Lübnan’da sınır bölgesindeki yıkım, 2006 Lübnan Savaşı’nın etkilerine benziyor

İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmalar hız kazandı.

İsrail’in cumartesi günü sınır kasabası Kefer Kila'a düzenlediği bombardıman büyük bir yıkma yol açtı. (AFP)
İsrail’in cumartesi günü sınır kasabası Kefer Kila'a düzenlediği bombardıman büyük bir yıkma yol açtı. (AFP)
TT

Lübnan’da sınır bölgesindeki yıkım, 2006 Lübnan Savaşı’nın etkilerine benziyor

İsrail’in cumartesi günü sınır kasabası Kefer Kila'a düzenlediği bombardıman büyük bir yıkma yol açtı. (AFP)
İsrail’in cumartesi günü sınır kasabası Kefer Kila'a düzenlediği bombardıman büyük bir yıkma yol açtı. (AFP)

Birkaç gün önce hasta babasını hastaneye götürmek için Lübnan’ın güneyini ziyaret eden Ali (46), “Savaştan sonra güneyi ziyaret eden herkes, yıkımın boyutu karşısında şaşıracak. 2006 temmuz savaşına benziyor” ifadelerini kullanarak İsrail ile sınır bölgesindeki durumu özetliyor. Tek farkın yıkımın çatışma alanıyla sınırlı kalması olduğunu vurguluyor.

Lübnan’ın güneyindeki sınır bölgesi, Hizbullah ile İsrail ordusunun karşılıklı bombardımanı nedeniyle 70 gün boyunca şiddetli İsrail bombardımanına maruz kaldı. Bombasız bir gün geçmediği gibi İsrail keşif uçaklarının sınır köyleri üzerinde uçmadığı bir saat dahi olmadı. Bölge sakinlerinin çoğu evlerini boşaltmak zorunda kalırken bazı sınır kasabaları ise bomboş hale geldi.

Mecbur kalmasaydı sınır kasabası Meys el-Cebel’i ziyaret etmeyeceğini dile getiren Ali, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada

“Burası kelimenin tam anlamıyla bir savaş alanı. Sürekli bombardıman nedeniyle bölgede endişe hakim” dedi. Bölgedeki yıkım sahnelerinin İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerinin yanı sıra güney kasaba ve şehirlerindeki mahalleleri de tamamen yok ettiği 2006 Lübnan Savaşı’nın etkilerini akla getirdiğini kaydeden Ali sözlerini şöyle sürdürdü:

Bugünkü durum, Temmuz 2006 savaşındaki manzaraları andırıyor, yıkım bir ayrıntı dışında önceki savaştan farklı. Zira savaş sınır şeridinden beş kilometreyi aşan bir derinliğe kadar genişlemedi. Tamamen yıkılan evler, bombalamalardan zarar gören evler, boş ve hasar gören sokaklar, yanmış meyve bahçeleri ve terk edilmiş tarlalar var.

İsrail bombalamalarının hızı son iki hafta içerisinde rekor derecede artış gösterdi. Lübnan'ın 5 ila 7 kilometre derinliğinde belirli bir coğrafi alan ile sınırlı kalan bombardıman, güney sınırından 120 kilometre uzakta bulunan onlarca köyü de etkiliyor. İsrail kuvvetleri, taktiksel baskınlar düzenleyen insansız hava araçlarına ve sürekli topçu bombardımanına ek olarak, öncelikle büyük hava saldırılarına güveniyor.

Düzensiz yıkım

Yıkımın etkileri köyden köye değişiklik gösteriyor. İsrail şehri Metula’nın karşısına denk gelen Kefer Kila kasabasında bombalamanın etkileri daha belirgin. Misgav Am yerleşim yerine komşu olan el-Adissa kasabasında da etkileri gözlemlenebiliyor. Evlere isabet eden top mermileri bu evleri harabeye çevirmiş durumda. Kefer Kila kasabasından bir saha kaynağı, bombalamanın doğu kesimdeki en büyük sınır kasabası olan Khiam kasabasında da benzer olduğunu söylüyor.

