Dünya Gıda Programı sona erdi: Suriye’yi açlık mı bekliyor?

Dünya Gıda Programı’nın sona ermesiyle 2024 Suriye’de açlık yılı mı olacak?

Suriyeliler, Dünya Gıda Programı’nın sağladığı yardımı teslim alıyor (Dünya Gıda Programı)
Suriyeliler, Dünya Gıda Programı’nın sağladığı yardımı teslim alıyor (Dünya Gıda Programı)
TT

Dünya Gıda Programı sona erdi: Suriye’yi açlık mı bekliyor?

Suriyeliler, Dünya Gıda Programı’nın sağladığı yardımı teslim alıyor (Dünya Gıda Programı)
Suriyeliler, Dünya Gıda Programı’nın sağladığı yardımı teslim alıyor (Dünya Gıda Programı)

Yıl sonu yaklaşırken Suriyeliler daha da sefil bir yeni yıldan korkuyor. Bunun ilk işareti, Dünya Gıda Programı’nın (WFP), yardım programında zaten bir azalmaya yol açan finansman krizi nedeniyle Ocak ayında Suriye genelinde gıda yardımının durdurulacağını açıklaması oldu.

Bu açıklama, özellikle son üç ayda fiyatların hızla arttığı, Suriye’deki yaşam krizinin derinleştiği bir yılın ardından yapıldı. Yerel para birimi son üç yılda yüzde 83, bu yıl ise yüzde 53 oranında değer kaybetti.

Öte yandan Suriye’de 5 kişilik bir ailenin aşırı gıda yoksulluk sınırı, ayda 736 bin Suriye lirasına, aşırı yoksulluk sınırı 1,16 milyon Suriye lirasına, en yüksek yoksulluk sınırı ise 2022 yılında 1,6 milyon Suriye lirasına ulaştı. 2022 yılı yoksulluk sınırlarıyla karşılaştırıldığında maaşların ‘en yüksek, en düşük ve aşırı’ yoksulluk sınırlarının hepsinden daha düşük olduğu görülüyor.

Suriyelilerin rahatsızlığı

Suriye hükümeti, Birleşmiş Milletler’in (BM) kararı karşısında şaşkın. Öyle ki Yerel Yönetim ve Çevre Bakanı ve Yüksek Yardım Komitesi Başkanı Mühendis Hüseyin Mahluf, Gıda Programı’nın Suriye’deki ülke temsilcisi Kenneth Crossley ile bir araya gelerek, program tarafından medya aracılığıyla yayınlanan duyuruya açıklık getirdi.

Lazkiye kırsalındaki Cebele şehrinde dün yaşanan depremde bir bina hasar gördü (Reuters)
Lazkiye kırsalındaki Cebele şehrinde dün yaşanan depremde bir bina hasar gördü (Reuters)

Bakan Mahluf, Suriye’nin önceden koordinasyon olmadan yapılan bu duyurudan duyduğu memnuniyetsizliği dile getirerek, “Bu durum, programın gidişatında insani yardım programlarının siyasallaştırılması yönünde bir sapma olduğunu gösteriyor” dedi. Mahluf ayrıca, yardıma muhtaç insan sayısındaki artış göz önüne alındığında, yardıma muhtaç kişilerin çoğunluğuna gıda yardımının durdurulması konusundaki çekincelerini dile getirdi.

Buna karşılık Kenneth ise mesajı program yönetimine ileteceğine ve Suriye halkına insani yardım sağlamaya devam etmek için çaba göstereceğine ve çözümler sunacağına söz verdi.

