İsrail ordusu geride yıkım ve onlarca ceset bırakarak Şifa Hastanesi'nden çekiliyor

21 hastanın öldüğü iki haftalık askeri operasyonun ardından geride yıkım ve onlarca ceset kaldı.

Şifa Hastanesi ve çevresindeki yıkımdan bir görünüm (AFP)
Şifa Hastanesi ve çevresindeki yıkımdan bir görünüm (AFP)
TT

İsrail ordusu geride yıkım ve onlarca ceset bırakarak Şifa Hastanesi'nden çekiliyor

Şifa Hastanesi ve çevresindeki yıkımdan bir görünüm (AFP)
Şifa Hastanesi ve çevresindeki yıkımdan bir görünüm (AFP)

Hamas’a bağlı Sağlık Bakanlığı bugün (pazartesi) yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun Gazze'deki Şifa Tıp Kompleksi'nden çekildiğini duyurdu. Bakanlık ayrıca hastane ile çevresindeki mahallelerde iki hafta süren askeri operasyonun ardından ‘onlarca ceset’ ve ‘çok büyük’ hasar tespit edildiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre Bakanlık, ‘İşgalcilerin Şifa Tıp Kompleksi'ndeki binaları yakıp tamamen hizmet dışı bıraktıktan sonra geri çekildiğini, kompleksin içindeki ve etrafındaki binalardaki yıkımın boyutunun çok büyük olduğunu’ bildirdi.

Bakanlık tarafından yapılan açıklamada “Şifa Tıp Kompleksi'nin içinden ve çevresinden bazıları çürümüş onlarca şehit cesedi çıkarıldı. Bazı cesetler, tanklar ve askeri buldozerler tarafından ezilerek parçalanmış vaziyetteydi. Morg, avlular ve hastane koridorları da dahil olmak üzere Şifa Hastanesi'ndeki tüm binalar yakıldı ya da hasar gördü” ifadeleri yer aldı.

Şifa Tıp Kompleksi'ndeki askeri operasyonun sona erdiğini duyuran İsrail ordusu, 18 Mart'ta ‘bölgede üst düzey Hamas yetkililerin’ bulunduğuna dair istihbarat bilgilerinin ardından Gazze'deki en büyük sağlık kompleksine ‘hassas’ bir askeri operasyon başlattığını bildirdi.

Gazze'de Hamas'a karşı savaşın başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana İsrail ordusu bu hastaneye ikinci kez operasyon düzenledi.

AFP muhabiri ve olay yerindeki tanıklar İsrail tanklarının ve askeri araçlarının hastaneden çekildiğini gördüklerini doğruladı. Tanıklar, kompleksin içinde çok sayıda binanın hasar gördüğünü, bazılarında ise yangın belirtileri görüldüğünü aktardı.

Hamas hükümetinin medya ofisi, ordunun ‘tanklarının ve araçlarının Şifa Tıp Kompleksi'nden geri çekilmesini örtbas etmek için’ hava saldırıları ve bombardıman başlattığını söyledi.

İsrail ordusu daha önce Şifa Tıp Kompleksi bölgesinde 200'den fazla Hamas militanını etkisiz hale getirdiğini duyurmuş ve ‘son’ militan yakalanana kadar askeri operasyonu sürdürme sözü vermişti.

devfed
Gazze'deki Şifa Hastanesi'nin yakınında duran bir İsrail askeri (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dün (pazar) yaptığı açıklamada hastanede halen 107 hasta ve 50 sağlık çalışanının bulunduğunu duyurdu.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, İsrail askeri operasyonunun başladığı 18 Mart'tan bu yana Şifa Hastanesi'nde 21 hastanın öldüğünü ve hastanede her 15 kişi için sadece bir şişe su bulunduğunu söyledi.

Aksa Hastanesi de vuruldu

WHO'nun Mart ayı sonunda yayınladığı rakamlara göre Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin üçte birinden azı hâlâ kısmen çalışıyor.

Savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana İsrail ordusu, Hamas'ı faaliyetlerine kılıf olarak kullanmakla suçlayarak hastaneleri, sağlık tesislerini ve çevrelerini hedef alan bir dizi operasyon başlattı. Ancak Hamas, savaşçılarının Şifa Hastanesi ve diğer sağlık tesislerini kullandığını şiddetle reddetti.

WHO dün (pazar) İsrail'in Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Balah'ta bulunan Aksa Şehitleri Hastanesi’ne düzenlediği saldırıda dört kişinin öldüğünü ve 17 kişinin de yaralandığını duyurdu.

