Alimi: Yemenlilerin acılarını sona erdirmek için kapsamlı bir barışta kararlıyız

ABD, Husileri küresel terörist olarak sınıflandırdı.

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Riyad’da ABD büyükelçisiyle görüştü (SABA)
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Riyad’da ABD büyükelçisiyle görüştü (SABA)
TT

Alimi: Yemenlilerin acılarını sona erdirmek için kapsamlı bir barışta kararlıyız

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Riyad’da ABD büyükelçisiyle görüştü (SABA)
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Riyad’da ABD büyükelçisiyle görüştü (SABA)

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, dün (17 Ocak Çarşamba) liderliğini üstlendiği konseyin kapsamlı barış sağlama ve ülkesinin acılarını sona erdirmeye yönelik uluslararası çabaları destekleme konusundaki kararlılığını yeniledi. Öte yandan Washington, Husileri küresel bir terörist olarak sınıflandırdığını duyurdu.

Bu gelişmeyle eş zamanlı olarak Husilerin bir Yunan gemisini füzeyle hedef alması ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nın (CENTCOM) Husilere gitmekte olan İran’ın gelişmiş silah sevkiyatına el konulduğunu duyurmasının ertesi günü Kızıldeniz’de hasarın oluşmadığı yeni bir olay kaydedildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, 30 gün sonra yürürlüğe girecek bir kararla Husilerin ‘küresel terör örgütü’ olarak sınıflandırıldığını duyurdu. Açıklamada, kararın yürürlüğe girmesinden önceki 30 günlük süre boyunca, ABD hükümetinin Yemen’e insani yardım ve gerekli malların ticari ithalatını kolaylaştırmak için ilgili taraflarla, yardım sağlayıcılarla ve önemli ortaklarla geniş iletişim kuracağı belirtildi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Husilerin uluslararası denizcilik faaliyetlerine yönelik saldırılarının serbest ticaret akışını bozduğunu ve denizcileri tehlikeye attığını söyledi. Blinken, Husilerin terör örgütü olarak nitelendirilmesinin, onu terör faaliyetlerinden sorumlu tutmayı amaçladığını belirtti. Bakan, “Husiler yaptıklarının hesabını vermeli. Ancak bu, Yemenli sivillerin zararına olmamalı. Bu sınıflandırmanın Yemen halkına olası yansımalarını azaltmak için önemli adımlar atıyoruz” dedi.

Washington ve Londra, faaliyetlerine ilişkin şüphelerin ortasında Husilere karşı saldırı başlattı (AFP)
Washington ve Londra, faaliyetlerine ilişkin şüphelerin ortasında Husilere karşı saldırı başlattı (AFP)

İran yanlısı örgüt, Galaxy Leader gemisi korsanlığının ve mürettebatını alıkoymanın yanı sıra bir Norveç gemisini, ABD gemisini ve bir Yunan gemisini etkileyen bazı kayıplar da dahil olmak üzere, 19 Kasım’dan bu yana Kızıldeniz ve Aden Körfezi’ndeki gemilere yönelik 29’a yakın saldırı gerçekleştirdi.

Washington ve Londra’nın geçen cuma ve cumartesi günü Sana ve diğer dört vilayetteki Husi bölgelerine yönelik başlattığı saldırılara rağmen Husiler, Gazze’deki Filistinlileri destekleme iddiaları bağlamında İsrail’e ait olan veya İsrail’e gidip gelen gemilere saldırmaya devam edeceği sözünü verdi.

Darbeye son verme

Şarku’l Avsat’ın Yemen medyasından aktardığı habere göre Alimi, dün Riyad’da ABD’nin Aden Büyükelçisi Stephen Fagin’i kabul etti. Alimi’nin Fagin ile ‘son gelişmeleri, Suudi Arabistan’ın övgüye değer çabaları temelinde darbeye son verilmesini ve devlet kurumlarının restorasyonunu sağlayacak kapsamlı bir siyasi süreç başlatılmasına yönelik uluslararası çabaları’ ele aldığı belirtildi.

SABA ajansının haberine göre toplantıda bölgesel duruma ilişkin gelişmelere, İsrail’in Filistin halkına karşı yürüttüğü savaşa ve bunun, Husi milislerinin Kızıldeniz’i savaş alanına dönüştürmesi ve uluslararası seyrüsefer özgürlüğüne yönelik tehdit de dahil olmak üzere uluslararası barış ve güvenliğe yönelik feci yansımalarına değinildi.

Alimi, liderliğini yaptığı Başkanlık Konseyi’nin ‘kapsamlı ve adil bir barış yaklaşımını sürdürmeye’ ve ‘Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi’nin İran rejimi tarafından desteklenen terörist Husi milislerin yol açtığı insani acılara son verme çabalarını desteklemeye’ kararlı olduğunu söyledi.