Korkunç sayılar

Suriye Politika Araştırma Merkezi’nin verileri, enflasyon oranlarını korkutucu olarak nitelendirdi. Suriye’de 2019- 2020- 2021 yıllarında yaşanan iyileşme sonrasında ekonomiyi desteklemek için gerekli olan ve şeker endüstrisi için ihtiyaç duyulan buğday ve şeker pancarı başta olmak üzere stratejik tarım, akaryakıt malzemelerine yönelik devlet desteğinin kaldırılması, tarımsal desteklerin azalması ve özellikle hükümetin yakın zamanda fiyatını artırdığı gübreler olmak üzere tarımsal malzeme fiyatlarındaki artışla birlikte sekteye uğradı. Bu durum birçok çiftçinin, özellikle hükümetin 2023 sezonu için bu ürünleri satın almak üzere belirlediği fiyatların tatmin edici olmaması nedeniyle, hükümet tarafından desteklenen buğday, pancar, pamuk ve diğer stratejik mahsulleri yetiştirme konusundaki isteksizliğini beyan etmesine yol açtı.

Suriye’nin orta kesimindeki Humus’ta buğday ve arpa mahsullerinin hasadı
Suriye’nin orta kesimindeki Humus’ta buğday ve arpa mahsullerinin hasadı

Şam’daki kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, gençlerin göç oranlarının son bir yılda arttığını ve çoğunluğunun Irak’a, özellikle de hâlâ Suriyelilerin kabul ettiği bir destinasyon olan Erbil’e yöneldiğini belirtti. Kaynaklar, bu yılın son aylarının, ister yoksul, isterse orta sınıf olsun, Suriyelilerin büyük çoğunluğu için çok zor geçtiğini belirtti.

Gazeteci Nizar el-Ferra, daha önce hükümete yakın SAMA TV’deki ‘Halkın Durumu’ adlı televizyon programında Suriyeli gençlerin Erbil’e göçünü ele almıştı. Lazkiye Havalimanı’ndan kalkan Suriye uçağıyla Erbil’e giderken, uçaktaki yolcuların yüzde 90’ından fazlasının yirmi yaş civarında genç erkekler olmasına şaşırdığını söyledi. Göçmenleri gözlemlediğini belirten Farra, bu göçmenlerin bir kesiminin aileleri nakit yardım ödeneği alamayan, zorunlu hizmetten kaçan gençler olduğunu, bir kesiminin vaat edilen göçten önce ellerindekini satarak Erbil’e gidenler olduğunu ve üçüncü bir kesimin de yatırımcılardan oluştuğunu dile getirdi. Gazeteci, Suriye’nin ve Suriye toplumunun maruz kaldığı ciddi tükenmeye dikkat çekerek, bugün göç edenlerin zorlu savaş yıllarını atlattıklarını, ancak son iki yıldır yaşanan ekonomik baskının, umutlarını yitirmelerine neden olduğunu söyledi.

Seksen kuşağı

Hükümet güçlerinin saflarında savaşan 1982 doğumlu Abbud, 1980’li yıllarda doğanların hepsinin yoksulluk, işsizlik ve askerlik koşulları altında ezildiğini ve Suriye’de kalma umutlarının tükendiğini söyledi. Abbud, “Silaha sarıldım ve hiçbir şeye ulaşamadım. Ülke sadece memurların çocuklarına aittir” derken, bu nedenle yedek görevinden vazgeçtiğini ve ülke dışına kaçmanın yolunu aradığını dile getirdi.

Suriye liraları ve dolarlar (Reuters)
Suriye liraları ve dolarlar (Reuters)

Bu yılın başından bu yana dolar kurunun yılbaşındaki 7 bin Suriye lirasından yaklaşık 14 bin Suriye lirasına fırlaması ve bununla birlikte fiyatların rekor seviyeye yükselmesi, komşu ülkelere sebze ve meyve ihracatının kapısının açılmasını sağladı. Bu durum ülke ekonomisi açısından önemli olmasına rağmen yerel pazarda sebze ve meyve fiyatlarını artırdı ve çoğu gıda, Suriyelilerin büyük çoğunluğu için ulaşılmaz bir hayal haline geldi.

WFP’nin Eylül ayında yayınladığı bir raporda, standart gıda sepeti fiyatının geçen yıla göre üç kat arttığı ve 938 bin Suriye lirasına ulaştığı belirtildi. Karaborsada 1 dolar, 14 bin Suriye lirası.

