Saddam Hüseyin rejiminin düşmesi sonrası Necef’teki Şii dini mercinin siyasi rolü

Necef’teki Şii dini merci, herhangi bir resmi kurumdan bağımsızdır

Necef’teki İmam Ali’nin türbesinden bir görünüm (Shutterstock)
Necef’teki İmam Ali’nin türbesinden bir görünüm (Shutterstock)
TT

Saddam Hüseyin rejiminin düşmesi sonrası Necef’teki Şii dini mercinin siyasi rolü

Necef’teki İmam Ali’nin türbesinden bir görünüm (Shutterstock)
Necef’teki İmam Ali’nin türbesinden bir görünüm (Shutterstock)

Şahed Deşti

Necef’teki Şii dini merci, temsil ettiği dini derinlik nedeniyle, Büyük Gaybet (Şiilikteki On İki İmam inancı temelinde On İkinci İmam’ın gözlerden ırak ve gizli bir şekilde yaşadığı anlamında kullanılan bir ifade/Gaybet-i Kübra/Büyük Gizlilik) döneminde Irak'ta Şiilerin en büyük dini mercisi kabul edilir. Dolayısıyla takipçilerinin Şii dini mercinin her açıklamasına ve fetvasına uyması ve ona göre hareket etmesi gerektiğini görüyoruz. Bu da Şii dini mercinin takipçileri üzerinde ne kadar güçlü bir nüfuza sahip olduğunu gösteriyor.

Irak'taki Şiilerin en büyük dini mercisi, kurulmasından bugüne kadar çeşitli roller üstlenmiştir. Rolü yalnızca fıkıh boyutuyla sınırlı kalmayan merci, Şii çevrelerdeki derinliği ve ağırlığı sayesinde sosyal, kültürel ve siyasi düzeylerde de rollere sahiptir.

Saddam Hüseyin rejiminin 2003 yılında düşürülmesi, ülkenin siyasi olarak istikrara kavuşması ve Şii dini mercilere yönelik ev hapsi ve suikastlar gibi zulümlerin ortadan kalkmasıyla Şii dini mercinin Irak siyasetinde rolünün ve etkisinin artmasına katkıda bulundu.

Aynı dönemde devlet kurumlarının çöküşünün ve Irak'ın yaşadığı siyasi, sosyal ve güvenlik sorunlarının yanı sıra Irak siyaset sahnesinde bir lider ve etkili bir ismin olmaması Şii dini mercinin siyasi rolünün ortaya çıkmasına yol açtı. Söz konusu faktörler, yabancı işgal yönetiminden kurtulmak için yeni bir anayasa çıkararak ve Irak'ta türünün ilk örneği olan erken seçimleri düzenleyerek Irak demokrasisinin temellerinin sağlamlaştırılmasında büyük bir rol oynayan Şii dini mercinin etkinliğini artırdı.

İç ve dış faktörler

Irak’ta 2003 sonrası getirilen siyasi sistemin şekli, Şii dini merciye siyaset sahnesinde daha fazla yer ve rol veren en önemli faktörlerden biri oldu. Çünkü güç ve otoritenin öne çıktığı eski hükümetlerin aksine yeni Irak siyasi sisteminin siyasi otoritenin rolünün azalmasına yol açan zayıflığı, Şii dini mercinin birçok siyasi meseleye müdahale etmesine ve bu meseleleri etkilemesine olanak tanıdı. Şii dini mercilerin tarihi boyunca, ne zaman siyasi sistem güçlü olsa Şii dini mercinin rolü o kadar zayıf, siyasi sistem ne kadar zayıf olsa Şii dini mercinin rolü o kadar güçlü olmuştur.

Irak’ı etkileyen yerel, bölgesel ve uluslararası faktörler her zaman siyasi otoritenin güçlü ya da zayıf olmasında etkili olmuştur. Saddam Hüseyin rejiminin düşmesinden önceki Şii dini merci ile şu an Necef’teki Şii dini merci birbiriyle karşılaştırıldığında bu durum açıkça görülmektedir.