Yemen hükümeti Husileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşından yararlanarak İran’ın bölgedeki gündemini uygulamakla suçluyor (AFP)
Yemen hükümeti Husileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşından yararlanarak İran’ın bölgedeki gündemini uygulamakla suçluyor (AFP)

Hükümet medyasına göre Alimi, ‘uluslararası alanda sıkı duruş sergilemeyi gerektiren petrol tesislerine ve uluslararası nakliye hatlarına yönelik terör saldırılarının yanı sıra kamu sektörü çalışanlarının maaşlarının ödenmesine yönelik tüm girişimlerin reddedilmesi, devam eden ağır insan hakları ihlalleri ve çeşitli cephelerde askeri tırmanış da dahil olmak üzere’ Husilerin barış çabalarına karşı uzlaşmazlığını hatırlattı.

Öte yandan dün Yemen Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Aidaros ez-Zubeydi, Kızıldeniz’de yaşanan gelişmeleri ‘Gazze Şeridi’nde olup bitenlerden farklı’ olarak nitelendirdi. Zubeydi, Husilerin gerginliği tırmandırmasının gelecekte ülkede insani bir felakete yol açacağı uyarısı yaptı.

Zubeydi, Davos Dünya Ekonomik Forumu’ndaki bir oturumda Husilerin, Kızıldeniz’deki operasyonlarını Gazze’de olup bitenlerle ilişkilendirerek popülerliklerini artırmaya çalıştıklarını belirtti.

Zubeydi, ABD ve İngiltere’nin yaptıklarının gerekli olduğunı belirtirken, iki ülkenin son dönemde başlattığı saldırıların gerilimin tırmanmasına yol açmasının beklendiğini vurguladı.

Nüfusun çoğunluğu BM yardımı ile yaşayan Yemen’e insani erişimin etkileneceğine dair korkular artarken, 26 uluslararası ve Yemenli örgüt, yaptıkları ortak açıklamada, Yemen ve Kızıldeniz’deki askeri gerilimin insani yardım çalışmaları üzerindeki etkisine ilişkin derin endişelerini dile getirdi.

Söz konusu örgütler, yaptıkları açıklamada “Kızıldeniz’deki güvenlik tehdidinin etkisini zaten hissediyorsunuz. Ticaretin bozulması, fiyatları artırıyor ve hayat kurtaran malların sevkiyatını geciktiriyor” dedi.

Açıklamada ayrıca, Kızıldeniz’de yaşanan tırmanış ve ABD saldırılarının ardından bazı kuruluşların emniyet ve güvenlik endişeleri nedeniyle faaliyetlerini askıya almak zorunda kaldığı, bazı kuruluşların ise çalışma kabiliyetlerini yeniden değerlendirdiği belirtildi.

İnsani yardım kuruluşları, gıda ve yakıt gibi temel ihtiyaç maddelerinin yetersizliği ve artan fiyatlarının, halihazırda ciddi olan ekonomik krizi daha da kötüleştireceğini ve yardıma olan bağımlılığı artıracağını söyledi.

Yeniden sınıflandırma

Beyaz Saray’ın kararı hakkında bilgi sahibi iki kaynak ve ABD’li bir yetkilinin Associated Press’e (AP) verdiği bilgiye göre, Husilerin hava ve deniz saldırıları da dahil olmak üzere ABD ve uluslararası uyarılara uymaması nedeniyle Washington, örgütü uluslararası terör listelerinde yeniden sınıflandırmaya hazırlanıyor.

Mevcut ABD yönetimi, eski Başkan Donald Trump’ın Husilerin terör listelerine alınması yönündeki kararını, bu sınıflandırmanın insani durumu etkileyeceğine inandığı gerekçesiyle iptal etmişti.

Husi saldırıları küresel ticareti etkilerken, Yemenli balıkçıların hayatını tehdit ediyor (AFP)
Husi saldırıları küresel ticareti etkilerken, Yemenli balıkçıların hayatını tehdit ediyor (AFP)

Yemenli gözlemciler, milis mantığıyla faaliyet gösteren ve liderleri mağaralarda saklanan bir örgüt için sınıflandırma kararının işe yaramayacağına inanıyor.

Öte yandan ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, ABD’nin durumu incelediğini belirtti. Kirby, ancak Husilerin yeniden ‘yabancı terör örgütleri’ listesine alınması kararının yakın zamanda gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda yorum yapmaktan kaçındı.

New York Times’ın isminin gizli kalmasını isteyen ABD’li bir yetkiliden aktardığına göre ABD, diğer yaptırımların yanı sıra Husileri Şubat ayının ortasından itibaren yeniden listeye almayı değerlendireceğini, bu gelişmenin de onların küresel mali sisteme erişimlerini önleyeceğini söyledi.

Diğer taraftan ABD Dışişleri Bakanlığı Bölgesel Sözcüsü Samuel Warburg, Washington’un, ‘ABD’nin Husi bölgelerine yönelik düzenlediği saldırılara Husiler tarafından verilecek tepki konusunda’ Yemen halkı adına endişe duyduğunu ifade etti.

