Hamas savaş sırasında yeni savaşçıları nasıl topladı ve eğitti?

Şarku’l Avsat, Kassam Tugayları tarafından kullanılan askeri eğitim kılavuzlarının fotoğraflarını yayınladı

TT

Hamas savaş sırasında yeni savaşçıları nasıl topladı ve eğitti?

Hamas savaş sırasında yeni savaşçıları nasıl topladı ve eğitti?

Hamas tarafından yapılan bir açıklama ve eski ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın teyidi, Filistin hareketinin 15 ay süren Gazze savaşı sırasında savaşçı toplayabildiğini ve eğitebildiğini gösterdi.

Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde, geçtiğimiz temmuz ayında yaptığı bir açıklamada şöyle demişti: “Savaş sırasında binlerce yeni savaşçı devşirebildik, bazı önemli yeteneklerimizi geliştirdik, pusu hazırladık, bomba ve füze ürettik ve düşmanın kalıntılarını geri dönüştürdük.”

Eski ABD Dışişleri Bakanı da 14 Ocak'ta Dışişleri Bakanı olarak yaptığı son konuşmada Hamas'ın yeni savaşçılar devşirdiğini doğrulayarak şunları söyledi: “Tahminlerimize göre Hamas neredeyse kaybettiklerine eşit sayıda yeni savaşçı devşirdi. Bu adım intifadanın ve savaşın devam ettiğini gösteriyor.”

Hem ABD'nin açıklamaları hem de Hamas'ın iddiaları, hareketin savaş ortamında nasıl savaşçı topladığı ve eğittiği konusunda soru işaretleri yarattı. Ancak Şarku'l Avsat muhabirinin Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nın yıkıntılarında bulduğu Hamas askeri eğitim kılavuzları, hareketin üyelerini eğitmek için kullandığı mekanizmayı kısmen açıklıyor.

Cibaliye Mülteci Kampı, ordunun itiraflarına göre yaklaşık 100 gün süren ve onlarca İsrailli subay ve askerin ölümüyle sonuçlanan özel ve yoğun bir İsrail askeri operasyonuna tanık olurken, Hamas bu çatışmalardaki kayıplarını açıklamadı.

Tatbikatların niteliği

‘Zırhlılara Karşı Silahlar - Kuzey Tugayı’ başlıklı ve 2023 tarihli kılavuzlar, Kassam Tugayları’nın yeni askerleri İsrail kuvvetlerine karşı operasyonlar yürütmeye yönlendirme girişimlerinin bir parçası olarak hafif silahların ve güdümlü roketlerin nasıl kullanılacağına dair askeri eğitim talimatlarını içeriyor.

Yayınlar ayrıca yeni savaşçılara, nişancılık ve atış kuralları, İsrail araçlarına, özellikle de Merkava tankına zarar vermek için gereken mesafe ve tanktaki zayıf noktalar hakkında bilgi veriyor.

Kılavuzlarda ayrıca RBG, PG-7V, F-7, BG-7M, Yasin, Tandem, Çin, Rus ve TBG mermilerinin kullanımına ilişkin temel bilgiler de yer alıyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan Hamas kaynakları, ‘bu kılavuzların, el kitaplarının ve diğer araç gereçlerin askeri bölgelerde eğitilen yeni Kassam Tugayları savaşçılarına uygulamalı eğitim vermek için yıllardır var olduğunu’ söyledi. Kaynaklar, “Bu kılavuzların ve diğer araç gereçlerin Cibaliye Mülteci Kampı'ndaki çatışma yerlerinde bulunması, direnişçilere, özellikle de yeni savaşçılara saldırganlıkla başa çıkmalarında yardımcı olmayı amaçlıyordu” diye konuştu.

‘Eğitim kılavuzlarının Gazze Şeridi'nin özellikle diğer bölgelerden daha yoğun ve daha geniş saldırıya maruz kalan kuzey bölgelerinde meydana gelen çatışmalarda çok yardımcı olduğunu’ belirten kaynaklar, “Askeri kabiliyetler de erozyona uğruyordu. Ancak saha komutanları, savaşı yönetmek için alternatifler bularak ve yeni savaşçılar alarak bunu hızla çözdüler” ifadelerini kullandı.

Yeni savaşçılar... Kim bunlar?

