Libya'daki siyasi gerilim Cenevre Anlaşması’nı tehdit ediyor mu?

Libya'da yeni bir askeri çatışmayı önlemek için diyalog çağrısı

Trablus'ta 9 kişinin öldüğü çatışmaların ardından (Şarku’l Avsat)
Trablus'ta 9 kişinin öldüğü çatışmaların ardından (Şarku’l Avsat)
TT

Libya'daki siyasi gerilim Cenevre Anlaşması’nı tehdit ediyor mu?

Trablus'ta 9 kişinin öldüğü çatışmaların ardından (Şarku’l Avsat)
Trablus'ta 9 kişinin öldüğü çatışmaların ardından (Şarku’l Avsat)

Uzmanlara göre Libya, ülkenin doğusunda ve batısında çatışan taraflar arasında yeni bir siyasi gerilime tanıklık ediyor ve bu durum 2021 yılında Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde Cenevre'de onaylanan siyasi anlaşmanın kaderine gölge düşürüyor. Analist ve siyasetçilere göre siyasi anlaşma sona yaklaşıyor. Bu, Libya'nın yeni bir askeri çatışmaya girmesini önlemek için acilen yeniden diyalog masasına oturulması gerektiğine işaret ediyor.

Kriz patlak verdi

9 Ağustos'ta Libya'nın başkenti Trablus yakınlarında Trablus merkezli Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ile bağlantılı iki silahlı grup arasında çıkan çatışmalarda dokuz kişi öldü, onlarca kişi yaralandı. İki gün sonra, 11 Ağustos'ta, yerel medyanın bildirdiğine göre bazıları silahlı onlarca kişi Trablus'taki Libya Merkez Bankası'na ait bir binayı kuşattı ve bir müddet sonra dağıldılar.

Libya Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir (Şarku’l Avsat)Libya Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir (Şarku’l Avsat)

Libya Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir, UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe tarafından hidrokarbon zengini ülkede bütçe ve petrol zenginliği yönetimi nedeniyle eleştiriliyor. Söz konusu iki olay, ABD'nin Libya Büyükelçisi Richard Norland'ın X platformunda ‘son günlerde silahlı gruplar arasında yaşanan yeni çatışmaların Libya'daki siyasi çıkmazın yarattığı risklerin devam ettiğini gösterdiğini’ söylemesine yol açtı. Merkez Bankası Başkanı’nın 2012'den bu yana sürdürdüğü görevinden zorla alınmasının ‘kabul edilemez’ olduğunu belirten Norland, Libya'nın küresel finans piyasalarına erişimini kaybedebileceğini belirtti.

Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (UBH)Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (UBH)

Muammer Kaddafi rejiminin 2011 yılında devrilmesinden bu yana bölünmüş durumda olan Libya, iki hükümet tarafından yönetiliyor: Trablus'ta Abdulhamid Dibeybe başkanlığında uluslararası alanda tanınan UBH ve ülkenin doğusunda parlamento ve Mareşal Halife Hafter tarafından desteklenen Libya İstikrar Hükümeti (LİH).

Yeni bir anlaşma için bastırılıyor

Birkaç gün önce Bingazi'de (doğu) toplanan Temsilciler Meclisi (TM), Trablus'taki yürütme otoritesinin görevlerine son verme ve birleşik bir hükümet oluşana kadar ülkenin doğusundaki Usame Hammad hükümetini ‘meşru’ kabul etme kararını açıkladı. Ayrıca 2021 anlaşmasından doğan ve ülkenin üç bölgesini temsil eden bir organ olan Başkanlık Konseyi'nden ‘Ordu Yüksek Komutanı’ statüsünü geri almaya ve bunu TM Başkanı'na iade etmeye karar verdi.

Temsilciler Meclisi, Trablus'taki yürütme yetkisinin sona erdiğini açıkladı ve Usame Hammad hükümetini ‘meşru’ olarak nitelendirdi. (TM)Temsilciler Meclisi, Trablus'taki yürütme yetkisinin sona erdiğini açıkladı ve Usame Hammad hükümetini ‘meşru’ olarak nitelendirdi. (TM)

Buna karşılık uluslararası tanınırlığa sahip UBH, Cenevre Anlaşması’na atıfta bulunarak, meşruiyetini ‘Libya Siyasi Anlaşması'ndan aldığını’ bildirdi.

Mareşal Halife Hafter, Nisan 2019 ile Haziran 2020 arasında Trablus'un kontrolünü ele geçirmeye çalıştı, ancak şiddetli çatışmaların ardından başarısız oldu. Ateşkesten sonra 2021 yılında Cenevre'de BM himayesinde geçici organlar kuran bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma, bir yürütme makamının (UBH) ve Başkanlık Konseyi'nin Aralık 2021'de başkanlık ve yasama seçimleri için hazırlık yapmasını öngörüyordu. Ancak yenilenen siyasi anlaşmazlıklar ve güvenlik gerilimleri nedeniyle seçimler bir sonraki duyuruya kadar ertelendi.