Arap Dünyası Haber Ajansı’nın (AWP) haberine göre Warburg, “Herhangi bir açıklama veya karar yayınlamak için BM Güvenlik Konseyi’ne dönmemiz, hatta kendimizi ve küresel ticareti korumak için başka bir tarafa gitmemiz gerekirse, ABD bunu yapmaktan çekinmeyecektir” dedi.

İran’a ait silah sevkiyatı taşıyan bir tekne ABD Donanması tarafından durduruldu (ABD Ordusu)
İran’a ait silah sevkiyatı taşıyan bir tekne ABD Donanması tarafından durduruldu (ABD Ordusu)

Warburg, Husilerin Kızıldeniz’deki gemilere düzenlediği saldırılardan İran’ı sorumlu tuttu.

Samuel Warburg, “Husileri destekleyen, finanse eden, onlara silah, teknolojik, lojistik ve istihbarat imkanları sağlayan İran’dır. İran’ın bu saldırılarda büyük rolü var ve şu ana kadar İran rejiminden Husilerin bu saldırıları gerçekleştirmesini engellemeye yönelik herhangi bir belirti veya girişim yok. Dolayısıyla İran ve İran rejimi sorumluluk taşıyor” dedi.

Washington’un İran’ın Husilere verdiği desteğe ilişkin tutumu hakkında ise Warburg, “ABD’nin gelecekte hangi adımları atacağı tahmin edilemez. Ama Kızıldeniz’den geçen gemilere yönelik bu saldırılarda İran rejiminin nasıl katkı sağladığını da kuşkusuz izliyoruz” ifadelerini kullandı.

Ayrıca ABD’nin sivilleri bu saldırılardan kaynaklanacak her türlü zarardan koruma konusundaki kararlılığını da yineledi.

Washington ve müttefiklerinin öncelikle ‘gemileri korumak ve genel olarak bölgeyi, örneğin yakıt ve petrol yüklü herhangi bir geminin vurulması sonucu oluşabilecek herhangi bir çevre felaketi olasılığından korumak’ konusunda istekli olduklarını söyledi.

ABD Bölgesel Sözcüsü, “ABD yönetimi, her zaman diplomatik yolu tercih ediyor ve askeri seçeneğin ilk değil son seçenek olduğuna inanıyor. Bu nedenle diğer ülkelerle ortak açıklamalar hazırladık, Güvenlik Konseyi’nin açıklamalarını ve 44’ten fazla ülkenin açıklamalarını yayınladık” ifadelerini kullandı.

BM’nin Yemen elçisi Hans Grundberg (BM)
BM’nin Yemen elçisi Hans Grundberg (BM)

Husi saldırıları ve ABD- İngiltere saldırıları sonucunda Kızıldeniz ve Yemen sularında artan gelişmelerin ardından BM’nin Yemen Özel Elçisi Hans Grundberg, yaptığı açıklamada Yemenli sivillerin korunması gerektiğini ve ‘tarafların geçtiğimiz Aralık ayında verdikleri taahhütler, ülke genelinde ateşkesi etkinleştirecek, BM himayesinde kapsamlı bir siyasi süreci yeniden başlatacak ve Yemen halkının yararına temel öncelikleri ele alacak bir BM yol haritasına ilişkin devam eden tartışmalar da dahil’ 2022 ateşkesinden bu yana barış çabalarında kaydedilen ilerlemenin korunması gerektiğini vurguladı.

Özel Elçi, giderek istikrarsızlaşan bölgesel durum ve bunun Yemen’deki barış çabaları ile bölgedeki istikrar ve güvenlik üzerindeki olumsuz etkisine dair derin endişesini dile getirdi. Ayrıca ilgili tüm tarafları itidalli davranmaya ve askeri seçenekler yerine diplomatik yollara öncelik vermeye çağıran Grundberg, gerilimin sona ermesi çağrısında bulundu.



‘Sessiz göç’ yolculukları Gazzelileri kurtuluş ve ‘Avrupa’nın ihtişamı’ umuduyla cezbediyor

Gazze'nin Tel el-Heva mahallesindeki iki Filistinli çocuk, hasar görmüş bir arabada oynuyor. (AFP)
Gazze'nin Tel el-Heva mahallesindeki iki Filistinli çocuk, hasar görmüş bir arabada oynuyor. (AFP)
TT

‘Sessiz göç’ yolculukları Gazzelileri kurtuluş ve ‘Avrupa’nın ihtişamı’ umuduyla cezbediyor

Gazze'nin Tel el-Heva mahallesindeki iki Filistinli çocuk, hasar görmüş bir arabada oynuyor. (AFP)
Gazze'nin Tel el-Heva mahallesindeki iki Filistinli çocuk, hasar görmüş bir arabada oynuyor. (AFP)

Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Deyr el-Balah’ta yaşayan Cenin, aylardır sosyal medyada yayımlanan bir sponsorlu ilan aracılığıyla yurtdışına göç etme fırsatını sunan kişilerle temas halindeydi. İlan, Gazze’deki kanlı savaş ortamını fırsata çevirerek hedefi ‘Avrupa’ olarak belirledi ve böylece ilgiyi artırmayı amaçladı.

