ABD’li ve Katarlı yetkililere göre İsrail ve Hamas Gazze'de ateşkes konusunda anlaştı: Ateşkes 19 Ocak'ta yürürlüğe girecek

Gazze'de ateşkes anlaşmasına varıldığına dair  haberler üzerine  Filistinliler sevinç gösterisi düzenledi (Reuters)
Gazze'de ateşkes anlaşmasına varıldığına dair  haberler üzerine  Filistinliler sevinç gösterisi düzenledi (Reuters)
TT

ABD’li ve Katarlı yetkililere göre İsrail ve Hamas Gazze'de ateşkes konusunda anlaştı: Ateşkes 19 Ocak'ta yürürlüğe girecek

Gazze'de ateşkes anlaşmasına varıldığına dair  haberler üzerine  Filistinliler sevinç gösterisi düzenledi (Reuters)
Gazze'de ateşkes anlaşmasına varıldığına dair  haberler üzerine  Filistinliler sevinç gösterisi düzenledi (Reuters)

İsrail ve Hamas, 15 aydan fazla süren savaşın ardından Gazze'de ateşkes sağlanması ve onlarca rehinenin serbest bırakılması konusunda anlaşmaya vardı. ABD Başkanı Joe Biden, Gazze'de ateşkes sağlanması için sürdürülen görüşmelerin olumlu sonuçlandığına yönelik haberleri doğruladı. Katar ise ateşkesin 19 Ocak'ta yürürlüğe gireceğini duyurdu.

Üç ABD'li yetkili ve Katarlı arabulucular Çarşamba günü İsrail ile Hamas arasında bazı rehinelerin serbest bırakılmasını ve çatışmalara ara verilmesini öngören bir ateşkes anlaşmasına varıldığını doğruladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun kabinesi tarafından onaylanması ve önümüzdeki günlerde yürürlüğe girmesi beklenen olası anlaşma hakkında şu ana kadar ne Hamas ne de İsrail'den bir açıklama geldi.

Anlaşma, eğer kabul edilirse, Gazze Şeridi'nde 15 aydır süren yıkıcı savaşa en azından geçici bir duraklama getirecek.

Öte yandan ABD menşeli haber ajansı Associated Press'in (AP) son aktarımına göre, Hamas ve Katar'dan yetkililer, ateşkes anlaşmasına varıldığını doğruladı. Fakat İsrail tarafından henüz bir açıklama yapılmadı.

Görüşmelerin kapalı kapılar ardında yürütülüyor olması nedeniyle ismini saklı tutan yetkili, İsrail'in koridorları içeren harita bir değişiklik yapılmasına 'şiddetle karşı çıktığını' kaydetti.

Son olarak, Doha'da anlaşmaya varılsa bile bunun uygulanması için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ve kabinesinin onayına ihtiyacı var.

Biden, Gazze'de İsrail-Hamas arasında ateşkes sağlandığını doğruladı; anlaşma Pazar günü yürürlüğe girecek

ABD Başkanı Joe Biden, rehine anlaşmasının duyurulmasını sevinçle karşıladı ve 15 aydır devam eden savaşta bir dönüm noktası olan anlaşmanın sağlanmasında “azimli ve titiz Amerikan diplomasisini” takdir etti. Biden, yaptığı açıklamada, “Bu planın kesin hatlarını 31 Mayıs 2024 tarihinde ortaya koydum ve ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından oybirliğiyle onaylandı. Yürüttüğüm diplomasi, bunu gerçekleştirme çabalarında hiç duraksamadı” dedi. Başkan Yardımcısı Kamala Harris ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile birlikte Beyaz Saray'da açıklamalarda bulunan Biden, rehinelerin evlerine dönecek olmasıyla ilgili olarak, “Başkan Yardımcısı ve ben onları evlerinde karşılamak için sabırsızlanıyoruz” dedi. Altı haftalık ateşkesin savaşa kalıcı bir son vermek için müzakerelere olanak sağlayacağını söyleyen Biden, müzakerelerin altı haftadan uzun sürmesi halinde ateşkesin görüşmeler devam ettiği sürece yürürlükte kalacağını da sözlerine ekledi.

