıldığı bir sempozyuma katıldığında Filistinli öğrenciler onu boykot etmişti.

İbrahim, daha önce Mısır gazetesi el-Yevm es-Seba'ya verdiği bir röportajda İsrail'le ilişkileri savunmuş ve şöyle demişti:

Tüm detaylarıyla barıştan yanayım. Çünkü artık dünya barış dönemine döndü. Geçmişte var olan sorunlar ve bağlamlar artık yok.

İbrahim, Kahire Üniversitesi Sanat Fakültesi, Washington Üniversitesi, Indiana'daki DePauw Üniversitesi ve Beyrut Amerikan Üniversitesi, Purdue Üniversitesi ve Indiana Üniversitesi'nde çalıştı.

Mısır'a döndükten sonra 1975'ten beri Kahire'deki Amerikan Üniversitesi'nde profesör olarak görev yaptı.

İbrahim'in akademi yolculuğu 1960 ile 1995 yılları arasında devam etti ve bu süre zarfında Yugoslavya, Sudan, Irak, Ürdün ve Mısır hükümetleri de dahil olmak üzere pek çok sosyal, akademik ve danışmanlık görevinde bulundu.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Gazze'nin kuzeyinde İsrail ateşiyle bir Filistinli öldürüldü... ve Refah'a hava saldırıları düzenlendi

Gazze şehrinin doğusundaki Zeytun mahallesinde, arkalarında yıkılmış binaların görüldüğü Filistinli mülteci çadırları (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki Zeytun mahallesinde, arkalarında yıkılmış binaların görüldüğü Filistinli mülteci çadırları (EPA)
TT

Gazze'nin kuzeyinde İsrail ateşiyle bir Filistinli öldürüldü... ve Refah'a hava saldırıları düzenlendi

Gazze şehrinin doğusundaki Zeytun mahallesinde, arkalarında yıkılmış binaların görüldüğü Filistinli mülteci çadırları (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki Zeytun mahallesinde, arkalarında yıkılmış binaların görüldüğü Filistinli mülteci çadırları (EPA)

Alman Basın Ajansı'na (DPA) göre bu sabah Gazze Şeridi'nin kuzeyinde İsrail güçleri tarafından bir Filistin vatandaşı öldürüldü.

Filistin Enformasyon Merkezi, yerel kaynaklara dayanarak, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye el-Nazla'da 18 yaşında bir gencin İsrail ordusunun ateşiyle öldürüldüğünü bildirdi.

Merkez ayrıca, İsrail savaş uçaklarının Han Yunus'un doğusuna ve Refah'ın doğusuna hava saldırıları düzenlediğini ve bombalama sonucu patlamalar duyulduğunu belirtti. Ayrıca, İsrail güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki binalarda yıkım operasyonları gerçekleştirdiğini de ifade etti.

Kaynaklar, "İsrail savaş uçaklarının bu sabah Refah'ın doğusuna, Han Yunus'a ve Gazze şehrine daha fazla hava saldırısı düzenlediğini" bildirdi.

Merkeze göre, "İsrail güçleri, 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını ihlal etmeye devam ediyor ve bunun sonucunda yaklaşık 390 şehit ve 1000 yaralı var."

Diğer yandan Başkan Trump'ın Gazze'deki iki yıllık çatışmayı sona erdirme planının bir sonraki aşamasına geçmek için görüşmeler devam ediyor.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre plan, Gazze Şeridi'nde uluslararası "barış konseyi" tarafından denetlenen ve çok uluslu bir güvenlik gücü tarafından desteklenen geçici bir Filistin teknokrat yönetimini öngörüyor. Bu gücün oluşumu ve yetki alanı konusundaki müzakereler zorlu geçti.


Avn, Lübnan'ın Suriye ile sınırlarını belirlemeye hazır olduğunu açıkladı

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (DPA)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (DPA)
TT

Avn, Lübnan'ın Suriye ile sınırlarını belirlemeye hazır olduğunu açıkladı

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (DPA)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (DPA)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn dün yaptığı açıklamada, ülkesinin Suriye ile sınırlarını belirlemeye hazır olduğunu ve Şeba Çiftlikleri sınır bölgesi üzerindeki anlaşmazlığın çözümünün daha sonraki bir aşamaya ertelenebileceğini duyurdu.

Bir basın heyetiyle yaptığı görüşme sırasında yöneltilen bir soruya yanıt olarak şunları söyledi: “Fransa bize Suriye ile olan sınırın haritalarını verdi ve onlar karar verdiklerinde sınırı belirlemeye hazırız. Lübnan komitesi hazır. Deniz sınırının belirlenmesi için bir komite ve kara sınırının belirlenmesi için başka bir komite kurabiliriz.” Sözlerine şöyle devam etti: “Suriye ile ilişkiler yavaş ama iyileşiyor ve en iyisini umuyoruz.”

