İsrail, Husi saldırısını İran'ın geri dönüşü olarak değerlendiriyor ve misilleme yapmakla tehdit ediyor

Patlama, Tel Aviv'deki ABD Büyükelçiliği yakınlarındaki, Lübnan sınırından gelen yerinden edilmiş kişilerin yaşadığı bir binada meydana geldi.

Bugün, Tel Aviv'de Husi İHA'sının patlaması sonucu bir binada meydana gelen hasar (Reuters)
Bugün, Tel Aviv'de Husi İHA'sının patlaması sonucu bir binada meydana gelen hasar (Reuters)
TT

İsrail, Husi saldırısını İran'ın geri dönüşü olarak değerlendiriyor ve misilleme yapmakla tehdit ediyor

Bugün, Tel Aviv'de Husi İHA'sının patlaması sonucu bir binada meydana gelen hasar (Reuters)
Bugün, Tel Aviv'de Husi İHA'sının patlaması sonucu bir binada meydana gelen hasar (Reuters)

Yemen'deki Husiler tarafından düzenlenen ve Tel Aviv'in kalbinde patlayan insansız hava aracı saldırısıyla ilgili ilk incelemelerin ardından İsrailli askeri liderler, bu operasyonun İsrail ile Gazze'deki Hamas ve İran'ın bölgedeki vekilleri arasındaki “savaşta dönüm noktası teşkil eden niteliksel bir gelişme” olduğu sonucuna vardı. Bir kişinin ölümüne ve 11 kişinin de yaralanmasına neden olan Husi saldırısından doğrudan İran'ı sorumlu tutan askeri liderler, sert bir karşılık verme tehdidinde bulundular.

Bu operasyonla ilgili olarak İsrail'de yükselen eleştiri dalgası ve ordunun yaşananlarla ilgili olarak kamuoyunu bilgilendirmede ihmalkâr davrandığı ve geç kaldığı yönündeki suçlamaların ardından bir basın toplantısı düzenleyen askeri sözcü Daniel Hagari “Hava Kuvvetlerinin Tel Aviv'i hedef alan insansız hava aracını (İHA) fark edip tespit ettiğini, ancak insan hatası nedeniyle saldırının önlenemediğini” belirtti. Hagari, İHA’nın özellikle büyük ve sıra dışı olduğunu, “İranlıların bunu Samed insansız hava aracının bir modelinden geliştirmiş gibi göründüğünü” söyledi. Hagari, “İHA’nın alçak irtifada uzun mesafeler uçtuğu ve İsrail'e batıdan (yani Akdeniz'den) saldırdığı anlaşılıyor. İnsan hatası nedeniyle sadece önlenememiş değil, aynı zamanda sirenler de tetiklenmemiştir” dedi. Olayla ilgili soruşturma tamamlandığında daha doğru raporlar sunacaklarının sözünü veren Hagari, “Hava Kuvvetleri İsrail hava sahasını korumak amacıyla hava devriyelerini arttırdı” açıklamasında bulundu.

Hagari şunları ekledi: “(Hizbullah'ın) İsrail'in kuzeyine İHA fırlatma tehdidi, Husilerin İsrail'e İHA fırlatma girişimlerinden daha büyük ve varoluşsal bir tehdittir.” Önümüzdeki günlerde olayların nasıl geliştiğini, İHA’nın Tel Aviv'de yarattığı hasarı nasıl gerçekleştirdiğini anlamak ve “savunma ve saldırıda ordunun gerekli tepkisini formüle etmek için” durum değerlendirmesi yapılacağını belirtti. Hagari, İHA’nın dost bir ülkeye ait olduğu ve tespit edildiği için engellenmediği iddiasını yalanlayarak, bir “arıza” nedeniyle engellenmediğini söyledi.

