Netanyahu: Savaş tüm hedeflerine ulaşılana kadar devam edecek

İsrail ordusu yeniden Gazze Şeridi’nin kuzeyine ilerlemeye çalışırken Han Yunus'ta bir tünel labirentiyle karşılaştı. Ordu elde edilen başarıların yok olmasından endişeli.

İnsani yardım konvoyları Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye girdi (AFP)
İnsani yardım konvoyları Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye girdi (AFP)
TT

Netanyahu: Savaş tüm hedeflerine ulaşılana kadar devam edecek

İnsani yardım konvoyları Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye girdi (AFP)
İnsani yardım konvoyları Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye girdi (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze Şeridi'ndeki savaşın ‘devam ettiğini ve hedeflere ulaşıncaya kadar devam edeceğini’ açıkladı.

Güneydeki Nevatim Hava Kuvvetleri Üssü’ne yaptığı ziyarette konuşan Netanyahu, burada askerlere hitaben şunları söyledi:

“Hata yapmayın! Savaş, kaçırılan insanların geri getirilmesi, Hamas'ın ortadan kaldırılması ve Gazze'nin artık herhangi bir tehdit oluşturamaz hale getirilmesi olan tüm hedeflerine ulaşılana kadar devam edecek.”

Netanyahu’nun açıklamaları, Katar’ın arabuluculuğunda varılan bir anlaşmayla ilaçların Gazze Şeridi'ne girdiği savaşın 103’üncü günü geldi. İsrail ile Hamas arasındaki işlemez hale gelen durumu hareketlendiren bu anlaşma, Netanyahu'nun 2025 yılına kadar sürebileceğini söylediği savaşı sona erdirebilecek bir esir takası anlaşmasına varılması umutlarını artırdı.

İsrail basının aktardığına göre Netanyahu, İsrail ordusunun Beerşeba'daki Güney Komutanlığı karargahında yerel meclis liderleriyle yaptığı toplantıda, Hamas'a karşı savaşın 2025 yılına kadar sürmesini beklediğini söyledi.

Netanyahu'nun savaşın ertesi gününün planlanmasından bahsettiği uzun çatışmalar, elde edilen başarıların yok olup gitmesinden endişe eden orduyla hükümet arasındaki anlaşmazlığı artırdı.

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, ‘savaşın ertesi gününe ilişkin siyasi bir stratejinin olmayışından’ dolayı ‘Gazze’de elde edilen başarıların yok olmaya başladığı’ uyarısında bulundu.

İsrail ordusu 27 Ekim'den bu yana Gazze'de kara harekâtı yürütüyor, ancak savaş sonrası Gazze’yle ilgilenme konusunda net bir planı varmış gibi görünmüyor.

İsrail ordusu, geçtiğimiz hafta Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki geniş alanlardan çekilerek güneydeki askeri operasyonun kapsamını genişletti. Ancak bu hafta Hamas Hareketi’nin kuzeyde saflarını yeniden düzenlediğine dair gelen sinyaller çerçevesinde kuzeye dönmek zorunda kalabileceğini açıkladı.

İsrail ordusu dün (Çarşamba), bir yandan Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus'ta çatışmalar yoğunlaşırken diğer yandan Gazze Şeridi’nin kuzeyinde ve Gazze şehrinde geri çekildiği bölgelerde ilerlemeye çalıştı.

Şarku'l Avsat'a konuşan Gazze’deki Filistinli kaynaklar, işgalci İsrail güçlerinin Cibaliye'nin doğusunda, Tel el-Hava çevresinde ve Gazze şehrinin kuzeybatısında yeniden ilerleme girişiminde bulunmasının çatışmalara yol açtığını söylediler.

Kaynaklar, İsrail ordusunun ilerleme girişimlerinin yoğun bombardımanın ardından başladığını ve bu bombardımanlara geçtiğimiz hafta Gazze şehrinden çekilmesinden bu yana tanık olunmadığını belirttiler.