Şii dini mercilerin tarihi boyunca, mercinin etrafındaki ortamın, onun siyasi meseleleri ele almasındaki etkinliğini ve rolünü etkilediğini görüyoruz. Eski dönemlerde bazı Şii dini merciler ev hapsi, baskı, zulüm ve suikastlar nedeniyle siyasi meseleleri ele alamıyordu.

Saddam Hüseyin rejiminin düşmesinin ardından şu anki Şii dini merci Ayetullah Ali es-Sistani, dış siyasi rol oynadı ve bu rol kendinden önceki Şii dini merciden geri kalmadı.

Dolayısıyla şu an Irak'ta Şiilerin en büyük dini mercisi Ayetullah Ali es-Sistani, temsilcisi olduğu Necef'teki mevcut Şii dini mercinin siyasi konulara müdahalesini, halkın menfaatinin ön planda tutulması ve Şii dini merciye düşen meşru menfaatini koruması, yani velayet-i hassa meselesi olarak değerlendirebiliriz. Çünkü Necef’teki Şii dini merci, siyasi meseleler (yani milletin tüm fertlerine ve işlerine yönelik ve kapsayıcı olan meseleler/velayet-i amme) ilkesini benimsememiştir.

Irak'ta dış politika kararlarını alma yetkisi resmi devlet kurumlarına aittir. Ancak dış politika kararlarını yönlendiren ve etkileyen resmi olmayan kurumlar da bulunur. Dış politika kararlarını yönlendirmede içeride güç sahibi olan baskı grupları (lobiler) ve kamuoyunun yanı sıra, çeşitli çevrelerden ve etnik kökenlerden ülkenin siyaset sahnesinde yer alan taraflar da dış politikanın gidişatını etkilemede önemli ve etkili bir role sahiptir.

Eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in Necef'teki İmam Ali Türbesi'ni ziyaretinden bir kare, 26 Mart 1998 (AFP)
Eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in Necef'teki İmam Ali Türbesi'ni ziyaretinden bir kare, 26 Mart 1998 (AFP)

Bu bağlamda Necef’teki Şii dini merciyi 2003 sonrası Irak dış politikasına yön vermede ve bu politikayı etkilemede rol oynayan en önemli gayri resmi kurumlardan biri olarak değerlendirebiliriz. Şii dini merci, Irak devletinde gayri resmi bir yapı olmasından ötürü karar alma düzeyinde değil, dış siyasi kararları yönlendirme düzeyinde oynadığı bu rolle, Irak'ın istikrarını ve egemenliğini tehdit eden genel meseleleri etkileyerek, Irak'ın bölgesel ve uluslararası hesaplaşma alanı haline gelmesini engelledi.

Necef’teki Şii dini merci tarihi boyunca dış platformlarda çeşitli roller üstlenmiştir. Sadece Irak'ın iç işleriyle ilgilenmekle kalmayan Şii dini merci, başta tüm dini mercilerin dikkatini çeken Filistin meselesinin yanı sıra Tömbeki (Tütün) Ayaklanması, İran Meşrutiyet Devrimi ve İran Anayasa Devrimi başta olmak üzere birçok olayda rol oynadı. Şii dini merci, ülkenin yöneticisine baskı yapma amaçlı dini fetvalar, kınama açıklamaları yayınlayarak ya da siyasi teoriler oluşturarak diğer dış meselelerde de roller üstleniyor.

Şii dini mercinin Baas Partisi hükümetleri döneminde dış siyasetteki rolü sona erdi. Ancak Saddam Hüseyin rejiminin düşmesinin ardından şu anki Şii dini merci Ayetullah Ali es-Sistani, dış siyasi rol oynadı ve bu rol kendinden önceki Şii dini merciden geri kalmadı.

Şii dini merci, Necef'teki merkezinden yapılan açıklamalarla, Ayetullah Ali es-Sistani’nin temsilcileri tarafından verilen Cuma hutbeleriyle ya da Sistani’nin devlet liderleriyle bir araya geldiği özel görüşmelerle Irak'ın dış politika kararlarını etkilemeye çalıştı.