Raporda, asgari harcama sepetinin üst üste on dördüncü ayda da arttığı, bunun da hükümetin akaryakıt sübvansiyonlarını kaldırmasından kaynaklandığı belirtildi.

WFP ayrıca, kışın gelmesi ve bölgedeki yükselişin devam etmesiyle birlikte enerji malzemeleri ve yakıtlara yönelik artan talep ortasında fiyatlardaki artışın devam edeceği konusunda da uyarı yaptı.

Programın, Suriye’deki 3,2 milyon insana yönelik açlık ve yetersiz beslenmeyle mücadele etmek amacıyla önümüzdeki altı ay boyunca gıda yardımı sağlamak için 134 milyon dolara ihtiyacı var. Önceki yıllarda program 5,5 milyon kişiye gıda ulaştırmıştı.

Suriye’de savaş ve iklim değişikliği nedeniyle tükenen bir tarım alanının resmi (BM web sitesi)
Suriye’de savaş ve iklim değişikliği nedeniyle tükenen bir tarım alanının resmi (BM web sitesi)

Programa göre, son yıllarda yardımların önemli ölçüde azaldığı ülkede 12 milyondan fazla Suriyeli açlığın kurbanı oldu.

Gelecek yılın başında yardımların durdurulacağının duyurulması ile WFP, bazı çocuk beslenme planlarının sürdürülmesi ve çiftçilerin geçim kaynaklarının desteklenmesinin yanı sıra, doğal afetlerden etkilenen aileleri daha küçük programlarla desteklemeye devam edeceğini belirtti.

Ayrıca Programın, son on yılda 4,8 milyon ton gıda, 300 milyon dolardan fazla nakit yardım ve 800 milyon dolar mal ve hizmet dağıtımı için 3 milyar dolar harcadığı aktarıldı.



Bishara Bahbah, Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması önümüzdeki ay

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
TT

Bishara Bahbah, Şarku'l Avsat'a konuştu: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması önümüzdeki ay

Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesindeki şiddetli yağmurların ardından, yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlayan geçici bir kampta çamurlu bir sokakta yürüyen Gazzeliler (AFP)

Filistin asıllı Amerikalı arabulucu Bishara Bahbah, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının önümüzdeki ocak ayında hayata geçirileceğini söyledi. Bahbah, bu aşamanın ayın birinci ya da ikinci haftasında başlamasının beklendiğini belirterek, “Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin isimleri hazır. Büyük olasılıkla komitenin başkanlığını Filistin Sağlık Bakanı Macid Ebu Ramazan üstlenecek” dedi.

fergt
Filistin Sağlık Bakanı Dr. Macid Ebu Ramazan, Gazze yönetim komitesinin başına aday gösterildi. (WAFA)

Gazze konusunda Beyaz Saray kulislerine yakınlığını sürdüren Bahbah, dün Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Washington, Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlama konusunda en yetkin güç olarak gördüğü için uluslararası istikrar gücü içinde Türk askerlerinin yer almasını destekliyor” dedi. Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılması beklenen görüşmenin ikinci aşama açısından belirleyici olacağını belirterek, “ABD bu görüşmede, sürecin önümüzdeki ay başlatılması ve istikrar gücünde Türkiye’nin rolünün netleştirilmesi için baskı yapacak” ifadesini kullandı.

Görev tanımlama toplantısı

Bahbah, salı günü Katar’ın başkenti Doha’da Gazze Şeridi’nde uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasına ilişkin yapılan toplantının ayrıntılarını da paylaştı. Toplantının hedeflerinden birinin, Washington’un katılıma hazır ülkeleri açık ve net biçimde belirlemesi olduğunu söyleyen Bahbah, her ülkenin katkı türünün de netleştirilmesinin amaçlandığını ifade etti. Bu katkıların asker gönderilmesi, eğitim sağlanması ya da uluslararası güce teknik ve lojistik destek verilmesi gibi başlıkları kapsadığını belirtti.

as
Amerikalı ve İsrailli askerler geçtiğimiz kasım ayında İsrail'in güneyinde bulunan ABD liderliğindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'nde bir araya geldi. (Reuters)

Bahbah, toplantının ikinci hedefinin bu güçler arasındaki işleyiş mekanizmasının ve komuta zincirinin netleştirilmesi olduğunu söyledi. Bu çerçevede, uluslararası gücün komutasının bir ABD’li general tarafından üstlenilmesine yönelik bir önerinin gündeme geldiğini bildirdi.