İsrail ordusunun kuzeydeki bölgelere ilerleme girişimi, güneydeki Han Yunus'ta şiddetli çatışmaların devam ettiği bir dönemde gerçekleşti.

Kaynaklar, Han Yunus'taki çatışmaların kuzeydeki çatışmalara göre karmaşık ve zorlu olduğunu, İsrail ordusunun burada çok yavaş ilerlediğini kaydettiler.

Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin aktardığına göre İsrail ordusunun 98’inci Paraşüt Tugayı Komutanı Tuğgeneral Dan Goldfus, ordunun bugüne kadar en karmaşık çatışmalara girdiği Gazze Şeridi'nin güneyindeki en büyük şehri olan Han Yunus'u işgal etmekle görevlendirildi.

WSJ, bölgedeki askerlerin halen tünel labirentini araştırdıklarını ve Hamas üyelerini kuşatmayı amaçladıklarını, bunu yaparken onları bölgeden uzaklaştırmak için yer üstünde ve yer altında manevralar yaptıklarını yazdı.

Tuğgeneral Goldfus, WSJ’ye yaptığı açıklamada “Bu kirli bir iş. Buradaki tünel labirentleri Gazze şehrindekinden çok daha geniş” ifadelerini kullandı. WSJ, İsrail'in güneydeki ilerleyişinin çıkmaza girdiğini bildirdi.

Gazze'nin en büyük ikinci şehri olan Han Yunus, aralarında Hamas Hareketi’nin Gazze lideri Yahya Sinvar'ın da bulunduğu çok sayıda Hamas liderinin doğduğu yer. Çok sayıda İsrailli yetkili, Sinvar ve diğer Hamas liderlerinin, rehinelerin büyük bir kısmıyla birlikte Han Yunus'ta olduğuna inanıyor.

İsrail, şiddetli çatışmalar devam ederken ve Hamas’ı ortadan kaldırma sloganı atmayı sürdürürken, Katar’ın arabuluculuğunda Hamas ile ilaç anlaşması yapmak zorunda kaldı. Anlaşma, İsrail'de büyük tartışmalara yol açtı.

Hamas Uluslararası İlişkiler Ofisi Başkanı Musa Ebu Merzuk tarafından dün yapılan açıklamanın ardından Katar ve Fransa'nın arabuluculuğunda İsrailli rehinelere ilaç gönderilmesiyle ilgili yapılan anlaşmada, her bir kutu ilaç karşılığında bin kutu ilacın Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere gönderilmesi ve sevkiyatların denetlenmemesi şart koşuldu. Ancak bu anlaşma İsrail’de infial oluşturdu. Başbakan Binyamin Netanyahu sonunda ilaçların incelenmesi talimatı vermek zorunda kaldı.

Hamas yetkilisi Ebu Merzuk, anlaşmanın Gazze Şeridi’ne gıda ve yardım girişinde artış olmasını öngördüğünü ve Kızıl Haç üzerinden Gazze Şeridi genelindeki dört hastaneye ilaç sağlanacağını söyledi.

İsrail ordusunun gelen ilaç sevkiyatlarını denetlememesi konusunda mutabakata varıldığını da teyit eden İsrailli yetkililer, ilk başta Netanyahu'nun savaşta ilk kez alışılmadık bir şekilde sevkiyatın denetlenmemesini istediğini açıkladılar. Ancak İsrail içindeki yoğun eleştirilerin ardından Netanyahu fikrini değiştirdi ve ilaçların incelenmesi talimatı verdi.

İlaç ve yardım malzemeleri taşıyan Katar Hava Kuvvetleri’ne ait iki uçak Sina Yarımadası'nın kuzeyinde yer alan Ariş'teki havalimanına indi. Sevkiyatlar daha sonra incelenmek üzere Kerem Şalom Sınır Kapısı’na nakledildi.

Netanyahu, ‘güvenlik önlemlerine müdahale etmediğini’ söyleyerek suçlamaya çalıştığı İsrail ordusunun gösterdiği öfkeli tepkinin ardından, ilaçların incelenmesi talimatı verme kararı aldı. Ordu yetkilileri ise anlaşmanın ayrıntılarından haberdar olmadıklarını açıkladılar.

