Batı, kan dökerek UAD'ye "meydan okuyan" İsrail'e tepkili

Refah'a yönelik saldırıda onlarca kişi öldü.

Yeni günle beraber yıkımın boyutu daha iyi anlaşıldı (AP)
Yeni günle beraber yıkımın boyutu daha iyi anlaşıldı (AP)
TT

Batı, kan dökerek UAD'ye "meydan okuyan" İsrail'e tepkili

Yeni günle beraber yıkımın boyutu daha iyi anlaşıldı (AP)
Yeni günle beraber yıkımın boyutu daha iyi anlaşıldı (AP)

Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) Refah'a yönelik saldırıları durdurma kararı almasına rağmen dün bölgeye saldırı düzenleyen İsrail, en az 45 Filistinliyi öldürdü. 

Filistin haber ajansı WAFA'ya göre savaş uçakları, Gazze Şeridi'ndeki Refah'ın kuzeybatısında yerinden edilmiş Filistinlilere ayrılan, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) depolarının bulunduğu bölgenin yakınındaki çadırları bombaladı.

Görgü tanıkları, "İsrail ordusunun bombardımanı kamptaki çok sayıda çadırın yıkılmasına ve yanmasına neden oldu. Bu kamp, binlerce yerinden edilmiş Filistinlinin yaşadığı Refah kentinde İsrail ordusunun boşaltılmasını istediği bölgede yer almıyor" dedi.

Filistin Kızılayı, sağlık ekiplerinin aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıdaki kişinin cenazesiyle yaralıları hastanelere götürdüğünü belirtti.

Hamas'ı hedef aldığını söyleyen İsrail, yangını işaret etti

İsrail ordusu da Refah'taki hava saldırısında sivillerin öldüğünü doğruladı ancak "savaş uçaklarının üst düzey Hamas liderlerinin kaldığı Refah'taki bir yerleşkeye saldırdığını ve Hamas'ın Batı Şeria ofisi yöneticisi Yasin Rabi ve Halid en-Neccar adlı başka bir liderini öldürdüğünü" iddia etti. 

Olayla ilgili soruşturma yürütüldüğünü duyuran İsrail ordusu, sivillerin saldırı sonucu çıkan yangında öldüğünü savundu. 

Bu saldırı, dünyanın farklı bölgelerinden tepkilerin yükselmesine neden oldu. Tel Aviv'in UAD'yi dinlemeyerek uluslararası hukuka meydan okuduğu yorumları yapıldı. Türkiye'nin yanı sıra Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Ürdün, Katar, İrlanda da resmi açıklamalarla saldırıyı kınadı.

AB'den sert açıklama 

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bugün X hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

Refah'tan gelen, İsrail saldırılarının aralarında küçük çocukların da olduğu yerinden edilmiş onlarca kişiyi öldürdüğü yönündeki haberler dehşete düşürdü. En güçlü ifadelerle kınıyorum. Gazze'de güvenli yer yok. Bu saldırılar derhal durmalı. Tüm taraflar Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne ve uluslararası insani hukuka uymalı.

İsrailli milletvekilinden yakalama kararına destek

İsrail Parlamentosu'ndaki muhalif Ortak Liste Partisi'nden milletvekili Ofer Cassif, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Han'ın 20 Mayıs'ta, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında "yakalama kararı" çıkartılması istediğini hatırlatarak sorumluların yargılanmasını talep etti.

Gazze'yi kontrol etmeyen Filistin Devlet Başkanlığı, saldırının "tüm sınırları aşan bir katliam" olduğunu bildirdi. Filistin Enformasyon Bakanı ve Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne şu ifadeleri kullandı:

İsrail işgal güçlerinin bu iğrenç katliamı gerçekleştirmesi, Uluslararası Adalet Divanı'nın, Refah'ın hedef alınmaması ve Filistin halkına koruma sağlamanın gerekliliği konusundaki açık ve net kararı başta olmak üzere uluslararası meşruiyete sahip tüm kararlara bir meydan okumadır.

Bölgeyi kontrol eden Hamas da İsrail'in UAD'ye meydan okuyarak "korkunç bir savaş suçu" işlediğini bildirdi. Saldırıdan İsrail'in Refah'ı işgaline destek olmakla suçlanan ABD yönetimi ve Joe Biden sorumlu tutuldu.