Yukarıda bahsettiğimiz bu araçlar ve yöntemler, Irak'ın dış politikasına ilişkin konularda Şii dini mercinin görüşüyle devletin görüşü arasında meselelerin boyutuna ve mahiyetine göre değişen derecelerde etkili oldu ve görüşleri yakınlaştırdı. Bu ise Şii dini mercinin Irak'ın iç politikasına ilişkin meseleler üzerindeki etkisini yansıtıyor. Dış siyasi kararların alınmasında yetki sahibi olmadığından bu normal olabilir.

Şii dini merci, dünyanın çeşitli ülkelerinden takipçileri olması nedeniyle güçlü bir dini etkiye sahip oldu.

Burada Şii dini mercinin dış meseleler üzerinde etkisinin ve ilgisinin, iç meselelere olan etkisinden ve ilgisinden ayrı tutulamayacağı belirtilmeli. Irak meselesinin uluslararasılaşması için anayasa ve seçimler gibi birçok iç mesele dış meselelerle kesişiyor. Dolayısıyla iç politikanın istikrarı, Irak dış politikasının başarısında ve istikrarında etkili oluyor.

Öte yandan dış kararları alma yetkisinin sahibi, Şii dini mercinin dini fetvalarla kitleleri harekete geçirerek dış politika kararlarındaki dengeyi değiştirebileceğinin ve karar vericiyi halkın beğenmediği herhangi bir dış siyasi karar almaktan caydırmak için baskı yapmak üzere kitleleri harekete geçirebileceğinin farkındadır. Bunun bir örneği olarak, 2014 yılında DEAŞ'ın Irak'ın kuzey ve batı bölgelerindeki coğrafi ilerleyişinin ardından Şii dini merci tarafından verilen fetva, tüm mezheplerden Irak halkını harekete geçirmişti.

Sınırların ötesine geçti

Bazıları siyasi, insani, ekonomik, dini vb. yönlerde ilgi alanlarına ve hedeflerine göre değişen çeşitli çevrelerden devlet dışı aktörlerin sayısının artmasıyla birlikte, bu aktörlerin toplumsal gelişmelere ayak uydurarak ve medya etki araçlarını artırarak coğrafi sınırların ötesinde etki sahibi olmuşlardır. Şii dini merci de bu konuda bir istisna olmamakla birlikte, takipçileri üzerindeki coğrafi sınırlarının ötesindeki güçlü dini ve siyasi etkisi nedeniyle ulusötesi bir kurum haline gelmiş durumdadır.

Şii dini merci, dünyanın çeşitli ülkelerinden takipçileri olması nedeniyle güçlü bir dini etkiye sahip oldu. Dolayısıyla Şii dini mercinin belirli bir ülkede merkezileşmesi, yalnızca bu ülkede yaşayan takipçilerinin meseleleriyle ve onların coğrafi alanlarıyla ilgilenmesi mümkün değil. Dünyanın farklı ülkelerinden takipçilerine öncülük edenler ona atıfta bulunduklarından, bu durum ona ulusötesi bir etki kazandırdı. Hangi fıkhi temellere dayanırlarsa dayansınlar dini mercilerin hepsinin takipçileri üzerinde dini etkileri vardır. Bu durum, On İki İmamcı mezhepler arasında da bilinir.

Şii dini merci tarihi boyunca yerel ve uluslararası siyasi meselelerde etkili roller üstlenmiştir.

Şii dini mercinin siyasi etkisi ise dini merciler arasındaki fıkhi farklılıklara bağlıdır. Velayet-i amme ilkesini benimseyen bir dini mercinin takipçileri üzerinde askeri ve mali açıdan açık bir siyasi etkisi vardır. Özellikle Körfez ülkelerinde çok sayıda takipçisi olan Necef’teki Şii dini merci, velayet-i amme ilkesini benimseyen dini mercilerin aksine, tavsiyelerde bulunma ve rehberlik etme dışında diğer ülkelerdeki kamu meselelerine karışmaktan kaçınıyor. Yaşadıkları ülkelerin yasalarının ihlal etmenin caiz olmadığı yönünde bir fetva yayınlayarak, takipçilerini bulundukları ülkelerin kanunlarına uymaya çağıran Necef’teki Şii dini mercinin etkisi bu yüzden Irak'ın iç işleriyle ilgili meselelerle sınırlıdır.