Netanyahu'nun bakanlarından sert eleştiriler geldi. Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir Netanyahu’dan kendi ifadesiyle ‘sorumluluğundan kaçmayı bırakmasını’ istedi. Ben Gvir, “Eğer kamyonlara henüz girilmemişse, orduya ve güvenlik güçlerine, onları denetlemeden içeri almamaları talimatını vermeniz yeterli. Bu sizin temel sorumluluğunuz ve yetkiniz. Elbette kaçırılan insanlara ilaç götürülmeli ama Hamaslı teröristlere oksijen götürmek delilik” ifadelerini kullandı.

İsrail Koordinatörlüğü, 5 sevkiyat kamyonunun inceleme amacıyla Kerem Şalom Sınır Kapısı’na, ardından da Gazze'ye ulaştığını doğruladı.

Anlaşmaya, zorlu görüşmelerin ardından varıldı. Çünkü Hamas, rehinelere ilaç vermenin İsrail'in rehinelerin nerede tutulduğunu keşfetmesine yol açacağından çekiniyor. İsrailli bir yetkili, ilaçların rehinelere ulaşmasını umduğunu söyledi. Katar'ın bunu yapacağına söz verdiğini belirten yetkili, İsrail'in bu konuda kanıt istediğini vurguladı.

İsrailli yetkili, anlaşmanın başarısının, kaçırılan İsraillilerin serbest bırakılmasına yönelik bir anlaşmaya varılması için iyi bir etki yaratacağına inandığını belirtti.

Öte yandan Beyaz Saray salı günü, geriye kalan rehinelerin serbest bırakılması için yoğun çaba sarf edildiğini açıkladı. Gazze’de altısı ABD vatandaşı olmak üzere 136 rehine bulunuyor.

Rehinelerin aileleri, sağ ve sol görüşlü sivil toplum örgütleri ve terhis edilen yedek askerler, Gazze Şeridi'ne yardım TIR'larının girişini protesto etmek amacıyla bugün Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndaki kontrol noktası önünde gösteri yapmayı planlıyorlar. Protestonun organizatörleri, yardımın bölge sakinlerine değil, doğrudan Hamas’a gittiğine inandıklarını söylediler.

Diğer taraftan İsrail ordusu, sahada Filistinli silahlı grupların çok sayıda üyesinin öldürüldüğünü, tünel girişlerinin tahrip edildiğini ve Han Yunus'taki operasyonun derinleştirildiğini duyurdu.

Buna karşın İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi'nin kuzeyi, orta kesimi ve güneyinde İsrailli askerlerin hedef alınıp öldürüldüğünü, tankların ve diğer askeri araçların imha edildiğini açıkladı.

Çok sayıda kayıp verdiğini kabul eden İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda bir subayın öldüğünü, 35 askerin de yaralandığını açıkladı. İsrail dün de Gazze'de geniş bölgeleri bombalamaya devam etti. Bombardımanlar sonucunda Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta Ürdün tarafından kurulan sahra hastanesi ağır hasar gördü, hastane çalışanlarından biri yaralandı.

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının başlamasından bu yana öldürülenlerin sayısı 24 bin 448’e, yaralananların sayısı ise 61 bin 504’e yükseldi.



Suriye, Lübnan'a kaçak olarak sokulmak üzere olan mayın sevkiyatının ele geçirilmesi sırasında bir kişinin öldüğünü duyurdu

Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)
Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)
TT

Suriye, Lübnan'a kaçak olarak sokulmak üzere olan mayın sevkiyatının ele geçirilmesi sırasında bir kişinin öldüğünü duyurdu

Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)
Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)

Suriye İçişleri Bakanlığı bugün X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, Lübnan’a gönderilmek üzere olduğu belirtilen büyük miktarda harp mayınının sevkiyatını engelleyen operasyonda bir kişinin öldüğünü, dört kişinin ise gözaltına alındığını duyurdu.