Bahbah’a göre görüşmelerde, söz konusu güçlerin konuşlanacağı bölgeler de ele alındı. Bu kapsamda, güçlerin İsrail ile Hamas’ın kontrol alanlarını ayıran sarı hattın dışında mı, içinde mi yoksa hâlihazırda yoğun nüfuslu bölgelerde mi konuşlanacağı ile bu güçlerin finansmanının hangi taraflarca sağlanacağı konuları tartışıldı.

İsrail'in yaklaşımının reddi

Bahbah, olası konuşlanma planının ayrıntılarına ilişkin olarak konunun hâlen tartışıldığını, ancak ‘İsrail’in istediği şekilde bir konuşlanmanın, katılımcı güçlerin temsilcilerinin çok büyük çoğunluğu tarafından reddedildiğini’ söyledi.

Görevlerin niteliğine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Beşara Bahbah, katılımcı ülkelerin çoğunluğunun “silahsızlandırma” gibi bir rol üstlenmek istemediğini vurguladı. Bu ülkelerin, sivilleri korumak amacıyla İsrail güçleri ile yerleşim alanları arasında tampon bir güç olmayı hedeflediğini ifade eden Bahbah, söz konusu güçlerin varlığının nihai amacının “İsrail’in Gazze Şeridi’nden kademeli olarak çekilmesi” olduğunu kaydetti.

sy65
ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'nden çekilme aşamalarının haritası (Beyaz Saray)

Bahbah, “Bu güçler özellikle silahsızlandırma meselesinde İsrail adına ya da onun yerine bir rol üstlenmeyecek. Nitekim Hamas içindeki bazı liderler bu konuda müzakereye açık olduklarını bana iletti. Ancak güç kullanımı işe yaramaz; zira İsrail iki yıl boyunca hareketi zorla silahsızlandırmayı başaramadı ve hiçbir uluslararası taraf da bunu güç kullanarak başaramaz” dedi.

Türkiye'nin katılımı çok önemli ve Trump da bunun kabul edilmesi için baskı yapıyor

Bahbah, Türkiye’nin olası katılımına ilişkin olarak Ankara’nın rolünü ‘kilit’ olarak niteledi. Türkiye’nin Hamas’a en yakın ülke olduğunu ve silah dosyası konusunda onunla en sağlıklı şekilde uzlaşabilecek aktör konumunda bulunduğunu söyleyen Bahbah, bunun birçok ülke için zor olduğunu vurguladı. Bahbah, “Türk güçlerinin Gazze’de bulunması temel öneme sahip olacak, daha iyi bir istikrar sağlayacak. Washington da bu yönde fikir beyan ediyor” ifadelerini kullandı.

Bahbah, ABD Başkanı Donald Trump’ın ay sonunda ABD’de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapması beklenen görüşmede, Türk güçlerinin kabul edilmesi için Netanyahu’ya baskı uygulamasını beklediğini dile getirdi.

Ancak Bahbah, İsrail’in bazı şartlar öne sürmeye çalışabileceğini, olası uzlaşının Türk güçlerinin niteliği üzerinden şekillenebileceğini belirterek, bu rolün silahlı değil daha çok teknik bir çerçevede tanımlanmasının gündeme gelebileceğini ifade etti. Bahbah, “ABD yönetiminin baskısı belirleyici unsur olacak” dedi.

İkinci aşama taahhütleri

Barış Konseyi’ne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Bahbah, Trump’ın birçok dünya liderinin bu yapıya katılma isteğinden söz ettiğini aktardı. Ancak Bahbah, bu üyeliğin ‘ücretsiz olmadığını’, konseye katılan ülkelerin finansman sağlama, güvenlik gücü tahsis etme ya da başka yükümlülükler üstlenmek zorunda kalacağını ifade etti.

