Irak’taki silahlı grupların İsrail'e fırlattığı roketler ABD’yi ve İran'ı endişelendirdi

Irak’taki silahlı grupların İsrail’e yönelik roketli saldırıların son dönemde artması, bölgede gerilimin tırmanmasına yol açabileceği endişesine neden oldu

Iraklı silahlı gruplardan Hizbullah Tugayları, üyelerinin İsrail bayrağını çiğnediği bir askerî geçit töreni düzenledi (Reuters)
Iraklı silahlı gruplardan Hizbullah Tugayları, üyelerinin İsrail bayrağını çiğnediği bir askerî geçit töreni düzenledi (Reuters)
TT

Irak’taki silahlı grupların İsrail'e fırlattığı roketler ABD’yi ve İran'ı endişelendirdi

Iraklı silahlı gruplardan Hizbullah Tugayları, üyelerinin İsrail bayrağını çiğnediği bir askerî geçit töreni düzenledi (Reuters)
Iraklı silahlı gruplardan Hizbullah Tugayları, üyelerinin İsrail bayrağını çiğnediği bir askerî geçit töreni düzenledi (Reuters)

Irak'taki İran yanlısı silahlı grupların son birkaç haftadır İsrail'e yönelik roket saldırılarını arttırması Washington'da endişelere yol açarken, İran'ın müttefiklerinden bazıları da saldırıların kan dökülmesine yol açması halinde İsrail'in misilleme yapmasından ve bölgede gerilimin tırmanmasından korkuyor.

Batılı yetkililer ve İsrailli uzmanlar her ne kadar yüzlerce kilometre uzaktan düzenlenen bu saldırıları İsrail için Hamas Hareketi’nin ve Hizbullah’ın doğrudan saldırıları kadar büyük bir tehdit olarak görmese de saldırıların sıklığı ve karmaşıklığı artmış durumda.

ABD'li yetkililere ve İsrail ordusunun kamuoyuna yaptığı açıklamalara göre saldırılardan en az ikisi hedeflerini vururken, ABD ve İsrail savunma sistemleri çok sayıda füze ve mermiyi karşılamak zorunda kaldı.

İran’ın ve ABD'nin endişeleri

ABD merkezli düşünce kuruluşu Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nden Michael Knights, genel olarak kullanılan silah sistemlerinin çeşitliliğinin ve saldırıların sıklığının arttığını belirtti. Knights, bu durumun ‘İsrail'in görevini zorlaştıracağını ve savunma alanındaki maliyetlerini arttıracağını’ söyledi.

Reuters, aralarında Iraklı silahlı gruplar ve İran'ın Direniş Ekseni olarak bilinen bölgesel müttefik ağındaki diğer gruplardan kaynakların yanı sıra, ABD ve bölge ülkelerinden yetkililerin de araların bulunduğu 10'dan fazla kişiyle konuştu. Bu kişilerin çoğu hassas bir konuda samimi değerlendirmelerde bulunabilmek için isimlerinin gizli kalmasını şart koştu.

Hizbullah Tugayları (Ketaib Hizbullah) ve Nuceba Hareketi gibi Iraklı silahlı grupların saldırılarının Washington'da giderek artan bir endişeye yol açtığı belirtiliyor. Bunun yanı sıra kapsamlı bir bölgesel çatışmadan kaçınmak için İsrail ile çatışmalarını dikkatle ölçüp biçen İran ve Lübnan'daki müttefiki Hizbullah’ta da bazı çevreler bu konuda tedirgin.

İran’a yakın Iraklı gruplar arasındaki hâkim görüşü aktaran Direniş Ekseni komutanlarından biri, “Direniş Ekseni’ni, şu an istemediği bir duruma bulaştırabilirler” dedi.

“Doğal bir seyir”

Direniş Ekseni’nin en örgütlü unsurları olan İran ve Hizbullah geçmişte Iraklı grupları dizginlemeye çalışmıştı.

Irak’ta İsrail’e yönelik saldırılara katılan başlıca silahlı gruplardan biri olan Nuceba Hareketi Sözcüsü Hüseyin el-Musevi Reuters'a yaptığı açıklamada, saldırıların, Iraklı grupların rolünün ‘doğal bir seyri’ olduğunu ve Gazze'deki savaşın maliyetini arttırmayı amaçladığını söyledi.