Açıklamaya göre operasyon, Şam’ın kuzey kırsalındaki Cebbe bölgesinde yürütülen ‘titiz takip ve detaylı soruşturma’ sonrası gerçekleştirildi. Şüpheli bir grubun hareketlerinin tespit edilmesinin ardından düzenlenen baskında dört kişi yakalandı, beşinci bir şüpheli ise devriyelerle yaşanan çatışma sırasında öldürüldü.

Lübnan sınırına yakın Yabrud bölgesinin iç güvenlik müdürü Halid Abbas Taktuk, uzman birimlerin ‘fitilleri takılı bin 250 harp mayınını’ ele geçirdiğini, mayınların Şam kırsalındaki Cebbe bölgesinde bir noktada depolandığını aktardı. Bakanlık, ele geçirilen mühimmatın Lübnan’daki Hizbullah’a kaçırılmak üzere hazırlandığını bildirdi.

Suriye İçişleri Bakanlığı, harp mayınlarının bulunduğu onlarca ahşap sandık ve çantanın yanı sıra bir binanın avlusunda istiflenmiş yüzlerce mayını gösteren fotoğraflar yayımladı.

Suriye-Lübnan sınırı boyunca uzanan 300 kilometrelik hat, özellikle Kalamun, Zebedani ve Humus kırsalındaki sarp dağlık bölgelerde faaliyet gösteren kaçakçılık şebekelerinin yoğun hareketliliğine sahne oluyor. Bu şebekeler, bölgenin coğrafi yapısından ve kontrolsüz geçiş noktalarının fazlalığından yararlanarak uyuşturucu, akaryakıt ve silah kaçakçılığı yapıyor. Bu durum, AFP’nin aktardığı bilgilerle de destekleniyor.

Hizbullah’a yönelik saldırılarını artıran İsrail ise Tahran destekli örgütün yeniden silahlanmaya çalıştığını öne sürüyor. Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre11 Eylül’de Suriye, Şam yakınlarında Hizbullah bağlantılı bir hücrenin çökertildiğini açıkladı, ancak Hizbullah yayımladığı açıklamada Suriye topraklarında ‘varlık göstermediğini’ belirtti.

Beşşar Esed’in devrilmesinin ardından göreve gelen yeni yönetim, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera liderliğinde sınır güvenliğini artırmaya yönelik adımlar atıldığını duyurmuştu. Zaman zaman çatışmalar yaşansa da kaçakçılık faaliyetleri durmadı. Komşu ülkeler, özellikle büyük miktarlarda captagon hapı ele geçirildiğini açıklamayı sürdürüyor.


Hafter, AFRICOM ile güvenlik ve askeri iş birliğini görüştü

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
TT

Hafter, AFRICOM ile güvenlik ve askeri iş birliğini görüştü

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)

Kahire: Halid MahmudABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM) Komutanı General Dagvin Anderson, Libya ziyaretine devam ederek ülkenin doğusuna geçip Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ile bir araya geldi. Anderson, başkent Trablus’ta Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde Washington’un askeri kurumların birleştirilmesi ve iki tarafın katılımıyla ilk kez düzenlenecek ortak askeri tatbikatların önemine vurgu yaptığını belirtmişti.

LUO Komutanlığı dün yaptığı açıklamada, Hafter’in Bingazi’de Anderson ile yaptığı görüşmede, ikili bağların güçlendirilmesi ve askeri iş birliği konularının ele alındığını bildirdi. Görüşmede özellikle terör ve aşırılık, insan kaçakçılığı ve yasadışı göçle mücadele alanlarında koordinasyon sağlanması, ayrıca ordu birliklerinin kapasitelerini artırmaya yönelik ortak eğitim programlarının geliştirilmesi konuları değerlendirildi. Bunun yanı sıra ekonomik ve ticari alanlardaki iş birliği fırsatları da görüşüldü.

Toplantıda Hafter, Libya ile ABD arasında çeşitli alanlardaki özel ortaklık ilişkilerini övdü.