Trump: Gazze teröristler için güvenli bir liman olmayacak

20 Ocak'ta ABD Başkanlığı görevini ikinci kez kez üstlenecek olan Donald Trump, kendine ait sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı açıklamada, Hamas ile anlaşmaya varıldığını belirterek Gazze'ye kaçırılan rehinelerin kısa süre sonra serbest kalacaklarını ifade etti. Trump mesajında bu konuda bir uzlaşmaya varıldığını da belirterek "Gazze'nin bundan böyle teröristler için güvenli bir liman olmasına izin vermeyeceklerini" dile getirdi.

Trump geçtiğimiz hafta düzenlediği bir basın toplantısında Hamas'ı sert sözlerle uyarmış, rehinelerin en geç kendi görevi başlamadan serbest bırakılmasını talep etmişti.

Hakan Fidan: Bölgedeki istikrar için önemli bir adım

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise, ateşkes anlaşmasından duyduğu memnuniyeti ifade ederken, bu gelişmenin bölgedeki istikrar açısından çok önemli olduğunu dile getirerek "Filistin için tek çözüm, iki devletli çözümdür. İnşallah buna gidecek ateşkes, önümüzdeki dakikalarda resmen ilan edilir" dedi.

İsrailli Bakan resmi ziyaretini yarıda kesti

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, uzlaşı haberi üzerine Macaristan ziyaretini yarıda kesme kararı aldı. İsrail Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Bakan Saar'ın bu gece İsrail'e dönerek Güvenlik Kabinesi ve hükümette yapılması beklenen görüşme ve oylamalara katılacağı belirtildi.

Reuters: İsrail yarın imzalayacak

Reuters ajansı İsrail hükümetinin anlaşmayı yarın onaylayacağını yazdı. Müzakerelerin gerçekleştirildiği Katar'da yetkililer anlaşmaya ilişkin bir basın toplantısı düzenleneceğini duyurdu anca toplantı saati ile ilgili bir açıklama yapılmadı.

Filistin'de sevinç gösterileri

İsrail ve Hamas arasında bir ateşkes üzerinde uzlaşıldığına dair haberlerin duyulması üzerine Filistin bölgesinde sevinç gösterileri düzenleniyor. AFP muhabirleri bölgeden geçtikleri haberlerde, binlerce Filistinlinin meydanlarda toplandıklarını ve sevinç gösterileri düzenlediklerini aktardılar. AFP'nin Deir El Balah'taki muhabiri, halkın mutluluk içinde birbirine sarılarak dans ettiğini ve fotoğraf çektirdiğini bildirdi.

csdfvgrt
Filistinliler İsrail'le Gazze'de ateşkes anlaşmasına varıldığı haberinden memnun (Reuters)

Katar'ın başkenti Doha'da Hamas ve İsrail arasındaki dolaylı müzakerelerde arabulucular, Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması ve İsrail'de tutuklu bulunan Filistinlilere karşılık Hamas'ın elindeki rehinelerinin serbest bırakılmasını sağlayacak bir anlaşmaya varmaya çalışıyorlardı. Söz konusu görüşmelerde, Hamas'ın müttefiki olan Filistin kökenli İslami Cihad da yer alıyor.

Anlaşma neleri içeriyor?

ABD Başkanı Joe Biden'ın hazırladığı ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) onaylanan üç aşamalı anlaşmanın ilk ayağında rehine-mahkum takası bulunuyor.

Altı hafta sürecek bu ilk aşamada Hamas, Gazze Şeridi'ndeki 33 rehineyi teslim edecek, İsrail tarafı da müebbet hapis cezasına çarptırılmış yüzlerce Filistinliyi gönderecek.

