Suriye gazetesi: Ankara, Ebu Zendin Sınır Kapısı’nı açmakta kararlı

Suriyeli eski bakan, Şam ve Ankara'nın yakınlaşmaya her zamankinden daha yakın olduğunu söyledi.

Halep'in doğusunda bulunan Ebu Zendin Sınır Kapısı yakınlarındaki M4 yolu üzerinde Cuma namazı kılan Suriyeliler (sosyal medya)
Halep'in doğusunda bulunan Ebu Zendin Sınır Kapısı yakınlarındaki M4 yolu üzerinde Cuma namazı kılan Suriyeliler (sosyal medya)
TT

Suriye gazetesi: Ankara, Ebu Zendin Sınır Kapısı’nı açmakta kararlı

Halep'in doğusunda bulunan Ebu Zendin Sınır Kapısı yakınlarındaki M4 yolu üzerinde Cuma namazı kılan Suriyeliler (sosyal medya)
Halep'in doğusunda bulunan Ebu Zendin Sınır Kapısı yakınlarındaki M4 yolu üzerinde Cuma namazı kılan Suriyeliler (sosyal medya)

Halep'in doğusundaki Ebu Zendin Sınır Kapısı’nın kapatılmasından üç hafta sonra Suriye'nin kuzeyinde gerginliğin patlamasından endişe ediliyordu. Bu endişlerin üstüne bir de Ankara'nın Türkiye destekli muhaliflerin kontrolündeki bölgelerle Suriye rejimi kontrolündeki bölgeleri ayıran sınır kapısını güç kullanmayı gerektirse bile açmaya karar vermesi geldi. Ankara yönetiminin, Heyetu Tahriru'ş Şam tarafından kendi mevzilerine yönelik olası geniş çaplı bir saldırı beklentisiyle İdlib'e daha fazla takviye gönderdiği haberleri çıktı.

Suriye'de rejim yanlısı el-Vatan gazetesi dün (Pazar), ‘Ankara'nın tek bir seçenekle karşı karşıya kaldığını, bunun da Suriye muhalefetinin kontrolü altındaki bölgelerle Halep'in doğu kırsalında rejim kontrolündeki bölgeleri birbirine bağlayan el-Bab kentindeki Ebu Zendin Sınır Kapısı’nı güç kullanarak açmak olduğunu’ yazdı.

sdvfbg

Suriye eski Ulusal Uzlaşma İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Haydar, Şam ve Ankara yönetimlerinin iki taraf arasında bir yakınlaşma anlaşması imzalamaya her zamankinden daha yakın olduğunu söyledi. Haydar, Sputnik haber ajansına verdiği röportajda, “Suriye-Türkiye ilişkileri özellikle 2011'den sonra çeşitli değişikliklere tanık oldu. Çünkü Türkiye bugün Suriye topraklarındaki doğrudan askeri varlığıyla Suriye'nin içişlerine karışan bir ülke” ifadelerini kullandı.

Haydar, iki ülke arasındaki anlaşmanın kaçınılmaz olduğunu doğruladı, ancak Esed ile Erdoğan arasında şu anda bir görüşme yapılmasını ihtimal dışı bıraktı.

El-Vatan gazetesi, Ankara'nın dışişleri ve istihbarat temsilcileri aracılığıyla sınır kapısının açılması konusunda ilgili tüm tarafların görüşlerini birleştirmek için çaba gösterdiğini ve geçen salı günü bir toplantı düzenlediğini duyurdu. Gazete muhalif olarak nitelediği kaynaklara dayanarak, Ankara'nın el-Bab kentinde sınır kapısının açılışını protesto edenlere ve açılışı engellemek için ana kapıya giden yol üzerinde oturma çadırı kuranlara karşı güç kullanarak da olsa sınır kapısını hizmete sokmaya karar verdiğini yazdı.

csdvfbgrt
Halk protestoları Ebu Zendin Sınır Kapısı’nın açılmasını engelliyor. (SOHR)

Türkiye destekli Suriye Geçici Hükümeti üç hafta önce, Koronavirüsün yayılmasını önlemeye yönelik tedbirlerin bir parçası olarak dört yıl kapalı kalan Ebu Zendin Sınır Kapısı’nın açıldığını duyurdu. Sınır kapısının resmi açılışından sonra Suriye muhalefetinin ve silahlı grupların sert tepkisiyle karşılaşıldı.  Kamyonlar her iki taraftan da geçici hükümete bağlı askeri polisin koruması altında geçiş yaptı. Silahlı gruplar ticari kamyonların önünü keserek geçişlerini engelledi.

