Mısır, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İhvan’ın dönüşüne kapıyı kapattı

İhvan Mısır’da “terör örgütü” olarak tanımlanıyor

Mevcut Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah El-Sisi'nin Kahire'deki seçim pankartı (EPA)
Mevcut Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah El-Sisi'nin Kahire'deki seçim pankartı (EPA)
TT

Mısır, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İhvan’ın dönüşüne kapıyı kapattı

Mevcut Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah El-Sisi'nin Kahire'deki seçim pankartı (EPA)
Mevcut Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah El-Sisi'nin Kahire'deki seçim pankartı (EPA)

Mısır halkının cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanmaya başlamasından günler kala, dört aday da Müslüman Kardeşler’in (İhvan Müslümin) siyasi hayata dönmesini redden ve yasaklı grup olması konusunda aynı görüşte birleşiyorlar. 

Mısır'da önümüzdeki Pazar günü başlayacak seçimler 3  üç gün sürecek. Bu arada yurt dışındaki Mısırlılar da bu haklarını kullanarak yaklaşık bir hafta önce oy verme işlemlerini tamamladılar.

2030 yılına kadar sürecek üçüncü bir dönem için aday olan mevcut Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile birlikte seçimlere katılanlar arasında şu isimler yer alıyor: Mısır Demokrat Partisi Genel Başkanı Ferid Zahran, Vefd Partisi Genel Başkanı Abdus-Senad Yamama ve Cumhuriyetçi Halk Partisi Genel Başkanı Hazım Ömer.

Müslüman Kardeşler'in geleceği, 2013 yılında bu grubun  eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin devrilmesinin ardından devletin teşkilatı  "terör örgütü" olarak sınıflandırmasından dolayı Mısır'da zaman zaman yaygın tartışmalara yol açıyor.

Ağustos 2014'te Mısır Yüksek İdare Mahkemesi, örgütün siyasi kolu olan Özgürlük ve Adalet Partisi'nin kapatılmasına karar verdi.

Sisi'nin kampanyasının başında bulunan Danışman Mahmud Fevzi, "Siyasi hayatta Müslüman Kardeşler'e geri dönüş olmadığını" ifade eerek  iki gün önce bir televizyon röportajında, ​​İhvan’ın geri dönüşüne dair tartışmanın üç boyutuna dikkat çekti. Gerkçelerini halk, siyasi ve hukuki boyutu şeklinde açıkladı.

Halk boyutunda, Mısırlıların 30 Haziran 2013 devriminde Müslüman Kardeşler hakkındaki görüşlerini ifade ettiklerini ve dolayısıyla halkın görüşünün net olduğunu hepimiz görüyoruz.

Siyasi boyuta ilişkin ise Fevzi, "Elleri Mısırlıların kanına bulanmış olan hiç kimse kabul edilemez" diyerek, "Hukuki boyutta da, Müslüman Kardeşler’in terör örgütü olarak sınıflandırıldığını ve bu nedenle geri dönüşün masada olmadığını" vurguladı. Sisi'nin de teşkilatın siyasete geri dönüşünü defalarca reddettiğini ve İhvan’ın siyaset sahnesine geri dönüşünü  reddeden halkın iradesini yok saymayacağını belirtti.

 Diğer üç adayın da Müslüman Kardeşler konusundaki tutumları pek farklı değil. Ferid Zahran daha önceki bir televizyon röportajında ​​şöyle demişti: “Mısır'ın cumhurbaşkanı olursam, özellikle de Müslüman Kardeşler'in siyasi hayattaki herhangi bir rolünü reddederim. Hukuku, anayasayı ihlal eden bir gruptur.” Abdus- Sened Yamama da bir televizyon röportajında ​​"Terörist İhvan ile uzlaşma olmadığını" vurgularken, "İhvan'ın demokrasi anlayışına karşı savaşmalıyız" dedi.

Aynı görüş aday Hazem Ömer tarafından da tekararlandı. Ömer de "İhvan'la uzlaşma olmayacağını" belirterek, "İhvan, Mısır halkının geleceğiyle kumar oynadı" dedi.

