İsrail’de 400 bin yedek askeri orduya çağırma yetkisi veren kararın onaylanmasının ardından neler olacak?

İsrail'de hükümetin, orduya 400 binden fazla yedek askeri çağırma yetkisi veren kararı onaylaması bölgede gerilimi tırmandırabilir

İsrail'de hükümetin çeşitli cephelerde savaşın fitilini yeniden yakacağı ve aceleci kararlar alabileceği endişesi hâkim (AFP)
İsrail'de hükümetin çeşitli cephelerde savaşın fitilini yeniden yakacağı ve aceleci kararlar alabileceği endişesi hâkim (AFP)
TT

İsrail’de 400 bin yedek askeri orduya çağırma yetkisi veren kararın onaylanmasının ardından neler olacak?

İsrail'de hükümetin çeşitli cephelerde savaşın fitilini yeniden yakacağı ve aceleci kararlar alabileceği endişesi hâkim (AFP)
İsrail'de hükümetin çeşitli cephelerde savaşın fitilini yeniden yakacağı ve aceleci kararlar alabileceği endişesi hâkim (AFP)

Emel Şehade

İsrail’de hükümet, İsrail ordusuna ihtiyaç halinde 400 binden fazla yedek askeri çağırmasına izin veren ve ‘Emir 8’ olarak bilinen savaş kararnamesinin süresinin uzatılmasını onayladı. Diken üstünde olan İsrailliler, hükümetin çeşitli cephelerde savaşın fitilini yeniden ateşleyebilecek aceleci kararlar almasından endişe ediyor. Öte yandan karara Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Gazze'de derhal savaşa dönme tehdidinin ardından, Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın orduya Dürzileri koruma bahanesiyle Suriye'nin Şam kırsalındaki Ceramana ilçesine girme ihtimaline karşı verdiği hazırlıklı olma talimatı eşlik ediyor.

İsrail hükümeti, yedek askerleri çağırma yetkisi kararının, 2025'in bir savaş yılı olacağını öngören askeri ve güvenlik raporları çerçevesinde alındığını açıkladı. Hükümetten konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Şu anda ateşkeslerin hüküm sürdüğü cepheler de dahil olmak üzere çeşitli cephelerde istikrarsızlık yaşanıyor” denildi.

Dürziler bölünmüş durumda ve arka planda birtakım çelişkiler hâkim

Çok sayıda askeri ve güvenlik yetkilisinin İsrail hükümetinin Suriye ordusu tarafından kuşatılan Dürzi nüfusun yoğun olduğu bölgeleri koruma altına almaya hazırlandığını ve buralarda özerklik kurmayı planladığını açıklamasının ardından, cumartesi akşamı geç saatlerde gelen Ceramana'ya girmeye hazır olunduğu duyurusu, zamanlaması ve içeriğiyle ilgili çeşitli soru işaretlerine neden oldu. Güvenlik kaynaklarına göre Ceramana'ya girmeye hazır olunduğu duyurusuna, cumartesi gece yarısından sonra zırhlı araçların ve askeri araçların Golan Tepeleri'ne doğru kuzey bölgesine hareketleri eşlik etti. Pazar sabahı Suriye’nin sınıra yakın bölgelerinde de hava trafiği ve onlarca zırhlı aracın girişine tanık olundu. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun pazar günü yapılan haftalık kabine toplantısında bu gelişmelere değinmeyip Hamas ve Gazze'ye yönelik tehditlerini sürdürmesine rağmen konu, İsrail gündeminin ilk sırasına yer aldı.

İsrail, Hamas'ın insani yardımları askeri yeteneklerini yeniden inşa etmek ve saflarını yeniden düzenlemek için kullandığını iddia ediyor (AFP)İsrail, Hamas'ın insani yardımları askeri yeteneklerini yeniden inşa etmek ve saflarını yeniden düzenlemek için kullandığını iddia ediyor (AFP)

Ceramana ile ilgili açıklama, zamanlaması ve içeriğiyle birçok İsrailli tarafı şoke ederken, Suriye'ye yönelik hamleler İsrailli yetkililer arasında bile görüş ayrılıklarına ve çelişkili tutumlara yol açtı. Netanyahu'nun Suriye ile ilgili tehditlerini hayata geçireceği ve burada bir cephe açacağı uyarılarına neden oldu.