Facebook üzerinden yayımlanan ve Gazze’de ilk kez duyulan ‘Avrupa’nın İhtişamı’ adlı kuruluşun sponsor olduğu bu ilan, güvenilirliği konusunda birçok soru işaretine yol açtı. Buna rağmen bazı kişiler, iki yıldır devam eden bombardıman ve yıkım ortamından uzak, farklı bir yaşam umuduyla, ilanda yer alan WhatsApp numarası üzerinden iletişime geçmekten çekinmedi.

Gizlilik içinde gerçekleştirilen yolculuk

Gazze’den bu yolculuklara katılan kişilerle iletişim kurmak kolay olmadı. Hem çıkış sürecini çevreleyen sıkı gizlilik hem de son derece zor güvenlik ve insani koşullar nedeniyle ulaşmak güçtü. Ayrıca, yolcuların ulaştıkları ülkelerdeki mevcut durumları ve yasal statüleri henüz doğrulanmış değil. Yakın aile üyeleri aracılığıyla güven ağı kurarak WhatsApp üzerinden ulaştığımız Cenin, önce tereddüt etti, ardından konuşmayı kabul etti. Bulunduğu ülkede devlet takibinden korktuğu için kimliğinin tamamının açıklanmasını istemedi.

dfg
Gazze Şeridi’ndeki Filistinlileri taşıyan uçaklardan birinin Johannesburg'a iniş yaptığı sırada çekilmiş fotoğrafı (Sosyal medya)

Cenin, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, kuruluşun ilanında yer alan numarayla ilk temasta çok tereddüt ettiğini, ancak daha sonra riski göze alarak iletişime geçtiğini anlattı. İsrail numaraları kullanan kişilerle konuştuğundan emin olduktan sonra, kendisi, eşi ve üç çocuğunu Gazze Şeridi’nden göç etmeye karar verenler arasına kaydettirdi; amaçları güvenli bir hayat bulmaktı.

Cenin, savaş öncesinde ve savaş sırasında pek çok Gazzelinin dolandırıcılığa maruz kaldığını bildiği için başta çekindiğini, ancak kendisiyle iletişim kuran kişilerin, ödemelerin ‘son adım’ niteliğinde olduğunu ve çok önemsemediklerini belirtmeleri üzerine cesaret bulduğunu söyledi. Bu güvence, kendisinin ve ailesinin savaş sırasında yaşadığı zorluklardan sonra yeni bir umut arayışını sürdürmesini sağladı.

Söz konusu sürecin, yolculuk etmek isteyen her aile bireyi için detaylı bilgiler (tam ad, kimlik numarası, pasaport numarası ve diğer kişisel bilgileri) gönderilerek başlatıldığını anlatan Cenin, ardından her kişi (çocuklar dahil) için bin 500 dolar talep edildiğini belirtti.

Güvenlik taraması

Cenin, yolculuk tarihleri ve prosedürler hakkında bilgi almak için zaman zaman kuruluşla iletişim kurmaya devam ettiğini, kendisine sürecin ‘gereken adımlar doğrultusunda devam ettiği’ yönünde güvence verildiğini söyledi. Kuruluşun ayrıca, Gazze Şeridi’nden çıkacak her kişi hakkında ‘sıkı bir güvenlik taraması’ yapılacağını ve aralarında ‘Hamas veya diğer Filistinli gruplardan herhangi bir kişinin’ bulunmamasının sağlanacağını kendisine bildirdiğini aktardı.

Cenin, üç buçuk ay sonra kendisi ve eşinin cep telefonlarına beklenmedik bir mesaj geldiğini, mesajda altı saat içinde hazır olmaları ve yalnızca gerekli belgeleri yanlarına almaları gerektiği bildirildiğini anlattı. Yolculuk için gerekli paranın birkaç gün öncesinde, ağırlıklı olarak kripto para hesapları ve yabancı para cüzdan uygulamaları üzerinden transfer edildiğini belirtti.

Deyr el-Balah’dan Ramon Havalimanı’na

Cenin’e göre aile, ekim ayı sonunda, Deyr el-Balah yakınlarındaki bir noktadan küçük bir otobüsle yaklaşık 40 kişiyle birlikte Gazze’den ayrıldı. Grup, İsrail kontrolündeki bölgelere yönlendirildi, muhtemelen Doğu Han Yunus veya Refah civarında bir askeri noktaya ulaştı, buradan Kerem Şalom Sınır Kapısı’na götürüldü ve ardından Negev’deki Ramon Havalimanı’na ulaştı. Oradan Güney Afrika’ya uçtular. Cenin, daha önce Han Yunus’tan başka Gazze sakinlerinin de aynı rotayı kullandığını ifade etti.

