Mısır nükleer reaktörü: Yeni bir idari adım için resmi hazırlık

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ed-Daba'daki ‘dördüncü reaktörün’ açılış törenine katılacak.

Mısır'daki ed-Daba Nükleer Santrali’nde ilk ağır nükleer ekipman. (Mısır Nükleer Santraller Kurumu Facebook sayfası)
Mısır'daki ed-Daba Nükleer Santrali’nde ilk ağır nükleer ekipman. (Mısır Nükleer Santraller Kurumu Facebook sayfası)
TT

Mısır nükleer reaktörü: Yeni bir idari adım için resmi hazırlık

Mısır'daki ed-Daba Nükleer Santrali’nde ilk ağır nükleer ekipman. (Mısır Nükleer Santraller Kurumu Facebook sayfası)
Mısır'daki ed-Daba Nükleer Santrali’nde ilk ağır nükleer ekipman. (Mısır Nükleer Santraller Kurumu Facebook sayfası)

İlk nükleer santralini Akdeniz kıyısındaki ed-Daba şehrinde kurma konusunda yeni bir idari adıma doğru ilerleyen Mısır, santraldeki dördüncü reaktörün açılış törenine katılmak üzere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i kabul etmeye hazırlanıyor. Şarku'l Avsat'ın görüştüğü uzmanlar, bu ziyaretin, “Moskova'nın izolasyonunun sona erdirilmesine vurgu” ve “bölgede daha büyük bir rol üstlenmeye yönelik çaba” da dahil olmak üzere çeşitli anlamlar taşıdığını söyledi.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, Putin'in ed-Daba Nükleer Santrali’ndeki dördüncü nükleer reaktörün açılış törenine katılmasının planlandığını bildirdi. Peskov, cuma günü bir gazetecinin sorusuna, “Evet, bunun için (Putin’in törene katılması) zaten hazırlıklar yapılıyor ve bu tören çok önemli” yanıtını verdi.

dfergvt
Kasım 2023'te reaktör çekirdek tuzağının kurulumu gerçekleşti. (Mısır Nükleer Santraller Kurumu)

Rus RT Arabic kanalının haberine göre, Peskov, “Mısırlı ortaklarla çeşitli alanlarda iş birliğinin sürdürüldüğünü” belirtti ve Kahire'yi “çok önemli bir ortak” olarak değerlendirdi. Peskov, “ülkenin nükleer endüstride küresel düzeydeki yeteneklerine” dikkat çekerek, ülkesinin “rekabet edilmesi çok zor olan daha iyi, daha ucuz ve daha kaliteli hizmetler sunduğunu” söyledi.

Dört adet 3+ nesil reaktör

Mısır, 2015 yılında Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom ile Akdeniz kıyısındaki ed-Daba şehrinde basınçlı suyla çalışan dört adet 3+ nesil reaktörü içeren bir nükleer santral kurmak üzere anlaşma yapmıştı. Her biri 1.200 megavat olmak üzere toplam 4.800 megavat kapasiteli, maliyeti 30 milyar dolara varan projenin yüzde 85'i 25 milyar dolarlık Rusya kredisiyle finanse ediliyor.

Nükleer santralin dördüncü ünitesinin temeli olarak kullanılacak beton levhanın dökülmesi süreci, hazırlık aşamasının sona erdiğini ve projenin temel aşamasının başlangıcına geçiş anlamına geliyor.

Kahire'nin eski Moskova Büyükelçisi ve Mısır Dışişleri Konseyi Direktörü Büyükelçi İzzet Saad, Şarku'l Avsat'a şunları söyledi:

“Putin'in Kahire ziyareti, Mısır ile Rusya arasındaki ilişkilerin spesifikliğine ve ed-Daba projesinin temsil ettiği nükleer enerjinin barışçıl kullanımı alanında iş birliğinin önemine vurgu da dahil olmak üzere birçok sembol ve çağrışım taşıyor. Ziyaret, iki ülke arasındaki önemli ve sürdürülebilir stratejik iş birliğinin kanıtıdır ve sıradan görülmemelidir.”

gfbrt
Mısırlı ve Rus yetkililer ed-Daba sahasındaki reaktör çekirdek tuzağı önünde. (Mısır Nükleer Santraller Kurumu)

Kahire Üniversitesi'nden Siyaset Bilimi Profesörü Nurhan eş-Şeyh de Saad ile aynı fikirde. Şarku'l Avsat'a konuşan eş-Şeyh, “Putin'in ziyareti, Mısır ile Rusya arasında son iki yıldır durmayan ve önceden belirlenen takvime göre ilerleyen stratejik iş birliğinin gücünü gösteriyor” dedi.

Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom

Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom, geçtiğimiz günlerde Kahire'de bir şube açacağını duyurdu. Rosatom’un Mısır'daki ofisinin bölge müdürü Murad Aslanov, “Şirket, Mısır'daki tüm yurt dışı ofislerinin birleştirilmesiyle yurt dışındaki projelerinin altyapısını birleştirmek için büyük ölçekli bir girişim başlattı” dedi. Ed-Dabaa Nükleer Santrali, şirketin Afrika'daki ‘en büyük’ projesi.

Ed-Daba, Mısır'daki ilk nükleer tesis ve Kahire'nin yaklaşık 300 kilometre kuzeybatısında, Akdeniz kıyısındaki Matruh vilayetinde yer alıyor. Kuruluş anlaşması, Rusya'nın 10 yıl süreyle teknik destek, bakım ve eğitim hizmetleri sağlamasını kapsıyor.

rfvgtbh
Ed-Daba Nükleer Santrali sahası. (Mısır Nükleer Santraller Kurumu)

Putin'in ziyareti, Mısır'la siyaset ve nükleer enerji alanlarındaki ikili iş birliğinin boyutlarının görüşülmesiyle sınırlı kalmayacak. Görüşmenin başka amaçları da var. Bunu, “Rusya'nın küresel stratejideki konumuyla ilgili” olarak özetleyen İzzet, şunları söyledi:

Putin'in yaklaşan Kahire ziyareti, Ukrayna'ya karşı savaşın ikinci yılının tamamlanmasından önce gerçekleşiyor. Bu da özellikle Putin'in hem Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) hem de Suudi Arabistan'a yaptığı son ziyaretten sonra, Moskova'nın izolasyonuna ilişkin her türlü konuşmanın kesinlikle saklı tutulması gerektiği anlamına geliyor.

Eş-Şeyh ise “Putin'in Suudi Arabistan ve BAE ziyaretiyle Moskova’nın Rusya'ya uygulanan izolasyonu kırdığını ve Kahire'yi ziyaret ederek bunu doğrulayacağını” ifade etti. Eş-Şeyh, “Bu şu anlama geliyor: Rusya Devlet Başkanı, dost ülkelerle yapılan anlaşmalara ve gündemlere göre hareket ediyor. Yaptırımların, hatta Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) kararının bile hiçbir etkisi yok.” dedi.

Putin'in izole edilmesi

Şubat 2022'de Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşının başlamasından bu yana ABD ve Avrupa, Putin'i izole etmeye çalıştı. Söz konusu izolasyonu kırmak isteyen Putin, geçtiğimiz aralık ayında Suudi Arabistan ve BAE'yi ziyaret etti.

Eş-Şeyh’in belirttiği, Putin'in Kahire ziyaretinin bir başka göstergesi de “Moskova'nın Ortadoğu’ya olan ilgisinin teyit edilmesi” ile ilgili. “Hamas hareketinden bir heyetin Moskova'yı ziyaretine ve Rusya'nın İran ile Pakistan arasındaki gerilimi yatıştırmak için müdahalesine” dikkat çeken eş-Şeyh, sözlerini şöyle sürdürdü:

Moskova, Ortadoğu ve Afrika'daki rolünü artırıyor. Gazze Savaşı, Sisi ve Putin'in görüşmelerinin gündeminde yer alacak önemli dosyalardan biri. Askeri operasyonların durdurulması sonrasında Gazze Şeridi’nin geleceği, savaşın sonuçları ve ayrıca Kızıldeniz bölgesindeki gerginlikler de görüşmede yer alacak.