Protestocular, kamyonların geçişini engellemek için bir oturma çadırı kurdu. Protestocuların yanı sıra silahlı muhalifler de sınırda konuşlanan geçici hükümete bağlı koruma unsurlarıyla sürtüşmeye girmekten kaçındı.

Ancak geçtiğimiz cuma günü silahlı muhaliflerin bir askeri polis devriyesine ateş açması üzerine tehlikeli bir gelişme yaşandı. Bu olaydan sonra durum, geçici hükümetin devrilmesini talep eden gösterilerle aynı zamana denk gelen çatışmalara dönüştü.

Buna karşılık Suriye Geçici Hükümeti bir açıklama yayınlayarak, Ebu Zendin Sınır Kapısı yakınlarındaki göstericiler arasında ‘maskeli unsurların bulunmasının kendilerini şaşırttığını, bu kişilerin hem güvenlik personeline hem de göstericilere zarar vermek amacıyla bir askeri polis aracına yoğun ateş açtığını’ belirtti. Suriye Geçici Hükümeti, devriyelerin göstericileri korumak amacıyla gönderildiğini vurguladı.

Suriye Geçici Hükümeti, yaşananların bölgede bir güvenlik ihlali yaratmayı ve bölgeyi istenmeyen sonuçları olan bir kaos durumuna sürüklemeyi amaçladığına dikkat çekti.

zzsxcdvfe
Ebu Zendin Sınır Kapısı havan mermileriyle hedef alındı. (sosyal medya)

Muhalif medya kaynakları, Suriye Geçici Hükümeti’nin açıklamasının eksik olduğunu, muhalif silahlı kişilerin buğday ve arpa yüklü kamyonların rejim kontrolündeki bölgelere geçişini engellemek için ateş açtığını bildirdi.

Geçtiğimiz saatlerde rejim güçlerinin İdlib'e askeri takviye göndermesiyle birlikte kuzeyde gerilim arttı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), takviyelerin 4 askeri araçtan oluşan bir askeri konvoy içerdiğini bildirdi. Doçka makineli tüfeklerle donatılmış dört çeker araçlar, yaklaşık 200 asker taşıyan kamyonetlerle beraber bölgeye sevk edildi. Tüm bunlar Heyetu Tahriru'ş Şam ve diğer grupların bölgedeki rejim güçleri mevzilerine geniş çaplı bir saldırı başlatmaya hazırlandığına dair haberlerin ortasında gerçekleşti.



Irak parlamento seçimleri, Sünnilerin “cumhurbaşkanlığı makamı” konusunda iştahını kabartıyor

Her parlamento seçiminden önce, Sünni Arap liderler cumhurbaşkanlığı makamının yeniden kendi kotaları dahilinde olması için iade edilmesi taleplerini yineliyorlar (AP)
Her parlamento seçiminden önce, Sünni Arap liderler cumhurbaşkanlığı makamının yeniden kendi kotaları dahilinde olması için iade edilmesi taleplerini yineliyorlar (AP)
TT

Irak parlamento seçimleri, Sünnilerin “cumhurbaşkanlığı makamı” konusunda iştahını kabartıyor

Her parlamento seçiminden önce, Sünni Arap liderler cumhurbaşkanlığı makamının yeniden kendi kotaları dahilinde olması için iade edilmesi taleplerini yineliyorlar (AP)
Her parlamento seçiminden önce, Sünni Arap liderler cumhurbaşkanlığı makamının yeniden kendi kotaları dahilinde olması için iade edilmesi taleplerini yineliyorlar (AP)

