Manama görüşmeleri Sudan'daki savaşı durdurmanın yolunu açar mı?

IGAD’ın çalışmaları çıkmaza girdi

Sudanlı askerler 16 Ocak'ta el-Gadarif’te kalabalığı selamlıyor. (AFP)
Sudanlı askerler 16 Ocak'ta el-Gadarif’te kalabalığı selamlıyor. (AFP)
TT

Manama görüşmeleri Sudan'daki savaşı durdurmanın yolunu açar mı?

Sudanlı askerler 16 Ocak'ta el-Gadarif’te kalabalığı selamlıyor. (AFP)
Sudanlı askerler 16 Ocak'ta el-Gadarif’te kalabalığı selamlıyor. (AFP)

Emced Ferid et-Tayyib

Medyada Sudan Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddum) lideri eski Başbakan Abdullah Hamduk başkanlığındaki bir heyetin Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit’in görüşme davetine yanıt olarak Cuba'yı ziyaret ettiği haberi yer aldı.

Tekaddum, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) ile 2 Ocak 2024'te bir anlaşma imzalamıştı. Bunu, Hamideti'nin bölge ve kıta çapındaki diplomatik turu izledi. Bu noktada dörtlü (Güney Sudan, Kenya, Etiyopya ve Cibuti) Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD) girişiminin Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan ile Hamideti arasında ateşkesi sağlamak amacıyla doğrudan bir toplantı düzenleme çabası vardı. Cibuti hükümetinin Burhan’a bildirdiğine göre, toplantı, Hamideti’nin (teknik nedenlerden dolayı) Cibuti'ye gelememesi nedeniyle ertelendi. Daha sonra Sudan Dışişleri Bakanlığı, IGAD Sekreterliği'nin Hamideti'yi Uganda'nın Entebbe şehrinde düzenlenen zirveye davet etmesine tepki göstererek IGAD ile Sudan kriziyle ilgili görüşmelerinin dondurulduğunu duyurdu.

(foto altı) Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit, 19 Ocak'ta Uganda'nın başkenti Kampala'da düzenlenen Bağlantısızlar Hareketi Zirvesi sırasında. (AFP)
Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit, 19 Ocak'ta Uganda'nın başkenti Kampala'da düzenlenen Bağlantısızlar Hareketi Zirvesi sırasında. (AFP)

IGAD'ın çabaları çıkmaza girerken, Sudan ordusu bir dizi askeri zafer ilan etmeye ve başkent Hartum üzerindeki kontrolünü yeniden kazanma konusunda ilerleme kaydetmeye devam etti. HDK ise 22'nci Tümen karargahını ele geçirmek amacıyla Batı Kordofan eyaletindeki Babanusa şehrine saldırısını sürdürdü. Bahreyn'in başkenti Manama'da ordudan ve milis liderlerinden üst düzey delegasyonların gizli toplantıları hakkında paralel düzeyde haberler sızdırıldı. Bu toplantıların, daha doğrusu bu müzakere sürecinin, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) yanı sıra Suudi Arabistan, Katar ve Bahreyn'in de aralarında bulunduğu beş Arap ülkesi tarafından desteklendiği öne sürüldü. Bahreyn’in başkenti Manama, çatışmanın taraflarından herhangi birinin önyargılarından uzak tarafsız bir yer olduğundan, müzakerelerin merkezi olarak seçildi. Manama kanalındaki müzakere süreci, IGAD arabuluculuk kanalının başına gelen kapanmanın üstesinden gelmeyi amaçlıyor. Düşmanlıkları sürdürülebilir bir temelde durdurmaya yönelik, daha sonra Cidde'de ordu ve milis komutanları tarafından imzalanacak entegre bir anlaşmanın hazırlanması üzerinde çalışılıyor.

Savaş karşıtı duruş, savaşan taraflara ve siyasi bir gerçekliğin zorla dayatılması için silah kullanılmasına karşı bir tutumdur.

