İsrail, Hamas'a savaş ilan etti: Bundan sonra emin olabileceğimiz tek şey kan döküleceği

Onlarca yıldır yaşanan en şiddetli güvenlik kriziyle karşı karşıya kalan Netanyahu, koalisyon hükümetindeki muhafazakarların topyekün savaş baskısıyla uğraşmak zorunda kalacak. Ancak bunun korkunç can kayıplarının ötesinde nereye varacağı belli değil

7 Ekim'de İsrail askerleri, Hamas'ın saldırısı sonrası İsrail'in güneyindeki Sderot kentinde yerleşim yerlerini koruma altına almaya çalışıyor (Reuters)
7 Ekim'de İsrail askerleri, Hamas'ın saldırısı sonrası İsrail'in güneyindeki Sderot kentinde yerleşim yerlerini koruma altına almaya çalışıyor (Reuters)
TT

İsrail, Hamas'a savaş ilan etti: Bundan sonra emin olabileceğimiz tek şey kan döküleceği

7 Ekim'de İsrail askerleri, Hamas'ın saldırısı sonrası İsrail'in güneyindeki Sderot kentinde yerleşim yerlerini koruma altına almaya çalışıyor (Reuters)
7 Ekim'de İsrail askerleri, Hamas'ın saldırısı sonrası İsrail'in güneyindeki Sderot kentinde yerleşim yerlerini koruma altına almaya çalışıyor (Reuters)

Kim Sengupta 

Hamas'ın saldırısındaki katliamda en az 700 İsraillinin hayatını kaybetmesi, ülkenin pek çok çatışması içinde en ölümcül gün olarak kayıtlara geçerken, yine düşmanın büyük bir etkiyle tam bir sürpriz saldırı gerçekleştirmesiyle başlayan Yom Kippur savaşının ilk 24 saati olan 7 Ekim 1973'te 317 kişinin ölümünü açık ara geride bıraktı.

Mısır ve Suriye'nin başını çektiği Arap devletlerinden çok sayıda saldırı düzenlenen o çatışmanın aksine, bu hafta sonu yaşananlar Yahudi devletine yönelik varoluşsal bir tehdit değil.

Hamas, Lübnan'daki Hizbullah gibi savaşa katılabilecek diğer milis güçlerle birlikte, İsrail'le askeri bakımdan boy ölçüşmenin yakınından bile geçmiyor. Bildirilene göre Afganistan'daki Taliban'ın İran'dan savaşçılarının İsrail'e karşı savaşmak üzere transit geçişine izin vermesini istemesi de, rahatlıkla varsayabiliriz ki, eğer geçiş izni verilirse, bu dengeyi değiştirmeyecektir.

Ancak Binyamin Netanyahu hükümeti, Lübnan ve Gazze olmak üzere iki cephede çatışma ihtimalinin yanı sıra Cenin Tugayı ve Aslanlar Yuvası gibi militan Filistinli grupların İsrail güvenlik güçleriyle çoktan giderek artan sayıda silahlı çatışmaya girdiği Batı Şeria'da gerilimin tırmanmasıyla onlarca yılın en ciddi güvenlik kriziyle karşı karşıya.

Hamas'ın bu sıradışı saldırısından, öldürmek ve kaçırmak için planörlerle uçan savaşçıların, sokaklarda vurulan sivillerin, bir müzik festivalinde kaçırılanların ve Gazze'de teşhir edilen rehinelerin görüntüleri İsrail'deki sistemde sismik bir şok etkisi yarattı.

Ülkenin çok övülen istihbarat sisteminin, Hamas'ın bu operasyon için görünüşe göre aylarca plan yapmasına ve silahlanmasına fırsat veren muazzam başarısızlığı hayret verici.

Sahadaki ajanlardan gelen "humint"in, yani insan istihbaratının yanı sıra Gazze'deki iletişim ve sınırdaki insan ve araç hareketleri en gelişmiş sensörlerle izleniyor. İsrail, Hamas ve başka bir militan grup İslami Cihad'ın füze gibi silah stokları oluşturmamasını sağlama gerekçesiyle bölgeye düzenli hava saldırıları düzenliyor. Üst düzey militanların hedef alınarak öldürüldüğü "başını kesme" harekatıyla komuta ve kontrol, söylendiğine göre zayıflatılıyor.