Mareşal Halife Hafter (Libya Ulusal Ordusu) Mareşal Halife Hafter (Libya Ulusal Ordusu)

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Libya'da uluslararası ilişkiler profesörü olan Halid el-Muntasır yaptığı açıklamada, Libya parlamentosunun bu hamlesinin ‘içeriye değil, dışarıya yeni bir anlaşma ve müzakere koşulları belirleme zamanının geldiğine dair bir mesaj’ olduğu değerlendirmesinde bulundu. El-Muntasır, “Cenevre Anlaşması’ndan üç yıldan fazla bir süre sonra, ülke içindeki ve dışındaki tüm tarafların neden olduğu tam bir siyasi başarısızlık noktasına ulaştık. Cenevre Anlaşması’nın başarısızlığı ve çatışan tarafların artık bunu kabul etmedikleri ve son hamleleriyle asgari düzeyde uzlaşı içeren yeni bir anlaşma için uluslararası topluma baskı yapmak istedikleri konusunda açıkça konuşmak önemli” ifadelerini kullandı.

Açık savaş

Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) bu hafta yaptığı açıklamada, ‘Libyalı siyasi parti ve kurumların ülkenin doğusu, batısı ve güneyinde son dönemde gerçekleştirdikleri tek taraflı eylemleri endişeyle takip ettiğini’ belirterek, bu eylemlerin ‘gerginliğin artmasına yol açtığını, güveni zedelediğini ve Libyalılar arasındaki kurumsal bölünme ve ayrışmayı derinleştirdiğini’ ifade etti. Açıklamanın devamında, ‘uzlaşmaya’ varmak ve ‘mevcut siyasi çıkmazı’ sona erdirme çabalarını ilerletmek için Libyalı liderler ve bölgesel taraflarla istişarelerin sürdürüleceği vurgulandı.

Libyalılar Trablus'ta silahlı çatışmaların yeniden başlamasından korktuklarını ifade ediyor. (EPA)Libyalılar Trablus'ta silahlı çatışmaların yeniden başlamasından korktuklarını ifade ediyor. (EPA)

Ülkenin doğusundaki güçlü isim Mareşal Halife Hafter'e bağlı güçlerin aniden Trablus'un güneybatısında Batı Libya hükümetinin kontrolü altındaki bölgelere yakın askeri hareketlilik ilan etmesinin ardından Batı Libya askeri hareketliliğe sahne oldu. Bu, Trablus hükümeti tarafından ‘askeri alarm’ durumu ile karşılandı. Hafter'e bağlı güçler kısa sürede, askeri bir saldırı başlatma niyetlerini reddederek, sadece ‘ülkenin güney sınırlarını güvence altına almayı’ amaçladıklarını ileri sürdü.

Libyalı siyasi analist Abdullah er-Rayis ise bu hamleleri, Trablus yönetiminin askeri hazırlığını anlamanın yanı sıra uluslararası tutumları ölçmek için bir ‘nabız yoklama’ olarak görüyor. Gerekçe ve zamanlama konusunda ise er-Rayis şunları söyledi: “Belki de bu önleyici bir mesajdır. Eğer diyalog ve siyasi arabuluculuk başarısız olursa, Libya'nın başkentine yönelik askeri hareket yakında yenilenecektir. Kuşkusuz bu sefer açık bir savaş olacaktır.”



Bankalar, petrol ve izolasyon: Washington'un Bağdat'taki İran kilidini açma anahtarları

Görsel: Sarah Padavan
Görsel: Sarah Padavan
TT

Bankalar, petrol ve izolasyon: Washington'un Bağdat'taki İran kilidini açma anahtarları

Görsel: Sarah Padavan
Görsel: Sarah Padavan

Tarihin kritik bir anında, Tahran destekli Iraklı milisler yakın geçmişlerinden bir hayalet gibi göründüler. Bir yanda İran, diğer yanda ABD ve İsrail arasındaki son savaşta kenarda kaldılar. Çatışmadaki bu belirgin yoklukları yalnızca taktiksel bir karar değildi; İran'ın Irak içindeki nüfuz yapısındaki derin bir çatırdamayı, banka kasalarından Bağdat'taki siyasi ve güvenlik karar alma merkezlerine kadar uzanan ince ipler üzerinden uygulanan Amerikan baskısının artan etkinliğini yansıtıyordu.

200'den fazla İsrail savaş uçağı ve yaklaşık 300 balistik füze, İran içindeki hedeflerini vurmak için Irak semalarından geçti, ancak Iraklı milisler yine de müttefiklerini savunmak için karşılık vermediler. Buna karşılık küçük Yemenli Husi milis grubu, kimsenin beklemediği garip bir sahneyle gemilere saldırmaya ve İsrail'e füze fırlatmaya devam etti.

