Lübnanlı çeteler Suriye ile sınır geçişlerini kontrol ediyor ve kendi kanunlarını dayatıyor

Çetelerin uzmanlık alanları: kaçakçılık, adam kaçırma ve insan kaçakçılığı

 Lübnan-Suriye sınırındaki bir geçit noktası (el-Merkeziyye)
Lübnan-Suriye sınırındaki bir geçit noktası (el-Merkeziyye)
TT

Lübnanlı çeteler Suriye ile sınır geçişlerini kontrol ediyor ve kendi kanunlarını dayatıyor

 Lübnan-Suriye sınırındaki bir geçit noktası (el-Merkeziyye)
Lübnan-Suriye sınırındaki bir geçit noktası (el-Merkeziyye)

Lübnan Güçleri Partisi Koordinatörü Pascal Süleyman'ın 7 Nisan'da bir grup tarafından öldürülüp cesedinin Hermel'in kuzeyindeki bir Suriye köyüne atılması olayı henüz kapanmış değil. Diğer yandan Lübnan topraklarından çalınan onlarca aracın, Hermel'in kuzeyinde Lübnan ve Suriye'yi birbirine bağlayan yasadışı geçişlerden her gün Suriye topraklarına geçtiği biliniyor. Zira Lübnan-Suriye sınırındaki güvenlik zafiyeti bu bölgeleri her türlü olasılığa ve yasadışı faaliyete açık hale getiriyor. Pascal Süleyman'ın kaçırılması, öldürülmesi ve tasfiye edilmesi ilk değildi. Soruşturmalar, faillerin Cubeyl'deki Lehfed-Miyfuk bölgesinden Hermel'in kuzeyindeki Lübnan köylerine özgürce hareket ettiklerini gösteriyor.

Adam kaçırma ve fidye

Geçtiğimiz günlerde kimliği belirsiz saldırganlar, Suriyeli Muhammed Gassab'ı Rayak ile Baalbek arasındaki uluslararası yolda, yolun doğusundaki Brital kasabasının girişinde güpegündüz kaçırdı ve yasadışı bir sınır geçidinden Suriye'ye götürdü. Gassab, sosyal medya uygulamaları aracılığıyla Avrupa’ya götürüleceği yalanıyla kandırılmıştı. Lübnan Kamu Güvenliği Güçleri Genel Müdürlüğü, bu tür operasyonlarda profesyonel olan çeteler tarafından yönetilen ağlar tarafından kurulan tuzaklara düşülmemesi ve seyahat niyetiyle bu kişilere inanılmaması konusunda uyarıda bulunmuştu. Eşi Neriman el-Menur çarşamba gecesi ,Suriye'ye kaçırılan kocasının telefonundan, kocasının serbest bırakılması için 35 bin dolar fidye ödemesini talep eden bir kısa mesaj aldı. Mesajda, istenen miktarı fotoğraflayarak mesajı aldığı numaradan kaçıranlara göndermesi, ardından müzakerelerin tamamlanacağı ve teslim ve serbest bırakma yönteminin belirleneceği bildirilmişti. Şarku’l Avsat’a konuşan Neriman, beş çocuğunu doyuracak bir şeyi olmadığını, bu durumda gerekli miktarı nereden bulacağını sordu.