Tedros, X platformu aracılığıyla yaptığı açıklamada “Bir WHO ekibi Gazze'deki Aksa Hastanesi'nde insani yardım görevindeyken, hastane yerleşkesi bir İsrail hava saldırısıyla vuruldu. Saldırıda dört kişi öldü, 17 kişi de yaralandı” ifadelerini kullandı. Tedros, WHO çalışanlarının güvende olduğunu da sözlerine ekledi.

Sınır Tanımayan Doktorlar da söz konusu saldırının İsrail tarafından gerçekleştirildiğini doğruladı. Sınır Tanımayan Doktorlar koordinatörlerinden birinin “Ekibimiz yakınlarda bir patlama sesi duyunca, yaptıkları işi bırakıp hastanenin içine sığındılar” ifadesini kullandığı aktarıldı.

İsrail ordusu, bir hava kuvvetleri uçağının ‘Deyr el-Balah bölgesindeki Aksa Hastanesi’nin avlusunda konuşlanmış teröristleri ve İslami Cihad'ın operasyonel komuta merkezini vurduğunu’ söyledi. Açıklamada “Bu hassas saldırıdan sonra Aksa Hastanesi binası zarar görmedi ve işlevi etkilenmedi” ifadesi yer aldı.

Şifa Tıp Kompleksi’ndeki askeri operasyona paralel olarak Hamas, İsrail güçlerinin Nasır Hastanesi yerleşkesinde olduğunu açıklarken, Filistin Kızılayı Han Yunus kentinde bulunan el-Emel Hastanesi'nde operasyonlar yapıldığını bildirdi.

600 asker öldürüldü

Devam eden savaş 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail'in güneyine düzenlediği ve çoğu sivil bin 160 kişinin ölümüne yol açan saldırının ardından patlak verdi.

Hükümet medya ofisi, İsrail'in Han Yunus, Deyr el-Balah ve Refah dahil olmak üzere çeşitli bölgelere hava saldırıları düzenlediğini duyurdu.

Görgü tanıkları, İsrail ordusu ile Hamas arasında Han Yunus şehir merkezinde (güney) ve Gazze şehrindeki (kuzey) er-Rimal ve Tel el-Heva mahallelerinde çatışmalar yaşandığını bildirdi.

İsrail ordusu bugün (pazartesi) yaptığı açıklamada savaşın başlamasından bu yana 600 askerinin öldürüldüğünü ve bunların en az 256'sının kara operasyonlarının başlamasından bu yana Gazze Şeridi içinde olduğunu duyurdu.

Ayrıca öldürülen askerlerin yarısından fazlası Hamas saldırısı sırasında öldürülürken, diğerleri Gazze'de savaşın başlamasından bu yana gerilimin arttığı işgal altındaki Batı Şeria'da ya da Hizbullah ile her gün sınır ötesi çatışmaların yaşandığı İsrail'in kuzeyinde öldürüldü.

İsrail acil servisleri dün gece, İsrail'in güneyindeki Aşdod kenti yakınlarındaki bir alışveriş merkezinde bir kişinin üç kişiyi bıçaklayarak yaraladığını duyurdu.

Netanyahu'ya baskı

Savaş altıncı ayına yaklaşırken, dün fıtığını aldırmak için başarılı bir ameliyat geçiren İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu üzerindeki sokak baskısı artıyor.

Protestoların ikinci gecesinde binlerce İsrailli, ateşkes ve takas anlaşmasına varmayı amaçlayan müzakerelerin çıkmaza girdiği bir dönemde, Netanyahu'nun istifasını ve Gazze'de tutulan esirlerin serbest bırakılmasını talep etmek üzere dün gece Kudüs'te gösteri düzenledi.

Göstericiler daha önce Knesset önünde toplanıp İsrail bayrakları salladıktan sonra şehirdeki ana bir otoyolu kapatmıştı. Netanyahu'nun ‘gitmesi gerektiği’ yönünde slogan atan göstericileri geri püskürtmek için polis tazyikli su kullandı.



Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
TT

Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)

Fas'taki Z kuşağı protestolarında gözaltına alınan gençlere kötü muamele edilmesi tepki çekti.

Guardian'ın irtibata geçtiği aile ve avukatlar, gözaltındaki gençlerin polis merkezlerinde dövüldüğünü, saatlerce yiyecek ve su verilmeden tutulduğunu ve bazı durumlarda kendilerine zorla ifade imzalatıldığını savunuyor.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir anne, 18 yaşındaki oğlunun protestolara katılmamasına rağmen iki aydan uzun süredir gözaltında tutulduğunu söylüyor:  

Oğlum bir eyleme bile katılmamıştı. Bir büfede yemek yerken gözaltına alındı. Tutuklanırken o kadar kötü dövüldü ki bazı dişleri kırıldı.

