İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki hastaneleri hedef almaya devam ediyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5096221-i%CC%87srail-ordusu-gazze-%C5%9Feridinin-kuzeyindeki-hastaneleri-hedef-almaya-devam
İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki hastaneleri hedef almaya devam ediyor
Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta evlerinden edilen Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze şehrinin merkezindeki el-Vefa Hastanesi'nin üst katını bombalaması sonucu en az yedi kişinin hayatını kaybettiğini ve aralarında ağır vakaların da bulunduğu çok sayıda kişinin yaralandığını bildirdi.
Filistin resmi haber ajansı WAFA’ya konuşan yerel kaynaklar, bugün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlenen saldırılarda 13 vatandaşın hayatını kaybettiğini söyledi.
İşgalci İsrail’e ait bir insansız hava aracı (İHA), Gazze şehrinin merkezindeki el-Vahde Caddesi'nde bulunan Yermuk Stadyumu'nda yerlerinden edilmiş insanların çadırlarının yakınındaki bir araziyi bombaladı.
Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığı habere göre bugün erken saatlerde İsrail'in Gazze ve Refah'a yönelik bombardımanında 4 Filistinli hayatını kaybetti. İsrail ordusunun dün gece Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerini hedef alan bir dizi hava saldırısı ve topçu ateşi sırasında ise çok sayıda Filistinli yaralandı.
WAFA’ya bilgi veren sağlıkçılar, İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde bir eve düzenlediği bombardımanda iki Filistinlinin yaşamını yitirdiğini ve diğerlerinin yaralandığını, Gazze şehrinin en-Nefak bölgesinde de bir evin hedef alınması sonucu iki Filistinlinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Buna Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nın kuzey ve batı bölgelerine düzenlenen ve yaralanmalara yol açan yoğun topçu ve hava saldırıları eşlik etti.
WAFA ayrıca, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinin kuzeyinde İsrail işgal güçleri tarafından düzenlenen bombardımanda bir vatandaş ve eşinin öldürüldüğünü bildirdi.
El-Ehli Baptist Hastanesi bombalandı
İsrail topçusu, işgalcilerin Gazze Şeridi'ndeki sağlık sistemini sürekli ve kasıtlı olarak hedef almasının bir parçası olarak Gazze şehrindeki el-Ehli Baptist Hastanesi'nin en üst katını da bombaladı.
WAFA'nın kaynaklarından aktardığına göre işgal topçusu, Kemal Advan Hastanesi'nin hizmet dışı bırakılması, yıkılması ve yakılmasının ardından Gazze Şeridi'nin kuzeyinde halen faaliyet gösteren tek hastane olan el-Ehli Baptist Hastanesi'nin son katını vurdu.
WAFA’nın bildirdiğine göre işgal ordusu, cuma günü Kemal Advan Hastanesi'ne baskın düzenleyerek ateşe verdi ve hastaneyi tamamen hizmet dışı bıraktı. Bununla da kalmayıp hastane müdürü Husam Ebu Safiyye, 180 sağlık personeli, 75 yaralı, hasta ve refakatçileri dâhil olmak üzere 350'den fazla kişiyi gözaltına alarak bilinmeyen bir yere götürdü.
7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail ordusu Gazze Şeridi'ne yönelik kara, deniz ve hava saldırılarını sürdürerek çoğu kadın ve çocuk 45 bin 484 sivili öldürdü ve 108 bin 90 kişiyi de yaraladı; binlerce kurban halen enkaz altında olduğu için ambulans ve kurtarma ekipleri onlara ulaşamıyor.
Macron: Gazze'deki durum felaket
Elysee Sarayı’ndan dün yapılan açıklamada, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ‘felaket bir durumla ve dayanılmaz insani kayıplarla’ karşı karşıya olan Gazze Şeridi'ne ‘büyük çaplı insani yardım ulaştırılmasına duyulan acil ihtiyacı’ vurguladığı ifade edildi.
Fransa Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada Macron'un şu sözlerine yer verildi: “Hamas'ın elindeki tüm esirlerin serbest bırakılması, kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve Gazze halkına geniş çaplı insani yardım ulaştırılması, 15 ay süren çatışmaların ardından her zamankinden daha acil bir hal almıştır.”