Onlarca yıldır milisler, İran'ın bölgedeki en önemli kollarından birini oluşturdu. Bu gruplar, 2003'ten sonra ABD'nin Irak işgali altında kuruldular ve finansman, eğitim ve danışmanlık yoluyla gelişerek bölgesel çatışmalarda ileri roller oynadılar. Suriye, Yemen ve Irak'taki çatışmalar, bu grupların Velayet-i Fakih’e mutlak sadakatlerini gösterdikleri ve “direniş ekseni"nin merkezi bir unsuru haline geldikleri arenalardı.

Ancak dönüm noktası, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e düzenlediği saldırı sonrasında yaşandı. O dönemde, Hizbullah Tugayları ve Asaib Ehli’l Hak da dahil olmak üzere Iraklı milis gruplar, ABD'nin İsrail'in yanında savaşa girmesi halinde askeri müdahalede bulunacaklarını duyurdular. Washington'un fiilen dahil olmasıyla birlikte de bu milisler, insansız hava araçlarıyla Amerikan ve İsrail üslerini hedef almaya başladılar. Ancak, çok geçmeden liderlerini ve silah depolarını hedef alan yoğun ve ölümcül Amerikan saldırılarına maruz kaldılar ve bu da onların net bir şekilde gerilemelerine ve Mart 2024'te saldırılarını durdurmalarına neden oldu.

İran'ın bölgesel nüfuzundaki azalmaya rağmen, Irak'taki grupların etkisi “kolayca azalmayacak”, dahası önümüzdeki yıllarda etkili bir rolleri olmaya devam edecektir

Sessizlik konuşuyor

Son savaşta, tüm beklentilerin aksine, Iraklı milisler harekete geçmediler. Füze fırlatmadılar veya misilleme eylemleri düzenlemediler, bunun yerine kendilerini kelimelerden ibaret ateşli açıklamalarla sınırladılar. Bu geri adım, askeri güç eksikliğinin değil, başta akıllı Amerikan baskısının yoğunlaşması olmak üzere iç ve dış değişikliklerin dayattığı zorunlu bir yeniden konumlandırmanın sonucuydu.

Nitekim Temsilciler Meclisi Başkanvekili Muhsin el-Mendelavi, “İran nüfuzunun azalmasının Irak'a zarar vermeyeceğini” vurguladı. Bağdat’ın, İran ile tarihi ve coğrafi bağlarını korurken, bağımsız bir dış politika oluşturmayı ve İran yanlısı silahlı grupların gücünü sınırlamayı hedeflediğini belirtti. Ayrıca, gücün sadece devletin kontrolünde olmasının önemine dikkat çekti ve devlet dışı silahların ortadan kaldırılması için uzun vadeli bir adımın atılmasını beklediğini ifade etti.

Milislere sempati duyan bir analist olan Kazım el-Fartuşi ise “çocukların artık büyüdüğünü” ve İran yanlısı grupların artık yerel ağlara sahip olduğunu, artık Tahran'a körü körüne itaat etmek zorunda olmadıklarını belirtti. Öte yandan, siyaset bilimi profesörü Anmar el-Saray, İran'ın bölgesel nüfuzundaki azalmaya rağmen, Irak'taki milis grupların etkisinin “kolayca azalmayacağına”, dahası önümüzdeki yıllarda etkili bir rolleri olmaya devam edeceğine inanıyor.

İran, Irak içinde hâlâ nüfuz ağlarına sahip olsa da, askeri ve siyasi araçlarını kullanma gücü açık bir ivmeyle azalıyor.

Amerikan baskı araçları

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Washington'un Irak'taki kara gücü küçük olsa da, yeni stratejisi etkili ve can yakıcı araçların bir karışımına dayanıyor. Bu araçlar, milis grupları finanse eden petrol kaçakçısı şebekeleri hedef alan mali yaptırımlar, silah satın almak için kullanılan banka havalelerine getirilen kısıtlamalar ve bu milislerin birinci kademe liderlerine yönelik can yakıcı nokta saldırılardır.

Baskılar askeri boyutla sınırlı kalmadı; Irak devletinin tüm kılcal damarlarına kadar uzandı. Nitekim 29 Haziran 2025'te, İran destekli Federal Mahkeme Başyargıcı Casim Muhammed Abbud, ulusal bir yargı komitesinin kararıyla emekliye ayrıldı. Bu eşi benzeri görülmemiş adım, İran'ın geçmişteki hegemonyası altında tamamen başarısız olurdu, ancak sessizce gerçekleşti ve bu İran'ın Irak devlet kurumları içindeki etkisinin zayıfladığının açık bir göstergesi.

