DEAŞ'lı sanılıp İslam düşmanı çıkan Noel pazarı saldırganı Talib Abdulmuhsin

Saldırıda 9 yaşındaki bir çocuk ve 45, 52, 67 ve 75 yaşlarındaki 4 kadın öldü (AP)
Saldırıda 9 yaşındaki bir çocuk ve 45, 52, 67 ve 75 yaşlarındaki 4 kadın öldü (AP)
TT

DEAŞ'lı sanılıp İslam düşmanı çıkan Noel pazarı saldırganı Talib Abdulmuhsin

Saldırıda 9 yaşındaki bir çocuk ve 45, 52, 67 ve 75 yaşlarındaki 4 kadın öldü (AP)
Saldırıda 9 yaşındaki bir çocuk ve 45, 52, 67 ve 75 yaşlarındaki 4 kadın öldü (AP)

Dünya yeni yıla coşkuyla girmeye hazırlanırken 20 Aralık akşamı Almanya'dan gelen haber pek çok kişiyi üzüntüye boğdu. Ülkenin kuzeydoğusundaki Saksonya-Anhalt eyaletinde yer alan Magdeburg kentinde sivillere saldırılmıştı.

Umutla geleceğe hazırlananların aklına bir anda geçmişin dehşet dolu hatıraları üşüştü. Yine bir Noel pazarı hedef alınmıştı. Bir otomobil sivillerin üzerine sürülmüş ve 200'den fazla kişi yaralanmıştı. Ölenler de vardı. 

Avrupa'daki El Kaide ve DEAŞ saldırılarını iyi hatırlayanların aklına ilk olarak Ortadoğu veya Kuzey Afrika kökenli, Batı'da tutunacak bir dal bulamamış genç bir radikal İslamcının bu eylemi gerçekleştirmiş olması ihtimali geldi. 

Evet saldırgan, Suudi Arabistan'da doğmuş biri çıktı. Ancak 50 yaşındaki bir doktor olması beklenmiyordu. Talib Abdulmuhsin'in sosyal medyada çizdiği İslam karşıtı profil kafaları iyice karıştırdı. 

Elon Musk ve sosyal medya platformu X'te (Twitter) bu profil yok sayılarak radikal sağı besleyen argümanlar ortaya atıldı. Şüphelinin takiye yaptığı öne sürüldü. 

Radikal sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi de zanlının kendilerine yönelik destek mesajlarını görmezden gelerek bu olayı göçmenlik karşıtı propaganda için kullandı.

Elon Musk, Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un "derhal istifa etmesi gerektiğini" savunarak "Yalnızca AfD bu saldırıyı önleyebilirdi" ifadesini kullanan bir paylaşıma destek verdi.

Peki eylemiyle siyasi tartışmalara yol açan Talib Abdulmuhsin gerçekte kim?

Şii ailenin doktor oğlu

1974'te Suudi Arabistan'ın doğusundaki Hüfuf'ta doğdu. Çoğunlukla Şiilerin yaşadığı El-Ahsa bölgesine bağlı kentte yaşayan Abdulmuhsin ailesi de bu mezhepten. 

Talib, 2006'da Almanya'ya gitti. Stralsund kentinde yaşadığı 2011-2016'da uzmanlığını tamamladı. 2016'da mülteci statüsüne kavuştu. 

Alman basını, 2013'te ülke dışındaki eğitiminin tanınmasıyla ilgili bir sorun çıktığında Talib Abdulmuhsin'in tabipler birliğini arayarak tehditler savurduğunu ve 2013'taki Boston Maratonu'na yapılan saldırıyı hatırlattığını aktarıyor. 

Abdulmuhsin'in 2014'te de maddi destek isteyerek intihar tehdidinde bulunduğu bildiriliyor. 

Yetkililer, soruşturmalarında İslami aşırılıkçılık şüphesi yaratmayan Talib Abdulmuhsin'in zararsız olduğunu düşünmüş.