Macron'un bu sözleri ilki cuma günü Ürdün Kralı 2. Abdullah ve ikincisi de dün Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile yaptığı iki telefon görüşmesi sırasında sarf ettiği belirtildi.
Macron, Fransa'nın Gazze Şeridi'ne doğrudan yardım ulaştırmak amacıyla Ürdün ile ortak insani yardım faaliyetlerini sürdürmeye hazır olduğunu vurguladı.
Macron ayrıca, ‘Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona ermesinin ertesi günü tüm bölgesel ortaklarla birlikte çalışmaya ve özellikle de haziran ayında Suudi Arabistan ile düzenlenecek ortak zirve çerçevesinde iki devletli çözümün etkin bir şekilde uygulanmasına hazır olduğunu’ bildirdi.
Beşşar Esed'in devrilmesinin Suriye ve tüm bölge için bir fırsat olduğunu vurgulayan Macron, ‘azınlıkların korunması’ ve ‘terörle mücadeleye devam edilmesi’ gerektiğini belirtti.
Lübnan'la ilgili olarak ise Macron, “Bir cumhurbaşkanı seçmek için seçim sürecinin tamamlanması gerekiyor” dedi.
Lübnan'da cumhurbaşkanlığı makamı iki yılı aşkın bir süredir boş bulunuyor. Lübnan parlamentosunun 9 Ocak'ta bir cumhurbaşkanı seçmek üzere toplanması planlanıyor.
Yeni Suriye'de intikam alma hırsını dizginlemek için geçiş dönemi adaletihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5097036-yeni-suriyede-intikam-alma-h%C4%B1rs%C4%B1n%C4%B1-dizginlemek-i%C3%A7in-ge%C3%A7i%C5%9F-d%C3%B6nemi-adaleti
Yeni Suriye'de intikam alma hırsını dizginlemek için geçiş dönemi adaleti
Şam'ın merkezindeki bir caddeden kaldırılan Beşşar Esed resminin üzerinden yürüyen bir adam, 10 Aralık 2024 (Reuters)
Enver el-Bunni
Artık geçiş dönemi adaletinin (geçiş hukuku), ağır suçlarla noktalanan savaşlar ve şiddetli iç çatışmalardan kaynaklanan ikilemlerle başa çıkmanın en uygun yolu olduğu kabul ediliyor. Bunun için bir önceki dönemin kapatılması, iç barışın ve toplumsal birliğin yeniden tesis edilmesi ve içeride uzlaşının sağlanması, intikam alma hırsının yatıştırılması, mağduriyetlerin giderilmesi ve hakların sahiplerine teslim edilmesi gerekiyor.
Mağdurların zararlarının tazmin edilmesi, kayıpların akıbetinin ortaya çıkarılması, yaşananlara ilişkin gerçeklerin gözler önüne serilmesi, sorumlulukların belirlenmesi ve ihlallerin ve ağır suçların faillerinin yasal ve adli kurumlar aracılığıyla hesap vermelerinin sağlanması bir ön koşul, bir görev ve bir gerekliliktir.
Mağdurlar, haklarının kaybolmayacağını ve failin cezasız kalmayacağını hissetmedikçe, intikam ve öç alma hırsı dizginlenemez ve olası kaos kontrol altına alınamaz. İnsanlar adaletin yerini bulacağından emin olmadıkça topluma olan aidiyetlerini besleyemez ve toplumun inşasına katkıda bulunamazlar.
Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı habere göre geçiş dönemi adaleti, hedefleri, kuralları, standartları, organları ve mekanizmaları açısından geleneksel adaletten farklıdır. Geleneksel adalet tarafından ele alınamayan istisnai durumları ele almak için oluşturulan geçiş dönemi adaleti, birbiriyle ilişkili hedefler dizisi de dahil olmak üzere kendine has bir özgünlüğe sahiptir.
Geçiş dönemi adaleti sadece suçluları mahkum etmek ve yasaları uygulamak değil, aynı zamanda iç barışı yeniden tesis etmek, ulusal uzlaşıyı sağlamak ve kontrol edilmediği takdirde yeniden alevlenme tehlikesi bulunan şiddetli çatışmaların etkilerini silmekle de ilgilenir. Örneğin, kişilik haklarının düşmesi ya da mağdurların kendilerine karşı işlenen suçlar için şikayette bulunamaması, geleneksel adaletin aksine tüm davanın düşmesine yol açabilirken, mağdurların devletin sorumluluğunda olan tazminat haklarını koruyabilir. Burada savcılık kurumunun, tüm toplumu etkileyen davalar dışında, toplumun savunucusu olarak bir rolü yoktur.