Kuşkusuz ateşkese ulaşmak ya da düşmanlıkların kalıcı olarak sona ermesi, özellikle savaşın neden olduğu vahim insani durum göz önüne alındığında, Sudan'ın çıkarlarını önemseyen her Sudanlının artık arzuladığı şeydir. Zira savaş nedeniyle Sudan şiddetli bir kıtlığın eşiğine gelmişti. Ama her halükârda savaş öncesindeki ve doğrudan savaşa neden olan koşulların tekrarlanmasına izin verilemez. Şu anda savaşan iki taraf arasında iktidarı bölüşmeye yönelik herhangi bir anlaşma, daha yıkıcı bir savaşın reçetesi olacaktır.

Müzakere süreci, silahlı tarafların iktidarı kendi aralarında paylaşması ve yine silahlı tarafların ülkede iktidarın dizginleri üzerindeki kontrolü açısından savaş öncesindeki askeri darbe koşullarına geri dönmeleri için Sudanlılara savaşla şantaj yapılması yönünde bir anlaşmayla sona ermemelidir. Aksine, Beşir rejiminin diktatörlüğünü deviren Aralık 2018 devriminin hedeflerine ulaşma yolunu yeniden tesis etmek için bir umut penceresi açmalıdır. Sudan ordusunun siyaset alanından uzaklaşarak etkinliğini ve profesyonelliğini yeniden tesis edebilmesi için kapsamlı ve radikal reformlara ihtiyacı var.

Milisler, savaşı durdurmanın, barışçıl müzakere edilmiş bir çözüme ulaşmanın ancak milislerin koşullarına, siyasi taleplerine teslim olmakla ve bunları kabul etmekle mümkün olabileceği anlayışını yerleştirmeye çalışıyor. Milisler siyasi rol oynamak bir yana, Sudan'ın kendilerine teslim olmasını veya kurumsal varlıklarını sürdürmeyi kabul etmesini istiyor. Bu noktada oldubittiye getirilmiş gerekçeler ve siyasi rasyonalite ile bunu teşvik etmek tam bir çılgınlık ve aldatmacadır. Beşir ve rejimi bir oldu bittiydi, ancak Sudanlılar otuz yıllık çok biçimli mücadelenin ardından onu devirene kadar ona karşı mücadele etmeyi seçti. Ayrıca savaş karşıtı duruş ve onu durdurma çabası, şu veya bu tarafın başarılı olduğu askeri zaferlerle veya askeri genişlemeyle ilgili değildir. Bunlar, savaşı durdurmaya çalışan kişinin aslında savaşa karşı olduğunu varsayan bir denklemdeki değişkenlerdir. Savaş karşıtı duruş, savaşan taraflara ve siyasi bir gerçekliğin zorla dayatılması için silah kullanılmasına karşı bir tutumdur. Yalnızca Sudanlı erkek ve kadınların anavatanlarından geriye kalan yerlerdeki emniyet ve güvenliğinden yanadır.

Her iki tarafın da Cidde'de önceki müzakere turlarında yaptığı gibi, uymadan ve uygulamadan on defadan fazla ateşkes imzalamanın inceliklerini yeniden deneyimlemenin bir faydası olmayacak.

Manama süreci, sonuçları gerçek ve uygulanabilir bir ateşkese ulaşmaya ve düşmanlıkların sona ermesine odaklanırsa, vatandaşlar için bir tür normal yaşama geri dönmeye izin veren uygulama mekanizmalarıyla ülke ve halk için faydalı ve yararlı olacaktır. Bu, her iki tarafın da net hedefleri müzakere etme konusunda ciddi olmasını ve konunun sadece zaman kaybına dönüşmemesi için ulaşılanı uygulayabilecek müzakereciler aracılığıyla sağlanmasını gerektirir. Manama yolunun şu ana kadar başardığı şey bu. Ayrıca, bu savaşın görünen/gizli tarafı olan Sudan'daki İslamcılar üzerinde büyük etkiye sahip olan Katar'ın da katılımı, bu arabuluculuğun etkililiğinin sağlanmasında somut bir etki yaratacaktır. Tekrardan vurgulamak gerekirse, ateşkes ve düşmanlıkların sona ermesi askeri ayrıntıların ötesine geçmemelidir.