Talib Abdulmuhsin, Mart 2020'den beri Magdeburg'un 40 kilometre güneyindeki Bernburg'daki bir rehabilitasyon kliniğinde psikiyatrist olarak çalışıyordu.  

Bağımlılık sahibi suçlulara odaklanan klinik, saldırı sonrasında Talib Abdulmuhsin hakkında yaptığı açıklamada "Ekim 2024 sonunda beri tatil ve hastalık gerekçeleriyle çalışmıyor" ifadesini kullandı.

fbghtjyukı
Talib Abdulmuhsin olay yerinde kiralık BMW'sinin içinde yakalandı (RAIR Foundation/Reuters)

Şüpheli, 30 bin kişilik bir kasaba olan Bernburg'un merkezinin yakınlarındaki sakin bir sokakta yer alan üç katlı bir apartmanda yaşıyormuş. 

Alman medyası, hastaların Talib'in bozuk Almancasından, iş arkadaşlarınınsa tıp bilgisinden rahatsız olduğunu bildiriyor. 

Dr. Google adını taktıkları şüphelinin zaman zaman yanlış ilaçlar vererek hastaların hayatını tehlikeye attığı da iddialar arasında. 

Amacı neydi?

Yetkililer saldırının gerekçesine dair net bir şey söyleyemiyor. Ellerindeki kayıtların bir radikal İslamcıya işaret etmediğini belirtirlerken İçişleri Bakanı Nancy Faeser, şüphelinin İslamofobisinin apaçık ortada olduğunu bildirdi. 

Magdeburg Savcısı Horst Nopens, "Suudi mültecilere Almanya'nın gösterdiği muameleden rahatsızlık duyduğu için" Talib'in bu saldırıyı gerçekleştirmiş olabileceğini söyledi. 

ZDF kanalı 2015'in başından beri federal yetkililerin Talib Abdulmuhsin'in saldırı hazırlığı sinyali verdiğini bildiğini aktardı.

Ağustosta yaptığı ve "Almanya'nın Suudi mültecilere yönelik işlediği suçlardan" şikayetçi olduğu paylaşımdaki şu ifadeler dikkat çekiyor:

Bir Alman konsolosluğunu patlatmadan ya da Alman vatandaşlarını rastgele katletmeden adalete ulaşmanın bir yolu var mı? Ocak 2019'dan beri barışçıl bir yol arasam da bulamıyorum. Bilen biri varsa bana haber versin.

Yine aynı ay içinde "Almanya bizi öldürmek istiyorsa onları katledip öleceğiz ya da onurumuzla hapse gireceğiz" ifadesini kullanıyor.

Mayısta da "Alman terörizmi adaletle yüzleşecek. Bu yıl yüksek ihtimalle adaleti getirmek isterken öleceğim" demiş. 

Talib Abdulmuhsin dünya medyasının da bildiği biri. "İslam'ı terk eden Suudi Arabistanlıların Avrupa'ya kaçışına yardım eden bir aktivist" olarak BBC'ye dahi konuşmuş. 

Temmuz 2019'da yayımlanan bir belgeselde wearesaudis.net adlı bir site kurarak kendisi gibi ateist olan Suudi Arabistan yurttaşlarına yardım etmeye çalıştığını anlatıyor. 

Günde 10-16 saatini iltica etmek isteyen Suudlara yardım için harcadığını ve kendisine ulaşanların yüzde 90'ının kadın olduğunu söylüyor.

Haziran 2019'da Almanya'nın FAZ gazetesine konuşarak "İyi İslam yoktur" gibi ifadeler kullanmış.

Fransız haber ajansı AFP, 2022'de konuştukları Abdulmuhsin'in "Katı İslami yetiştirme biçimi, Müslümanların özellikle de kadınların tüm sorunlarının sebebi" dediğini aktarıyor.

Frankfurter Rundschau adlı gazeteye verdiği röportajda da dinden çıktığı için ölüm tehditleri aldığını söylüyor.