İsrail polisi bu sabah yaptığı açıklamada, Tel Aviv'deki bir binada saat 03:00'ten hemen önce kaynağı bilinmeyen güçlü bir patlama meydana geldiğini duyurdu. Açıklamada şöyle denildi: “Çok sayıda polis memuru ve patlayıcı madde uzmanı olay yerine intikal etti ve durumla ilgileniyor.” İHA’nın, Gazze Şeridi'ndeki savaştan dokuz aydan fazla bir süre önce Lübnan sınırındaki Metulla kasabasında yerlerinden edilen ailelerin yaşadığı bir konutta patladığı tespit edildi. Bina, Tel Aviv'deki ABD büyükelçiliğinin yakınında yer alıyor ve Batı Kudüs'e taşınmasının ardından büyükelçiliğin bir şubesi haline geldi. İsrailli resmi makamlar, saldırının hedefinin büyükelçilik olduğu yönündeki haberler hakkında yorum yapmayı reddetti.

fevrbt
Tel Aviv'de bugün Husi İHA’sının patladığı yerden kanıt toplanıyor (DPA)

Polis, binada doğrudan isabet almış gibi görünen bir erkek cesedi bulunduğunu, İHA’nın patlaması sonucu yedi kişinin hafif yaralandığını, dört kişinin de travma geçirdiğini doğruladı. Tel Aviv'in merkezinde yaşayan bir kişi olanları anlatırken “Gürültülü bir patlamayla uyandım, her şey sarsıldı. Polisi aradık ama yanıt alamadık. Bunun yeraltı savaşlarında (yani yeraltı dünyasında) bir bomba patlaması olduğunu düşündük. Bunun bir savaş saldırısı olduğunu öğrenince şok olduk. Dokuz aydır savaştayız ve hala Tel Aviv'in merkezinde bizi bombalayabiliyorlar” ifadelerini kullandı.

Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, bu sabah durumla ilgili bir ön değerlendirme yaptı. Tel Aviv'deki İHA saldırısının, istihbarat ve teknolojik açıdan da araştırılması talimatını verdi. Halevi şunları söyledi: “Uzun bir savaşın içindeyiz ve hava savunması mükemmel değil. Doğudan gelen bir hedefi vurmayı başarmış olmamızın yanı sıra, bu olayı araştırıyoruz. Uçuş sırasında bizi yanıltmaya çalışan ve uçuş yönünü değiştiren insansız hava araçlarının izlerini gördük.” Savunma Bakanı Yoav Galant daha sonra Halevi ve diğer güvenlik servisi komutanlarının da hazır bulunduğu bir istişare oturumu sonrası şunları söyledi: “Güvenlik aygıtı tüm savunma sistemlerini derhal güçlendirmek için çalışıyor ve İsrail Devletini hedef alan ya da ona karşı terör estiren herkesten hesap soracaktır.”

Ofisinden yapılan açıklamaya göre Galant, “Bu sabah, dün geceki olayların ardından hava savunma sistemlerinin güçlendirilmesi için atılması gereken adımları ve saldırının sorumluları ile onları gönderenlere yönelik istihbarat operasyonlarını daha yakından incelemek üzere bir durum değerlendirmesi yaptım” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu olay, İsrail toplumunda geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Kuzey sınırındaki Celile'de ve Gazze Şeridi sınırındaki güneyde eleştiriler duyuldu, çünkü “Tel Aviv çizildiğinde İsrail baş aşağı durdu. (Ama) her gün sabotajcılar tarafından vuruluyoruz ve bu olguyu görmüyoruz. Tel Aviv'e bir İHA indiği anda ülkedeki her şey durdu ve bu olayı takip etmeye başladılar.”

dfvebtrgny
Bugün Tel Aviv'deki patlamanın olduğu yerde hasar gören bir araba (DPA)

“Yediot Aharonot” gazetesinin ‘Ynet’ internet sitesi, ordunun, ‘hava izleme cihazlarının (radarlar) Tel Aviv'e doğru giden insansız hava aracını tespit ettiğini, ancak hava savunma sisteminde düşman hedef ve hava tehdidi olarak sınıflandırılmadığı için durdurulmamasına karar verildiği ve bu nedenle alarmın çalışmadığı ve hedefin vurulmadığı, yani cihazlarda bir arızadan söz edilmediği, bunun bir insan hatası olduğu ve nedenlerinin henüz belli olmadığı ve araştırıldığı’ şeklindeki açıklamasını reddetti. Web sitesi, “Görünüşe göre, yerdeki, havadaki ya da denizdeki hiçbir İsrail ordusu radarı insansız hava aracını tespit etmedi, böylece halkı uyarmak ve Tel Aviv'deki ABD büyükelçilik binası gibi uluslararası stratejik bir bölgenin hedef alınmasını önlemek için sirenler etkinleştirilmedi. Bu, tüm sistemlerin alarmda olduğu ve hazırlığın yüksek olduğu bir dönemde tam bir körlüktür.” Ynet, “bu olayın, (Hizbullah'a) ve belki de diğer cephelere karşı kapsamlı bir savaşta, bu tür tehditlerle başka bir ölçekte yüzleşmeye ilişkin soruları gündeme getirdiğini” kaydetti.

