Dün Suriye’nin resmi kurumlarına asılan ‘devrim bayrağının’ hikayesi

Dün muhaliflerin Şam'ı ele geçirmesini kutlarken devrim bayrağıyla fotoğraf çektiren Humus’taki Suriyeliler (EPA)
Dün muhaliflerin Şam'ı ele geçirmesini kutlarken devrim bayrağıyla fotoğraf çektiren Humus’taki Suriyeliler (EPA)
TT

Dün Suriye’nin resmi kurumlarına asılan ‘devrim bayrağının’ hikayesi

Dün muhaliflerin Şam'ı ele geçirmesini kutlarken devrim bayrağıyla fotoğraf çektiren Humus’taki Suriyeliler (EPA)
Dün muhaliflerin Şam'ı ele geçirmesini kutlarken devrim bayrağıyla fotoğraf çektiren Humus’taki Suriyeliler (EPA)

Suriye rejiminin düşmesine ve Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Moskova'ya kaçmasına sebep olan Saldırganlığı Caydırma Operasyonu’nu yürüten muhalif gruplar tarafından kullanılan yeşil rengi ve üç yıldızıyla Suriye devriminin bayrağı, sahada, siyasette ve resmi kurumlarda son zamanlarda Suriye sahnesinde hız kazanan görüntülerde sık sık yer aldı.

Bu bayrağın tarihi, Büyük Suriye Devrimi tarafından Fransız sömürgesinden kurtulmak için göndere çekildiği 1920 yılına uzanıyor. Bayrak, Suriye muhalefetinin 2011 ilkbaharındaki ayaklanmasında, 1940 yılında Suriye tarihindeki üçüncü darbeye liderlik eden eski Suriye Devlet Başkanı Edib Çiçekli’nin kendisiyle aynı adı taşıyan torununun önerisiyle benimsendi.

Sosyal medya kullanıcıları, 2011 yılındaki Suriye devriminin dördüncü yıldönümü vesilesiyle bir hashtag başlatarak tüm Suriyelileri bu bayrağı kullanmaya ve devrim bayrağıyla gurur duyduklarını ifade etmek için kampanyaya katılmaya çağırdı.

Sosyal medya kullanıcılarına göre kampanya, Suriyelilerin uğruna yüz binlerce şehit verdiği bir projeyi yeniden canlandırmayı amaçlıyordu.

Kampanya o dönemde Suriye içinde rejimden kurtulan Suriyeliler arasında büyük yankı uyandırdı. Esed karşıtı Suriyeliler de son yıllarda özellikle Batı ülkelerinin başkentlerinde düzenledikleri gösterilerde bu bayrağı kullandı.

Dün bu bayrağın Şam'daki bakanlıkların çoğunun yanı sıra polis karakolları ve bilimsel kurumların önünde dalgalandığı görüldü.

Ancak Suriyelileri en çok şaşırtan, bayrağın görselinin ‘Syriatel’ markasının amblemi üzerinde yer alması oldu. Çünkü bu, önceki rejim tarafından el konulmadan önce Devlet Başkanı Beşşar Esed’in kuzeni Rami Makluf'a ait olan şirketin yeniden kamulaştırıldığı anlamına geliyordu.

Görsel kaldırıldı.

Şirket, yirmi yılı aşkın bir süredir Suriyelilerin sömürülmesinin bariz bir sembolü olmuş ve 2011 yılındaki protestoların bastırılmasına büyük ölçüde katkıda bulunan vekil milisleri finanse etmek için Suriyelilerin paralarını onlara aktarmıştı.

Öte yandan Rusya basını dün Suriye bayrağının Moskova'daki Suriye büyükelçilik binasından indirildiğini bildirdi.

Esed rejimini deviren muhalefetin destekçileri dün, muhalefet bayrağını Suriye’nin yurtdışındaki bazı büyükelçiliklerine astı. Atina'da, binanın çatısına devrim bayrağı asıldı. Ardından polis büyükelçiliğe girdi ve dört kişiyi tutukladı, ancak bayrağı kaldırmadı.

Suriye’nin Madrid'deki büyükelçiliğinde bir adam eski bayrağı yere atarak siyah, yeşil ve beyaz renklerden oluşan muhalefet bayrağını göndere çekerken yaklaşık 150 kişi, ‘Özgürlük!’ diye slogan attı.

 



Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
TT

Trablus'taki çatışmalar, Dibeybe'nin Libya'daki nüfuzunun arttığını gösteriyor

Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)
Libya güvenlik güçleri, Trablus'un Ebu Selim bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaların ardından geri alınan bir polis karakolunu koruyor (AFP)

 

Trablus'ta gece saatlerinde rakip silahlı gruplar arasında çıkan şiddetli çatışmalarda en az altı kişi ve güçlü bir silahlı grubun lideri öldürüldü. Çatışmalar dün salı günü şafak vakti “istikrarın yeniden sağlandığının” duyurulmasıyla sona erdi.

Acil Durum ve Tıp Merkezi salı günü yaptığı açıklamada, “Güney Trablus'taki yoğun nüfuslu Ebu Selim bölgesi civarındaki çatışmaların yaşandığı yerden altı kişinin cesedinin çıkarıldığını” söyledi.

Pazartesi günü başlayan ve saatlerce süren, makineli tüfekler ve roketatarlar da dahil olmak üzere ağır silahların kullanıldığı çatışmalarda başka olası can kayıpları ve yaralanmalar bildirilmedi.

Yerel medya araçları Ganiva lakaplı Abdulgani el-Kikli’nin öldürüldüğünü bildirdi. İstikrarı Destekleme Birimi Başkanı olan Kikli, 2011'den bu yana Trablus'un önemli bölgelerini kontrol eden en önemli silahlı grupların kilit liderlerinden biri.

