Yemen'de darbeciler muhalif medyaya yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

165 medya kuruluşu kapatılırken, 200 internet sitesine de erişim engeli konuldu.

Husilerin kontrolündeki bölgelerde birçok gazete yayın hayatını sonlandırırken sadece Husilere sadık olanlar kaldı. (X)
Husilerin kontrolündeki bölgelerde birçok gazete yayın hayatını sonlandırırken sadece Husilere sadık olanlar kaldı. (X)
TT

Yemen'de darbeciler muhalif medyaya yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Husilerin kontrolündeki bölgelerde birçok gazete yayın hayatını sonlandırırken sadece Husilere sadık olanlar kaldı. (X)
Husilerin kontrolündeki bölgelerde birçok gazete yayın hayatını sonlandırırken sadece Husilere sadık olanlar kaldı. (X)

Husiler, kontrolü altındaki bölgelerde faaliyet gösteren medya kuruluşları üzerindeki hakimiyetini sıkılaştırma çabalarının bir parçası olarak, muhalif medya kuruluşlarına lisans alma, para ödeme ve bu kuruluşların gelir kaynakları, finansmanı ve çalışanları hakkında bilgi verme gibi yeni kısıtlamalar getirdi.

Sana'daki bilgi sahibi kaynaklara göre medya sektörünü kontrol eden darbe liderleri, daha önce kapatılmamış, el konulmamış ve yasaklanmamış çeşitli medya kuruluşlarının yönetimini, yayın hayatlarına devam etmek için lisans almak üzere 45 günlük bir süre içinde, tanınmayan hükümetteki Enformasyon Bakanlığı'na çağırdı.

Sana sakinleriyle konuşan güvenlik personeli (Reuters) Sana sakinleriyle konuşan güvenlik personeli (Reuters)

Sana'daki üç medya kaynağı Şarku’l Avsat'a, örgütün kontrolü altındaki şehirlerde bir medya kuruluşuna verilen her lisans için ‘harç’ adı altında Husi liderlerinin cebine giren çeşitli miktarlarda para alındığını açıkladı.

Husi darbeciler, sahipleri ve yöneticileri, büyüklüğü ve gelir kaynakları hakkında ayrıntılı bilgilerin yanı sıra, her bir çalışanın isimleri, nitelikleri ve telefon numaraları, doğum yerleri, yaşadıkları evlerin ayrıntıları, arabaları ve eşyaları da dahil olmak üzere çalışanları hakkında bilgileri içeren listeler sunmadıkça, hiçbir medya kuruluşuna lisans verilmeyeceğini bildirdi.

Husiler söz konusu yaklaşımın medya ve siyasi söylemi birleştirmek için olduğunu iddia etti. Kaynakların aktardığına göre Husiler, belirtilen sürenin sona ermesinden sonra, bağımsız kanallar, gazeteler, internet siteleri ve daha önce Husilerle ittifaklarını ilan eden siyasi partiler ve örgütlerle bağlantılı olanlar da dahil olmak üzere, talimatlara uymayan tüm medya kuruluşlarını kapatmak, el koymak ve yasaklamak için geniş bir kampanya başlatmakla tehdit etti.

Şarku’l Avsat'a konuşan Sana'daki medya profesyonelleri, uluslararası toplum tarafından tanınmayan Husi yönetimine bağlı Enformasyon Bakanı Dayfullah eş-Şami önderliğindeki Husi liderlerinin, açıklamalarında ve konuşmalarında sık sık örgütün kontrolü altındaki bölgelerde faaliyet gösteren medya kuruluşlarının, örgüt tarafından dayatılan politika ve talimatlarla çelişen haber, rapor ve bilgiler yayınladığını iddia ettiklerini vurguladı.

Artan acılar

Husilerin medya kuruluşlarına yönelik eğilimi, örgütün kontrol ettiği bölgelerde kalan Yemenli gazetecilerin devam eden açlık politikaları nedeniyle son derece kötü maddi ve geçim sıkıntılarıyla paralellik gösteriyor.

Sana'da Husi liderlerinin çağrısıyla düzenlenen miting sırasında silahlı Husi militanları (AFP)

Sana'da Husi liderlerinin çağrısıyla düzenlenen miting sırasında silahlı Husi militanları (AFP)

Husilerin Yemen'in başkenti Sana'yı ve diğer şehirleri silah zoruyla işgal etmesinden bu yana en büyük bedeli gazeteciler ve medya kuruluşları ödedi. Yüzlercesi saldırıya uğradı, tehdit edildi, takibe maruz kaldı, taciz edildi, kaçırıldı, işkence gördü, dışlandı ve haksız yere yargılandı.