Hamas, Mısır başta olmak üzere tüm taraflara, İsrail ordusunun Refah sınır kapısından çekilmesi için baskı yapma, sınır kapısındaki ekiplerin çalışmalarını devam ettirebilmesinin sağlanması, yaralı ve hastaların çıkışıyla insani yardımların geçişini kolaylaştırma çağrısı yaptı.

Fransa'da muhalefet de iktidar da çağrıda bulunuyor

Fransız muhalif siyasetçiler de Tel Aviv hükümetine tepki gösterdi. Muhalefet liderlerinden Jean-Luc Melenchon, Refah kampında yaşananları "dehşet verici" olarak nitelendirdi: 

Gazze'de mülteci kamplarındaki çadırlarda yaşanan iğrenç katliam bu savaş suçlularının ordusunun katillerinin ve liderlerinin ne olduğunu özetliyor.

Solcu Boyun Eğmeyen Fransa Partisi (LFI) lideri Melenchon, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u, "hiçbir şey yapmamakla" suçladı. İsrail'e her türlü baskının yapılması için çağrıda bulunarak, Fransa'nın İsrail hükümetiyle işbirliğine son vermesini, silah ihracatı konusunda ambargo uygulamasını ve Filistin devletini tanımasını istedi.

Pazartesi açıklama yapan Macron da acil ateşkes çağrısıyla birlikte "Bu operasyonlar durmalı. Refah'ta Filistinli siviller için güvenli alan yok" dedi. 

Belçika Başbakan Yardımcısı Petra de Sutter "Bu savaş suçlarını tamamen durdurmalıyız" ifadesini kullanarak tepki gösterdi.

İtalya: Artık meşrulaştırılamaz

İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto, durumu çaresizlikle izlediklerini belirtti:

Durum gittikçe daha da güçleşiyor. Hamas'la hiçbir ilgisi olmayan masum Filistinli erkek, kadın ve çocukların haklarına bakılmaksızın sıkıştırılması artık meşrulaştırılamaz.

Almanya'dan sınır yardım misyonuna destek

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, bugün Brüksel'de düzenlenen AB Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesinde basına açıklamalarda bulundu.

Baerbock, UAD kararlarının bağlayıcı olduğunu ve uygulanması gerektiğini vurgulayarak, "Uluslararası hukuk, uluslararası insancıl hukuk herkes için geçerlidir. Bu İsrail'in savaş yapma şekli için de geçerlidir" diye konuştu.

Dışişleri Bakanı, Alman hükümetinin Refah'taki sınırı korumak için AB'nin sınır yardım misyonunu yeniden faaliyete geçirilmesi düşüncesini desteklediğini söyledi. AB, 2005'te Refah'taki geçiş noktasına sınır yardım misyonu göndermiş, 2007'deyse bu misyon durdurulmuştu.

UAD, 24 Mayıs'ta yeni tedbir kararlarında, İsrail'in Refah'a yönelik saldırılarını derhal durdurmasına, insani yardımları engellememesine ve suçlarını araştıracak BM görevlilerinin Gazze'ye girişine izin vermesine hükmetmişti. UAD, Hamas'ın da elindeki rehineleri derhal bırakması gerektiğini vurgulamıştı.

Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırılarının ardından Gazze Savaşı başlamıştı. İsrail'in verdiği rakamlara göre Aksa Tufanı operasyonu sırasında çoğu sivil 1170'i aşkın kişi öldürüldü. 252 rehineden 121'inin halen Gazze'de olduğu ve bunlardan 37'sinin öldüğü tahmin ediliyor. 