42 gün devam edecek bu aşama sırasında İsrail, Gazze Şeridi'nde insanların yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki birliklerini geri çekecek.

dfergth
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği baskınlar sonucu dumanlar yükseliyor (AFP)

Evlerinden edilmiş Filistinliler, mahallelerine dönecek ve Gazze Şeridi'ne her gün 600 kamyon yardım malzemesi ulaştırılacak.

İkinci aşamadaki görüşmeler, henüz birinci aşamanın vaatleri yerine getirildiği sıra gerçekleştirilecek.

Taslağa göre Hamas, İsrail'in Gazze Şeridi'nden tam anlamıyla geri çekilmesine karşılık olarak kalan rehineleri teslim edecek. Bu yerler arasında Philadelphi ve Netzarim koridorları da bulunuyor.

Hamas, İsrail Gazze'den çekilmediği sürece rehineleri bırakmamayı, Başbakan Netanyahu da Hamas sona erene kadar savaşın devam edeceğini söylüyordu.

AP'nin haberinde, Gazze'de alternatif bir yönetim şekli benimsenmediği sürece Hamas'ın kontrolü elinde tutmaya devam edeceği öngörüsünde bulunuluyor.

Son olarak üçüncü aşamada, Hamas hayatını kaybeden rehinelerin cesetlerini İsrail'e iade edecek ve Gazze'nin yeniden inşasına başlanacak.



Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
TT

Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)

Papa 14. Leo dün yaptığı açıklamada, İsrail ile Filistinliler arasında on yıllardır süren çatışmanın tek çözümünün bir Filistin devletinin kurulmasını içermesi gerektiğini belirterek, Vatikan'ın bu konudaki tutumunu teyit etti.

Vatikan'ın ilk Amerikalı Papa'sı Leo, Türkiye'den Lübnan'a gitmek üzere bindiği uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, "İsrail'in bu çözümü hâlâ kabul etmediğini hepimiz biliyoruz, ancak bunu tek çözüm olarak görüyoruz" dedi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Papa İtalyanca olarak yaptığı konuşmada, "Biz de İsrail'in dostuyuz ve iki taraf arasında arabulucu bir ses olarak, herkes için adaleti sağlayacak bir çözüme yaklaşmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, en yakın müttefiki olan ABD'nin Filistin bağımsızlığını desteklediğini belirtmesine rağmen, Filistin devletine karşı olduğunu yineledi.

Papa, sekiz dakikalık kısa basın toplantısı sırasında yaptığı açıklamada,perşembe günü başlayıp pazar gününe kadar devam eden Türkiye ziyaretine odaklandı. Papa, mayıs ayında Katolik Kilisesi lideri olarak seçilmesinden bu yana ilk yurt dışı seyahatini gerçekleştirdi.

Papa, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail-Filistin ve Ukrayna-Rusya çatışmasını görüştüğünü belirterek, Türkiye'nin her iki savaşın da sona ermesinde önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Papa Leo Türkiye ziyareti sırasında, dünyadaki olağanüstü sayıdaki kanlı çatışma nedeniyle insanlığın geleceğinin tehlikede olduğu konusunda uyarıda bulundu ve din adına işlenen şiddet eylemlerini kınadı.

Gazze'deki İsrail ordusuna eleştiri

Genellikle temkinli ve diplomatik bir dil kullanmayı tercih eden Papa Leo, bu yılın başlarında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri harekatına yönelik eleştirilerini artırdı.

Türkiye, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen, aynı zamanda dünyadaki 260 milyon Ortodoks Hristiyan'ın ruhani lideri Patrik Bartholomeos'a da ev sahipliği yapıyor.

Papa, Türkiye'yi dinsel birlikteliğin bir örneği olarak övdü. Papa Leo, yarına kadar Lübnan'ı ziyaretini sürdürecek ve ardından Roma'ya dönecek.