İsrail raporlarında, Hizbullah'ın Lübnan'ın güneyinden fırlattığı İHA’ların izlenmesinin ve yakalanmasının zorluğunun alçak irtifada uçmalarından kaynaklandığı belirtilmişti. Ancak Ynet, İHA’lar uzak mesafelerden fırlatıldığında, İsrail sınırına onlarca ya da yüzlerce kilometre mesafeden uzun uçuş süreleri nedeniyle tespit edilebildiklerine dikkat çekti.

Haaretz'in askeri analisti Amos Harel, bu saldırının, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana düşmanlarıyla sürdürdüğü savaşın yeni bir aşamasını yansıttığını ve çok cepheli bölgesel bir savaş görünümüne büründüğü değerlendirmesinde bulundu.

İsrail'in sağ medyası, bu operasyona çok sert bir yanıt verilmesini ve İHA’nın gönderilmesine katkıda bulunan her komutanın öldürülmesini talep etti.



BM Güvenlik Konseyi yarın “Gazze Gücü” için oylamaya gidiyor… Washington–Moskova hattında veto gerilimi

Gazze Şeridi'nin merkezinde Filistinli mülteciler havaların soğumasıyla çadırlarda zor şartlarda yaşıyor(Reuters)
Gazze Şeridi'nin merkezinde Filistinli mülteciler havaların soğumasıyla çadırlarda zor şartlarda yaşıyor(Reuters)
TT

BM Güvenlik Konseyi yarın “Gazze Gücü” için oylamaya gidiyor… Washington–Moskova hattında veto gerilimi

Gazze Şeridi'nin merkezinde Filistinli mülteciler havaların soğumasıyla çadırlarda zor şartlarda yaşıyor(Reuters)
Gazze Şeridi'nin merkezinde Filistinli mülteciler havaların soğumasıyla çadırlarda zor şartlarda yaşıyor(Reuters)

ABD’nin Gazze için Başkan Donald Trump tarafından açıklanan yol haritasını benimsetmeyi amaçlayan karar tasarısı, Müslüman  ve Arap ülkelerinin desteğiyle  pazartesi günü Güvenlik Konseyi’nde oylanacak. Ancak Rusya'nın veto hakkını kullanma ihtimali büyük bir tehdit oluşturuyor. Rusya’nın metni, BM’nin “uluslararası istikrar gücü” için seçenekler sunmasını talep ediyor ve Trump’ın öngördüğü “Barış Konseyi”ne yapılan atıfları metinden çıkarıyor.

ABD diplomasisi, haftalardır müzakere edilen tasarının oylamasına hazırlanmak için temaslarını yoğunlaştırdı. Washington, bu kararın, 20 maddelik ABD planının ikinci aşamasına geçilmesi için hukuki zemin oluşturmasını ve uluslararası istikrar gücüne resmiyet kazandırmasını hedefliyor.

Müzakerelerde, veto hakkına sahip beş daimî üye dahil 15 ülke arasında zaman zaman gerilim yaşandı. Rusya, Fransa ve Cezayir, tasarıya Filistin devletinin açıkça desteklenmesini eklemek isterken; Çin, Trump planının tamamen metinden çıkarılmasını talep etti. Birçok üye ayrıca Gazze’deki geçiş sürecinde Filistin Yönetimi’nin rolünün netleştirilmesini istedi.

sadfer
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (Reuters)

Tasarıda, “Filistin Yönetimi’nin reform programını samimiyetle uygulaması ve Gazze’nin yeniden imarında ilerleme sağlanması sonrasında, Filistin devletine giden güvenilir bir yolun oluşabileceği” belirtiliyor. ABD, İsrail ve Filistinliler arasında “barışçıl ve müreffeh bir ortak gelecek için siyasi ufuk” belirleyecek bir diyalog başlatacağını da vurguluyor.