Neyin bu kadar yanlış gittiği gelecekte soruşturma kurullarınca incelenecek ve güvenlik hiyerarşisinde neredeyse kesinlikle istifalara ve kovulmalara yol açacak. Başarısızlığın boyutunu özetleyen Mossad'ın eski başkanı Efraim Halevy, şunu kabul ediyor: “Bu saldırı hayal gücünün ötesindeydi. Bu kadar çok füzeleri olduğunu bilmiyorduk ve kesinlikle bu kadar etkili olacaklarını beklemiyorduk."

Şimdi ne olacak? İsrail hükümeti resmen savaşta olduğunu ilan etti. Netanyahu "muazzam şiddet" sözü verdi, Gazze'yi "enkaza" çevirmekle tehdit etti ve sakinlerine derhal burayı terk etmelerini söyledi ancak Gazzelilerin nereye gitmeleri gerek, orası belli değil.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli itfaiyeciler, pazar günü Gazze Şehri'ne yönelik İsrail hava saldırılarının yıktığı bir konutta çıkan yangını söndürüyor (AFP)

Halihazırda gerçekleşen büyük hava saldırılarının yanı sıra İsrail tarafından Gazze'ye topyekün bir kara saldırısının başlatılacağına dair öngörüler var. Ancak bu ne kadar etkili olacak ve nihai amacı ne?

2014 Gazze Savaşı'nı, ki daha önce ya da o zamandan beri yaşanan tüm Gazze çatışmalarından çok daha ölümcüldü, Gazze'den aktarmıştım. İsrail tarafından Merkava tanklarıyla birlikte kara kuvvetleri gönderilmişti. Acımasız bir olaydı. 50 gün süren çatışmalarda BM'ye göre 1483'ü sivil olmak üzere 2 bin 205'ten fazla Filistinli ve 66'sı asker 71 İsrailli hayatını kaybetmişti.

Bu olaydan sonra İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) subaylarıyla yoğun nüfuslu kentsel alanlarda piyade ve zırhlı araç kullanmanın etkisi hakkında konuştuğumu hatırlıyorum. Birkaçı derin çekincelerini dile getirmiş ve hedefli, adli Özel Kuvvetler operasyonlarının çok daha tercih edilebilir olacağını söylemişti.

Bu sefer tam bir kara saldırısını daha da sorunlu hale getiren şey, Gazze'de çok sayıda rehinenin bulunması. Çatışmanın ortasında kalmaları halinde yaralanma ya da ölme tehlikeleri daima var. Bu kişileri kurtarmak için Özel Kuvvetlerin operasyon düzenlemesi mümkün fakat muhtemelen hastaneler de dahil farklı yerlerde tutulmaları nedeniyle bu zorlu bir görev olur.

Görsel kaldırıldı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu daha incelikli ve taktiksel bir yaklaşım benimseyebilir (AP)

İsrail'deki gergin siyasi ve toplumsal iklim ve anlaşılır bir şekilde yüksek seyreden duygular, askeri misyonun niteliğini ve kapsamını şekillendirmeye katkıda bulunacak. 2014 taarruzu, aylarca süren yıpratıcı çatışmalar nedeniyle askerler çıkmaza girmişken sivil kayıpların artacağı uyarısında bulunan ordunun ve istihbarat servislerinin tavsiyesi üzerine nihayetinde sınırlandırılmıştı.

O dönemde de başbakan olan Netanyahu, aralarında Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın da bulunduğu kabinesindeki şahinlerin 2005'teki çekilmeden dönerek Gazze'nin yeniden işgal edilmesi yönündeki taleplerini geri çevirmişti.

Mevcut koalisyon hükümetinin çok daha sağcı olduğu ve topyekün savaş için daha fazla bastıracağı öne sürülüyor. Ancak Netanyahu geçmişte bu tür açık uçlu askeri hamlelere sıcak bakmadığını gösterdi ve Itamar Ben-Gvir gibi radikal sağcı bakanlar tarafından alarma geçirilen güvenlik hiyerarşisinin desteğiyle daha incelikli ve taktiksel bir yaklaşım ortaya çıkabilir.