Geçiş dönemi adaleti, sadece failleri sorumlu tutmayı ve mağdurlara haklarının kaybolmayacağı konusunda güvence vermeyi, aynı zamanda fail olmayanlara da işlemedikleri suçlardan dolayı sorumlu tutulmayacakları ve cezalandırılmayacakları konusunda güvence vermeyi amaçlar. Bunun yanında faillere de misillemeye maruz kalmayacakları ve adalet kurumları ile yargının işledikleri suçlarla ilgili kanıtlarla ve delillerle onları sorumlu tutacakları konusunda önemli bir güvence verir.
Geçiş dönemi adaletini düzenleyen ilkelerin ve standartların belki de en önemli özelliği evrensel ilkelere ve yasalara dayanmaları olabilir. İstisnai iç çatışma durumlarında işlenen suçların birçoğunun iç hukukta yer almayabileceği ve bir metinle ele alınamayabileceği gözden kaçmamalı. Bu tür suçlar istisnai nitelikte olduklarından, benzer durumların ve olayların ortaya çıkardığı uluslararası bir referansa ihtiyaçları vardır.
Kişilik haklarının düşmesi ya da mağdurların kendilerine karşı işlenen suçlar için şikayette bulunamaması, tüm davanın düşmesine yol açabilir.
Bir diğer ayrım ya da fark, geleneksel adalet kurumunun doğal yargıya dayanması ve sadece yargıçlar tarafından yönetilmesidir. Geçiş dönemi adaleti kurumu ise yargı yapısından farklı bir modele sahiptir. Toplumun bazı temsilcilerini ve çeşitli organlarını içerir ve adaletin sağlanmasında hakimler ve mahkemelerle ortak olan çeşitli organlardan oluşur.
Suriye’de Suriyeliler 50 yılı aşkın bir süredir en çok adaletin olmamasından dolayı acı çektiler. Devlet Başkanı, Anayasa'nın 117’nci maddesiyle kendisine karşı soruşturma açılmasına ve ceza verilmesine karşı tam anayasal dokunulmazlık sağladı. Savunma Bakanı ya da Devlet Güvenlik Dairesi Başkanı izin vermediği sürece güvenlik görevlilerine, ordu personeline ve polise soruşturma açılmasına ve ceza verilmesine karşı da yasal dokunulmazlık sağladı.
Tüm bunlar da onlara 2011 yılından önce istedikleri ihlalleri, bu tarihten sonra da savaş suçları ve insanlığa karşı suçları denetimsiz bir şekilde işleme yetkisi verdi.
Devlet Başkanlığının yargı üzerindeki kontrolü
Esed döneminde Devlet Başkanı, Yüksek Yargı Konseyi'nin başı olarak yargıyı kontrol etti, Yargının içi boşaltıldı, atamalar sadece sadakate dayandırıldı ve yargı Suriyelilerin haklarına yönelik bir baskı ve sindirme aracı haline geldi. Suriyelileri 2011 yılında rejime karşı ayaklanmaya iten ilk ve en önemli nedenlerden birinin adalet eksikliği olduğuna inanıyorum.
Suriye'de 2011 yılından bu yana işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar, iğrençlik ve canilik açısından tarihte eşine az rastlanır nitelikte suçlar. Şimdiye kadar ortaya çıkarılanlar, Suriye halkının tüm kesimlerine karşı işlenen bu vahşetin buzdağının sadece görünen kısmını oluşturuyor. Bu durum kaçınılmaz olarak her Suriyeliyi etkilemiş ve adalet meselesini yeni Suriye'nin üzerine inşa edileceği yapı taşı ve temel taşı haline getirdi.
Tüm bu suçlar ve on yılı aşkın bir süredir devam eden adaletsizlikler, toplumsal bir gerilim durumu yaratmış ve Suriye toplumunda mezhepsel, bölgesel ve hatta ailesel çizgiler boyunca enlemesine ve boylamasına uzun çatlaklar oluşturdu. Hiçbir Suriyeli, ailelerini öldüren, evlerini yıkan ve onları terk edenlerin hiçbir şey olmamış gibi yanlarında aileleriyle birlikte yaşadığını gördüğü sürece kendini bir daha güvende hissedemez.