Direniş Ekseni tarafından yürütülen operasyonların zaman ya da mekanla sınırlı olmadığını söyleyen Musevi, “Direniş Ekseni gruplarından biri olarak haklı olduğumuz ve arkamızdaki halk ve resmi iradeyi temsil ettiğimiz sürece sonuçlarından korkmuyoruz” ifadelerini kullandı.

xscdvfrgb
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İran Dışişleri Bakan Vekili Ali Bakıri'yi Beyrut'ta ağırladı (Hizbullah Medya Ofisi/Reuters)

Hem Washington hem de Tahran'la ittifakını dikkatli bir şekilde dengeleyen Irak hükümeti, saldırıları resmen onaylamadı, ancak durduramadı ya da durdurmak istemedi.

Eleştirmenlere göre bu durum, İran'a yakın Iraklı silahlı grupların siyasi kanatlarının yer aldığı bir koalisyon tarafından kurulan hükümetin başında olan Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin otoritesinin sınırlarını gösterirken, aynı zamanda Irak'ın iş dünyasına kapılarını açan istikrarlı bir ülke olarak imajını düzeltme çabalarını da baltalayabilir.

Iraklı silahlı grupların kökleri

Irak İsrail'i tanımıyor ve 2022 tarihli bir yasa, İsrail ile ilişkileri normalleştirmeye çalışanlar ya ölüme ya da müebbet hapis cezasına çaptırılmasını öngörüyor.

Ne İsrail ne de Irak hükümetleri yorum taleplerine yanıt verirken, ABD Dışişleri Bakanlığı da konuyla ilgili yorum yapmayı reddetti.

Iraklı silahlı grupların kökleri 2003 yılında Saddam Hüseyin rejiminin düşürülmesinin ardından Irak'ta ABD güçlerine karşı verilen mücadeleye dayanıyor. O zamandan beri bölgede daha fazla alana erişen bu grupların ve Kızıldeniz'deki gemilere saldırılar düzenleyen Yemen'deki Husiler gibi İran’ın diğer müttefiklerinin rolleri de ivme kazandı.

Iraklı silahlı gruplar, İran'ın Suriye savaşında desteklediği Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed'e bağlı güçlerin yanında yer alarak, İsrail sınırına yakın bölgelerde mevziler edindiler. Bunun yanında 2021 ve 2022'de Suudi Arabistan’a ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) karşı insansız hava araçlarıyla (İHA) düzenlenen saldırıların sorumluluğunu kimliği belirsiz bir Iraklı grup üstlendi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’dan aktardığı habere göre Michael Knights, Iraklı silahlı grupların İsrail'e yönelik saldırılarının Bağdat'ın güneyindeki bölgelerden ve Irak-Suriye sınırında İran yanlısı grupların kontrolündeki bölgelerden düzenlendiğini söyledi.

Füzelerin Irak'tan İsrail'e ulaşabilmesi için Suriye, Ürdün ya da Suudi Arabistan üzerinden geçmesi gerekiyor.

Yanlış hesaplama

Direniş Ekseni komutanlarından biri, İran’ın Iraklı grupların İsrail'e karşı bölgesel savaşa katılmasını istemesine rağmen, yanlış hesap yapmalarından her zaman endişe duyduğunu ifade etti.

Iraklı silahlı gruplar, geçtiğimiz ocak ayında Ürdün'de ABD üssüne İHA ile düzenledikleri saldırıda üç ABD askerini öldürerek, istemeden de olsa büyük bir bölgesel gerilimi tetiklemişlerdi.

Irak’a komşu bir Arap ülkesini hedef alarak ve ABD askerlerini öldürerek ABD'nin ve bölge ülkelerinin kırmızı çizgilerini aşan saldırı üzerine ABD hem Irak’ta hem Suriye'de hava saldırıları düzenledi. Saldırılar sonucunda çok sayıda kişi öldü.

İranlı ve Iraklı kaynaklar o dönemde Reuters'a yaptıkları açıklamalarda gerilimin tırmanma riskinin, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun yurt dışı kolu Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani’nin Bağdat'a giderek, Iraklı silahlı gruplardan saldırılarını azaltmalarını istemesini gerektirecek kadar ciddi olduğunu söylediler.

ABD askerlerini hedef alan saldırılar durduktan sonra kısa bir süre sakin bir ortam hâkim olsa da bu sürenin ardından Iraklı silahlı gruplar bu kez İsrail'e odaklandılar.