İsrail ile müzakereler konusunda ise Avn şunları söyledi: “Topraklarımızı işgal eden, her gün bizi hedef alan ve oğullarımızı esir tutan bir güç var. Bunu müzakereden başka nasıl çözebiliriz?” “Herhangi bir ordu savaşa girdiğinde ve çıkmaza girdiğinde, müzakere seçeneği değerlendirilir” ifadelerini kullandı.

Lübnan heyetine Mekanizma Komitesi başkanlığına Büyükelçi Simon Karam'ı seçtiğini açıkladı; bunun nedeninin "kendisinin daha önce Amerika Birleşik Devletleri'nde büyükelçilik yapmış ve Madrid'deki önceki müzakerelere katılmış olması" olduğunu belirtti.

Amerikan elçisi Tom Barrack'ın son açıklamalarına ilişkin olarak Avn, "bu açıklamalar tüm Lübnanlılar tarafından reddedilmektedir" dedi.

Bazı milletvekillerinin Kıbrıs ile deniz sınırlarının belirlenme yönteminden duydukları memnuniyetsizliğe ilişkin olarak, “2011 yılında Cumhurbaşkanı (Necib) Mikati hükümeti sınır belirleme kurallarını koydu ve biz de bu kuralları onayladık. Bu anlaşmanın Meclise gitmesinin gerekli olup olmadığı konusunda Yasama ve Konular Kurulu'na danıştık ve cevap hayır oldu” şeklinde açıklama yaptı.

Bir soruya cevaben, “Kutsal Baba'nın (Papa'nın) altı ay önceki seçiminden bu yana ilk ziyareti ve Güvenlik Konseyi üyelerinin ziyareti, (Mekanizma) Komitesine bir sivilin atanmasıyla eş zamanlı olarak geldi ve bunların hepsi olumlu işaretlerdir” dedi.

Hannibal Kaddafi'nin serbest bırakılmasının ardından Libya ile diplomatik ilişkilerin normalleştirilmesi hakkındaki bir soruya cevaben Cumhurbaşkanı Avn, “İmam Musa el-Sadr'ın kaybolması meselesi çözülmelidir. Bu meşru bir meseledir ve Lübnan halkı onun ve iki arkadaşının akıbetini bilme hakkına sahiptir” ifadesini kullandı.

ABD'nin Lübnan ordusuna yaptığı yardımla ilgili olarak, "birkaç yardım programı var" diyen Avn, "Önemli olan, ilk defa resmi bir kararda Lübnan ordusuna yardım etmenin gerekliliğinden bahsedilmesi ve bunun bizim için olumlu ve temel bir gelişme olmasıdır" şeklinde konuştu.

Bir soruya cevaben, Hizbullah milletvekillerinden oluşan bir grubun, cumhurbaşkanı seçilmeden önce partiye silahsızlanmadan bahsetmeyen bir savunma stratejisi konusunda söz verdiğine dair iddialarını ve medyada bu sözle ilgili olarak imzaladığı bir belgenin varlığına dair çıkan haberleri yalanlayarak, "Eğer varsa, şimdi yayınlasınlar" dedi.


Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
TT

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir askeri ekip, Yemen'in geçici başkenti Aden'e, Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı güçlerin Hadramut ve Al-Mahra vilayetlerinden çekilmesi ve meşru yönetimi destekleyen Suudi liderliğindeki koalisyonun doğrudan gözetimi altında önceki konumlarına geri dönmeleri için yürütme mekanizmalarını kurmayı amaçlayan acil bir görevle geldi.

Ekip ayrıca, statüko öncesine dönüşü sağlamak amacıyla koordineli prosedürlere göre, bölgelerin "Vatan Kalkanı" güçlerine devredilmesi için düzenlemeler üzerinde de çalışıyor. Bu adım, Suudi Arabistan'ın Doğu Yemen'deki gerilimi sona erdirmek için yoğun çabalarının ve koalisyon liderliğinin Hadramut'taki Güney Geçiş Konseyi'nin tek taraflı eylemlerini reddetmesinin bir devamı niteliğinde. Koalisyon liderliği bu eylemleri, zorla yeni bir gerçeklik dayatma veya vilayeti barış ve istikrarı tehdit eden iç çatışmalara sürükleme girişimi olarak değerlendirmektedir.

Şarku’l Avsat'a konuşan özel kaynaklara göre askeri birliğin gelişi, Riyad'ın Yemen'deki meşru kurumlar içinde güvensizlik ortamı yaratacak veya bölünmeyi derinleştirecek adımları reddetme tutumunu güçlendiriyor.