En önemlisi, Kufiyye... Filistin sembolleri kültürel iptal girişimleriyle karşı karşıya

Kıyafetlere ek olarak şarkı söylemek ve dabke dansı

Aliaa Aboukhaddour
Aliaa Aboukhaddour
TT

En önemlisi, Kufiyye... Filistin sembolleri kültürel iptal girişimleriyle karşı karşıya

Aliaa Aboukhaddour
Aliaa Aboukhaddour

Nevvar Cebur

Savaş makinesi İsrail, Gazze Şeridi'ni bombalamaya başlar başlamaz, sosyal medya üzerinden Filistin varlığına yönelik bir savaş patlak verdi. Medya aracılığıyla Filistin etkisinin sansürü yoğunlaştı ve ardından Avrupa ve ABD’deki kamusal ve açık alanlarda bu sansür arttı. Bazı ülkeler, halka açık yerlerde ve üniversitelerde Filistin meselesine dair her türlü izi ortadan kaldırmanın yollarını aramaya başladı. Bu, Filistin kimliğinin sembolü olan kufiyyeyi yasaklamaktan başlayarak, Filistinlilere sempati duyan veya davalarına inanan ve Filistin sembolü örneğin; Filistin haritası, bayrağı veya hatta öldürülen çocukların resimlerini taşıyan herkesi taciz etme, hatta bazen hapsetme veya cezalandırmaya kadar uzanıyor.

Filistin varlığının kültürel simgelerini ortadan kaldırma girişimi tamamen başarılı olmadı. Ancak dünya genelinde Filistin meselesine ilişkin herhangi bir fikrin ifade edilmesine yönelik girişimlerin izlenmesi ve bazı iletişim araçlarıyla bu fikrin zorla silinmesi yönündeki mücadeleler dinmiyor. Bu, Filistinlilerin İsrail işgalinin füzeleri altında anayurtlarının kalbinde maruz kaldığı imha savaşının ilave bir etkisidir.

Filistinliler topraklarında, yerleşimcilerce yok edilen ve istila edilen, yüzlerce Filistin köyünün ve şehrinin izlerinin silindiği, tarihi özelliklerinin değiştirildiği maddi miraslarından çok azına sahip olsalar da Filistin toplumu, varoluş yoluyla maddi olmayan mirası üretme, şekillendirme ve köklendirme yeteneğine sahiptir. Bu, hem tarihi Filistin'de hem geriye kalanında hem de sürgün ve göç ülkelerinde gerçekleşiyor. Filistin kültürü, ahlaki sembolleriyle, insanlığın en güzel ve yaratıcı biçimlerinden biri olarak mirasın korunması ve dünyaya yayılması için umut veriyor.

“Filistin toplumu ister tarihi Filistin'de ister ondan geriye kalanlarda olsun, varoluşu boyunca somut olmayan mirası üretmeye, kristalleştirmeye ve sağlamlaştırmaya heveslidir.”

Kufiyye sembolü

Filistinliler, kufiyye gibi bazı Filistin sembollerini genelleştirilmiş ve yaratıcı bir kültürel sembole dönüştürmeyi başardılar. Kufiyye, sadece tek bir ülkeden nesilden nesile geleneksel miras olarak aktarılmakla kalmaz, aynı zamanda bir halktan diğerine aktarılır. Sanki bu sembol kültürel alışverişin ve sembolik yayılımın bir aracı haline gelmiştir. Kufiyye, bugüne kadar metalaşma süreçlerine tabi tutulmadı ve özellikle insanların boyunlarında görünüşü, ruhla bağlantılı, boynu çevreleyen ve kafayı destekleyen, bireyin kendi hayatı ve Filistinlilere sempati duyan herkesle bağlantılı olarak direnişin başlangıcından beri devam eden sembollüğünü korudu. Bu nedenle, kendini ifade etme, seçim ve kendini savunmanın insani anlamı olarak kufiyye birçok direniş hareketinin simgesi haline geldi. Kufiyye, Filistinlileri temsil etmeye başladı ve kimliğin sembolü haline geldi, bedene teatral, sembolik bir anlam verdi. Filistin her konuda vicdan ve fedakârlık örneği oldu. Kufiyye, zorunlu olarak Filistin kökenli olmasa da fedakarlığın sembolü haline geldi. Ancak kurtuluş sembolizmini taşıyordu ve bedenin hareketinin ve ruhun seçimlerinin sembolü haline getirilerek, anlamı genelleştirildi.