Kaynaklar, savaş sırasında Kassam Tugayları tarafından silah altına alınanların, savaştan önce acemi savaşçılar için düzenlenen hızlı askeri kurslarda silah eğitimi almış unsurlar olduğunu söylüyor. Kaynaklar, “Savaşan ana unsurların büyük bir kısmını kaybettikten sonra bu acemi savaşçılar, harekete sadık unsurlardan devşirilen diğerleriyle birlikte savaşlara katılmaya çağrıldı. Ancak daha önce olduğu gibi kapsamlı bir eğitim almadılar ve sadece saha gerçekliğiyle başa çıkmak için bazı hızlı temel bilgiler öğrendiler” şeklinde konuştu.

Hamas kaynakları ayrıca, ‘bu yeni savaşçılara deneyimli savaşçıların eşlik ettiğini, sahadaki gelişmeler ışığında güdümlü füzeler (örneğin Yasin) ve diğerleri gibi alışılmadık silahların kullanımına ilişkin yazılı talimatlara sahip olduklarını, ancak hepsinin Kalaşnikof gibi hafif silahların kullanımında ustalaştığını’ açıkladı.

Kaynaklar yeni savaşçıların ‘sahada çalışma ve taktikler konusunda çok az deneyimleri’ olduğunu ve bazılarının ‘zorluklarla’ karşılaştığını kabul ederken, ‘gerilla ve sokak savaşının onlar için daha kolay olduğunu’ vurguladılar.

Kaynaklara göre bu kişilerin çoğu başta Cibaliye ve Beyt Lahiya olmak üzere Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki çatışmalarda önemli rol oynarken, bir kısmı da Beyt Hanun'da savaştı ve İsrail askerlerinin öldürülmesine yol açan operasyonlara katıldı.

Yanıltmaca

İsrail'le varılan ateşkes anlaşmasının ardından geçtiğimiz pazar günü gerçekleştirilen ilk esir değişimi sırasında Hamas'ın eleman devşirebildiği fikrini sürekli kılmaya çalıştığı anlaşıldı. Zira Kassam Tugayları mensupları, Gazze Şeridi'nin nispeten kuzey kesiminin bir parçası sayılan Gazze şehrinin merkezindeki operasyon sırasında açık ve belirgin bir şekilde ortaya çıktı.

Kaynaklara göre Hamas, gerçekleştirdiği bir yanıltmaca operasyonunun ardından gerçekleşen teslim sırasında, esirleri taşıyan araçlara benzer tipte ve farklı şekillerde araçları aynı anda Gazze şehrinin çeşitli mahallelerinden geçirdi.

Kaynaklar, esirleri taşıyan özel aracın izlenmesini engellemek için Hamas ajanlarına Saraya Meydanı'nda toplanmaları yönünde mesajlar gönderildiğini bildirdi.

Savaşçı sayısı

Kaynaklar, Ebu Ubeyde'nin konuşmasından sonra ‘2024 acemi’ olarak adlandırılan yeni askerlerin sayısı hakkında net bir bilgi vermedi. Bu, Hamas'a bağlı aktivistler tarafından Gazze içinde ve dışında sosyal medya ağlarında İsrail'in kabiliyetleriyle alay etmek için kullanılan bir terim.

İsrail Yayın Kurumu tarafından bu ayın başlarında yayınlanan ve askeri kaynaklara dayandırılan tahminlere göre savaşçıların sayısı 4 bine ulaşıyor. Aynı kaynaklar, üst düzey bir Kassam Tugayları lideri olan Muhammed Sinvar'ı (Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki merhum lideri Yahya Sinvar'ın kardeşi) bundan sorumlu olmakla suçluyor.

scadvf
İsrail ordusu tarafından 17 Aralık'ta yayınlanan ve Yahya Sinvar'ın kardeşi Muhammed Sinvar'ın Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Erez (Beyt Hanun) Sınır Kapısı yakınlarında Hamas'a ait bir tünelin içinde arabada çekilmiş fotoğrafı (İsrail ordusu - Reuters)

Wall Street Journal'a göre Muhammed Sinvar, ‘Hamas'ın yeteneklerini yeniden inşa etmeye’ çalışıyor. Hamas'ın savaş sırasında yürüttüğü savaşçı toplama kampanyası ve devam eden çatışmaları, Gazze Şeridi'nde militanlardan temizlediğini ilan ettiği bölgelere birkaç kez geri dönen ancak her seferinde şiddetli bir direnişle karşılaşan İsrail için büyük bir zorluk oluşturdu.

Savaştan önce Kassam Tugayları'nın 24 tabura bölünmüş beş tugaya bağlı yaklaşık 30 bin savaşçısı olduğu tahmin ediliyor.

Eski ABD Dışişleri Bakanı, Hamas'ın Gazze Şeridi'nde kaybettiği savaşçı sayısı kadar savaşçı devşirdiğini tahmin ediyordu.