Mueyyed et-Tarfi

Kasım ayında yapılması planlanan Irak parlamento seçimleri yaklaşırken, Sünni Araplardan cumhurbaşkanlığı makamının kendilerine iade edilmesini talep eden bir dizi açıklama gelmeye başladı. Cumhurbaşkanlığı, dönemin başbakanı İyad Allavi liderliğindeki geçiş hükümeti döneminde ilk hükümet kurulurken Sünnilere verilmişti. O zamanlar bu makama Şeyh Gazi Acil el-Yaver getirilmişti. Ancak 2005'teki ilk parlamento seçimlerinin ardından, Şii ve Kürt taraflar arasında varılan güç paylaşımı anlaşması uyarınca, bu makamın Kürt bileşene devredilmesi konusunda uzlaşıya varıldı. Anlaşma, Şii Ulusal Koalisyonu'nun merhum lideri Abdulaziz el-Hekim ve merhum Cumhurbaşkanı Celal Talabani tarafından imzalandı. Böylece, hükümeti kurma süreci o zamandan beri uygulanan şu ilkeye dayandı: Başbakan Şii, cumhurbaşkanı Kürt, meclis başkanı ise Sünni Arap.

Yönetim ilkesi

Bu anlaşmanın üzerinden yirmi yıl geçmesine rağmen, her parlamento seçiminden önce Sünni Arap liderler, yeniden kendi kotaları dahilinde olması için bu makamın kendilerine iade edilmesi taleplerini yineliyorlar. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre gerekçeleri, bu konumun ülkenin gerçek demografik yapısını ve Arap kimliğini yansıtıyor olması.

Irak Anayasası'nın 67. maddesine göre, cumhurbaşkanı devletin başıdır, ulusun birliğinin sembolüdür, ülkenin egemenliğini temsil etmektedir. Anayasa'ya uyulmasını ve hükümlerine uygun olarak Irak'ın bağımsızlığının, egemenliğinin, birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasını güvence altına almaktadır. Irak Anayasası'nın 68. maddesi ise cumhurbaşkanının Iraklı bir anne babadan doğuştan Iraklı, tam ehliyetli, en az 40 yaşında, iyi bir itibara ve siyasi deneyime sahip olmasını, dürüstlüğü, doğruluğu, adaleti ve millete sadakatiyle tanınmış olmasını ve ahlaki açıdan menfur bir suçtan hüküm giymemiş olması gerektiğini şart koşmaktadır.

Tekaddum Partisi lideri Muhammed el-Halbusi, daha seçimlerden aylar önce mayıs ayında yaptığı açıklamalarla bu makamın Sünni Araplara iadesini talep etmişti. 2003 sonrası dönemden itibaren bu makamın Sünnilerin kotasında olduğunu ifade ederek, bunun “bir ısrar değil, yönetim ilkesinin pekiştirilmesi” olduğunu vurgulamıştı.

Sünni liderler, cumhurbaşkanlığı makamını talep etmenin ötesine geçerek başbakanlık makamını da talep ettiler. Sünni lider ve Milletvekili Raad el-Dahlaki basına yaptığı açıklamada, “Amacımız başbakanlık makamını elde etmektir; bu bir Şii hakkı değildir” dedi.

Sünni çekişmesi

El-Mustansıriyya Üniversitesi'nde siyaset bilimi uzmanı olan İsam el-Feyli, talepleri Irak anayasasıyla uyumlu olmasına rağmen, Sünnilerin başbakanlık veya cumhurbaşkanlığı makamlarını elde etmesinin zor olacağına inanıyor. Feyli şunu söylüyor: “Sünni Arapların dile getirdiği talepler, herhangi bir tarafın herhangi bir yasal veya anayasal engel olmaksızın üç başkanlıklardan (ister cumhurbaşkanı, ister başbakan ve isterse parlamento başkanlığı olsun) herhangi birini üstlenme hakkına sahip olduğunu öngören anayasaya uygun taleplerdir. Ancak siyasi denklemin niteliği, parlamentodaki sandalye sayısına göre belirlenir. Bu nedenle, Sünniler çoğunluğu elde edebilirlerse, hükümeti kurma ve kendi cumhurbaşkanlarını atama hakkına sahiptirler.” Feyli, “Sünni bileşen cumhurbaşkanlığı makamını elde etmek istiyorsa, diğer Şii ve Kürt bileşenlerden ortaklarıyla koordinasyon içinde olmalıdır” diye ekledi. Stratejik konularda birleşebilen Kürtlerin aksine, ortak bir karar alabilmekten yoksun olan Sünni bileşenin içinde bulunduğu mevcut durum göz önüne alındığında, ortak bir karar üzerinde anlaşmasının son derece zor olduğuna dikkat çekti.