Fotoğraf Altı: Kufiyye giyen Filistinli çocuklar (AFP)
Kufiyye giyen Filistinli çocuklar (AFP)

Aramice'de ‘Zelfi’ olarak adlandırılan Filistin’de giyilen çiçek ve çizgili desenlerle   işlemeli elbiseler, aynı derecede sembolik bir yere sahiptir. Bereket bayramları ve bahar kutlamalarında giyilir. Zeytin yeşili, parlak kırmızı, bordo, portakal rengi gibi elbiseler de bunlara dahildir. Bu elbiseler, bir kolaj dünyasındaymış gibi görünse de tarımsal ve mekânsal kimliğin çeşitliliği ile elbise üzerindeki kentsel yansıma onlara özel bir sembolik anlam kazandırır. Yaşamın, sanatsal ve kültürel dişil gerçekliği, renk, ihtiyaç, gerçeklik ve anlamla simgelenmiş durumda, bedeni saran ve ona kimlik kazandıran bir kumaş üzerinde yer alır.

Filistin kıyafeti dünya çapında vizyon ve sembolik gösteri sahnesine dönüştü. Modernist çeşitlilikler onu yalnızca bazen kumaş türünü etkiledi. Nakışlar, katmanlar ve süslemeler ise bölgenin mimari ve estetik mirasıdır. Filistin'de giyim açısından normal olan, Filistinli için hayatın güzelliğini ve zenginliğini bir bileşen, tarz ve kimlik olarak taklit eden varoluş biçimi haline geldi. Filistin mirası, zulüm, savaş ve mekândan mülksüzleştirme sonucunda, hafızanın giysi üzerinde somutlaştığı bir mesaja dönüştü. Giysi, ifadenin boyutuna göre maddiliğini kaybeder.

Toprağın mesajı

Filistinliler, geçmişin ve toprağın mesajını kıyafetleri aracılığıyla iletmeyi başardılar. İşgalin tüm etkilerine rağmen, kıyafetlerini, maddi olmayan kültürel ve uygarlık mirası olarak vurgulayabildiler. Bazı halkların geleneksel kıyafetleri için şenlikler ve kutlamalar konusunda belirli bir zaman dilimi belirlenirken, Filistin geleneksel kıyafeti görünmeye ve yayılmaya devam ediyor. Gelenekleri canlı tutan bir varlık söz konusu. Toprak, insanlar ve güzellikle ilişkisi yoluyla takip edilebilir ve anlaşılabilir. Sanki her kıyafet, sürekli olarak varlığını yenileyen bir mirasın günlük savunma durumudur.

Fotoğraf Altı:  Nekbe'nin 75'inci yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen yürüyüşte geleneksel kıyafetleriyle Filistinliler (AFP)
Nekbe'nin 75'inci yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen yürüyüşte geleneksel kıyafetleriyle Filistinliler (AFP)

Bu sembolizmin baskısı karşısında İsrail işgali, Filistin sembollerinin yayılmasının büyüsünü ortadan kaldırmak için her zaman paralel bir sembolizm üretmeye çalıştı. Bazı dünya şehirlerinde kufiyye satan mağazalarda Yahudi sembolleri de bulunur. Ayrıca, Filistin kıyafetlerine benzer kıyafetler yaymak için de bir çaba var. İmgeler çağında İsrailliler ticari ve ekonomik korumanın bir parçası olarak tanıtılıyor, ancak Filistinlilerin kendileri için ürettiği ve simgelediği anlamı kavramanın insani çağrışımını ve anlamını kavramada her zaman başarısız oluyorlar. Bütün bir bölgenin kadın kıyafeti mirası, bir bütün olarak Şam bölgesi halklarından daha fazla Filistinliler tarafından korundu. Zelfi (geleneksel köy kıyafeti) ve çeşitleri Suriye ve Lübnan'da kayboldu. Ancak Filistinliler onu bölgenin kültürü ve temsili olarak korudu. Bunun nedeni, Filistin'in kültürel ve mimari mirasının, işgalin darbeleri altında çökmesi olabilir. Bu, mirasın bedende taşınması, mirasın nesiller arasında aktarılması ve bir bedenden diğerine ve bir görüntüden diğerine aktarılması anlamına gelir.

“Kufiyye, bedene teatral bir sembolizm kazandırdı; bu sayede Filistin, her türlü davaya yönelik bir vicdan ve kurtuluş örneği oldu.”

