Netanyahu: Savaş tüm hedeflerine ulaşılana kadar devam edecek

İsrail ordusu yeniden Gazze Şeridi’nin kuzeyine ilerlemeye çalışırken Han Yunus'ta bir tünel labirentiyle karşılaştı. Ordu elde edilen başarıların yok olmasından endişeli.

İnsani yardım konvoyları Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye girdi (AFP)
İnsani yardım konvoyları Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye girdi (AFP)
TT

Netanyahu: Savaş tüm hedeflerine ulaşılana kadar devam edecek

İnsani yardım konvoyları Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye girdi (AFP)
İnsani yardım konvoyları Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye girdi (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze Şeridi'ndeki savaşın ‘devam ettiğini ve hedeflere ulaşıncaya kadar devam edeceğini’ açıkladı.

Güneydeki Nevatim Hava Kuvvetleri Üssü’ne yaptığı ziyarette konuşan Netanyahu, burada askerlere hitaben şunları söyledi:

“Hata yapmayın! Savaş, kaçırılan insanların geri getirilmesi, Hamas'ın ortadan kaldırılması ve Gazze'nin artık herhangi bir tehdit oluşturamaz hale getirilmesi olan tüm hedeflerine ulaşılana kadar devam edecek.”

Netanyahu’nun açıklamaları, Katar’ın arabuluculuğunda varılan bir anlaşmayla ilaçların Gazze Şeridi'ne girdiği savaşın 103’üncü günü geldi. İsrail ile Hamas arasındaki işlemez hale gelen durumu hareketlendiren bu anlaşma, Netanyahu'nun 2025 yılına kadar sürebileceğini söylediği savaşı sona erdirebilecek bir esir takası anlaşmasına varılması umutlarını artırdı.

İsrail basının aktardığına göre Netanyahu, İsrail ordusunun Beerşeba'daki Güney Komutanlığı karargahında yerel meclis liderleriyle yaptığı toplantıda, Hamas'a karşı savaşın 2025 yılına kadar sürmesini beklediğini söyledi.

Netanyahu'nun savaşın ertesi gününün planlanmasından bahsettiği uzun çatışmalar, elde edilen başarıların yok olup gitmesinden endişe eden orduyla hükümet arasındaki anlaşmazlığı artırdı.

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, ‘savaşın ertesi gününe ilişkin siyasi bir stratejinin olmayışından’ dolayı ‘Gazze’de elde edilen başarıların yok olmaya başladığı’ uyarısında bulundu.

İsrail ordusu 27 Ekim'den bu yana Gazze'de kara harekâtı yürütüyor, ancak savaş sonrası Gazze’yle ilgilenme konusunda net bir planı varmış gibi görünmüyor.

İsrail ordusu, geçtiğimiz hafta Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki geniş alanlardan çekilerek güneydeki askeri operasyonun kapsamını genişletti. Ancak bu hafta Hamas Hareketi’nin kuzeyde saflarını yeniden düzenlediğine dair gelen sinyaller çerçevesinde kuzeye dönmek zorunda kalabileceğini açıkladı.

İsrail ordusu dün (Çarşamba), bir yandan Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus'ta çatışmalar yoğunlaşırken diğer yandan Gazze Şeridi’nin kuzeyinde ve Gazze şehrinde geri çekildiği bölgelerde ilerlemeye çalıştı.

Şarku'l Avsat'a konuşan Gazze’deki Filistinli kaynaklar, işgalci İsrail güçlerinin Cibaliye'nin doğusunda, Tel el-Hava çevresinde ve Gazze şehrinin kuzeybatısında yeniden ilerleme girişiminde bulunmasının çatışmalara yol açtığını söylediler.

Kaynaklar, İsrail ordusunun ilerleme girişimlerinin yoğun bombardımanın ardından başladığını ve bu bombardımanlara geçtiğimiz hafta Gazze şehrinden çekilmesinden bu yana tanık olunmadığını belirttiler.

İsrail ordusunun kuzeydeki bölgelere ilerleme girişimi, güneydeki Han Yunus'ta şiddetli çatışmaların devam ettiği bir dönemde gerçekleşti.

Kaynaklar, Han Yunus'taki çatışmaların kuzeydeki çatışmalara göre karmaşık ve zorlu olduğunu, İsrail ordusunun burada çok yavaş ilerlediğini kaydettiler.

Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin aktardığına göre İsrail ordusunun 98’inci Paraşüt Tugayı Komutanı Tuğgeneral Dan Goldfus, ordunun bugüne kadar en karmaşık çatışmalara girdiği Gazze Şeridi'nin güneyindeki en büyük şehri olan Han Yunus'u işgal etmekle görevlendirildi.

WSJ, bölgedeki askerlerin halen tünel labirentini araştırdıklarını ve Hamas üyelerini kuşatmayı amaçladıklarını, bunu yaparken onları bölgeden uzaklaştırmak için yer üstünde ve yer altında manevralar yaptıklarını yazdı.

Tuğgeneral Goldfus, WSJ’ye yaptığı açıklamada “Bu kirli bir iş. Buradaki tünel labirentleri Gazze şehrindekinden çok daha geniş” ifadelerini kullandı. WSJ, İsrail'in güneydeki ilerleyişinin çıkmaza girdiğini bildirdi.

Gazze'nin en büyük ikinci şehri olan Han Yunus, aralarında Hamas Hareketi’nin Gazze lideri Yahya Sinvar'ın da bulunduğu çok sayıda Hamas liderinin doğduğu yer. Çok sayıda İsrailli yetkili, Sinvar ve diğer Hamas liderlerinin, rehinelerin büyük bir kısmıyla birlikte Han Yunus'ta olduğuna inanıyor.