Konunun hassas olması nedeniyle isminin açıklanmaması şartıyla konuşan İranlı üst düzey bir yetkili, Iraklı grupların odak noktasının Gazze savaşı nedeniyle İsrail üzerindeki baskıyı sürdürme planı çerçevesinde İsrail’e kaydığını söyledi.

Bu saldırıların karmaşık ve sık olmasının Iraklı silahlı grupların yarattığı tehditteki artışa işaret ettiğini söyleyen İranlı yetkili, “ABD ordusu, askerlerini korumak ve müttefiklerinin savunmasını güçlendirmek için harekete geçmekte tereddüt etmeyecektir” değerlendirmesinde bulundu.

Artan tehditler

Irak daha önce de 1991 yılında Körfez Savaşı sırasında İsrail'i tehdit etmiş, Saddam Hüseyin, Tel Aviv ve Hayfa’yı scud füzeleriyle yaylım ateşine tutmuştu.

Washington, o dönemde, Irak ordusunu Kuveyt'ten çıkarmak için ABD öncülüğünde Arap ordularından oluşan koalisyona zarar verebilecek bir gerilimden kaçınmak için İsrail'i karşılık vermemeye ikna etti.

Hamas üyelerinin 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail'e saldırması ve ardından Gazze'deki savaşın başlamasından sonra, Iraklı silahlı grupların yanı sıra İran'la müttefik olan diğer gruplar da Filistinli gruplarla dayanışma içinde saldırılar düzenleyeceklerini açıkladılar.

Söz konusu gruplar başlangıçta ağırlıklı olarak ABD’nin Irak ve Suriye'deki askeri üslerini hedef alsalar da 2 Kasım'da İsrail'e yönelik ilk saldırılarını duyurdular.

Bunu takip eden aylarda İran yanlısı silahlı grupların saldırıların sorumluluğunu üstlendikleri açıklamalara göre silahlı grupların ABD güçlerine yönelik saldırıları açıkça durdurmasından sonra bile, dördü şubat ayında olmak üzere İsrail'e başka saldırılar düzenlendiği iddiası ortaya atıldı.

İddia edilen saldırıların sayısı mart ayında 17'ye yükseldi. Bu ise söz konusu saldırıların mayıs ayında iki kattan fazla aratarak günlük ortalama bir saldırıya tekabül ettiği anlamına geliyor. Ancak ABD'li yetkililer ve İran yanlısı Direniş Ekseni’nden bir kaynak, iddia edilen saldırıların hepsinin gerçek olduğundan emin olmadıklarını söylediler.

Reuters, tam olarak kaç saldırı düzenlendiğini ya da kaçının hedefini vurduğunu belirleyemedi.

İddialara genellikle sosyal medya platformlarında yayınlanan ve füzelerin Irak'ın uzak çöl bölgelerinden fırlatıldığını gösteren videolar eşlik ederken, silahlı unsurların dini figürlerin isimlerini zikrettikleri duyuruluyordu. Reuters bahsi geçen videoların ne zaman ve nerede çekildikleri de teyit edemedi.

“Sınırsız yetki”

İsrail, komşusu olduğu ülkelerde düzenlediği hava saldırıları hakkında nadiren yorum yapıyor. Ancak 2019 yılında Irak'ta İran yanlısı gruplara ait mevzilere hava saldırıları düzenlediğine inanılıyor. Zira İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, orduya ‘İran'ın planlarını engellemek’ üzere harekete geçmeleri için ‘sınırsız yetki’ verdiğini söyledi.

İsrail ordusu, Irak'taki İran yanlısı gruplar tarafından fırlatıldığı öne sürülen füzeler hakkında bilgi istendiğinde yorum yapmaktan kaçındı.

İsrailli yetkililer, ilki kasım ayında bir okulu, ikincisi ise nisan ayında bir deniz üssünü hedef alan ve İsrail basınında saldırının Irak’tan yapıldığı belirtilen, kıyı kenti Eilat'a yönelik en az iki saldırıyı kamuoyu önünde teyit ettiler.

Bunun yanında İsrail ordusu, ‘doğudan’ gelen ve Irak’tan fırlatıldıkları düşünülen füzelerin hava savunma sistemi tarafından imha edildiğini, saldırılar sonucunda herhangi bir yaralanma ya da ölüm vakası bildirilmediğini açıkladı.