Oylama, BM Güvenlik Konseyi Başkanlığı tarafından pazartesi günü ABD saatiyle 17.00’de yapılacak.

Rusya’nın itirazı ve karşı tasarısı

Rusya’nın veto kullanma ihtimali masada. Moskova’nın sunduğu karşı tasarı, ABD metninden duyduğu rahatsızlığın işareti olarak değerlendiriliyor. Çin’in de Rus tutumuna yakın durduğu bildirildi. Diplomatik kaynaklar, tasarının en az dokuz oyla kabul edilebileceğini, Rusya ve Çin’in ise veto yerine çekimser kalmayı tercih edebileceğini öngörüyor.

ABD’nin BM Daimî Temsilciliği, Rusya’nın hamlesine tepki göstererek “Müzakerelerin kritik aşamasında fitne yayma çabalarının Gazze’deki Filistinliler için ağır sonuçlar doğurabileceğini” belirtti.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Trump planının “Ortadoğu’da barış için en iyi yol” olduğunu savunurken, oylamanın süreci ileri taşıyacağını ifade etti. ABD’nin BM Büyükelçisi Mike Waltz ise “Washington Post” için kaleme aldığı yazıda, tasarıya karşı çıkmanın “Hamas’ın yönetiminin sürmesi ya da İsrail’le yeni bir savaşın” tercih edilmesi anlamına geleceğini söyledi.

İngiltere de tasarıya destek vererek tarafları “Trump planını uygulamak üzere birlikte çalışmaya” çağırdı.

ABD tasarısının içeriği

11 maddelik ABD tasarısı, Trump’ın açıkladığı Gazze savaşını bitirme planını onaylıyor. Metin, Gazze’nin yeniden inşasını koordine edecek uluslararası hukuki statüye sahip geçici bir “Barış Konseyi” kurulmasını memnuniyetle karşılıyor. Ayrıca insani yardımların tam kapasiteyle yeniden başlaması gerektiğini vurguluyor.

dfrgt
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şehri'ne düzenlediği gece baskınında yıkılan bir evin enkazının altından bir ceset çıkardı (AFP)

Önemli maddelerden biri, Gazze’de “uluslararası geçici istikrar gücü” kurulmasını öngörüyor. Bu güç, Mısır ve İsrail’le yakın koordinasyon içinde sınırların denetimi, güvenliğin sağlanması ve silahsızlandırma görevlerini üstlenecek.

Rusya’nın tasarısı

Yedi maddelik Rus tasarısı ise Gazze’de ateşkes ve rehine takası sürecini memnuniyetle karşılıyor ve BM Genel Sekreteri’nden “Gazze’de istikrar gücü seçeneklerine ilişkin acil rapor” talep ediyor. Ayrıca Gazze’de demografik veya bölgesel değişiklik girişimlerini reddediyor; iki devletli çözüm ve Gazze–Batı Şeria bütünlüğünün korunmasını vurguluyor.

Rusya, BM’nin “hesap verebilirlik ve gözetim” rolünü güçlendirmesi gerektiğini savunarak ABD metninin temel BM kararlarına yeterince dayanmadığını öne sürdü.


Gizli belgelerde Batı’yı kararsız bırakan seçimin 30. yıldönümü: Zerval’ın Cezayir zaferi

Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)
Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)
TT

Gizli belgelerde Batı’yı kararsız bırakan seçimin 30. yıldönümü: Zerval’ın Cezayir zaferi

Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)
Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)

Bugün, Liamin Zerval’ın Cezayir’de Cumhurbaşkanlık seçimlerini kazanmasının 30. yıldönümü. 1991’de Kurtuluş Cephesi’nin kazandığı seçimlerin iptalinin ardından yaşanan krizin ardından, Zerval’ın sandığa gitme kararı Cezayir siyasetinde bir dönüm noktası oldu. O dönemde muhalifler, ordu destekli yönetimin halk desteğinden yoksun olduğunu belirtiyordu. Zerval ise bu argümanı ortadan kaldırdı.