X hesabı da göçmen karşıtı AfD gibi radikal sağ partileri, Elon Musk'ı ve İsrail'i sevdiğini, Almanya Başbakanı Olaf Scholz'u ise yerdiğini ortaya koyuyor. 

Saldırının hemen sonrasında tutuklanmadan önce yaptığı bir paylaşımda Alman polisinin e-posta adresini ele geçirdiğini öne sürdüğünü söylemiş. 

Almanya Federal Kriminal Dairesi Başkanı Holger Münch, Suudi Arabistan'ın Kasım 2023'te kendilerini uyardığını ancak şüpheliyle ilgili net bir bilgi vermediğini olaydan sonra açıkladı. 

CNN'in Suudi Arabistan'daki kaynaklarından biri, 2007'de radikal görüşlerinden dolayı Abdulmuhsin hakkında Almanya'yı uyardıklarını ve "firari statüsünde" olduğunu belirterek onun iadesini istediklerini söyledi. Almanya, Abdulmuhsin'in Suudi Arabistan'a dönmesi halinde güvende olmayacağını düşünerek bu talebi reddetmiş.

cdfgthy
Otomobilde bulunan vasiyette saldırgan tüm varlığını Kızılhaç'a bağışladığını yazmış (AP)

Bir diğeriyse en az 4 resmi bildirim yaptıklarını aktardı. 

Washington Post'un kaynaklarıysa Abdulmuhsin'in genç kadınları dinden çıkıp Almanya'ya iltica etmek üzere ayarttığı gerekçesiyle Riyad'ın radarına girdiğini söyledi. 

Takiye mi yapıyor?

Talib Abdulmuhsin'in radikal İslamcı örgütlerle bilinen bir bağı yok. Ancak Noel pazarını hedef alarak tam da bu örgütlerin düzenleyebileceği tarzda bir eylem gerçekleştirdi. 

Göçmen karşıtları şüphelinin paylaşımlarının gerçek düşüncelerini yansıtmadığını iddia ediyor. Abdulmuhsin'in "takiye yaptığını", aslında İslam'ı hiçbir zaman terk etmediğini ve hatta Suudi Arabistan adına yurtdışındaki muhalifleri fişlediğini öne sürenler dahi var. 

X'te onbinlerce takipçisi bulunan saldırganın açık açık destek verdiği AfD'nin eş başkanı Alicia Weidel de tüm bu paylaşımları bir kenara atarak pazartesi günü Magdeburg'da bir miting düzenledi. "Güvenli yaşam için değişim" çağrısı yaparken kalabalıklar da "Onları sınır dışı et" sloganları attı. 

Şehirde AfD karşıtı gösteriler düzenleyen protestocular, radikal sağcı partinin olayı "siyasi istismar aracı olarak kullandığını" savunuyor.

Zanlıyı tanıyanlar onun hakkında ne diyor?

Almanya'daki Suudi diyasporasının iyi tanıdığı bir isim olan Abdulmuhsin iltica başvurusunda bulunanlara, özellikle de kadınlara yardımcı olmaya çalışan bir kişi gibi görülüyormuş.

Profesyonel yaşamında birlikte çalıştığı kişilerse, onun kadınlara kötü davrandığını söyleyerek buna inanamıyor. 

Berlin merkezli Avrupa Suudi İnsan Hakları Örgütü'nün hukuk direktörü Taha el Hacı, tüm çabalarına rağmen Abdulmuhsin'in Suudi toplumunda "bir parya" gibi görüldüğünü söylüyor. 

"Kendini çok büyük gören ve psikolojik olarak sorunlu biri. Bu kesinlikle İslami gerekçelerle düzenlenmiş bir saldırı değil" diyor. 

CNN de 2019'da Suudi Arabistan'dan Gürcistan'a kaçan iki kadın hakkında haber hazırlarken Abdulmuhsin'le temasa geçtiklerini bildiriyor. Onunla iletişimde olan CNN çalışanı, önceki aylarda agresif mesajlar ve asılsız iddialarla dolu mesajlar almaya başlayınca onu engellemiş. 