Her şeyi kaçırmak için 17 sınır geçidi

Lübnan devleti şu ana kadar Suriye sınırında kontrolü sağlayamadığı için Suriye köyleri uyuşturucu kaçakçılığı, Captagon hapları üretimi, adam kaçırma, hırsızlık ve Suriye'ye araba kaçakçılığı gibi alanlarda uzmanlaşmış çetelere ev sahipliği yapıyor. Son zamanlarda ortaya çıkan organ ticareti, insan kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, tecavüzler ve çoğu bölgedeki aşiretlere mensup ve Lübnan ile yakın bağları olan Lübnanlıların yaşadığı Suriye köylerinde konuşlanmış çeteler tarafından Suriyelilerin ve Lübnanlıların kaçırılmasından bahsetmiyorum bile. Söz konusu kasabalar ile Suriye ve Lübnan iç kesimleri arasında aşiretler tarafından kontrol edilen 17 yasadışı sınır geçidi bulunuyor. Hatta bu geçitlere aşiretlerin isimleri verilmiş: Allam Geçidi, el-Hac Hasan Geçidi, Nasıruddin Geçidi vb. Bu bölgeler Lübnan ve Suriye devletlerinin kontrolü dışında yaşıyor. Lübnan güvenlik güçleri bu bölgelere ancak Suriye güvenlik makamlarıyla koordinasyon halinde erişebiliyor. Aynı zamanda, buradaki sakinler Lübnanlı olduğu için Suriye güvenliğinin kontrolünden de uzaklar. Suriye güvenliği buralara ancak talep üzerine ve Lübnan güvenliği ile koordinasyon halinde müdahale edebilir ki bu da Pascal Süleyman'da olduğu gibi büyük bir suç işlendiğinde mümkün oluyor. Gugran, Hoş es-Seyyid Ali, el-Kasr, Beluzeh, Havik, Cermaş, el-Hammam, es-Safsaf, Zita ve İbş gibi Lübnanlıların yaşadığı Suriye köyleri arasında dağılmış olan bu köylerde yaklaşık sekiz bin kişi yaşıyor.

Her yöne kaçakçılık

Şarku’l Avsat'a konuşan bir güvenlik kaynağı, Suriye'den Lübnan'a ve Lübnan'dan Suriye'ye kaçakçılık yollarının, insan ticaretinin ve çalıntı arabaların bu sınır geçitlerinden geçtiğini söyledi. Kaynak, bölgedeki köylerin içinde silahlarıyla açıkça hareket eden çetelerin olduğunu, bu köylerin içinde ve sınır geçitlerinde özgürlüğün tadını çıkardıklarını, zira onları sorgulayacak kimsenin olmadığını belirtti. Bu durum, doğuda el-Kaa'dan başlayıp Sakiyeh Cuse'ye, oradan da sınırın Asi Nehri ile ayrıldığı Kuzey Lübnan vilayeti sınırlarına kadar uzanan 22 kilometre uzunluğundaki sınır şeridinde gerçekleşmekte olup, bu köyler üzerinde Suriye ya da Lübnan'ın hiçbir kontrolü olmaksızın, ihtiyaç ve talep doğrultusunda geçiş köprüleri inşa edilip kaldırılıyor. Lübnan-Suriye sınırındaki Matarba kasabasında, Lübnan Kamu Güvenliği Güçleri eski Genel Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim tarafından, aşiretlerin talebi üzerine, kanunsuzluk durumunu engellemek ve sınırı meşru bir şekilde kontrol etmek için resmi bir geçit açıldığında ise tartışmalar patlak vermişti. Ancak bu bölgelerde hüküm süren kanunsuzluğun bir sonucu olarak, Matarba sınır kapısındaki hareketlilik kontrolsüz ve tamamen denetimsiz kaldı. Hermel'in kuzeyinde bulunan Matarba sınır kapısından her iki yönde de günlük 30 ila 35 kişinin geçiş yaptığı kaydedildi.