FOTO: Muhalefet adayı Ferid Zahran’ın (Mısır Sosyal Demokrat Partisi) seçim konferansı
Muhalefet adayı Ferid Zahran’ın (Mısır Sosyal Demokrat Partisi) seçim konferansı

Kahire Üniversitesi'nden Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tarık Fehmi, adayların Müslüman Kardeşler hakkındaki konuşmalarının "açık bir vizyona sahip olmayan genel bir öneri" olduğuna inandığını söyleyerek Şarkul Avsat'a şu açıklamlarda bulundu: "Cumhurbaşkan Sisi ve onun Müslüman Kardeşler hakkındaki net tutumu dışında, üç adayın grupla ilgili açıklamaları genel ifadeler olup, net bir siyasi vizyona sahip değildir, Müslüman Kardeşler ve Selefilere ilişkin pozisyon konusunda tutarlı bir yaklaşımları yoktur ve detaya girmemişlerdir.” Fehmi, bana göre, adaylar İhvan meselesi ve  bu tarz ihtilaflı birçok konuya ve meselelere girmekten kaçındıklarını iafde etti.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktör Yardımcısı Dr. Amr Haşim Rabie, Şarkul Avsat’a verdiği demeçte, adayların Müslüman Kardeşler konusundaki tutumlarının “devletin Müslüman Kardeşler'in geri dönüşünü reddeden tutumuyla ve aynı zamanda halkın genel görüşüyle da uyumlu olduğunu belirtti.      

Geçtiğimiz Eylül ayının sonlarında, eski milletvekili Ahmed Tantavi'nin başkanlık için aday olma niyetini açıklamasının ardından, aday olmak için gereken belgeleri toplama konusunda tökezlemesiyle, Müslüman Kardeşler'in yeniden sahneye çıkma olasılığına ilişkin yaygın tartışmalar ortaya çıktı.

Muhalefetteki Sivil Hareket’in bir üyesi olan et-Tantavi, medyaya verdiği bir röportajda ​​Müslüman Kardeşler’in siyaset sahnesine geri dönme ihtimalini ima ederek “herhangi bir siyasi partinin dışlanmasına karşı olduğunu söylmesinin ardından sert saldırılara maruz kaldı.

Et-Tantavi'nin açıklamaları o dönemde örgütün önde gelen lideri Hilmi El Gazzar'ın Mısır dışından yayın yapan İhvan’a bağlı TV kanallarından birinde televizyona çıktığı ve “İslam'a olan hayranlığını” ifade ettiği zamana denk geliyordu.  Ayrıca, Müslüman Kardeşler'e bağlı diğer medya mensuplarına da Tantavi'nin adaylığını destekleme  çağrısında bulunmuştu.



Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
TT

Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)

Şarku’l Avsat’a konuşan Suriye’nin Suveyda şehrinden Dürzi kaynaklar, Ulusal Muhafızlar’ın yaklaşık 10 kişiye yönelik tutuklama operasyonunun, Suriyeli Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri'nin politikalarına ve projelerine karşı ‘darbe’ girişiminde bulunmak amacıyla ve ‘paralel bir akım’ oluşturmaya çalıştığı suçlaması çerçevesinde gerçekleştirildiğini açıkladılar. Kaynaklar, Suveyda’da ‘çatışma’ çıkmasından endişe duyduklarını ifade ettiler.

Kimliklerinin açıklanmamasını tercih eden yerel kaynaklar, ‘Ulusal Muhafızlar’ın, şehirde gerginliğin yüksek ve güvenlik önlemlerinin yoğun olduğu bir ortamda cumartesi günü geniş çaplı bir tutuklama kampanyası başlattığını’ söylediler.

Tutuklananlar arasında din adamı Şeyh Raid el-Mutni, Asım Ebu Fahr, Gandi Ebu Fahr ve Zeydan ailesinin bazı fertleri de vardı. Kaynaklar, Zeydan ailesinin Dürzi lider Leys el-Belus’un amcaları olduğunu belirtirken, Mutni ve Ebu Fahr ailelerinin kalabalık Dürzi aileler olduklarını ve ‘bu tutuklamaların Dürzi-Dürzi iç savaşının patlak vermesine yol açabileceğinden korkulduğunu aktardılar.


Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
TT

Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)

İşgalci İsrail ordusu, Tubas’tan güçlerini çekmesine rağmen dün Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde saldırılarına devam etti ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsurun öldürüldüğünü duyurdu.

Batı Şeria'nın Salfit, Beytullahim, El Halil, Nablus ve Ramallah şehirlerinde çok sayıda Filistinliyi gözaltına alan işgalci İsrail ordusu, Cenin Mülteci Kampı’nda 24 evi yıkmaya başladı. Cenin'in Barta’a beldesinde beş Filistinliden oluşan bir hücrenin üyelerini gözaltına aldığını duyuran İsrail ordusu, bu kişilerin yakında bir eylem hazırlığında olduğunu iddia etti.

İşgalci İsrail ordusu, Genel Güvenlik Servisi (Şabak) ve İsrail polisi tarafından yapılan ortak açıklamada, Yamam Özel Birimi’nin Menaşi Tugayı’ndan gelen ve Şabak'ın yönettiği güçlerin desteğiyle dün akşam Barta'a beldesinde bir operasyon düzenlediği ve ‘yakın gelecekte’ eylem hazırlığındaki bir hücrenin üyelerini tutukladığı belirtildi. Ancak eylemin niteliği veya hangi aşamada olduğu hakkında daha fazla ayrıntı verilmedi.

İşgalci İsrail ordusu geçtiğimiz hafta sonu Batı Şeria'nın kuzeyinde bir operasyon başlattı. Bu operasyon kapsamında Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tubas vilayetindeki Tamun ve el-Fara’a’da yüzlerce ‘hedefe’ baskın düzenlendi. İşgalci İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada ‘İsrail vatandaşlarına yönelik her türlü tehdidi’ önlemek ve engellemek için ‘önleyici tedbirler almaya devam edileceği’ belirtildi.

rft56y
Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ın Batı Şeria'nın Cenin kentinde öldürülmeden önce İsrailli askerlerin önünde ellerini kaldırdıklarını gösteren bir video görüntüsü (AFP)

İşgalci İsrail ordusu, operasyon sırasında Arap ve uluslararası kamuoyunun kınamasına neden olan bir hareketle, soğukkanlılıkla infaz edilen Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah da dahil olmak üzere çok sayıda Filistinliyi öldürdü. Bu arada İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Sınır Polisi'nin gizli biriminin komutanını, biriminin üyeleri Cenin şehrinde Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ı infaz ettikten sonra albay rütbesine terfi ettirmeye karar verdi.

Abdullah Hamad

İşgalci İsrail ordusu Batı Şeria'daki saldırılarına devam ederken dün geçtiğimiz ekim ayında varılan ateşkes anlaşması kapsamında geri çekildiği Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsuru öldürdüğünü duyurdu.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamaya göre bahsi geçen dört kişi bir yeraltı tünelinden çıktı.

The Times of Israel gazetesinin haberine göre öldürülenler arasında Hamas'ın Doğu Refah Taburu Komutanı ve yardımcısı da bulunuyordu.

Hamas’tan kaynaklar daha sonra, Hamas lideri ve müzakere heyetinin üyesi Gazi Hamad'ın oğlu Abdullah Hamad'ın Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta öldürüldüğünü doğruladı.

Muhammed Hamad, kardeşi Abdullah'ın Refah tünellerinde ‘etrafı sarıldığını ve İsrail askerleriyle girdiği çatışmada öldürüldüğünü söyledi.

Tünellerde mahsur kalanlar

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre bu gelişmeler, Refah’taki tünellerde mahsur kalanların akıbeti konusunda müzakerelerin sürdüğünü belirten çeşitli kaynakların açıklamalarına eşlik etti.

Refah sorunu, cesetler meselesi ile birlikte ikinci aşamaya geçişi geciktiriyor.

frgt
Pazar günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus’ta bir çadırın önünde bir mülteci yemek hazırlıyor (EPA)

Katar Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Macid el-Ensari, İsrail'in iki rehinenin cesetlerinin halen Filistin topraklarında tutulduğunu bahane ederek Gazze'deki ateşkes planının ikinci aşamasına geçişi geciktirmemesi gerektiğini söyledi.