Blinken, Atlantik Konseyi'nde yaptığı bir konuşmada, İsrail'in Gazze Şeridi stratejisini eleştirerek şunları söyledi: “İsrail hükümetine Hamas'ın sadece askeri bir harekatla yenilemeyeceğini ve net bir alternatif, çatışma sonrası bir plan ve Filistinliler için inandırıcı bir siyasi ufuk olmadan Hamas'ın yeniden büyüyeceğini uzun zamandır anlatıyoruz.”

Konuşmasında, İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyinde halen direnişle karşı karşıya olduğunu belirten Blinken, “7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yaşanan tam da budur. İsrail ne zaman askeri operasyonlarını tamamlayıp Hamas'ı geri çekse, militanlar yeniden toparlanıp ortaya çıkıyor. Çünkü boşluğu dolduracak başka bir şey yok” ifadelerini kullandı.



Lübnan'da tartışmalara yol açan bir İran belgesi: Hizbullah Ulusal Muhafızlara mı dönüşecek?

Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)
Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)
TT

Lübnan'da tartışmalara yol açan bir İran belgesi: Hizbullah Ulusal Muhafızlara mı dönüşecek?

Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)
Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızlarına tamamen dönüştürülmesinin” başlangıcını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor (Reuters)

Denise Rahma Fahri

Son zamanlarda, Lübnan'daki yerel medya kuruluşları, İran Devrim Muhafızlarına yakın bir merkez olan Tahran'daki Savunma Çalışmaları Merkezi'nden sızdırıldığı bildirilen bir İran belgesi yayınladı. Belge Hizbullah adına, Lübnan Cumhurbaşkanı komutasında faaliyet gösterecek “Ulusal Muhafızlara” dönüşmeyi öneriyor ve buna hazır olduğunu ifade ediyor. Belgeye göre, Lübnan Ulusal Muhafızları, “Meçhul Asker Kurumu” bünyesinde bir direniş unsuru ve stratejik yedek kuvvet olarak yer alacak. Belgede belirtildiği üzere, bu “direnişin” sonu değil, silahların devletin elinde olduğu yeni bir dönemin başlangıcı. Hizbullah’a yakın bir kaynak, bu belgeden haberdar olmadığını, şu anda konuya ilişkin belirli bir vizyon bulunmadığını ve meselelerin silah ile ilgili diyaloğun kaderiyle bağlantılı olduğunu belirtse de, Hizbullah liderliği bu belgeyi resmi olarak yalanlamadı. Birçok kişi de belgeyi, Hizbullah'ın silahını korumayı, komutayı Devrim Muhafızları ile sınırlandıran, resmi ordusunun ise sembolik bir rol oynadığı İran modelini benimseyerek, varlığını meşrulaştırmayı amaçlayan öneri ve çözümler için nabız yoklaması olarak değerlendirdi.

frgty
İran belgesi, Lübnan'daki mevcut dönemi direniş ve ulusal egemenlik tarihinde önemli bir an olarak tanımlıyor (AFP)

Diğer Seçenek Hareketi'nin lideri Alfred Madi, bu belge hakkında ilk konuşan kişi oldu. Madi, Cumhurbaşkanı Joseph Avnn, Hizbullah ve Emel Hareketi temsilcilerini içeren ve Lübnan ulusal güvenlik stratejisi üzerinde çalışan komitelerin yanı sıra, Hizbullah’ın talep ettiği garantilerin İran'ın önerisinin ciddiyetini gösterdiğini açıkladı.

Sızdırılan metin

İmza bekleyen bir taslak bildiri olduğu düşünülen İran belgesi, Lübnan'daki mevcut dönemi direniş ve ulusal egemenlik tarihinde önemli bir an olarak tanımlıyor. Hizbullah'ın “Ulusal Muhafız”a dönüşmeye hazır olmasını da, caydırıcılık denklemini Lübnan devleti bayrağı altında pekiştirme ve ulusal güçleri halkın ve anayasanın çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeniden konumlandırma taahhüdü çerçevesinde değerlendiriyor.

Belge, “Hizbullah’ın askeri ve örgütsel yapısının Lübnan Ulusal Muhafızları'na tamamen dönüştürülmesi sürecinin” başlamasını öngören geri döndürülemez bir stratejik karardan bahsediyor. Belgeye göre Ulusal Muhafızlar, Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Silahlı Kuvvetler Başkomutanı komutasında ve Bakanlar Kurulu ile koordinasyon halinde, ulusal egemenlik çerçevesinde faaliyet gösteren egemen bir halk direniş oluşumudur.