Muhammed el-Menfi başkanlığındaki Başkanlık Konseyi'ne bağlı gibi görünen İstikrarı Destekleme Birimi, İçişleri ve Savunma Bakanlıkları tarafından güvenliğinin sağlanması gereken devlet kurumları ve hayati öneme sahip tesisler üzerinde kontrolünü zorla dayatan en önemli silahlı gruplardan biri.

AFP'nin doğruluğundan emin olamadığı görüntüler, Kikli'nin yerde yattığını ve yakın mesafeden vurulduğu gösteriyor.

Analist Celal Harşavi, Ganiva'nın yeğeninin, “Trablus'taki silahlı grupların en güçlü ve etkili liderlerinden biri” olan adamın pusuya düşürüldüğünü söylediğini aktardı.

Harşavi, “Kikli’nin bankalar, telekomünikasyon, idareler ve hatta üst düzey diplomatik görevler gibi kilit pozisyonlara kendisine sadık kişileri atayabildiğini” açıkladı.

Salı günü okullar ve Trablus Üniversitesi güvenlik önlemleri kapsamında ikinci bir duyuruya kadar eğitime ara verdiler. Daha sonra Üniversite çarşamba gününden itibaren eğitime yeniden başladığını duyurdu. İçişleri Bakanlığı, “Vatandaşlar ile memurlara işlerine dönme” çağrısı yaparak, durumun “güvenli ve istikrarlı” olduğunu vurguladı.

Pazartesi akşamı uçaklar Trablus Havalimanı'ndan başkentin 200 kilometre doğusunda bulunan Misrata'daki güvenli bir yere nakledildi ve çok sayıda uçuş bu şehre yönlendirildi. Daha sonra havalimanına uçuşlar yeniden başlatıldı ve Mitiga Uluslararası Havalimanı hava sahası da açıldı.

Nüfuz haritasındaki değişim

Pazartesi akşamı Libya'nın başkentinde güçlü bir silahlı grubun liderinin öldürülmesi, saatlerce süren şiddetli çatışmalara ve grubunun kalesinden çıkarılmasına yol açtı. Bu durum, Trablus hükümetiyle ittifak halindeki silahlı grupların nüfuzunun güçlenmesiyle sonuçlanabilir.

Yıllardır Trablus'un geniş bir bölümünü kontrol eden Kikli'nin öldürülmesi, bundan daha geniş bir bölgenin istikrarı açısından da sonuçlar doğurabilir.

Libya önemli bir enerji ihracatçısı olup uzun süredir rakip doğulu ve batılı silahlı gruplar arasında bölünmüş durumda. Akdeniz'i geçerek Avrupa'ya ulaşmak isteyen göçmenler için bir hareket noktası ve bölgedeki rakip güçlerin mücadele alanı konumunda. Libya çatışması Rusya, Türkiye, Mısır ve BAE'yi de kendine çekti.

Kikli'nin öldürülmesinin ardından Ulusal Birlik Hükümeti, Başbakan Abdulhamid Dibeybe'nin düzensiz silahlı gruplar olarak adlandırdığı gruplara karşı güvenlik operasyonunun tamamlandığını duyurdu. Kikli'ye bağlı militanlar cezaevlerini yönettiler ve bakanlıklarda, devletin mali kuruluşlarında görevler üstlendiler.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nden Tarık Megerisi, “Ganiva, Trablus'un fiilen kralıydı. Takipçilerinin bir kısmı İç Güvenliği kontrol ederken, diğer bir kısmı da Merkez Bankası'ndan yapılan nakit transferlerinin dağıtımını kontrol ediyorlardı. Ayrıca birçok kamu şirketi ve bakanlık da kontrolleri altındaydı” dedi.

Trablus'ta otoritenin güçlenmesi, son yıllardaki kendisini zorla görevden alma girişimlerinin ardından Türkiye'nin müttefiki ve Ulusal Birlik Hükümeti'nin Başkanı Dibeybe’yi de güçlendirecek. Aynı zamanda Doğu Libya'daki silahlı gruplarla kapsamlı çatışmadaki pozisyonunu destekleyecek.

Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı silahlı gruplar, Kikli başkanlığındaki İstikrarı Destekleme Birimi'nin uzun süredir elinde tuttuğu bölgeleri ve üsleri hızla ele geçirdi. Ele geçirilen bölgeler arasında örgütün kalesi olan Ebu Selim bölgesi de yer alıyordu.

Kikli'nin devrilmesiyle birlikte Savunma Bakanlığı'na bağlı ve Dibeybe ile müttefik grupların, özellikle de Mahmud Hamza komutasındaki 444. Tugay ile 111. Tugay ve Misrata'dan gelen Ortak Harekât Gücü’nün daha büyük bir rol üstlenmesi mümkün.

Dibeybe'nin müttefiklerinin birleşmesi, Batı Libya'nın, komutan Halife Hafter'in on yıl önce rakiplerini tasfiye ederek ve diğer grupları kendi kontrolüne girmeye zorlayarak iktidarı ele geçirdiği Doğu Libya’ya benzemesine yol açabilir.

Atlantik Konseyi araştırmacılarından İmadeddin Badi, “Bu, Trablus'ta daha önce görülmemiş düzeyde bir saha kontrolünün önünü açıyor ve silahlı grupların sayısının azaltılmasını sağlıyor” dedi.

Libya, Muammer Kaddafi rejiminin 2011 yılında devrilmesinden bu yana bölünmelerle boğuşuyor. Ülke iki hükümet tarafından yönetiliyor: Biri uluslararası toplum tarafından tanınan ve Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Trablus'taki hükümet, diğeri ise doğuda Usame Hamad’ın başkanlık ettiği ve Meclis ile Mareşal Halife Hafter tarafından desteklenen hükümet.