Papa Leo, "Farklı inançlara sahip insanlar barış içinde yaşayabilir... Sanırım bu, hepimizin dünya çapında dört gözle beklediği bir örnek" ifadelerini kullandı.


Libya merkezi yapıyı bırakıp federalizme mi geçiyor?

Libya Başbakanı Usama Hammad, özerkliğe doğru bir adım atılacağının sinyalinin verdi (Sosyal medya)
Libya Başbakanı Usama Hammad, özerkliğe doğru bir adım atılacağının sinyalinin verdi (Sosyal medya)
TT

Libya merkezi yapıyı bırakıp federalizme mi geçiyor?

Libya Başbakanı Usama Hammad, özerkliğe doğru bir adım atılacağının sinyalinin verdi (Sosyal medya)
Libya Başbakanı Usama Hammad, özerkliğe doğru bir adım atılacağının sinyalinin verdi (Sosyal medya)

Kerime Naci

Libya'nın 1951 ile 1963 yılları arasında uyguladığı federal sistemin geri getirilmesi yönünde çağrılar artmaya başladı. Gözlemciler, bu dönemi Libya tarihinin ekonomik ve siyasi açıdan en iyi dönemi olarak nitelendiriyorlar. Bu sistem, Trablus, Sirenayka (Kirenayka) ve Fizan eyaletlerini birleştiren federal sistemi sona erdiren anayasa değişikliğinin ardından 1963 yılında kaldırılmıştı.

Bu değişiklikle devletin adı ‘Birleşik Libya Krallığı’ndan ‘Libya Krallığı’na dönüştü. Bu durum, Libya Parlamentosu tarafından atanan Libya Başbakanı'nın acil bir şekilde özerkliğe doğru bir adım attığını işaret ediyordu. Buna yanıt olarak Başkanlık Konseyi, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) tarafından, ülkede ‘en yüksek egemen otoriteyi oluşturan koordinasyon çerçevesi’ olarak hizmet etmek üzere ilan edilen ‘Başkanlıklar Yüksek Konseyi'nin kuruldu.

Tarihi model

Libya’nın güvenlik ve siyasi meseleleri uzmanı Saad ed-Dinali, federal sistemi, bir dizi tarihsel, coğrafi ve sosyal nedenden ötürü Libya için gerçekten uygun olan tek sistem olarak tanımlıyor.

Tarihi önemi ile ilgili olarak, Libya’nın 1951 yılında bir devlet olarak kurulduğunda Berka, Fizan ve Trablusgarp Bölgesi olmak üzere üç bölgeden oluşan bir federal sisteme sahip olduğunu belirten Dinali, bu dönemin ülkenin tarihindeki en iyi dönem olduğunu, bu dönemde siyasi istikrar ve ekonomik gelişme yaşandığını vurguladı.

Bu sistemin kaldırılmasının ardından Libya'nın bir kaos dönemine girdiğini, birçok şeyin değiştiğini ve bazı sorunların ortaya çıktığını ifade eden uzman, bunun da 1969 yılında Muammer Kaddafi'nin Kral İdris Senusi'ye karşı darbe yapmasına zemin hazırladığını belirtti. Dinali, Libya’nın o tarihten bu yana coğrafi ve tarihi gerçekliğine uygun bir denge kurmaya çalıştığını söyledi.

Libya’da 17 Şubat 2011 devriminden sonra, birçok sesin federal sistemi öngören, değiştirilmemiş 1951 anayasası altında ‘anayasal meşruiyete dönüş’ çağrısında bulunduğunu iddia eden Dinali, bu çağrıyı yapanların, federal sistemin Libya'nın birliğini, sürekliliğini ve istikrarını garanti altına alacak can simidi olduğuna inandığını aktardı.