Aşiretler ve Hizbullah arasında bir bağ

Lübnan Ordusu'nun Kara Hudut Alayı'nın gece dürbünleri ve gözetleme odalarının Lübnan sınırı boyunca, Şeba'dan Mesnaa'ya, birbirine bağlı yollardan oluşan bir ağ üzerinde, el-Kaa kasabasının dış mahallelerine kadar kuleler aracılığıyla sınırı geçen nesneleri tespit edebildiği sıkı bir gözetim yürütmesi ve kuzey bölgelerinin tüm olasılıklara açık kalması dikkat çekicidir. Bir güvenlik kaynağı, Hizbullah'ı aşiretlere bağlayan bir bağ olduğunu söylüyor. Hizbullah'ın aşiretlere karşı durmaya niyeti yok ve bölgedeki aşiretlerle ilişkilerinin bozulmasından korktuğu için nüfuzunu bu yönde kullanmıyor. Şarku’l Avsat'a konuşan güvenlik kaynağı, Pascal Süleyman cinayetini işlemekle suçlanan dört Suriyelinin tutuklanmasının, Lübnan-Suriye güvenlik koordinasyonu sonucunda 24 saatten kısa bir süre içinde gerçekleştiğini ve Lübnan Ordu Komutanı General Joseph Avn'ın bölgeye yaptığı ziyareti Pascal Süleyman cinayetinin faillerinden dördünün teslim edildiği güvenlik koordinasyonunun izlediğini söyledi. Kaynak, koordinasyonun tek başına, açık sınırlar ve yasaları ihlal eden çeteler yoluyla ülkenin güvenliğini bozan bu uzak karakollara son verebileceğini söyledi.



Trump–Netanyahu görüşmesi sonrası Gazze’de ikinci aşama tartışması

Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici barınakların arasında duran bir çocuk (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici barınakların arasında duran bir çocuk (AFP)
TT

Trump–Netanyahu görüşmesi sonrası Gazze’de ikinci aşama tartışması

Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici barınakların arasında duran bir çocuk (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici barınakların arasında duran bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının ocak ayı ortalarında başlayabileceği yönündeki söylentiler, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasındaki görüşmenin önemli sonuçları arasında yer aldı. Öte yandan İsrail kaynaklarından ‘aşamanın başlaması konusunda anlaşma sağlandığı, ancak uygulama mekanizmalarında hala boşluklar olduğu’ yönünde sızıntılar geldi.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre ikinci aşamada haftalarca süren durağanlığın ardından ortaya çıkan bu olası süreç, Washington'ın anlaşmayı uygulamaya istekli olmasına bağlı. İsrail'in ikinci aşamaya devam etmeyi kabul edeceği ve şartlarını, kontrolü altındaki bölgelerde yeniden inşa hakkı verecek ve Hamas'ı silahsızlandırma bahanesiyle geri çekilmemesini sağlayacak şekilde düzenleyeceği beklentileri arasında, bu durum geçtiğimiz ekim ayında yürürlüğe giren ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planını karmaşık hale getiriyor.

İsrail gazetesi Israel Hayom dün, Trump’ın Kaliforniya’daki Mar-a-Lago tatil köyünde Netanyahu ile yaptığı görüşmede, Gazze'deki planının ikinci aşamasını 15 Ocak'ta başlatması için Netanyahu'ya bir tarih belirlediğini bildirdi.

Bir diğer İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, İsrailli kaynaklara dayandırdığı haberinde Trump’ın Gazze'deki planını mümkün olan en kısa sürede uygulamaya koymayı taahhüt ettiğini ve ikinci aşamanın başlamasını Gazze Şeridi'nden son rehinenin cesedinin iadesi ile ilişkilendirmeme sözü verdiğini yazdı.

ABD merkezli Axios internet sitesi dün, iki kaynağa dayandırdığı haberinde, Netanyahu'nun, Trump'ın ekibiyle uygulama mekanizmaları konusunda anlaşmazlıkları olmasına rağmen, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesini kabul ettiğini bildirdi.