Cenin, otobüsün yola çıktığı andan itibaren, Han Yunus ile Refah arasındaki İsrail kontrol noktalarına ulaşana kadar iki insansız hava aracının (İHA) otobüsü takip ettiğini ve geçiş noktasına kadar eşlik ettiğini aktardı.

zc
Gazze şehrinde tahrip edilmiş bir İsrail askeri aracının önünden geçen Filistinliler, 27 Kasım 2025 (AP)

Cenin ve ailesi, Avrupa’nın İhtişamı kuruluşunun düzenlediği ilk yolculuğun bir parçasıydı. Ailenin Güney Afrika’ya ulaşımı ve giriş süreci, başka bir ülkeden geçerek gerçekleştirildi ve bu süreç, bazı Filistinlilerin Nairobi’den bindikleri uçakta saatlerce bekletildikleri durumlarla kıyaslandığında çok daha kolay geçti. O yolculukta yolcular, eksik belgeleri nedeniyle uzun süre uçağa alınmamıştı; bu durum, Cenin’in bindiği uçakta da yaşanmıştı.

Avrupa’nın İhtişamı yolculukları

Bazı Filistinlilerin ifadelerine göre Avrupa’nın İhtişamı kuruluşu, Mayıs-Kasım 2025 arasında Gazze’den Filistinlileri taşıyan üç uçuş gerçekleştirdi. İlk uçuşun hedefi Endonezya’ydı ve 57 Gazze sakini yolculuk yaptı; yolcular, Ramon Havalimanı’ndan kalkarak Budapeşte’ye inmişti. İkinci uçuş, geçtiğimiz Ekim ayında Ramon Havalimanı’ndan Nairobi’ye, oradan Güney Afrika’ya gerçekleşti; üçüncü ve son uçuş da geçen ay aynı güzergâhla yapıldı.

Bu yolculuklar, kendisini internet sitesinde ‘2010 yılında Almanya’da kurulan, çatışma ve savaş bölgelerindeki Müslüman topluluklara yardım ve kurtarma çalışmaları sunan insani bir kuruluş’ olarak tanımlayan Avrupa’nın İhtişamı hakkında birçok soru işareti yarattı.

frgt
Gazzelilerin yerinden edilmesine karşı düzenlenen bir gösteriye katılan İsrail vatandaşı Araplar, 8 Şubat 2025 (AFP)

Kuruluş, ana merkezinin Kudüs’te, Şeyh Cerrah Mahallesi’nde bulunduğunu iddia ediyor. Ancak Kudüs’teki Filistinli gazetecilerin belirtilen adrese yaptığı ziyaret, kuruluşun herhangi bir fiziksel varlığının olmadığını ortaya koydu. Adres olarak verilen yerin, uzun süredir kullanılmayan boş bir yapı olduğu belirlendi.

Kuruluş, geçen yıldan bu yana çalışmalarını ağırlıklı olarak Gazze’ye yardım üzerine yoğunlaştırdığını, özellikle yaralı ve hastalara destek sağladığını öne sürüyor. Açıklamalarında, ağır durumdaki hastaların kritik tıbbi bakıma erişimini kolaylaştırdığını, tedavi için yurtdışına seyahatlerini organize ettiğini ve tedavi süresince refakatçilerinin yanında kalmasını garanti ettiğini belirtiyor.

Dünya Sağlık Örgütü de işin içinde mi?

Bu durum, Avrupa’nın İhtişamı adlı kuruluşun Gazze’deki bazı yaralıların ve refakatçilerinin dış ülkelere çıkışını, ‘Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile koordinasyon’ adı altında gizlice yürütüp yürütmediği yönünde soru işaretlerini artırıyor.

Gazze Şeridi’ndeki güvenlik kaynakları, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamalarda, savaş sırasında Gazze’den çok sayıda uçuşun gerçekleştiğini, güvenlik kaosunun, güvenlik görevlilerinin ve savaşçıların takibinin zorlaşmasının bu tür şüpheli seyahat biçimlerine zemin hazırladığını ifade etti.

scd
Gazze'den gelen Filistinli aileler, Ürdün, İsviçre ve Norveç'in koordinasyonunda İsviçre hastanelerinde tedavi görmek üzere Cenevre Havaalanı’na vardı. (EPA)

Kaynaklara göre, bazı aileler hastalık ve tedavi gerekçesiyle Gazze’den ayrıldı. Bununla birlikte, bazı hastalar da Arap ve Avrupa ülkelerine resmi mekanizmalar ve WHO aracılığıyla tedavi için seyahat etti; öncelikli hastaların listeleri ve savaş yaralıları da bu kapsamda yer aldı.