Anne, oğlunun polis merkezinde ifade tutanaklarını imzalamayı reddettiği için yeniden dövüldüğünü de sözlerine ekledi. 

Sivil toplum kuruluşu (STK) Fas İnsan Hakları Derneği (AMDH) de bazı kadın protestocuların taciz, hakaret ve cinsiyetçi söylemlere maruz kaldığını aktarıyor.  

Haberde, Agadir yakınlarındaki Lqliaa kasabasında 1 Ekim'de düzenlenen gösterilerde üç protestocunun güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürüldüğü iddiası da paylaşılıyor. 

Olayda 12 yaşındaki çocuklar da dahil 14 protestocunun yaralandığı belirtiliyor. Yetkililerse bir grup eylemcinin polis karakoluna saldırdığını, ekiplerin de buna karşılık verdiğini savunuyor. 

Uluslararası Af Örgütü'ne göre şimdiye dek protestolarla bağlantılı olarak 2 bin 400'den fazla kişi hakkında hukuki işlem başlatıldı. 

AMDH, duruşmalarda avukatların bulunmadığına, soruşturmaların yetersiz yürütüldüğüne ve masumiyet karinesinin uygulanmadığına dikkat çekiyor. Onlarca kişiye 15 yıla varan hapis cezaları verildiği aktarılıyor. Çocuklar da dahil birçok göstericinin davası sürüyor.

STK'nin Marakeş şubesinden Mustapha Elfaz, "Gençlerin polis gözetiminde işkence gördüklerine dair korkunç tanıklıklar duyduk" diyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Ahmed Benchemsi şunları söylüyor: 

Hükümet açıkça korktu ve herhangi bir muhalefet biçimine müsamaha göstermeyecekleri yönünde güçlü bir mesaj vermek için böyle bir baskıya başvurdu.

Eylülde patlak veren eylemlerde halk, en az 11 kentte yolsuzluğu protesto etmek için sokaklara dökülmüştü.

Göstericiler, Rabat yönetiminin sağlık ve eğitimi önemsemeyip uluslararası spor organizasyonlarına para akıttığını savunuyor. İspanya ve Portekiz'le birlikte 2030 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmaya hazırlanan ülkede "Stadyumlar burada, hastaneler nerede?" sloganları duyulmuştu. 

Z Kuşağı 212 ve Fas Gençliğinin Sesleri gibi örgütlerin liderlik ettiği protestolar barışçıl başlasa da güvenlik güçleriyle çatışmalar nedeniyle üç kişi yaşamını yitirmiş, 600'den fazla kişi yaralanmıştı.

Independent Türkçe, Guardian, News International


İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
TT

İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aylarca beklettikten sonra Mısır ile yapılan en büyük doğal gaz anlaşmasına onay vermesi, iki lider arasında olası bir zirveye ilişkin İsrail basınında yeni iddialar doğurdu. Ancak Kahire cephesi sessizliğini koruyor.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı bilgilere göre Netanyahu ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi arasında ABD’de bir görüşme düzenlenmesi gündemde. Ancak sürece yakın Mısırlı bir kaynak, böyle bir buluşmanın kolay olmayacağını belirterek, “Gaz anlaşması tek başına bunu sağlamaz. İsrail’in Gazze anlaşmasını uygulamada ilerleme göstermesi ve Mısır’ın güvenliğini garanti etmesi gerekir. Bölgedeki tansiyon bitmiş değil ve ekonomik çıkar niteliğindeki bir gaz anlaşması bu durumu değiştirmez” değerlendirmesinde bulundu.

CNN’e konuşan bir İsrailli kaynak, Netanyahu’nun gaz anlaşmasına yönelik ilanının “olası Netanyahu–Sisi görüşmesi için hazırlıkların bir parçası” olduğunu aktardı.

Netanyahu’nun bu ay içinde ABD’ye giderek Başkan Donald Trump ile Florida’daki Mar-a-Lago’da görüşmesi bekleniyor. Aynı kaynaklara göre, İsrail hükümeti anlaşmaya resmi onayı aylarca geciktirdikten sonra, sonunda Trump yönetiminin baskısıyla onay verdi. Washington yönetimi, Netanyahu ile Sisi’yi bir araya getirerek bölgesel barış girişimlerini ve “İbrahim Anlaşmaları”nın kapsamını genişletmek istiyor.

