Ebu Merzuk ‘Hamas’ın İsrail’i tanıdığına’ ilişkin açıklamalarını neden geri çekti?

Hamas ‘tutumları test etmek’ mi istedi? Savaş hareketi FKÖ’ye katılmaya zorlayacak mı?

Ekim 2019’da Seçim Komisyonu’nun Hamas'la yaptığı toplantıda İsmail Heniyye, Hanna Nasser ve bir şişe Filistin zeytinyağı (Reuters)
Ekim 2019’da Seçim Komisyonu’nun Hamas'la yaptığı toplantıda İsmail Heniyye, Hanna Nasser ve bir şişe Filistin zeytinyağı (Reuters)
TT

Ebu Merzuk ‘Hamas’ın İsrail’i tanıdığına’ ilişkin açıklamalarını neden geri çekti?

Ekim 2019’da Seçim Komisyonu’nun Hamas'la yaptığı toplantıda İsmail Heniyye, Hanna Nasser ve bir şişe Filistin zeytinyağı (Reuters)
Ekim 2019’da Seçim Komisyonu’nun Hamas'la yaptığı toplantıda İsmail Heniyye, Hanna Nasser ve bir şişe Filistin zeytinyağı (Reuters)

Hamas Uluslararası İlişkiler Ofisi Başkanı Musa Ebu Merzuk, hareketinin İsrail’i tanımaya hazır olduğunu ima ettiği açıklamaları geri çekti ve Hamas’ın işgalin meşruiyetini tanımadığını söyledi.

Hamas’ın Ebu Merzuk tarafından yapılan acil bildirisinde “Medya açıklamalarımda bir yanlış anlaşılma var.  Hamas hareketinin Siyonist işgalin meşruiyetini tanımadığını, Filistin halkının hiçbir haklarından vazgeçmeyi kabul etmediğini teyit ediyor ve direnişin özgürlüğe ve geri dönüşe kadar süreceğini vurguluyoruz” ifadelerine yer verildi.

Ebu Merzuk’un bu açıklaması, el-Monitor’a verdiği röportajda, Filistinli gruplar arasındaki bölünmeyi sona erdirme yolunda bir adım olarak Hamas’ın Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) bir parçası olmaya hazır olduğunu ifade etmesinin ardından geldi. Ebu Merzuk röportajda, hareketinin FKÖ’nün bir parçası olmak istediğini ve ‘FKÖ’nün taahhütlerine saygı duyacağını’ söyledi.

FKÖ’nün ilkelerine ve yükümlülüklerine saygı gösterilmesi, İsrail’in tanınmasını da kapsayacağı için FKÖ’nün yükümlülüklerine uymayı reddeden Hamas ile arasında onlarca yıldır bir tartışma konusuolmuştu. Zira FKÖ 1967 sınırlarında bir Filistin devleti kurma çabası nedeniyle 1993 yılında İsrail’i tanımıştı.

Fotoğraf altı: Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, Moskova’da Hamas liderleri Musa Ebu Merzuk (sağda) ve Basim Naim’i kabul etti (Arşiv-Reuters)
Fotoğraf altı: Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, Moskova’da Hamas liderleri Musa Ebu Merzuk (sağda) ve Basim Naim’i kabul etti (Arşiv-Reuters)

Hamas, 1967 sınırlarında bir devlet kurulması fikrini uzun süre reddetti ancak son yıllarda söylemi değişti ve İsrail’i tanımasa da bunu kabul ettiğini belirtti. Ebu Merzuk, hareketinin 1967 sınırlarında bir Filistin devleti kurmak istediğini vurgulayarak, ‘İsraillilerin hakları var ama başkalarının pahasına değil’ ifadelerini kullandı.

Hamas’tan ilk açıklama

Ebu Merzuk’un açıklamasının bir Hamas yetkilisi tarafından bu yönde yapılan ilk açıklama olması göz önüne alındığında, geri çekilmesi zaten bekleniyordu. Zira bu Hareketin kurulduğu ve başından sonuna kadar vurguladığı en önemli ilkelerden biri ile ters düşüyor ve bunu affedilemez bir ‘ihanet’ olarak görmeye devam ediyor.