Feyli'ye göre, “Sünni çekişmesi, aralarındaki davalar ve suçlamalar aracılığıyla açıkça görülüyor; cumhurbaşkanlığını isteyen Kürt cephesi ise tam aksi durumda. Kendi aralarında, bu görevi üstlenecek kişinin Kürdistan Yurtseverler Birliği'nden (KYB) olacağı konusunda anlaşmışlar. KYB ise kendi adayının cumhurbaşkanı olması karşılığında, daha sonra dışişleri bakanının Kürdistan Demokrat Partisi'nden (KDP) olması konusunda KDP ile anlaşmaya varmaya çalışacak.”

Siyaset bilimci, Sünnilerin parlamento başkanlığı aracılığıyla sahip oldukları daha fazla yetkiye rağmen, Kürtlerin cumhurbaşkanlığından feragat edeceklerinden şüphe duyuyor. Cumhurbaşkanlığı daha çok törensel bir makam, yani parlamento başkanı gibi karar alma yetkisine sahip değil.

Feyli, Sünnilerin müzakere sürecinde taleplerinin çıtasını yükseltmek istediğine inanıyor. Zira Sünni kampı kendi içinde ister cumhurbaşkanlığı ister parlamento başkanlığı olsun, her iki pozisyon için de mutabık kalınan bir isim seçme konusunda hükümeti kurma sürecini zorlaştırabilecek bir sorunla karşılaşabilir.

Ona göre, tablo seçim sonrasına kadar belirsizliğini koruyor ve seçim sonuçları ile her tarafın müzakere ekibinin varlığı Irak'taki siyasi sahneyi belirleyecek.

Seçim kampanyası

Yazar ve gazeteci Basem eş-Şara, Sünni taleplerinin yalnızca seçim propagandası olduğuna inanıyor ve bazı Şii liderlerin kabulüne rağmen, bunları gerçekleştirmenin zorluğuna dikkat çekiyor.

Şara, “2005'ten beri benimsenen, iktidarı bileşenler arasında paylaştırmaya yönelik siyasi ilke, yeni bir siyasi lider nesli ortaya çıkana kadar devam edecek. Zira bileşenlerin liderleri arasında bu paylaşım, yani başbakanın Şii, cumhurbaşkanının Kürt ve parlamento başkanının Sünni Arap olması konusunda belirli mutabakatlar bulunuyor. Irak'ta iktidar paylaşımıyla ilgili sorunlardan kaçınılması için Irak'ın dostlarından bu mutabakatlara uluslararası ve bölgesel destek veriliyor” dedi.

Şara, 2005'te varılan anlaşmayı değiştirmek isteyen herkesin iç ve hatta uluslararası mutabakatları dikkate alması gerektiğini, çünkü Kürtlerin kendilerini buna zorlayacak gerçek bir baskı veya önemli kazanımlar olmadıkça cumhurbaşkanlığı makamından vazgeçmeye hazır olmadıklarını belirtti.

Sünnilerin, Şii müttefikleriyle ve Sünni liderlerin kendi aralarındaki anlaşmazlıklar göz önüne alındığında, 2005'ten beri hükümetin dayandığı siyasi denklemi, siyasi süreçte reform da dahil olmak üzere gelecekte herhangi bir değişiklik veya sürpriz olmadığı sürece değiştirmenin zor olduğuna inanıyor.