Bu karar büyük bir risk içeriyordu. Kan gölüne dönen Cezayir’de silahlı gruplar oy kullanacakları tehdit ediyor, ana muhalefet partileri ise seçimleri boykot çağrısıyla sabote etmeye çalışıyordu. Buna rağmen Zerval meydan okudu. Cumhurbaşkanlığı kazan sürpriz olmasa da, halkın tehditlere rağmen sandığa gitmesi ve yüksek katılım sağlaması büyük bir sürprizdi. Bu, “terör korkusunu” yıkmak anlamına geliyordu.

Zerval, böylece Cezayir yönetimine bir tür “meşruiyet” kazandırarak terör dönemini sona ermeye başladı. Ertesi yıl düzenlenen parlamento seçimleriyle 1991’de iptal edilen seçimlerin etkisi tamamen silindi. Ordu, silahlı grupları yenilgiye uğrattı ve çoğu, Zerval’ın halefi Buteflika’nın 1999’da çıkardığı af yasasından yararlandı.

Bugün genç kuşaklar, 1990’ların kanlı dönemini ve Zerval’ın seçim zaferinin önemini hatırlamayabilir. “Şarku’l Avsat”, İngiltere Ulusal Arşivi’nden ortaya çıkan belgeler ışığında, 1995 Kasım’ında Zerval’ın zaferini mercek altına alıyor.

de
1995 Cezayir seçimlerinin sonuçlarına ilişkin İngiliz belgesinin bir kopyası (Şarku’l Avsat)

Gizli belgeler, Zerval’ın zaferinin Batı’da kafa karışıklığı yarattığını gösteriyor. Fransa, resmi olarak “tebrik” mesajı göndermekten kaçındı; İngiltere ise Kraliçe II. Elizabeth’in mesaj göndermesini uygun bulmadı, ancak Başbakan bir tebrik iletecekti.

17 Kasım 1995 tarihli bir İngiliz belgesine göre, Zerval oyların %61,34’ünü alarak kesin bir zafer kazandı. Belgede, üç yıldır süren terör ve baskıya rağmen katılımın %75 ile beklentilerin çok üzerinde gerçekleştiği belirtiliyor. Katılım özellikle kadınlar ve gençler arasında yüksekti; bu da yönetim için açık bir mesaj taşıyordu: “Sessiz çoğunluk, laik bir devlette barış içinde yaşamak istiyor.”

Rakip aday Mahfuz Nahnah ise oyların yalnızca %25,38’ini alabildi; yani seçmenlerin büyük çoğunluğu İslami yönetimi reddetti. Ana muhalefet partilerinin boykot çağrısı işe yaramadı; aksine, rejim bu durumdan fayda sağladı. Seçimin meşruiyeti beklenenden daha güçlüydü ve boykot eden partiler uzlaşma mesajları verdi.

Seçimlerin güvenli ve düzenli geçmesi için geniş çaplı askeri ve polis önlemleri alındı. Bazıları seçimlere hile karıştırıldığını iddia etse de, belgeler sürecin dürüst ve şeffaf olduğunu, sonuçların teknik olarak doğru olduğunu gösteriyor. Ancak analistler, Zerval’ın askeri desteğin gölgesinden çıkıp çıkamayacağı konusunda temkinliydi.

Belgeler göre , Zerval’ın hem diyalog hem de terörle mücadeleye dayalı ikili politikayı sürdüreceğini, ancak önceliğinin terörle mücadele olacak. 1996 parlamento seçimleri, boykot eden muhalefet için bir teşvik unsuru olabilirdi, ancak İslami Kurtuluş Cephesi’nin yeniden rehabilitasyonu uzak durdu. Uzun vadeli istikrar konusunda sosyal ve ekonomik sorunların çözülmemiş olması endişe yarattı.

Uluslararası tepkiler “temkinli iyimserlik” şeklindeydi. Avrupa Birliği, yüksek katılım ve şiddetsiz seçimlerden memnundu ve reform programlarına desteğini sürdürmeyi planlıyordu.