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 36 bini aşkın Filistinli öldürüldü, yaralı sayısı da 80 bini geçti.
Independent Türkçe,



Suriye'nin kuzeydoğusunda Esed ve DEAŞ kalıntılarına yönelik operasyonda 79 militan gözaltına alındı

Suriye'nin doğusunu istikrarsızlaştırmaya yönelik suçlara karıştığından şüphelenilen militanlar (Şarku’l Avsat)
Suriye'nin doğusunu istikrarsızlaştırmaya yönelik suçlara karıştığından şüphelenilen militanlar (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye'nin kuzeydoğusunda Esed ve DEAŞ kalıntılarına yönelik operasyonda 79 militan gözaltına alındı

Suriye'nin doğusunu istikrarsızlaştırmaya yönelik suçlara karıştığından şüphelenilen militanlar (Şarku’l Avsat)
Suriye'nin doğusunu istikrarsızlaştırmaya yönelik suçlara karıştığından şüphelenilen militanlar (Şarku’l Avsat)

Yeni Suriye Askeri Operasyonlar Komutanlığı'na bağlı İç Güvenlik Güçleri ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Deyrizor kırsalının farklı bölgelerinde devrik rejim üyelerini ve terör örgütü DEAŞ'a sadık milisleri gözaltına almak için operasyonlarını yoğunlaştırdı ve dün hesaplarında yayınladıkları bir açıklamada, Suriyelilere karşı zulüm işlediğinden şüphelenilenlere karşı demir yumruk ile saldıracakları sözünü verdi. Söz konusu açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ulusal kazanımlarımızı korumak ve herkes için barış ve güvenlik ortamını sağlamak için hiçbir çabadan kaçınmayacağız. Barış ve güvenliğe yönelik her türlü tehdide şiddetli bir karşılık verilecek.”

SDG, Suriye'nin kuzeydoğusunda eski rejim kalıntılarını ve DEAŞ hücrelerini avlama kampanyasının bir parçası olarak, Suriye'nin doğusunda güvenliği istikrarsızlaştırmak ve kaosu yaymak için işlenen suçlara karıştığından şüphelenilen 79 kişiyi gözaltına aldı.

Ocak ayı ortasında Uluslararası Koalisyon güçlerinin hava desteğiyle başlayan operasyon, Deyrizor kırsalının farklı bölgelerinde eski askeri personel ve silahlı unsurların gözaltına alınmasıyla sonuçlandı. Operasyonun hedefi vilayetin kuzey ve doğu kırsalında Irak sınırına kadar olan bölgede saklanan rejim kalıntıları ve DEAŞ unsurlarını ortadan kaldırmaktı.

<zxscdfgthy
Yeni Suriye Askeri Operasyonlar Komutanlığı'na bağlı İç Güvenlik Güçleri, Deyrizor kentindeki el-Cura ve Tab el-Cura mahallelerinde büyük miktarda silaha el koydu. (İç Güvenlik Güçleri)

Silah ve mühimmata el konuldu

Washington liderliğindeki Uluslararası Koalisyon tarafından desteklenen güçler, Suriye'nin doğusundaki Deyrizor vilayeti kırsalında ‘rejim kalıntıları ve DEAŞ milislerinin tutuklandığını’ ve büyük miktarda silah ve mühimmat ele geçirildiğini duyurdu. SDG Medya Merkezi Direktörü Ferhad Şami, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, güçlerinin ‘Ebu Hamam, Granic ve el-Kasra kasabalarında halkı terörize etmeye ve yolları kapatmaya çalışan eski rejim unsurlarının yanı sıra halka karşı suç operasyonları gerçekleştiren DEAŞ hücrelerini’ takip ettiğini söyledi.

SDG, eski Baas rejimi kalıntıları ve DEAŞ hücrelerini Deyrizor vilayetinin doğusundaki Ziban, et-Tayane, Granic, el-Hişam ve el-Kesrat beldelerinde sabotaj eylemleri gerçekleştirmekle suçluyor. Açıklamaya göre bu kişiler kaos, istikrarsızlık yaymak ve yaşam çarkını bozmak amacıyla ana yolları kapattı ve bu bölgelerdeki Özerk Yönetim’in güvenlik karargahları ile hizmet kurumlarına saldırdı.