Bahsettiğimiz üzere Şii dini merci, diğer kurumlardan farklı bazı özelliklere sahip olan, ancak resmi olmayan kurumlardan biridir. Bağımsızdır ve hiçbir hükümet kurumuna bağlı değildir. Necef’teki İlmiyye Havzası çalışmalarını organize edecek heyetlerinin de olduğu idari bağımsızlığa sahiptir. Şiiliğin Caferiyye koluna göre şeri hakları ve el-Ahmas (beşte birler) ilkesi yoluyla mali olarak da bağımsızdır. Şii dini merci, aynı zamanda bilgiye ihtiyaç duyulduğunda ve bir dini mercinin nasıl seçileceği açısından da benzersizdir. Bu da Şii dini merciye diğer oluşumlarda olmayan bağımsız bir karakter ve etkili bir dini liderlik kazandırdı.

Farklı roller üstlendi

Şii dini merci hiçbir zaman modern tarzda bir kurumsal sisteme dönüşmeden, miras aldığı geleneksel dini eğitim sistemiyle, Irak’ta ve uluslararası siyasi meselelerde etkili roller üstlendi. Şii dini mercinin, dini ve kültürel kurumlarının dünyanın çeşitli ülkelerine yayıldığı ve örneğin, en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olan ve 1998 yılında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından genel danışman olarak tanınan tek Şii kuruluş olan Hoyi Vakfı gibi Ayetullah Ebu'l-Kasım Hoyi’den miras aldığı kurumlar aracılığıyla kademeli bir kurumsal gelişmeye tanık olduğu da inkar edilemez.

Şii dini merci ayrıca yurtdışında kendisine bağlı kurumlar, dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan din adamları ve buralardaki çalışmalarının yanı sıra Irak siyasetiyle ilgili olan politikacılar aracılığıyla medya ve uluslararası ilişkiler alanında da çeşitli kollar kurmuştur. Bu da Şii dini mercinin genel olarak uluslararası ilişkilerde, özelde ise Irak siyasetindeki rolünü teyit ediyor. Bu ise Şii dini merci ne kadar şeri sabiteleri koruyan kurumsal bir sistem olursa, rolünün ve çeşitli düzeylerdeki uluslararası varlığının da o kadar büyük olacağı anlamına geliyor.

Necef’teki dini merci, şu an birçok farklı zorlukla karşı karşıya. Bu zorlukların başında da Irak'ın siyasi istikrarı geliyor. Bu yüzden siyasi sahne müdahalesinden bu yana, özellikle son zamanlarda Temsilciler Meclisi ile Irak hükümeti arasında bazı siyasi tutumlarda ve meselelerde tartışmalara tanık olduğumuz Irak'ın iç durumunun istikrarını korumaya çalışıyor. Söz konusu tartışmalar, Irak halkının hayat şartlarının iyileştirilmesi ve değişimin yanı sıra siyaset, kamu hizmetleri ve ekonomi alanlarında reform talebiyle kitlesel gösteriler için sokağa dökülmelerine neden oldu.

Şii dini mercii sessizliğini korurken, birliğin sağlanması ve kan dökülmesinin önlenmesi adına müdahale etmemeyi ve taraf tutmamayı tercih etti. Bunun yanında bazı siyasi partilerin, Şii dini mercinin siyasi durumun iyileştirilmesi ve yolsuzlukla mücadele ile ilgili talimatlarına uymaması, farklı mezheplerden tüm siyasilere kapılarını kapatmasına ve dini mercilerin görüşlerinin ve önerilerinin aktarıldığı yayın araçlarından biri olarak kabul edilen cuma hutbelerinde siyasi mesaj vermeyi bırakmasına yol açtı.

Şii dini merci Ayetullah Ali es-Sistani’nin 2021 yılında çekilmiş bir fotoğrafı (AFP)
Şii dini merci Ayetullah Ali es-Sistani’nin 2021 yılında çekilmiş bir fotoğrafı (AFP)

Şii dini mercinin karşı karşıya olduğu bir diğer zorluk ise son dönemde Irak'ın istikrarını ve egemenliğini tehdit eden sorunlardan biri olan Irak topraklarındaki bölgesel ve uluslararası gerginlikler ile çatışmalar. Iraklı yetkililerin Uluslararası Koalisyon güçlerinin Irak topraklarından ayrılmasının yollarını aradığı bir dönemde bölgedeki çatışmalar da arttı.