Hiçbir iktidar, insanları sakinleştirmeden hükmedemez. Geçiş dönemi adaleti, gerilimleri azaltmak ve bireysel ve kolektif intikamı önlemek için tam da bu anlama geliyor. Suriye toplumu, adaletin yerini bulacağını, kendilerine yapılan tüm bu zulümlerin faillerinin adalet karşısına çıkmasını ve cezalandırılmasını sağlayacak somut tedbirler alınacağını hissetmeden istikrara kavuşamaz ve geleceğe doğru adım atamaz.
Tüm bu suçlar ve on yılı aşkın bir süredir devam eden adaletsizlikler, toplumsal bir gerilim durumu yaratmış ve Suriye toplumunda mezhepsel, bölgesel ve hatta ailesel çizgiler boyunca enlemesine ve boylamasına uzun çatlaklar oluşturdu.
Ancak Suriye'deki yeni otoritenin bunu gerçekleştirmesinin önünde bir takım yasal engeller var. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
1- Yargı kurumlarının, tüm yargı sistemini saran yolsuzluklar, yetersizlikler ve mevcut yapısı sebebiyle geçiş dönemi adaletindeki rolünü yerine getirememesi.
2- Suriye Ceza Kanunu'nda savaş suçları ve insanlığa karşı suçların cezalandırılmasını öngören yasal hükümlerin bulunmaması, suçluların bu tür suçlarla itham edilmesini engelleerken suçlamalar, suçun ciddiyetini asla yansıtmayan ve suçun gerçek hikayesini anlatmayan şahsi cinayet suçlamalarına indirgeniyor.
3- Başta üst düzey isimler olmak üzere savaş suçlularının çoğu başka ülkelere kaçtığından, Suriye Ceza Kanunu'nda öngörülen ve uluslararası hukukta yasaklanan ölüm cezasıyla karşı karşıya kalmaları halinde bu ülkelerden bazılarının onları iade etmesi pek olası görünmüyor.
Yapısal adaletin önemi
Bu yüzden anayasal adalet yoluyla geleceği inşa etmeye başlamak için, bağımsız bir geçiş dönemi adaleti organının kurulması gerekiyor. Bu geçiş dönemi adaleti organının görevleri arasında şunlar yer alıyor:
1- Tüm dünyanın gözü bu mahkemenin üzerinde olacağından, tarafsızlığı ve adil ve şeffaf yargılamaların olması için Suriyeli ve uluslararası yargıçlardan oluşan özel bir ya da birkaç mahkeme kurulması. Bu mahkeme ya da mahkemeler, 2011 yılından bu yana işlenen suçları kovuşturmak, suçluları yargılamak ve tutuklamak, yağmalanan ve çalınan fonlara ve val valıklarına el koymak ve gerektiren durumlarda mevcut durumu eski haline getirmek için Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) mekanizmalarını ve UCM Roma Tüzüğü’nün ceza kanunlarını benimseyecektir. Bu mahkeme ya da mahkemelerin yargıçları dürüst, tarafsız ve bağımsız oldukları kabul edilmiş kişiler olmalıdır.
2- Devlet, uluslararası ve yerel hibeler ve suçluların el konulan taşınır ve taşınmaz malları tarafından finanse edilen, kişisel olarak yaralanan yahut ailelerinden ve sevdiklerinden bir ya da daha fazlasını kaybeden vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararı telafi etmek, yaralılar ve engelliler ile evleri, işyerleri ve mülkleri tamamen ya da kısmen zarar görenlere tazminat ödemek için özel bir fon kurulması. Bu adım, ülkenin dört bir yanında saha araştırması yapacak, mağdurların ve kayıp kişilerin isimlerinin bir listesini oluşturacak, maddi hasarın değerini değerlendirecek, yaralıların ve engellililerin sayısını belirleyecek ve tedavilerinin devamını sağlayacak uzman teknik komiteler aracılığıyla atılabilir. Bu fonun yetkisi daha sonra 2011 yılından önce meydana gelen ihlalleri de kapsayacak şekilde genişletilebilir.