(foto altı) Hartum yakınlarında Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (HDK) ait bir makineli tüfek üzerinde Sudan bayrağı. (Reuters)
Hartum yakınlarında Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (HDK) ait bir makineli tüfek üzerinde Sudan bayrağı. (Reuters)

Bu ülkelerin Sudan'daki tüm taraflarla nüfuzlarını ve ilişkilerini kullanarak silah taşıyan tüm tarafların ve silahlı hareketlerin ateşkes düzenlemelerine dahil edilmesini sağlamaları, Sudan'da barış ve istikrarın geleceği açısından çok takdir edilecek ve çok faydalı olacaktır.

Ateşkesin sağlanması ve düşmanlıkların kapsamlı bir şekilde sona erdirilmesinin ardından Sudan'ın karmaşık meselelerini tartışan herhangi bir siyasi süreç gelmelidir. Bu süreç, ister ordu ister HDK olsun, mevcut savaşta silah taşıyan tarafların katılımı olmadan gerçekleşmelidir. Silahlı hareketler, ister ülkenin geleceğini şekillendirmek için siyasi sürece katılan siyasi hareketler olarak, ister güvenlik ve askeri reform düzenlemelerine tabi silahlı varlıklar olarak statüleri konusunda açık bir tercih hakkına sahip olmalıdır.

Söz konusu süreç, Sudan'daki tüm siyasi ve toplumsal güçleri içermeli, ancak Sudan halkına karşı suç işleyen ve ihlallere karışan hiçbir taraf, birey veya kuruluşun katılımı olmamalıdır. Herhangi bir modern devletin oluşumunda neyin doğal ve makul olduğunu önceden belirlemek için herhangi bir siyasi sürecin gidişatı açık olmalıdır. Bu da askeri kurumun çeşitli kolları ile birlikte sivil siyasi denetim altında olacak şekilde yapısal reform yapılması ve HDK’nin tüm askeri, ekonomik ve siyasi uzantılarıyla her türlü kurumsal varlığına son verilmesi gerektiği anlamına geliyor. Ancak tüm bunların ayrıntıları, Sudan sivil güçleri arasında dışlama veya siyasi ihale olmaksızın kapsamlı bir süreçte gerçekleşecek olan ileriki bir aşamaya bırakıldı.

Düşmanlıkların durdurulması anlaşmasıyla ilgili bir diğer husus da, bunun sahada uygulanmasına yönelik mekanizmaların dahil edilmesi gerekliliğidir. Her iki tarafın da Cidde'de önceki müzakere turlarında yaptığı gibi, uymadan ve uygulamadan on defadan fazla ateşkes imzalamanın inceliklerini yeniden deneyimlemenin bir faydası olmayacak. Ateşkesin imzalanması, güçler ile tarafsız uluslararası veya bölgesel uygulama ve izleme mekanizmaları arasındaki net ayrım çizgileri üzerinde anlaşmayı içermelidir. Bu, siyasi baskı ve medyayı aldatma sloganlarından uzak, bu anlaşmaların sahaya yansımasını sağlamalıdır. Manama sürecine sponsor olan bu ülkeler, Arap Birliği çatısı altında, komşu ülkelerle veya Afrika Birliği (AfB) ve hatta Birleşmiş Milletler (BM) ile anlaşmalı olarak, kuvvetler ayrılığını sağlamak ve aralarındaki anlaşmayı uygulamak için sahada kuvvet sağlayabilirler.

Arap ülkelerinden oluşan beşli şayet başarılı olursa Sudan halkına büyük bir hizmet sunmuş ve savaşı durdurma konusunda büyük bir atılım gerçekleştirmiş olacak.