Hükümetin kararı tartışılırken, bu açıklamanın arka planına ilişkin çelişkili görüşler ortaya atıldı. ‘Netanyahu, Dürziler için gerçekten endişeleniyor ve onları korumak istiyor mu, yoksa Suriye'nin geleceğine ilişkin planlarına bunu kılıf yaparak oradaki çıkarlarını garantiye almaya mı çalışıyor?’ sorusunun yanıtı aranıyor.

İsrail televizyonu Kanal 12’nin siyasi-askeri analisti Menachem Horowitz, Netanyahu'nun İsrail'deki Dürzilerin büyük baskısı altında olduğunu ve bu yüzden sadece bir güvenlik meselesi ya da çok acil bir durum söz konusu olduğunda karar alınabilen cumartesi günü geç saatlerde bu açıklamayı yapmak zorunda kaldığını iddia etti. Netanyahu'nun sanki bir Dürzi köyü onu endişelendiriyormuş gibi geç bir saatte aniden uyanıp böyle bir açıklama yapma ihtiyacı duymuş gibi davrandığını ifade eden Horovitch, Netanyahu'nun açıklamasının İsrail'deki Dürzilerin liderleri ve İsrail ordusundaki üst düzey Dürzi subayların ve komutanların kendisinden ya Dürzileri koruma sorumluluğuyla ilgili açıklama yapmasını ya da en azından Suriye'deki yeni yönetime bir tehditte bulunmasını istemesinin bir sonucu olduğunu söyledi. Horovitch, Dürzi askerlerin Suriye'ye girmek ve oradaki Dürzileri İsrail'de çalışmaya ikna etmek istediklerini belirtti.

Horovitch'e göre Netanyahu, İsrail'deki Dürzilerin Suriye'deki kardeşlerine destek olmalarına yardım etme bahanesiyle, Suriye'nin güneyinde Dürzilere yönelik bazı adımlar atıyor. Bazı Dürzi liderler İsrail'e işçi getirmek ve tüm yardımları onlara aktarmak istediklerini açıklamalarına rağmen bu tutum pek çok İsrailliyi ikna etmedi. İsrailli Dürzilerin dini lideri olan Şeyh Muvaffak Tarif tarafından benimsenen bu tutuma, Netanyahu ve hükümetinin Suriye'deki Dürziler ve ordunun buradaki kontrolü hakkındaki açıklamalarına ilişkin tutumunu netleştiren Dürzi Arap İnisiyatif Komitesi de dahil olmak üzere birçok Dürzi tarafın karşı çıkması nedeniyle, bu durum, Dürziler arasında bölünmeye neden oldu.

Tüm bu tutumlar ve anlaşmazlıklar arasında askeri ve siyasi yetkililer gazetecilere yaptıkları açıklamalarda, İsrail'in ‘Yeni Suriye ordusunun ve İsrail karşıtı örgütlerin sınıra yakın bölgelerde yayılmasından ve Türkiye'nin rolünden’ büyük endişe duyduğunu belirttiler.

İsrailli analist Lilach Shoval, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“Tel Aviv, Türkiye'nin Suriye'deki varlığından büyük endişe duyuyor. Buradaki Dürzilerin liderliği ve Suriyeli kardeşleriyle ittifakları hakkında söylenenler doğru. Ancak güvenlik yetkilileriyle yaptığım görüşmelerde, İsrail'in güvenlik durumundan endişe duyduğunu ve çıkarlarının Suriye'deki yeni yönetimin sınıra yaklaşmasına ve sınır çevresinde konuşlanmasına izin vermemeyi gerektirdiğini vurguladılar. Netanyahu ve Katz'ın orduya verdiği talimatlara verdikleri yanıt bu.”

Tel Aviv, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze'ye ulaşan yardımların aylarca yetecek miktarda olduğunu öne sürdü (AFP)Tel Aviv, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze'ye ulaşan yardımların aylarca yetecek miktarda olduğunu öne sürdü (AFP)