3- Hem aralarında hem de kendi içlerinde yaşanan kanlı çatışmalar da dahil olmak üzere ihlallere tanık olan köylerdeki ve ilçelerdeki geçici bölünmeleri ele almak için sivil barış ve ulusal uzlaşı komiteleri oluşturulmalı. Bu komitelerde, intikam duygularını dizginlemek, uzlaşı sağlamak, şüpheleri ortadan kaldırmak ve toplumun farklı kesimleri arasındaki güveni yeniden tesis etmek için dini, mezhepsel ya da ulusal çatışmalara yahut anlaşmazlıklara tanık olan bölgelere giden kültür, bilim, hukuk, sanat, din ve sosyal alanlardan saygın isimler yer almalı. Bu komiteler aynı zamanda kayıp kişilerin, kaçırılanların ve alıkonulanların bulunmasına ve ailelerine iade edilmesine yardımcı olmakla görevlidir. Suçluların ceza alması ve mağdurlara tazminat ödenmesinin yanında mağdurların desteklenmesi ve psikolojik tedavi hizmeti verilmesi için komiteler ve dernekler kurulması için de çalışırlar.
4- Geçiş dönemi adaleti kavramını, araçlarını, organlarını ve rolünü açıklamak için kapsamlı bir kampanya yürütmekle görevli bir medya ofisi kurulması. Bu medya ofisi, misyonunu yerine getirmek için tüm görsel, işitsel ve yazılı medyayı kullanmalı. Hukuk ve sosyal uzmanlar tarafından yönetilmeli. Onlara gönüllü gençlerden oluşan komiteler yardımcı olur. Sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) iş birliği içinde oluşturulan gönüllü gençlik komiteleri, geçiş dönemi adaleti kavramını tüm vatandaşlara iletmek ve geçiş dönemi adaleti kurumlarıyla etkileşime girmelerine, onlara güvenmelerine, taleplerini onlara iletmelerine ve takip etmelerine yardımcı olmak için eğitilirler.
5- Geçmiş olayları belgelemek, açıklığa kavuşturmak ve unutulmaz hale getirmek olan bir hafıza merkezinin kurulması. Hafıza merkezi, kurbanların isimlerinin anıtlar aracılığıyla ölümsüzleştirilmesini ya da katledikleri coğrafi bölgelerdeki okullara, mekanlara ve meydanlara isimlerinin verilmesiyle de ilgilenir. Bu bilgiler okullarda okutulan tarih kitaplarına dahil edilmeli. Böylece ülkenin yaşadıkları herkes için bir ders olsun ve gelecek nesillere örnek teşkil etsin. Yapılan büyük fedakarlıklar unutulmaz ve onların örnekliği toplumun hafızasında her zaman var olur, ulusun hafızasında ölümsüzleşir.
Af meselesinden ve affın adaletsizlikten değil, uzlaşının sağlanmasındaki rolünden bahsetmek mümkündür. Bu yol kullanılmalı, ancak yaralar hala kanarken üstünü kapatacak kadar genelleştirilemez.
Burada af meselesinden ve adaletsizlikten değil, uzlaşının sağlanmasındaki rolünden bahsedebiliriz. Bu yol kullanılmalı, ancak yaralar henüz kanarken üstü kapatılacak ve dolayısıyla küllerin altında her an tutuşabilecek bir ateş oluşturacak kadar genelleştirilemez. Sınırlı ve spesifik olmalı. Dosyaların ‘Allah affetsin’ yaklaşımıyla değil, medeni bir şekilde çözülmüş ve uzlaşıya varılmış olarak kapatılması için kullanılmalı.
Suriye halkının en şiddetli diktatörlükten özgürlüğe kavuşmak için kurbanlar vererek ve fedakarlıklar yaparak ödediği çok yüksek bedel, geçiş dönemi adaletini, kurumlarının ve organlarının kurulmasını bu aşamada en önemli görev haline getiriyor. Geçiş dönemi adaletini Yeni Suriye’nin yeniden inşasının ilk yapı taşını ve temel taşını oluşturmak üzere derhal tesis edilmeye başlamalı, kavramını yaygınlaştırmak ve halkı bu kavrama alıştırmak için toplumsal bir kampanyası yürütmeliyiz.