İki taraf şu anda, bu çatışmaların çatışma bölgelerinde mahsur kalan siviller üzerindeki etkisini hesaba katmadan, müzakere fırsatlarını artırmak amacıyla sahada en büyük ilerlemeyi elde etmek için çeşitli yollar arıyor. Daha önce yapılan ateşkes anlaşmaları ve iki taraf arasında bunların ihlaline ilişkin karşılıklı suçlamalar, anlaşmanın uygulanması ve sivillerin olası ihlallerden korunması için bir garanti olarak bu güçlerin varlığının gerekliliğini teyit ediyor. Son olarak, düşmanlıkları durdurmaya yönelik anlaşmanın sivilleri korumaya ve kanunları uygulamaya yönelik açık mekanizmalar içermesi, sivillerin hareketleri için güvenli koridorlar belirlenmesi ve insani yardım akışının her şeyden öncelikli olması gerekiyor. Aynı şekilde Sudanlıların yaşam, güvenlik ve mülkiyet gibi temel hakları da müzakere konusu olmamalıdır. İki tarafın, Sudanlıların yağmalanan mülkleri veya evleri üzerinde pazarlık yapma hakkı bulunmadığı gibi, hiçbir tarafın veya arabulucunun, siyasi çıkarlar karşılığında onların haklarından ve güvenliklerinden vazgeçerek Sudanlılara şantaj yapma sürecine katılma hakkı yoktur.

Arap ülkelerinden oluşan beşli, iki tarafı sahadaki düşmanlıkları başarılı bir şekilde durdurmaya teşvik etmeyi, bunu zorunlu kılmayı ve bunun uygulanmasını sağlamayı başarırsa, Sudan halkına çok büyük bir hizmet sunmuş olacak. Savaşı durdurma konusunda büyük bir atılım gerçekleştirerek ülkenin geleceğini şekillendirecek kapsamlı ve akılcı bir siyasi sürecin kapısını açacak. Bu, birbiri ardına çoğalan girişimlerin birbiriyle rekabet etmeyi bırakmasını gerektiren bir süreçtir. IGAD, AfB, komşu ülkeler ve BM Genel Sekreteri Elçisi Ramazan Lamamra’nın yanı sıra Troyka'nın (ABD, Birleşik Krallık ve Norveç) girişimleri, Cezayir devletinin masaya yeni bir inisiyatif koymaya hazır olduğuna dair son günlerde basına sızan haberler, sıkı bir koordinasyona ihtiyaç duyuyor. Bu koordinasyon süreci içerisinde birleşik bir platform aracılığıyla çalışılmalı. Çünkü rol dağılımı, özgürlük, barış ve adalet gibi sloganlara ulaşmak için temel ve kapsamlı bir siyasi süreç ancak bu şekilde teşvik edilebilir. Zaten Aralık ayında Sudan devriminin bayraklarını yükselten şeyler bunlardı. Bunu gerçekleştirmek için farklı geçmişlere sahip Sudanlılara danışılması gerekiyor. Özellikle de devrim sürecine aktif olarak katılmış olan gençlik gruplarına danışılmalı. Bu tasarıyı reddedenler ya da Sudan halkına karşı suç işleyerek sicili lekelenenler hariç olmak üzere herkesin katılımı sağlanmalı.

* Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.



Irak ile Umman arasında çatışmaların yayılmasını durdurma anlaşması

Umman Sultanı Heysem bin Tarık es-Said, el-Husn Sarayı'nda Irak Başbakanı Muhammad Şiya es-Sudani'yi kabul etti (WAA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık es-Said, el-Husn Sarayı'nda Irak Başbakanı Muhammad Şiya es-Sudani'yi kabul etti (WAA)
TT

Irak ile Umman arasında çatışmaların yayılmasını durdurma anlaşması

Umman Sultanı Heysem bin Tarık es-Said, el-Husn Sarayı'nda Irak Başbakanı Muhammad Şiya es-Sudani'yi kabul etti (WAA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık es-Said, el-Husn Sarayı'nda Irak Başbakanı Muhammad Şiya es-Sudani'yi kabul etti (WAA)

Irak ve Umman, dün Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin Maskat'a yaptığı ziyaret sırasında çeşitli alanlarda iş birliği için mutabakat zaptı imzaladı ve bölgede ‘çatışmanın yayılmasını durdurma’ gerekliliği konusunda anlaştı.

Irak Başbakanı Sudani, Umman’ın Salalah şehrindeki el-Husn Sarayı'nda Umman Sultanı Heysem bin Tarık es-Said ile bir araya geldi. Irak tarafından yapılan açıklamada, Başbakan Sudani’nin Irak'ın ikili ilişkileri güçlendirme arzusunu ve ‘bölgeye istikrar getirme çabalarına katkıda bulunma isteğini’ vurguladığı belirtildi.