Gazze'de savaş tamtamları çalıyor

Tartışmaların ve Suriye cephesinin açılabileceği uyarılarının en yoğun olduğu dönemde, Netanyahu'nun Gazze Şeridi’ne ve Hamas'a yönelik tehditleri ve esir takası anlaşmasında öngörüldüğü üzere müzakerelerin ikinci aşamasına başlamayı reddetmesi, İsrailliler tarafından protesto edildi. Şarku’l Avsat’ın Independnet Arabia’dan aktardığı analize göre eski askeri ve güvenlik yetkilileri Netanyahu'nun tehditlerini, Gazze'deki savaşı yeniden başlatmaya yönelik bir iştahın açık göstergesi olarak değerlendirdi. Gazze'de tutulan İsrailli esirlerin ailelerinin oluşturduğu Rehineler ve Kayıp Aileleri Forumu, ikinci aşama üzerinde anlaşmaya varılamamasını ve savaşın durdurulamamasını, Gazze'de geriye kalan İsrailli esirler için bir ölüm cezası olarak nitelendirdi. İsrail'in tahminlerine göre Hamas’ın elinde halen 59 İsrailli rehine bulunuyor.

Başbakan Netanyahu, cumartesi günü Tel Aviv, Kudüs, Hayfa ve diğer kentlerde düzenlenen protesto gösterilerinin en yoğun olduğu saatlerde güvenlik istişare toplantısının ardından yaptığı açıklamada, İsrail'in tüm rehinelerin iadesini, Hamas liderlerinin ve üyelerinin sürgün edilmesini ve Gazze Şeridi'nin tamamının silahsızlandırılmasını öngörmeyen ikinci aşamaya yönelik müzakereleri reddetmeye devam ettiği belirtildi. Ancak Netanyahu, İsrail heyetinin Kahire'deki görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanması ve Hamas ile bir anlaşmaya varılamaması nedeniyle, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un ateşkesin ilk aşamasının devam edeceği, fakat Hamas'ın Ramazan ayı ve İsraillilerin Hamursuz Bayramı sırasında rehineleri serbest bırakacağı bir uzlaşı önerisinde bulunduğunu da belirtti. Netanyahu, sadece ülkesinin öneriyi onayladığını açıklamakla kalmadı, aynı zamanda Hamas'a tüm rehineleri iade etmemesi halinde ‘tahmin edemeyeceği bir misillemeyle karşı karşıya kalacağı’ tehdidinde bulundu.

Gazzelilerin toplu olarak cezalandırılması

Witkoff'un Netanyahu tarafından açıklanan önerisine göre önerinin ilk gününde halen hayatta olan ve daha önce ölmüş olan rehinelerin yarısı serbest bırakılacak. Önerinin sonunda ise kalıcı bir ateşkes anlaşmasına varılması halinde, geriye kalan rehineler serbest bırakılacak.

Öte yandan Netanyahu, pazar sabahı kabine toplantısı öncesinde Gazze'ye insani yardımların girişinin durdurulması talimatı verdi. İsrail, insani yardımlara ihtiyacı olan Filistinlileri toplu olarak cezalandırarak Hamas’a baskı yapıyor. Hamas’ın insani yardımları askeri yeteneklerini yeniden inşa etmek ve saflarını yeniden düzenlemek için kullandığını iddia eden İsrail, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze'ye ulaşan yardımların aylarca yetecek miktarda olduğunu öne sürdü.

Ağırlıklı olarak Gazze Şeridi’ndeki son durumun ve İsrail ordusunun çatışmaların yeniden başlaması ihtimali çerçevesinde yaptığı hazırlıkların ele alındığı kabine toplantısındaki konuşmasında Hamas’ı tehdit eden Netanyahu, “Bundan sonra atılacak adımları açıklamayacağım. Çünkü Hamas Witkoff'un önerisini kabul etmedikçe ve tüm rehineler serbest bırakılmadıkça, verilecek karşılık tahmin edilemez olacak” ifadelerini kullandı. Netanyahu ayrıca gerçeği ne güvenlik yetkililerine ne de televizyondaki bazı yorumculara sorduklarını, tek gerçeğin İsrail'in ne Hamas üyelerini öldürerek ya da insani yardımı durdurarak ateşkes anlaşmasını ihlal etmemesi olduğunu söyledi.

Hamas'ın ilk aşamada ateşkes anlaşmasını defalarca kez ihlal ettiğini öne süren Netanyahu, buna rağmen İsrail'in anlaşmayı ihlal etmediğini ifade etti. Ancak, iki taraf arasındaki anlaşmaya göre 42’nci günden sonra, yani dün, İsrail’in müzakerelerin çıkmaza girdiğini hissetmesi halinde çatışmalara geri dönebileceğini belirten Netanyahu, eğer Hamas tutumunu değiştirirse, İsrail’in öneriyi uygulamak için derhal müzakerelere başlayacağını belirtti.