Konseyde yer alması öngörülen isimlere değinen Bahbah, adaylar arasında ABD’li özel temsilciler Steve Witkoff ve Jared Kushner’ın yanı sıra Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair’in de bulunduğunu söyledi. Ayrıca eski ABD Büyükelçisi Richard Grenell ile eski Bulgar diplomat Nikolay Mladenov’un da aday isimler arasında yer aldığını kaydetti.

Gazze Şeridi’nin yönetimine ilişkin olarak Bahbah, Hamas, El Fetih ve Mısır arasında üzerinde uzlaşılan ve teknokratlardan oluşan komiteye üyelik için 42 ismin yer aldığı bir listenin bulunduğunu doğruladı. Bahbah, Filistin Sağlık Bakanı Macid Ebu Ramazan’ın bu komitenin başkanlığını üstlenmesinin muhtemel olduğunu ifade etti.

İkinci aşamaya geçişte yaşanan aksamalara dair değerlendirmelere rağmen ABD’li arabulucu Bahbah, ikinci aşamanın önümüzdeki ocak ayının birinci ya da ikinci haftasında başlatılmasını beklediğini söyledi. Bahbah, bu sürecin, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılacak zirvenin ardından, askıda kalan dosyaların karara bağlanmasıyla netleşeceğini belirtti. Bahbah, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin bu zirveye katılımına yönelik herhangi bir düzenlemeden haberdar olmadığını da sözlerine ekledi.

cdfrg
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile ABD Başkanı Donald Trump arasında geçtiğimiz ekim ayında Şarm eş-Şeyh'te düzenlenen barış zirvesi sırasında gerçekleşen görüşmeden (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Bahbah, Trump’ın anlaşmanın başarısız olmasına asla izin vermeyeceğini vurgulayarak, “Bu yüzde 100” dedi. Ayrıca, Hamas’ın İsrail’in sürekli ihlallerine rağmen ateşkese bağlı olduğunu belirtti. Bahbah, Hamas’ın, İsrail’in Gazze’deki operasyonları sürdürmek için her türlü bahaneyi aradığını bildiğini ve bu nedenle fırsatı kaçırmamak için daha sabırlı bir tutum sergilediğini ifade etti.


Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda
TT

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Guterres: Husi kontrolünde bulunan bölgelerdeki çalışma ortamı sürdürülemez durumda

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, güneydeki ayrılıkçıların ilerlemesinin ardından Yemen'deki tüm taraflara azami itidal çağrısında bulundu. Bu gelişme, uzun bir sakinlik döneminin ardından on yıldır süren iç savaşı yeniden alevlendirme tehdidi taşıyor.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Guterres, uluslararası örgütün faaliyetlerinin, özellikle Yemen'in başkenti Sana'a ve ülkenin yoğun nüfuslu kuzeybatısı olmak üzere, Husi grubunun kontrolündeki bölgelerde sürdürülemez hale geldiğini belirtti.

Öte yandan, Yemen Enformasyon, Kültür ve Turizm Bakanı Muammer İryani, bazı medya platformları ve sosyal medya sitelerinde yer alan, geçici başkent Aden limanına gemi giriş izinlerinin askıya alındığı yönündeki haberlerin doğru olmadığını belirterek, bu iddiaların asılsız olduğunu ve ülkedeki ekonomik ve denizcilik ortamını bozmayı amaçlayan söylentiler çerçevesinde kaldığını vurguladı.


Lübnan ordusu ülkenin güneyinde Hizbullah tüneli buldu

Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
TT

Lübnan ordusu ülkenin güneyinde Hizbullah tüneli buldu

Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)

Lübnan basını, Lübnan ordusunun Mekanizma Komitesi’nin talebi üzerine yapılan soruşturma sonucunda, ülkenin güneyindeki Tulin beldesinde Hizbullah tarafından inşa edilen tünellerden birini keşfettiğini bildirdi. Basında yer alan haberlerde, bu bölgenin daha önce İsrail tarafından bombalandığı belirtildi.