Pratik adımlara gelince, belgede “bu yıl sonuna kadar, elit birlikler, silah depoları ve komuta kontrol merkezleri de dahil olmak üzere, kuzeyden güneye tüm silah ve muharebe kabiliyetlerinin kademeli olarak Lübnan Ulusal Muhafızları'na devredileceği” belirtiliyor. Belgede ayrıca, “daha önce direnişle bağlantılı olan ileri askeri üretim birimlerinin resmen Lübnan devletinin denetimine girdiği ve gizli teknik ve güvenlik raporlarını, en yüksek egemenlik koruması çerçevesinde, Cumhurbaşkanı aracılığıyla Bakanlar Kurulu'na sunduğu” da ifade ediliyor. Bu birimler arasında hassas mühimmat üretimi, savunma sistemleri, insansız hava araçları, füzeler ve uzun menzilli mermilerin geliştirilmesi yer alıyor.

sdfgth
Hizbullah adına, Lübnan Cumhurbaşkanı komutasında faaliyet gösterecek “Lübnan Ulusal Muhafızları”na dönüşmeyi öneren ve buna hazır olduğunu belirten bir belge yayınlandı (Reuters)

İran'ın önerisi, Lübnan Savunma Bakanlığı'nı, korunan teminatlar dahilinde ve gönüllülere doğrudan maaş ödenmeden, Ulusal Muhafızlar ile ilgili gizli altyapı ve operasyonel görevlerden sorumlu kuruluş olarak belirliyor. Yine öneriye göre Ulusal Muhafızlar, acil durumlarda hızlı karar alma ile ilgili taktiksel nedenlerle bağımsız bir operasyon odası ile birlikte Meçhul Asker Kurumu’na  bir direniş bileşeni ve stratejik yedek olarak dahil edilecek.

İran'ın önerisi, 10.452 kilometrekarelik Lübnan’ın sonudur

Independent Arabia, bu belgenin Farsçasını aradı ve hatta kendisini hazırladığı söylenen kurumun web sitesini taradı, ancak hiçbir şey bulamadı.

Aynı zamanda, Diğer Seçenek hareketinin lideri Alfred Madi, önerinin sadece medyada çıkan bir haberden ibaret olsa da masum olmadığını vurguluyor. Bu yönde bir dizi adımın atıldığını açıklıyor. Ona göre bu adımların en dikkat çekeni, Hizbullah, Emel Hareketi ve Cumhurbaşkanı Avn'dan oluşan ortak komitelerin ulusal güvenlik stratejisi üzerinde çalışmak üzere medyadan uzakta, tamamen gizlice düzenlediği toplantılardır. Bu çalışma, Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi karşılığında talep ettiği garantilerle ilgili olarak son zamanlarda gün yüzüne çıkan taleplerle örtüşüyor. Madi, bu önerinin Cumhurbaşkanı'nın tasarrufunda olmasıyla ilgili sızdırılan belgenin içeriğine de ışık tutuyor. Tüm göstergelerin, Hizbullah'ın Cumhurbaşkanı Avn'a, başkan yardımcılığı ve ordu komutanı yardımcılığı görevlerini güvence olarak almadığı sürece hiçbir şey vermeyeceğini gösterdiğini belirtiyor. Bunun için anayasa değişikliği veya yeni bir kuruluş konferansı gerekiyor. Madi, daha fazla ayrıntı vermekten kaçınarak, “Perde arkasında bir şeyler planlanıyor ve ana hatları artık belli” diye ekliyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre belgeyle ilgili sızıntıların ciddiyetiyle ilgili olarak, İran'ın Hizbullah'ın askeri kanadını Ulusal Muhafızlar adı altında koruma türünden bir sızıntı, silahların teslim edilmesini ve sadece devletin elinde olmasını şart koşan Lübnanlı ve uluslararası talepleri atlatmaya veya etrafından dolanmaya yönelik akıllıca bir girişim sayılmıyor. Aksine, söz konusu öneri ile “çözüm bu” ve orduya ancak tek grup halinde entegre oluruz diyorlar.

Madi, bu öneri ile ilgili olarak şunu da ekliyor: “Hizbullah'ın silahları sorununu çözmeyecek, aksine ülkeyi yıkıma ve Hizbullah’ın Lübnan’ı işgalini meşrulaştırmaya götürecek, ki bu da siyasi bir sapkınlıktır”. Ayrıca “sadece zorlu çözümü uygulamaktan kaçınmak için Lübnan formülünün tamamını değiştirebilecek bir öneriyi kabul etmek mümkün değil. Hizbullah'ı da içeren bir Ulusal Muhafız Birliği kurmak, Sünniler, Hristiyanlar veya Dürziler için ve hatta Şiilerin yarısı için bile kabul edilemez. Böyle bir çözümü ancak mevcut siyasi otorite sürdürebilir. İran'ın önerisi, 10.452 kilometrekarelik bir ülke olarak Lübnan'ın sonu demektir” diye de vurguluyor.