Avrupa’nın İhtişamı kuruluşuna gelince, internet sitesini açtığınızda bazı uyarılar dikkat çekiyor. Site, iki kişinin (Adnan ve Müeyyed) isimlerini ve birinin Filistin, diğerinin İsrail numarasını, ayrıca İsrail’den iki WhatsApp numarasını iletişim için vermiş. Kullanıcılara, işlemlerin düzgün yürütülmesini sağlamak, ödemeleri belirlenen numaralar üzerinden yapmak ve başka numaralarla iletişime geçmemek gerektiği hatırlatılıyor. Başka bir uyarıda, kayıt sürecinde veya güvenlik izni alma hızlandırma gibi işlemlerde hiçbir aracı kullanılmaması gerektiği vurgulanıyor; bu, başvuranların dolandırıcılık veya sahtekârlıkla karşılaşmaması amacıyla yapılan bir uyarı niteliğinde.

İsrail planının uygulaması

Gazze içinden ve dışından bazı gözlemciler, kuruluşun doğrudan İsrail resmi makamlarıyla bağlantılı olduğunu ve Gazze’den göçü teşvik ederek bölgeyi boşaltmayı amaçladığını ileri sürdü. Kuruluşun kendini tanımlarken yaptığı çok sayıda yazım hatası ve isminin farklı biçimlerde geçmesi, kullanılan numaraların İsrail’e ait olması ve seyahatler için güvenlik onaylarının alınması, örgütün İsrail yetkilileriyle yakın ilişki içinde olduğunu ve yolculukların İsrail’den başlatıldığını gösteriyor. Kuruluşun faaliyetleri, İsrail’in Gazze’deki güvenlik kontrolünü artırmasının ardından daha belirgin hale gelmiş durumda.

Daha da önemlisi, teknoloji uzmanları, aralarında Filistinliler ve Arapların da bulunduğu kişiler, kuruluşun internet sitesinin bu yıl 2 Şubat’ta oluşturulduğunu ve İzlanda’da kayıtlı olduğunu ortaya koydu.

İsrail kaynakları, Haaretz gazetesine verdikleri bir raporda, Avrupa’nın İhtişamı kuruluşunun, internet sitesi üzerinden veya kuruluş yetkilileriyle iletişim kuran göçmen adaylarının bilgilerini içeren önceden hazırlanmış listeleri İsrail ordusu ve Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi’ne (COGAT) teslim ettiğini kabul etti.

Haaretz’in araştırmasına göre Avrupa’nın İhtişamı, Estonya’da kayıtlı Talent Globus adlı bir şirketle bağlantılı ve şirketin kurucusu İsrail asıllı Estonyalı Tomer Janar Lind. Gazete, kuruluşun İsrail Savunma Bakanlığı bünyesinde bu yıl şubat ayında kurulan bir birimle koordinasyon halinde olduğunu ve amacının Gazze sakinleri için ‘gönüllü göçü kolaylaştırmak’ olduğunu belirtti. Bu birimin özellikle, dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze halkına gönüllü göç olanağı açılması önerisinin ardından oluşturulduğu ifade edildi.

fr
Gazze'den gelen bir baba ve çocuğu, Ürdün, İsviçre ve Norveç'in koordinasyonunda İsviçre hastanelerinde tedavi görmek üzere Cenevre Havaalanı’na vardı. (AFP)

18 Kasım’da Avrupa’nın İhtişamı kuruluşu bir açıklama yayınlayarak, Gazze halkının kendi yaşam alanlarını seçme özgürlüğünden mahrum bırakılması ve günlük tehlike ile sıkıntı altında tutulmalarını sağlamak amacıyla aleyhlerinde büyük bir karalama kampanyası yürütüldüğünü belirtti. Kuruluş, İsrail ile sadece çıkış işlemlerinin koordinasyonu konusunda bağlantısı olduğunu, Mossad veya herhangi bir istihbarat örgütü ile ilgisi bulunmadığını vurguladı.

Karşılıklı suçlamalar ve belirsiz durumlar

33 yaşındaki Ahmed, Avrupa’nın İhtişamı’nın ikinci uçuşunu kullanarak Gazze’den ayrılanlardan biri olarak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Gazze’den ayrıldıktan sonra herhangi bir Filistinli kurumdan tehdit almadığını söyledi. Bununla birlikte, bazı Filistinli büyükelçilik çalışanlarının kuruluşa karşı uyarılarda bulunduğunu ve kendisinden kayıt ve çıkış süreci ile Ramon Havalimanı’nda görüştüğü kişiler hakkında bilgi istediklerini aktardı.