CNN'e gönderilen mesajlarda Atheist Refugee Relief adlı Almanya merkezli insan hakları örgütü de hedef alınmış.

Abdulmuhsin, kadınlara "İltica talebinde bulunurken İslam'ı terk ettiğinizi söyleyin" gibi bir telkinde bulunup bulunmadığını örgütün kendisine sorduğunu belirtmiş. 

Atheist Refugee Relief, sosyal medyada da kendilerini hedef alan Abdulmuhsin'i 2019'da polise şikayet ettiğini ve davanın temyiz aşamasında olduğunu bildiriyor.

Abdulmuhsin'in Suudi Arabistan'dan kaçanların kimliğini kamuyouna duyurarak destek toplamaya çalışması da eleştirilmiş. İltica başvurularının reddedilmesi durumunda Suudi Arabistan'da sıkıntı yaşanacağını belirtenler olmuş. 

zx vfdb
Suudi Arabistan onu insan kaçakçılığı ve terörizmle suçluyordu (AFP)

Council of Ex-Muslims adlı bir başka sivil toplum kuruluşunun başkanı Mina Ahadi, şüpheli için "Yıllardır bizi terörize ediyordu" diyor. Örgütün solcu eğilimlerini eleştirerek onları gizlice İslamcılığı desteklemekle suçluyormuş. 

Kanadalı aktivist Yasmine Mohammed de onu internet üzerinden tanıyanlardan. Olay sonrasında verdiği röportajda Abdulmuhsin'in kendisine "4-5 yıldır saplantılı bir şekilde İngilizce mesajlar gönderdiğini" ve son yıllarda dengesiz sözleri yüzünden ondan uzaklaştığını söylüyor.

Tanıdığı kişilerin Suudi Arabistan'dan kaçmasına yardım ettiğini ve bunlar arasında Rahaf Mohammed'in de olduğunu belirtti. Rahaf Mohammed, Kanada'ya sığındıktan sonra OnlyFans hesabı açarak Türkiye'de de gündem olmuştu. 

Yasmine Mohammed, "narsisist, agresif, sinirli ve talepkar" diye tanımladığı Abdulmuhsin'in takiye yapmadığı görüşünde:

Bence aklı karışmıştı ve şaşkındı. Tartışmalı şeyler söylemeyi seviyordu. Hamas'ı desteklediği bir tweet var ama orada alaycı konuşuyor.  Sahte bir eski Müslüman olduğunu düşündürecek hiçbir şey görmedim. Gerçekten o dinden nefret ediyordu ve ondan kaçanlara yardım etmek istiyordu. Maalesef sonunda Alman halkından da nefret eder oldu. Müslümanların geçmişte yaptığı eylemlerin yöntemini benimseyerek sahte bayrak operasyonu düzenlemiş olabilir.

Kaynaklar: AFP, AP, BBC, CNN, Middle East Forum, N-TV, Reuters, Spiegel, Wall Street Journal, Washington Post



Irak toplumu ve siyasiler, güvenlik heyetinin Şam ziyareti konusunda ikiye bölündü

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, Irak İstihbarat Servisi Başkanı Hamid eş-Şatri ile görüştü. (AFP)
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, Irak İstihbarat Servisi Başkanı Hamid eş-Şatri ile görüştü. (AFP)
TT

Irak toplumu ve siyasiler, güvenlik heyetinin Şam ziyareti konusunda ikiye bölündü

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, Irak İstihbarat Servisi Başkanı Hamid eş-Şatri ile görüştü. (AFP)
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, Irak İstihbarat Servisi Başkanı Hamid eş-Şatri ile görüştü. (AFP)

Irak'tan üst düzey bir heyetin ani gibi görünen ancak beklenen Şam ziyareti, Irak'ta keskin bir bölünmeye neden oldu. Irak İstihbarat Servisi Başkanı Hamid eş-Şatri başkanlığındaki heyetin, Suriye'yi ziyaret etmek ve yeni yönetimle görüşmek üzere iki gayriresmi heyetten önce Şam'a gittiği Iraklı çevrelerde konuşuluyordu.

