Hamas: Trump'ın halkımıza yönelik tehdidi, Netanyahu'nun Gazze anlaşmasından geri adım atmasına destek teşkil ediyor

Hamas savaşçılarıyla el sıkışan Gazzeli bir çocuk (Reuters)
Hamas savaşçılarıyla el sıkışan Gazzeli bir çocuk (Reuters)
TT

Hamas: Trump'ın halkımıza yönelik tehdidi, Netanyahu'nun Gazze anlaşmasından geri adım atmasına destek teşkil ediyor

Hamas savaşçılarıyla el sıkışan Gazzeli bir çocuk (Reuters)
Hamas savaşçılarıyla el sıkışan Gazzeli bir çocuk (Reuters)

Hamas hareketi bugün (perşembe) yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın Filistin halkına yönelik tehditlerinin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Gazze'deki ateşkes anlaşmasından geri adım atmasına destek anlamına geldiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre Hamas Sözcüsü Abdullatif el-Kanu, “Trump'ın halkımıza yönelik tekrarlanan tehditleri, Netanyahu'nun anlaşmadan vazgeçmesine ve halkımıza yönelik kuşatma ve açlığı sıkılaştırmasına destek teşkil ediyor” dedi.

El-Kanu sözlerini şöyle sürdürdü: “İsrailli esirlerin geri kalanını serbest bırakmanın en iyi yolu, işgalci İsrail’in ikinci aşama müzakerelere girmesi ve arabulucuların himayesinde imzalanan anlaşmaya bağlı kalmasıdır.”

Bir diğer Hamas Sözcüsü Hazım Kasım ise bugün yaptığı açıklamada, ‘Trump'ın harekete yönelik tehditlerinin ateşkes anlaşmasıyla ilgili meseleleri karmaşık hale getirdiğini ve işgal hükümetini daha da sertleşmeye ittiğini’ vurguladı. Şarku’l Avsat’ın Filistin Enformasyon Merkezi'nden aktardığına göre Kasım bugün yaptığı basın açıklamasında, “İmzalanan ve Washington'un arabulucu olduğu bir anlaşma var. Bu anlaşma tüm esirlerin üç aşamada serbest bırakılmasını içeriyor. Hamas ilk aşamada vadettiği şeyi yerine getirirken İsrail ikinci aşamadan kaçıyor” ifadelerini kullandı.

Kasım, “Şayet Trump esirlerin serbest bırakılmasıyla ilgileniyorsa, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik müzakerelere başlaması için işgal hükümetinin başı Binyamin Netanyahu'ya baskı yapmalı. ABD yönetiminin, ateşkes anlaşmasında öngörüldüğü üzere ikinci aşama müzakerelere başlaması için işgalci İsrail’e baskı yapması gerekiyor” dedi. Kasım, ‘İsrail’in Trump'ın açıklamalarını Gazze kuşatmasını yoğunlaştırmak ve halkı aç bırakma politikasını sıkılaştırmak için kullanacağı’ uyarısında bulundu.

Trump dün (çarşamba), Hamas'a tüm esirleri derhal serbest bırakması için ‘son ültimatom’ olarak adlandırdığı bir mesaj yayınladı ve hareketi bunu yapmaması halinde ‘ağır bir bedel’ ödeyeceği konusunda uyardı.

Trump Truth Social aracılığıyla yaptığı açıklamada Hamas'a seslendi: “Tüm esirleri şimdi serbest bırakın daha sonra değil. Yoksa sizin için bu iş biter.” Trump ayrıca, hareketin liderlerinin ‘Gazze'yi terk etmeleri’ için doğru zaman olduğunu belirtti.

Daha sonra Trump Gazze sakinlerine seslenerek şunları söyledi: “Güzel bir gelecek sizi bekliyor, ancak esir tutma devam ederse bu mümkün değil.”

Trump'ın sözleri, bölgede gerilimin arttığı ve ABD'nin Hamas'a yönelik askeri operasyonlarında İsrail'e desteğinin yoğunlaştığı bir dönemde, serbest bırakılan esirlerden bazılarıyla bir araya gelerek yaşadıkları acıları dinlemesinin ardından geldi.



Birleşmiş Milletler'den Şarku'l Avsat'a: Grundberg, Yemen'deki çatışmanın çözüme kavuşturulmasına yönelik arabuluculuk çabalarını sürdürmeye kararlı

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, BM Güvenlik Konseyi'ne verdiği son brifing sırasında (AFP)
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, BM Güvenlik Konseyi'ne verdiği son brifing sırasında (AFP)
TT

Birleşmiş Milletler'den Şarku'l Avsat'a: Grundberg, Yemen'deki çatışmanın çözüme kavuşturulmasına yönelik arabuluculuk çabalarını sürdürmeye kararlı

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, BM Güvenlik Konseyi'ne verdiği son brifing sırasında (AFP)
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, BM Güvenlik Konseyi'ne verdiği son brifing sırasında (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM), Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg'in BM Güvenlik Konseyi'nin yetkisi doğrultusunda arabuluculuk çabalarını sürdürme ve ülkedeki 10 yıllık çatışmaya barışçıl ve kapsamlı bir çözüm bulma taahhüdünü yineledi.