Lübnan ordusu, daha önce de Mekanizma Komitesi ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) arasındaki koordinasyon çerçevesinde Mekanizma Komitesi'nin talebi üzerine ve İsrail'in tehdidi sonrasında bazı yerleri ortaya çıkarmıştı. Bu son olay ise geçtiğimiz hafta İsrail'in bir evi bombalamakla tehdit etmesinin ardından Lübnan ordusunun güneydeki Yanuh beldesinde bir binayı kapsamlı bir şekilde aramasının ardından geldi. Yapılan aramada evde herhangi bir silah bulunamadı.

Bu olay, İsrail’in Lübnan’ın güneyinde bombardımanlarına devam ettiği ve çarşamba günü Kefer Kila beldesini hedef alan bir hava saldırısı düzenlediği bir dönemde meydana geldi. Ulusal Haber Ajansı (NNA), saldırının el-Aziziye ve eş-Şahrub beldeleri arasındaki Sari Tepesi’ni hedef aldığını bildirdi, ancak herhangi bir can kaybından bahsetmedi.

Başbakan Yardımcısı Mitri: Lübnan Ordusu sonraki aşamalara geçmeye hazır

Öte yandan Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, Mekanizma Komitesi’ni bir tartışma forumu ve anlaşmalara uyumu denetleme ve doğrulama çerçevesi olarak nitelendirdi.

Beyrut'ta düzenlenen Carnegie Ortadoğu Merkezi'nin sekizinci konferansının ilk oturumunun açılışına katıldığı sırada İsrail'in sık sık tekrarlanan ihlallerine karşın, Lübnan'ın ilk günden itibaren bu anlaşmalara bağlılığını teyit eden Mitri, Hizbullah'ın silahlarına ilişkin olarak “Genelkurmay Başkanı Rudolf Heykel, ordunun kapasitesinin güçlendirilmesiyle başlayan beş aşamalı bir plan önerdi” dedi. Litani Nehri çevresindeki bölgede devlet otoritesinin genişlemesinin kademeli bir ilerleme kaydettiğini ve ordunun Litani Nehri'nin güneyindeki görevini tamamlamak üzere olduğunu ve sonraki aşamalara geçmeye hazırlandığını vurguladı.

jgıu
Sınır kasabası Alma eş-Şaab'da bir askeri aracın üzerinde duran Lübnan askerleri, 28 Kasım 2025 (Reuters)

Yeniden yapılanma konusunda uluslararası toplumun desteğinin ön koşulu olarak devletin otoritesini tesis etmesini istediğini belirten Mitri, Arap ülkelerinin uluslararası ilişkiler yoluyla destekleyici bir rol oynayacağını umduğunu ifade etti.

Lübnan ve İsrail'den sivillerin katıldığı ikinci oturum

Olay, Lübnan-İsrail müzakerelerinde Lübnan heyetinin başkanı Büyükelçi Simon Kerem'in, aralık ayı başlarında gerçekleşen önceki oturumda İsrailli bir sivil ile birlikte iki ülke arasındaki ilk doğrudan görüşmelerde bulunduktan sonra katılacağı ikinci oturum olacak olan ateşkesin izlenmesinden sorumlu Mekanizma Komitesi'nin 19 Aralık'ta yapılması planlanan yeni oturumundan iki gün önce yaşandı. Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, çarşamba günü Kerem ile bir araya geldi ve komitenin yaklaşan toplantısı öncesinde kendisine talimatlarını iletti.

Ateşkes İzleme Komitesi'nde Lübnan, İsrail, Fransa, ABD ve BM yer alıyor. Ateşkes anlaşması, düşmanlıkların durdurulmasını ve Hizbullah'ın Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmesini, bunun sonucunda Lübnan genelinde silahsızlandırılmasını ve İsrail ordusunun son savaş sırasında ilerlediği mevzilerden çekilmesini öngörüyor. Ancak İsrail, Lübnan topraklarındaki beş stratejik noktada askeri olarak varlığını sürdürürken, Hizbullah silah bırakmayı reddediyor.