Sudan’ın Abyei bölgesindeki şiddet olaylarında 30’dan fazla kişi öldü

Abyei bölgesinde devriye gezen Birleşmiş Milletler Barış Güçleri (Arşiv - Birleşmiş Milletler)
Abyei bölgesinde devriye gezen Birleşmiş Milletler Barış Güçleri (Arşiv - Birleşmiş Milletler)
TT

Sudan’ın Abyei bölgesindeki şiddet olaylarında 30’dan fazla kişi öldü

Abyei bölgesinde devriye gezen Birleşmiş Milletler Barış Güçleri (Arşiv - Birleşmiş Milletler)
Abyei bölgesinde devriye gezen Birleşmiş Milletler Barış Güçleri (Arşiv - Birleşmiş Milletler)

Sudan’da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki şiddetli çatışmaların ardından başkent Hartum ve ülkenin batısında bulunan Darfur bölgesinde göreceli sakinlik sürerken Sudanlı yetkililer, Sudan ile Güney Sudan arasındaki tartışmalı Abyei bölgesinde 30'dan fazla kişinin öldüğünü, 20'den fazla kişinin de yaralandığını bildirdi.

Abyei Enformasyon Bakanı Paul Koch, DPA'ya yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullandı:

“31 sivilin cesedinin ve (adı belirtilmeyen) bir Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü askerinin varlığı doğrulandı. Pazar sabahı erken saatlerde çok sayıda silahlı genç köylere saldırdı. Aralarında çocukların da bulunduğu 20 kişi kurşun yaraları nedeniyle yerel bir hastanede tedavi altına alındı.”

Abyei, Sudan ile Güney Sudan arasındaki sınırda yer alıyor. Güney Sudan'ın 2011'deki bağımsızlığından bu yana her iki ülke tarafından da hak iddia edilen tartışmalı bir bölge. Bölge, petrol rezervlerinin bol olması nedeniyle ekonomik öneme de sahip. Bu kaynaklar üzerinde farklı kabileler arasında, özellikle de savaşan gençler arasında çatışmalar yaşanıyor.

BM Güvenlik Konseyi, şiddet olayları nedeniyle Haziran 2011'de bölgeye UNISFA olarak bilinen bir BM Barış Gücü konuşlandırılmasına karar vermişti. Ordu ile HDK arasında günlerce süren şiddetli çatışmaların ardından Hartum ve Darfur bölgelerinde dün nispeten sakinlik hâkim oldu. Kaynaklara göre, “Hartum'un kasabalarının çeşitli bölgelerinde duyulan hafif silah sesleri dışında, top atışlarının sesi bariz bir şekilde kayboldu.” Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, “Doğu Darfur eyaletinin başkenti ed-Dain kentinde durum sakin, ancak HDK’nin şehre saldırma niyetleri hakkında yayılan raporların ardından vatandaşları korku sardı” dedi. Kaynaklar ayrıca, “Sivil liderlerin iki tarafı sakinleştirmeye yönelik sürekli çabalarına” işaret etti.

Buna karşılık Ulusal Ümmet Partisi lideri Fadlallah Barma Nasır, şunları söyledi:

“Sudan ordusu ile HDK arasındaki mevcut savaş sırasında Darfur'da yaşananlar, soykırımın devamını, kabileleri hedef almayı, toplu katliamları ve sistematik yer değiştirmeyi önlemek için yaygın müdahaleyi gerektiriyor. İnsansız hava aracı (İHA) saldırıları, füze fırlatmaları ve ayrım gözetmeyen saldırılar yüzlerce sivilin ölümüne yol açtı. Her iki taraf da bunun diğerini ortadan kaldırmaya yönelik bir girişim olduğunu iddia ediyor. Bu durum da masum vatandaşların toplu olarak cezalandırılması anlamına geliyor.”

Nasır, tüm Sudan siyasi güçlerine, insani yardım kuruluşlarına ve uluslararası topluma, çatışan tarafların insani yasalara uymasını sağlamak ve masum vatandaşların ‘acımasızca’ hedef alınmasına son vermek için çabaları iki katına çıkarmaları çağrısında bulundu.