BM Yemen Özel Temsilcisi Sözcüsü Ezmini Bala Şarku'l Avsat'a yaptığı özel açıklamada, “ABD'nin Husi liderlerine yaptırım uygulama kararının etkisini görmek için henüz çok erken. Grundberg, BM Güvenlik Konseyi'nin Yemen'deki çatışmanın barışçıl ve kapsamlı bir çözüme kavuşturulmasına yönelik diyaloğu ilerletme yetkisine uygun olarak arabuluculuk çabalarını sürdürmeye kararlı” dedi.

Açıklama, ABD'nin aralarında Husilerin Müzakere Heyeti Başkanı Muhammed Abdusselam'ın da bulunduğu yedi üst düzey Husi liderine yaptırım uygulayacağını duyurmasına yanıt olarak geldi.

sdfrgt
Husilere gönderilen havan topları ve diğer mühimmat (hükümet medyası)

ABD Hazine Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, yaptırım uygulanan kişilerin Yemen'de Husilerin kontrolündeki bölgelere askeri teçhizat kaçırdıkları ve Rusya'dan silah alımı için pazarlık yaptıkları belirtildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, Husiler’in yedi üst düzey üyesine, Yemen'de Husilerin kontrolündeki bölgelere silah kaçakçılığı ve silah anlaşmaları müzakerelerindeki rolleri nedeniyle yaptırım uygulandığını doğruladı. ABD ayrıca, Yemenli sivilleri Ukrayna'da Rusya için savaştıran ve Husilerin silahlı operasyonlarını desteklemek için kaynak yaratan bir Husi ajanına ve şirketine de yaptırım uyguladı.

Yaklaşık iki hafta önce BM Özel Temsilcisi Yemen'deki tüm tarafları daha fazla gerginliğe yol açacak ve ülkeyi yeniden çatışma ortamına sürükleyecek gerilimi artırıcı adımlardan kaçınmaya çağırdı. BM Yemen Özel Temsilcisi, ofisinin taraflarla düzenli temaslarını sürdürdüğünü ve onları Askeri Koordinasyon Komitesi aracılığıyla gerilimi azaltmaya ve güven arttırıcı önlemler almaya teşvik ettiğini kaydetti.

fdrgt
Husiler harekete geçmeye ve özellikle Marib cephesinde ateşkes ihlallerini yoğunlaştırmaya devam ediyor (EPA)

ABD'nin bu adımı, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Husileri ‘yabancı terör örgütü’ olarak tanımladığını açıklamasından bir gün sonra geldi. Rubio yaptığı açıklamada bu tanımlamaya ek olarak, Dışişleri Bakanlığı'nın Adalet için Ödül (Rewards For Justice) programının Husilerin mali kaynaklarının kesilmesine yol açacak bilgiler için 15 milyon dolara kadar ödül açıkladığını söyledi.

Meşru hükümetin Dışişleri Bakanlığı ise ABD'nin kararını memnuniyetle karşılayarak bunun Husilerin yarattığı tehditlere karşı koymak için önemli bir adım olduğunu ifade etti.

Yemenli gözlemciler bu adımın İran destekli örgütü ekonomik olarak boğmasını beklerken, kararın Husilerin ateşkesi bozmasına, Yemen hükümetine karşı savaşa geri dönmesine ve Kızıldeniz ve Aden Körfezi'nde seyrüsefere karşı eylemlere yeniden başlamasına neden olacağına dair korkular artıyor.

sdfrgt
BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg'in Sana'ya ziyareti sırasında konvoyunda bulunan bir BM aracı (EPA)

Yemenli ekonomist Reşid el-Ansi, Husilerin ekonomik faaliyetlerini ve uluslararası ülkeler ve şirketlerle ilişkilerini içeren geniş finansal ağını gizlemediğini doğrulayarak, örgütün petrol türevleri ve bazı enerji sistemlerinin ithalatını tekelinde tuttuğunu ve liderleri adına kayıtlı yabancı yatırımlara sahip olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat'a konuşan el-Ansi, “Hiçbir ülke ya da şirket, ABD yaptırımlarına maruz kalma korkusuyla petrol türevlerini, enerji sistemlerini ve hatta gıda maddelerini ihraç etmek için doğrudan Husilerle anlaşma yapmaya cesaret edemez” dedi.

El-Ansi'ye göre Yemen'deki bankacılık ve finans sektörünün yüzde 70 ila 80'i Husilerin kontrolündeki bölgelerde yoğunlaşıyor. Zira bu bölgelerde yoğun bir nüfus ve büyük bir ticari faaliyet söz konusu. El-Ansi, ABD'nin Husileri ‘terör örgütü’ olarak tanımlama kararının bankaların yaptırımlara maruz kalma korkusuyla Husilerle iş yapmaktan kaçınmasına yol açacağını ifade etti.

El-Ansi, bu durumun meşru hükümetin ABD'nin kararının Yemen halkı üzerindeki etkilerini hafifletmek için bir dizi önlem almasını gerektirdiğine inanıyor. Bu önlemler arasında bankaların ve finans kuruluşlarının Husilerin kontrolündeki bölgelerden meşru hükümetin bölgelerine geçişini kolaylaştırmanın yanı sıra meşru hükümetin bölgelerindeki bankaların bölgesel ve uluslararası finans kuruluşlarıyla ilişkilerini güçlendirmek de yer alıyor.