Ebu Muhammed el-Culani olarak da bilinen Ahmed eş-Şera'nın Irak'taki faaliyetleri ve yıllar boyunca terör eylemleri gerçekleştiren köktendinci örgütlere katılımı konusunda Irak'ta toplumsal ve siyasi açıdan keskin bir bölünme söz konusu.

İdeolojik önyargılar nedeniyle siyasi ve toplumsal bölünmenin iç içe geçtiği Irak'ta kamuoyu, Suriye'deki yeni hükümete hoşgörüyle yaklaşan ‘Sünniler’ ve eş-Şera'nın cihatçı geçmişi göz önüne alındığında bunu yaklaşan bir tehlike olarak gören ‘Şiiler’ olmak üzere iki görüş arasında bölünmüş durumda.

Daha önce eş-Şera, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'ye bir mesaj göndererek muhaliflerle yeni bir sayfa açması çağrısında bulunmuş ve Heyetu Tahriru’ş-Şam'ın (HTŞ) Irak'ta hiçbir emelinin olmadığını belirtmişti.

Başkent Şam'ın el-Culani'nin eline geçmesinden yaklaşık iki gün önce Irak parlamentosunda Suriye'deki gelişmelerle ilgili görüşlerini açıklayan Sudani, HTŞ liderinin kendisine gönderdiği mesajı görmezden geldi.

Sudani'nin sözcüleri, Sudani’nin Askeri Sözcüsü Tümgeneral Yahya Resul tarafından dile getirilen ve Irak'ın bir ‘teröristle’ iletişim kurmayacağını söyleyen keskin askeri görüş ile Sudani'nin siyasi danışmanlarından biri tarafından dile getirilen ve Irak'ın ‘anlaşmaya varmak için bir ülke beklediğini’ söyleyen daha ılımlı siyasi görüş arasında bölündü.

Ancak olayların hızlı gelişimi beklemeye yer bırakmadı. Irak hem siyasi hem de güvenlik açısından harekete geçti. Güvenlik açısından, DEAŞ'ın Suriye'den girerek Irak topraklarının üçte birini işgal ettiği 2014 senaryosunun tekrarlanmasını önlemek için sınırlarını güçlendirmeye çalıştı. Siyasi açıdan ise Sudani, Suudi Arabistan ve Ürdün'e ziyaretlerde bulundu ve Arap Temas Grubu'nun Doha konferansına katıldı.

Gitmeli miyiz yoksa beklemeli miyiz?

Arap ve yabancı heyetlerin Suriye'ye akın etmeye başladığı bir dönemde, Suriye'deki durumla en çok ilgilenen komşu Irak, Şam'a heyet göndermedi. Ancak Şam, tüm belirtilere göre ve belki de diğer tüm heyetlerden daha fazla Irak heyetini bekliyordu. Yarı doğrulanmış bilgiler, Iraklı yetkililerin eş-Şera ile gizli görüşmeler yaptığını gösteriyor. Ancak bu isimlerin bizzat Sudani tarafından mı gönderildiği, yoksa bu isimlerden bazılarının Suriye denklemindeki mevcut güçlü taraf olan Türklerle ilişkileri neticesinde mi nabız tutmaya gönüllü oldukları bilinmiyor. Sudani ve siyasi ekibi, Irak siyasi ve toplumsal kamuoyundaki gelişmeleri, zorlukları ve bölünmeleri takip ediyor. Dolayısıyla erkenden bir heyet gönderilmesi, Sudani'nin Irak içindeki toplumsal bölünmeyi daha da derinleştirmek istemediği bir tür aciliyet olarak görünüyor. Üst düzey Irak heyetinin ziyareti, bir yandan beklenti ve bekleyiş, diğer yandan da Suriye'deki yeni duruma ilişkin pozisyon belirleme arasında gidip geldi.