Şarkı ve sözlü miras

Filistin-İsrail çatışmasının kimlik ve manevi sembolizmle olan çatışması içinde, Dalal Abu Amneh (Delal Ebu Amine) projesi gibi karma projeler bulunuyor. Abu Amneh, son Gazze savaşının başında, sosyal medya hesaplarında yaptığı bir paylaşım nedeniyle tutuklandı. Abu Amneh, on yıl boyunca Filistin kimliğini şekillendirdi. Sözlü müzik mirasını topladı ve bu mirası, onu üreten köylerde bir yolculuğa çıkardı. Müzik, görüntü ve şarkıyla birlikte düzenlenen halk kutlamaları, Filistin mirasının canlılığını ve tanıtımını sağlamayı amaçlayan bir girişimdi. Bu miras, oldukça özgün bir niteliğe sahip. Tüketilebilen veya özünden, özgünlüğünden yoksun bir kutlama ritüeline dönüştürülebilen her şeyden uzak. Abu Amneh'den önce, Filistinli yetenekler üzerinde çalışan ve bugün hala yankısı devam eden, kültürel ve sosyal bir miras olarak daha çok, tüketim amaçlı bir sanat türünden ziyade Filistin halk müziği albümleri yayınlayan Amal Murkus isimli sanatçı vardı. Pierre Bourdieu'ya göre tarihte görsel, görüntü ve bunlara eşlik eden alımlamanın üç aşaması vardır: Birinci aşama; (logo/elçi) veya söylem ya da resim ve imge dünyasına ait putlar ve ürünler. İkinci aşama; yazma ve baskıdan televizyona kadar yaratıcı ürünler. Üçüncü aşama; şu anda içinde bulunduğumuz ekran çağı.

 Dalal Abu Amneh
 Dalal Abu Amneh

Dalal Abu Amneh ve Amal Murkus gibi sanatçıların çalışmalarıyla, Filistin kültürel mirası üç çağı kapsayacak şekilde medya aracılığıyla gelişiyor. Filistin'i tasvir eden kliplerde yazıtlar, taşlar, köylerin topoğrafyası ve antik yapı kalıntıları yer alıyor ve taşları, Filistin mirasından çok insan mirası olarak bağlı kalınan ve sunulan anlamları ifade eden Filistin köylerini tasvir ediyor. Bu unsurlar, Filistin kültürünün ve mirasının insanlığın ortak mirası olduğunu gösteriyor.

Filistin köylerinde yapılan kamera çekimlerinde, düğün kutlamaları, keder şarkıları, hasat şarkıları gibi unsurlar, Filistin kültürünün zenginliğini ve çeşitliliğini gözler önüne seriyor. Hatta lehçe ve duygusal ifadeler gibi unsurlar bile, Filistin kültürünün önemli bir parçası olarak kabul ediliyor. Filistin deneyiminin sıra dışı başarısı, kültürün güzel, bağlı, şarkılı ve neşeli bir hale getirilmesinde yatıyor. Filistin kültürel mirası, sözlü gelenekten kadınlar tarafından anlatılan hikayelere, şarkılara ve dansa kadar çeşitli şekillerde ifade ediliyor. Bu, mirasın korunması, kendi diliyle yeniden üretilmesi ve temsil edilmesiyle sağlanıyor. Günümüzde, Filistin kültürü, müziği, şarkıları ve duygusal ifadeleri, tiyatrodan televizyona ve YouTube videolarına kadar çeşitli platformlarda izlenebilir. Bu kültür, kültürel soykırım sistemleri için bir tehdit oluşturuyor. Filistinlinin bir videosunun sosyal medyada paylaşılması bile, sahibine modern toplumun makineleri ve insan izleme programları tarafından sorun çıkarabilir.

“Dalal Abu Amneh Filistin kimliği oluşturdu. Sözlü müzik mirasını topladı ve bu mirası onu üreten köylerde bir yolculuğa çıkardı.”

İkonlar

Lübnan, Suriye ve birçok Arap kütüphanesinde canlı ve farklı bir Filistin sembolizmi var. Lübnan ve Suriye'deki çoğu kütüphanede bir köşe Filistin’e tahsis edilir. Daha sonra Suriyelilerin, Lübnanlıların ve Mısırlıların duvarlarını işgal eden Filistinli figürler gelir. Mahmud Derviş ve Naci el-Ali, insanlığın mirasının parçası olan ve Filistinli ikonlara dönüştürülen direnişçi insan özneleridir. Ayrıca Lübnan, Mısır ve Suriye'deki duvarlarda Mescid-i Aksa'nın resimleri veya hatta Filistin’e dair ifadeler içeren basılı yayınlar yaygındır. Bunlar artık aktarılan ve benimsenen bir miras haline geldi.