Hafter’in ofisi, Anderson’un görüşmede taraflar arasındaki ilişkilerin derinliğine vurgu yaptığını ve ordunun, Libya’da güvenlik ve istikrarı artırmadaki başlıca rolünün bölge üzerinde olumlu etkileri olduğunu ifade ettiğini aktardı.

acdfgt
AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson, pazartesi günü Trablus'ta Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed el-Haddad ile bir araya geldi. (ABD Büyükelçiliği)

Anderson, Trablus’ta UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile yaptığı görüşmede, ikili güvenlik iş birliğinin güçlendirilmesi, bölgesel istikrarın sağlanması ve ABD’nin Libya ordusunun birleştirilmesine yönelik çabalarının desteklenmesi konularını ele aldı. Anderson, birleşik, egemen ve istikrarlı bir Libya’nın ABD ve diğer ortaklarla ekonomik iş birliğini artıracağını ve bunun Libya halkının yararına olacağını vurguladı.

ABD Büyükelçiliği, resmi X hesabından yaptığı açıklamada, Anderson’un Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed el-Haddad ve Savunma Bakan Vekili Tuğgeneral Abdusselam ez-Zubi ile ayrı ayrı toplantılar yaptığını bildirdi. Toplantılarda, ortak askeri iş birliğinin genişletilmesi, Libya güvenlik güçlerinin profesyonelliğinin artırılması ve Libya’nın askeri kurumları birleştirme çabaları ele alındı. Anderson ayrıca, AFRICOM tarafından nisan ayında Sirte’de düzenlenecek Flintlock 26 tatbikatının, ülke genelindeki Libya güçlerini Afrika ve Avrupa’daki ortaklarla bir araya getirerek terör ve diğer tehditlere karşı kapasitelerini güçlendireceğini belirtti. Anderson, ABD’nin, Libya’nın bölünmüşlükleri aşarak güvenlik güçlerini birleştirme çabalarını desteklemeye devam edeceğini de taahhüt etti.

gty
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, belediye başkanlarıyla bir araya geldi. (UBH)

Diğer yandan Dibeybe, pazartesi akşamı belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıda, yürütülen projelerde belirlenen takvimlere uyulmasının ve uygulamaların yüksek verimlilikle takip edilmesinin önemine vurgu yaptı. Dibeybe, bunun vatandaşların yaşamına olumlu yansıyacağını ve hükümetin kalkınma hedeflerine ulaşmasını sağlayacağını belirtti.

Dibeybe, toplantıda ayrıca yeni projelerin uygulanması talimatını verdi; bunların başında okul inşaatları yer alıyor. Yürütme birimlerinin başkanlarına, salı günü itibarıyla belediyelerle doğrudan toplantılar yaparak projelerin ilerleyişini takip etmeleri ve planlanan şekilde uygulanmasını sağlamaları talimatı verildi.

Toplantıya katılanların, hükümetin kalkınma ve hizmet dosyalarını yönetme çabalarını tam olarak desteklediğini, hükümet yaklaşımına bağlı kalacaklarını ve projelere desteğin süreceğini ilettikleri aktarıldı. Bu tutumun, vatandaşlara sunulan hizmetlerin iyileştirilmesine ve tüm sektörlerde yerel kalkınmanın güçlendirilmesine katkı sağlayacağı vurgulandı.

rtt
Önceki belediye seçim kampanyasından (Libya Yüksek Seçim Komisyonu)

Öte yandan Libya Yüksek Seçim Komisyonu, belediye meclisi seçimlerinin üçüncü aşamasının oylamasını bu ayın 13’ünde gerçekleştirme tarihini açıkladı. Bu aşama, ağırlıklı olarak ülkenin doğu ve güney bölgelerinde yer alan dokuz belediyeyi kapsıyor.

Yüksek Seçim Komisyonu, şu ana kadar 120 belediye meclisinden 60’ının seçimlerini tamamladı. Kalan belediyelerdeki seçimleri ise önümüzdeki yıl içinde tamamlamayı planlıyor.


Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.