Peki Ebu Merzuk gerçekten bunu kastetmedi mi?

Gözlemciler, İsrail’in Gazze Şeridi’ni yok ettiği ve ABD ile birlikte ‘Hamas’ın olmadığı savaştan sonraki gün’ sloganını duyurduğu bir zamanda Ebu Merzuk’un söylemlerinin bir deneme olduğuna ve FKÖ’ye katılmanın Hamas için bir can simidi olduğuna inanıyor.

El-Fetih hareketinden bir kaynak Şarku’l Avsat’a “Hamas, Filistin Yönetimi, seçimler, 1967 sınırlarındaki devlet ve FKÖ ile ilgili olarak bir şeyi kabul edip sonra geri çekmek gibi adımlara alışkındır” dedi. Ayrıca “El-Fetih’in tutumu açık ve değişmemiştir. FKÖ ve yükümlülükleri çerçevesinde herkesi memnuniyetle karşılıyoruz” ifadelerine yer verdi.

Fotoğraf altı: 28 Haziran 2021’de Hamas Siyasi Bürosu Başkanı İsmail Heniyye, Lübnan’ın Beyrut şehrinde Lübnan Parlamento Başkanı Nabih Berri ile görüşmesinin ardından bir konuşma yaparken (Reuters)
28 Haziran 2021’de Hamas Siyasi Bürosu Başkanı İsmail Heniyye, Lübnan’ın Beyrut şehrinde Lübnan Parlamento Başkanı Nabih Berri ile görüşmesinin ardından bir konuşma yaparken (Reuters)

Heniyye ve Filistin Evi

Ebu Merzuk’un açıklamalarından saatler önce, Hamas Siyasi Bürosu Başkanı İsmail Heniyye hareketin Gazze Şeridi’ndeki savaşın durdurulmasını sağlayacak her türlü girişimi tartışmaya açık olduğunu belirtmişti.

Heniyye televizyonda yayınlanan bir konuşmasında “Saldırganlığın durdurulmasını sağlayacak her türlü fikir ve girişimi görüşmeye ve Batı Şeria ve Gazze Şeridi düzeyinde Filistin evini düzene sokma fikrine açığız” ifadelerini kullandı.

Hamas lideri, ‘Hamas ve direniş grupları olmaksızın Gazze Şeridi’nde düzenlemeler yapmaya veya genel olarak Filistin meselesine ilişkin adım atmaya yönelik her türlü düşünce bir yanılsama ve seraptır’ uyarısında bulundu.

Heniyye’nin açıklamalarından Hamas’ın iç uzlaşmaya doğru ilerlediği anlaşılıyor. Bu, ABD'nin savaştan sonra Gazze Şeridi'ni yönetmeye yetkili olarak hitap ettiği Filistin tarafını temsil eden FKÖ’ye katılmayı da içeriyor.

Fotoğraf altı: FKÖ Yürütme Konseyi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh
FKÖ Yürütme Konseyi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh

FKÖ Yürütme Konseyi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh, Hamas’ı FKÖ’nün programını tanımaya ve Filistin projesini korumak için uluslararası meşruiyet ve uluslararası hukuk çerçevesinde davranmaya çağırmıştı.

Sky News’e verdiği röportajda Şeyh “Hamas, siyasi program ve ortak mücadele mekanizması üzerinde uzlaşma taleplerine sırtını döndü ve bugün bunun bedelini ağır ödüyoruz” dedi.

Şeyh, savaş bittikten sonra Filistin halkının tüm kesimleri için kapsamlı bir ulusal diyalog çağrısında bulundu.