Silahlı eylem, şu anda İsrail'in kullanabileceği tek cezalandırıcı eylem yolu değil. Enerji Bakanı Israel Katz, hafta sonu Gazze'ye elektriğin kesilmesini emrettiğini açıkladı. Bunu yakıt ve su tedarikinin engellenmesi izleyebilir (10 Ekim'de su tedariki kesildi -ed.n.).

Bu tedbirler tek başlarına ileride kan dökülmesini engellemeyecek, bunun için çok fazla şey yaşandı. Yaklaşan karanlıkta en gerçekçi umut, meydana gelen çatışmanın tamamen kontrolden çıkmaması.

Independent Türkçe



Sudan'da cinsel şiddetten sağ kurtulanlar iyileşmek için zorlu bir süreçten geçiyor

Nisan 2023'te savaşın başlamasından bu yana binlerce Sudanlı kadın cinsel şiddete maruz kaldı (AFP)
Nisan 2023'te savaşın başlamasından bu yana binlerce Sudanlı kadın cinsel şiddete maruz kaldı (AFP)
TT

Sudan'da cinsel şiddetten sağ kurtulanlar iyileşmek için zorlu bir süreçten geçiyor

Nisan 2023'te savaşın başlamasından bu yana binlerce Sudanlı kadın cinsel şiddete maruz kaldı (AFP)
Nisan 2023'te savaşın başlamasından bu yana binlerce Sudanlı kadın cinsel şiddete maruz kaldı (AFP)

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) bir üyesi Aişe'nin Hartum'daki evine baskın düzenlediğinde, ona iki acı seçenek sundu: Ya kendisiyle evlenecekti ya da babasını öldürecekti. Aişe çok fazla düşünmedi ve özgürlüğünü babasının hayatı karşılığında takas etti. Genç kadın AFP'ye yaptığı açıklamada, "Babam için korktum, ben de evlenmeyi kabul ettim” dedi.  

Aişe 22 yaşında, takma ad kullanmak isteyen ve bir yıl boyunca ailesinin evinden çok uzak olmayan bir evde alıkonulan, tecavüze uğrayıp defalarca dövülerek sonunda kürtaj olmak zorunda kalan bir kadın.

2023'te savaş patlak vermeden önce Aişe, bilgi teknolojileri fakültesinde öğrenciydi, ancak çatışmaların başlaması ve zorla evlendirilmesinden sonra “psikolojik olarak yıkıldığını” titrek bir sesle anlattı AFP'ye.

Hükümet ve sivil toplum kuruluşlarının tahminlerine göre Nisan 2023'te Abdülfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile eski yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalo (Hamideti) liderliğindeki HDK arasında başlayan savaştan bu yana binlerce Sudanlı kadın cinsel şiddete maruz kaldı.

Sudan hükümetine bağlı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Birimi, savaşın başlangıcından bu yana bin 138 cinsel şiddet vakasını belgeledi, ancak birimin müdürü Salma Ishak el-Halifa'ya göre bu rakam "gerçek sayının yüzde 10'unu" geçmiyor.

Uluslararası örgütler, Hızlı Destek Güçleri'ni, düzenli orduya karşı savaşında bir silah olarak tecavüz, cinsel kölelik ve zorla evlendirme gibi sistematik cinsel şiddet kullanmakla suçluyor.

Uluslararası örgütler, HDK’yı düzenli orduya karşı savaşında bir silah olarak tecavüz, cinsel kölelik ve zorla evlendirme gibi cinsel şiddeti sistematik olarak kullanmakla suçluyor.

Yakın zamana kadar şiddet olaylarının büyük ölçüde yaşanmadığı doğu Sudan'daki Port Sudan şehrinde, bazı kurtulanlar Aman Vakfı'nda sığınak buldu.

Yeni başlangıç

Sudan'ın doğusundaki Port Sudan kentinde, birkaç gün öncesine kadar şiddet olaylarından uzak kalan bazı kadınlar, Aman Vakfı'nda sığınak buldu.

Ağustos 2024'te kurulduğundan bu yana Aman, bin 600'den fazla cinsel şiddet mağduruna yardım sağladı. Kuruluş, mağdurlara psikolojik danışmanlık, sağlık ve hukuk hizmetleri, hatta fırıncılık, dokuma ve nakış gibi mesleki eğitimler de veriyor.