Yemen Gazeteciler Sendikası yakın zamanda yayınladığı bir raporda, Yemen'de dokuz yıl önce savaşın başlamasından bu yana yaklaşık 45 gazetecinin öldürüldüğünü, savaşın başlangıcından beri 165'ten fazla Yemenli medya kuruluşunun çalışmayı durdurduğunu ve 200 yerel ve Arap internet sitesine erişim engeli konulduğunu belirtti.

Yemen Gazeteciler Sendikası, bu yılın ilk üç ayında Yemen'de basın özgürlüğünün ihlal edildiği yaklaşık 17 vakayı belgeledi.

Bazıları Husiler tarafından işlenen ihlaller, saldırı, tehdit, kışkırtma, el koyma, engelleme, askıya alma, yargılama ve zorla alıkoyma suçları arasında değişiyor.

Yemen'deki tüm taraflara basına yönelik savaşı durdurma talebinde bulunan sendika, Husileri uzlaşmaz tutumundan ve kaçırdığı Vahid es-Sufi, Nebil es-Sedavi ve Abdullah en-Nebhani isimli üç gazeteciyi serbest bırakmayı reddetmesinden sorumlu tutarak, gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulundu.

 Husilerin Askeri Sözcüsü Yahya Seri (Reuters) Husilerin Askeri Sözcüsü Yahya Seri (Reuters)

Yerel insan hakları örgütlerinin raporları, belgeledikleri verilerin, Yemen'de gazeteciliğin halen kritik bir aşamada olduğunu gösterdiğini ve Yemenli gazetecilerin çoğunun son derece tehlikeli ve karmaşık koşullarda çalışmaya devam ettiğini, benzeri görülmemiş zorluklarla karşılaştığını, durumlarının her geçen yıl çeşitli düzeylerde kötüleştiğini doğruluyor.

Basın özgürlüğüne ilişkin bu kötüleşen tablo karşısında Yemen, 2024 yılı Arap ve küresel basın özgürlüğü endeksinde en alt sıralarda yer aldı. Sınır Tanımayan Gazeteciler'in raporunda, Yemen'in basın özgürlüğü endeksinde 154’üncü sırada yer aldığı belirtilirken, Yemen'i Somali, Sudan, Filistin... ve diğer ülkeler takip ediyor.

Yemen hükümeti daha önce, Husiler tarafından Yemen'de basının sistematik ve benzeri görülmemiş bir şekilde hedef alındığından söz etmişti. Ayrıca, Husilerin kontrolü altındaki bölgelerin gazetecilere yönelik sürekli ihlallere tanık olmaya devam ettiğine dikkat çekmişti.

Hükümet, uluslararası topluma, Birleşmiş Milletler’e (BM) ve tüm kuruluşlara, zorla kaybedilen tüm gazetecilerin serbest bırakılması ve gazetecilerin korunması için harekete geçilmesi yönünde Husi milislerine baskı yapmaları çağrısında bulundu.



Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
TT

Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)

Irak hükümeti dün yaptığı açıklamada, yaklaşık iki hafta önce Yemen’deki Husiler ile Lübnan’daki Hizbullah’ı ‘terör örgütü’ olarak sınıflandıran bir kararın yayımlanmasına ilişkin olarak bazı yetkililerin görevden alınmasını içeren yaptırımların onaylandığını duyurdu.

Irak Bakanlar Kurulu, resmî gazetede yayımlanmasının ardından özellikle hükümeti oluşturan ve söz konusu gruplara yakınlığıyla bilinen siyasi çevreler arasında geniş tartışmalara yol açan kararla ilgili kurulan soruşturma komisyonunun tavsiyelerini kabul etti.

Söz konusu sınıflandırmanın, iki grubun mal varlıklarının dondurulmasını da içermesi üzerine hükümet, kararın ‘yanlışlıkla’ yayımlandığını belirtmişti. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, karardaki hataya ilişkin acil soruşturma başlatılması, sorumluların tespit edilmesi ve ihmali bulunanların hesap vermesi talimatını vermişti.

Hükümetin dün yayımladığı açıklamada, Bakanlar Kurulu’nun, Irak Resmi Gazetesi’nin 17 Kasım 2025 tarihli 4848 sayısında yer alan ve Teröristlerin Mallarının Dondurulması Komisyonu’nun 2025/61 sayılı kararına ilişkin soruşturma komisyonu tavsiyelerini onayladığı belirtildi. Tavsiyeler kapsamında, ilgili bazı yetkililerin görevden alınması ve bazılarının ise başka görevlere atanması gibi idari yaptırımların yer aldığı kaydedildi.

Diğer yandan Irak Ulusal Güvenlik Servisi dün yaptığı açıklamada, komşu bir ülkeden geldiği belirtilen ve DEAŞ terör örgütü bünyesindeki ‘en tehlikeli bomba uzmanlarından biri’ olarak tanımlanan bir kişinin yakalandığını duyurdu.