sebgtrh
Ed-Daba Nükleer Santrali’nin kurulmasına ilişkin anlaşmanın iki ülke cumhurbaşkanlarının huzurunda imzalanması. (Arşiv)

Eş-Şeyh, “Moskova, Kızıldeniz'le ilgileniyor ve Sudan'ın Flamingo bölgesinde askeri üs haline getirmeyi umduğu bir toplama noktasına sahip. Dolayısıyla Amerikan ve İngiliz kuvvetlerinin bu su yolunda ne yaptığıyla ilgileniyor. Kızıldeniz, Kuşak ve Yol Girişimi'nin önemli bir parçası olduğundan, bu askeri operasyonların sadece Husileri değil Rusya ve Çin'i hedef aldığının farkında” ifadelerini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı'nın ziyareti

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşının ışığında, Yemenli Husiler, Kızıldeniz'den geçen ve İsrail’e ait olduğunu söylediği gemilere saldırılar düzenledi. Bunun sonucunda ABD, Babu’l Mendeb Boğazı'ndaki su yolunu korumak amacıyla Refahın Koruyucusu Koalisyonu’nu kurdu. Washington ile Londra, Yemen'de Husilere ait bölgelere saldırılar düzenledi.

“Birçok bölgesel konunun, Sisi ve Putin'in gündeminde olacağını” vurgulayan İzzet, şu ifadeleri kullandı:

Rusya Devlet Başkanı'nın ziyareti uluslararası ve bölgesel gerçekler ışığında okunmalı. ABD, Ortadoğu politikası konusunda kendisini önemli ölçüde gözden geçirmeli. Washington'un İsrail'in bakış açısını dinlemekteki ısrarı ve Gazze'de ateşkesi sağlayamaması, güvenilirliğinin önemli ölçüde erozyona uğramasına yol açtı.

“Rusya'nın bölgedeki krizlere ilişkin tutumunun onu bölge ülkeleriyle yakınlaşmaya itebileceğine” dikkat çeken İzzet, “Moskova’nın Ukrayna'ya karşı savaşla ve iç ekonomik kaygılarla meşgul olması, bölgedeki Afrika kurtuluş hareketlerini savunan bir geçmişi olan büyük bir güç olarak ortaya çıkmasına engel değil” dedi.

“Rusya Ortadoğu'nun istikrarıyla ilgileniyor. Gerilimi tercih eden ABD'nin aksine bölgedeki istikrarı, kendi çıkarları için bir adım olarak görüyor” diyen eş-Şeyh, “Washington'un giderek azalan kamuoyu kabulüyle karşılaştırıldığında, Rusya'nın bölgesel konulara yönelik politikasının popülaritesinin son zamanlarda arttığına” dikkat çekti.

Son yıllarda Moskova, Afrika ve Ortadoğu ülkeleriyle olan ticari varlığını güçlendirirken, bir yanda ABD ve Avrupa, diğer yanda Rusya ve Çin arasında Afrika'da nüfuz kazanmak için yoğun bir rekabet yaşandı.



Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

TT

Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın Washington'daki bahar toplantılarına katılan Lübnan heyetinin başkanı Maliye Bakanı Yasin Cabir, Şarku'l Avsat'a verdiği mülakatta bankalardaki mevduat sahiplerinin paralarının iadesinin birbirini takip eden üç aşamada gerçekleşeceğini doğruladı. Hizbullah'a bağlı Karzı Hasen derneğinin kapatılması yönündeki ABD baskısını kabul eden Cabir, milislerin silahsızlandırılmasını sağlayacak bir savunma politikasının gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Lübnan'ın Arap bağrına doğal dönüşünden söz eden Cabir, Arap ülkeleriyle, özellikle de Suudi Arabistan ile ilişkileri “mükemmel” olarak nitelendirdi.

Washington'daki IMF ve Dünya Bankası toplantıları çerçevesinde yaptığı görüşmeleri genel olarak iyi olarak nitelendiren Cabir, bu ziyaretin yıllar içinde oluşan uçurumun kapatılması açısından önemli olduğunu belirtti.