Ahmed, yolculuğunun Ramon Havalimanı’ndan Nairobi üzerinden Güney Afrika’ya olduğunu belirtti ve eşiyle birlikte göç etmekten büyük mutluluk duyduğunu ifade etti. Ancak hayatın zorluklarıyla yüzleşmek zorunda kaldığını da sözlerine ekledi.

sdfrg
Gazze Şeridi'nde yaşayan Filistinlileri taşıyan bir yolcu uçağının Johannesburg Havalimanı'na iniş yaptığı ve yetkililerin yolculara ülkeye giriş izni vermediği anlara ait videodan alınan ekran görüntüsü (Sosyal medya)

Genç adam, Nairobi Havalimanı’ndan ayrıldıktan sonra kuruluşun kendilerinin koşullarını takip etmediğini, kaderlerinin belirsiz kaldığını ve Güney Afrika’da kendilerini karşılayan kimsenin olmadığını belirtti. Sadece Ramon Havalimanı’nda ve Nairobi’de bir ekip tarafından karşılandıklarını, Johannesburg’daki OR Tambo Havalimanı’nda ya da uçakta yanlarında kimsenin bulunmadığını aktardı. Ahmed, “Bizi kaderimizle baş başa bıraktılar; havalimanı önünde bekleyen araçlar bizi ucuz misafirhanelere götürdü ve tüm masraflarımızı kendimiz karşıladık” dedi. Öte yandan, Güney Afrika yetkilileri, bu tür uçuşlarla daha fazla Filistinlinin kabul edilmesini reddettiklerini, bunun İsrail’in Gazze’yi boşaltma planının bir parçası olabileceğinden endişe ettiklerini açıkladı.

Tüm bunlara rağmen Ahmed ve eşi, Gazze’de yaşanan trajik durumu geride bırakmış olmanın mutluluğunu yaşıyor.

Hamas ile Filistin Yönetimi arasında

Güvenlik kaynakları, Hamas yönetiminde olan Gazze Şeridi’nde, bu yolculukların gerçek niteliğinden ve arkasındaki kuruluştan haberdar olmadıklarını belirtti. Genel kanının, yolcuların hastalar veya Avrupa’da akrabaları olan kişiler olduğu ve seyahatlerinin söz konusu ülkelerin büyükelçilikleri aracılığıyla aile birleşimi amacıyla kolaylaştırıldığı yönünde olduğunu ifade ettiler.

Kaynaklar, yolcuların sorgulanmadığını veya onlarla iletişime geçilmediğini, ancak şu anda yeni seyahat girişimlerinin engellenmesi için çalışmalar yürütüldüğünü belirtti.

s
İsrail'in operasyonları şu ana kadar Batı Şeria'nın kuzeyinde 40 bin Filistinliyi yerinden etti. (Reuters)

Filistin Yönetimi, Avrupa’nın İhtişamı kuruluşunun yönelttiği suçlamalar veya olaylarla ilgili resmi bir açıklama yapmazken, Dışişleri Bakanlığı yalnızca bir uyarı yayımlayarak, Gazze halkını ‘insan kaçakçılığı ağları ve göç acenteleri tuzaklarına düşmemeleri’ konusunda uyardı ve söz konusu kuruluş hakkında yasal işlem başlatma kararlılığını vurguladı.

Filistin’in Güney Afrika Büyükelçiliği ise 14 Kasım’da, ‘yanıltıcı ve şüpheli’ olarak tanımladığı bir tarafın, Gazze Şeridi’ndeki insani durumu istismar ederek halkı kandırıp yasadışı ve sorumsuz bir şekilde seyahatlerini organize etmeye çalıştığını duyurdu. Büyükelçilik, Johannesburg’a ulaşan son uçuş krizi sonrası, söz konusu tarafın, yolcular varış ülkesine ulaştığında rutin işlemler ve komplikasyonlar ortaya çıkınca sorumluluktan kaçmaya çalıştığını belirtti.

Hamas yönetimindeki güvenlik kaynakları, ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından, güvenlik koşullarının hâlâ istikrarsız olmasına ve İsrail’in hareketleri izleme çabalarına rağmen, şüpheli yolculukları engellemeye çalışacaklarını ifade etti. Kaynaklar, tedavi veya insani amaçlı seyahatler hariç, şüpheli kuruluşların düzenlediği operasyonlara karşı önlem alacaklarını ve Gazze halkının göç ettirilmesini önlemeyi amaçladıklarını söyledi.

Takip ve süreklilik

Kuruluşun ciddi bir takiple karşı karşıya olduğu, siber saldırılar ve bazı merciler tarafından yasal işlemlerle baskı altına alındığı görülüyor. Bu durum, WhatsApp’ın kuruluşun ilan ettiği numaraları hem sosyal medya üzerinden hem de web sitesi aracılığıyla engellemesine yol açtı.

sd
Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda düzenlenen protesto sırasında ‘Yerinden edilmeye hayır’ ve ‘Gazze ölüyor’ yazılı pankart taşıyan Filistinliler (DPA)

Kuruluş, Facebook üzerinden yaptığı bir paylaşımda, numaralarının engellenmesini ismini vermediği bazı tarafların ‘faaliyetlerine yönelik saldırının’ bir parçası olarak gerçekleştirdiğini iddia etti. Kuruluş, çalışmalarına devam ettiğini, bu sorunu çözmek ve iletişim için yeni numaralar düzenlemek üzere adımlar attığını, hazır olduğunda takipçileriyle alternatif numaralardan iletişim kuracağını duyurdu.