Mevcut çatışmaların ve bölünmelerin, ülkenin kimsenin aşamayacağı coğrafi bir bölünmeye dayandığının açık bir kanıtı olduğuna inanan Libyalı güvenlik ve siyaset uzmanı, doğu, güney ve batıda devam eden çatışmalar, Libya'nın üç bölgeden oluştuğunu açıkça teyit ediyor. Çatışmanın asıl kaynağının bölgeler arasındaki çatışma olduğunun açık olduğunu belirten Dinali, bu krizin ideal çözümünün, üç bölgenin her birine kalkınma ve medeni haklarını garanti eden, kaynaklarını kullanma hakkı veren ve Libya devletinin himayesinde tüm bu hakları garanti eden bir anayasa kapsamında onlara yükümlülükler yükleyen federal sistemin geri getirilmesi olduğunu belirtti.

İki sistemli bir ülke

Libya Başbakanı Usame Hammad’ın Mareşal Halife Hafter'in genel liderliğiyle olan yakın ilişkilerinin ardındaki nedenleri, özellikle de ‘özerklik’ yönündeki adımları anlamak için, Birleşmiş Milletler (BM) kıdemli danışmanı ve Amazing Konferansı Yürütme Komitesi Başkanı İbrahim Grada, aralarında batı ve doğu Libya arasındaki uzun süredir devam eden siyasi ve coğrafi bölünme, ekonomik baskılar, bunların başında gelirlerin idari, kalkınma ve askeri yönetimin gereksinimlerini karşılayamaması ve gelirler üzerinde artan rekabetin olduğu birkaç noktanın dikkate alınması gerektiğini belirtti.

Mareşal Halife Hafter'in siyasi çıkmazı aşmak için halk ve toplum hareketine yönelmesinin, bunu spekülasyondan Libyalı tarafları aşan bir siyasi çözüme dönüştürdüğünü söyleyen Grada’ya göre Hafter’in ülkenin batı bölgesinden sosyal gruplarla arka arkaya yaptığı toplantılar ve görüşmeler bunu yansıtırken Hafter'in söylemleri, değişim için önemli bir siyasi aktör olarak halk hareketlerine başvurma eğilimini gösteriyor.

dfgtyh
UBH, ‘Başkanlıklar Yüksek Konseyi’nin kurulduğunu duyurdu (UBH resmi Facebook hesabı)

Hammad'ın Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, DYK Başkanı Muhammed Tekale ve UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe’den oluşan Başkanlıklar Yüksek Konseyi'nin koordinasyon organı olarak kurulduğunun açıklanmasından hemen sonra ‘özerklik’ konusunda açıklamada bulunduğuna dikkati çeken Grada, konseyin duyurulduğu toplantıya davet edilen Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih'in ise toplantıya katılmadığını belirtti. Bu tepkiler, Başkanlıklar Yüksek Konseyi'nin kurulması, ülkenin doğu bölgesindeki yetkililer tarafından memnuniyetsizlikle karşılandığına işaret etti.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere  göre Grada, Berka bölgesinin tamamını ve Fizan'ın bir kısmını kapsayan ve Libya'nın batısında bağlantıları olan Libya'nın doğusundaki paralel hükümetin Başbakanı Usame Hammad tarafından ‘özerklik’ tehdidinde bulunulmasının, mevcut duruma bir yaklaşım olduğunu belirtti. Bu yaklaşıma göre Libya devleti içinde, Çin-Hong Kong durumunda olduğu gibi iki sistemli tek bir devletin ya da Rusya Federasyonu'nda olduğu gibi çeşitli federal sistemlerin kurulması yahut İtalya Cumhuriyeti içinde özel özerk statüye sahip Sicilya veya Danimarka Krallığı içinde genişletilmiş özerkliğe sahip Grönland gibi bir sistemin kurulması ya da Birleşik Krallık ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) olduğu gibi bir model olabilir.

