Irak ve Türkiye ‘tampon bölge’ ve su anlaşmasına yakın

Hakan Fidan dün Bağdat’taki Irak Dışişleri Bakanlığı binasına geldiğinde (AFP)
Hakan Fidan dün Bağdat’taki Irak Dışişleri Bakanlığı binasına geldiğinde (AFP)
TT

Irak ve Türkiye ‘tampon bölge’ ve su anlaşmasına yakın

Hakan Fidan dün Bağdat’taki Irak Dışişleri Bakanlığı binasına geldiğinde (AFP)
Hakan Fidan dün Bağdat’taki Irak Dışişleri Bakanlığı binasına geldiğinde (AFP)

Iraklı ve Türk kaynaklar, iki ülkenin PKK’ya karşı yürütülen askeri operasyon sırasında ülkenin kuzeyinde oluşturulacak bir ‘tampon bölge’ üzerinde anlaşmaya yakın olduğunu söyledi.

Kaynaklar, devam eden istişareler kapsamında su ve enerji anlaşmasından da bahsetti.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ile İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu dün (Çarşamba) Bağdat’ı ziyaret etti.

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Fidan’ı karşılarken yaptığı basın açıklamasında, görüşmelerde siyasi istişarelerde bulunacaklarını söyledi.

PKK’ya karşı yürütülen askeri operasyonlara ilişkin ‘güvenlik istişareleri’ yapılan görüşmede, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) Türk üslerinin bulunduğu bölgenin, Kandil Dağı dahil olmak üzere PKK’nın faaliyet gösterdiği tüm bölgelere ulaşan bir ‘güvenlik kuşağı’ haline getirilmesi müzakere edildi.

Bir kaynak, askeri operasyonun amacını anlatırken ‘tampon bölge’ ifadesini kullanarak, Irak’taki PKK ile Suriye’nin kuzeyindeki YPG arasındaki bağlantıyı koparmak amacıyla, Ankara’nın Suriye’de olduğu gibi bu bölgenin 30 ila 40 kilometre derinliğe kadar uzanmasını istediğini söyledi.

Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Deniz Albay Zeki Aktürk dün yaptığı açıklamada, Türk ve Irak tarafının terörle mücadele konusunda ortak bir anlayış geliştirmeyi görüştüğünü söyledi.

Kaynaklar, Türkiye'nin, Erbil'in desteği, Bağdat ve Haşdi Şabi'nin istihbarat rolüyle, PKK'ya karşı geniş bir askeri operasyon başlatmak istediğini ve ilgili yetkililerin Süleymaniye ve Sincar bölgelerinde sıkı güvenlik önlemleri almasının gerektiğini bildirdi.

Iraklı yetkililer bu bilgi hakkında yorum yapmayı reddetti.

Ancak Koordinasyon Çerçevesi koalisyonundan bir lider, “Bağdat ve Ankara, PKK’nın tehlikeleri konusunda ortak algıya ulaştı” değerlendirmesinde bulundu. Söz konusu lider, Türklerin, PKK’nın faaliyetini sürdürmesinin “kalkınma yolunun oluşmasını engelleyeceği” yönündeki endişelerini dile getirdiğini belirtti.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.