İsrail Hava Kuvvetleri'nden emekli general ve eski askeri istihbarat şefi Amos Yadlin, İsrail'e yönelik saldırıların oluşturduğu tehdidin düzeyinin, Lübnan'daki Hizbullah’ın ya da Yemen'deki Husilerin oluşturduğu tehditten ‘daha düşük’ olarak sınıflandırıldığını söyledi.

ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) bir yetkili, Ortadoğu'nun çeşitli yerlerinde faaliyet gösteren ABD güçlerinin, ABD’nin İsrail'i ve bölgesel güvenliğini savunma taahhüdü çerçevesinde Irak'tan fırlatılan füzeleri önlediğini açıkladı. Yetkili, artan tehditler karşısında bu tür önlemlerin de arttığını ifade etti.



Tüccarlar, Suriye’den gelen meyve kamyonlarının Ürdün'e girişinin engellendiğini söylüyor

 Captagon kaçakçılığını önlemek için yoğun aramaların yapıldığı Suriye ile Ürdün arasındaki Cabir Sınır Kapısı’nda bekleyen kamyonlar. (arşiv – Getty Images)
Captagon kaçakçılığını önlemek için yoğun aramaların yapıldığı Suriye ile Ürdün arasındaki Cabir Sınır Kapısı’nda bekleyen kamyonlar. (arşiv – Getty Images)
TT

Tüccarlar, Suriye’den gelen meyve kamyonlarının Ürdün'e girişinin engellendiğini söylüyor

 Captagon kaçakçılığını önlemek için yoğun aramaların yapıldığı Suriye ile Ürdün arasındaki Cabir Sınır Kapısı’nda bekleyen kamyonlar. (arşiv – Getty Images)
Captagon kaçakçılığını önlemek için yoğun aramaların yapıldığı Suriye ile Ürdün arasındaki Cabir Sınır Kapısı’nda bekleyen kamyonlar. (arşiv – Getty Images)

Şam'da yaz meyve ve sebzelerinin fiyatlarındaki düşüş, çoğu yüksek fiyatları nedeniyle son iki aydır bunları yemekten mahrum kalan Suriyeliler için bir bilmece oldu. Sezon başında bir kilo şeftali 75 bin Suriye lirasından satılırken, son zamanlarda 20 bin liraya, kiraz ise yaklaşık 50 bin liradan 12 bin liraya düşerek üretim maliyetinin altına indi.

Şam’daki Şeyh Muhyiddin meyve ve sebze pazarı (arşiv - AP) Şam’daki Şeyh Muhyiddin meyve ve sebze pazarı (Arşiv - AP)

Yerel basında yer alan haberlere göre bunun nedeni, ihracatın askıya alınmasından kaynaklanan arz fazlası ve son günlerdeki yüksek sıcaklıklar. El-Hal Pazar Komitesi üyesi Muhammed el-Akkad, Ürdün'ün, Suriye'den Ürdün'e ihraç edilen meyveleri taşıyan soğutuculu kamyonların girişini günde 150 araçtan 25 araca düşürerek engellediğini ve bu konuda Ürdün'ün açık bir kararı ya da talimatı olmadığını belirtti.

El-Akkad, yerel Şam FM radyosuna yaptığı açıklamada, şu anda meyve-sebze ihraç edildiğini ve Suriye araçlarının (soğutuculu kamyon) Ürdün topraklarına girişini engelleyen bir karar olmadığını belirterek, konunun ‘Ürdün tarafının engellemesinden başka bir şey olmadığını’ öne sürdü. “Suriye’den gelen araçlar, Ürdün'e girişlerine izin verilmeden önce 10 güne kadar Ürdün sınırında bekletiliyor ve bu süre zarfında mallar zarar görmüş oluyor” diyen el-Akkad, bir ihracatçının mallarının girişini hızlandırmak istemesi halinde, 25 milyon liraya kadar bir maliyetle malları Ürdün'e taşıyabileceğini kaydetti.

Suriye-Ürdün sınırındaki çiftliklerde saklanan büyük miktarda esrarın Suriye güvenlik birimleri tarafından paylaşılan fotoğrafı

Suriye-Ürdün sınırındaki çiftliklerde saklanan büyük miktarda esrarın Suriye güvenlik birimleri tarafından paylaşılan fotoğrafı

Şam'daki kaynaklar, Ürdün'ün Suriye'ye ait meyve kamyonlarını engellediğine dair haberleri, Ürdün'ün Suriye tarafına, Ürdün'ü endişelendiren uyuşturucu kaçakçılığı dosyasıyla ciddi bir şekilde ilgilenmesi için verdiği dolaylı bir mesaj olarak değerlendirirken, Şam'ın da Ürdün'e giden uyuşturucu sevkiyatlarına el koyduğunu duyurarak, bu konudaki ciddiyetini teyit ettiğini belirtti.