Bölgesel hesaplar

Öte yandan federal bir sistemin benimsenmesi halinde dış politika ve savunma alanlarının ortak kalacağını, kamu maliyesi, iç güvenlik ve yerel yönetim birimleri arasındaki ilişkilerin niteliği konusunda anlaşmalar yapılacağını söyleyen Grada, bunun gerçekte kolay olmadığını, çünkü bölgeler arasındaki sınırlar sorununu gündeme getireceğini vurguladı. Bunun kaynakların dağıtımı sorununu gündeme getireceğini ve devlet başkanının kim olacağı ve yetkilerinin ne olacağı konusundaki ikilemi artıracağını belirten Grada, Libya krizinin yakın tarihini ve bunun birikmiş köklerini, ayrıca Libya'nın güney komşularında, özellikle Sudan ve Mali'de olup bitenleri göz ardı etmemek gerektiği konusunda uyarıda bulunarak, bunların Libya üzerinde kara bir gölge oluşturduğunu belirtti.

Libya’daki herhangi bir bölgenin özerkliği meselesinin, özellikle devletin zayıflığı ve toplumun kırılganlığı göz önüne alındığında, yerel bir mesele olmayacağını, aksine bölgesel ve uluslararası bir mesele olacağını düşünen Grada’ya göre kendi çıkarları için bunu teşvik eden taraflar olabilir. Ancak bazı ülkeler, özellikle Libya'nın komşuları, bunu jeopolitik ve güvenlik tehdidi olarak görmeleri de mümkün. Hammad'ın özerkliğe geçme olasılığı hakkındaki açıklamasına bölgesel veya uluslararası düzeyde herhangi bir tepki veya yorum gelmediğini belirten Grada, bunun ya bu konunun ciddiye alınmadığı ya da ilgili ülkelerin Hammad'ın özerkliğe geçme tehdidini incelediği anlamına geldiğini açıkladı.

En etkili ve beklenen tepkilerden birinin, ister yönetiminden ister Başkan Donald Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Massad Fares Boulos'tan olsun, ABD'nin tutumu olduğunu ve beklentilerin her türlü olasılığa açık olduğunu ifade eden Grada, Mısır ve Cezayir'in Libya'ya yakınlıkları ve bölgesel karışıklıklardan mustarip olmaları nedeniyle tutumlarının da önemli olduğunu hatırlatırken, Rusya'nın bu tehdide nasıl tepki vereceğini beklediğini söyledi. Grada, bunun yanında Suudi Arabistan, Türkiye, Tunus, BAE, Katar, İtalya, Fransa ve İngiltere gibi Libya krizinde etkili veya ilgili olan ülkelerin yanı sıra, yukarıda sayılan tüm ülkeler, kendilerini etkileyen ve Libya coğrafyasının ötesine geçen jeopolitik, güvenlik ve çıkar hesaplarına ve yönelimlere sahip.

Karşı tepki

Diğer yandan siyasi analist Hazım er-Rayis, ülkenin doğusundaki paralel hükümetin özerklik tehdidinin, batı Libya'daki egemenlik pozisyonlarını koordine etmek için oluşturulan Başkanlıklar Yüksek Konseyi’nin Trablus’ta kurulmasına doğrudan bir tepki olarak ortaya çıktığına inanıyor. Rayis’e göre bu gelişme, şu anda Trablus'taki pozisyonun birliğini zayıflatmak ve iç parçalanmaya neden olmak isteyen Hafter’i endişelendirdi.