ABD, bölgedeki diğer şehirlerden yerinden edilen yüz binlerce insanı barındıran Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir şehrinde herhangi bir çatışmaya karşı ordu güçlerini ve HDK’yi uyarmıştı. Sudan'daki Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi'nin (OCHA) yakın tarihli bir raporuna göre, “çatışmaların başlangıcından bu yana yaklaşık 6,2 milyon kişi kaçtı ve komşu ülkelere sığındı.”



Hamas: Gazze'de kalıcı ateşkes sağlanmadan İsrail'le esir takası olmayacak

(AA)
(AA)
TT

Hamas: Gazze'de kalıcı ateşkes sağlanmadan İsrail'le esir takası olmayacak

(AA)
(AA)

Katar merkezli Al Jazeera televizyonuna konuşan Aruri, İsrail'in "insani ara"nın ardından yeniden başlattığı saldırılar, esir takası ve ABD'nin tutumu hakkında değerlendirmede bulundu.

Aruri, İsrail ile kadın ve çocukların takasının ardından karşılıklı olarak cesetlerin takas edilmesi konusunda müzakerelerde bulunulduğunu ancak Tel Aviv'in bu konuya yanaşmadığını, daha sonra ise askerliğini yapmış ya da hala yedek asker olan yaşlı erkeklerin takasının gündeme geldiğini kaydetti.

Yaşlı erkeklerin takası için yürütülen müzakerelerde, kadın ve çocukların takası için varılan mutabakattan farklı şartlar öne sürdüklerini ancak İsrail'in bu takası yapmak yerine saldırılara yeniden başlamayı tercih ettiğini ifade eden Aruri, "İsrail, halkımıza karşı katliam işleyerek direnişin tutumunu değiştireceğini zannediyor. Ancak bizim resmi tutumumuz net; savaş bitecek, sonra esir takasından bahsedilecek." dedi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne başlattığı saldırıların ilk 50 gününün değerlendirmesini yapan Aruri, şöyle devam etti:

İşgal güçleri hava ve kara kuvvetlerinin üçte birini Gazze'ye sevk etti. Bu büyüklükte bir kuvvetle Gazze'nin kuzeyinin üçte birlik kısmına saldırdılar ancak 50 gün boyunca burada kontrolü sağlamada başarılı olamadılar ve asla da olamayacaklar. İsrail'i destekleyen ülkeler bile artık Siyonist hükümetin 'Hamas'ı yok etme, esirleri güç kullanarak geri alma ve Gazze'de kontrolü sağlama' hedeflerinin gerçek dışı olduğuna ikna oldular. Biz ilk günden beri diyoruz ki; İsrail, esirlerini ancak savaş bittikten sonra ve tüm Filistinli esirler serbest kaldıktan sonra geri alabilir. Elimizdeki İsrailli esirlere karşılık İsrail hapishanelerindeki tüm Filistinli esirlerin serbest bırakılması talebimiz kesindir ve bundan dönüş söz konusu değildir.

Aruri, ABD'nin "insani ara"nın sona ermesinden Hamas'ı sorumlu tutmasının hatırlatılması üzerine, "ABD, Filistin ilgili tüm konularda ahlaken iflas etmiş ve İsrail'den bile daha faşist bir devlet haline gelmiştir. 'İnsani ara' sona ermeden 2 gün önce İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant, savaşın yeniden başlatma kararnamesini imzaladığını açıkladı. Dolayısıyla 'insani ara'yı ihlal eden Hamas değildir." diye konuştu.

Direniş güçlerinin, hava ve kara savaşı olmak üzere tüm senaryolara hazır olduğunu dile getiren Hamaslı yetkili, Filistin halkını tehcir planının başarısız olduğunu sözlerine ekledi.


Filistin Devlet Başkanı Abbas: Nekbe'nin tekrarlamasına izin vermeyeceğiz

Mahmud Abbas (AA)
Mahmud Abbas (AA)
TT

Filistin Devlet Başkanı Abbas: Nekbe'nin tekrarlamasına izin vermeyeceğiz

Mahmud Abbas (AA)
Mahmud Abbas (AA)

Filistin resmi ajansı WAFA'da yayımlanan habere göre, Abbas, Ramallah'taki başkanlık merkezinde düzenlenen Filistin liderlik toplantısında konuştu.

