Cezayir ile Tunus arasında 26 işbirliği anlaşması imzalandı

Cezayir Başbakanı Eymen Bin Abdurrahman, Tunus ile çeşitli sektörleri kapsayan 26 işbirliği anlaşması imzalandığını belirterek, bunun Cezayir ile Tunus arasındaki “ortaklık yolunda gerçek bir adım” olduğunu değerlendirdi

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf, Tunus ile ticaret alışverişlerinin geçen yıl 1,9 milyar dolara ulaştığını doğruladı (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf, Tunus ile ticaret alışverişlerinin geçen yıl 1,9 milyar dolara ulaştığını doğruladı (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
TT

Cezayir ile Tunus arasında 26 işbirliği anlaşması imzalandı

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf, Tunus ile ticaret alışverişlerinin geçen yıl 1,9 milyar dolara ulaştığını doğruladı (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)
Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf, Tunus ile ticaret alışverişlerinin geçen yıl 1,9 milyar dolara ulaştığını doğruladı (Cezayir Dışişleri Bakanlığı)

Cezayir Başbakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Bin Abdurrahman ile Tunuslu mevkidaşı Ahmed el-Haşşani başkanlığında düzenlenen Büyük Cezayir-Tunus Ortak İşbirliği Komitesi'nin 22’nci toplantısının sona erdiği belirtildi.

Bin Abdurrahman, toplantının enerji, sanayi, ticaret, ulaştırma, turizm ve yatırımın yanı sıra kültür, dijitalleşme, konut, gençlik, spor, mesleki eğitim, milli eğitim, çalışma ve sosyal bakım alanlarını kapsayan 26 işbirliği anlaşmasının imzalanmasıyla sonuçlandığını ifade etti.

İki ülke arasındaki işbirliğinin önemine dikkati çeken Bin Abdurrahman, “Bu toplantı sonuçları itibariyle, iki kardeş ülke ve halkların arzuladığı ekonomik entegrasyon ve entegre kalkınmanın çerçevesinde Cezayir-Tunus ortaklığı yolunda gerçek bir adımı teşkil ediyor.” dedi.

Cezayir-Tunus ticari ortaklık hacmi yüzde 54 arttı

Başbakan Bin Abdurrahman, dün akşam düzenlenen Cezayirli ve Tunuslu işadamları ortak ekonomik forumun açılışında, ülkesi ile Tunus arasındaki hidrokarbon sektörü dışındaki ticaret hacminin 2023'ün ilk yedi ayında yüzde 54 arttığını söylemişti.

Öte yandan Tunus Başbakanı Haşşani de, forumun Tunuslu ve Cezayirli işadamlarıyla tanışmak için bir çerçeve oluşturduğuna dikkati çekerek, “Bu forum, etkili ortaklıklar kurma ve iki ülkede mevcut ve tercihli fırsatlar ve yeteneklerden yararlanma çabalarımızı güçlendirmeye katkıda bulunuyor.” demişti.

Haşşani, enerji, yenilenebilir enerjiler, otomobil ve ilaç başta olmak üzere gelecek vaat eden çeşitli sektörlerdeki projelerin uygulanması amacıyla en iyi koşulları sağlamak için gerekli olanakları ve teşvikleri sağlayacağı taahhüdünde bulunmuştu.

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından 2 Ağustos’ta Necla Buden Ramazan’ın yerine başbakan olarak atanan Haşşani, ilk yurt dışı ziyareti kapsamında dün akşam Cezayir’e gelmişti.

Büyük Cezayir-Tunus Ortak İşbirliği Komitesi'nin 21’inci toplantısı, eski Tunus Başbakanı Yusuf eş-Şahid ile eski Cezayir Başbakanı Abdulmalik Sellal başkanlığında 9 Mart 2017’de Tunus’ta gerçekleştirilmişti.



Gazze Şeridi'ndeki durumdan duyulan hoşnutsuzluk, İsrail'in üç müttefikini Filistin devletini tanımaya itti

) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)
) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)
TT

Gazze Şeridi'ndeki durumdan duyulan hoşnutsuzluk, İsrail'in üç müttefikini Filistin devletini tanımaya itti

) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)
) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)

İspanya, İrlanda ve Norveç Mayıs 2024'te Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladıklarında, İsrail'in en yakın müttefikleri bu adımı, Gazze Şeridi'ndeki krizin çözümüne yardımcı olmayacağı gerekçesiyle reddettiler.

Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada, İsrail-Filistin çatışmasının uzun vadeli çözümü kapsamında tanınan sınırlar içinde iki devletin kurulmasını desteklediklerini belirtmiş olsalar da, bu tanımanın Hamas’a bir ödül olarak görülmesinden çekiniyorlardı. Ayrıca bunun İsrail ve Washington ile ilişkilerine zarar verebileceğinden veya böyle bir adımın diplomatik sermayenin israfı anlamına gelebileceğinden endişe duyuyorlardı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron o dönemde, “Filistin devletini tanımam duygusal bir karar değil” demişti.

Ancak İsrail'in yardımlara getirdiği kısıtlamaların Gazze Şeridi'ndeki insani krizi daha da kötüleştirmesi ve mart ayında iki ay süren ateşkesin sona ermesi üzerine ciddi görüşmeler başladı. G7’deki üç büyük Batı ekonomisi, eylül ayında Filistin devletini tanımak için planlar hazırladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)

İki devletli çözümle ilgili endişeler

Kanada Başbakanı Mark Carney perşembe günü yaptığı açıklamada, “İki devletli çözüm olasılığı gözlerimizin önünde yok oluyor... Bu, ortaklarımızla iş birliği içinde gidişatı tersine çevirmek için bulunduğumuz noktaya gelmemize neden olan faktörlerden biri oldu” ifadelerini kullandı.