Temsilciler Meclisi’nin atadığı hükümet başkanı Usame Hammad'ın kendi inisiyatifiyle özerkliği gündeme getirmediğini, aksine yaptığı açıklamanın Hafter'in kampının politikasını yansıttığını, bu kampın Libyalı aşiretleri kendi şemsiyesi ve koruması altında bir halk hareketi başlatmak için harekete geçirdiğini vurgulayan Rayis, “Dolayısıyla Hammad hükümetinin Libya halkına açıkça ‘ya tüm ülkeyi yönetmemizi ve kalkınma projelerimizin tüm bölgelere ulaşmasını sağlayan bir girişimin etrafında birleşin ya da özerkliğe gideceğiz ve ülkenin geri kalanından idari olarak ayrılacağız’ mesajını verdi. Bu tutum, ABD’nin bütçe ve ardından yürütme birliği için baskı yapma girişimleri çerçevesinde şu anda doğu ve batı arasında tırmanan kutuplaşmayı yansıtıyor. Bu durum, her iki tarafın da yaklaşan müzakerelerde daha fazla manevra alanı sağlayacak yeni bir avantaj elde etmeye çalıştığı orduya da uzanıyor” ifadelerini kullandı.

Libya gibi geniş coğrafyaya sahip bir ülkede ademi merkeziyetçiliğin hayati bir gereklilik olduğunu, ancak bu yaklaşımın benimsenmesinin herhangi bir siyasi veya askeri parti tarafından tek taraflı olarak alınabilecek bir karar olamayacağını, özerklik veya federal sistemin de tek taraflı olarak önerilemeyeceğini belirten Rayis, “Bu seçenekler, anayasa taslağı üzerinde oy kullanma ve açık ve meşru anayasal mekanizmalar aracılığıyla devletin yapısına karar verme yetkisine sahip olan Libya halkının münhasır hakkı” diye ekledi.


Sisi: Filistin trajedisi, uluslararası sorumluluk gerektiriyor

Abdulfettah es-Sisi ve Mahmud Abbas, (Arşiv-EPA)
Abdulfettah es-Sisi ve Mahmud Abbas, (Arşiv-EPA)
TT

Sisi: Filistin trajedisi, uluslararası sorumluluk gerektiriyor

Abdulfettah es-Sisi ve Mahmud Abbas, (Arşiv-EPA)
Abdulfettah es-Sisi ve Mahmud Abbas, (Arşiv-EPA)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Filistin halkının acılarının sadece Gazze'de yaşananlarla sınırlı olmadığını, dünyanın orada tanık olduğu vahşete rağmen Batı Şeria ve Kudüs'e de uzandığını söyledi.

Sisi, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü dolayısıyla Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a (Ebu Mazen) gönderdiği mektupta, Batı Şeria ve Kudüs'teki Filistinlilerin her gün hareket kısıtlaması, topraklara el konulması ve yerleşimcilerin silahsız sivillere yönelik saldırıları gibi sistematik uygulamalara maruz kaldığını belirterek, bu ve diğer ihlallerin, zor koşullara rağmen Filistinlilerin yaşamlarını sürdürmelerini engellemediğini kaydetti.

Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre Sisi, "Yetmiş yılı aşkın süredir devam eden bu insani trajedi, uluslararası topluma Filistin halkına her türlü imkânı kullanarak destek olma yönünde insani ve ahlaki bir görev yüklemektedir" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü, Sisi'nin uluslararası toplumu "Gazze'de savaşın yok ettiği yerleri yeniden inşa etme ve Filistin halkına insan onurunu geri kazandırma konusunda sorumluluğunu üstlenmeye, erken iyileştirme ve yeniden yapılanma çabalarına katkıda bulunmaya" çağırdığını belirterek, "Filistin Yönetimi'ni desteklemenin, Filistin halkına karşı yükümlülüklerini yerine getirebilmesi ve onlara hak ettikleri saygı ve takdirle kamu hizmetleri sunabilmesi için temel hedef olmaya devam ettiğini" vurguladı.

Mısır Cumhurbaşkanı, mesajının sonunda "Kahraman Filistin halkına saygı ve hayranlıkla övgüler yağdırdı ve Mısır'ın Filistin halkının davasını içtenlikle desteklediğini, desteklemeye devam edeceğini ve 4 Haziran 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma yönündeki meşru hayalleri gerçekleşene kadar her platformda ve her düzeyde Filistin halkının yanında olacağını" vurguladı.