Hürriyet ve bağımsızlık mücadelesinde Filistin halkıyla birlikte kararlı şekilde direnmeye devam ettiklerini kaydeden Abbas, "Oldu bittiler karşısında teslim olmayacağız, diz çökmeyeceğiz; ne olursa olsun, bedeli ne olursa olsun, 1948'deki Filistin Nekbe'sinin tekrarlanmasına izin vermeyeceğiz." dedi.

Abbas, ABD Başkanı Joe Biden'dan "saldırılara son vermesi için İsrail'in zorlanması" konusundaki sorumluluğunu üstlenmesini istedi.

Filistin Devlet Başkanı, "İsrail'in Gazze'ye saldırılarının yeniden başladığını, aynı saldırıların işgal altındaki Batı Şeria ile Filistin'in başkenti Doğu Kudüs'te de devam ettiğini, Filistin halkına yönelik soykırım savaşı ile saldırgan tehcir planlarının sürdüğünü" vurguladı.

Abbas, Gazze Şeridi'ndeki bu vahşi saldırıların çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 60 binden fazla can kaybı, yaralı ve kayba yol açtığını; 1 milyon 700 binden fazla insanın zorla yerinden edilerek evsiz bırakıldığını hatırlattı.

İsrail'in Batı Şeria ve Kudüs'teki saldırılarının daha az tehlikeli ve korkunç olmadığını belirten Abbas, İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin katletme, etnik temizlik, saldırı, gözaltı, kuşatma ve altyapının tahrip edilmesi eylemlerine devam ettiğini belirtti.

İsrail hükümetinin uygulamalarında "faşizmin ulaşılabilecek en uç noktasına ulaştığını" vurgulayan Abbas, uluslararası toplumun yapıcı ve etkili bir müdahale girişiminde bulunmaması durumunda, işlerin düzeltilemeyecek noktaya geleceği uyarısında bulundu.

Abbas, birinci önceliğin "saldırıların kalıcı şekilde durdurulması ve Gazze'deki halkın tüm insani ihtiyaçlarının güvence altına alınması" olduğunu ifade etti.

Gazze'nin Filistin'in ayrılmaz bir parçası olduğunu yineleyen Abbas, tüm siyasi çözüm önerilerinin başkenti Kudüs olan Filistin devleti topraklarının tamamını kapsaması gerektiğinin altını çizdi.

Filistin Devlet Başkanı, askeri çözümlerin güvenlik, barış veya istikrar getirmediğini ve getirmeyeceğini vurguladı.

Tarihi Filistin toprakları üzerinde 14 Mayıs 1948'de İsrail'in kurulmasıyla zorunlu göçe ve katliamlara maruz kalan Filistinliler, o günü "büyük felaket" anlamına gelen "Nekbe" olarak isimlendiriyor.


Ezher Şeyhi, Filistinli öğrencileri öğrenim ücretinden muaf tutma ve onları Kahire'de ağırlama kararı aldı

Ezher Şeyhi Dr. Ahmed et-Tayyib (Ezher'in Sesi)
Ezher Şeyhi Dr. Ahmed et-Tayyib (Ezher'in Sesi)
TT

Ezher Şeyhi, Filistinli öğrencileri öğrenim ücretinden muaf tutma ve onları Kahire'de ağırlama kararı aldı

Ezher Şeyhi Dr. Ahmed et-Tayyib (Ezher'in Sesi)
Ezher Şeyhi Dr. Ahmed et-Tayyib (Ezher'in Sesi)

Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib, Ezher Üniversitesi bağlı kurumlarında okuyan Filistinli öğrencilere tam burs sağlanması yönünde talimat yayınladı. Buna göre, öğrenciler öğrenim ücretlerinden muaf tutulacak ve Kahire'de ağırlanacak. Ayrıca öğrencilere aylık bir miktar para ödenecek.

Ezher'in Facebook sayfasında Gazze Şeridi'nin İsrail saldırılarına maruz kalması nedeniyle Ezher'in Filistinli öğrencilerin koşullarıyla ilgilendiği ve Tayyib’in de onlara yönelik kişisel ilgisi olduğu aktarıldı.