Şara, gerçekleşmesi zor olduğu için bu konuyu şu anda gündeme getirmenin seçim kampanyasının bir parçası olduğunu değerlendiriyor. Bazı Şii liderlerin de cumhurbaşkanlığı görevini bir Sünni'nin üstlenmesi talebini desteklediğini, ancak bu temennilerin gerçeklere tosladığını belirtiyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarfından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


Ürdün Kralı: Ülkeler, Trump'ın planı kapsamında Gazze'ye ‘barış dayatılmasını’ reddedecek

Ürdün Kralı 2. Abdullah (Reuters)
Ürdün Kralı 2. Abdullah (Reuters)
TT

Ürdün Kralı: Ülkeler, Trump'ın planı kapsamında Gazze'ye ‘barış dayatılmasını’ reddedecek

Ürdün Kralı 2. Abdullah (Reuters)
Ürdün Kralı 2. Abdullah (Reuters)

Ürdün Kralı 2. Abdullah bugün yaptığı açıklamada, ülkelerin ABD Başkanı Donald Trump'ın ateşkes planı kapsamında Gazze Şeridi'nde barışı ‘dayatma’ talebini reddedeceklerini söyledi.

Kral Abdullah, BBC ile yaptığı röportajda, ülkesinin Gazze Şeridi'ndeki uluslararası güçlerin misyonunun ‘barışı dayatmak’ değil, ‘barışı korumak’ olmasını umduğunu ifade etti. Ürdün'ün Gazze Şeridi'ne asker göndermeyeceğini, çünkü Ürdün'ün Gazze Şeridi'ndeki gelişmelere ‘siyasi olarak çok yakın’ olduğunu belirtti.

Kral Abdullah, ülkesinin ve Mısır'ın çok sayıda Filistin güvenlik gücüne eğitim vermeye hazır olduğunu, ancak bunun zaman alacağını bildirdi.

Ürdün Kralı, ‘barışı korumanın’ yerel polis güçlerini desteklemek anlamına geldiğini belirterek, “Gazze Şeridi'nde silahlı devriyelerle gezmek, hiçbir ülkenin dahil olmak istemeyeceği bir durum” dedi.


Yemenli Bakan Şarku'l Avsat'a: Husiler en zayıf noktasındalar

Bakan, terörist Husi örgütünün en zayıf noktasında olduğunu açıkladı (Fotoğraf: Türki el-Akıli)
Bakan, terörist Husi örgütünün en zayıf noktasında olduğunu açıkladı (Fotoğraf: Türki el-Akıli)
TT

Yemenli Bakan Şarku'l Avsat'a: Husiler en zayıf noktasındalar

Bakan, terörist Husi örgütünün en zayıf noktasında olduğunu açıkladı (Fotoğraf: Türki el-Akıli)
Bakan, terörist Husi örgütünün en zayıf noktasında olduğunu açıkladı (Fotoğraf: Türki el-Akıli)

Yemen İçişleri Bakanı Tümgeneral İbrahim Haydan Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Husilerin en zayıf noktada olduğunu belirterek, "Hükümet ve askeri liderleri hedef alan son operasyonlar, grubun kendi itirafına göre içlerinde bir ayrışmaya ve bölünmeye yol açan ağır ve hassas bir darbe vurdu" dedi.

Haydan, Yemenli yetkililerin, uyuşturucu kaçakçılığı ve Husi kontrolündeki bazı vilayetlerde uyuşturucu fabrikaları kurulmasıyla ilgili davalarda İranlılar ve Lübnan Hizbullahı üyeleri hakkında soruşturma yürüttüğünü açıkladı. Bir Yemen mahkemesinin birkaç gün önce tonlarca uyuşturucu kaçakçılığına karışan altı İranlı hakkında idam cezası verdiğini belirtti.

Haydan, İran'ın "bölgedeki bazı geleneksel silahlarının düşmesinin ardından askeri uzmanlar, uyuşturucu fabrikaları ve insansız hava araçları transfer ederek çabalarını Yemen'e odakladığını" ifade etti.