Netanyahu kabine oturumunda yaptığı konuşmanın sonunda şunları söyledi:

“Eğer Hamas kaçırdığı kişileri geri vermeden ateşkesi sürdürebileceğini ya da ilk aşamadaki koşullardan yararlanabileceğini düşünüyorsa büyük bir hata yapıyor demektir.”

“Ulusal deprem”

Netanyahu'nun dün yaptığı açıklamalar ve savurduğu tehditler, 513 gün sonra Gazze'de ve çeşitli cephelerde savaşa geri dönülebileceği uyarılarının yapılmasına yol açtı. Avukat ve eski Knesset (İsrail parlamentosu) üyesi Uriel Lin, esir takası anlaşmasının ikinci aşamasıyla ilgili müzakerelerin başlamamasının, 59 vatandaşı Gazze’deki tünellerde tutulan İsrail'de ciddi yansımaları olacağını söyledi. Artık iddialara ve açıklamalara yer olmadığını belirten Lin, “İkinci aşama ve esir takası anlaşması kısa bir süre içinde sonuçlandırılmalı. Aksi takdirde Yom Kippur Savaşı'ndan (1973 Savaşı) sonra bile bugüne kadar görülmemiş bir ulusal deprem yaşanacak ve bu, daha önce görmediğimiz derin bir çatlağa yol açacak. Bunun önümüzdeki yıllarda iyileşip iyileşemeyeceğini tahmin etmesi de oldukça zor” değerlendirmesinde bulundu.

Hükümetten, Netanyahu'nun destekçilerinden ve koalisyondaki partilerden politikacılar tarafından ortaya atılan, İsrail'in artık tüm rehinelerin iade edilmesini garanti eden bir anlaşmaya varabileceği ve ardından İsrail'in savaşa geri dönebileceği iddialarına değinen Lin, “Bu açıklamalar siyasi tutumların bir göstergesi mi?” diye sordu.

İkinci aşamayı başlatmak yerine çatışmaları yeniden başlatmaktan bahsetmenin ‘sorumsuzluk’ olduğunu söyleyen Lin, “Neredeyse bir yıl beş aydır çok yüksek bir bedel ödedik. Şu an tek mantıklı yol, Gazze'nin yeniden inşası ile birlikte Hamas’ın yönetimine bir alternatif oluşturarak çatışmaları sona erdirmektir. Yedek askerlere yıllık hizmet süreleri için ödediğimiz ücretten daha fazlasını ödeyemeyiz” diye konuştu.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir.



Magen Oz: İsrail'in Gazze Şeridi’ni bölme sopası

Güney Gazze Şeridi'ndeki Refah yakınlarında, ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım malzemeleri almak için toplanan Filistinliler, 24 Temmuz 2025
Güney Gazze Şeridi'ndeki Refah yakınlarında, ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım malzemeleri almak için toplanan Filistinliler, 24 Temmuz 2025
TT

Magen Oz: İsrail'in Gazze Şeridi’ni bölme sopası

Güney Gazze Şeridi'ndeki Refah yakınlarında, ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım malzemeleri almak için toplanan Filistinliler, 24 Temmuz 2025
Güney Gazze Şeridi'ndeki Refah yakınlarında, ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım malzemeleri almak için toplanan Filistinliler, 24 Temmuz 2025

Salim er-Rayes

Hamas, temmuz ayının ikinci haftasında, iki taraf arasında bu ayın başından beri ABD, Katar ve Mısır'ın arabuluculuğunda doğrudan yürütülen geçici ateşkes ve rehine takası müzakereleri kapsamında, İsrail'in Gazze Şeridi'nden ne kadar çekileceği ile ilgili haritaları reddettiğini duyurdu. Haritalara göre İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 40'ından fazlasını, yani 365 kilometrekareyi ele geçirmesi sebebiyle bunu reddettiğini ve İsrail'in, geçen ocak ayında üzerinde anlaşmaya varılan haritadaki toplanma noktalarına çekilmesini talep ettiğini açıkladı. Hamas’tan bu açıklama gelirken İsrail ordusu, Han Yunus şehrini doğu ve batı olarak ikiye bölen yeni bir koridorun inşası üzerinde çalışıyordu.