Askeri kaynaklar

Askeri çevreler ise bu önerinin Lübnan'ı yıkıma götüreceğine ve federal bir sistemin dayatılmasına yol açacağına inanıyor. Zira bu durum, bir Hristiyan Ulusal Muhafız Birliği, bir Sünni Ulusal Muhafız Birliği ve bir Dürzi Ulusal Muhafız Birliği kurulması yönünde karşı talepleri tetikleyebilir. Askeri çevreler “böyle bir proje yaşayamaz ve amacı Lübnan'ı federal bir devlete dönüştürmek olmadığı sürece imkânsızdır. Bu öneri bir İran rüyasıdır ve gerçekleşmeyecektir” diyor. Bunu tanımlamak için halk arasında yaygın “Şeytan’ın cennete girmeyi hayal etmesi gibi” sözünü kullanan çevreler, ulusal ordunun yanı sıra tüm bu silah ve teçhizata sahip bir silahlı örgütün varlığını dahi şiddetle reddediyor. Böyle bir öneriyi sızdırmanın, Lübnan devletini ve ABD'yi alt etme çabalarını gizlediğine ve ancak Lübnan'ın merkezi siyasi otoriteye sahip bir devletten ademi merkeziyetçi bir devlete dönüşmesi durumunda başarılı olacağına inanıyorlar.

Aynı çevreler, İran ve Hizbullah'ın nabız yoklamak için belgeyi kasıtlı olarak sızdırmış olma ihtimalini de göz ardı etmiyor. Belgenin içeriğinin merkezi bir devlet içinde uygulanmasının, o devletin yıkılması anlamına geleceğine ve Lübnan'daki diğer mezhep ve dini grupları silahlanmaya iteceğine inanıyorlar. Dahası, “böyle bir karar, zaten hayal kırıklığı içinde yaşayan askeri personeli daha da hayal kırıklığına uğratacaktır” diyorlar. Ulusal Muhafızlar personelinin veya Ulusal Muhafızlar kılığındaki Hizbullah üyelerinin maaşlarını kim ödeyecek, eski cumhurbaşkanı Emile Lahud döneminde direnişin yararına ordudan kesilen fonlar yetmez mi diye soruyorlar. Böyle bir karar Lübnan Ordusu için felaket olur diye de ekliyorlar.

Hizbullah’a yakın kişiler; böyle bir öneri yok diyorlar.

Hizbullah'a yakın bir isim olan siyasi analist Faysal Abdussettar, böyle bir önerinin mevcut olmadığını ve bu konunun masada bile olmadığını vurguluyor. Abdussettar, “Lübnan daha önce 1960'ların sonlarında benzer bir deneyim yaşamıştı, ancak bu anlamda değil, daha ziyade 'ordu destekçileri' bayrağı altında bir oluşum söz konusuydu. O dönemde mesele, Filistinli örgütlerin ve güçlerin varlığının ardından birçok güney bölgesinde hakim olan durumla ilgiliydi” diyor. Bunun bugün yeniden gündeme gelmesine şaşırdığını ifade eden Abdussettar, herhangi birinin bu dönemi taklit etmek veya direnişin elindeki silahlar sorununa bir çözüm bulmaya çalışmak amacıyla bunu gündeme getirmiş olmasından şüphe duyuyor. Abdussettar’a göre bu öneri “ne ciddi ne de mevcut değil.” Şunu da ekliyor: “Herkesin bildiği yerleşik denklem, silahların teslim edilmesinin söz konusu olmadığıdır. Ulusal savunma stratejisi kapsamında bir tartışma yapılabilir, ancak bu konu derinlemesine bir diyalog gerektiriyor. Diyalog ise devletin başı olan Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere tüm Lübnanlı liderler için artık kaçınılmaz hale geldi.” Ancak Abdusettar, ABD Başkanı Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın Lübnan'dan ayrılması ve ABD'nin Lübnan'ın yanıtına nasıl bir yanıt vereceğinin henüz bilinmemesi nedeniyle yakın gelecekte herhangi bir diyalog olasılığının uzak olduğunu “bu nedenle, bir sonraki adımların netleşmesi için daha fazla zamana ihtiyaç olduğunu” belirtiyor.