Netanyahu çarşamba gecesi yaptığı televizyon konuşmasında, “İsrail tarihindeki en büyük gaz anlaşmasına onay verdim. Anlaşmanın değeri 112 milyar şekel (34.7 milyar dolar). Bunun 58 milyar şekeli (18 milyar dolar) devlet hazinesine girecek” açıklamasını yaptı ve anlaşmanın Amerikan Chevron şirketi ile İsrailli ortaklar üzerinden Mısır’a gaz ihracatını içerdiğini söyledi.

wscf
Deyr el-Belah’taki geçici Filistinli kampından bir kare (AFP)

İsrail ve Mısır, 1979’da barış anlaşması imzalamış olsa da iki lider yaklaşık on yıldır kamuoyu önünde görüşmedi. Kahire’den ise söz konusu iddialara ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Mısırlı düşünür Abdülmünim Said, olası zirveye dair, “Benim için geçerli olan sadece Kahire’den gelen açıklamalardır” diyerek, gaz onayının barış sürecini canlandırıp canlandıramayacağının belirsiz olduğunu ifade etti. Said, “Bu durum sadece ekonomik bir anlaşma olarak kalabilir ve siyasi sonuç doğurmayabilir” dedi.

İsrail medyası ise iddiayı güçlendiren haberlerle çıktı. İsrail Kamu Yayın Kurumu, anlaşmanın Netanyahu ile Sisi arasında bu ay sonunda Florida’da bir görüşme ihtimalini doğurduğunu yazdı. Yedioth Ahronoth ve Kanal 12 de anlaşmanın Netanyahu–Trump–Sisi üçlü zirvesinin önünü açabileceğini aktardı; ayrıca Mısırlı tarafın, görüşmeye katılmak için anlaşma onayını şart koştuğunu belirtti.

Haberlere göre iki lider savaşın başlangıcından bu yana kamuoyuna açık şekilde konuşmadı ve taraflar arasındaki ilişkiler oldukça gergin. Kanal 12, Sisi’nin Temmuz ayında iç ve dış eleştirilere rağmen anlaşmayı kabul ettiğini, ancak İsrail hükümetinin beş ay boyunca süreci geciktirdiğini yazdı.

Aynı kaynaklara göre Mısır, Gazze’deki ateşkes sürecinde ilerleme sağlanmadan ve İsrail’in Gazze–Mısır sınır hattı olan Filadelfi Koridoru’ndan ve Nitsarim bölgesinden çekilmeden zirveye sıcak bakmıyor. Jerusalem Post da, gaz anlaşmasının üçlü zirve için gerekli siyasi tavizlerden yalnızca biri olduğunu kaydetti.

Mısırlı parlamenter Mustafa Bekri ise, gaz anlaşması ile olası liderler zirvesi arasında bağ kurulmasını reddetti. Bekri, İsrail kaynaklarından gelen iddialara itibar edilmemesi gerektiğini, esas olanın resmi Mısır tutumu olduğunu belirterek, “Mısır’ın pozisyonu nettir: Filistin halkının haklarının korunması ve Mısır’ın güvenliğinin garanti altına alınması vazgeçilmezdir” dedi.


Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
TT

Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)

Suriye hükümeti ile Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yürütülen entegrasyon görüşmelerine ilişkin kaynaklar, tarafların yıl sonunda dolacak süre öncesinde tıkanan anlaşmayı ilerletmek için yoğun çaba gösterdiğini aktardı.

Şarku'l Avsat'ın sürece yakın Suriyeli, Kürt ve Batılı kaynaklardan edindiği bilgilere göre taraflar son günlerde temaslarını yoğunlaştırdı. Ancak görüşmelerdeki gecikmelerin yarattığı memnuniyetsizlik dikkat çekiyor. Kaynaklar, mevcut şartlarda anlaşmayı ileriye taşıyacak büyük bir sıçrama beklentisinin zayıf olduğunu belirtiyor.

Beş farklı kaynağa göre, geçici Suriye hükümeti, kuzeydoğu bölgesini kontrol eden Kürt güçlerine bir öneri sundu. Kaynaklar Şam yönetiminin söz konusu öneride, yaklaşık 50 bin savaşçıdan oluşan SDG’nin üç ana tümen ve daha küçük birlikler halinde yeniden yapılandırılmasına kapı araladığı bilgisini verdi.

Öneriye göre SDG, komuta zincirinin bir bölümünden vazgeçecek ve kontrol ettiği bölgeleri Suriye ordu birliklerine açacak.

Ancak kaynaklar, bu planın hayata geçip geçmeyeceğinin belirsiz olduğunu vurguladı. Birçok yetkili, yıl sonuna kısa süre kalmışken kapsamlı bir anlaşmaya varma ihtimalinin zayıf olduğunu, daha fazla müzakereye ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.