Fransa, resmi olarak ılımlı bir tepki verdi; Chirac mesaj gönderecek, ama “tebrik” kelimesini kullanmayacaktı. Özel olarak, Fransız hükümeti sonuçtan memnundu; yüksek katılım, İslami Kurtuluş Cephesi ve Sosyalist Güçler Cephesi’ni zayıflatmıştı.

İngiltere başbakanı tebrik mesajında siyasi diyaloğa başlama isteği ve İngiliz şirketlerinin (BP’nin milyar dolarlık ihaleye girmesi) çıkarlarına değindi. Kraliçe’nin mesaj göndermesi ise askeri rejimin sicili nedeniyle uygun görülmedi.

Zerval’ın 30 yıl önceki zaferi, Cezayir’de terör korkusunu aşan bir halk iradesinin simgesi olarak tarihe geçti.


Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Boulos: Sudan'daki savaş dünyanın en büyük insani krizi

Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)
Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)
TT

Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Boulos: Sudan'daki savaş dünyanın en büyük insani krizi

Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)
Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Massad Fares Boulos, Sudan'daki savaşı ‘dünyanın en büyük insani krizi’ olarak tanımladı. Boulus, Fransız Haber Ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada diplomatik çabaların barışa doğru ilerleme sağlamasını umduğunu söyledi.

Sudan’da 2023 yılının nisan ayında Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile eski yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında savaşın patlak vermesinden bu yana, on binlerce kişi hayatını kaybetti ve yaklaşık 12 milyon kişi yerinden edildi.

HDK, geçtiğimiz ekim ayı sonlarında, Sudan’ın Darfur bölgesinin batısında yer alan stratejik öneme sahip olan Faşir şehrini 18 ay süren kuşatmanın ardından ele geçirdi. Bu süreçte toplu katliamlar ve cinsel şiddet olayları yaşandığına dair haberler basına yansıdı.

dsfrg
Faşir’deki çatışmalardan kaçarak Tavile’deki bir mülteci kampına sığınan çocuklar, 3 Kasım 2025 (AP)

Boulos, Katar’ın başkenti Doha'da AFP’ye, Sudan'daki çatışmanın ‘günümüz dünyasındaki en büyük insani kriz ve en büyük insani felaket’ olduğunu söyledi.

Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Faşir’de özellikle son iki-üç hafta içinde yaşananları ve o videoları hepimiz gördük. O haberleri gördük. Bu zulümler kesinlikle kabul edilemez. Bu durum bir an önce sona ermeli.”

Washington, savaşan tarafları Sudan'da ateşkes ilan etmeye çağırdı.

Ordu yanlısı Sudan hükümeti, ABD'nin ateşkes önerisiyle ilgili toplantının ardından savaşa devam edeceğini açıkladı.

HDK ise arabulucuların insani ateşkes önerisini kabul ettiğini duyururken, savaşmaya devam ediyor.

ABD'nin Sudan'daki arabulucu ortaklarıyla birlikte her iki tarafı da ‘üç aylık insani ateşkes’ üzerinde anlaşmaya çağırdığını söyleyen Boulos, ‘ateşkesin tartışıldığı ve müzakere edilmek üzere olduğunu’ belirterek, Tarafları bu öneriyi kabul etmeye ve gecikmeksizin derhal uygulamaya koymaya çağırdıklarını söyledi.

xssadf
Faşir’deki HDK üyeleri (AFP)

ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır, geçtiğimiz eylül ayında, önce insani yardım için ateşkes, ardından kalıcı ateşkes ve sivil yönetime geçiş için ortak bir bildiri yayınladı. Ancak bildiride savaşan tarafların hiçbirinin geçiş sürecine katılmayacağı belirtildi.

Boulos, ABD’nin ortaklarıyla birlikte, sivil yönetime geçiş de dahil olmak üzere daha geniş kapsamlı plan konusunda ‘önümüzdeki haftalarda bazı ilerlemeler kaydetmeyi’ umduğunu belirtti.

ABD’li yetkili, ‘en büyük önceliğin insani boyut ve insani ateşkes olmaya devam ettiğini’ vurguladı.