Ezher, Ezher Üniversitesi ve bağlı kurumlarında eğitim gören 444 Filistinli erkek ve kız öğrencinin yanı sıra 75 öğrencinin de burs başvurusunda bulunduğunu açıkladı.


Ürdün Kralı: İsrail'in Gazze'ye saldırıları bölgeyi felakete sürükleyecek

Ürdün Kralı 2. Abdullah (AA)
Ürdün Kralı 2. Abdullah (AA)
TT

Ürdün Kralı: İsrail'in Gazze'ye saldırıları bölgeyi felakete sürükleyecek

Ürdün Kralı 2. Abdullah (AA)
Ürdün Kralı 2. Abdullah (AA)

Ürdün Kraliyet Ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre, 2. Abdullah, Dubai'de düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28'inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile bir araya geldi.

Ürdün Kralı, ABD'nin, Filistin meselesinde siyasi bir ufuk oluşturulması ve iki devletli çözüm temelinde barışın sağlanması konusunda öncü olması gerektiğini söyledi.

Gazze'de acil ateşkes ilan edilmesi ve sivillerin korunması çağrısı yapan Abdullah, "Savaşın devam etmesi, uluslararası barış ve güvenliği tehdit ediyor. Bu durum, daha fazla şiddete neden olacak ve bölgeyi bir felakete sürükleyecek. Bu felaketin bedelini herkes ödeyecek." ifadesini kullandı.

Abdullah, Gazze'ye gıda, su, ilaç ve yakıt yardımlarının hiçbir engelle karşılaşmadan ve kesintisiz şekilde devam etmesinin önemini vurguladı.

Batı Şeria ile Gazze'nin, Filistin devletinin toprakları olduğunu ve bunların birbirinden ayrılamayacağını kaydeden Abdullah, Batı Şeria'da tansiyonun yükseldiğini ve durumun kontrolden çıkabileceğini belirtti.

Görüşmede her iki taraf da Gazze halkının tehcir edilmesi ya da Gazze'nin bir kısmının işgal edilmesine karşı olduklarını dile getirdi.


İslami Cihad: İsrail’in müzakerelere dönmekten başka seçeneği yok

İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı olan Kudüs Tugayları’ndan bir grup (EPA)
İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı olan Kudüs Tugayları’ndan bir grup (EPA)
TT

İslami Cihad: İsrail’in müzakerelere dönmekten başka seçeneği yok

İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı olan Kudüs Tugayları’ndan bir grup (EPA)
İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı olan Kudüs Tugayları’ndan bir grup (EPA)

Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed el-Hindi, İsrail’in rehine takası sürecinde müzakerelere geri dönmekten başka seçeneği olmadığını belirtti.

Genel Sekreter Yardımcısı el-Hindi, Arap Dünyası Haber Ajansı’na (AWP) verdiği röportajda “İsrail tarafı, rehineleri güç kullanarak özgürleştirmeye yönelik hedeflerine ulaşamayacak ve kısa bir süre içinde kendini tekrar müzakerelere dönmek zorunda bulacak” dedi.

Şarku’l Avsat’ın AWP’den aktardığı habere göre Genel Sekreter Yardımcısı, İsrailli askeri rehinelerin serbest bırakılmasının ancak İsrail hapishanelerindeki tüm Filistinli mahkumların serbest bırakılmasına yönelik kapsamlı bir değişim anlaşması yoluyla gerçekleşeceğini vurguladı. Bu sürecin zaman alacağını ve ateşkesten sonra gerçekleşeceğini belirtti.

Ardından “İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail’deki savaş liderliği, 7 Ekim’deki başarısızlıklarını örtbas etmek için herhangi bir güvenlik başarısı elde etmek için Gazze Şeridi’ndeki savaşı uzatmak istiyor” ifadelerini kullandı.

Ayrıca “ABD yönetimi, silah, para, istihbarat ve uluslararası forumlarda siyasi bahaneler sunma yoluyla, Gazze Şeridi’ne yönelik saldıra ortak oluyor. (ABD Başkanı Joe) Biden yönetimi, kendi içindeki anlaşılmazlıklara rağmen hâlâ Gazze Şeridi’ndeki savaşta yer alıyor” dedi.