Fotoğraf altı: Haziran 2007’de Hamas savaşçıları Başkan Abbas’ın Gazze’deki ofisinde (Reuters)
Haziran 2007’de Hamas savaşçıları Başkan Abbas’ın Gazze’deki ofisinde (Reuters)

Onlarca yıldır devam eden anlaşmazlıklar

Onlarca yıl boyunca iki taraf arasında anlaşmazlık devam etti ve bir dizi anlaşma da bu durumu değiştirmeyi başaramadı. Hamas, Gazze Şeridi’ni Yönetim’e devretmeyi ya da kendi yönetiminden, silahlarından veya herhangi bir şeyden vazgeçmeyi kabul etmedi ve Yönetim de, gerçek bir uzlaşma olmaksızın Hamas’ı FKÖ’ye dahil etmeyi reddetti. Temsil yüzdesi ve şekli, seçimler, FKÖ programı ve taahhütleri ve reformu da dahil olmak üzere her konuda anlaşmazlık vardı.

Daha önceki savaşlar da hiçbir şeyi değiştirmedi ve Filistinlileri birlik olmaya yaklaştıramadı. Gazze Şeridi’nde geriye kimsenin yönetebileceği bir şey bırakmayan yıkıcı savaş, bu acı gerçeği değiştirecek mi?!



Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
TT

Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)

 

Trablus'ta gece saatlerinde rakip silahlı gruplar arasında çıkan şiddetli çatışmalarda en az altı kişi ve güçlü bir silahlı grubun lideri öldürüldü. Çatışmalar dün salı günü şafak vakti “istikrarın yeniden sağlandığının” duyurulmasıyla sona erdi.

Acil Durum ve Tıp Merkezi salı günü yaptığı açıklamada, “Güney Trablus'taki yoğun nüfuslu Ebu Selim bölgesi civarındaki çatışmaların yaşandığı yerden altı kişinin cesedinin çıkarıldığını” söyledi.

Pazartesi günü başlayan ve saatlerce süren, makineli tüfekler ve roketatarlar da dahil olmak üzere ağır silahların kullanıldığı çatışmalarda başka olası can kayıpları ve yaralanmalar bildirilmedi.

Yerel medya araçları Ganiva lakaplı Abdulgani el-Kikli’nin öldürüldüğünü bildirdi. İstikrarı Destekleme Birimi Başkanı olan Kikli, 2011'den bu yana Trablus'un önemli bölgelerini kontrol eden en önemli silahlı grupların kilit liderlerinden biri.

Muhammed el-Menfi başkanlığındaki Başkanlık Konseyi'ne bağlı gibi görünen İstikrarı Destekleme Birimi, İçişleri ve Savunma Bakanlıkları tarafından güvenliğinin sağlanması gereken devlet kurumları ve hayati öneme sahip tesisler üzerinde kontrolünü zorla dayatan en önemli silahlı gruplardan biri.

AFP'nin doğruluğundan emin olamadığı görüntüler, Kikli'nin yerde yattığını ve yakın mesafeden vurulduğu gösteriyor.

Analist Celal Harşavi, Ganiva'nın yeğeninin, “Trablus'taki silahlı grupların en güçlü ve etkili liderlerinden biri” olan adamın pusuya düşürüldüğünü söylediğini aktardı.

Harşavi, “Kikli’nin bankalar, telekomünikasyon, idareler ve hatta üst düzey diplomatik görevler gibi kilit pozisyonlara kendisine sadık kişileri atayabildiğini” açıkladı.

Salı günü okullar ve Trablus Üniversitesi güvenlik önlemleri kapsamında ikinci bir duyuruya kadar eğitime ara verdiler. Daha sonra Üniversite çarşamba gününden itibaren eğitime yeniden başladığını duyurdu. İçişleri Bakanlığı, “Vatandaşlar ile memurlara işlerine dönme” çağrısı yaparak, durumun “güvenli ve istikrarlı” olduğunu vurguladı.

Pazartesi akşamı uçaklar Trablus Havalimanı'ndan başkentin 200 kilometre doğusunda bulunan Misrata'daki güvenli bir yere nakledildi ve çok sayıda uçuş bu şehre yönlendirildi. Daha sonra havalimanına uçuşlar yeniden başlatıldı ve Mitiga Uluslararası Havalimanı hava sahası da açıldı.