Güvenlik mi siyasi mi?

Ahmed Eş-Şera'nın Irak heyetine liderlik eden İstihbarat Servisi Başkanı Hamid eş-Şatri'yi karşılama şekli dikkat çekiciydi. Gerek eş-Şera'nın ofisinden ayrılıp eş-Şatri'yi sarayın kapısında karşılaması, gerekse eş-Şatri'nin protokol açısından eş-Şera'nın muadili olmamasına rağmen Irak bayrağının Suriye bayrağının yanına koyulması bakımından karşılama protokolü ihlal ediliyor gibi görünüyordu. Şarku'l Avsat'ın aldığı bilgiye göre tüm bunlar Suriye'nin Iraklı yetkili ile ilgilenme derecesini yansıtıyor. Zira kendisi istihbarat servisinin başkanı ve Sudani’den eş-Şera'ya taşıdığı mesaja göre rolünün ötesinde konuşmuş olabilir.

Iraklılar karşılama şekli ve üslubundan memnun olduklarını ifade etseler de sonuçta kendilerini yine bölünmüş buldular. Eş-Şatri, eş-Şera'nın elini sıkmak için elini uzatırken, eş-Şera sadece el sıkışmakla kalmayıp eş-Şatri ile kafa tokuşturdu. Eş-Şera'nın eş-Şatri'yle kafa tokuşturmak için eğildiği sırada sırtında ceketinin altında susturucu takılmış bir tabanca taşıdığı kare tartışmalara yeniden kapı araladı. Eş-Şera'nın silahlı örgütlerdeki geçmişi göz önüne alındığında onun doğasının değişmeyeceğine inananlar olduğu gibi, bunu ne zamanında ne de uygun olan olumsuz bir mesaj olarak görenler de var. Iraklılar arasındaki bir diğer bölünme ise bazılarının heyetin sadece güvenlik amaçlı olduğunu söylemesi, diğerlerinin ise bunu siyasi olarak görmesi. Şam ve Bağdat arasındaki sorunun çözümüne bir adım daha yaklaşılana kadar Irak'taki tartışma bir süre daha devam edecek.

ABD baskısı                                                                                                                                                           

Sünni ve Kürt liderler, Irak heyetinin Şam ziyareti konusunda sessiz kaldı. Şiiler, Koordinasyon Çerçevesi güçleri içinde bile sessiz destekçiler ile ziyareti açıkça reddedenler arasında bölündü. Hadi el-Amiri'nin Bedir Örgütü ve Nuri el-Maliki'nin Kanun Devleti Koalisyonu liderleri tarafından dün yapılan açıklamalara göre ziyaret ABD baskısı altında gerçekleşti.

Muhammed Mehdi el-Beyati dün yaptığı açıklamada, eş-Şera'yı ‘terörist’ olarak niteleyerek, “Irak heyetinin eş-Şera ile görüşmesi, ABD'nin yeni bir oldubittiyi dayatmak amacıyla eş-Şera'nın sayfasını aklama ve Irak ve bölgede işlediği suçlardan kendisini temize çıkarma baskısı bağlamında gerçekleşiyor” dedi.

“Suçluları ve eski hükümlüleri halklara dayatma politikası ABD stratejisinde yeni bir şey değil; daha ziyade suç geçmişlerine uygun olarak kişilikleri destekleme konusundaki sürekli çabasını yansıtan eski ve sürekli bir yaklaşımı temsil ediyor” diyen el-Beyati, ‘ABD'nin ve onunla iş birliği yapan hükümetlerin karanlık siciline eklenen yeni bir leke’ olarak nitelendirdiği görüşmeyi eleştirdi.

Kanun Devleti Koalisyonu liderlerinden İsam el-Kureyti, Irak hükümetinin Şam'a resmi bir heyet gönderdiğini ve ABD baskısı altında yeni Suriye yönetimiyle görüştüğünü söyledi.