Ensari, Katar ve bölgedeki ortaklarının şu an, birinci aşamadan ikinci aşamaya geçerek Gazze Şeridi'ndeki savaş durumunu kapsamlı bir şekilde sona erdirecek sürdürülebilir bir barışa ulaşma çabasında olduğunu söyledi.

Öte yandan pazar günü Gazze Şeridi’ndeki belediyeler, İsrail'in Gazze’deki hayati tesislerin çalışması için yeterli miktarda dizel yakıtın girişini engellemesi üzerine, hızla kötüleşen yakıt krizi nedeniyle temel hizmetlerin yakında çökebileceği uyarısında bulundu.

Gazze Şeridi Belediyeler Birliği, Han Yunus Belediye Başkanı Alaa el-Bata'nın basın toplantısında okuduğu açıklamada, ateşkesin başlamasından bu yana 50 gün içinde gelen yakıtın, yolları açmak, enkazları kaldırmak ve yerinden edilmiş kişilerin hareketliliğini kolaylaştırmak amacıyla sadece beş günlük çalışma için yeterli olduğunu belirtti.

Bata, “Krizin devam etmesi, halkın hayatını tehdit ediyor” ifadelerini kullandı.


Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
TT

Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)

Papa 14. Leo dün yaptığı açıklamada, İsrail ile Filistinliler arasında on yıllardır süren çatışmanın tek çözümünün bir Filistin devletinin kurulmasını içermesi gerektiğini belirterek, Vatikan'ın bu konudaki tutumunu teyit etti.

Vatikan'ın ilk Amerikalı Papa'sı Leo, Türkiye'den Lübnan'a gitmek üzere bindiği uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, "İsrail'in bu çözümü hâlâ kabul etmediğini hepimiz biliyoruz, ancak bunu tek çözüm olarak görüyoruz" dedi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Papa İtalyanca olarak yaptığı konuşmada, "Biz de İsrail'in dostuyuz ve iki taraf arasında arabulucu bir ses olarak, herkes için adaleti sağlayacak bir çözüme yaklaşmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, en yakın müttefiki olan ABD'nin Filistin bağımsızlığını desteklediğini belirtmesine rağmen, Filistin devletine karşı olduğunu yineledi.

Papa, sekiz dakikalık kısa basın toplantısı sırasında yaptığı açıklamada,perşembe günü başlayıp pazar gününe kadar devam eden Türkiye ziyaretine odaklandı. Papa, mayıs ayında Katolik Kilisesi lideri olarak seçilmesinden bu yana ilk yurt dışı seyahatini gerçekleştirdi.

Papa, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail-Filistin ve Ukrayna-Rusya çatışmasını görüştüğünü belirterek, Türkiye'nin her iki savaşın da sona ermesinde önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Papa Leo Türkiye ziyareti sırasında, dünyadaki olağanüstü sayıdaki kanlı çatışma nedeniyle insanlığın geleceğinin tehlikede olduğu konusunda uyarıda bulundu ve din adına işlenen şiddet eylemlerini kınadı.

Gazze'deki İsrail ordusuna eleştiri

Genellikle temkinli ve diplomatik bir dil kullanmayı tercih eden Papa Leo, bu yılın başlarında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri harekatına yönelik eleştirilerini artırdı.

Türkiye, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen, aynı zamanda dünyadaki 260 milyon Ortodoks Hristiyan'ın ruhani lideri Patrik Bartholomeos'a da ev sahipliği yapıyor.

Papa, Türkiye'yi dinsel birlikteliğin bir örneği olarak övdü. Papa Leo, yarına kadar Lübnan'ı ziyaretini sürdürecek ve ardından Roma'ya dönecek.

Papa Leo, "Farklı inançlara sahip insanlar barış içinde yaşayabilir... Sanırım bu, hepimizin dünya çapında dört gözle beklediği bir örnek" ifadelerini kullandı.