İsrail, şiddetli çatışmalar devam ederken ve Hamas’ı ortadan kaldırma sloganı atmayı sürdürürken, Katar’ın arabuluculuğunda Hamas ile ilaç anlaşması yapmak zorunda kaldı. Anlaşma, İsrail'de büyük tartışmalara yol açtı.

Hamas Uluslararası İlişkiler Ofisi Başkanı Musa Ebu Merzuk tarafından dün yapılan açıklamanın ardından Katar ve Fransa'nın arabuluculuğunda İsrailli rehinelere ilaç gönderilmesiyle ilgili yapılan anlaşmada, her bir kutu ilaç karşılığında bin kutu ilacın Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere gönderilmesi ve sevkiyatların denetlenmemesi şart koşuldu. Ancak bu anlaşma İsrail’de infial oluşturdu. Başbakan Binyamin Netanyahu sonunda ilaçların incelenmesi talimatı vermek zorunda kaldı.

Hamas yetkilisi Ebu Merzuk, anlaşmanın Gazze Şeridi’ne gıda ve yardım girişinde artış olmasını öngördüğünü ve Kızıl Haç üzerinden Gazze Şeridi genelindeki dört hastaneye ilaç sağlanacağını söyledi.

İsrail ordusunun gelen ilaç sevkiyatlarını denetlememesi konusunda mutabakata varıldığını da teyit eden İsrailli yetkililer, ilk başta Netanyahu'nun savaşta ilk kez alışılmadık bir şekilde sevkiyatın denetlenmemesini istediğini açıkladılar. Ancak İsrail içindeki yoğun eleştirilerin ardından Netanyahu fikrini değiştirdi ve ilaçların incelenmesi talimatı verdi.

İlaç ve yardım malzemeleri taşıyan Katar Hava Kuvvetleri’ne ait iki uçak Sina Yarımadası'nın kuzeyinde yer alan Ariş'teki havalimanına indi. Sevkiyatlar daha sonra incelenmek üzere Kerem Şalom Sınır Kapısı’na nakledildi.

Netanyahu, ‘güvenlik önlemlerine müdahale etmediğini’ söyleyerek suçlamaya çalıştığı İsrail ordusunun gösterdiği öfkeli tepkinin ardından, ilaçların incelenmesi talimatı verme kararı aldı. Ordu yetkilileri ise anlaşmanın ayrıntılarından haberdar olmadıklarını açıkladılar.

Netanyahu'nun bakanlarından sert eleştiriler geldi. Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir Netanyahu’dan kendi ifadesiyle ‘sorumluluğundan kaçmayı bırakmasını’ istedi. Ben Gvir, “Eğer kamyonlara henüz girilmemişse, orduya ve güvenlik güçlerine, onları denetlemeden içeri almamaları talimatını vermeniz yeterli. Bu sizin temel sorumluluğunuz ve yetkiniz. Elbette kaçırılan insanlara ilaç götürülmeli ama Hamaslı teröristlere oksijen götürmek delilik” ifadelerini kullandı.

İsrail Koordinatörlüğü, 5 sevkiyat kamyonunun inceleme amacıyla Kerem Şalom Sınır Kapısı’na, ardından da Gazze'ye ulaştığını doğruladı.

Anlaşmaya, zorlu görüşmelerin ardından varıldı. Çünkü Hamas, rehinelere ilaç vermenin İsrail'in rehinelerin nerede tutulduğunu keşfetmesine yol açacağından çekiniyor. İsrailli bir yetkili, ilaçların rehinelere ulaşmasını umduğunu söyledi. Katar'ın bunu yapacağına söz verdiğini belirten yetkili, İsrail'in bu konuda kanıt istediğini vurguladı.

İsrailli yetkili, anlaşmanın başarısının, kaçırılan İsraillilerin serbest bırakılmasına yönelik bir anlaşmaya varılması için iyi bir etki yaratacağına inandığını belirtti.

Öte yandan Beyaz Saray salı günü, geriye kalan rehinelerin serbest bırakılması için yoğun çaba sarf edildiğini açıkladı. Gazze’de altısı ABD vatandaşı olmak üzere 136 rehine bulunuyor.

Rehinelerin aileleri, sağ ve sol görüşlü sivil toplum örgütleri ve terhis edilen yedek askerler, Gazze Şeridi'ne yardım TIR'larının girişini protesto etmek amacıyla bugün Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndaki kontrol noktası önünde gösteri yapmayı planlıyorlar. Protestonun organizatörleri, yardımın bölge sakinlerine değil, doğrudan Hamas’a gittiğine inandıklarını söylediler.

Diğer taraftan İsrail ordusu, sahada Filistinli silahlı grupların çok sayıda üyesinin öldürüldüğünü, tünel girişlerinin tahrip edildiğini ve Han Yunus'taki operasyonun derinleştirildiğini duyurdu.

Buna karşın İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi'nin kuzeyi, orta kesimi ve güneyinde İsrailli askerlerin hedef alınıp öldürüldüğünü, tankların ve diğer askeri araçların imha edildiğini açıkladı.

Çok sayıda kayıp verdiğini kabul eden İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda bir subayın öldüğünü, 35 askerin de yaralandığını açıkladı. İsrail dün de Gazze'de geniş bölgeleri bombalamaya devam etti. Bombardımanlar sonucunda Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta Ürdün tarafından kurulan sahra hastanesi ağır hasar gördü, hastane çalışanlarından biri yaralandı.

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının başlamasından bu yana öldürülenlerin sayısı 24 bin 448’e, yaralananların sayısı ise 61 bin 504’e yükseldi.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.