İsrail basını, Netanyahu ile Trump'ın yakın çevresi arasında ikinci aşamaya geçiş ve Hamas’ın ortadan kaldırılması konusunun atlanması konusunda önemli görüş ayrılıkları olduğunu ortaya koydu. Netanyahu ile görüşmesinin ardından Trump, Florida'da düzenlenen ortak basın toplantısında çoğu konuda anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Netanyahu ile Hamas'ın silahsızlandırılması konusunda konuştuğunu da sözlerine ekleyen Trump, Hamas’ın ‘bunu yapmak için çok az zamanı olduğunu, aksi takdirde ağır bir bedel ödeyeceğini’ vurguladı. Ancak, Hamas tamamen silahsızlandırılmadan önce İsrail'in Gazze'den askerlerini çekip çekmeyeceği sorulduğunda, “Bu daha sonra konuşacağımız başka bir konu” yanıtını verdi.

vgt
ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'deki savaşı sona erdirme planının ikinci aşaması halen bazı eksikliklerle karşı karşıya (Mısır Başkanlığı)

Al-Farabi Stratejik Araştırmalar Merkezi Genel Sekreteri Dr. Muhtar Gubbaşi, tarih belirleme konusunun Washington'ın iradesine ve İsrail'in uygulamasına bağlı olduğunu düşünüyor. Dr. Gubbaşi’ye göre pazartesi günü Trump ve Netanyahu arasında yapılan toplantıda yaşananlar, birden fazla konuda ortak koordinasyonlarına rağmen Trump'ın işleri hızla ilerletmeye istekli olduğunu gösteriyor.

Öte yandan Filistinli siyasi analist Abdulmehdi Mattava’ya göre Trump ve İsrailli yetkililerin farklı vizyonlara sahip olduğu açık. Trump, hızlı hareket etmek istiyor, ancak silahsızlanma engeliyle karşı karşıya, İsrail ise ikinci aşamayı bölmek istiyor, bu da o aşamada takılıp kalacağımız anlamına geliyor.

Mattava, ikinci aşamanın planlandığı gibi başlamasını bekliyor. Bu aşamada, sınır kapılarının açılması, yardım kamyonlarının sayısının artırılması, bir ‘barış konseyi’ ve Gazze Şeridi’ni yönetmek için bir komite atanması gibi adımlar atılacak. Bunun yanında Washington, Hamas'ın silahsızlandırılması konusunda bir anlaşmaya varılamaması halinde İsrail'in kontrolündeki bölgelerde yeniden inşa çalışmalarına başlamasına izin verecek.

Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamaya göre Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, CNN televizyonuna verdiği röportajda “Mısır, Gazze'deki ateşkesi istikrara kavuşturmak ve ikinci aşamaya geçmek, erken iyileşme ve yeniden inşa çabalarına devam etmek için çabalarını sürdürecek” dedi.

fvgb
Gazze şehrinin sahil şeridinde sıralanan ve Filistinli mültecileri sert kış koşullarından koruyan çadırlar (AFP)

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım, Netanyahu'nun Trump ile görüşmesinden önce yaptığı açıklamada, Hamas’ın ‘Başkan Trump’ın Gazze Şeridi ve tüm bölgede barışı sağlama yeteneğine güvenmeye devam ettiğini’ söyledi.

Kasım, Trump'a ‘İsrail'e daha fazla baskı uygulayarak Şarm ei-Şeyh'te alınan kararlara uymasını sağlaması’ çağrısında bulundu.

Kasım, Hamas'ın silahsızlandırılması talepleri hakkında resmi bir yorumda bulunmadı, ancak Hamas, daha önce bunun için bazı koşullar belirlemişti.

Öte yandan İsrail'in engellerinin ikinci aşamanın hızlı ilerlemesini geciktireceğini, ancak Mısır'ın bu engelleri aşmak için çabalarını sürdüreceğini düşünen Gubbaşi, “İsrail'in Trump ile yapılan görüşmenin sonuçlarına bağlılığı ışığında, ikinci aşamanın başlangıç tarihi veya gecikmesi konusunda her şey mümkün” diye ekledi.