Öte yandan özelde Irak'ın ve genel olarak ise tüm dünyanın karşı karşıya olduğu yerel, bölgesel ve uluslararası zorluklar da Şii dini mercinin karşılaştığı zorluklar arasında yer alıyor. Bu da Şii dini merciyi doğrudan katılım, özel görüşmeler ve yönlendirici açıklamalarla medya kuruluşlarını yoğun bir şekilde harekete geçirmeye ve sahada geniş bir yer tutmaya itti.

Diğer taraftan Şii dini mercinin Irak halkının genel çıkarları gereği siyasi konulara müdahalesi, bazılarının din ile siyaseti birbirinden ayırma ilkesini benimsemesi ve rolünü fıkhi konularla sınırlandırması yönünde çağrıda bulunmasına neden oldu. Fakat Şii dini mercii farklı düşünüyordu. Necef’teki Şii dini mercinin çalışma yöntemine ve sistemine katılsak da katılmasak da nispeten de olsa Irak'ta güvenlik ve istikrarı sağlamayı başardığı bir gerçek.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Suriyeli Yahudiler Şam'daki Faranj Sinagogu’nda ibadet ediyor

Eski Şam'ın Yahudi Mahallesi'ndeki el- Faranj Sinagogu’nda ibadet eden bir Yahudi, 29 Nisan 2025. (AFP)
Eski Şam'ın Yahudi Mahallesi'ndeki el- Faranj Sinagogu’nda ibadet eden bir Yahudi, 29 Nisan 2025. (AFP)
TT

Suriyeli Yahudiler Şam'daki Faranj Sinagogu’nda ibadet ediyor

Eski Şam'ın Yahudi Mahallesi'ndeki el- Faranj Sinagogu’nda ibadet eden bir Yahudi, 29 Nisan 2025. (AFP)
Eski Şam'ın Yahudi Mahallesi'ndeki el- Faranj Sinagogu’nda ibadet eden bir Yahudi, 29 Nisan 2025. (AFP)

AFP fotoğrafçısı, ABD'de yaşayan Suriyeli Yahudilerden oluşan bir heyetin bugün Şam'ın eski şehrindeki el- Faranj Sinagogu’nda (Frenk sinagogu) ibadet ettiğini ve bunun Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden bu yana Suriye'nin başkentine yapılan bir dizi ziyaretin parçası olduğunu söyledi.

Ziyaret, Suriye'deki Yahudi topluluğunun lideri Bahur Chamntoub’un geçen hafta ortasında kimliği belirsiz saldırganların Yahudi mezarlığına girerek Yahudi mistisizminin sembolü olan Haham Hayyim Vital'in mezarını tahrip ettiklerini açıklamasının ardından gerçekleşti.

Görsel kaldırıldı.Eski Şam'ın Yahudi Mahallesi'ndeki el- Faranj Sinagogu’nda Tevrat'ın el yazmasını taşıyan bir haham, 29 Nisan 2025. (AFP)

Ziyaret heyetinde, Suriye'yi terk eden son haham olan ve 1990'ların başında ülkeyi terk eden binlerce Suriyeli Yahudi arasında yer alan Yusuf Hamra'nın oğlu Haham Henry Hamra da yer aldı. Yusuf Hamra, ayrılışından bu yana ilk kez geçtiğimiz şubat ayında oğluyla birlikte Şam'ı ziyaret etmişti.

Henry Hamra, Suriye'deki 20'den fazla sinagogdan biri olan el- Faranj Sinagogu’nda, aralarında Brooklyn'deki Suriye Yahudi cemaatinden Victor Kemil'in de bulunduğu heyet üyelerinin huzurunda sabah ibadetini yönetti.