Başbakan Sudani, naşkent Bağdat'tan Maskat'a gitmek üzere yola çıkmadan önce düzenlediği basın toplantısında hükümetin kurulduğu günden bu yana ikili ve çok taraflı ortaklıklar ve verimli diplomasi yoluyla kardeş ülkelerle ilişkileri güçlendirmeye çalıştığını söyledi.


Şam'ın Mezze bölgesinde bir güvenlik görevlisine yönelik patlama... ölüm ya da yaralanma olmadığı bildirildi

Mazze bölgesinde patlayıcı cihazın infilak etmesinin ardından yapılan tarama (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Mazze bölgesinde patlayıcı cihazın infilak etmesinin ardından yapılan tarama (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Şam'ın Mezze bölgesinde bir güvenlik görevlisine yönelik patlama... ölüm ya da yaralanma olmadığı bildirildi

Mazze bölgesinde patlayıcı cihazın infilak etmesinin ardından yapılan tarama (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Mazze bölgesinde patlayıcı cihazın infilak etmesinin ardından yapılan tarama (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye İçişleri Bakanlığı dün, başkent Şam'ın Mazze bölgesinde bir patlayıcı cihazın infilak ettiğini, patlamanın bir iç güvenlik personelini hedef aldığını ancak herhangi bir can kaybına yol açmadığını duyurdu.

İçişleri Bakanlığı'nın resmi Facebook sayfasında, Şam vilayetinin iç güvenlik komutanı Tuğgeneral Usame Muhammed Hair Atika olayla ilgili açıklamasında, "Mezze 86 Mahallesi'nde meydana gelen patlama, bir iç güvenlik görevlisini hedef alan patlayıcı bir cihazdan kaynaklandı. Birimlerimiz hemen müdahale ederek, bölgeyi kuşattı ve güvenliğini sağladı. Herhangi bir can kaybı yaşanmadı" ifadelerini kullandı.

Yetkili makamlar olayla ilgili soruşturma başlatılırken, saldırıyı henüz üstlenen olmadı.


Kassam Tugayları, İsrail'e Gazze'deki askeri operasyonların genişletilmesinin rehineler üzerinde yaratacağı etkilere karşı uyardı

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)
TT

Kassam Tugayları, İsrail'e Gazze'deki askeri operasyonların genişletilmesinin rehineler üzerinde yaratacağı etkilere karşı uyardı

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)

Hamas Hareketi’nin askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları, İsrail'e, Gazze şehrinde askeri operasyonları genişletme kararının İsrail askerleri ve Hamas’ın elinde tutulan rehineler üzerinde olumsuz sonuçlar doğuracağı konusunda uyarıda bulundu.

Kassam Tugayları, Telegram üzerinden Arapça ve İbranice olarak yayınlanan kısa bir videoda, İsrail'in herhangi bir yeni tırmanışın bedelini ödeyeceği belirtilirken bunun hem askerlerin hem de rehinelerin acılarını uzatabileceğini kaydetti.

Videoda, bazı rehineler de yer aldı. Rehinelerden biri yüzünü elleriyle kapatarak ağlıyordu.

Kassam Tugayları, İsrail’i tehdit ederken İsrail ordusu, Gazze'ye yönelik hava ve topçu saldırılarının kapsamını genişletti ve bölge sakinlerinden güneye gitmelerini istedi.

İsrail, 48 rehineden yaklaşık 20'sinin hala Gazze Şeridi'nde hayatta olduğunu tahmin ediyor.

İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü büyük çaplı savaş, Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail'in güneyine ani bir saldırı düzenleyerek yaklaşık bin 200 kişiyi öldürmesi ve onlarca kişiyi esir almasından bu yana devam ediyor.

İsrail, Hamas’ın bu saldırısına Gazze Şeridi'nde geniş kapsamlı bir askeri operasyonla karşılık verdi. Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre İsrail’in o tarihten bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılar sonucunda şimdiye kadar 63 binden fazla Filistinli öldü, 160 binden fazlası yaralandı.