Şami, İç Güvenlik Güçleri ve Deyrizor Askeri Konseyi güçlerinin geniş çaplı bir güvenlik kampanyası başlattığını ve bölgede güvenlik ve istikrarı yeniden sağlamak için çabaladıklarını söyledi. Şami, Deyrizor'un güvenlik ve istikrarının ‘kırmızı çizgi olduğunu ve kimsenin buna zarar veremeyeceğini ve bu girişimlere müsamaha göstermeyeceklerini’ vurguladı.

frgthy
ABD askerleri, Deyrizor kırsalında eski rejim kalıntıları ve DEAŞ hücrelerine yönelik operasyona eşlik etti. (Şarku’l Avsat)

Şami operasyonun, savaş uçaklarıyla hava desteği veren ve lojistik ve askeri destek sağlayan Uluslararası Koalisyon güçleriyle iş birliği ve koordinasyon içinde yürütüldüğünü ifade etti.

Operasyonun gerçekleştiği Granic kasabası sakinlerinden 33 yaşındaki Abdurrahim eş-Şayeb, silahların yaygın olduğunu, bunun da bölge sakinleri arasında korku yarattığını söyledi. Eş-Şayeb, Şarku’l Avsat’a gönderdiği bir WhatsApp sesli mesajında şu ifadeleri kullandı: “Bugünkü gerçek, Esed rejimi ve İran'ın milislerinin kalıntılarının artık bir halk tabanına sahip olmadığını söylüyor. Bu da silah taşıyanların gözaltına alınması ve yargılanması gerektiği ve silahların devlet ve yönetimle sınırlandırılması gerektiği anlamına geliyor.”

hyjukı
Yeni Suriye Askeri Operasyonlar Komutanlığı'na bağlı İç Güvenlik Güçleri, Deyrizor kentindeki el-Cura ve Tab el-Cura mahallelerinde büyük miktarda silaha el koydu. (İç Güvenlik Güçleri)

SDG'ye yönelik suçlamalar

Ancak yerel sayfalar ve haber ağları SDG'yi Uluslararası Koalisyon’un hava desteğiyle güvenlik operasyonları yürütmekle suçladı. Hecin Şehri Medya Merkezi sayfası SDG'nin ‘sıkı bir sokağa çıkma yasağı eşliğinde Deyrizor kırsalında sivillere yönelik keyfi baskınlar ve gözaltılar gerçekleştirdiğini’ söylerken, Yukarı Mezopotamya Haberleri sayfası SDG'yi kontrolü altındaki bölgelerde geniş çaplı gözaltı operasyonları yürütmekle suçladı, ancak daha fazla ayrıntı veya gözaltına alınanların isimlerini vermedi. Paylaşıma göre gözaltılar, son iki gün içinde Granic, Ruveyşed, Ebu’n-Nitel, Muheymide ve Ebu Hamam kasabalarında yoğunlaştı.

dfgrthy

İç Güvenlik Güçleri Operasyon Odası Komutanı Tuğgeneral Ali el-Hasan, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, operasyonun 15 gün önce başladığını ve halen devam ettiğini söyledi. “Operasyon, eski Suriye rejiminin kalıntılarını ve destekçilerini takip etmeyi ve ayaklanmalar ve çekişmeler çıkararak ve masum insanları öldürerek bölgenin güvenliğini ve istikrarını bozmaya çalışan DEAŞ terörist hücrelerini ortadan kaldırmayı amaçlıyordu” diyen el-Hasan, operasyonun güvenliği bozmaya karışan 79 unsurun gözaltına alınmasıyla sonuçlandığını belirtti. El-Hasan ayrıca, “Büyük miktarda silah ve mühimmat ele geçirdik’ dedi.

Suriye savaşının başladığı 2011 yılından bu yana askerî açıdan yerel ve uluslararası taraflar arasında bölünmüş olan Deyrizor vilayeti, aşiretlerin çoğunlukta olduğu ve Suriye'nin petrol yataklarının çoğuna ev sahipliği yapan bir bölge. Kürt ve Arap gruplardan oluşan bir koalisyon olan SDG, Fırat Nehri'nin doğu yakasını kontrol ediyor. Eş-Şera liderliğindeki yeni geçiş hükümetine bağlı Askeri Operasyonlar Dairesi güçleri batı yakasını kontrol ederken, ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı Uluslararası Koalisyon da vilayetin doğu kesiminde yer alıyor. DEAŞ hücreleri aynı bölgede halen çok aktif ve hem ABD hem de SDG güçlerini hedef alıyor.