Ateşkesin ertesi günü ABD yönetimi ile İsrail arasında Gazze Şeridi’nin geleceği ve Filistin meselesi konusunda görüş ayrılıkları yaşandığını belirten el-Hindi, “Filistin devleti hakkında konuşmak ve Filistin meselesini çözmek Batı’nın en büyük önceliği haline gelecek” ifadelerini kullandı.

Son olarak “ABD yönetiminin, Gazze Şeridi’ndeki sivil ölümlerinin boyutu konusunda İsrail’in imajını korumak adına bazı çekinceleri olabilir” ifadelerine yer verdi.


İsrail'in "insani ara"nın ardından Gazze'de öldürdüğü Filistinlilerin sayısı 193'e yükseldi

(AA)
(AA)
TT

İsrail'in "insani ara"nın ardından Gazze'de öldürdüğü Filistinlilerin sayısı 193'e yükseldi

(AA)
(AA)

Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref el-Kudra, yaptığı basın açıklamasında, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında yaşanan can kayıplarına ilişkin bilgi verdi.

Kudra, İsrail savaş uçaklarının "insani ara"nın bitiminin hemen ardından başladığı saldırılarını sürdürdüğünü belirtti.

Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde sivillerin hedef alındığını aktaran Kudra, saldırılarda 193 kişinin hayatını kaybettiğini, 652 kişinin yaralandığını ifade etti.


Filistin Kızılayı: Gazze Şeridi'ne insani yardım taşıyan 100 tır ulaştı

(AA)
(AA)
TT

Filistin Kızılayı: Gazze Şeridi'ne insani yardım taşıyan 100 tır ulaştı

(AA)
(AA)

Filistin Kızılayından yapılan yazılı açıklamada, Gazze Şeridi'ne Refah Sınır Kapısı'ndan giriş yapan insani yardım yüklü 100 tırın Mısır Kızılayından teslim alındığı belirtildi.

Tırlarda su, gıda malzemesi, ilaç ve tıbbi malzeme taşındığı ifade edildi.

Gazze'ye çeşitli ülkelerden gönderilen yardımlar, Mısır ile Gazze arasındaki Refah Sınır Kapısı üzerinden Mısır Kızılayı koordinasyonuyla ulaştırılıyor.


Hizbullah, İsrail'e ait askeri noktalara saldırdı, İsrail de Lübnan'ın güneyini hedef aldı

(AA)
(AA)
TT

Hizbullah, İsrail'e ait askeri noktalara saldırdı, İsrail de Lübnan'ın güneyini hedef aldı

(AA)
(AA)

Hizbullah, Lübnan'ın güneyinden İsrail askeri noktalarına yönelik düzenlediği saldırılar hakkında açıklama yaptı.

Açıklamada, "İsrail'e ait Metula, Merc, Dovev, er-Rahip, Birket Rişe, Cel el-Alem ve Ruveysat el-Alem askeri noktalarına güdümlü füze ve uygun silahlarla saldırı düzenlendiği" ifade edildi.

Lübnan resmi ajansı NNA'da yer alan habere göre de Gazze'deki "insani ara"nın sona ermesinin ardından Lübnan-İsrail sınırında yeniden gerginlikler yaşanmaya başladı.

Haberde, İsrail ordusunun Metula yerleşim birimi karşısındaki Lübnan'a ait Tel el Hamamis bölgesinde yer alan bazı noktaları fosfor bombası ile vurduğu kaydedildi.

Öte yandan NNA'da yer alan bir başka habere göre İsrail ordusunun Lübnan'daki Mercayun ilçesine bağlı Mahle Sarde noktasındaki bir merkezi hedef aldığı aktarıldı.

İsrail ordusu ve Hizbullah arasında 8 Ekim’den bu yana yaşanan çatışmalarda Hizbullah'ın 89 mensubu ve İsrail'in 6 askeri öldü.

Ayrıca karşılıklı çatışmalarda Lübnan'da 22, İsrail'de de 4 sivil yaşamını yitirdi.