Irak Ulusal Güvenlik Servisi, Irak Haber Ajansı’na (INA) yaptığı açıklamada, 10 aydan uzun süren takip ve hassas izleme faaliyetlerini içeren nitelikli bir istihbarat operasyonu sonucunda, komşu ülkelerden birinden dönüşünün ardından DEAŞ’ın üst düzey isimlerinden birinin gözaltına alındığını bildirdi. Açıklamada, yakalanan kişinin yüksek derecede tehlikeli unsurlar arasında yer aldığı, adının terör örgütü lider kadrolarına ait listelerde bulunduğu ve 2004 yılından itibaren Bağdat’ta El Kaide unsurları içinde faaliyet göstermeye başladığı belirtildi. Ebu İlya lakabını kullanan şüphelinin, patlayıcı düzeneklerin hazırlanmasında uzmanlaştığı, beş kişiden oluşan bir hücreye liderlik ederek saldırıların gerçekleştirilmesinde rol aldığı kaydedildi.

Soruşturmalarda, söz konusu kişinin patlayıcıların cep telefonlarıyla irtibatlandırılması ve hazırlanmasından sorumlu olduğu, Bağdat’ta faaliyet gösterdiği dönem boyunca 100’den fazla patlayıcı düzeneği teslim ettiği ve başkentin farklı bölgelerini hedef alan terör eylemlerinin doğrudan uygulanmasına katkı sağladığı tespit edildi.


Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
TT

Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)

Suriye’deki yeni yönetim, büyük şehirlerin kalabalık sokakları ile kırılgan, yoksul kırsal kesimler ve Suriye genelindeki yaygın yıkım arasında, önceki dönemin karmaşıklığından kaynaklanan muazzam zorluklarla karşı karşıya.

Beşşar Esed rejiminin düşüşünü günlerce kutlayan mahallelerin göz alıcı görüntüsünün ardında, daha az gürültülü ve daha karmaşık başka bir mücadele sürüyor. Bir güvenlik kaynağına göre bu mücadelede DEaŞ ve göçmenler (yabancı savaşçılar) en önemli zorlukları oluşturuyor.

Ancak bazıları DEAŞ’ı ve genel olarak aşırılığı güvenlik yaklaşımıyla çözülebilecek ‘teknik bir sorun’ olarak görürken, diğerleri ‘asıl sorunun, eğitim veya aile sistemi ya da herhangi bir örgütlü yaşam biçimi olmaksızın, birkaç yıldır normal sosyal bağlamın dışında gelişen devasa bir insan kitlesini absorbe edecek planlar yapmakta yattığını’ düşünüyor.

Zorluk, yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etmek ve geçim kaynakları yaratmak, özellikle de siyasi ve sosyal kimliklerin radikal grupların mirasıyla iç içe geçmiş olduğu ve bu yüzden potansiyel çatışmalar için verimli bir zemin oluşturan İdlib gibi kırsal bölgelerde yatıyor.

ABD, Irak'tan çekilmeden önce Sünni aşiretlerinden oluşan ve el-Kaide'ye karşı savaşan Sahva Silahlı Güçleri deneyimi, radikalizmden etkilenenleri siyasi ve güvenlik yapılarına dönüştürerek Suriye için olası bir model sunarken, militarizasyondan siyasete ve hizipçilikten devletçiliğe geçiş, yeni Suriye'nin karşı karşıya olduğu en büyük zorluk olmaya devam ediyor.


Sudanlı güçler savaşı sona erdirmek için “İlkeler Bildirgesi” imzaladı

Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
TT

Sudanlı güçler savaşı sona erdirmek için “İlkeler Bildirgesi” imzaladı

Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)

Sudan'daki Sumud İttifakı’nın siyasi ve sivil güçleri, Sudan'daki savaşı sona erdirmek ve İslamcıların rejimini siyaset sahnesinden kalıcı olarak silmek için dün Kenya'nın başkenti Nairobi'de Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi (SLM/A) ve Arap Sosyalist Baas Partisi ile ortak bir ‘İlkeler Bildirgesi’ imzaladı. Savaşa karşı çıkan Sudanlı tarafların çoğunluğunu bir araya getiren bu ilk yakınlaşma aylar süren istişarelerin ve görüşmelerin ardından gerçekleşti.

Savaşın derhal sona erdirilmesinin ‘ulusal öncelik olduğu’ vurgulanan bildirgede, savaşan taraflar olan Sudan ordusuna ve Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (HDK) geçtiğimiz ağustos ayında Uluslararası Dörtlü (ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır) tarafından önerilen yol haritasına uymaları için daha fazla baskı uygulanmasının önemine işaret edildi.

İlkeler Bildirgesi’nde savaşan taraflara önerilen üç aylık insani ateşkesin hızla uygulanması, koşulsuz olarak derhal ateşkesin sağlanması ve bunun kalıcı bir ateşkese dönüştürülmesi için çalışılması çağrısı yer aldı.