Lübnan hükümeti tarafından onaylanan “gerekli reformları” sunmak üzere IMF temsilcileriyle yaptığı görüşmeleri anlatan Cabir, “Bunlar aslında birileri için yapmadığımız reformlar, bunları IMF için yapmıyoruz, bunlar ülkemiz için, bizim için ve halkımız için yaptığımız reformlar” dedi.

Cabir : “Elektrik sektöründe reform yapmak istiyorsak, Lübnanlılar jeneratörü açıp kapatmak ve mahalle jeneratörüne abonelik ödemek yerine daha düşük bir fatura ödesin ve 24 saat hizmet alsın, ben kime hizmet ediyorum? IMF'ye mi, yoksa halkıma mı? Pratikte, bu boşluğu doldurma konusunda uzun bir yol kat ettiğimizi düşünüyorum" dedi. Temsilciler Meclisi'nin bankacılık gizliliği değişiklik yasasını 87 oyla kabul etmesini değerlendiren Cabir “Lübnan hükümetinin gerçekleştirdiği reformlara bir güvenoyu” olarak nitelendirerek, bankacılık sektörünün yeniden düzenlenmesine ilişkin bir başka yasa tasarısı hazırladığını ve bu tasarının hızlı bir şekilde incelenerek Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'na sunulmak üzere Maliye Komitesi'ne havale edildiğini söyledi.

Mevduat sahiplerinin fonlarının ülkelerine geri gönderilmesi

Cabir, "Lübnan'ın öncelikleri dikey değil yataydır. IMF ile bir anlaşma, Dünya Bankası ile anlaşmalar, temerrüde düşen dış borçlar konusunun ele alınması, Banka reformu meselesi, mevduat sahipleri meselesi gibi sorunlar önceliklidir. Bizim için her şey önceliklidir” dedi.

Lübnan merkez Başkanı Kerim Said'in bankaların nasıl yeniden yapılandırılacağı ve mevduat sahiplerinin paralarının nasıl iade edileceği konusunda bir çalışma hazırladığını açıklayan Cabir, "Dünyadaki hiçbir bankacılık sektörü tüm mevduat sahiplerine aynı anda tüm parayı iade edemez. Aşamalar olacak: İlk aşama orta gelirli insanlar için olacak, 100 bin dolar ve altında geliri olanlar. Onlara öncelik verilecek çünkü tüm mevduat sahiplerinin yüzde 84'ünü onlar oluşturuyor. Daha sonra ikinci aşama “daha yüksek miktarlar için, belki 500 bin dolara kadar ya da 1 milyon doara kadar ve daha sonra daha yüksek miktarlar için hızlı bir şekilde gelecek. Plan bir bütün olarak yayınlanacak, ancak geri ödeme aşamalı olacak. İşleyen bir bankacılık sektörüne çok ihtiyacımız var. Bu, yeterli sermayeye sahip ve tüm uluslararası standartlara uyan bir bankacılık sektörü olacak. Bu başarılamazsa ‘herhangi bir bankanın başka bir bankayla birleşebileceğini, hedefe ulaşmak için üç bankanın birbiriyle birleşebilecek" dedi.

Para ekonomisi nedeniyle gri listeye alındıklarını ifade eden Cabir, "Gri listeden çıkmak için para bankalara geri dönmeli ve normal bankacılık hayatına dönmeliyiz” şeklinde konuştu.

Amerikalıların Karzı Hasen derneğini kapatma talebiyle ilgili olarak da şunları söyledi: “Bu bizim değil Merkez Bankası Başkanı'nın meselesi. Tabii ki ne olacağını göreceğiz.”

Altının parasallaştırılması yok

Lübnan'ın altın stokları hakkında konuşan Cabir, “Bu stok, Lübnan Merkez Bankası'nın varlıkları olduğu ve doğru rolünü oynadığında gelecek için bir güven kaynağı olabileceği konusunda güven veriyor. Maalesef geçmiş yıllarda eski başkan Riyad Selame aracılığıyla bazı yanlış politikalar uygulandı ve şimdi bunların önüne geçilecek. Altının paraya çevrilmesi artık söz konusu değil. Neden mi? Çünkü ilk olarak, altını paraya çevirme kararı ne Merkez Bankası Başkanı'nın, ne Maliye Bakanı'nın ne de hükümetin elinde. Bunun Temsilciler Meclisi'ne gitmesi ve orada bir karar alınması gerekiyor. Bu konu tartışma konusu değildir" şeklinde konuştu.