İsrail ordusu, 16 Temmuz'da 15 kilometrelik “Magen Oz” Koridoru’nun inşasının tamamlandığını duyurdu. Koridor, doğu sınırındaki Deyr el-Belah ve Han Yunus şehirleri arasındaki Kissufim Sınır Kapısı’ndan başlıyor ve Han Yunus'un merkezinden geçerek Morag Koridoruna kadar uzanıyor. Nisan ayında kurulan Morag Koridoru, o tarihten beri tamamen İsrail’in askeri kontrolü altında olan Han Yunus ve Refah şehirlerini ayırıyor. Bu koridor, müzakerelerde başlıca anlaşmazlık noktalarından biri. Zira Hamas, ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un uygulanmasına ilişkin teknik detaylar üzerinde hâlâ mutabakata varılmaya çalışılan önerisine göre, ateşkes döneminde ordunun burada konuşlanmaya devam etmesine karşı çıkıyor.

Siyasi açıdan, Hamas liderlerinden Dr. Basem Naim, İsrail'in yeni koridorla ilgili son duyurusu hakkında, koridor ve inşası duyurusunun bir değeri olmadığı yorumunu yaptı. Sebep olarak da İsrail’in tüm Gazze Şeridi’ni tamamen kontrol etmesini, Hamas ile İsrail arasında özellikle haritaların, ateşkes döneminde ordunun konuşlanacağı noktaların, Gazze Şeridi'nin kuzey, doğu ve güney sınır bölgelerinde askerilerin konuşlanacağı bölgenin boyutunun belirlenmesi ile ilgili müzakerelerin, şüphesiz ateşkes döneminde bile ordunun sahada gerçekleştirdiği değişiklikleri, gelişmeleri ve genişlemeleri içerecek olmasını gösterdi. Başka bir deyişle, Naim’e göre Magen Oz, mevcut müzakere sürecinde bir engel teşkil etmeyecek.

En büyük sorun, ordunun sahada dayattığı jeopolitik ve demografik değişimlerdir. Bu değişimlerden, öncelikle yaşadıkları bölgelerden zorla çıkarılan ve geri dönüşleri engellenen sakinler etkilenmektedir

Ancak en büyük sorun, ordunun sahada dayattığı jeopolitik ve demografik değişimlerdir. Bu değişimlerden, öncelikle yaşadıkları bölgelerden zorla çıkarılan ve geri dönüşleri engellenen sakinler etkilenmektedir. Bu arada ordu, savaş boyunca uyguladığı “hobilerini” sürdürmeye devam ediyor. Yerleşim alanlarını yıkıyor, evleri ve tarım arazilerini yerle bir ediyor, yollar, elektrik, su ve iletişim ağları dahil olmak üzere altyapıyı yok ediyor, bölgeyi daha önce güneydeki Refah, kuzeydeki Cibaliye, Beyt Lahiye ve Beyt Hanun beldelerine yaptığı gibi yaşanmaz ve çorak bir toprağa dönüştürüyor. Buna ilaveten, Gazze Şehri'nin doğu mahallelerini buldozerlerle yerle bir ediyor.

Gazze Şehri'ndeki açlık krizinde bir yardım kuruluşundan gıda yardımı almak için toplanan Filistinliler, 24 Temmuz 2025 (Reuters)Gazze Şehri'ndeki açlık krizinde bir yardım kuruluşundan gıda yardımı almak için toplanan Filistinliler, 24 Temmuz 2025 (Reuters)

Filistin Merkez İstatistik Bürosu'nun 2023 yılı tahminlerine göre, Ekim 2023'te başlayan İsrail soykırım savaşından önce Han Yunus yaklaşık 54 kilometrekarelik bir alana ve 438 bin nüfusa sahipti. Nüfusunun yarısından fazlası, merkezi ile doğusundaki yerleşim bölgelerinde yoğunlaşmıştı ama burası son operasyonlardan sonra İsrail’in kontrolüne geçti. Han Yunus’un durumu, 18 Mart'ta savaşın yeniden başlamasının ardından sakinlerinin tahliye edilmesi ve İsrail askeri kontrolünün dayatılmasının ardından Refah'ta yaşananlara çok benziyor.