Siyasi araştırmacı Hamza Mustafa, İran yanlısı milislerin son çatışma sırasındaki sessizliğinin güç dengesinde bir değişimi yansıttığı ve belki de Tahran'ın gerilimi azaltma sinyali verdiği değerlendirmesinde bulundu. Hükümetin “kriz yönetiminin tüm iplerini elinde tuttuğunu kanıtladığını” ve kendisini uzak tutma politikasını benimsediğini, bunun da  kriz yönetimi için eşi benzeri görülmemiş bir alan sağladığını belirtti.

Irak halkının ruh halinin değişmesi

Irak'ı saran siyasi ve mezhepsel bölünmelere rağmen, birçok Iraklı tek bir temel talepte birleşiyor; Irak'ın, İran'ın uluslararası rakipleriyle hesaplaşacağı bir arenaya dönüştürülmesini reddetmek. Bu eğilim artık yalnızca popüler bir görüş değil; giderek daha dengeli dış politikalara ve bağımsız ulusal egemenliğe yönelen Bağdat'taki karar vericilerin yönelimlerine de yansıyor.

İran, Irak içinde hâlâ nüfuz ağlarına sahip olsa da, askeri ve siyasi araçlarını harekete geçirme kabiliyeti açıkça azalıyor. Washington'un milis grupların hareketini kısıtlamadaki başarısıyla birlikte, bir sonraki aşamada, özellikle petrol sektörü ile yönetimde İran nüfuzunun kalan kısmını zayıflatmaya yönelik Amerikan çabalarının daha da artması muhtemel.

Amerikan varlığının meşruiyet kaynağı, ABD'nin resmen varlığını sürdürmesine ve askeri ve istihbarat faaliyetlerini meşrulaştırmasına olanak tanıyan uluslararası koalisyondur

Latif el-Mahdavi ise “İran desteğinin yokluğunun, Irak'taki müttefiklerinin siyasi ve güvenlik nüfuzunun azalmasına yol açacağını, çünkü bunların Tahran'ın eseri olduğunu” düşünüyor. Ancak, bu olasılığın İran nüfuzunun tamamen sona ermesi anlamına gelmediğini, aksine mekanizmalarında niteliksel bir değişim anlamına geldiğini de sözlerine ekliyor.

Bugün tanık olduğumuz yalnızca “geçici bir sakinlik” değil, belki de Bağdat ve Tahran arasındaki ilişkinin yeniden tanımlandığı ve etki sınırlarının Irak'ın yüksek çıkarlarıyla uyumlu bir şekilde silahlar, egemenlik ve parayla çizildiği yeni bir dönemin başlangıcıdır.

ABD'nin etki araçları

Dolar, bankalar ve para transferleri:

En büyük silah, petrol satış gelirlerinin dolar cinsinden yatırıldığı New York Federal Rezerv Bankası'dır. Washington, Bağdat'a para transferini geciktirme veya engelleme yetkisine sahip ve bu da ona hükümet üzerinde güçlü bir baskı aracı sağlamaktadır

ABD Yabancı Hesaplar Vergi Uyum Yasası (FATCA)

Uluslararası finansal transferleri kontrol eden ve dolarla bağlantılı Irak bankalarının faaliyetlerini etkileyen bir yasadır.

SWIFT aracılığıyla para transferlerini kontrol etme silahı

ABD, dolar transferlerini izleyerek İran bağlantılı milislere fon akışının önlenmesine yardımcı olmuştur.

İran ile iş birliği yapan bankaların yasaklanması

Washington, 2023-2024 yıllarında 14 Irak bankasına, İran ve Suriye'ye dolar kaçakçılığı yapmakla suçlayarak kısıtlamalar getirmiştir.

Askeri silahlar: Silahlar ve üsler

Ayn el-Esed Hava Üssü (Anbar), ABD kuvvetleri için bir operasyon ve kalıcı bir mevcudiyet merkezidir. ABD tarafından İran yanlısı grupların hareketlerini izlemek için kullanılmaktadır.

ABD üslerinde konuşlandırılmış ve İran veya milislerinden gelebilecek herhangi bir tehdide karşı caydırıcılık görevi gören hava savunma sistemleri (Patriot/THAAD) bulunmaktadır.

Milislere karşı nokta saldırılar

Washington, Tahran tarafından desteklenen Şii grupların önde gelen liderlerini hedef alan birkaç hassas hava saldırısı (2020-2021-2023-2024) gerçekleştirmiştir.

Irak, Amerikalıları sınır dışı edebilir mi?

ABD varlığının meşruiyet kaynağı, ABD'nin resmen varlığını sürdürmesine ve askeri ve istihbarat faaliyetlerini meşrulaştırmasına olanak tanıyan uluslararası koalisyondur.