Kuşatma altındaki Gazze Şeridi'nde durum nasıl görünüyor?

Reuters
Reuters
TT

Kuşatma altındaki Gazze Şeridi'nde durum nasıl görünüyor?

Reuters
Reuters

Gazze Şeridi'nde, İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes iki gün daha uzatılarak altı güne çıkarıldı.

Yardım kuruluşları, çatışmaların durmasından yararlanarak, kuşatma altındaki Gazze'ye yardım dağıtımını artıyor. 

Ateşkes anlaşmasının şartlarına göre, yardımların ilk kısmı, İsrail'in askeri harekatı nedeniyle bir aydan fazla süredir dış yardımlardan mahrum bırakılan Gazze'nin Kuzey Şeridi'ne yoğun bir şekilde yapılıyor. 

Ancak yardım kuruluşları, yapılan yardımların Gazze sakinlerinin ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli olmadığını belirtiyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Gazze'de hastalıkların, bombalamada ölenlerden daha fazla insanı öldürebileceği konusunda uyarıda bulundu.

Dünya Gıda Programı, altı günlük ateşkesin, somut bir etki yaratmak için yeterli olmadığını ifade ediyor. 

Aşağıdaki maddeler Gazze'deki insani durumun bir dökümü.

Çıkış  

Gazze Şeridi'nde yaşayan 2,.3 milyon kişiden yaklaşık olarak 1,8 milyonunun kişinin evlerini terk ettiği ve yerlerinden edildiği tahmin ediliyor.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Komisyon Ofisi, yaklaşık 1 milyon kişinin Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'na (UNRWA) ait binalarda barındığını, bu barınak sayısının en az 156 olduğunu belirtiyor. 

Hastaneler 

DSÖ, Gazze'deki hastanelerin yaklaşık dörtte üçünün, yani 36 hastanenin 26'sının bombalama veya yakıt sıkıntısı nedeniyle tamamen hizmet dışı olduğunu belirtti.

Ayrıca Gazze'nin kuzeyindeki çoğu hastanenin çalışmalarını durdurduğunu açıkladı. 

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi, ateşkes sırasında yardım gruplarının hastaları ve sağlık çalışanlarını bu hastanelerin bazılarından tahliye ettiğini ve önümüzdeki günlerde daha fazla tahliyenin planlandığını duyurdu.

DSÖ de ateşkesten yararlanarak Gazze'nin kuzeyinde elektrik kesintileri nedeniyle bozulma riski taşıyan binlerce aşının Gazze'nin güneyine taşınmasını sağladı. 

Yardımların teslimi 

Gazze Şeridi ve Mısır arasındaki Refah kapısı açıldı ve 21 Ekim'den bu yana sınırlı yardımın girişine izin verilirken, Gazze Şeridi'yle olan diğer geçişler kapalı kaldı.

Ateşkesin başlangıcından bu yana her gün yaklaşık 200 kamyon yardım dağıtmak için Gazze'ye giriyor. Bu da daha önceki ortalamanın 200 katından fazla bir sayıya tekabül ediyor. 

Fransa Savunma Bakanı, bir Fransız savaş gemisinin Mısır'a yanaştığını ve bu hafta içinde yaralı Gazzeli çocukların tedavisine başlayacağını söyledi.

Ateşkes dolayısıyla Gazze Vadisi'nin güneyindeki bölgelerde yardım hızı arttı. Ancak yardım kuruluşları, Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'nin çok büyük sorun olarak tanımladığı, Gazze'deki nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla geçiş noktasının açılması çağrısında bulunuyor.

Ateşkes sırasında yemeklik yağların içeri girilmesine izin verildi ancak OCHA, Han Yunus'ta kuyrukların yaklaşık iki kilometreye kadar uzadığını belirtti. 

İçecek ve yiyecek 

Birleşmiş Millet İnsani İşler Koordinasyon Ofisi, Dünya Gıda Programı'na fırınlardan birinin çalışmaya yeniden başladığını ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Birleşmiş Milletler barınaklarında yaklaşık 90 bin kişiye ekmek sağladığını söyledi. 