İsrail ordusu, Han Yunus’un doğusundaki el-Fahari, Büyük Abasan, Yeni Abasan, Huza’a ve Beni Suheyla mahallelerini ilhak etti. Bu mahallelerin sakinleri, son iki ayda ordunun verdiği tahliye emirleri ve işlediği katliamlar sonrasında zorla göç ettirildiler. Bu katliamlar onlarca kişinin ölümüne, binlerce ailenin şehrin batısındaki el-Mevasi bölgesine kaçmasına neden oldu. Daha önce Mevasi’de sınırlı sayıda aile yaşar ve bölge en önemli tarım alanlarından biri olup, ana gıda deposu olarak kabul edilirken, son zamanlarda yerinden edilenler seralarda ikamet etmek zorunda kaldılar.

Yeni koridor, ordunun savaş sırasında kurduğu dördüncü koridordur. Öncelikle Gazze Şeridi'nin kuzeyini merkezden ve güneyden ayıran Netzarim Koridoru açıldı, ardından İsrail ordusu, Gazze’nin Mısır ile güney sınırı boyunca uzanan Philadelphia Koridoru’nun (Selahaddin Koridoru) kontrolünü ele geçirdi. Daha sonra da Refah ve Han Yunus şehirlerini ayıran Morag Koridoru’nun kontrolünü ele geçirdi. Son olarak da askeri durumu daha karmaşık hale getirmek, sakinlerin koşullarını daha da zorlaştırmak için bir baskı aracı haline gelen Magen Oz Koridoru ilan edildi.

Doğu Han Yunus sakinlerinden olan ve Mevasi bölgesine sığınmak zorunda kalan 42 yaşındaki Mahmud Ebu Rida, al-Majalla'ya İsrail'in son duyurusunun ardından evini ve doğup büyüdüğü mahalleyi kaybettiğini hissetmeye başladığını söyledi. “Magen Oz öncesinde, her an ateşkes deklare edilebileceğini ve evlerimize dönebileceğimizi söylerdik. Ancak bugün korkularımız var. Ordunun kontrolü devam ediyor ve geri dönemeyebiliriz. İşler kolay değil. Uzun süredir sokaklarda yaşıyoruz ve müzakerelerde gerileme yerine herhangi bir ilerleme bekliyoruz.”

38 yaşındaki Abdullah Ebu Cezer de Ebu Rida'nın evlerine dönmelerine izin verilmeyeceği yönündeki endişelerini paylaşıyor. Majalla'ya konuşan Abdullah, son haftalarda zorla yerinden edilmeyi reddettikleri için evinin yakınında doğrudan bombardımana maruz kalan ve öldürülen çok sayıda akrabası ve arkadaşı olduğunu belirtti. Kendisinin ve diğerlerinin, akrabalarını ve komşularını gömmek için geri dönmeyi umduklarını, ancak, yerinden edilenler arasında umutları yeşerten müzakerelerin bu kritik döneminde, Magen Oz Koridoru’nun kuruluşunun ilan edilmesinin onlarda hayal kırıklığına yol açtığını söyledi.  

İsrail ordusu, bölgeleri askeri olarak ayırmaya ve bölge sakinlerinin geri dönmesini engellemeye yardımcı olması için Gazze Şeridi'ni koridorlar ile ayrılmış askeri bloklara bölmeyi hedefliyor

İsrail ordusu, bölgeleri askeri olarak ayırmaya ve bölge sakinlerinin geri dönmesini engellemeye yardımcı olması için Gazze Şeridi'ni koridorlar ile ayrılmış askeri bloklara bölmeyi hedefliyor. Bunun için de bölgeleri, Filistinli fraksiyonlardan askeri olarak temizlemeyi, yer altındaki tünel ağları ve fraksiyonlara ait silah depoları dahil olmak üzere altyapıyı yok etmeyi, üyelerini yıkılmış binalar arasında takip etmeyi hedeflediğini açıklıyor. Yine ordu düzenli olarak kontrolü altındaki bölgelerde tünel ağları keşfettiğini ve imha ettiğini duyuruyor.

Ordu, askeri operasyonlarının bir parçası olarak, İsrail'in Gazze'den tek taraflı olarak çekildiği 2005 yılından önce Gazze Şeridi'ni ayıran askeri koridorları yeniden tesis etmeye çalışıyor olabilir.Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre o dönemde bu askeri koridorlar, İsrail yerleşim yerleri arasında uzanırken, Gazzelilerin hayatını zorlaştırıyor ve binlerce dönüm araziyi yutuyordu. Ordunun çekilmesinin ardından tüm bunlar yerleşim yerlerine ve tarım alanlarına dönüştüler.