Tüm bu tartışmalara ve kuruluş hakkındaki şüphelere rağmen, Avrupa’nın İhtişamı hâlâ Gazze’den yolcu başvurularını kabul etmeye devam ediyor. Bu durum, hem internet sitesinde hem de Facebook sayfasında görülebiliyor; ayrıca, Gazze halkına sosyal medya üzerinden gösterilen sponsorlu reklamlar da devam ediyor.

41 yaşındaki Gazze sakini Nadir, güvenlik gerekçesiyle tam adını açıklamadı. Evli ve dört çocuk babası olan Nadir, yaklaşık bir buçuk ay önce kuruluşa başvuranlardan biri ve hâlâ kuruluşun sağladığı numaralar üzerinden iletişim sürecini sürdürüyor.

fgr
Gazze'de gün batımı (Reuters)

Nadir, zor yaşam koşullarının onu göç etmeyi düşünmeye ve ailesi için daha iyi bir gelecek aramaya zorladığını söylüyor. Seyahat girişimlerinin başarılı olmasını umut ettiğini ve diğerleri gibi şansının yaver gitmesini diliyor.

Nadir, “Tek istediğim, Gazze’den herhangi bir ülkeye çıkmak ve oradan gidebileceğim herhangi bir yere gitmek… Önemli olan, çadır yaşamından kurtulmak ve kendim, eşim ve çocuklarım için güvenli bir hayat aramak” şeklinde konuştu.


Papa Leo Lübnan'ı barışa çağırdı

Papa Leo Lübnan'ı barışa çağırdı
TT

Papa Leo Lübnan'ı barışa çağırdı

Papa Leo Lübnan'ı barışa çağırdı

Papa 14. Leo, dün Lübnan'ı barışa çağırarak, ülkeye yaptığı ziyaretin başında Lübnanlılara ülkelerinde kalma "cesaretini" göstermeleri çağrısında bulundu ve ortak bir gelecek için "uzlaşmanın" önemini vurguladı.

Papa Francis, yarına kadar sürecek Lübnan ziyaretine başladı ve Lübnan halkına seslenerek, "Barışa bağlılık ve barış sevgisi, bariz yenilgiler karşısında korku duymaz ve başarısızlığın onları caydırmasına izin vermez" dedi. Papa Francis, "Kaçmanın daha kolay, hatta başka bir yere gitmenin daha iyi olduğu anlar vardır. Evde kalmak veya geri dönmek cesaret ve öngörü gerektirir" ifadelerini kullandı. Papa Francis, "Dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi burada da istikrarsızlık, şiddet, yoksulluk ve diğer birçok tehlikenin, vatanlarını terk etmenin derin acısını yaşayarak başka bir gelecek arayan gençlerde ve ailelerde kan kaybına neden olduğunu biliyoruz" dedi.

Papa, Lübnanlılara "zorlu uzlaşma yolunu" izlemeleri çağrısında bulunarak, "iyileşmesi yıllar, hatta bazen nesiller süren kişisel ve kolektif yaralar var" ifadesini kullandı.

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Papa'yı karşılamada yaptığı konuşmada, "Lübnan'ı korumak yaşayan insanlığın görevidir, çünkü farklı dinlerin evlatları arasında özgür ve eşit yaşam modeli çökerse, yeryüzünde buna uygun başka hiçbir yer yoktur" dedi.


Avn, Papa'yı kabul ederken: Ne teslim olacağız ne de ayrılacağız

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Papa XIV. Leo'yu Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul ederken (Reuters)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Papa XIV. Leo'yu Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul ederken (Reuters)
TT

Avn, Papa'yı kabul ederken: Ne teslim olacağız ne de ayrılacağız

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Papa XIV. Leo'yu Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul ederken (Reuters)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Papa XIV. Leo'yu Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul ederken (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn dün yaptığı açıklamada, "Lübnan özgürlük için ve özgürlük nedeniyle kuruldu. Herhangi bir din, mezhep veya grup için değil" ifadelerini kullandı.

Beyrut'ta Papa 14. Leo ile yaptığı görüşmede Avn, Lübnan'ın "her insan için özgürlük ve her insan için onur vatanı" olduğunu belirterek, "Ölmeyeceğiz, terk etmeyeceğiz, umutsuzluğa kapılmayacağız ve teslim olmayacağız" dedi.

Avn, "Lübnan, Hristiyanlar ve Müslümanların, Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında eşitliğe dayalı, her insana ve her özgür vicdana açık bir anayasal sistem içinde, farklı ama eşit bir şekilde birlikte yaşadığı, sistemiyle benzersiz bir ülkedir" şeklinde konuştu.

Papa 14. Leo’nun, geçen perşembe günü başlayıp dün öğlene kadar süren Türkiye ziyaretinin ardından geldiği Lübnan’ı ziyareti yarına (Salı) kadar devam edecek ve akabinde Roma'ya dönecek.