Görsel kaldırıldı.Eski Şam'ın Yahudi Mahallesi'ndeki el- Faranj Sinagogu’nda ibadet eden Yahudi erkekler, 29 Nisan 2025. (AFP)

Kemil AFP'ye yaptığı açıklamada, ziyaretin ‘yakında Suriye'yi ziyaret edecek daha büyük bir heyetin hazırlıklarının’ parçası olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Kemil, “Sinagogu ve buradaki toplumu en azından ziyaretçi kabul etmeye hazırlamak istiyoruz. Umuyoruz ki, ülkedeki durum iyileşir ve geri dönmeyi ya da turizm için gelmeyi daha fazla düşünmeye başlarlar. Biz gururlu Suriyeli Yahudileriz ve çocuklarımız da bizim ne kadar gururlu olduğumuzu biliyorlar. Bu mirası ve bu tarihi kesinlikle sevecekler” ifadelerini kullandı.

Kemil, heyetin dün Şam'da, Şam'daki Yahudi mezarlığında gömülü olan Haham Vital'in ölüm yıldönümünü andığını söyledi.

Anma töreni, geçen hafta kimliği belirsiz saldırganların mezarlıkta Vital'in mezarının bulunduğu bölüme girmelerinin ardından gerçekleşti.

Görsel kaldırıldı.ABD'de yaşayan Suriyeli Yahudilerden oluşan bir heyet, Eski Şam'daki el- Faranj Sinagogu'nda ibadet ediyor. (AFP)

Suriye'deki Yahudi topluluğunun lideri Bahur Chamntoub cuma günü Facebook'ta yaptığı paylaşımda, kimliği belirsiz kişilerin ‘tarihi eser aramak için Haham Vital’in mezarının yanındaki alanı kazdıklarını’ belirtti. Chamntoub, “Bölgeden sorumlu yetkilileri bilgilendirdik. Onlar da vandalizmin gerçekleştiği yeri incelediler ve olayın sorumlularını bulacaklarına dair söz verdiler” dedi.

İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı adına geçtiğimiz pazar günü Chamntoub tarafından yayınlanan açıklamada, “Haham Hayyim Vital'in mezarına yapılan saygısızlık karşısında derin bir şok ve üzüntü duyuyoruz” denildi. Açıklamada ayrıca, ‘Suriye hükümeti, Yahudi kutsal mekanlarını, sinagoglarını ve mezarlıklarını acilen emniyete almaya” çağrıldı.

AFP'ye konuşan Kemil, “Olayın amacını bilmiyoruz ve amacın hahamın kemiklerine dokunmak, taşımak ya da saygısızlık etmek olup olmadığını öğrenmeye çalışıyoruz. Bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Haham bizim için çok önemli ve gömülü olduğu yer bizim için sonsuza kadar önemli kalacak” ifadelerini kullandı.

Suriye’deki çatışma yıllarında, Şam’ın Cobar mahallesinde bulunan ve dünyanın dört bir yanından gelen Yahudiler için kutsal bir yer olan eski bir sinagog yağmalanmış ve ağır hasar görmüştü.

Suriye'deki varlıkları milattan önceki yüzyıllara kadar uzanan Yahudiler, Esed ailesinin yönetimi sırasında dinlerinin gereklerini yerine getirme özgürlüğüne sahipti. Ancak Esed rejimi 1992 yılına kadar hareketlerini kısıtladı ve seyahat etmelerini engelledi. Seyahat etmelerine izin verildikten sonra sayıları yaklaşık 5 binden şu anda Şam'da ikamet eden 7 yaşlı kişiye düştü.

Görsel kaldırıldı.Eski Şam'ın Yahudi Mahallesi'ndeki el- Faranj Sinagogu’nda Tevrat'ın el yazmasını taşıyan bir Yahudi, 29 Nisan 2025.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera liderliğindeki yeni yetkililer, Suriye'nin geleceğinin inşasına ve güvenliğinin sağlanmasına tüm toplulukları dahil etme sözü verirken, azınlıklar arasında zaman zaman yaşanan ihlaller nedeniyle kaygılar yaşanıyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani, New York'a yaptığı bir ziyaret kapsamında, New York'taki Suriyeli Yahudi toplumundan bir heyetle görüştü. Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığına göre Şeybani, görüşmede ‘iletişim ve anlayış köprülerinin güçlendirilmesinin önemini’ ele aldı.