 Ancak tüm bunlardan daha tehlikelisi, Hamas ve İsrail arasında devam eden müzakerelerin başarısız olması halinde ne olacağıdır? Keza sözde “temizlik” operasyonlarının ardından ordunun askeri kontrolü altındaki bölgelerin geleceğinin ne olacağıdır?

Herkes, iki taraf arasında bir ateşkes anlaşmasına varılması ve şartlarının bu ayın sonundan önce açıklanması konusunda iyimser görünüyor olabilir. Bu iyimserlik, ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya Hamas ile ateşkes amacıyla bir anlaşma yapması yönündeki baskısından kaynaklanıyor. Ne var ki bu anlaşmada ateşkesten daha önemli olan, Hamas'ın Gazze'deki askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugayları’nın elindeki İsrailli rehinelerin yarısının iadesidir. Bunların on canlı rehine olduğu tahmin ediliyor. Ancak İsrail ordusu bu iyimserlikle hareket etmiyor.

Operasyon, Deyr el Belah ve Han Yunus şehirlerini ayıracak beşinci bir koridor oluşturmak için yer üstündeki ve altındaki her şeyi yok etmeyi amaçlıyor

İsrail ordusu, askeri operasyonlarını yayılmacı bir şekilde sürdürüyor ve ateşkes ilan edilene kadar da bu şekilde devam edecek. Askeri birlikler tüm senaryolara hazır bir şekilde beklemeye devam edecekler. Böylece siyasi ve arabuluculuk çabaları geçici ateşkes hedefine ulaşamazsa, İsrail yayılmacı askeri operasyonlarını sürdürecek. Bu operasyonlar, hükümetin bu ay duyurduğu Gazze sakinlerini Refah şehri içinde kontrolü altındaki bölgelere nakletme planını hayata geçirmesi için önünde ilave ufuklar ve seçenekler açılmasına katkıda bulunabilir. Hamas ise bu planı reddediyor ve İsrail'i Gazze beldeleri içindeki bölgelerden çekilmeye zorlayarak planı engellemeye çalışıyor. Ancak ateşkesin ardından savaş yeniden başlarsa bunun uygulanmayacağını kim garanti edebilir?

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta gıda malzemesi taşıyan bir kamyona baskın düzenlendikten sonra un çuvallarını taşıyan adamlar, 22 Temmuz 2025 (AFP)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta gıda malzemesi taşıyan bir kamyona baskın düzenlendikten sonra un çuvallarını taşıyan adamlar, 22 Temmuz 2025 (AFP)

Magen Oz Koridoru, büyük olasılıkla İsrail'in sopası, hükümetin gelecekte tüm Gazze Şeridi'ni kontrol etme yönündeki yayılmacı planlarını uygulamaya devam etmesini sağlayacak bir güç noktası oluşturacak. Birkaç gün önce, savaşın iki tarafı arasında bir anlaşmaya varılamaması ve yanıtlarda yaşanan gecikmeler nedeniyle İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el Belah beldesinin güneybatısındaki bölgeler için büyük çaplı tahliye emri yayınladı. Ardından da bir kara harekâtı, tarım arazilerine ve evlere yönelik topçu ateşi ve buldozerlerle bir saldırı gerçekleştirildi. Bu, savaşın başlangıcından bu yana ordunun kara kuvvetleriyle bölgeye yönelik ilk kara harekâtıydı.

Harekâtın dikkat çekici yanı, ordunun Deyr el Belah'ın güney bölgelerine yakın yeni dördüncü koridoru bir hareket ve ikmal noktası olarak kullanmasıydı. Haaretz'in ismini açıklamadığı askeri bir kaynağa dayandırdığı haberine göre, harekât, bölgeyi temizlemeyi, yer üstündeki ve altındaki her şeyi yok ederek Deyr el Belah ve Han Yunus’u birbirinden ayıran beşinci bir koridor oluşturmayı amaçlıyor. Bu durum, İsrail'in Gazze Şeridi'ni küçük kantonlara bölmeye devam ederek kademeli olarak kontrolü ele geçirmeyi amaçlayan yayılmacı niyetlerini teyit ediyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.