Nüfuz haritasındaki değişim

Pazartesi akşamı Libya'nın başkentinde güçlü bir silahlı grubun liderinin öldürülmesi, saatlerce süren şiddetli çatışmalara ve grubunun kalesinden çıkarılmasına yol açtı. Bu durum, Trablus hükümetiyle ittifak halindeki silahlı grupların nüfuzunun güçlenmesiyle sonuçlanabilir.

Yıllardır Trablus'un geniş bir bölümünü kontrol eden Kikli'nin öldürülmesi, bundan daha geniş bir bölgenin istikrarı açısından da sonuçlar doğurabilir.

Libya önemli bir enerji ihracatçısı olup uzun süredir rakip doğulu ve batılı silahlı gruplar arasında bölünmüş durumda. Akdeniz'i geçerek Avrupa'ya ulaşmak isteyen göçmenler için bir hareket noktası ve bölgedeki rakip güçlerin mücadele alanı konumunda. Libya çatışması Rusya, Türkiye, Mısır ve BAE'yi de kendine çekti.

Kikli'nin öldürülmesinin ardından Ulusal Birlik Hükümeti, Başbakan Abdulhamid Dibeybe'nin düzensiz silahlı gruplar olarak adlandırdığı gruplara karşı güvenlik operasyonunun tamamlandığını duyurdu. Kikli'ye bağlı militanlar cezaevlerini yönettiler ve bakanlıklarda, devletin mali kuruluşlarında görevler üstlendiler.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nden Tarık Megerisi, “Ganiva, Trablus'un fiilen kralıydı. Takipçilerinin bir kısmı İç Güvenliği kontrol ederken, diğer bir kısmı da Merkez Bankası'ndan yapılan nakit transferlerinin dağıtımını kontrol ediyorlardı. Ayrıca birçok kamu şirketi ve bakanlık da kontrolleri altındaydı” dedi.

Trablus'ta otoritenin güçlenmesi, son yıllardaki kendisini zorla görevden alma girişimlerinin ardından Türkiye'nin müttefiki ve Ulusal Birlik Hükümeti'nin Başkanı Dibeybe’yi de güçlendirecek. Aynı zamanda Doğu Libya'daki silahlı gruplarla kapsamlı çatışmadaki pozisyonunu destekleyecek.

Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı silahlı gruplar, Kikli başkanlığındaki İstikrarı Destekleme Birimi'nin uzun süredir elinde tuttuğu bölgeleri ve üsleri hızla ele geçirdi. Ele geçirilen bölgeler arasında örgütün kalesi olan Ebu Selim bölgesi de yer alıyordu.

Kikli'nin devrilmesiyle birlikte Savunma Bakanlığı'na bağlı ve Dibeybe ile müttefik grupların, özellikle de Mahmud Hamza komutasındaki 444. Tugay ile 111. Tugay ve Misrata'dan gelen Ortak Harekât Gücü’nün daha büyük bir rol üstlenmesi mümkün.

Dibeybe'nin müttefiklerinin birleşmesi, Batı Libya'nın, komutan Halife Hafter'in on yıl önce rakiplerini tasfiye ederek ve diğer grupları kendi kontrolüne girmeye zorlayarak iktidarı ele geçirdiği Doğu Libya’ya benzemesine yol açabilir.

Atlantik Konseyi araştırmacılarından İmadeddin Badi, “Bu, Trablus'ta daha önce görülmemiş düzeyde bir saha kontrolünün önünü açıyor ve silahlı grupların sayısının azaltılmasını sağlıyor” dedi.

Libya, Muammer Kaddafi rejiminin 2011 yılında devrilmesinden bu yana bölünmelerle boğuşuyor. Ülke iki hükümet tarafından yönetiliyor: Biri uluslararası toplum tarafından tanınan ve Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Trablus'taki hükümet, diğeri ise doğuda Usame Hamad’ın başkanlık ettiği ve Meclis ile Mareşal Halife Hafter tarafından desteklenen hükümet.