Ateşkes koşulları kapsamında yeni miktarlarda su gelmesine rağmen Gazze Şeridi'nde hala içme suyu sıkıntısı yaşandığına dair raporlar var.

DSÖ, 5 yaş ve üzeri çocuklarda enfeksiyon oranının Kasım ayı başlarında normal seviyelerin 100 katından fazla arttığını açıkladı. 

Yakıt

Ateşkes koşulları uyarınca Gazze'ye günde yaklaşık iki kat yakıtın (130 bin) girmesine izin veriliyor. 

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi, hastaneler, su ve sanitasyon tesisleri ve yerinden edilmiş kişiler için ÜİYOK barınakları da dahil olmak üzere ana hizmet sağlayıcıların, elektrik jeneratörlerini çalıştırmak için günlük olarak yakıt almaya devam edildiğini belirtti. 

 

 

Independet Türkçe, Reuters


Lübnan'ın hastaneleri güneyde büyük çaplı bir savaşa hazır mı?

Lübnan'daki sağlık sektörü, güneyde devam eden çatışmalar ve enfekte insan sayısının yüksek olması nedeniyle birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor / Fotoğraf: Reuters
Lübnan'daki sağlık sektörü, güneyde devam eden çatışmalar ve enfekte insan sayısının yüksek olması nedeniyle birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor / Fotoğraf: Reuters
TT

Lübnan'ın hastaneleri güneyde büyük çaplı bir savaşa hazır mı?

Lübnan'daki sağlık sektörü, güneyde devam eden çatışmalar ve enfekte insan sayısının yüksek olması nedeniyle birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor / Fotoğraf: Reuters
Lübnan'daki sağlık sektörü, güneyde devam eden çatışmalar ve enfekte insan sayısının yüksek olması nedeniyle birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor / Fotoğraf: Reuters

Lübnan hükümeti, Güney Lübnan'daki gergin güvenlik koşulları ışığında, savaşın genişlemesi ve Hizbullah ile İsrail güçleri arasındaki çatışmaların yoğunluğunun artması durumunda hazırlıkları artırmak amacıyla çeşitli bakanlıklar düzeyinde kapsamlı bir plan hazırladı.

Halk Sağlığı Bakanlığı, topyekûn bir savaş durumunda acil sağlık planını duyurdu.

Ancak bugün Lübnan'daki durum, özellikle sağlık sektöründe sağlık ve hemşirelik personelinin beyin göçüne, ilaç ve tıbbi malzeme krizine ve ayrıca ülkede yaşanan yerinden edilme krizine tanık olduktan sonra, 2006 savaşındaki durumdan çok daha farklı bir hale geldi.

Çatışmalar genişlerse sağlık sektörü bu aşamada gerçekten bu tür bir zorlukla baş edebilecek mi?

Bakanlık güneyde enfekte insan sayısının artmasıyla birlikte ne gibi zorluklarla yüzleşmeye başlıyor?

Lübnan için çağrı

Krizin ışığında sağlık sektöründeki zor durum ve güneyde gerilimin artmasıyla birlikte Dünya Sağlık Örgütü Lübnan'da acil bir hazırlık ve müdahale çağrısı yayınlayarak, "kitlesel kayıp yönetimi ve acil bakım kapasitesinin artırılması, savunmasız ve etkilenen nüfus için temel sağlık hizmetlerinin sürekliliğinin sağlanması, hastalık sürveyansı ve kontrolünün geliştirilmesi ve diğer tedbirlerin güçlendirilmesi" için finansman talebinde bulundu.

Örgüt, yayımladığı açıklamada olası iki senaryoyu sundu:

Çatışmalar Güney Lübnan'la sınırlı kalırsa hazırlık ve müdahale için 6,7 milyon ABD dolarına ihtiyaç duyulacağı tahmin ediliyor. Ancak savaşın büyümesi ve diğer bölgelere yayılması durumunda ülkenin bazı bölgelerinde ihtiyaç 11,1 milyon ABD dolarına ulaşacak.

Dünya Sağlık Örgütü açıklamasında, Lübnan halkının sağlık hizmetlerine erişim olanağını kısıtlayan ekonomik kriz, ilaç kıtlığı ve fahiş sağlık maliyetleri yükü nedeniyle Lübnan'ın ihtiyaçlarının mevcut aşamada arttığını değerlendirdi.