Hizbullah ve silahları

ABD yönetiminin Lübnan'da odadaki fil (Oturma odasındaki fil) olarak gördüğü Hizbullah ve silahlarına ilişkin bir soruya Cabir şu yanıtı verdi: “Lübnan ordusunun güneyde konuşlandığını, rolünü yerine getirdiğini ve anlaşmayı ya da BM kararını (1701) doğru bir şekilde uyguladı. Ordunun konuşlanmasını ve ülkeyi elinde tutmasını istiyorsak, orduyu isteriz. Ama ona kabiliyetler vermek istemiyor muyuz, bunu organize bir şekilde yapmak istemiyor muyuz? Cumhurbaşkanı bu dosyadan sorumludur ve bu dosyayı akıllıca ele almaktadır. 8 yılını Genelkurmay Başkanı olarak geçirmiştir ve araziyi, koşulları ve olasılıkları bilmektedir.

Bazen baskı oluyor ve biz hala Bakanlar Kurulu'nun 4 bin 500 yeni asker alma kararını alıyoruz. Bugüne kadar güneye gitmesi için gereken 10 bin askeri tamamlayamadı; bu işler zaman alır ve bence Hizbullah da dahil olmak üzere tüm taraflar orduya saygı duyuyoruz ve onunla işbirliği yapmak istiyoruz diyorlar. Cumhurbaşkanı bir savunma politikası üzerinde çalışacağını, toplantılar düzenleyeceğini söylüyor ama ona zaman verelim.”

Suudi Arabistan ile ilişkiler

Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleriyle ilişkilerin başlatılması hakkında konuşan Cabir, “Arapların bağrında olmak bizim için doğaldır çünkü Lübnan bu Arap dünyasına aittir” dedi. Lübnanlılar bugün yüzbinlerce Arap ülkesine dağıldığını ifade eden Cabir ,Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Katar ve Irak gibi ülkelerle ilişkileri ‘çok mükemmel’ olarak nitelendirdi. Cabir, “Elimizi uzatmış durumdayız ve Arap kardeşlerimizle en iyi ilişkilere sahip olmak için çaba göstereceğiz” şeklinde konuştu.

Arap devletlerini “büyük kardeşler” olarak tanımlayan Cabir "Küçük bir ülke olan ve ne yazık ki sahip olduğu tüm imkânları kullanmayan Lübnan'a ilgi duyuyorlar. Arap kardeşlerimizin hem kendi aralarında hem de bizim onlarla yaptığımız konuşmalarda Lübnan'ı çok istediklerini ve Lübnan'ın daha iyi olmasını istediklerini düşünüyorum. Lübnan'a dönmeyi çok istiyorlar" dedi.

Yaşadıklarının hiçbir ülke kaldıramayacağını belirten Cabir, “Lübnan 2019‘da mali bir çöküş yaşadı, 2020’de yarı nükleer bir patlama oldu, Kovid, dünyanın geri kalanı gibi boş boş oturduk, sonra bir cumhurbaşkanlığı boşluğu, karar alamayan bir geçici hükümet, çalışmayan bir parlamento çünkü bir bölüm cumhurbaşkanı yoksa Temsilciler Meclisi'nin de çalışmayacağını söylüyor ve ardından 13 aylık bir savaş. Bunların hepsine birlikte kim dayanabilir.”

iki milyon Suriyeli Arap'ı kucakladıklarını da unutmaması gerektiğini ifade eden Cabir, "Acaba ABD iki yıl boyunca 120 milyon Meksikalıyı kabul etse ne olur? Lübnan çok şeye katlandı. Lübnan tüm sektörlerinde yapısal ve gerçek reformlar gerçekleştirmek için büyük bir çaba sarf ediyor ve Arap kardeşlerimiz ve dünya bunun yanında duruyor" dedi.