Fransa ve Suudi Arabistan, daha fazla Batı ülkesini Filistin devletini tanımaya ikna etmek için bir plan hazırladı. İki ülke, haziran ayında yapılması planlanan Birleşmiş Milletler (BM) konferansında önerilerinin kabul edilmesini istiyordu, ancak destek ve onay elde etmekte zorluk yaşadılar ve ardından İsrail'in İran'a yönelik hava saldırıları ve yoğun ABD diplomatik baskısı nedeniyle toplantının ertelenmesine karar verildi.

Saldırılar, Batılı müttefiklerin İsrail'e yönelik açık eleştirilerini durdurdu, ancak tartışmalar perde arkasında devam etti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre bilgi sahibi bir Kanadalı kaynak, Macron, Carney ve Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer'ın haziran ve temmuz ayları boyunca telefon ve mesaj yoluyla sürekli iletişim halinde olduklarını söyledi.

Kanada Başbakanı Mark Carney, (Arşiv-Reuters)Kanada Başbakanı Mark Carney, (Arşiv-Reuters)

Kanada tek başına bir adım atmakta tereddüt ederken, Birleşik Krallık herhangi bir hareketin en büyük etkiyi yaratmasını sağlamak istiyordu. Macron ise daha cesur bir tavır sergiledi.

Bu, aç çocukların görüntüleri nedeniyle endişelerin arttığı ve İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonu ile Batı Şeria'daki yerleşimcilerin saldırılarının, egemen bir Filistin devletinin kurulma şansını zedeleyeceği korkusunun arttığı bir dönemde gerçekleşti.

Macron, Starmer, Merz ve Carney

Macron 24 Temmuz'da sürpriz bir şekilde, eylül ayında yapılacak BM Genel Kurulu toplantısında Fransa'nın Filistin devletini tanıyacağını açıkladı.

Birleşik Krallık ve Kanada o sırada benzer bir adım atmadı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın, Macron'un açıklamasının hiçbir etkisi olmadığını, ancak onu halen ‘harika bir adam’ olarak gördüğünü belirten açıklamaları, diğer ülkeler de aynı adımı atarsa diplomatik etkilerin kontrol altına alınabileceği konusunda bir miktar güven verdi.

Starmer'ın sözcüsü, Macron'un Starmer ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz ile iki gün sonra (26 Temmuz) ‘iki devletli çözüm için sürdürülebilir bir yolu’ tartışmak üzere görüştüğünü, bunun da Birleşik Krallık Başbakanı’nın Trump ile İskoçya'da görüşmesinden (28 Temmuz) sadece iki gün önce olduğunu söyledi.

Starmer, Trump ile yaptığı görüşmede, Gazze Şeridi'ne yardım etmek için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini vurguladı, ancak Trump'ın söylediği gibi tanıma planının masada olduğunu açıkça belirtmedi. ABD Başkanı o zamandan beri bu tür hareketleri ‘Hamas'a ödül vermek’ olarak eleştiriyor.

Trump salı günü Birleşik Krallık'ta bir golf sahasının açılışını yaparken, Starmer hükümetini yaz tatilinden çağırarak tanıma planının onayını aldı. İsrail'den ateşkes ve kalıcı barış planı gelmezse, Birleşik Krallık eylül ayında Filistin devletini tanıyacak.

Binyamin Netanyahu (Şarku'l Avsat)Binyamin Netanyahu (Şarku'l Avsat)

Macron gibi Starmer da Carney'e sadece birkaç saat önceden haber verdi. Kanadalı kaynak, Birleşik Krallık ve Fransa harekete geçtikten sonra Kanada'nın da aynı şeyi yapmak zorunda hissettiğini söyledi.

Carney, Macron'un açıklamasından altı gün sonra (30 Temmuz), “Uluslararası iş birliği, Ortadoğu'da kalıcı barış ve istikrarı sağlamak için gereklidir ve Kanada bu çabayı yönlendirmek için elinden geleni yapacaktır” dedi.

İsrail'in önündeki zorluklar

Üç ülkenin bu adımı pratikte pek bir şeyi değiştirmeyecek. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, söz konusu tanıma kararına karşı çıkarak onu ‘bağlam dışı’ olarak nitelendirdi. ABD'nin G7'deki diğer önemli müttefikleri Almanya, İtalya ve Japonya ise üç ülkenin izinden gideceklerine dair herhangi bir işaret vermediler.

193 üyeli BM Genel Kurulu'nun dörtte üçünden fazlası, bağımsız bir Filistin devletini zaten tanıyor. Ancak ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'ndeki veto hakkı nedeniyle, BM Filistin'i tam üye olarak kabul edemiyor.

Bununla birlikte, Uluslararası Kriz Grubu'nun (ICG) BM Direktörü Richard Gowan, söz konusu açıklamaların önemli olduğunu belirtti. Gowan, “BM'de Filistin meselesi konusunda Küresel Güney’in peşine takılan bazı önemli ABD müttefikleri görüyoruz. Bu, Filistin'in tanınmasını destekleyen kampın önemsizliğini görmezden gelmeyi İsrail için daha da zor hale getiriyor” ifadelerini kullandı.