Güneydeki çatışmalar, sonraki aşamada ne olacağına dair netlik sağlanamaması, son haftalarda çok sayıda mağdur ve yaralının ortaya çıkması ve sağlık tesislerinin bombalanması nedeniyle sağlık sistemi üzerindeki yükler artarken Dünya Sağlık Örgütü, çatışmaların olası genişlemesine karşı alarm durumunda olduğunu doğruladı.

Buna dayanarak bakanlığın öncülüğünde ve örgütün desteğiyle bir halk sağlığı acil durum operasyon merkezi faaliyete geçirildi.

Dünya Sağlık Örgütü'nün başlattığı bu çağrıyla ilgili olarak geçici hükümetin Sağlık Bakanı Dr. Firas Al-Abyad Independent Arabia ile yaptığı röportajda şunları açıkladı:

Örgütün çağrısı Lübnan dahil İsrail saldırganlığına maruz kalan tüm ülkelere yöneliktir. Gerekli desteğe gelince, bunun amacı Lübnan sağlık sektörünün saldırganlığın artması durumunda herhangi bir acil duruma karşı hazırlığını artırmaktır. Destek, bir güvenlik olayının meydana gelmesini beklemek yerine, bu tür bir tehlikeyle yüzleşmeye hazırlık için gerekli proaktif bir adıma yöneliktir. Özellikle sağlık sektörünün bugünkü durumu çok fazla baskıyla karşı karşıya olduğundan, bununla yüzleşmek için önceden hazırlanmak en iyisidir. Ekonomik kriz, doktor göçü, ilaç ve nakit krizi nedeniyle bugün sağlık sektörünün potansiyeli her zamankinden çok daha düşüktür.

Proaktif adımlar

Halk Sağlığı Bakanlığı, Lübnan'daki hastanelere, güneyde durumun kötüleşmesi durumunda alınması gereken önlemlere ilişkin bir genelge yayımlayarak, savaşta yaralanan Lübnanlıların, kurulan özel bir mekanizma çerçevesinde ele alınması konusunda kararlı olduğunu vurguladı.

Nitekim Sağlık Bakanı, İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırısının başlangıcından itibaren Lübnanlı yaralıların karşılanması için Bakanlar Kurulu'nda Halk Sağlığı Bakanlığı'na 11 milyon dolar ödenek açılması yönünde karar alındığını açıkladı.

Bakanlığın acil durum planının finansmanı için de Dünya Bankası kredisi kullanıldı. Sağlık Bakanlığı'nın kullanımına sunulan bu kaynakların toplamının yaklaşık 20 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bakanlık, Dünya Sağlık Örgütü, UNICEF ve diğer ortaklardan sağlık sektörü için büyük miktarlarda yardım aldı ve bu yardımı, özellikle Güney Lübnan'ın en savunmasız bölgelerinde bulunan hastanelere ve birinci basamak sağlık merkezlerine dağıttı.

Savaşın büyümesi durumunda sağlık sektörünün hazırlığını artırmak amacıyla geliştirilen plan çerçevesinde Bakanlık ekipleri, hastanelerde malzeme sıkıntısı çeken alanların tahmin edilerek temin edilmesi amacıyla araştırma yaptı.

Hangi acil durum planı uygulandı?

Böylesi zor koşullar ve özellikle Lübnan'ın sağlık sektörünün karşı karşıya olduğu birçok zorluk karşısında Al-Abyad, bakanlığın halk sağlığı acil durum operasyon planının iki temel amaca bağlı olduğuna dikkat çekiyor:

Birincisi, savaş yaralılarının tedavisinin sağlanması, ikincisi ise bölgelerinden zorla yerinden edilen vatandaşlara yönelik sağlık hizmetlerinin devamlılığının sağlanmasıdır.

Ayrıca bu kapsamda Bakanlık, vatandaşlara hassas bölgelerde destek olmak için çalışmalarını sürdürüyor ve onların sağlık hizmeti almaya devam etmelerini sağlıyor.

 

Independent Arabia - Independent Türkçe