Kaynaklar, Amman ve Şam'ın doğrudan bir çatışmayı önlemek için ‘dolaylı mesajlar’ yöntemini kullandığını ifade etti. Amman’da, Şam'ın bu dosyada gerekli çabayı göstermediği inancı hâkim. Şam ise sınırda konuşlanmış kaçakçılık şebekelerinin faaliyetleri üzerinde tam bir kontrolü olmadığını söylüyor.

Suriye-Ürdün ilişkileri, İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), Hizbullah ve Suriye askeri ve güvenlik güçlerine bağlı milislerin bu ticarete karıştığı yönündeki suçlamalar nedeniyle uyuşturucu kaçakçılığı konusunda zaman zaman gerilime tanık oluyor. Ancak yerel kaynaklar, Dera ve Suveyda vilayetlerinin güney sınır bölgelerinde yüzlerce Bedevi'nin uyuşturucu kaçakçılığı yaptığını, kötüleşen ekonomik durum ve Bedevi topluluklarının hükümet tarafından marjinalleştirilmesi göz önüne alındığında,bunun gençler için cazip bir geçim kaynağı olduğunu belirtiyor.

Şam, geçtiğimiz pazar günü, Suriye-Ürdün sınırındaki çiftliklerde saklanmış ‘büyük miktarda’ esrar ele geçirildiğini duyurdu. Bir ton olduğu tahmin edilen esrarın, ‘eş-Şeyah bölgesindeki bir çöplükte gizlendiğini’ belirten devlet medyası, çöplüğün ‘uyuşturucu toplama merkezi olarak kullanıldığını’ yazdı.

Suriye'den uyuşturucu taşıyan bir insansız hava aracı, Temmuz 2023'te Ürdün ordusu tarafından düşürüldü. (Reuters)Suriye'den uyuşturucu taşıyan bir insansız hava aracı, Temmuz 2023'te Ürdün ordusu tarafından düşürüldü. (Reuters)

Şam'ın açıklaması, Ürdün ordusunun Suriye'den gelen büyük miktarda uyuşturucu maddeyi ülkeye sokma girişimini engellemesinden birkaç gün sonra geldi. Kaçakçılarla çıkan çatışmalarda kaçakçılardan biri ölürken diğerleri yaralandı. Yaralılar, Suriye topraklarına geri çekildi. Operasyonla ilgili bir açıklama yapan Ürdün ordusu, ‘Ürdün'ün ulusal güvenliğine müdahale etme cüretini gösteren herkesi vurmak için tüm imkân ve kapasitelerini kullandıklarını’ duyurdu. Daha önce Ürdün, 5 Haziran'da komşu ülkelere gitmekte olan 9,5 milyon Captagon hapı ve 143 kilogram esrar kaçakçılığını engellemiş ve bölgesel uyuşturucu kaçakçılığı şebekeleriyle bağlantılı iki çetenin üyelerini tutuklamıştı.

Mayıs 2023'te düzenlenen Suriye konulu Amman istişare toplantısı (Reuters) Mayıs 2023'te düzenlenen Suriye konulu Amman istişare toplantısı (Reuters)

Ürdün, Arap Birliği Temas Komitesi aracılığıyla Suriye tarafını kendisine yönelik uyuşturucu akışını engellemek için ciddi bir şekilde çalışmak zorunda bırakacak formüle ulaşılması için baskı yapıyor. Zira uyuşturucu dosyası, mültecilerin geri dönüşü ve Suriye'de siyasi bir çözüme ulaşılması için Birleşmiş Milletler (BM) kararlarının uygulanması ile birlikte Arapların Şam ile yürüttüğü müzakerelerin temelini oluşturuyor.

Arap Birliği Temas Komitesi, Amman (Mayıs 2023) ve Cidde (Nisan 2023) bildirileri ile Arap Birliği'nin Şam'ı Birliğe geri döndürme kararı temelinde, BM'nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda Suriye'de çözüme yönelik adımlar atılması çerçevesinde oluşturuldu.