Port Sudan'ın sakin mahallelerinden birinde bulunan mütevazı bir evdeki Aman'ın kurtulan kadınları, yatak odalarını ve yemek yedikleri küçük bir masanın bulunduğu mutfağı paylaşıyor. Diğer tarafta ise televizyonun bulunduğu bir oturma odası var. Sadeliğine rağmen, bu ev yüz binlerce Sudanlı kadının mahrum kaldığı bir lüksü onlara sunuyor.

Aman'daki ofisinde psikolojik danışman Lubna Ali, Darfur, El Cezire, Hartum ve diğer eyaletlerden gelen kadınlara destek sağlayan merkezle iletişime geçen kadınların dosyalarını inceliyor. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Lubna Ali, "Bize ulaşan vakaların çoğu birden fazla kişinin tecavüz ettiği vakalar. On milis savaşçısı (HDK’yı kastediyor) tarafından tecavüze uğrayan bir kızımız oldu" diyor.

Ali'ye göre, merkezdeki cinsel şiddet mağdurlarının üçte biri “yüzde 33,5” oranında reşit olmayan kızlar ve bunların çoğu hamile.

Aman, hayatta kalan kadınların şiddet gördükleri eyaletlerden çıkmalarına ve merkezde üç ila dört ay kaldıktan sonra eğitimlerine devam etmelerine veya hamile olanların doğum yapmalarına yardımcı oluyor.

Aman, tecavüz sonucu doğan çocuklarını evlatlık vermeye karar veren kızlara danışmanlık hizmeti veriyor ve kurban sayısının önümüzdeki dönemde artabileceği uyarısında bulunuyor.

Merkezin mağdurların mahremiyetine önem verdiğini vurgulayan Ali, “Onlara ilk söylediğimiz şey, bizim için önemli olanın onların ruhsal ve bedensel sağlığı olduğu” diyor.

Üçüncü yılına giren Sudan'daki çatışmalar on binlerce kişinin ölümüne, 13 milyon kişinin yerinden edilmesine ve Birleşmiş Milletler'in modern tarihin en kötü insani krizi olarak nitelendirdiği bir duruma yol açtı.

"Bunun üstesinden gelemedim"

“Aman"da Selma, küçük oturma odasında kitap okuyup çay içiyor. 23 yaşındaki kız, ‘HDK’ milislerinin şiddetine maruz kaldığı Cezire eyaletinin Hasahisa kentinden kaçtı.

Selma, ki kendisi de takma ad kullanmak istedi, kendisi ve üç arkadaşının saklandıkları eve giren militanlar tarafından cinsel tacize uğradığını söyledi. “Sekiz kişiydiler... Bizi dövdüler, taciz ettiler, bazılarımıza tecavüz ettiler, diğerlerini silahla dövdüler, ben de onlardan biriydim” diyen Selma, ‘Şok geçirdim... çünkü unutamayacağım bir manzaraya tanık oldum’ ifadesini kullandı.

Aralık 2023'e gelindiğinde, HDK savaşçılarının çok sayıda köyü kuşatmasıyla ele geçirilen El Cezire eyaletinden yüz binlerce kadın yerinden edilmişti.

Ordu bu yılın başlarında adayı ele geçirip HDK’yı adadan çıkarmıştı, ancak Port Sudan'a kaçan Selma, "yaşananları atlatamıyor."

Selma, AFP’ye “Eğitimimi tamamlamak ve geleceğime odaklanmak istiyorum, ancak çoğu zaman kendimi başıma gelenleri düşünürken buluyorum” dedi.

Savaşın başlamasından bu yana 1,5 milyon Sudanlının kaçtığı Mısır'da, psikoterapist Sara Muntazır, Kahire'deki bir yardım merkezinde her gün en az beş tecavüz mağduruyla görüşüyor.

Muntazır, AFP’ye, mağdurların tedavi planlarına aktif olarak katılmaları gerektiğini belirterek, yaşadıkları travma nedeniyle "artık uyuyamadıklarını veya normal bir hayat süremediklerini" söyledi. Amina soruyor: "Biz, bizim hiçbir müdahalemiz veya kontrolümüz olmayan bir şeyin kurbanıyız." Bütün bunlar başımıza neden geldi?!”