Filistin ve İsrail arasında çatışmalar devam ederken ve Lübnan Hizbullahı’nın İsrail güçlerine füzeler atarak çatışma hattına girmesine karşı İsrail tarafından füzelerle misilleme gelirken, gözler Mısır’ın arabuluculuk yapma ve durumu sakinleştirme olasılığına çevriliyor. Mısır’da durumu sakinleştirmek ve krizin sonuçlarını kontrol altına almak için bölgesel ve uluslararası düzeylerde diplomatik hareketler hız kazandı.
Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Ahmed Fehmi, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Es-Sisi’nin, çatışmaların başladığı ilk andan itibaren ülkesinin ilgili tüm taraflarla iletişimini yoğunlaştırması yönünde talimat verdiğini söyledi. Sözcü “Mısır cumartesi gününden bu yana, gerek Cumhurbaşkanı Sisi gerekse Dışişleri Bakanlığı ve ilgili birimler düzeyinde olsun, İsrail ve Filistin taraflarının yanı sıra bölgesel ve uluslararası taraflarla da doğrudan temas halinde” dedi.
Mısır devletinin öncelikle kan dökülmesini durdurma konusundaki kararlılığını vurgulayan Fehmi “Mısır, uluslararası meşru esaslara uygun olarak ve bölgede barış ve istikrarın tesisini sağlayacak şekilde Filistin sorununun iki devletli çözüm temelinde kapsayıcı ve adil bir çözüme kavuşması yolunda her zaman ilerleme kaydetmeye çalışmaktadır” ifadelerini kullandı.
Mısır iki gündür kriz hattına girmiş durumda. Cumhurbaşkanı bölgesel ve uluslararası taraflarla yoğun temaslarda bulundu. Bunların sonuncusu Ürdün Kralı 2. Abdullah ile yapılan telefon görüşmesi oldu. Ortalığı sakinleştirmek için Mısır ve Ürdün arasında istişare ve koordinasyonu sürdürme amacıyla yapılan telefon görüşmesinde “gerilimi ve şiddeti tırmandırmaya son verilip itidal” çağrısı yapıldı.
Kahire’deki Amerikan Üniversitesi (AUC) Siyaset Bilimi öğretim üyesi Dr. Tarık Fehmi, Mısır’ın çatışmaların başladığı andan itibaren, hem İsrail hem de Filistin tarafından kabul edilen bir taraf olmasının yanı sıra itidal çabalarında birikmiş deneyimlerine dayanarak resmi bir açıklama yapmakla başlayarak hızlı bir şekilde tavrını ortaya koyduğunu söyledi. Fehmi söz konusu açıklamayı “doğrudan ve güçlü” olarak nitelendirdi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Fehmi, “Mısır, Suudi Arabistan Krallığı ve Ürdün arasındaki Arap koordinasyonunun devam ettiğine” dikkat çekti. Mısır’ın “durumu sakinleştirme” sürecindeki rolünü vurgulayarak bu rolün “çatışma taraflarındaki siyasi ve askeri arzunun var olmasına” bağlı olarak devam edeceğini kaydetti.
Fehmi, Mısır’ın bu seferki rolünün öncekinden farklı olduğuna dikkat çekerek “Sahnede Kahire’nin rolünü genişletecek ve onu krizin çözülmesinde daha merkezi hale getirecek değişiklikler göreceğiz” dedi. Fehmi sözlerini şöyle sürdürdü: “Saldırının büyüklüğü nedeniyle mevcut çatışmayı çetrefilli ve karmaşık sorunlar takip ediyor. Sahadaki sükunetin ardından, her iki taraftan da beklenen tavizsizlik atmosferi ortasında ateşkesin pekiştirilmesiyle ilgili anlaşma esasları ve bununla ilişkili garantilerin yanı sıra iki taraf da bir esir ve rehine kriziyle karşı karşıya kalacak.”
Fehmi, bu çatışmanın ortasında “sadece Mısır’ın bu düğümü çözüp ateşkes için zemin hazırlayabileceğini, ancak Cezayir gibi diğer taraflarla Arap desteğinin genişletilebileceğini” düşündüğünü dile getirdi. Cezayir konusunda Fehmi, “Krizin yansımalarını bertaraf etmek için Arap çabalarına katılmasını umuyorum” dedi.
Mısır, İsrail ile Filistinli gruplar arasındaki silahlı çatışma krizlerinin kontrol altına alınmasında önemli bir rol oynuyor. En sonuncusu geçtiğimiz temmuz ayında Mısır’ın El-Alameyn kentinde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın katılımıyla yapılmak üzere, birçok kez, çeşitli dönemlerde etkili olan ‘sükûneti sağlama’ anlaşmalarına varılmasını sağladı.
Hamas Hareketi cumartesi günü İsrail’e, ‘Aksa Tufanı’ adını verdiği bir saldırı başlatmıştı. Roketlerin ateşlenmesinin yanı sıra silahlı kişiler İsrail yerleşimlerine sızmış ve çok sayıda İsrailliyi esir almıştı. İsrail tarafı da buna ‘Demir Kılıçlar’ adını verdiği bir operasyonla karşılık vermişti. Çatışmalar her iki taraftan da kayıplarla sonuçlanmıştı.