Fotoğraf Altı:  Kufiyye giyen Filistinli genç bir adam (AFP)
Kufiyye giyen Filistinli genç bir adam (AFP)

Filistin üretimiyle ilgili sihirli parola, canlılığı, insan sembolü olarak yayılması, herhangi bir siyasi veya kültürel fetişizmden uzak olması, genelliği ve anlamının derinliğidir. Filistin manevi mirasında çeşitlilik ve ifadenin boyutu, Filistinlilerin temsil ettiği kültürle artar. Filistinliler kültürel miraslarına manevi olarak sahip çıkıyorlar. Bu, müziğin, sembollerin ve dabkenin kolektif bir çalışma ve kültürel aidiyet olmasını sağlar. Arap kültürlerinden farklı olarak, liderin resimlerine veya heykellerine takılıp kalan ya da iktidarın istediği ve halkın manevi ifadesi olarak dikte ettiği kültürlerden farklıdır. Yani, Filistinliler, köylerin, gelişen şehrin, sanatın, anlamın hafızasından doğar ve kimliği korumak için manevi olana sıkı sıkıya bağlıdır. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı incelemeye göre tüm Filistin kültürel sembolleri özgürlük alanında döner. Filistin mirası bugün sıkı bir kuşatma altındayken, Filistin mirasının boyutu daha da güçlenerek, onu ortadan kaldırmak için çaba gösterilen her alanda var oluyor. Çünkü o, anlamı en çok taşıyan manevi miras biçimlerinden biridir ve bireyleri etrafında birleşir.



Suudi Arabistan ve Mısır, İsrail'in Gazze'yi işgal planını reddetti

Gazze'de yıkılan binaların bugün havadan çekilmiş görüntüsü (AFP)
Gazze'de yıkılan binaların bugün havadan çekilmiş görüntüsü (AFP)
TT

Suudi Arabistan ve Mısır, İsrail'in Gazze'yi işgal planını reddetti

Gazze'de yıkılan binaların bugün havadan çekilmiş görüntüsü (AFP)
Gazze'de yıkılan binaların bugün havadan çekilmiş görüntüsü (AFP)

Suudi Arabistan ve Mısır, İsrail'in Gazze'yi işgal planını reddettiklerini teyit etti. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Mısırlı mevkidaşı Bedr Abdulati ile yaptığı telefon görüşmesinde, Gazze'de ateşkesin derhal sağlanması gerektiği konusunda mutabık kaldı.

Bakanlar ayrıca, “insani yardım, acil yardım ve tıbbi yardımın engellenmeden acil ve derhal ulaştırılmasını, çatışmayı körükleyen ve aşırılığı güçlendiren sistematik açlık ve öldürme politikasının derhal durdurulması" konusunda mutabık kaldı.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın bugün yaptığı açıklamaya göre, iki bakan dün akşam “kardeş ülkeler arasındaki düzenli istişare ve koordinasyon çerçevesinde, başta Gazze'deki durum olmak üzere bölgesel meseleleri takip etmek amacıyla” telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Bakanlar görüşmede, ülkeleri arasındaki yakın ikili ilişkileri ele alındı. Bakanlar, ilişkilerin her alanda giderek gelişmesinden memnuniyetlerini dile getirerek, “kardeş halkların kapsamlı ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşması için” ortak iş birliğini güçlendirmeye devam etme kararlılıklarını vurguladılar. Ayrıca, bölgedeki siyasi ve güvenlik gelişmeleri ile bir dizi acil bölgesel mesele hakkında da görüş alışverişinde bulundular.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'na göre bakanlar “İsrail'in acımasız saldırılarının devam ettiği Gazze'deki felaket durumundaki gelişmeleri” görüştüler ve İsrail Bakanlar Kurulu'nun Gazze'yi işgal ve saldırıları genişletme planını kesin bir şekilde reddettiklerini vurguladılar. Bu kararın, Filistin topraklarının yasadışı işgalini pekiştirmek, savunmasız Filistin halkına karşı soykırım savaşını sürdürmek ve halkın kaderini tayin etme ve bağımsız devlet kurma hakkını açık bir şekilde ihlal ederek uluslararası hukuku ve uluslararası insani hukuku çiğnemek amacıyla alındığını" vurguladılar.

Abdulati, Mısır'ın Katar ve ABD ile rehinelerin ve bir dizi Filistinli tutuklunun serbest bırakılmasını, Filistinlilerin kanının akıtılmasının durdurulmasını ve yardımların tam ve koşulsuz olarak ulaştırılmasını sağlayacak bir anlaşmaya varılması için sürdürdüğü çabaları anlattı.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre iki bakan, sivillerin korunması ve Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve 4 Haziran 1967 sınırları içinde ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız devletini kurma hakkının sağlanmasının önemini vurguladı.

Telefon görüşmesinde ayrıca genel bölgesel durum ele alındı. Dışişleri bakanları, Sudan, Suriye ve Lübnan'da mevcut zorluklar ve krizlerle başa çıkma yolları konusunda görüş alışverişinde bulundular, iki ülke arasında yakın koordinasyonun sürdürülmesi konusunda mutabık kaldılar ve bölgesel güvenlik ve istikrarın temellerini desteklemek için bu konularda Arap koordinasyonunun önemini vurguladılar.