Saha kaynakları, yerleşim yerlerini hedef alan hava saldırılarının konut bloklarını tamamını yok ettiğini, birkaç katlı evlerin tamamen yok olmasına yol açtığını belirtiyor. Bölgede yanan evler, araçlara drone saldırılarının etkilerinin yanı sıra evlere atılan top mermilerinin etkileri de açıkça görülüyor.

gftrn
İsrail pazar günü Lübnan'ın sınır kasabası Aitarun'a saldırı düzenledi. (AFP)

Aitarun, Blida, Marun er-Ras, Yarun, Hula, Meys el-Cebel ve Ayta eş-Şaab köylerinde, batı kesimdeki Yarin ve Mirvahin gibi köylerde manzara benzer. Kaynaklar ormanlık alanlara yapılan hava saldırılarının daha şiddetli olduğunu, patlamaya eşlik eden devasa seslerin yayıldığını söylüyor. Ancak bölge sakinleri burayı denetleyemiyor. Köylerde kalan insan bulunmadığı için köylerin içinde veya kenar mahallelerde etkileri henüz anlaşılmıyor.

İyi düşünülmüş angajman kuralları

Hizbullah ve İsrail ordusu, iyi çalışılmış angajman kuralları ve dikkatle hesaplanmış hamleler çerçevesinde bölgede savaş yürütüyor. Hizbullah’ın kullandığı mühimmat, hava saldırılarının yanı sıra değişiklikler gösteriyor. Ağırlığı 300 ila 500 kilogram arasında değişen Burkan füzelerinin kullanımına ilişkin açıklamalar kaydedildi. İsrail topçu bombardımanına yanıt olarak havan mermilerinin kullanıldığı, insansız hava araçları tarafından fırlatılan füzelere karşı güdümlü füzeler fırlatıldığı belirtiliyor.

Hizbullah, yerleşim yerlerinin bombalanması karşılığında derin denizdeki bölgelerin veya İsrail yerleşim birimlerinin hedef alındığını duyuruyor. Operasyonların coğrafi kapsamında hafif ve sınırlı bir genişleme olurken bunun en bariz örneği cumartesi ve pazar geceleri yaşandı. İsrail Hava Kuvvetleri, sınıra 25 kilometreden fazla uzaklıktaki Litani'nin kuzeyindeki Humin kasabasına baskın düzenledi.

Karşılıklı sürekli bombalama

Hizbullah, savaşçılarının Dovev Çiftlikleri'ne teknik ve casus ekipman yerleştiren İsrail ordusuna ait bir vinci vurduğunu, ekipmanların tahribatına yol açtığını bildirdi. Sasa'nın doğusunda bir mevzi noktasına giren dört İsrail askerinin hedef alındığı açıklayan Hizbullah, öncesinde ise Hanita bölgesi yakınlarındaki askeri gücün uygun silahlarla hedef alındığını, Birkat Risha bölgesinde birkaç İsrail askerinin olduğu alanın bombalandığını bildirdi. Lübnan medyası ise Şeba Çiftlikleri'nde İsrail ordusu ile Hizbullah arasında makineli tüfeklerle çatışma yaşandığını duyurdu.

İsrail ordusu, güçlerinin Lübnan topraklarındaki Hizbullah altyapısını hedef aldığını duyurdu. İsrail medyası, Lübnan'dan Dovev bölgesine bir tanksavar füzesinin fırlatılmasıyla bir spor salonunun vurulduğunu bildirdi. İsrail'e ait bir insansız hava aracının hava saldırısı düzenlediğini bildiren Lübnan medyası, Marun er-Ras ile Aitarun arasındaki Cebel Balat'ı güdümlü füzeyle hedef aldı. İsrail'in bombardımanı sonucu Marun er-Ras'ta üç katlı bir evde yangın çıktı. Hiyam'da inşaat halindeki bir ev ikinci kez bombalanırken buradaki gözaltı merkezine ise top mermileri yağdı.

Mays el-Ceyl’de İsrail'in düzenlediği hava saldırısının kasabanın batısındaki Kanduli bölgesini hedef alması ile mahalledeki bir ev tamamen yok oldu. Hava saldırılarında Aitarun'da bir ev hedef alındı. İsrail ordusu, drone füzesi ile MTC şirketine ait bir iletim istasyonunu, ayrıca et-Taybe’de Ebu Taam ailesinin evi üzerindeki bir internet abonelik istasyonunu hedef aldı. Maddi hasar kaydedildi. Ayta eş-Şaab'ta bir eve iki, Rab Selasin kasabasında bir diğer eve ise üçüncü saldırının düzenlendiği bildirildi.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.