Sudan hükümeti "2026 acil durum bütçesini" onayladı ve bunu "mucize" olarak nitelendirdi

Sudan hükümeti Başbakan Dr. Kamil Idris başkanlığında toplantısını gerçekleştirdi (SUNA)
Sudan hükümeti Başbakan Dr. Kamil Idris başkanlığında toplantısını gerçekleştirdi (SUNA)
TT

Sudan hükümeti "2026 acil durum bütçesini" onayladı ve bunu "mucize" olarak nitelendirdi

Sudan hükümeti Başbakan Dr. Kamil Idris başkanlığında toplantısını gerçekleştirdi (SUNA)
Sudan hükümeti Başbakan Dr. Kamil Idris başkanlığında toplantısını gerçekleştirdi (SUNA)

Sudan Başbakanı Dr. Kamil Idris, dün Bakanlar Kurulu tarafından onaylanan 2026 mali yılı için acil durum bütçesini "mucize" olarak nitelendirdi.

Maliye Bakanlığı'nı, olağanüstü koşullar altında harcamaları kontrol altına aldığı, devlet kaynaklarını etkin bir şekilde yönettiği ve gelirleri artırdığı için övdü.

Sudan Başbakanı, ilk "mucizenin" bütçenin yaklaşık yüzde 9'luk bir GSYİH büyüme oranı beklentisi olduğunu, ikincisinin ise 2026 yılı boyunca ortalama enflasyon oranının yüzde 65'e düşürülmesi olduğunu belirtti.

Maliye Bakanı Dr. Cibril İbrahim, bütçenin ücretlerin iyileştirilmesini ve hizmet sektörünün giriş seviyesinde iş imkanlarının sağlanmasını içerdiğini belirterek, gelir tabanının genişletilmesinin yatay genişlemeye bağlı olduğunu ve vatandaşlara yeni vergi yükleri getirmeyi gerektirmediğini açıkladı. Bütçe ayrıca, 2025 yılındaki %101,9'luk orana kıyasla, 2026 yılı için ortalama enflasyon oranını %65'e düşürmeyi hedefliyor.

İbrahim, bütçenin kamu maliyesini reforme etmeye, belirli harcamalara ve kamu giderlerine öncelik vermeye, silahlı kuvvetlerin ve güvenlik hizmetlerinin ihtiyaçlarını karşılamaya, bakanlıkların ve hükümet birimlerinin temel ihtiyaçlarını karşılamaya, ayrıca komşu ülkelerdeki yerinden edilmiş ve mülteci Sudanlıların koşullarını iyileştirmeye ve onlara insani yardım sağlama maliyetlerini karşılamaya odaklandığını belirtti.

Maliye Bakanı, savaşın devam eden zorluklarına rağmen 2025 bütçesinin performansının beklentileri aştığını, kamu gelirlerinin %147'lik bir performans oranına ulaştığını ve harcamaların temel ihtiyaçlara yönelik olarak sürdürüldüğünü açıkladı. Bakan, bütçenin Hartum'a dönüş için uygun bir ortam yaratmaya ve Hartum Havalimanı'nı rehabilite etmeye yönelik olduğunu ifade etti.


Tunus'ta olağanüstü hal bir ay daha uzatıldı

Tunus bayrağı (Reuters)
Tunus bayrağı (Reuters)
TT

Tunus'ta olağanüstü hal bir ay daha uzatıldı

Tunus bayrağı (Reuters)
Tunus bayrağı (Reuters)

Tunus, ülkedeki olağanüstü hal uygulamasını yarından 30 Ocak'a kadar geçerli olarak bir ay daha uzattı.

Uzatma kararı, Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından Resmi Gazete'de yayımlandı. Önceki uzatma, 2025 yılının tamamını kapsıyordu.

Ülkede olağanüstü hal, 24 Kasım 2015 tarihinde başkent merkezinde başkanlık güvenlik otobüsünü hedef alan ve 12 güvenlik görevlisi ile saldırının failinin de öldüğü ve DEAŞ’ın üstlendiği terörist bombalı saldırıdan bu yana on yıldan fazla bir süredir yürürlükte.